Gökten öl Yazan Fransız erkânıharp kaymakamlarından Jorj Londen — Fransız Erkânı harbiye kaymakamı, karşısında titriyen hizmetçi kızına: Eva Alman casusu idi. Şimdi sen ve ben hesap vereceğiz. Sefiller! diye haykırdı. Arkadaşım, çok haklı idi. Korkunç bir tuzağa düşürük düğünü anlamıştı.. Kendisini güç halle teskin edebildim. Gözlerini açarak, kendisini top- layınca: — Ben mahvoldum!. Dedi ve derhal hizmetçi kı- zinı çağırdı. Zavallı kız, titriyerek geldi. Arkadaşım, onu sert bir tavırla tepeden tırnağa kadar süzdü ve tokrar istintaka başladı: — Eva ile dayısı olduğunu söylediği herif arasında konu- şulurken, söylenen lâkırdıları hatırlıyarak bize izahat vermek- Hiğin zaruridir. — Size biraz evel söyledim: İkisi de başka bir lisanla ko- nuşuyorlardı. Ben — söyledikle- rinden birşey anlıyamıyordum. Size ne izahat verebilirim? — Bunlar, bir gün hiç Fran- #zca konuşmadılar mı? — Hiçbir vakit. Sonra ma- li D Ja telefonun — bulunduğu geçti. Muhavere başlar başlamaz, arkadaşımın mütsessirane ve titrek bir sesle söyledikleri işi- tiliyor: — Şimdi geldim. Vaziyet, aynen sizin bildirdiğiniz gibi- dir. Şimdi; gizli zabıta teşkilâ- tına haber vermeğe geleceğim. Şüphesiz, şüphesiz kaymakam. Lüâkin, kendimi müdafan ede- bileceğimden eminim, Bununla beraber, şu daki a şahsım- dan ziyade memleketimi düşü- nüyorum. Rica ederim, beni fazla tutmayınız, gidip — vaktile gizli zabıta toşk lâtını haberdar edeyim. Sonra erkânı harbiyeye geleceğim zat Erkânı harbiye, vaziyeti ha- ber almışti!. Arkadaşım, çok müteessir ve nâlan bir balde mikrofonu yerine koydu ve be- nim bulunduğum odaya gele- odaya üm yağıyor Verdun kalesi Almanlara karşı nasıl durdu? ANADOLU Türkçeye çeviren: A. Kâmi Oral rek: — Evanın kaçtığından - ve onun hususi hayatından haber- dar olmuşlar, izahat vermekl- ğgim için erkâmı harbiyeden ça- ğırıyorlar. Dedi ve kanapeye yaslandı. Mektubu adam akıllı okuyup anlamasını tekrar ihtar ettim. — Okuyacak halde değilim. Sen okuda ben dinliyeyim. Dedi. Mektubu baştan aşağıya kar dar bir kere daha okudum. Arkadaşım, herşeyi olduğu gibi kavradıktan sonra: — Gidelim. Dedi. İkimiz de evi terket- tik. Sokağa çıkınca, bir otomo- bile atladık. Biraz soora, gizli zabıta teşkilâtının binası önün de idik. İçeriye girer girmez, kim olduğumuzu bildirince, mü- dür derhal bizi kabul etti. — Devam edecek — Sağırmış Portatif bir gramofon çaldığı bir tanğoya göre, iki genç dansediyordu. İçeriye gaşlı bir adam girdi. İki genci bir müd- det seyrettikten sonra, erkeğn üzerine atılarak yumruk ve tek- me ile zavallıyı kapı dışarı attı. birden şaşırıp kalan kız, kapıyı açıp erkeğin peşinden bağırdı: — Kusura bakma sevgilim, babamın kulakları sağır olduğu için, gramofonun sesini işitme- miş olacak. PS —A. A Bu nasl... Bayan — Neden böyle arkadan geliyorsun kocacığım?. Bay — Seni kimse takibe c .eıdııııeıin ı<livı—..iı Nezaket! Haraz. — Müssade-aderemnilti; düm da tenbih ettiydi. Hatta, size birgey söylersem, beni kar pt dışarı edeceğinden bahisle beni ikide birde korkuturdu. Onun için size hiçbir şey söy- liyemezdim. — Ne yapayım Bayan.. Sana başka türlü yaklaşmanın imkâ- nni bulamadım.. Güzel ses — Şu adamı görüyor musun?)| — Evet, görüyorum Kürek mahkümu gidip teslim oldu. Fakat herkese, kendisinin ma- telefon ederken tabancayı ben tutayım! - w:a’-'_-/:' KSa İ y — Eva buradan aynlırken sana birşey söylemedi mi? — Geç geleceğini ve kendi: sini beklememekliğimi söyledi. şey söylemedi mi? Hizmetçi kız, hatırasını top: luyor ve karşımızda titriyordu. O zavallı da acınacak bir halde idi. Birdenbire ikimize de baktı ve sonra: — Evet, şimdi — hatırladım. Madam, eve geldiğinizde, yazı- hanenin çekmelerini yoklama- nızı söylemekliğimi tenbih etti. — Bunu neye bize söyleme- din? Sizi sinirli görünce korktum. Daha doğrusu şaşırdım. — Ben burada bulunmadı. ğım zamanlarda, Eva, telefonla konuşur muydu? — Çok konuşurdu. O ka- dar ki, telefon hemen hemen mütemadiyen işlerdi. Siz eve her — geldiğinizde, mikrofonu makinenin üzerinden alırdık ki, ©o esnada telefon çalarsa, kim- lerle konuştuğunu — anlamıya- sınız. — İyi tertibat almıştınız. Çok güzeli. Eva bir Alman — casusu idi, Şimdi, ben ve sen hesap vereceğiz. Sefilleri. Arkadaşıma tekrar sükünet tavsiye ettim ve derhal gizli zabıta teşkilâtına giderek haber vermemiz İâzmgeldiğini söyle- dim... Zavallı arkadaşım, — mektu- bun bütün münderecatını oku- madığı içian, vaziyeti lâyıkile bilmiyordu. Bu itibarla, ken- disini etrafile tenvir ettim ve mektubun, hakikaten kendisini kurtarabilecek mahiyette oldu- gunu, bu mektubu yukarıdan aşağıya kadar okuyup vaziyeti kavraması lâzımgeldiğini tekrar söyledim. Arkadaşım, buruşuk moektubu aldı va dikkatle oku- mağa başladı. Zavallı, okudukça benim gibi dıkkat kesiliyor ve asabiyetten, mütemadiyen tit- riyordu. Bu sırada telefon çanı çaldı. Arkadaşım, sendeliyerek bire. S Moris Vode Moris Vode adında bir kürek mahkümunun Şeytanadası ismile maruf Fransız kalesinden kaç- tığını dünkü nüshamızda yaz- mıştık. Bu kürek mahkümu adadan ayrıldıktan sora gün- lerce dalğalar ve köpek balık- ları arâsında çarpışmış, nihayet Antil adalarında Portorigoya çıkmıştır. Vode orada çalışmış Fransaya gitmek için öçüncü mevki bir bilet almğa yetecek kadar para biriktirmiştir. Sen Nazarin limanına yaklaşan va- purda, şüpheli şahıslar bulun- duğunu hisseden kaptan telsizle Vodenin mevcudiyetini de po- lise bildirmiştir. Fakat polis vapura yaklaşır yaklaşmaz Vode gene ortadan kaybolmuştur. Polis onun izini günlerce kay- betmiş, ancak geçen hafta bu meşhur kürek mahkümu Paris adliyesine kendisini teslim et miştir. Bu âdam önüne gelene suçlu olmad ğını söylemektedir. —. ——— ——— J| Kudüste Açlık grevi yaran. lardan 4 kişi öldü Kudüs, 30 (Radyo) — Açlık grevi ilân eden Arap mevkuf- lardan dört k şi ölmüştür. Ölenlerin aileleri, hapisane önünde feryat etmişlerdir. sum olduğunu söylemektedir RTA EPRAKMANAP DNDN TUT N e Issız. adadan ka- çırılan hazine Binlerce sarı li- ra kaçırılmış Erdek, (Hususi) Marmara mahiyesine bağlı *Ekinlik, köyü adasına evelce İneboludan yirmi kadar aile getirilerek — iskân olunmuştu, Bu ada, daha kalabalık bu- evelki senelerde Mar- mara balıkçılığının merkezi idi. Buradaki sermayedar tüccar- lar doğrudan doğruya Avrupa ve hatta Amerika ile iş yapı- yorlardı. Halen mevcud büyük evler adanın o zamanki vaziyetini göstermektedir. Geçen gin buadada bir de- fine bulunduğu şayiası çıkmıştır. Bu şayiaya göre adadaki metruk evlerden birisinde he- nüz adı bilinmiyen bir adam tarafından binlerce liralık altın para bulunmuştur. Altınları eline geçiren ada- min bir motör ile Karadenize kaçtığı söylenmektedi Yapılan ihbar üzerine alâka- lar keyliyetten bütün li- n ve gümrük muhafaza teşkilâtımı — haberdar — ederek böyle bir adama tesadüf edil- diği takdirde yakalanması bil- dirilmiştir. Şimdi “Ekinlik, adasının sa- kinleri binlerce altının saklı bu- lunduğu bu hazineyi daha evel keşfedememiş oldukları — için acınmaktadırlar. Macar saylavları Raomaya gidiyorlar Budapeşte, 30 (Radyo) —Ma- car saylavlarından 12 — kişi, Hitlerin Roma — seyahatinde hazır bulunmak üzere yarın buradan bareket edeceklerdir. — Son derece güzel sesi var. — Yal Ne iş yapıyor? — Tiyatroda dilsiz rollerine çıkıyor. Meçhul nişanlı! J ğ 3(& Hizmetçi — Akşamları aişan- lımla mutfakta görüşmeme mü- saade eder misiniz bayan? Bayan— Sizin nişanlınız kim? Hizmetçi — Henüz belli de- ğil, Çünkü bu mahalleyi biç t nımiyorum.. Bayan — Banyoyu siz mi tamir edeceksiniz? Lütfen elin'zi a| k y Pi ç Seyyallar — Aksiliğe bak.. Yanlış geri dönmek lâzıml, « — Görüyor musunuz; me ne kadar sadıkım.. memuru olduğum, hep zamanlarda gelmemden SEMERARN Z O . O CA çabuk tutuduz. Usta — Pekâlâ Bayan.. Yal- nız birşey — soracağım. Hangi ginler banyo alıyorsunuz. el