Meseleler dünyasından uzakta!.. SEBEP Beynimi kafa tasımda bir pota kurşun gibi kaynatan yaz güneşinden daha öldürücü ye daha sürekli tesirlerden kaçmak için sığı- bir in araya araya dolaştım. İnsanın nefesini tıkayan, bakacağı yeri şaşırtan, yaşa- ük haline getiren meseleler dünyasından uzakta bir yer... Öyle m Kaş ki DA yalnız uykunun huzuru bu- o huzuru uyanıkken, şuurla Galler üm neresi idi?.. ZAMAN bir isteği yerine getirmek için en uygun zaman bizi dünyaya bağlıyan şehir ma- Ne süküta vardığı zamandı. s.. Bir gece yola çıktım ve aradığım gin ali ümidile şehirden uzaklara git- üşünü i bazılarının kendi bre başbaşa kalmaları için en uygun za- man olan gece, kaçakların ve rahatsızların da sığınağıdır. Yine düşünüyordum ki, gece her- kes için ve her zaman şifalı bir kucak ( fakat daima kâvanlık bir kucak ) olmuştur. Mp geldiğim yerin kalabalığı, düşüncemde yaln olmadığıma harekiyyetile cevap veriyord MEKÂN mes rası, ye deniz kıyısında, gündüz yo- ii gec nmelerine mahsus bir yer- di. Yeşillikler silin her tarafı camlı, ışık tufanina boğulmu: r ve hasır koltuklar veya tahta sandalyalarla hareketli bir hendese s edenler için kas- n düşü; inmek istemiyenlerin, sadece garizi eğlencenin mabedi idi, SE burada iki türlü ses vardı: Biri musiki aletleri, diğeri onları dinlemeleri ıkan sesler... Bu iki ses bile sezebilirlerdi. Bu iki türlü sesten birincisini çıkaranlar, yani artistler; yani buraya gelerek paralarını bıra- kan, mukabilinde susadıkları neşe ve hayat hamlesini alacaklarını sananların kulaklarını hoşmut etmekle mükellef kimseler... Artistlerin çaldıkları musiki içinde öte- denberi hasret çektiğim ses âbidelerini boşuna «bekledim. Biliyordum ki ağır musiki, yoru- burada ses olarak değil, gi bir eğlencenin, dansın kölesi olarak va ARTİST o iyi çalanlara sanatkâr değil de artist diyişim, sanatlarını imalden etmelerinden dolayı insan milletine “oldukları anlaşılan bu artistler bütün Avrupa- yı ve yakın şarkı dolaşmışlardır. İnsan ırkla- ÜÇ YILDIZ rını ve tiplerini tanırlar. Her biri en az üç veya dört âleti mihaniki bir hale gelen ustalık ve vukufla çalar. Derecesi muhtelif olmakla beraber, herbiri en az iki üç dilde okur, ya- zar, konuşur. Her biri çaldıkları sazlara, me- selâ ele), davuluna, (Sarris) (kontrbas) ına (Joseph) piyan .. âşıktır. Bay ve ba- yan (Pogâny) DM kali en kuvvetli musikişi- naslarını i tanımışlardır. Birer filozofu haline girmiş olan 'bu insanlar ne düşünür ?.. Ne yapar ?.. o Diğerkâmlıkları . Altı yaşındanberi keman çalan ve alâhiyetinden daha üstün bir sanatla gülmesini bilen (Vajda), yüzünde tebessümden konuşuyor : kemana bağladım. Beş yıl- danberi Türkiyedeyim. Bu memleketi seviyo- rum, çünkü hakiki sulh ve sükün ancak burada. Bu insanlara biraz neşe verebilmek için çalı- yorum, görüyorsunuz. Kimlerden mürekkep olursa olsun, halkı severim. Samimiyet derecesi hakkında en ufak b tahkike lüzum görmediğim bu sözler mili ancak iş pilânındaki fikirlerini gösterir sanı- musiki ne dereceye Gi maskesi ile — Hayatımı lüşünür ?.. Bu, başlı artist meselesi... başına bir meseledir, KALABALIK Gözlerimi alan by bu esnada, be- nim için ayrıca bir mevzuu oluyordu. Kudretli Fransız aki (SEM)in bir de- senile kendini size veren bu kalabalık, beyinleri oşalmış bir et ve kemik yığını, (refleks)le- rile hareket eder bir hamur halinde idi. Bu insanlar nereden çıktılar ?.. Hangi dan geldiler ?.. dünya- Bu insanlar hergün karşılaş. K Meselesizlik meselesi 0) heceli, Eer veya hiddet bildi- ren nidalarla konuşurlar. Bir karınca sarayının kaynaşması halinde birbirlerine dolanarak sıçradıkları zaman ise onları hiç tanıyamazsınız, zira o zaman, bu cisimler şaküli, ufki veya mail hareket eden mücerret istikametler halindedir. bunlar ?.. Hangi faaliyetin yorgun- luğunu dinlendiriyorlar ve bu ne biçim din- lenme ?,. Gözlerindeki uçurumdan korkar, ba- kış istikametlerindeki istek hamulesinden ür- ei halledeme- mişsinizdir. Zira bu adamlar ve burası size o kadar hasret çektiğiniz meselesizlik, huzur ve sükün getirecek yerde, sizi dünyanın en bü- yük meselesi karşısında başınız dönmüş bıra- is Hiçbir kadehin muhtevası bu baş dönme- ni size veremez, Zira, h ioğkaei bu köşede iç yüzile ve boşluğile karşılaşırsınız. Zira bu- rası hayati birçok kör düğümlerin halline bağlı bir zaman ve mekân çerçevesinde herşeye sır- tını çevirmiş, meselesi kalmamış veya hiç ol- mamış bir şehrin insanlarile doludur. Ve me- selâ & z... Fakat yine meseleyi a, ŞU ADAMA BAKINIZ Ensesinden sıhhat; alnından fikir se! faleti belli... Elleri müerim bir hayatın güdüklüğünü beşer parmakla beş cihete ilân eden bu adam k fikrin, bir tek sevki tabiinin lind ahsi t endişesile şehre çul- lanmıştır, o adam olmazsa belki yarın açsınız. stediğiniz kadar a tasımızın boşluğunda fikirler ez hayatınızın yarınki yalnız o adam üdük parmaklarında, me- selâ bir veri alide, (Demokles)in kılıcı gibi sallanmakta a 5 ünyasıdan uzakta, kendinden, zaten mevcut olmamış olan kendinden uzakta, bir sese kapılmış ve dare hiçbir şey düşün- meğe müsait inte küçücük beynile mesuli- yetinden habersiz, görüyorsunuz, dönüp - ruyor |., YA ŞU KADIN Nedir o kadın ?2.. Giyimi, kuşamı, hâli, ” tavrı, sözü, edası, yüzünün boyası ile kadından fazla bir makineyi, bir mankeni, bir kuklayı seleler dünyasından uzak insan- ların gıdalandıkları yer. Bilmek tanımak istediğim burada ilk kayıbım ve een küçük iğ vi zler dünyasının büyük der- dile, bizzat ve en büyük mesele halinde, me- selesizlikle alen Buyurun halledin bu davayı ve kavuşun büzurunuza bakalım |