' (ANADOLL ) 13 Birinci kânun SALI 1055 Yugoslavyada seçim Çıldıran Dünya Yazan: ANTONİ E. ZİSKA Avrupa vaziyeti gene karıştı — Baştarafı 1 inci sahifede — |tilerin nâşiri efkârı olan gazeteler, bugünkü siyasi vaziyetin ve hâdise-| ler üzerine endişelerini izhardan çe- Milân Stoyadinoviç partisi muazzam Çeviren: ASIM KÜLTÜR bir zafer ihraz etti Kimyevt madde istihsal edenle- Tin temin ettiklerine nazaran, yakın bir istikbalde, daha iyi infilâk mad- deleri kullanılacak ve onların nakil leri bir misli daha kolaylaşacaktır. luna intizaren, her gece, bu madde Yi taşıyan ar Reniş yollarını kte ve her tün büyük şehrin aj yda 12 bin frank temin eden bu iş için aç issizlerden adam — aramaktadırlar U sanat, intihar namzedleri sanatı- dir. Bununla beraber ayda beş yüz dolar getiren bir sanat olduğunu da Unutmiyalım, Şüphesiz, bunlar hususi baller- dir, tesadülen bulunmuş şeylerdir Bugünkü Amerikanın birer tablo sudur. Amerikaya gitmezden önce, Ber linde, daima çalışmak mecburiyetin de kalan bir kadınla konuştum. Bir bankada kâtipti. Yüzünde, her za Mankinden ziyade bir gaile aksedi - Yordu. Bununla beraber iyi giyin - Mişti, gençti. Onunla geçmiş zaman- lardan bahsettik. O bana çok nazik bir kelime ile cevap verdi. Ona: — Sinamaya gitmemizi ister mi tiniz, dedim. Yüzüme bakarak cevap evrdi: — Hayır, bizim için sinama yok- tur, Sinamada bilet almak için ve- teceğiniz parayı bana veriniz. hiç ol Mazsa haftada bir defa et yemiş o yım. Bu kadın on sekiz aydanberi iş tizdi. O eline geçen her meteliği el bisenine sarfediyor, aksi — takdirde ir bulmak ümidini kaybetmeğe mah- kümdur. Şüphesiz bunlar istisnai hallerdir. Umumileştirmek lâzımdır. — Fakat, inlar makine devrinde yaşıyan in- tanlardır. Ya makineler? Onların bazı insanlar çin neler Yaptıklarını gördüm. — Makinelerin yaptığı #şya ne oluyor? mantakanıt Amerikada yüzlerce fabrikayı Rezdik. Avrupada, Asyada, Arfika- da yüzlercesini ziyaret ettim. Bir - manyada büyük fırınların vandığı-| 4 Na, bir çoklarının Avustralya yo - lunda faaliyetine şahit oldum. Makineler . Makineler... - Yılda inlerce otomobiller... Milyonlarca #ramofonlar.. Fabrikaların yaptığı eşya ile yük lü gemiler dünyanın dört ucuna gi-| diyorlar. Her büyük Amerika fabrikasın: Ziyaretimde, bu eşyanın bazı mem İeketlerde istimal suretini düşünmek Zaruretini 'hissettim, Yüz — binlerce Mil mesafe için yapılan otomobille Tin meticede nelere yaradıkların Rördüm. (Kurban kesmeğa) otomobill: Bidiliyor. Buna inanır mısmız? Buna ilk defa Haiti'de şahit ol dum. Bu gün üç milyon Haiti zen Cisi traktörlerle, çelik aapanlarla sust aletlerle ve kimyevi gübreler: POLİS ROMANI: Esrarengiz konak |* — 5— —— — Onu sonra izah ederim. He İ bir parça yemek yiyelim. — Dağru.. Benim de karnım çok, Acıktı! Beraber çıktılar ve yürüyerek Sokoya kadar geldiler. Güzel ye- Meklerile şöhret bulmuş olan ufak bir dokantaya girdiler. Ve “kenarda boş buldukları bir masaya oturdular. land yemek İistesini eline aldı: — Doland bana iyi-bir yemek in- tihap et. Çok sevdiğim yemeği ha trlhiyor musun? Doland, kuyvei Mağa çabatı. — Galiba (Çikrık) seviyordun Önkü Güstav dedemiz onları sev: diğinden daimi surette evde bulun lururdu. Ve siz geldiğiniz. zamın Yemek ma: Tuvardu. hafızasını top- yorlar. Tıpkı Kanada Haitinin telsiz telgraf istasyonu, hastaneleri var. Bundan başka kıy- metli doktorlara da maliktir. Meselâ| Doktor Prens gibi Bu doktorun kütüphanesinde İngilizce, Fransızca, Almanca ya- zılmış üç bin cild eser vardır. Dağla-ı -a onun Ford otomobi Vaudou denilen, dini bi lunmağa gittik. Bu dini (ibadetin) zsasını ve inkişafını anlatmak — çok uzun olacaktır. Orada hazır bulunabilmekte de 'süyük müşkilât vardır. Bu dini merasimin adına «Kan iyini> deniliyor. Doktor Prens burada doğmus e bir çok insanlara iyi hizmetleri do kunmuştur. Bunun içindir ki dağda- ki sade evin bir mabed olduğunu bi- "iyordu. Mabedin yanında dört otomobil duruyordu. İkisi Ford, biri Şevrole, Siri de Sitrien.. Bir motosiklet te Aduvara dayanmıştı. Bir kenarda da an kadar bisiklet vardı. Müminler de hazırdı. Avluda bir kongo dans yapıyor-. du. Vaudau'ya girmek memnudur. Binanın iç duvarlarına yılanlar, aan resimleri yapılmıştır. Ortada mızı ve beyaz renkli bir örtü ile ör vülü bir masa üstünde bir kazma ile etrafı tüylerle örtülü bir haç duru- yor. Masanın insan kemik ve başları var. Bundan, başka, mumlar, şarap, su, bisküvi ve meyvelerle dolu tabaklar, Fransız, etiketini taşıyan içkiler. Masanın or- tasında da üzerinde bir yumurta du- yan bir tabak un görünüyor. Bu zamanda, birdenbire bir ra-| hip ve rahibe kurban masasına yak laşıyor, rahibe sık sık soluk alıyor, yüzü bir maskeye benziyordu. Ce- maatın söylediği şarkı da - gittikçe kuvvetli ve keskin bir mahiyet alh- u. Rahibe kadın iğiliyor, yere ordu. Kendisile mihrap arasın- yere, Tahip masa — üzerindeki undan bir resim yapıyor, sonra, kö- şelere su, yağ ve şarap serpiyordu Bundan sonra insanların yerlefine kesilecek olan kurbanlar getiriliyor Hayvaular rahibenin elinden yemle rini yiyorlar, bunlar biri beyaz ve sah üç horozdur. Yemlerini yedikten sonra rahip bunları baş ve ayaklarından yakalıyarak, baş dön ürücü bir surette onlarla dönmeğe başlıyor. Sonra gayet seri bir surette baslarını koparıyor ve hayvanları. mabedin medhaline doğru — atiyor. Mabedle orada bulunanlar kan için de kalıyorlar. Bunun arkasından mabede bir dana soküluyor. Tırnak- ları niştir. Bir genç kız, dört ayak üze nde, gözleri yaslı olduğu halde, vü vudünü ttreterekten dan yaklaşıyor. dana bu kız yerine kesi lecektir. 'Sonra melodileri çök güzel sağ ve solunda da bir şarkı söylenmeğe baslanıyor. . Hdaima oradaki müminler üzerine a- «|kıyor. .İna Tautun «Proporlion> ve B Janmış, boynuzları süslen -| kadar|* Bu esnada hayvana yeşil bir dal uzatılıyor, o yemeğe başlarken, bir- den, rahip tarafından bir balta ile yere seriliyor. Akan kan, kalın ağaç- tan bir,kaba toplanmaktadır. Dışarıda, ağır, tehdidkâr ve dalima daha seri tanbur sesleri yükacliyor. Bundan sonra diğer kurbanların ke- silmesine devam olunuyor. Kanları Ayinde beyaz giymiş ka- dınlar, dutmadan mihrap etrafında dolaşıyorlar, dans daima daha vahşi bir hal ah Her tanbarun çalışı- sında hareketler daha sıklaşıyor ve ara sıra kanla karışık rum içiliyor. Artık âyin sefih bir şekil almıştır. kinmemektedirler. Deyli Meyl gaze-i tesi diyor ki: Değişme halinde bulunan Avru- pa siyasetinde tehlikeler belirmiştir. Fransa ve İngilterenin bidayette iyi' karşıladığı bazı haller, son jest kar- şısında kayıb mı oldu? Münih anlaş- masındanberi geçen hâdiseler, bek- lenen seyre tamamen maküs bir hal almıştır. B. Çemberlayn, Münih anlaşma- sını yapınca Almanyanın - Yahudi- lere karşı hemen — dürüşt harekete' başlaması ve hareketin, diğer mem- leketlerde de tesirlerinin görülmesi Avrupayı müşkül vaziyete sokmuş- endişeli hale koyan şey, ateşi tutuşturanla- tur. Avrupanın vaziyetini Öyle bir sefahat ki, buna Arnerikan iotomobillerile geliniyor. var — ——— . 4 Cizre - Van Ray ferşiyatına başlandı Diyarbakır, 11 (A.A.) — Diyar. bakır - Cizre - Van ve temdidi demir- yolunun İlk kısmında büugün onbilerce halkın iştirakile ve büyük törenle ilk ray ferşiyatı yapıldı..İlk rayın vidası Nafıa Vekili adıma birinci genel mü- fettiş Abidin Özmen tarafından sıkış- tırıldı. Bu münsebetle genel müfettiş Örmen bir söylev vererek cumhuriye- tin bu büyük eserinin manasını ve de- volu siyasetimizin bu bölgede ya- ttığı ve yaratacağı ekonomik ve s08- yal hareketleri esaslı ve canlı bir su. rette izeh etti. Müteakıben devlet demiryollurı in- şaat baş müfettişi Adnan Özyol yapıl- | makta olan bu yol hakkında rakamlara Atinad eden izahat vermiş, sonra halk husust tvenlerle istasyona götürülmüş ve orada hazırlanan büfede ağırlanmış tir. Macaristanda 20 bin Yahudi Kato- lik olmak istiyor Buğnpeşte 12 (Radyo) — Yahudi- ler âleyhine çıkacak olan kununlar , Yahudi mehafilinde panik — uyandır- maştır. Yahüdilerden Kutolik — olmak isteyenler, yirmi bini bulmuştur. 'YENİ NEŞRİYAT: Arkitekt rin vaziyetini kendi lehlerine koy- mak ve biraz daha bir şey koparmak için işitilmedik çarelere başvurmala- rıdır. Niyüz Kronıkl gazetesi diyor ki: — İtalya ve Almanya, kendileri Belgrad, 12 ( ekil ve har *) — Baat 22 de, e nazırı Stoyadi-; F sunda beyanatta bulunarak demiştir ki: Yugoslâv radikal birliğinin muzaf- feriyotini tesiğ ettiği şu sırada bütün mesaj arkadaşlarıma ve memleketin her tarafında reylerini listeme ve- ren yüz binlerce vatandaşa hitap edi- yorum. Bunların hepi de vatanları, büyük Yugolavyamızın ilerlemesi ve büyüklüğü için reylerini kullanmış- lardır. Bütün bu vatandaşları sami- miyetle selâmlar ve kendilerine ha- raretle teşekkür ederim. Son alınan haberler Stoyadinovi- çin parlak muvaffakıyetini ve mu- halefet liderlerinin hezimetini teyid etmektedirler. Bunlar arasında bil- hassa Bırp demokrat partisinin lideri Davidoviç, Sırp radikal partisinin li- deri Trifunoviç, Yugoslav milli par- tisinin şefi sabiık general Yivkoviç ve Maceke iltihak eden diker münte- için en az mukavemetli hadler ara-|hipler bulunmaktadır. maktadırlar. Totaliter devletler, bu| — Belgrad, 12 (A.A.) — Kat'i neti- hadleri, İngiltere ve Fransa karşısın- da bulamıyacaklardır. Paris, 12 (Radyo) — Gazeteler, neşriyaflarında — totaliter devletlere hücüm etmekte devam ediyorlar. Figaro gazetesi diyor ki: İtalya, 1935 senesi anlaşmaları-| nı inkâr ediyor, Akdeniz mes'elesin-| de yeni şartlar ileri sürüyor. Bu tak- dirde eski şart ve anlaşmalar tama- ümsüz demektir. O halde yeni anlaşmalar için bir aebeb olma-. ması lâzımdır. Korsika için Fransa, men masına bile müsaade edemez. Tunu- sa gelince bütün Fransız milleti, Tu- nus için en küçük bir şey vermeği, tasavvuür etmiyor. Tunus, o kadar mukaddestir ki buna dokunulursa Fransa hiç tereddüd etmeden döğü-| şür. Pöti Pariziyen gazetesinde Rone Laburye diyer ki: Tunustaki tezahürler, bu mem- leketin Fransız yurdunun - aziz bir köşesini teşkil ettiğini, yabancı bir |devletin. oraya el uzatmak isteme- siyle Fransız imparatorluğuna el “azatacağını dünyanın bilmesi lâzım- idır. Akdeniz Roma imparatorluğu- nun gölü haline çevrilemez. Övr gazetesi de şöyle yazıyar: Bu derginin 92 inci sayısı intişar etmiştir. İçinde heykeltraş Nusret Sumanm «Atatürks büstü, Prof. Bru Kemal| Altanın «Klasikten sonra mimari e- zıları ile mimar Sedat beyinde bir — yaha, inin İzmirde bir villâ- mmettinin Afvon Kara- r stadı projesi e apartmahlarda | rek soğutma tertibatı yazısı vardır. Tavsiye ederiz. pekâlâ anlıyoruz. Bu şantaj, boşuna- dır. Ernuvel gazetesi diyor ki: Faşiat matbuatının — İisanı, bizi çok etraflı düşünmek mecburiyetin- de bırakınıştır. Fransa ber türlü ih- timale karsı hazırdır. Ekselsiyor gazetesinde Kanrad yazıyor: Duüçe, Akdeniz statusunun ken- |di lehine halledileceğini ümit ediyor; sa akdanıyor. Bunu anlamak için İngiliz gazetelerini okuması kâfidir. Bize yapılmak — istenen şantajı| celer şimdi merkezi intihap komitesi tarafından tasnif edilmektedir. Bu, neticeler Stoyadinoviç listesinin ka- zanmış olduğu muvaffakıyetin ehem miyetini göstermektedir. Bu muvat- fakıyet 9 eyaletten yedisinde pek parlak ve münakaşa götürmez şekil- de kat'i olmuştur. Macekin nüfuz v tesirinin köylü muhafızların kile kendisini göstermiş elduğu Savt ve sahil eyaletlerinde hükümet lia- tesi birçok Arrondismanda — galebe çalmağa ve birçok azalıklar kazan- mağa muvaffak olmuştur. Siyasi mahfelde 11 Birincikânun gününün Üç senedenberi Stoyadino- viç hükümeti tarafından takip edil. mekte olan siyaset lehinde parlak bir tezahür teşkil etmiş olduğu bariz bir memnuniyetle beyan ve hüküme- tin memleketin kallıanma siyesetini tahakkuk sahasına isal etmeğe oto- rite ile devam edebileceği ilüve edil. mektedir. Belgrad, 12 (Radyo) — Yugoa lavya mebüs intihabatı tamamen so. na ermiştir. Başvekil doktor Milan Stoyadino- viçin listesi, her tarafta büyük bir zafer kazanmıştır. Seçime iştirüâk eden halktan, bit milyon yedi yüz bin kişi Milan Sto- yadinoviç partisine rey vermiştir Mebusan meclisinde bulunması lâ- zimgelen 360 mebusun üç yüz onu Milan Stoyadinoviç partisine men- suptur. Müuhaliflerden Liyoniç, bus kazanamamiştır. Hırvatlar partisi şefi Maçekin par- tisi do elli mebus kazanmıştır. tazy tek me- Erzincan hattı işlet- meğe — Baştarafı birinci sahifede — en küçük bir fedakârıkta bulunmaklen başlı merhalelerinden birine daha değil, hattâ bu kelimenin ağza alın-| erişmiş bulunuyor. Çetinkaya istasyonundan beri yur-; dun en sarp ve dağlık mıntakaların- dan geçmekte olgn tren yolü Türk il- minin, Türk tekyiğinin, Türk mühen- çetin ve yalçın tabiat kuvvetlerine kaygı kazmadığı — büyük zaferin abidesifir. Yolu başta. başa kaplıyan ve her biri birer dağ olan yekpare kayalar oyulmuş, caşkun geçit vermez nehir- ler atlanmış hedefe doğru yorulmadan yürünmüştür. Bu yolda birbirini takip eden Curek, Pingan ve Atma boğat- larile Fırat nehri aşılmıştır. Yenilen zorluklar karşısında ufak bir fikir verebilmek için yalnız Div- rik Ile Kemalhı arasında bazısı pek u- zan olalnli a yakın tünel geçildiği-, ni kaydetmek küâfidir. Sayısı bu mik-. tara yaklaşan ve dik kayalıklar üzeri- ne atılmış olan köprüleri de zikretmek lâzımdır. Tünelleri delmek için wme- le gönderilecek yol bulunmadığından fedakâr Türk işçileri yüzlerce metre yüksekliğinde düz kayadan müteşek- kil dağlardan iplerle sarkıtılarak lâ- Şam delikleri açabilmiş ve kayalar parçalanarak bu eser vüende getiril- miştir. Alatürk devri evlâdları, bu mua zam eseri yapanlar ve görenler Ifti - har ve gurur hakkına maliktirler. Erzincan, 11 (Hususi) — Erzincan dis ve işçisinin Mı.hıduu da koydu İ |ıunı'an nasıl firar ettiğimizi ve ne- —e aateea Ço çiltiğimizi hatırlıyor musun? — Zannedersem ayın ziyası bile görmedi. — Evet bahçeye gittik. Seni hat- —amsar ta ceketinden çekiyordum. Çünkü |yürümek istemiyordun. 'Sonra neler oldu; hatırlıyor musun? Doland dilber 'kizım güzel çeh” |resine bakarak gülümsedi: — Dur, hatırladım. Rezyane unu| — — Zannedersem senden tatlı bir le pişmişti. |puse çalmıştım. — Bravo Doland; fakât bu yemes| — — Sen, büseyi çaldığına hük Ti birdenbire bulmaklığın şayanı hay|mediyorsun. Halbuki ben o puseyi zettir. Kuvvei hafızanı imtihan et-İistiyakla bekliyordum. Sen karar mek istemiştim. Şimdi karnım çok / vermekte geç kaldın. Ve bu müddet açtır. Daha mülâyim bir yemek te|zarfında ben kahrımdan geberdim. yiyebilirim. Affedersin amma çok abdaldın.. Doland elindek yemek İistesini|Maamafih hâdiseyi unutmadığına bir daha kontrol etti. Ve bir çorbalmemnunum, He tavuk kızartması söyledi. Yemek| — — Unutulacak gibi değil de an- zelinciye kadar-sarı kız, mütebes -|dan.. «im bir çehre ile ona bakıyordu. — Şimdi kanaat getirdin mi> — Şimdime işle meşgulsün?. — Anlamadım! — Asağı yukarı artist oldum.| — Anlamıyacak ne var? Doland Venson Uayintou tiyatrosunda 'ba- | Srdmor;olduğuma inandın mı? Kuv- na ufak bir rol werecekler.. Doland| vei hafızamı harekete getirmeklikte- sana birsey soracağım. Bir gecelki sebep bu değil mi idi?> S — oarlıvan gözleri le yüzüne baktı. — Fakat nasıl hakalım. * çikrik; — hatırla Kusin ölines bir an için kapandı ve buna mukabil | temin etmiştir. sevimli dudakları açıldı. — Merakını tatmin edeceğim. | — Doland ayni yaramaz, ayni| Vensan Udoynotouda çalışanlardan ,.u'ımek iatiyordum. Gerçi davetel 4; Ve Doland Sıdmor isminda bi-i ;:ın:ıı- kâfi idi amma fakat kanaat ”î rinin Lpndrada bulunduğunu ve hü- — Sebep! wiyetinin tahkiki lâzım geldiğini eöy- — Zira... Bir kadın ancak bu ka-|ledi. dar cevap verebilir. Benim de kadın| — Bu zat senelerce evvel aramızda jokluğumu unutma!. — Bu fikri sana Grekling mi ki vazifeyi bana o verdi. Çünkü tah- verdi, söyle! kikatta iğfal edilmekliğim — Grekling neden bana hu fikri| Yoktu. verecekti, sen, çok evhamlısın. Doland gülümsedi ve : — Nafile, saklama!.. Londrada| — — Meselâ, ben ne diye Sıdmor bulunduğumu Grekling söyleme -| —— Mleselü, ben ne diye Sıdmarı miş olsaydı sen bunu nasıl bilecek-|taklid edecektim? tin? Sana telefonla © haber verdi.| — — Bu gibi şeyleri acayip örme- Ve bu vazifeyi de sana tavdi etti. ğe gelmez. Çünkü an Bununla Crekling benim hüviyetim meydanda yoktun. Sıdmar ailesinin den niçin şüphe ediyor? Madamki yegâne varisi sensin.. Ö zengin ma- şüphe ediyordu, neden ödünç para likâne, olduğu gibi senin eline ge - verdi, !cecekıin Açık gözün birisi aeni tak- — Hayır, bana haber veren Grek- lit ederek ve ailenle hiç alâkadar ol-, ling değidir. Çünkü onu yakındanimadığı hakle bir varis mevkine ge- tanımıyorum, Bir başkası haber ver- çebilirdi. di — Bir mukallit kolay kölay xaş — Her halde o adamı Hing ris olabilir mi? abdal îocı!kıun. Evet! Kanaat ge -İbiri, bugün öğleden sonra - telefon | geçen aşkı biliyordu. Bu ıebcpladir-l imkânı | açıldı istasyaonu, Nafıa Vekili Ali Çetinka- ya tarafından verilen bir söylevle a- çılmığtır. Merasim çok parlak olmuş, sivar vilâyetlerden, Ankaradan heyet. ler gelmiştir. Bütün şehir, hat güzer- gühındaki köyler, kasabalar donan - mış, Erzincanda bir tak kurulmuştur. Erzincan, 11 (AA.) — —Anadolu Ajansının hususit muhabiri bildiri - yar: ( Merasim bittikten sonra Nafıa Ve- kili AN Çetinkaya evvelâ doğru bele- diyeye sonra vilüyete gelerek ziyaret. te bulunmuş, bazı — ziyaretler yaptıktan sonra avdet etmiştir. Gece aaat yirmide Halkeyinde- ya- pılan toplantı çok samimi ve heye - eanlı olmuş, Ergincan halkının büyük sevincini ve cumhuriyete olan ebedi bağlılığını tebarüz ettirmiştir. Bu gece trende istirahattan sonra gabah saat altıda heyeti hamil tren Ankaraya hareket etmiştir. daha İngiltere Filistin müftüsünün konferansa Vekil gön- dermesine razı oldu Kahire, 12 (Radyo) — İngiliz se- fizi Sir Lamson ; Filistin müftüsünün, Londra konferansına bir vekil gün- Gdermesine İngilterenin muvafakat ettiğini, bugün — Misir hükümetine bildirmiştir. — Her şey olabilir. Çünkü cad- de üzerindeki esrarengiz konak onu zengin yapacak kader kıymetlidir. — Anladım.. Demek ki hatırala- aumı karıştırmanın sebebi bu imiş.. — Darıldın mı? — Hayır.. 'Neden darilacağım. Doland bu sefer cesaretlendi ve eski sevgilisine daha serbeat bir na- zarla baktı: | — — Acaba, mirasa konmak iiçir İbeni taklid eden var mı dersin? | Kz bu suzlden müteheyyiç oldu. |Fakat belli etmemeğe çalıştı ve: — Sizi taklide kâlkan mı? — Evet.. Bence bu işle alâkadar olan biri war.. Hatta galiba bizi bu- rada da takip ediyor. Doğrudan dağ- i| ruya benimle alâkadar oluyor. O sırada garson kahveleri getir- xmişti. Glarya garip bir şekilde göz- lerini dört açtı: — Doland bu da kim olacak> — Kısa boylu şişman ve kaştız bir adam.. Genç kız kalıvesinden bir yudum akh: — Devam edocek -