Dartanyan yüz kat kadında hiçbir tesir yapamamıştı — Teşekkür ederim cesur sevgilim; fakat ben size karşı muhabbetimi ispat etmiş bu- lunduğum gibi sizn de bana karşı ispat etmeniz lâzım, doğ- ru değil mi? — Şüphesiz. Fakat — söyledi- ğiniz gibi beni sevince benim hesâbıma hiç korkunuz yok mu? — Korkacak ne var?.. — Belki tehlikeli bir halde *yaralanırım, belki de ölürüm!. — Mümkün değil, Siz çok cesur ve çok güzel kılıç kulla- nır bir adamsınız. — Demek düellodan vazge- çip te üntikam yerine geçecek başka bir çareye yanaşmıyor- sunuz? Mayledi âşıkına sakin sakin baktı; gündüzün ilk ışıkları ka- dının parlak gözlerine korkunç bir şekil vermişti. — Artık tereddüt ettiğine ta- mamile inanıyorum, dedi. — Hayır, hiç tereddüt etmi- yorum; fakat artık sevmemekte olduğunuz zavallı Kont Varda mcyorum ve sizin muhabbeti- nizi kaybeden bir adamın kâfi derecede cezalandırılmış olaca- fanı düşünerek başkaca bir ce- zaya hacet kalmadığını zanne- diyorum. — Onu sevdiğimi size kim söyledi? — Herhalde pek haksız ol anıyarak şimdi başka birini sevdiğinizi söylemek cür'etinde bulunabileceğinden kont hak- kaında alâka gösterdiğimi tekrar itiraf ederim.? — Siz mi? diye kadın sordu. — Evet, beni — Niçin? — Çünkü yâlnız benim bik — ©O adam gördüğümüz g- bi size karşı suçlu olmamış ve olamıyacaktır.. — Doğre-mul Acık- söyleyi- #iz, çünkü ne demek istediği- mizi hiç anlıyamıyorum... Kadin bunu söylerken yakıcı bir alev gibi gittikçe parıldıyan gözlerini ona dikmişti. Artık 'Şin sonuna varmağa karar ve- ren Dartanyan dedi ki: — Ben şerefli bir adamım, aşkınız bana ait olduğundan ve bu aşkı elde ettiğime emin bu- landuğundan.... Çünkü elde et- tim; öyle değil mi?.. — Tamamile! devam ediniz, — Evet, artık kendimde de- ; bir itiraf beni sıkıyor.. — Bir itiraf wm? — Aşkımızda zerre kadar şüpheim olsaydı bunu yapamaz- dım; fakat siz beni seviyorsu- nuz, değil mi? — Şüphesiz seviyorum. — O halde. aşkıma şidde tinden size karşı bir kabahat te yapmışsam, afledeceksiniz, değil mi — Sonra, nihayet? diye kar dın telâşla sordu. Dartanyan yüzüne bir tebessüm verdi, lakat ka- dında bir tesir yapamamıştı! kadını fena halde korkütmuş oldüğü için istemiyerek başıni öbür tarala çevirdi. Renkten renge giren kadın sordu: — Bu itiraf, bu itiraf nedir? — Geçen perşembe günü dö Vardı bu odaya davet ettiniz mi? — Kim, ben mil Hayır, şüp- hesiz yalan! Diye kadın sesine ©o derece bir metanet ve yüzünü © mer- tebe değişiksiz bir halde mu- hat etmişti ki, Dartanyan hakikate tamamile vâkıf olma- saydı şüpheye düşebilirdi. Ve gülümsiyerek dedi ki: — Doğru değil demeyiniz, meleğim, bu faydasızdır. — Ne demek istiyorsunuz? Söyleyiniz! Beni korkadan öl- düreceksiniz.. — Üzülmeyiniz, bana danl- mıyacaksınız, önceden af dile- dim. — Sonra, sonra? — M. Vard biçbir şeyle övü- nemez. — Bune demek? Ondaki yüzüğü bana söyliyen sizsiniz.... — ©O yüzük bende. Geçen perşembe günkü Vardile bu: günkü Dartanyan ayni adamdır. Gafil delikanlı taaccüple ka- rışık maheupluk içinde bekli- yordu; gözyaşları ile teskin olâ- gak küçük bir öfke ümit edi- yordu; fakat aldanmışlı ve ha- tasının cezası çok sürmedi.. Sapsarı kesilen ve titriyen Mayledi kendisini kucaklamak istiyen delikanlının göğsüne bir yümrük İndirerek yataktan - fir- ladı. Artık iyice sabah olmuştu. Silâhşor af dilemek maksı- en cazip A mamam a aa NBT RERELELELAZ ANADI | dile onun gömleğinden. yaka: lamışsa da kadın - kurtulmak | için bütün kuvvet ve kararı ile çabalamıştı. Nihayet incecik ipekten göm- lek yırtılarak beyaz ve yüvar lah omuzları aç , bu o auzlardan biri üzerindeki Bsa- bit cüvmeden bir zambak ç- çeğini, cellâdın balis eli ile ba- sılmış olan markayı, hayret ve korku ile görmüştü. N Fakat Dartanyanın bu kor« kuaç halini gören kadın büsbü- tün gazaba gelmişti. Onun her şeyi gördüğüne şüphe etmiyor- du; artık delikanlı, onun ma- huf sırrını, hatta bizmetçisi kız- dan bile çok dikkatle gizlediği sırrını, ondan başka dünyada kimsenin bilemediği sırrımı, öğ- renmişti... Artık hiddetli bir kadın gibi değil, ancak yaralı bir kaplan gibi ona baktı. — Ab, alçak! diye - bağırdı; sen beni rezil ettin, bundan başka da sırrımı öğrendin! Ge- bermelisin! o Bunua söyliyerek tuvalet ma- sası üzerinde duran küçük çek- mecenin yanına koştu, hammalı ve titrek elile kutuyu açtı, için: den altın saplı sivri küçük bir hançer alarak onun üzerine sak dirdi. Bildiğimiz — veçhile delikanlı cesur olmakla beraber onün valışi bakışından, müthiş su- rette fırlamış olan gözbebekle- rinden, solgun yanaklarından, | kanayan düdaklarından ürkmüş- Yü; kendisine doğru sürünerek gelen yılandan kaçar gibi bir | vaziyette yataktan kalkıp oda- nın Öbür köşesine sıvıştı ve titrek eline dokunan - kılıcını, kendinden geçmiş bir halde, kınından çekti. Fakat Mayledi kılıca — hiç ehemmiyet vermiyerek yanına yaklaşmağa ve hançerini sapla- mağa çalıştı, kılıcın sivri — ucu- nun gırtlağına dayandığını his- sedinceye kâdar hep hücum ediyordu. — Sonu var LORLLĞİRAR AAA tezahürat; Karaburunlu talebe, muallimlerinin etrafında Karaburun, (Husust) — Bura- da da bayram çok mükemmel geçti. Şiirler okundu, nutuklar verildi, konferanslar verildi, zey- bek oynandı. Öğleden sonra merkez Okulu çacuklari arala- rıada — güreşler, — müsal lar oldu. Bir çok eğlenceli oyunlar tertip edildi ve bu mayanda küçük mekteplililer tarafından (Anadoluda âşar belâsı) unvanlı eser, gençler tarafından da “İs- tiklâl, piyesi temsil edildi. , Saâip köyü okulu talebesi de okullarının — yapılması — için Sit vi Byz menfaate müsamere verdiler. Bütün çocuklar ve gençler mu- Muvaffak oldular, alkışlandılar. MADT DEEND D Dr.Behçet Uz Çocuk hastalıkları mütehassısı Hastalarını 11,30 dan bire ka- dar Beyler sokağında Ahenk matbaası yanında kabul eder. Muayenehane telefonu 3990 Ev telefonu 2261 .A_L A YLÜ İtalyanın çekt . we ıgğı ——— 0: e-0 a— — Habeşistanda çete harp- . leri ve sıkıntı devamdadır | yolu Eski Habeş askerlerinden bir grup. İtalyan ordusunun, kazandığı kahir zaferden sonra, âdeta silâh atmağa bile hacet kalma- cebri bir yürüyüşle Adis- ababaya girmesi üzerine Habe- şistan balkından olan Amarra- lar ve Gallalar emrivakü kabul etmeğe temayül ettiler ve İtal- yan kumândanlığı tarafından, asayişi iade maksadile yerliler- den teşkil edilen — kıt'alara yazılmağa başladılar. Zaferi kazanmış olan Mareşal Badogliyonun yerine Mareşal Graziani tayin edidi. İtalyan hükümeti — hâlâ — mukavemete cüret eden muhtelif dağınık unsurları süratle idkiyad ettir- mek istedi. Yerli şefleri vasıta- sile itaat elttirmek için hususi bir politika takip etti. Fakat şefler arasında yapılan idamlar ve şiddetli tazyikler kamoyu ayaklandırdı ve inkiyad tema- yülleri birdenbire durdu. İtalyanların hâkimiyeti altın- da vaziyetlerinin salâh bulma- sını bekliyen Gallalar da bu umum? harekete iltihak ettiler. 19 Şubat 1937 de Mareşal Grazianinin -ağır surette yara- lanmasile neticelenen suikasd üzerine — Adis-Ababada — bile müthiş tedib tedbirleri alındı. Bu hâdiseler yerlilerin çete harbine başlamaları için ilk işaret oldu ve bu hareket az zamanda bütün memlekete ya- yıldı.. İngiliz garzetelerinin verdiği malümata yöre memleketin her hanında dolaşan silâhlı grupla- rimin faaliyeti İtalyan hüküme- “ai geniş bir askeri gayrette bulunmağa mecbur etmektedir. Habeş çetelerinin tatbik et- tkleri gerilla usulü, — yıldırım süratile - yapılan baskınlardır. Bilhassa zabitleri imha etmek bu hareketlerde hedef — tutul- maktadır. Habeşliler bu bas- kınlardan sonra bir gece içinde 30, 40 kilometre yol katederek dağılmakta ve takib edenlerin eline düşmekten veya sarılmak- tan bu surefle kurtulmaktadır- lar, Şarki Afrika hüküm eline memleketin inkişaf etti- rilmesi için verilmiş olan im kânlar daha ziyade bu çeter lerle uğraşmağa sarfedilmekte- dir. Habeşistanda ticaret asgari haddine inmiştir. Esasen fakir olan memleket bu yüzden büs- bötün fakirleşmektedir. Bu ciddi vaziyet karşısında, B, Müssolini — birincikâdunun ilk günlerinde Sömürge Bakan- hğımı keadi ahdesine aldı ve Mareşal Graziyaniyi geri çağı- râtak, yerine Dük d'Aostu tayi etti. Yeni kral vekilinin ilk işi, fetih devresinin nihayete erdi- ğini herkese isbat için rejimi tamamile — değiştirmek — oldu. Bununla beraber, gerek Kahi- reden, gerekse Übutiden gelen | hâberler, çete harplerinin devam| eltiğini anlatmaktadır. Adisababada yerleşmiş. olan lagiliz, —Fransız, — Amerikan, Hindli ticaret evleri, işgalden sonra doğan güçlükler karşı- sında işlerini bırakımak mecbu- riyetinde kalmışlardı. Memlekette totaliter ve otar- şik prensiplerin tesisi yabancı ticaret müesseselerinin çalışma- larına imkân bırakmıyordu. Fa: kat bunların rekabet dan — çekilmelerinin, yerlerini alacak İtalyanların işini kolay- laştırdığı söylenemez. Sermaye kıtlığı, emtea teda- iki hususundaki güçlükler, ih- imkânlarının azlığı Ha- beşistanda yerleşen tüccarlarin şikâyetini mucip olmaktadır. Yağmur mevsimi yaklaşmış o duğu için bu müşkül vaziyetin bu mevsimin sonu olan Birinci | teşrinden evel değişmesi bek- lenemez. Yağmur mevsimi, çete harbi yapan Yyerldere de dabâ muvalfakıyetle mücadele etmek imkânını getirmektedir. Romanın alâkalı mahfilleri şu kanaattedir ki, Habeşistana baş- hea komşu devletler - olan İm giltere ve Fransa ilhakı huku- kan taaıdıkları takdirde yerli- lerin mukavemet hevesleri kı- rılacak ve İtalyan ordusunun tedip hâreketleri bu yüzden çok kolaylaşacaktır. Bu ayani mah- filler, şmdi çete harbile vakit geçiren ayni Habeşlilerin yakın zamanda yerli kıt'alarda vaz.fe almağa koşacakları düşüncesin- dedir. Esasen Habeşistan yaylasının hemen her tarafna sirayet et- miş olan isyan hali, bugünkü şartlar içinde İtalyan nun emniyeti için bir tehlike teşkil edemez. — İtalyanların bu taze fethini ancak bir Avrapa harbi tehlikeye düşürebilirdi. Şu anda, yaylanın şimal ve ce- nubunda, toplu bir halde du- ran İtalyan kuvvetleri hareket- lerine hâkimdirler. Kassalanın karşısında eski İtalyan — Eirtre- sinde kalabalık motörlü ve cen- gâver kıtalar, yüz kadar tayya: renin himayesinde harekete ha- zır bulunmaktadır. Bu kara ve hava kuvvetleri, Kassalayı teh- did ederek kolaylıkla Kartuma inebilirler. Cenupta, Kenya bu- dudunun karşısında da vaziyet aynidir. — İngiliz-Mısır Sudanını tanıyanlara göre, buradaki İtal- yan kıt'aları icabında ileriledik- leri takdirde karşılarında her hangi bir mukavemetle bile karşılaşmıyacaklardır. Herhalde Sadana karşı bu tehdid vazi. yeti ciddidir. ve — Trablusta 85000 asker yığımış - olan İtak yanım plânna uygündur. Gö- Tüldüğü gibi, bugün Avrupada oyaanan sıkı Oyunda Habeş yaylasının da mübir rolü vardır. ordusu- | e— B zorluk İyi teçhiz edilen İtalyan deniz ticaret filo- la ü iyi bir besleame ve sığınma üssüdür. Kap - Kahire kara yolunu tehdid eden, kızıl denizdeki deniz yolu hususunda endişeler doğüran ve İagliz toprakları içinde mevki alan İtalyan Ha: beşistanının bu vazyeti, İngiliz hükümetinin İ anlaşmak hususunda gösterdiği — arzuya hak verdirmektedir. Son hâdiselerin ışığında umu: Mi vaziyet bugün şu şekilde - tezahür. etmektedir: — İngiltere için Hindistan ve Avustra'yaya doğru ve Fransa için büyük sörnürgelerine doğtu en - iyi teşkil eden Akdeniz ve kızildeniz, İngilz amiralliği bel- ki ayni likirde olmasa da harp zamanında geçilmez olacaktır. Bu takdirde İngiltere ve Fran için yalaız Ümidburmu ve Mas dagaskardan dolanan Okyanus yölu açık kalacaktır. Şu halde bu yolun her türlü tehlikelerden —masun bir halde tutulması şarttı. Bu netice ise ancak Cebelüttarık ve Babel Mendep boğazlarının kapatıl: ması ile edilebilir. Fakat benun için de İspanyol Fası Himanlâ: rımın Alman ve İtalyan deniz: altılarile denizüstü süratli va- sıtalarına üslük etmemesi şart- tır. Bu itibarla General Franko İspanyada — tek hâkim olmak vaziyetine — gelince, İspanyol Fasına gönderilecek-kıt'alar yak nız İspanyol ve yerlilerden mü- — rekkep olmak, aralarında hiç- bir yabancı bulunmamak lâzım: dır. Babel Mendep boğazının kapatılması da Franaa ile İn- giltere arasında tam bir anlaş- mağ: icap ettirir. TKAZTUZ T CDO a Massua (- Eczanelerin bir haftalık — nöbet günlerini gösterir — cetvek Pazartesi: Kemeraltında Şifa; Güzelyalıda Güzelyalış Tililkikte B, Faik; — İki. çeşmelikte İkiçeşmelik; Alsancakta B. Fend, Ayvuklada Halk. Salr Kemeraltındı. Şifa, Karantinada B. Eçtek; Kai Kamer; Alanae sakta B. Abmed , Eştelpaşada Eştelpaşa, * Başdurakta Sılbat; — Karataşta B. Habil, Tilkilikte Yeni İzmir; — İrgatpazarında — heti; — Güselyalıda — Aliyer, Kİ Perşembe: Kemeraltında Hilâl, — Güzeyyalır — H a Güzelyah, — Tilkilikte B baikç — Hşretpaşada Eşrotpaşa iç Cuma: | Kemeraltandı — İttihai, Güzelyar | ha Gürelyalı, İzgatpazarında Asri, | — İkiçeymelikte — İkiçoşaolia. ı_.._ı_ cakta B. Fuad. î Cumartesi: Başdurakta — Sihhat, Karanılaa | da B. Eştofi — Kemecde Kaza, |* Bşrefpaşada — Eyretpaya, Pi ada — Hilâl, Katataşla | B. Habil, Keçecilerde You j İ İzçatpazarında. Aezi Halk diyor ki — Halk lâğım istiyo: Bir okuyucumuz yazıyo : , Kahramen mescid mahülle- — sinde Turna çıkmazında Tâğm yapılan sokağın civarında bazı — çıkmazlar daha vardır ki, on! rada lâğım yaptırılması lâ- zımdır. Bu işe başlanmışken tivardaki çıkmazlara da (âğın — yaptırılırsa buralarda — oturan — halkın da sıhhati korunmüş olur, ü Ü