Mi ye SAY LİN Türkler, Akdeniz Boğazını İstan- buldan bir asır kadar evvel ele ge- çirmişlerdi. On yedinci asır ortalarına kadar da, boğaz dişından gelecek bir tehlikeye karşı dünyanın bu namlı geçidini tahkim etmek ihtiyacını duy- madılar. Dalmaçyadan başlıyarak Mora, Adalar denizi, Anadolu, Suriye, Fi- listin, Mısır, Libya, Trablus, Tunus ve Cezayire kadar, kesiksiz bir sahil zincirine sahip olan ve doğu Akde- nizi bir iç deniz haline getirmiş bu- lunan Osmanlı İmparatorluğu için, Kıbrıs, Rodos, Girit ve Malta adaları, evvelâ şarki Akdenizde ecnebi teca- üzlere karşı güveni temin edecek müstahkem birer karakol olmak do- ayısiyle; sonra bağlılığı temin eden »irer ticaret istasyonu sıfatı ile, zaptı asrı dolduran şark ve orta Avrupa istilâ seferleri de, İmparatorluğun bütün harp kudretinin kullanılmasına lüzum gösteren bir Girit seferini ge- ciktirdi. Türkler, Giridin sahibi Vene- diklilere karşı azametli bir Akdeniz mu- harebesi yapmak fırsatını ancak on yedinci asrın ortalarında bulabildiler. >. Sultan İbrahim devrinde, bir sa- ray enltirikası ile Mısıra sürülen Kızlar ağası Sünbül Ağanın bindiği gemi, Redos de Girit arasında Malta korsan- Isı tarafından çevrildi. Kanlı bir kor- © “kekler kılıçtan geçirildi. Bu büyük 'y nazırının hazinesi, cariye ve iç anları ve kıymetli atları Maltalıların & geçti. Adalarına dönerken Giride ıdılar ve Kandiyedeki umumi va- Türk atlarından bir kaç tanesini <eş çektiler. Babiâli, Malta kor- varının kabulünü, Venedik cümhu- iyeti için kâfi bir siyasi suç saydı. Akdeniz emniyetinden mesul tuttuğu Geçmiyldn Yapaklar Çanakkale Boğazı müstemlekeci İtalyan cümhuriyetine harp açtı, büyük bir donanma ile Girit topraklarına asker döktü. Yirmibeş yıl sürecek ve parlak bir Türk zaferile bitecek olan Girit topraklarında muvaffakıyetli bir mü- dafaa harbi yapmak imkânsızdı. Ve- nediklilerin tek ümitleri, asrın en iyi gemicileri tarafından küllanılan donan- malarında idi. Venedik donanması, büyük Türk donanmasile açık deniz- de bir harp kabul edemezdi. Zafer ihtimalleri uzak olan böyle bir tesa- düften kaçınmağa mecburdu. Fakat, Çanakkale boğazını abluka edebilir, Türk gemilerini dışarıya çıkartmaya- bilir ve Giritteki Türk ordusunu müş- kil bir duruma düşürebilirdi. Venedikliler, harbin daha ikinci yılından itibaren boğazı ablukaya başladılar. Ve tam on iki yıl, mun- tazaman, deniz seferleri mevsimi başlarken, kuvvetli bir Venedik filosu boğaza geldi, Türk donanmasının çıkmasına engel olmağa çalıştı. Türk- lerle Venedikliler arasında, Boğaz sularında bir sıra deniz cenkleri ya- pıldı. Türklerde «Büyük Amiral - Kap- tan Paşa» olmak için deniz çocuğu olmaya lüzum yoktu. Büyük amirallık için, tersane masraflarının bir kısmını kendi kesesinden kapatabilecek bir servet sahibi olmak kâfi meziyet ve ehliyet sayılırdı. Rus Kenan Paşa ile Çerkez Osman paşa birer yıl ara ile, iki büyük donanmayı, Çanakkale Boğazı içinde korkunç bir ölüme at- tılar. İki defa muzaffer, çekirdekten Reşat Ekrem KOÇU yetişme deniz kurdu olan Venedik amiralı (Lazarra Moçenigo) ikinci za- ferinden sonra, çok cüretkârane bir hücuma hazırlandı. “Boğazın ortalarında, Fatih dev- rinden kalma eski kaleleri gemileri- nin çok üstün toplarile susturduktan sonra, Marmaraya girmek, İstanbul önüne varmak, Türk başşehrini teh- did ederek padişahı Girit cenginden vazgeçirmek !.. Fakat Kara Mehmet adında bir Türk topçusunun attığı bir tek gülle, koca bir imparatorluğun şerefini kurtardı. Kara Mehmedin güllesile (Moçenigo) gemisinin bir ateş kütlesi halinde fırlayan kıç: tarafı da, arkasından gelen ikinci amiral gemi- sinin üstüne düştü, bir saniye sonra ikinci korkunç infilâk iştildi. Bu iki geminin tarakları arasında, Venedik cümhuriyeti, Girit adasını kurtarmak ümitlerini ebediyen kaybediyordu. , Bu vaka, Çanakkale boğazı ağzı- nın tahkimini, hayati bir mesele ola- rak ortaya atmıştı. Topçu Kara Mehmedin güllesi 1656 da patlamıştı; yeni boğaz hisar- larının temelleri de 1658 de atıldı ve iki yıl içinde, süratle bitirildi. Zama- nın hükümdarı, Dördüncü Mehmet, henüz ondört onbeş yaşlarında bir çocuktu. Boğazın tahkimi, ihtiyar Köprülü Mehmet paşanın himmeti ile tahakkuk etti. Vakanüvis şair Abdi paşa, Akdeniz Boğazının tahkimine şu tarih beytini düşürdü: Budur bu kalenin her yerine tarih ey Abdi Kilidi bahri İstanbul seddi pâki Sultani > GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ: 7896 da, yani bundan 47 sene evvel İstanbula gelen Bulgaristan Prensi 'erdinand... O zamanki ( Servet-i Fünün) un tâbirile (Hakipasyi maali ihtiva-yı Hazret-i Padişahiye arz-ı ubudiyet * şükran)a geliyor. Zira Bulgaristan Prensi olmuş ve Şarki Rumeli Valiliğine tayin edilmiştir. İşte 1913 Balkan harbi faciasının Kıral Ferdinand'ı ve geçenlerde ölen Bulgar Kıralı (Boris) in babası... v idojasuop a;49g dıpığ zruyek ekednay (0161) ZODVUVU — IHVZJW NJTJAAA ANAS ££