6 Çekoslovakya meselesınde Belgrad evelki gündenberi tezahürat içinde İngilterenin isted Roma müzakerelerinde; Mussolininin bu hususta ha- ANADOLU .e iği oluyor kem rolünü oynadığı ve Hitlerin de uzlaşma yolunu kabul eylediği söyleniyor. İnebolu davası dün sona erdi. Berlin 10 (Radyo) — Alman- ya siyasi mehafili Alman südet- lerinin haklarını vermek husu- sunda herşeyin Çekoslovakya- nn elinde olduğu kanaatini göstermekte ve İngiltere ile Fransa tarafından bu meseleye dair vukubulan — tavassutların hiçbir netice vermiyeceğini ileri sürmektedirler. Londra, 10 (A.A.) — İyi ma- lümat alan mehafile — nazaran Südet meselesi hakkında İngil- “ tere taralından Berlin ve Pragda yapılmış olan teşebbüsler her iki payitahtta bir uzlaşma zih- niyeti ile karşılanmış ise de henüz ameli hiçbir netice tevlit etmemiştir. Büyük Britanya Berlinin nok- tainazarı hakkında sarih izahat “almak için B. Fon Ribentrobun avdetini beklemek mecburiye- tindedir. Kroftaya gelince, ııuıııilzivlı Çekoslovakya hükümetinin İn- giliz tekliflerinden kaydı malü- mat etmiş olduğunu ve mesele. nin iki tarafın rızasile hallini temin için her türlü mesaiyi sarfetmeğe âmade bulunduğu- nu beyan etmiştir. Maamafih B. Krofta B.Hayn- laynı kâfi derecede tatmin için çok daha ileri gidebilmekten endişe etmekte olduğunu söy: —- lemiştir. Mumaileyh Almanya- — min niyet ve tasavvurları hak- kındaki endişesini de ileri sür- Mmüştür. Paris, 10 (Radyo) — Roma müzakerelerinde Çekoslovakya meselesi ehemmiyetle mevzuu bahsolduğu ve Müussolininin; haâkem rolünü oynadığı, Hitle- rin de uzlaşma yolunu kabul eylediği söyleniyor. Roma, 10 (Radyo) — Çekos- lovakyadaki azlıklar meselesi- nin, Hitlerle Mussolini arasında konuşularak balledildiği ve bu meselede, İngiltere ile Fransa- onin da rizaları alınması lüzumu- munda karar kılındığı haber ve- rilmektedir. Roma, 10 (Radyo) — Çekos- lovakya meselesinin, önümüz- deki hafta içinde müzakere edileceği ve Çekoslovakyanın, İtalya Hariciye Nezareti vası- tasile Almanya ile temasta bu- lunacâğı söyleniyor. B. Mehmed Ali kaptan 9 ay 10 gün hapse 72 lira ağır para cezasına mahküm oldu. Denizbank, polis B. Necmeddine 1000 lira ölüm tazminatı verecektir. Diğer maznunlar beraet ettiler. — Başı T inci sahifede — üzerine usulsüz n farkına varıldığı halde geri dönülmiye- rek veya bir limana iltica edil. miyerek İzmir körlezine kadar geldikleri, Pelikan fenerine rota verildiği vakit fazla moyil yü- zünden yolcuların yardımiyle eşyayı bir taraftan diğer tarafa aktarma ettirdiği halde avarya yaptırmadığı, (yani denize attır: madığı), gemiye su dolmağa başladığını gördüğü halde Foça iskelesine iltica etmiyerek me- yilin fazlalaşmasına - sebebiyet verdiği, nihayet Pelikan fene- rinin batı tarafında bilmecbu- riye demir attırdığı, iş işten geçtikten senra avarya emri ve bunu müteakip te ikinci kap- tana terki sefine emri verdiği, nihayet tedbirsizlik yüzünden iskele tarafındaki suların san- cağa hücum ederek geminin tumba olmasına - sebebiyet ve- Ürildiği kararda tespit edilmiştir. Raporlardan da — bahsedilen kararda geminin saç levhaları- nn paslı olduğu, çivi başlarının kopmuş olmasından suların saç aralarından sızatak — vapurun battığı, ehli vukufun raporla» rında bunlara temas edilmediği, bilâhare yapılan tadilâtla gemi muvazenesinin bozulduğu hak- kında B. Mehmet Alinin iddi- aları üzerine yapılan tetkikatta geminin Deniz Ticaret müdür- lüğünden celbedilen ilk plânı gözden geçirildiği, sonradan inşaat yapılmış olsa bile gemi- nin sefere salih olduğu hak- kında fen heyetinden verilmiş rapor mevcut olduğu anlaşılmış ve maznun B. Mehmed Alinin bu husustaki iddiaları reddedil. miş, Türk ceza kanununun 382 iaci ve 411 inci maddeleri mu- cibince bir sene, iki ay hap- sine, 116 lira ağır para “Ah, bu gönül,, Saime Sadi Yazan: sıdi. Hayır, hayır, Gülerin gözleri benim üstümde imiş. Onu ya- naklarından öptüm. Sabun ko- “—kan bir yavru kız.. — Niçin öyle baktın, dedim. Gene kızardı, gene — başını eğdi. Bazan derler ki, Anado- luda insanların ruhi tehassüsle- ri ve heyecanları çok kuvvetli olmakla beraber, bunlar gayet ağır bir şekilde, âdeta uzun mücadeleler ve devreler geçi- rerek tezahür ederlermiş.. Halbuki ben, aksini görü- rum.. Buradakiler bizden daha de- rin, daha hassas, hatta bütün — bunlar bizden cok samimi ve riyasız.. — Söylesene Gülerb — Güzelsiniz de.. Diyebildi. Gülerek Gülerin peşi sıra, annesi ile babası, bir de çok genç yaşta dul kalmış bir ka- din geldi. Bugün ve yarın için evde lâzım olurmuş, diye.. Bu genç kadın da nazarı dikkatimi celbetti: Hiç konuşmuyor gibi birşey.. Sessiz, sadasız, âdeta teneffü- sünü bile kaybetmiş.. Bir küçük oğlu varmış.. Daha ilkmektepte okuyor. Bütün yaz vaktini ova- da çalışmakla geçiren kadın, cezasına mahkümiyetine kürar vwerilmiştir. Kazanın gece vukubulmuş ol- ması sebebile bu cezanın ka- nuni nisbet dahilinde artırılma- de ikinci miş olması, vapuru batmaktan kurtarmak iç'n demir attırması eşyayı bir taraftan d'ğer tarafa nakil ettirmesi ve ikinci kapr tanın kaçmış olması gibi hare- ketler cezasını hafifletici sebep- lerden sayılmış, bu suüretle ha- pis cezası 9 ay on güne, pâra cezası da 72 liraya indirilmiş tir. Ba mahkümiyet müddetini de hapishanede kalmak suretile ikmal etmiş olduğundan başka- ca hapsine mahâl olmadığına karar verilmiş, üçüncü kaptan B. Rami, birinci çarkçı B. Salim ve ikinci çarkçı B. Halidin suç: ta bir güna alâkaları bulunma- 'diğmdlş börmetlerine, B. Ze- keriyanın, âmirinden aldığı emir üzerine ara iskelelerdeki fazla eşyanın gemiye alınması hak- kında emir vermekle suiniyet beslemediği ve hüsnüniyetle ha- reket ettiği anlaşıldığından onun da beraetine hükmedilmiştir. Denizbank idaresini — dava eden polis memuru B. Nec meddinin, denizde — boğulan küçük oğlu Ali için Türk ceza kanununun maddei — mahsusası ve ticaret kanununun 1026 ıncı maddesi mucibince Denizban- kın 1000 lira ölüm tazminatına mâahkümiyetine, Veysel — oğlu Mehmedin, babasının kazada boğulduğu hakkındaki iddiası kai surette sabit olmadığı, beğulanlar veya kaybolanlar arasında bulunmamasına — bi- naen, mübaşir B. Alinin ve polis B. Necmeddinin kaza esnâsında eşyalarının zıyaa uğ- Mayis d: Başvekilimizin Belgrad se yahati, Avrupada mühi akisler yaptı. Dün gece topçu kulübünde Başvekilimiz şerefir verilen ziyafette mühim nutuklar teati edildi (Vreme) gazetesinin mühim bir makalesi. — Başı 7 inci sahifede — nun, çok kuvvetli olduğunu be- yan eylemiştir. Ziyafet, çok samimi bir hava içinde geç vakte kadar sür- Müştür, İstanbul, 10 (Hususi) — Baş- vekilimiz B. Celâl Bayar ve Hariciye Vekilimiz B. Tevfik Rüştü Aras, yarın kral Alek- sandrın mezarına — gidecekler ve askeri merasimle — çelenk koyacaklardır. Belgrad şehri, dündenberi büyük tezahürat içindedir. Belgrad gazeteleri, Türk —Yu göslav — dostluğundan bahisle uzun makaleler neşrediyorlar. Yugoslavyanın en büyük gar zetelerinden biri- olan Vreme; dostluğumuzun kuvvetine delil olarakı *Kral Aleksandr öldürüldüğü gün, Atatürk: Türk ordusunu seferber etmeğe hazır olduğunu hlgrı!lı Belgrada bildirmişti. Bu samimi alâka, bizim kalbi- mizde nakşedilmiş bir halde baki kalacaktır.,, Diyor, Paris, 10 (Radyo) —Türkiye Başvekili B. Celâl Bayarın Belg- rad seyahati, Avrupa - siyasal | mehafilinde dörlü âkisler uyan- dırmıştır. Belgrad, 10 (Radyo) — Ba we bahki :ıııld-. Türkiye Başvekili B. Celâl Bayar ve Hariciye — Vekili Dr. Rüştü Arasın Belgrad xiyareti hakkında kaleler yazmakta ve samimt karşılama baberlerini neşret mektedirler. B. Colâl Bayar ve B. Rüştü Arar, bu tabah — Yügoslarya — Baçvekili B. Stoyadinoviç ile usun bir. görüşme yapmışlar ve öğle üzeri Kral Naibi Pren Pol tarafından kabul edilmi lerdir. Prens Pol, B. Celâl Bayar ve B. Rüştü Aram öğle yemeğine alıkoy. muş; ziyafette Yugoslavya Başvekili, verey ve hükümet erkâm bazır bu. Iııııılııdıı radığı lıılıkındı resmi bir. ve sika ibraz edilmediğinden ken- dilerine tazminat verilmesine mahal olmadığına 1700 kuruş masarifi muhakemenin B. Meh- med Aliden, 20 liranın da*De- nizbanktan alınmasına kabili temyiz olmak üzere karar veril: miştir. kışın evine kapanır, hiç kim- seye gözükmezmiş.. Kapısını ancak birkaç iyi komşu ile her sabah ve akşamları ancak oğlu açarmış.. Bu kadında, sonradan işittim ve öğrendim birçok meziyetler varmış.. Temiz, çalışkan, yâlan bil- mez, hiçbir. kötüyü dinlemez bir. kadınmış. Ölen - kocasını hâlâ seviyormuş, Birçok izdivaç teklifleri olmuş; hepsini de, en küçük bir düşünme — devresi geçirmeden reddetmiş. Oğlunu bağrına çekip kaderinin simsi- yah koynuna seve seve atılmış. Onun içindir ki, hiç şikâyet etmiyor. Kendi feragati ve ru hi âlemi içinde, belki de yaşa- manın bir başka lezzetini bul- muş. Küçük bir gaz lâmbası, ge- e*nin saat onuna kadar, onun a'çık — tevanlı, “duvarlarından rütübet sızan, çatısında eskilik inliyen evini aydınlatırmış; fakat içeriden hiçbir ses gelmezmiş. Galiba çocuk çalışır, o da kü- çük el işlerile uğraşır, durur« muş.. Bana dediler kü *— Perili desek - perili de- gil, sapasağlam, imanlı kadın.. Çocuk, kocasına benziyor. Alı- yor karşısına onu, Allahı — sey- reder gibi yüzüne bakıyor. Ko- cası, güzel bir gençti. Şen bir delikanlı idi, Hep şarkı söyler, hep gülerdi. O yıllarda Fatma da (kadının adı bu) öyleydi. Mehmed (kocası) az çok kazı- nırdi. da.... Kimseye —mahi.ç değillerdi. Me>hmed ııkıılıklıı dönüşünde, Aydııı ötesinde bir köyde men.n|;'e tutulup öldü. O gün, bugun. Fatmanın dili de öldü, gönlü de.., Gülerin anas, hıbııdı be- nim o küçük hodıyımdıı çok sevindiler. Babâm sordu: On- lar da cevap verdiler. Dereye Bulgar Merkez Habeş Im- bankası direktörü paratoriçesi Bir heyetle Berline |Londraya gitmek iç gidiyor Sofya, 10 (Radyo) — Buk garistan Merkez bankası genel direktörü Bozılof; Almanya ma- liyecilerile konuşmak ve Avus turyanın ilhakından sonra hasıl olan mali vaziyeti tetkik eyle- mek üzere bir heyetle bugün Berline hareket etmiştir. Uluslar sosyetesi konseyinde. — Başı 1 inci sahifede — bir nota tevdi ederek Santung eyaletinde faaliyette bulunan Jâpon kuvvetlerinin zehirli gaz- lar kullandıklarını ve yakında yapacakları hareketler esnasın- Marsilyaya vardı| Marsilya, 10 (Radyo) — beşi; sabık — imparatoriçı refakatinde oğlu (Askao) old ğu halde bugün buraya miştir. Sabık imparatoriçe, kocı Haile Selâsiye mülâki üzere Londraya gideceğini sö lemiştir. da bu gazı geniş mikyasta kuj lanmak için bazırlıklarda b lundaklarını bildirmiştir. Dahiliye Vekâletinden: Muğla içme süyu inşaat ve tesisatı eksiltmesi “Muğlaya 4.5 kilometre mesafedeki Şemsettin menbamnu şehre isalesi su deposu insası ve sabir tenisat Ua mütefmse işlerin yapılması kapalı zarfla eksiltmeye çıkarıl 1 — İşin muhammen bedeli 98582 lira 47 kııı.hf 2 — İstekliler bu işe ait şartname, proje vesair evrakı 49; kuruş mukabilinde Dahiliye fen şefliğinden alabilirler. 3 — Eksiltme 31. Vekâleti belediyeler imar heyet Mayıs. 1938 tarihine râstlıyan salı güni saat on bir de Ankarada Dahiliye Vekâleti binâsında toplana cak belediyeler imar heyetince yapılacaktır. 4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin aşağıda yazı teminat ve vesaiki aymı gün saat ona kadar komisyon reisl liğine teslim etmiş olmaları lâzımdır. A — 2490 sayılı kanunun 16 ve 17 inci maddelerine uyğu 6179 lira 16 kuruşluk muvakkat teminat, B — Kanunun tayin ettiği vesikalar, C — Kanunun dördüncü müddesi mucibince eksiltmey girmeye bir mani bulunmadığına dair imzalı bir mektup, D — Belediyeler imar heyeti fen şefliğinden münakasa) girmek için alacakları vesika, 5 — Teklif mektupları ihale günü saat ona kadar makbı mukabilinde komisyon r iğine — verilecektir. . Posta ile gönderilecek teklif mektuplarının iadeli taahhüt olması ve nihayet bu saate kadar komisyona gelmiş bulu ması lâzımdır. Bu iş hakkında fazla izahat almak istiyenlerin belediyel imar heyeti fen şefliğine müracaat etmeleri. 10 15 20 25 bakan bozuk bahçe de bize aid olmak iktiza edermiş. Ger çi pazarlıkta yokmuş amma: « Ne çıkar -dediler - orası da sizin olsun.. Ben burada bir şeye dâha şahid oldum: Mal, can kıymeti, burada hiç te yüksek değil.. Büyük hayat ihtirasları, buralarda es- miyor. Galiba mesud oluşların- da bunun da büyük hissesi Vâr.. Artık yerleşmiştik.. Burada sakin ve tabü yaşıyordum. İlk ıünlu.ıı. epeyee sıkıntılı geçti. Kozuşlar, bilbassa genç kızlar beni görmeğe geliyorlardı. Hepr si beni hem de açıkça tetkik ediyorlardı. Bu bakışlar, gizli k pıklı tecessüslerden ziyade b bir samimiyet taşıyorlardı. Fakat ne de olsa bir manken değildim!. Bunlar, hep iyi insanlar, hep iyi kzar ve kadınlar. Dere 1359-1528 suyunda, ııbıınlı tertemiz kanmışlar gibi.. Çoğu, mab miyet ve sefalet içinde yt dıkları halde, sabır. ve sü mnetle zamanlarını eritiyorlar Bütün genç kızlar bana | met etmek istiyorlar ve bunda, beni inciten, — on acındıran bir hal seziyor Kasaba ve köylünün, şehir uşaklık eden tarihi hâlâ | çalanamamış.. Kendilerini çük ve mahküm, bizleri hâkim ve büyük görüyor Halbuki, hakikat bundan kadar uzak ve vakıa ne ka tersinel. Yavaş yavaş kış — geldi. renin içinde herşey, gün tikçe renginden, canlılığın: hararet ve şiriyetinden parç kaybediyor. Sabahları ilk güneş ışık| karşı yamaçların üstünden a lıklara vuruyor. *Arkası va