— 158 — Yazan: Aleksandr. Düma “Genç muhafızla üç silâhşor odada yalnız kalınca hayretle biribirlerinin yüzlerine bakıyorlardı — Bu onun yazısı değil! Ya- — Zisini tanırim; Villörundan çık- Bazdan evel taburun hesabını ben gördüm. — Bu mektup tamimile ya- lan, biz hapis falan olmadık, diye Portos cevap verdi. Aramis sitemli bir tarzda Yedi ki: — Dartanyan, bizim kavga çıkarmamıza nasıl inanıyorsun? Dartanyan, sarardı ve dudak- larına korkudan — titreme geb Mmişti, Sen kelimesini pek meraklı gâayri bir zamanda hiç kullanmıyan Atos sordu: — Sen beni korkutuyorsun! Ne oldu bakalım? — Haydi çabuk olunuz, ar- kadaşlari Aklımdan müthiş bir şüphe geçtil Sakın bu da © kadının başka şekilde bi tikamı olmasın? diye Dartan- yan baykırdı. Şimdi de Atosun benzi sa- Tarmıştı. Dartanyan lokantaya —doğru koştu, üç silâhşorlar iki muha- fiz da peşinden yürüdüler. Lokantaya giren Dartanyanın ilk gözüne Çarpan şey, sancı içinde yerlere yuvarlanan Briss: Mont olmuştu. Planşe ile Furö ölü gibi sap- sarı bir halde onun imdadına Yetişmeğe fakat | — yardımlarının beyhude olduğu Müçdinğe blnee bi adamın yüzü göZÜ (Karmeu karışık bir hale girmişti. —Ahi Ahi Bu hal pek Müthiş! Beni affeder gibi gö- Tünerek zehirlediniz! h — Ben hal Ben mi, sefil heritl Ne demek istiyorsun? diye Dartanyan haykırdı. — Demek istiyorum ki, ba- Na şarabı veren sizsiniz; demek İstiyorum ki, benden intikam almak istediniz; ve işte bu ha- :_ııwı olduğunu — söylüyo- — Böyle düşünme Brissmont zannetme; in ederim, B0i temin ederim.... — Ohi Fakat yukarda Allah Varl Allah'seninde cezanı verir! Dartanyan ölmekte olan ada- =l yanına diz çökerek dedi — Ruhukudüs namına yemis ki, şarap zehirli imiş, ” Ve ben de sizin gibi bilmiye- Tek içecektim. — Size inanmam, inanmam diye haykıran asker — dehşetli ler içinde öldü. Portosun şişeleri -kırmağa W ve Aramisin bir pa- :':—oıiınl—ıııı emretmekte Ator, geç kaldığı bu — sırada - Dehşet! ! diye 2Ö İti Dehşet! diye söy- D'"tıyııdıql ki: L TAKVİM — Rumi - 1354 ) Arabi - 1357 Mayıs ?7 | Rebiülevel 19 Mayıs Eran Vasa! Akşam 12 19,2. — Oh! Arkadaşlarım, bu sefer de benim, yalnız benim değil, bu elendilerin de haya- tımızı kurtarmağa yetiştiniz. Sonra muhalızlara hitap ede- rek sözünde deyam etti: — Efendiler, bu mesele hak- kında ketum olmanızı rica ede- rim; şahidi olduğunuz bu şey- de büyük zatların eli var, ve boşboğazlık edecek — olursak “başımıza daha büyük bir felâ- ket çöker. Diriden ziyade ölü haline girmiş bulunan Plânşe kekeli- yordu: — Ahl Efendim, ahi Ben masıl oldu da kurtuldum! — Nasıl, herifl Sen de mi İçecektin? — Kralın şerefine, efendim; tam küçük bir kadeh içeceğim sırada Fürrö çağınldığımı söy- ledi de,.. Korku ile dişleri - çatırdıyan Furrö söze atıldı: — Eyvahi Ben de içmek için onu dışarıya savmak iste- mistim! Dartanyan muhafızlara döne- rek dedi ki: — Efendiler, vuku bulan bu şeyden sonra ziyafetin pek tat- sız olacağını takdir. edersiniz; bunun için ziyafetimizin başka bir güne kalmasını rica ederek affınızı temenni ederim. İki muhafız, Dartanyadın bu ricasını Kis bi lört adaşıa yı'l.ı.ıııdhb::ıi" gıedı:'knıı .uı anlıyarak gitmişlerdi. Genç muhafızla üç silâhsor> 'lar yalaız kalınca, biribirlerinin yüzlerine bakışıyorlardı ve her birinin yüzünden vaz yetlerini fena gördükleri anlaşılıyordu. Atos dedi ki: — Evvelâ, bu odadan çıka- he; ölüler iyi bir arkadaş o maz, hususile zorlu bir ölümle ölmüş bulunurlarsa, — Plânşe, bu zavallı şeyta- mın cesedini senin dikkatine bırakıyorum. Onu mukaddes harp meydanına gömdür. O ginâyet işledi amma nedamet te etti. Dört arkadaş odadan çıkmış- lar ve Brismontun cenaze mas- rafını Plânşe ile Furaöye bırak- mışlardı, Fransada Pluay kasabasında oturan ve sık sık sinir hasta- lıkları geçiren İvan isminde 34 aşlarında bir kadın çok feci ir cinayet işlemiştir. Bu kadın bir tahriri nüfas memurunun Bir hafta evel bu kadımn evinde bir feryad kopuyor. Ye- tişen komşuları ve polisler şu manzaraya şahit oluyorlar: Ustura ile boğazlarından ke- silen iki çocuk, karyolalarında cünsız yatıyorlar. Bunlar İvanın uklarıdır. Katil ana da, kan- içinde yerde yatmaktadır. Elinin parmakları parça parça olmuş yedi yaşında bir çocuk can acısından avazı çıktığı ka- memnuniyetle kabul |. gel SAİAYA AA SAPR MARFSAA e l e Bu kadına acımaz mısınız? Sinir buhranının fe- ci bir cilvesi Bir ana, iki çocuğunu kesti, ken- disi de yaralanıp öldü Lokantacı onları başka bir odaya alarak taze yumurtalar getirmiş ve Atos ta taze su almak üzere çeşmeye gitmişti. Geçen vak'ayı birkaç sözle Portos ile Aramis öğrenmişler di. Dartanyan Atosa dedi ki: — Gördünüz yal — Azizim, ölümle mücadele buna derler! Atos başını salladı: — Evet, evet, dedi, anlıyo rum; fakat bunun o kadın ol- duğuna emin misiniz? — Tamamile eminim. — Bununla beraber; hâlâ şüphede olduğumu itiraf ederim. — Fakat omuzunda zambak çiçeği dövmesi nedir? — Fransada bir cinayet iş lemiş ve onun için omuzuna dövme yapılmış bir İngiliz ka- dınidir. — Atos, o sizin karınızdır, inanıtız; bir kete düşününüz, tarifiniz benim bildiğim kadına nasıl benziyor, diye Dartanyan ısrar etti. — Evet amma bence öteki mutlaka ölmüştür, ben onu elimle asmıştım. Dartanyan başını salladı: — Ya o, yahut değil, ne yapmamız lâzım? diye delikanlı sordu. Atos dedi k: İnsanın başında bir kılıç sallanıp dürürken — böyle eli bağlı durmak mümkün değil; kendimizi bu vaziyetten kurtar- MiBİ Tüssem — Doğru, fakat nasıl? — Beni dinle! Oaunla mut- laka buluşmanız ve anlaşmanız lâzımdır; ona demelisiniz ki, Sulh yahut harpl Size asilzade- lk namına söz veriyorum ki sizden h ç bahsetmiyeceğim gi bi size karşı hiçbir harekette de bulunmıyacağım. Size gelin- ce bana karşı bitaraf kalacağır nıza yemin ediniz; yoksa, adli- ye nazırına müracaat ederim, krala müracaat ederim, sarayı aleyhine kaldırırım, dövme ni- şanlı diye sizi ilân ederim, mahkeme karşısına çekerim, ve eğer suçsuz çıkarsanız, eh! Asa- let şerefi hakkı için, sizi bir duvar köşesinde kuduz. köpek gibi gebertirim. — Sonu var — dar bağırmaktadır. Derhal tahkikat yapan po- hsler bu cinayetin ne şekilde yapıldığını aydınlatıyorlar. Madam İvon, bahçede otur- makta iken, kocası ile çekişi- yor. Bunun üzerine yukarı çıkıp dolaptan çıkardığı bir — ustura ile yatmakta olan iki küçük çocuğunu boğazlarından kesi- yor. Bu cinayeti yaptıktan son- ra, yedi yaşındaki çocuğunun üzerine hücum ediyor. Kendini müdafaa eden çocuğun el par makları kesiliyor. Bu sırada ayağı kayıp yere düşen delir- miş annenin elindeki ustura kendi kalbine saplanıyor. ANADOLU ( iktısad ) Emlâk simsarlığı Emlâk alım satım muamele- lerinin alelâde alış verişlerden çıkarak ticar! bir mahiyet aldı- &, İiş kacminin genişleyişin- den anlaşılmaktadır. İş hacminin genişleyişini de gösteren, emlâk simsarlarının günden güne adedinin artışıdır. Her genişliyen ve mahiyetini değiştiren — ticaret işi, bir kon- trol ve inzibat altına alınmak gerektiğinden emlâk alım satım muamelesinin de geniş bir tica- ret işi haline gelişini ehemmi- yetli bir mesele olarak ele al: mak icab eder. Bize bu imukaddemeyi yaptı- ran, emlâk alım satımında bazı vatandaşların zarara uğradıkları ve bu zararda da emlâk simsar- larının rölleri hakkındaki şikâ- yetlerdir. Bazı yolsuz hareket- leri hikâye eden vatandaşların sözlerini dinledikten sonra em- lâk simsarlığının bazılarının elin- de halk namına zararlı bir tica- ret işi haline gelişine hükmet- memek mümkün değildir. Lâkin biz burada, emlâk alım satımında simsar marifetile va- tandaşların nasıl aldatıldıklarını hikâye edecek değiliz. Esasen bu bakımdan mesele, içtimat bir renk alıyor. Biz, emlâk alım satım mua- melelerini ve simsarların rolle- rini Ücaret bakımından mütalea etmek zaruretindeyiz. Şimdiki halde emlâk simsar- ları üzerinde resmi alâka, ancak kazanç vergisi bakımından ma- liyeye ait bulunmaktadır. Em- lâk simsarları bir kontrol altın- da değildirler. İşte bu başıboş dürüm, emlâk alım satımında birçok yolsuz haâreketlerin hu- sulüne kâfi bir sebeptir. Ernlâk alım sstim muameler leri genişlemiş bir ticaret işi olduğuna ve bu ticarette sim- sar denilen ve adedi artan er- bab, mühim bir rol sahibi bu- landuğuna göre, bunlarla yalnız maliyenin alâkalı bulunması kâfi bir kontro! değildir. Kontrol işini, borsa ve güm- rük simsar ve komusyoncularını göz önüne alarak —mütalea im- kânı vardır. Gerek borsa ve gerek gümrük komusyoncuları bir kanunla mukayyettir ve bi- naenaleyh kontrol altındadırlar. Emlâk simsarlarının koalrolu için daha bazı imkânlar da akla gelmektedir. Fakat maksat, kon - tro) yani zaptırapt olduğundan her türlüsü muhakkak ki bugün: kü başıboş durumdan çok ha- 14 75 15 2S 15 7S 16 75 18 25 107 Kilo Yapak 53 Alman ve Italyan gazete- ; lerinin bazı neşriyatı — İtalyan-Fransız anlaşması, Berlin.Roma mihverini bozamaz. Brezilya hâdiseleri hakkındaki düşünceler.. dre sas llti dŞi yerri ddd Muvaffakıyetsizlikle neticele- | kat bu gibi manevralar, hâdise- — nen son hükümet darbesi - | lerin realitesi ile tearuz etmek- rine bu teşebbüste Almanyanın | te ve bir çok defa, İtalya ile mesul bulunduğunu ileri süren | münasebetlerin tanzimi — için Brezilya gazetelerinin neşriyatı | Fransada doğan İaaliyetle çok ile Cımhurreisi Vargzas'ın be- | fena çarpışmaktadır. yenatına şiddetle hücum eden | Fransız basını manevralardan Fö kişer Beobahter diyor ki: vazgeçmeli S Cumhür reisi Vargas'ın bu Tuna ve Balkan Avrupasını, isyanı izeh (edebilmek için se- | sanki İtalyan ve Alman millet- bebler aradığı muhakkaktır ve | leri arasında derin bir rekabet biz, bunu çok iyi anlıyoruz. Fa- | varmış, sanki İtalya ve Alman- kat bunun için “Tamı etçi, | yanın çok büyük hürmet besle- vatandaşları eğer kendisine kâ- | diği hükümraa devletler — değil fi gelmiyor ise, B. Vargas, mu- | da Afrika ve Asyanın keşfedil: bakkak surett© bu bakımdan | memiş mıntıkaları kabileleri bar kendisine yardımı dokunacak | bis mevzuu imiş gibi — Almaa yerlere, meselâ Brezilya üzerin: | ve İtalyan nüfuz mintakalarına de Almanya emellerinin mevcut | taksim için sözde Massolini » huratfesini ilk icad eden Ameri- | Hitler plânları mevcut bulundur ka Birleşik Devletleri matbuatı- | ğu hakkındaki icadlar da bı na müracaat etmeli id. Biz, B- | maner, dahildir. rezilyada büyük ve mübim mik- Politikanın icablarına ve bil- ğ tesanüdün y_ı_r_ııl tutabilir. Fa- tarda Alman kolonisi ve Alman | hassı hakikate hürmet etmek — vatandaşı bulunduğundan dola- | istiyorsa Fransız matbualımın bu yıdır ki Brezilya Cumhuriyeti | sisteme bir nihayet vermesi İâ> ile çok dürüst — münasebetler | zımdır., üâdameye gayret etmekteyiz. TARÜTNERAN Ç Â Almanlara fena muamele Bergama kerme& * yapmak için bahane Bu münasebetler, hç olmaz- sa, nasyonal sosyaliızmin Alman- yada iktidarı ele aldığı günden- beri, bizim tarafımızdan hiç bir suretle teşviş olunmamıştır. Bre- zilya federal cumhur resi, Şi- mali Amerika unsurlarının Bre- zilya işlerine karıştığı fikrinde ise, bu kendisine ve Brezilya halkına aid bir iştir. Biz buna karışmayız. Fakat eğer hiddeti- ni Brezlyadaki Almanlardan çıkarmak istiyor ise, bunda her halde çok aldanıyor. B. Var- gas, Vaşington ve Nevyorktan bazı kimselerin yaptıkları ilham üzerine, manasız sebeblerle, Al. manlara fena muamele edilme- sine, Alman ekonomisinin teşviş olunmasına ve Alman gazetele- rimin müsadere edilmesine uzun zaman müsaade olınmıyacaktır. Muvaffakiyetsizliğe mahküm teşebbüsler Ciornale d'İtalia gazetesi, bir başmakalesinde, İtalyan ve AL man hareketleri ile hâdiselerini, Halkevi de müs.mz reler hazırlamıştır Bergama kermesi için İzmir — turing ve otomobil kulübü ile — Halkevi tarafından Bergamaya — seyabatler tertip edilmiştir. Bu : seyahatlere bankalar ve muh- telf müesseseler memurları ve — Halkevi mensupları iştirak ede- — ceklerdir. n Her iki seyahate iştirak ede- cekler, pazar sabahı erkenden — otobüslerle Bergamaya hareket ederek öğleden sonra başlıya- — cak kermes şenliklerine yetişes — ceklerdir. vAğ Yollar tamir edilmiş, Berga» maya gideceklerin her — türlü istirahatleri temin edilmiştir. — Bergama Halkevi ayrıca müsar — mereler ve eğlenceler hazırlar — mıştır. Bazı aileler, cumartesi günü öğleden sonra gitmeği — kararlaştırmışlardır. N Beng', dağlı, zeybek oyunları — için köylülerden ayrı ayrı grup: — lar seçilmiştir. Kozak yaylasın: Roma ve Berlin arasındaki | da geçirilecek güa için de Ko karşılıklı itimadın saaki zayıf- | zak köylüleri hazırlıklar yap — lamış olduğunu gösterir — bir | mışlardır. - tarzda göstermeğe çalışan Fran- sızların bu husustaki mütead- dit tefsizlerini düşüncelerini te- barüz ettirmektedir. Bu gazete diyor ki: “Bu, İtalyayı ve Almanyayı biribirinden ayırmağı istihdaf eden malüm harekete aid te- şebbüslerdir. Bu teşebbüsler, daha doğmadan muvaffakıyet» Vakıf kütüphanele. rindeki eserler |D Vakıflar idaresi kütüphaneles — İ bulunan mühtelif kitapr — <r, eski eserler - Vakıflar Mü- düriüğüne aid Salepçioğlu ca. mü kütüpbanesinde toplanmış: — tı. Kültür Bakanlığından vilâ: — sizliğe mahkâmdur. Fakat bu | yete gelen bir emirde bu ki- ını::vıılır. Roma ile Paris ara- | tapların hepsinin İzmir — Milli — sındaki münasebetleri tavzihe hanesi: i bil Sudiykak EaN m N sine — verilmesi bil yeniden başlamasına tesadüf et- tiği için, şurâsa derhal teyid olunmalıdır ki bu manevralar, ancak Framız arzularının * neticeleri verebilecektir. Italyan - Fransız anlaşması mihveri bozamaz Bununla beraber şurasını da izah edelim ki İtalyan - Fransız münasebetlerindeki samimiyetin yeniden tesisi, İtalya ile Alman- ya arasında tesis ve bir çok defa teyid olunan demir tesanü: dü, ne bozabilir, ne de demir Arazi tahrir işleri Vilâyetten — kaymakamlıklara — ve arazi tahrir. komisyoalarına zirana kadar her etmeleri, vazileler.ni yenlerin mesul olacakları dirilmiştir. Bel:diye cezolar Belediyeden musaddak İliste — bulundurmıyan bir kebipzı ve üç lokantacı cezala c derısizişliri — yenerarodkar Bi