Cafer Çelebi, titr WUZ emekten Bu sual, pek fazla bir hayret uyandırmadı. Koza, en küçük bir şüphe ble hasıl olmadı. Hatıra gelen yegâne şey şu idi : Yavuz, İskonder paşa ile Bak yemez Osman hakkındaki idam kararının isabetli olduğunu ka> diaskere de tasdik — ettirmek istiyor. Bu suretle, vicdenen de müsterih olacak. Cafer Çelebi, Böşimi padişa- ha çevirdi. Her vakitki — gibi, sek'n sakin tevap verdi: — Fakat padişahım, buna cevap vermeden evel öğrenile- cek birşey var. — Ne gibi? — Kullarınızı isyana teşvik edenler tesbit oluamuş mudur, olunmamış Mmıdır? — Olunmuştur. ki, — bunlar hakkında hükmüm de mi var- dır? — Bu da kifayet etmez. Suç- ları da ihticaca salih vesaik ve ya âdil şahitlerle tesbit edilmiş midir? Ola ki; bunda şahsi ga razlar, menlant ve ikbal hırs ları bulunsun. — Hayır, böyle birşey yok- tur, şahitler, sözüne itibar edi- lir kimesnelerdir. Ne hırsıcah- ları vardır, ne de servet arzır lan.. Yani, böyle bir hıyanet tesbit edilmiş olduğunu düşün de cevap ver: Cezası nedir? Cafer Çelebi tereddüd etme- den şunu söyledi: — Fülleri adle, şeriate uy dür. ve menâfii memleket in bunda tereddüd bile caiz değiidir. — İyi düşündün mü Çelebi? — Bedahet ortada padişa- Tımı çatarak gözlerini Kadınske- rin göz bebeklerine dikti: — Demek ki, böyle hainle- rin idamına fetva vermiş olu- yorsüt.. — Ona şüphe yok padişa- kım.. Fakat bendenize karşı gösterdiğiniz. bu hiddet'n se- bebi nedir?. Kulunuz bir hata em işledim ki, enzarı şahaneniz şiddet ve kabır ile doludur? Yavuz, avım — parçalamağa azmetmiş iri, korkunç bir kap- lan gibi yerinden sıçradı: — Hiddetim neden mi? Hid- detim, hıyanetine mâtuftur. Sana © suali neden sorduğumu şim- Tabena menleketler Kim — venelik «bone Gereti 27 litadir ADALOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR | Yazan M. Ayhan — 130 — Cafer Çelebi, ne olduğunu bilemedi. Evvelâ etrafına, son> ra da padişahı baktı: — Hiyenetime mi?.. madım.. Ben, hâinim hal. Yavuz, şairin yanına kadar sokuldu. Kısa, kalın parmağı ile onun göğsünü dürterek: — Sen -ded. sensin, evetl. Cafer Çeleb', t tcemektea kendini alamadı. Fakat itidaline hâkim Anla: a çalışıyordu. — Hâşâ, ben, hain değilim.. Ben, püdişahımıza hizmetten başka hiçbir. şey yapmadım. Bu hizmet, bir hıyanetse verin cezamıl. Fetvamı, kendim — ver- miş olayım.. Yavuz: — İnkâr ediyorsun ha?. Diye bağırarak ellerini çırptı. — Çağı ın, getirin. bana o Yeniçerileri!. Yavuz yerine geldi, — oturdu. Cafer Çelebi, huzurdakilerden istimdad eder gibi, etrafına bakındı. Fakat kimsede ağz açacak cüsaret yöktü: — Padişahım, yapmayın.. Bu kadar sene bütün varlığını zâtı şahane, devlet ve millet uğruna sarfetmiş bir kulunuzu, idamı- nız değil, küçük bir şekilde ittihamınız bile adalet ve hak- kaniyete yakışmaz. Zavallı Çelebi, bütün talâkati, bütün söz kudreti ile konuşu- yordu. Fakat Yavuz, sanki taş kesilmişti ikide bir: —Hele dur- diyordu - hele dur. Şahidleri de dinle.. Yeniçerile-, birer birer içeri- ye geurildiler ve dizildiler. Yavuz 'ayağa kalktı. — Yeniçeri- lere Cafer Çelebiyi gösterdi: — Şu zatı tanir mısınız? — Beli padişahımız, kadıas- ker Cafer Çelebi efendidir. — Amasyada, Piri paşa ile hoca Haliminin evlerini yağma ettirenlerden biri de bu değil midir? Cafer Çelebi, yerinden sıç- e r Yalan!.. Yalan!.. Hâşü ve kendini alama Fakat itidalini hâlâ muhafaza ediyordu ANAVULU kellâl. Cenabihakkin namına kasem ederim ki, benim bu hâ: diseden, bu mel'anetten hiç haberim yok.. Padişahım, yap> mayın, yalan söylüyor.. Çelebi gibi bir kulunuz, bir ismada, bir yalan şehadete, bir tahmi> ne, bir şüpheye feda edilemez, Yavuz, ona bakmıyordu bile.. Yeniçerilere: —Yemin eder misiniz -dedi- vebali boynunuza... — Yemin ederiz padişahım, vallahi ve billâhi... Zavallı şair, yıldınımla vuruk muşa döndü: — Yalancılar, yalancılar, Ak lahtan horkmayıp yemin de edi- yorlar. Yarın ruzu mahşerde nasıl çıkacaklar?. Diye inledi. Yavuz bu defa müftüye döndü: — Şehadeti duydun mu müf tü efendi? — Duydum padişahım.. — Kadıaskerin de fetvasını işittin tabil... — Evet sultanım.. — Senin de fetvan gene e- kisi gibi midir?. Müftü, kisa bir tereddütten sonra bitkin bir sesle cevap verdi: — Öyledir. hakanım.. Mühü, böyle cevap vermiş olmakla beraber, ne onun, ne de divandakilerin hepsinin vic- danı — sızlıyordu: Kadıasker masumdu. Yeniçe- riler, kabahati yükliyecek yer arıyorlardı. Bu adamı öldür- mek, affedilmez bir cinayetti. Yavuz başını kapıya doğrü çevirdi: — Şu halde, dedi, hain hak- kında hüküm çıkmıştır. Ceza- sını, kendi verimiştir. Cafer Çelebi, padişahın ayak- İarına kapardı. Vaziyeti cidden ve bütün insan hbislerini altüst edecek kadar feciydi, Gözyaşları sakallarının telle- rinden damlıyordu. —Devam edecek— HÖ — Z —S OD APAP IS OL DA e S e e giMDiKL_ER Münevverdirler, kusurlarına bakılmaz! Evelki gün Muallimler birliği yakıla konuşuyordu. Ben de aralarına daldım. İçlerinden birine 80 dum: — İzmir şehrinde — Birlik kongresinde kaç ki — Birincisinde - ki ek: on dokuz, ikincisinde de &l — Yani ancak onda bir. Fa — Niçin?. hülletmekte, belki eserler bazırl: tedirler. Halkevi resim sergisinin açıl: ise ağlıyacakl. mizde “kadınlar arasında boks geçit resmi, afişler yapmalıdır. tr, şeklinde ilin vermelidir. Yoksa, zavallı münevverlere amıyorum. muallım var? — Ecnebi mekteplerdekilerle beraber beş yüz kadar. li kadar. — Münevverdirler, kusura bakılmaz. Belki büyük meseleleri Arkadaşlardan muallim ressam Celâlin bugünkü sayıtmızda bir yazısını bulacaksınız. O da şikâyet ediyor: içtimar varmış. Br grup yana işi bulundu? teşekkül edememişti - on sekiz, kat böyle müteessir olmağa hak- amakta, belki kitaplar devirmek- ima merasiminde, âücak bir, evet bir tek (adedi sahihtir) münevver bulunmuş. Arkadaşımız, nerde Fakat kabahat kimdedir? Münevverlerin kusurlarına bakılmaz. Dı'clen.'n sula Onlar, ermiş insanlardır. Herşeyin usulü vardır: 1 — Halkı davet etmek için karavana borusu çalmalıdır. 2 — Genci konferansa davet etmek için, (Bu akşam sahne- müsabasraları, , “en gözel gözlerin ve diğer birçok nefis aumaralar vardır | şeklinde 3 — Yaşlca, zevku safa, saz ve ş vebaz düşkünü olanları da toparlıyabilmek için, “Herşey bedavıdır. Meşhur muganniye ba- yan (.. .) ile kemanli şehir tartakyan, udü şehir Yanık Mebr med vesair gözide musikişinaslarımız'a sahnemiz tezyin edilmiş- ne diye kusur bulunuyor, anla- Çimdik ” UAY ENHABERLERİ dı. AydındaHâkimiyeti milliye ve çocuk bayramları.. Bayram coşkun tezahüratla kutlulan- İr. Aydın lik maçlarına devam ediliyor FER Zakarıda çocuk balosu (Ortalarında Aydin Valisi), aşağıda piyeste rol alan gençler. Aydın, (Hususi) — Hâkimi. | yeti milliye ve çocuk bayramı Aydında çok ilgi ve heyecanla kutlulandı. Bayram dolayısile bütün —şehir süslenmişti, saat 10 daa itibaren öale inde as- keri ve Hialkevi — bandolarile okul talebeleri, parti uramı, Halkevi ve hayır kurumli n kamyoa ve otomobillerile kü- çük yavrular alana geldiler. İllbay, komutan, belediye re- isi, parti ve Halkevi erkânı, da.te relsi ve müdürleri alanda yer aldılar, Törene istik'âl marşile baş- landı. San'at okulü - dirextörü Halkevi adına bir söylev vecdi. Sar orta ve ilkokul talebe- leri söylevlerini verdiler. Söyievlerden sonra talebeler geçit resmi yaptılar ve Atatürk büstüne çelenk koydular. Ken- dilerne Halkevi ve belediye tarafından hediyeler dağıtıldı. Törenden sonra parlimiz as- başkanı ve Başbakanımız Celâl Bayarın parti ve Halkevine ar- mağan ettikleri imzalı fotoğraf- Tarının şeref yerine konuma töreni yapıldı, İlbay veciz bir hitabede bulundu. Öğleden sonra Halkevi sa:- lonunda çocuklara bir — balo i. Baloya 300 den fazla Cenn: haberleri Irak hattı Cizreye bereke getiriyor dığı mümbit ovalar, yavru iştirak etti. Dans müsabakasında birinci> liği Hilmi le, Sevim Kerestecioğlu, ikinciliği Nedret Oğuzla Şükran Ertan kâzan- dılar, Baloyu ilbayımızın ağlu Olk- tay Günday verdi. İlbay da geldi ve balo — sonuna kadar miniminilerle beraber bulundu, eğlencelerine katıldı. Gece Halkevi gösterit kolu, Halkevi salonunda (Kavga sonu) piyesini temsil —etti. Temsile 800 kişi geldi, Sosyal yardım we — gösterit Şubeleri, sinemayı kiralıyarak çocuklara bedava sinema gös- terdiler. Sürek avları Avcılar kulübü mensupların- dan 30 avcı Çöyürlük köyüne giderek köylülerin de iştirakile bir sürek avı yaptılar, otuz do- muz öldürdüler. Lik maçları Aydın spor bölgesi lik maç> larına devam — edildi. Dün ilk maç Aydın ve Nazilli Mende- ves spor — kuülüpleri arasında yapıldı.. Maçı 2- 0 Aydın takımı kazandı. Çine takımı gelmediğinden Nazilli Sümer takımı da hükmen galip sayıldı. Cizreye hayat veriyor. Cezre, ( Hususi ) — Czre, daha bir asır evelisine kadar dört bin küsur dükkânlı mühim bir ticaret merkezi idi. Bugün Suriye ve Iraklala hemhudud bu unduğumuz nostada İsadan çok daha evel kurulmuş olan tarihi Türk şehri, kaybettiği bu mevkcü yeniden iktisap eylemek üzeredir. İaşaatı büyük bar hızla devam edea Anadolu-İrak tren hattı Czreden geçecektir. Cir- ve, bu hattın - tamamlanmasın- dan soara, muhakkak ki tica- rette eskiden olduğ1 gibi gene ileri bir mevki alacak tır. Kasabanın geniş topzakları çok mümbit ve mahsuldardır. Batı kasmından ve şehrin be- Mmen içinden akan Dcle nehri Sağlık bahisleri Dahilt hastalıklar mütahasamacı Dr. M. Şevki Üğer diyoe <ü Şişmanlık HFi Vücut makinesinde yağ de- posunun ziyade artması, yalnız kalbin yükünü tezyit etmez, vücudün birçok kıstımlarında da tesirlerini gösterir, bu yük fazla olduğu için, sağlam bir insan gibi iş göremezler. Karında yıı n anormal olarak — fazla mi da toplanması kolayca ve serbest olarak nefes alma imkânı bırakmaz. —Âdeta hava karında toplanmış gibi şişer ve göğüs boşluğu ile karın boşlu: ğunu ayıran perde aşağıdan yukarıya doğru - itilir. ve bu perdenin serbest olarak — hare- ketlerine mani olunur. Bu sw retle tenelfüs hareketlerine karşı ( mesale azaldığı için bir nefes darlığı husule gelir. Bir taraf» tan kalbde biriken örgü- leri sebebile kalbin hareket- leri müşkülât içinde - kalır; di- ğer taraftan bütün vücudün kar sıları da bu öreyen yağ nesç- leri dolayısile tazyik altında bozulurlar, hatta kasıların incol- diği de çok defa vakidir. Biliyoruz ki cilt hararetir düzelmesine hizmet cden bir birikme si örgendir. Yağların bu cilt haârareti az nakleder, Esasen burada kan deveranı da güçlük çeker ve azalmış olur. Vücut cildinin hararet neş- retmesi de tenakus eder, Bun dan dolayıdır ki — şişmanlarda vücudün 18ınmasından vikâye etmek için cilt üzerinden — su tebahhuru çarelerine başvurur ve kolayca ter dökmüş olurlar. Şişmanların sükün zamanında hava r; olduğu anlarda ter- Temeleri güçleşliği için “üdağa karşı olan — hassasiyetleri pek fazladır. Eğer hava kuru — ise kuru sıcağa dayanırlar. Onun için şişmanlar zayıf insanlara nazaran çalışma zamanlarında daha çok su kaybederler. Bu çok terleme sebebile vücut ma- kinesinin iç örgenlerindeki mayi miktarının azalmasını intaç eder ve koyulaşır. Bu koyulaşma, wzviyetin umum! halinde birçok bozukluklara sebep olmaktadır. Farla terleme dolayısile beden haratet derecesi intizama gire memiş olur ve hararet bedende artar. İşte bu sebepledir ki güneş vurması ve sıcak çarp- ması gibi haller şişmanlarda dâha çok görülür. Bu halin mevcudiyeti şişmanlarda bum- lara karşı bir istidat ve kabi- liyet vermektedir. -Arkası var- kasabaya hayat vermektedir. Trenin gelmesini müteakıp baş- hyacak olan umumi faaliyet esnasında bu mühi sudan n fazla istifade temini müm- kün olacaktır. Cizrede umran — hâreketleri, büyük bir hızla terakki ve in- kişaf etmektedir. Cizre, muhtaç — bulunduğu Halkevi binasına da kavuşmuş- tur. Memurlar külübü — olarak inşa edilen bina, Halkevine tahsis edilmiş ve saloü, sahae tertibatı için çalışılmağa baş- lanmıştır. Cizreliler, bu kütür müesse- sesini umumi bir arzu ve se- vinçle karşılamışlardır. Kasabalı ve köylü bütün balk evin çatısı altına âdeta koşmaktadırlar. Gene sayın İlbayın gösterdiği alâka üzerine bir futboi sahası meydana getir lm ' ş va bir b - — Sonu 8 inci sah fede — SETMTELT O SD ATTAET N K Cizre topraklarına bereket ve 1EŞELE . £ağöklir.? GEELE SEF3EFK SERESEİ TETEMEÜ Te .eee r ee ü Seğü