13 Birinci kânun SALI 1938 Casusluk, aşk, £ dolu bi Cebelüttarıkta bir facin Zaman zaman Akdenizi muhar- rirler, şairler, romancılar ve rejisör- der söetlarene almışlarder! Ancak Akdenizin bol ışıkla yıka-| nan mavi sularından gözlerinizi ge- riye döndürdüğünüz zaman, karşı- nıza heybetli ve muazzam bir kaya parçası gelir. Burası çıplak sırtlardan ve 425 metreyi bulan uzun bir dağdan iba- ret olan Cebelüttarıktır. Cebelütta- rıkın ne şairane bir güzelliği, ne de insanın içini açan manzaraları var- dır. Kıymetli reji Fedor Ozep,i Cebelüttarıkın soğuk havasına celb eden mevzu, orasının bir kale olma- 81 Ve casusluktan, aşktan, sergüzeşt- ten meydana gelen (Cebelüttarıkta kanlı bir dram) adlı yeni filmi için en münasip yerin burası olduğunu düşünmesidir. Filhakika tepeden tırnağa kadar çelik ağlarla müsellâh olan bu eski dağ, 1704 de İngilizler tarafından zaptedilmişti. Bugün şehir dahilin- deki nufusun sayısı yirmi bini mü- tecavizdir. —. (Cebelüttarıkta kanlı bir dram) adh filmde rol alan artistler şunlar- dir: Vivian Romans, Roger Düşezn, Erik Von Stroheim, Abel Yaguin, Jan Perier, Yvet Lebon, Andre Ro- anne'dir. Mevzu, boğazdan geçen İngiliz gemilerinin esrarengiz bazı tertibat- la mütemadiyen batırılmasıdır. Bu MA NN “Cebelüttarıkta bir facia/,, acia, entrikalarla r film.. ÇANADOLU) Atlantid efsanesi hakikat mı oluyor? Profesör Pikard, deniz- lerin dibine nasıl inecek? Profesör: “Üç bin metre derinlik beni | korkutmuyor. Bir arızaya uğrarsam derhal yukarı çıkabileceğim.,, diyor Pikard, Kanarya adalarının garbından dalacak ve romanlara mevzu olan atlantidi arayacak Bir zamanlar denizin dibine bat- tığını sandığımız meşbur. — Atlantid hri ve onun medeniyeti nihayet b filminden bir sahne.. |tir. Gizli ve mükemel bir teşkilâr durmadan İngiliz gemilerini batır- maktadır. İşte bu sırada mevkii müstehkem zabitlerinden birisi Tonja'lı bir İs panyol kızına aşık olmuştur. Vazi: fesini bile ihmal eden bu genç ve gü- zel zabit, her gecesini Tanji i sevgilisile beraber geçirmektedr. Zabitin arkadaşları onun bu hal- lerinden şiddetle şikâyetçidir. Ku - mandan bile genç ve güzel kızile za- bit Rober'in sefahatine mani olama- maktadır. Bir gece kumandanıkta verilen baloda, kumandanın kasası açılmıs ve Cebelüttarıktaki istihkâmlara aid en gizli plânlar oradan çalınmıştır. Roterhaini vatandır. En nihayet ©, para bulmak için vatanını bile satmıya kalkmıştır. Fakat mevkuf olduğu yerden kaçan ve tekrar Tan- ja'daki İspanyol sevgilisine kavuşan Rober bir sefih, bir hainivatan ve budala bir âşık olmaktan ziyade bir |vatanperver ve İngiliz entelicens ser visinin çok kıymetli bir rüknüdür. İngiliz gemilerini batıran düşman teşkilâtı Rober'in sayesinde derhal meydana çıkarılmış ve İngiltere a- leyhine çalışan casuş şebekesi yaka- yı ele vermiştir. Bundan sonra Rober'in küumanda nin güzel kızı Maud ile başlıyan aşk: larını filmde seyrediyoruz. Eserdeki bütün sahneler güzel ve artietlerin muvaffakıyeti her tür- lü medhe şayandır. Rejisör Fedor Özep'i bu fimin- | | hususta Cebelüttarıktaki İngiliz ku-| a fimin mandanının bütün tetkikleri ve bü- den dolayı tebrik etmemek mümkün mevzu üzerinde hararetle durmakta ve kablemilâd dokuzuncu bin yılda Asor adaları civarında mevcud. bu- lunan Atlantid şehrinin büyük bir in difa neticesi, ahalisile birlikte Atlas Jenizinin kudurmuş dalgaları arası- tığını iddia ederler. layı en önce ortaya koyan, Yunan filezofu Eflâtun'dur.Eflâtun; Time ve Kritia'yla yaptığı mübaha- selerde Atlantid devletine nakli ke- lâm etmiş; ve bunun muazzam sa- raylarını, göz kamaştıran heykelle- rini, nefis kadınlarını, büyük jim nazyumlarını ve yarış mahallerini anlata anlata bitirememiştir. Ancak, Eflâtun'un bu izahları, sonradan tarihçiler tarafından tama- men efsane telâkki edilmiştir. Yunan, Mısır, Finike ve Keldani medeniyetlerinden önce kabul edil- mesi lâzım gelen ilk medeniyet, ni- hayet Hinde ve Çine aid olabilirdi. Bu medeniyeti mevhum bir At- lantid kıtasına teşmil etmek elbet te masaldı. Son zamanlara kadar Avrupa i: lim muhitini böyle müsbet kanaatler işgal ediyordu. Fakat, 1898 de Brest ile Kop - Kod arasına yerleştirilmek- | terkesi kendisi üzerinde durdurmuş te olan uzun kablo direklerinden mü|tü- —| him bir kısmı denizin dibine çakıla-| — Hakikaten profesör Pikard, ha- mamış, çünkü üç bin metre derin-| Va boşluğu içinde yeni bulduğu bu likte çok sert ve taş cisimlere raslı-| volla sürat mefhumunu ortadan kal- yan kablo direkleri denizin sathına|lırıyor: Parisle Nevyork arasındaki | iğri büğrü olarak çıkarılmıştı. J nesaleyi nihayet üç dört saata in- Vak'anın cereyan ettiği yer Asor| diriyordu. Profesör, bu mevzu üze- | adalarından 900 kilometre kadar u-|”inde el'an durmakta ve yeni yeni zakta idi; ve bu kablo hâdisesi o va-|9rojeler hazırlamakta iken geçen - kitler ilim âleminde hiç nazarı dik-|lerde DD ş;bl:'nn yereleti, kati celbetmemişti. —- izin dibinde taharriler yap Ancak, hund::ı sonra, gene ayni|mak ve orada bazı fiziki tecrübeler- mıntaka dahilinde yapılan büyük de-|de bulunmak İâzımdır. iz evlerinde, demir çengellerden| — Profesör Pikard yakında - Asor bazıları denizden alelacaip madenler|adaları civarında denize - inecektir. zetirmişler ve işte bu madenler At-|Stratosfer tabakasına çıkmak icin o- lantid esrarının yeniden ortaya kon-|ntan kullandığı tayyarenin başka bir masına ve yeniden münakaşasına| sekli, bu defa denizde yürüyecek ve a hususi tertihata malik olan bu deniz İlim adamları tarafından tetkiklaltı gemisi 3000 metreden fazla bir sebebiyet vermiştir. | Tasarruf haftası — Baştarafı 3 neli Sahifede— kez bankaı | İhesaplarını yani m sarrufların! tetkik ettiğimi: Göoçen sene 90 milyon lira olan ta- sarruf hesapları bu sene ayni müd- |det zarfında 12 milyon lira fazlasile 102 milyon liraya çıkmıştır. Demek ki milletimizin — tasarruf hakkındaki dikkat ve gayreti inkişaf etmektedir. Bu bittabi — çok şayanı şükrandır. Çünkü tasarruf bir mille- tin kendisine itimadının nişanesidir. Mensup olduğu cemiyetin ve milletin refahina bağlılığının- ifadesidir. Bir vatandaşın cebinden — çıkarıp, her- hangi bir bankaya tevdi ettiği tasar- ruf sadece o bankanın — kasasında artmış bir rakam olmadığı ve fakat memleketin iş hacmine bir ilâve va- sitası olduğu için cemiyete — kredisi demektir. — Milletimizin bu vadide gösterdiği büyük terakkiyi şükranla kaydetmek hepimz için sevinçli bir vazifedir. Aziz arkadaşlarım, Şimdiye kadar sadece mevduatta- ki terakkiden — bahsedilmiştir. Size bir de bunun makabli olan plâsman- dan yani milletin vaki ikrazatından bahsetmek istiyorum., Bu rakamlar her halde sizin de nazarı dikkatinizi celbedecektir. | (Sonu yarın) İzmirde: Ulusal ekonomi ve artırma hafta- gı, dün akşam saat 17,80 da Halkevi anda yapılan toplan'ıda Vali ve Parti taşkanı R. Fazlı Gülecin bir Ku İle açılmaştır. Toplantıda Vati ye reisi B. Daktor Beheet Uy yönkuürul üyeleri dalreler mü- parti dürleri, Şehir mecliği azası ve pek cok halk bulunmuştur. Evvelâ radyoda Ankara Halkevinden naklen neşredi- len Başvekil B. Celâ! Bayarın Ulusal tuk irad etmiştir. Vali nutkunda Baş. kalmadığını — bildirmiş, — artırmanın ehemmiyetini anlatarak haftayı aç- Anonim şirketi tış fiatı. Tip No. Markası Eni s; At At Değirmen 85 75 bi — SAHİFE, 8 Süveyş kanalı (Jurnale d'italya), ne diyor | Roma, 12 (Radyo) — Çemberlay (ain; Roma mülâkatında, Süveyş ka- lesini konuşacağı söyleni- Jurnale D'ltalya — gazetesi, buna düir yazdığı bir makalede diyor ki: «Süveyş kanalile İtalyanın alâkası aşikârdır. Bu sebeple, kanalın admi İrin, müsavi haklar dairesinde temsil edilmeleri zaruridir.» Bir devrin meşhur heykeltraş modeli Fransanın son asırdaki en büyük heykeltraş ve ressamlarına modellik <tmiş ve onlar tarafından en mükem mel model kadın ölarak tanınmış o- lan Karmen Vistonki bugün sağdır. Ve 60 yaşında bulunmaktadır. O, bugün Pariste sanat adamlarının ta- nıdığı bir sahsiyettir. Fakat, şüphe- siz ki ondan model olarak istifade etmek artık kabil değildir. Karmen Viskonki İtalyada, Flo- ransa civarında doğmustur. Ve anla- * İtalyan, babası İspanyoldur. Ön yedi yaşında Parise gelen Kormene heykeltraş Raden bir Rus ailesinin evinde raslamış ve onda kendisi için iyi bir model bularak yanına almış- tır. Rodenin (Hava), (Buse), (Dal- ga) gibi eserlerine modellik etmiş- tir. Bu son eserden bahsederken Karmen Viskonki bugün «üstadın ve benim en büyük muvaffakıyeti- miz» demektedir. Karmen Rodenden sonra meş- hur heykeltraşardan Burdele, res - İsamlardan da Remar ile Nodene de İmodellik etmiştir. Onlardan kendisine ressamlık ta geçmiş ve o da resim yapınağa he- ves etmiştir. Anlattığına göre, bun- ların atelyesinden kâğıt ve boya ça- ekonomi ve artırma haftı B y L ARE Bi asn Pa İlar ve pazar günleri kırlara gidip mühim nutku miş, sonra — Vali Ğ . B. Fazlı Güleç ye gelmiş, bir nu.| FaNZara resimleri yaparak satat - miş . vekilimizin mühim nutkunu dinledik- vç Ja bahtiyar oldüğunu söylemiş, ten sonra fazla söz söylemeğe lüzum |. Sinr arasında kürsüdeh İnmişlir. |Bu suretle İzmir Ulusal ekonomi ve artırma haftası başlamıştır. — T” İzimr Pamuk mensucatı Tür. Kapot bezi sa- 36 metrelik bir satış fiatı kuruş 655.— 595.— 759.— 85 726.— tün taharrileri bir netice vermemiş- *kok İdeğildir. Holivudda cinayet mi? Sevimli, güzel kadını Greta Garbo ve Marlen Ditrih tipleri sinema tarihine karışıyor Sevimli kız meş'um kadını öldür- dü! Holivuddan yerilen bu haber - bir cinayet haberi değildir. Sadece yil- dızlar arasındaki rekabetin yeni bir neticesi.. Meş'um kadın senelerdenberi be- yyaz perdeye hâkim olan bir tipti: Bir bakışı ile erkeği kendisine esir eden, peşinden sürükliyen,* başını a sokan bir kadın, lk sinemaya getiren artist Liya dö Putti'dir diyebiliriz. Liya dö Puttinin Emil Yaningsle beraber çe- virdiği <Aşk uğrunda katil» — isimli filmde baş kahraman olan kadın|bonun bir filmi belki bir çok kişiyi cesirlerini ölüme sürükliyen — bir|sinemaya çekiyor. Fakat - filmeden' vampirdi. Bu vampir rolünde muvaffak o - lan artistler o devirde, Liya dö Put tiden başka Vilma Banki, Norma Talmaç, Mey Muray ve Pola Negri idi. Bunlar, ginemanın geçen asrı Ba- kız meş'um bir öldürdü! yılabilecek bir devresinin kahraman ları. Son devrenin vamplarıysa, Mar- len Ditrih, Greta Garbo, — Meyvest Con Kravford ve Cin Harlu'dur. Cin Harlu öldü. Pakat yerine he- nüz biri geçmiş değildir ve geçmiye- cektir de. Diğerleri de yavaş yavaş nci derecede artist olmağa başla- mışlardır. Bunu bize Holivudun &n büyük si: nema münekkidlerinden biri haber ve dikkatimizi şu noktaya veriyor çekiyor: Marlen Ditrihin veya Greta Gar- sonra: — Şu Ditrih (veya Garbo) no tes- hirkâr kadın! Diyene rastgeliyor mu- sunuz? Halbuki Deanna Durbin'in bir fil- minden çıkan hemen herkes: — Hakikaten ene şeker şey!» Di- Tarı olmaktan ziyade karaya aid taş- Tar olduğu ve volkanik bir hâdise ne- *icesi onların bu hale geldikleri ta- mamen anlaşılmıştır. Asor civarında tarihin kaydettiği hemen hiç bir hareketi arz ve çö - küntü eseri görülmediğine göre, Eflâtun'un eserlerinde bahsettiği meşhur Atlantid faciasının — yavaş 'yavaş hakikat okluğu bu suretle bir, az aydınlanmıştır. Bugün elimizde — Atlantid'e aid| başkaca bir malümat yoktur. Fran- «z Tomancılarından Pierre Benait, tarihin bu tatlı ve hoş menkıbesin- den istifade ederek güzel bir roman yazmıştır. yesimler, ve filmler görecek miyiz? İşte asıl mesele buradadır. Bundan beş yıl önce - Belçikalı tabakasına çıktığını biliriz. Profesö- yor. Demek oluyor ki, bugün beyenilen İtabını hepimiz bi n Greta Garbo, Marlen Ditrih, Conllerken kendimi o ©; Kravford değil, Deanna Durbin ve'sandım. onun tipindekilerdir. Yani, meş'um adilen bu deniz taşlarının deniz taş-|derinliğe inecektir. Profesör ile görüsen bir muhar- vir mülâkatını söyle nakletmektedir. Profesör demiştir ki: — 3000 metre derinlik beni hiç endişeye sevk etmiyor. Her tehlike- yi önceden hesap ettim. Eğer denizin dibinde her hangi bir arızaya uğrar- sam, elektirikli mıknatıslarla bir an inde denizin üstüne - çıkabilece - gim, Bugünlerde Pariste olan profesör ekseriyetle masallarda duyduğumuz insanlara benziyor. Uzun boylu, gü- ler yüzlü, çok basit bir surette giyi- nen bu adama heyecanla sordum: — Dünyanın hangi — tarafından denize gireceksiniz? Atlantid'e aid hakiki fotoğraflar,| Profesör gülümeedi: — Kanarya adalarının garbın- dan! — Demek meshur Atlantid diya- profesör Pikard'ın balonla strotosferİrının bulunduğu verden! — Evet, evet; tam oaradan de- rün gösterdiği bu cesaret, ve fizikİnizin dibine ineceğim! dünyasıne - verdiği bu yeni hamle Profesörle konusurken Jüler ——— | Vern'in esezlerini hatırla dim, Onur (yirmi bin mil de ri. okuyorum Bu kitaplarda da Pikard'a benzi- 85 75 85 75 Ce;ik Tayyar. —.00 AM Köpekli masrafı müşteriye aittir. 25 toptan aşağı satışlarda olunur. Blaupunkt | kadın tipini değil, sevimli kız Hpiul;ven esrarengiz dalzıclar. harabelerin temsil edenler.. ;luyılınnda birbirlerile konusuyor - Vampirlerin filmi ise ancak, meş-|lar; ve muhayyerülukul dalgıç elbise Küt oldukları icin seyredilmektedir. Jerini giyerek denizin mechul dalza- Hatta, <istatistiklere göre, bilhassa Jarının içne atılmıya calımyorlardı. gençler Desnnanın filmlerini mrclhi Dalgıc Pikard'ı selâmlıyarak ya: 9 ncu ahifede — — 'nından hürmetle ayrıldım. İ di 4 73l.— 665.— 6715.— 615.— 653.— 85 İşbu fiatler fabrika teslimi satış fiatı olup ambalâj yukarıdaki Satlere & 2 zam 1939 modeli radyolarını S pi aA — Mutlaka dinle- L yiniz Fennin en mü- tekâmil hari- kasıdır Ati lamdaldısı 133 liradır Muiki zevkımnı yaz ve kış kece ve gündüz bütün tabüliğile ancak bu ahızalarla tatmin edebilirsiniz. İzmir ve havalisi acenteliği ve her nevi radyao malzeme satış yeri A.R. Ozmen Telgraf Ozman. Saman İskelesi İstanbul han No, 17 v- H. Gü