Venedık Turkıye ile ticari munasebstta bulu- nan devletlerin başında bulunuyordu Bir aralık kulaktan kulağa bir şayia dolaştı: — Galiba — Sultan Beyazıd zehirlenerek ölmüş.. Bu şayiaya Yahudi tabiinin ismi de karışmıştı. Sultan Selim vefat haberini duyunca babası- Bin cenazesinin — İstanbula nak- — Hai emretti. Cenaze getirildi ve büyük — merasimle — topraklara verildi. Padişah artık faaliyetine ser- — besiçe devamdaydı. Şöyle dü- şünüyordü: — Dahilde ıslâhat lâzım, Bü- yük harblere girişeceğiz. Bu da — para işidir. Halbuki hazinede para yok. Binaenaleyh yeni bir verg. tarbına mecburuz. Padişahın huzurunda yapılan bir içtima ile derhal Türk, Mu- — gevi, Hristiyan bütün tebaaya bir vergi tarhedildi. O günlerde — Döbro, Venedik, Dragoza me- S busları da gelmişlerdi. | Padişah onları huzuruna ka- bul etti ve bol bol iltifatlarda — bulundu. — Mebuslar - huzurdan çıktıkları — vakit bu - iltifattan İ — mahzuz ve uesrur. görünüyor- * dardı, Bunu, yeni pad şahın Ve- pediğe karşı bir teveccühü ola- rak telâkki etmişlerdi. Mebuslar çıktıktan sonra Se- lim güldü: — Hele hele.. Gümrük va- rdatını niçn unuttuk. Oradan da mühimce bir para temin ed lir. — Hemen irade çıkardı ve yeni — bir içt ma yapıldı, — Gümrük - tarifesine yüzde Ş zam.. < Veredik; Türkiye ile ticari m inaşebatta bulunan devletlerin bı;uıdı bulunuyorda. — Murah- has'ar bunu duyunca okşandık- — tan sonra tokat yiyerek şaşıran — gocuklara benzemişlerdi. Fakat yapılacak bir şey yoktu. Çünkü — kendilerine: — Ne durüğâmizl. Cevabı verilecekti.. Padişah; biraderleri Korkud ile Ahmedin barekâtını tedkik yapalım, — maslahat ediyordu. Ahmed, Karamandaydı. | — Padışah onun hakkında düşünüyo da: — — Ahmedin tek duracağını zannetmem. Maamafih yiyeceği dabe de o nisbette ağır olur. Korkud hakkındaki fikri de buna yakındı: — Bau cihetten âciz, fakat saltanat ihtirası — muhakkak... — Şamdilik de tehlikesiz.. hi Kurnaz padişah; biraderi şeh- — zade Ahmedin ara sıra kimik düdiğını / anlıyordu. — Ahmedia oğlu Alâeddin de babasının yar ANADOLU Guıılıılı uyıııl |ıııh şöyle Ümumi neşriyat ve yazı işleri müdü- vü: Hamdi Nüzhet ÇANÇAR v İDAREHANESİ İmir İkinci Beyler tokağı CERslk Partisi binan içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefok: 2776 « Posta katasu: 408 Abone şeraiti Yıllığı 1400, altı aylığı 800 karuştur Yabancı — memleketler için — senelik abone Öcreti 27 İiradır ANADÖOLÜ MATBAASINDA BASILMIŞTIR. ... Yazan: M. Ayhan GÖ ee O gün'erde İstanbulda büyük bir şenik hazırlığı vardı. Padi- şabin oğlu şehzade Süloyman; babasaa biat için Kefedea İs- tanbula 'ğelecekti. Pad şah, oğlunun parlak me- rasimle istikbalini emretmişti. Çünkü oğlundan başka oğlu yoktu. Ona emindi, onu sevi- yordu. O da babasına karşı ay- ni sadakat ve merbutiyeti dir yuyordu. Şehzadenin İstanbula girişi hakıkaten çok emsasz bir şe- hir düğününü andırmıştı.. Padişah yeni sarayda oğlunu huzuruna kabul etmiş, onu öp: müş, tahtının yânına oturtmuştu. Süleyman da babası gibi zeki, kudretli bir padişah olacaktı. Selim; bu c.hetten de mağrurdu. O tarihte mevcut şehzadeler şunlardı: Sultanın müteveffa biraderi Şehinşahın oğlu Mahmud, gene müteveffa - Mahmudun oğulları Müsa ile Orhan ve Emin, gene müteveffalardan Alemşahın oğlu Osman... Bunlardan başka Ahmedin de dört oğlu vardı: . Alâeddin, Murad, Süleyman ve Osman.. Sultan Selim; tam bir sada- kat gösterdikleri takdirde hep- sini bir eyalete, bir sancağa bey tayin etmek istiyordu. Fakat vaziyet, bir az sonra üni şekilde tebeddül etti.. . ." İstanbul şehri; şehzade Sü- leymanın şereline muazzam şen- likler içinde yanıp tutuşürken, ayni gecelerden birinde Amas. yada şehzade Ahmedin oturduğu evde iki kişi başbaşa vermiş, gizlice konuşuyorlardı: Ahmed ve oğlu Alâeddin.. Şehzade Ahmed söylüyor, oğlu Alâeddin dinliyordu: — Sürat lâzım.. Selim, şim diki halde İstanbulla fazla meş- gul.. Elçlerin, mebasların, bey- lerin biatlerini kabul etmekten, Oğlunun hatırını okşamaktan ba- şını kaşıyacak vakitte değil, âni bir hamle ile muvaflak olmanın çaresi... — Zatidevletleri ne düşünü- yorsunuz, babacağım? Ahmed, ayağa kalktı. Dışarı- da sıcak bir rüzgâr esiyordu. Yıldızlar, bulanık semada pek farkedilmiyordu. Ahmed, gözlerini tâ uzaklara doğru dikerek cevab verdi: — İlk hedef Bursal Alâeddin kımıldadı: — Bursa mı? Ahmed, gözlerini hareket et- tirmeden cevab verdi: — Evet ta kendisil.. | — — Bursa hücumunu sen ya- İ| pacaksın. Ben de Karaman, Konya ve havalisini ele geçire- ceğim. Umarım ki, amcan Kor- kud da bize müzaharet eder. İ| Çünkü şehzade Korkud Selime itimad etmenin doğru olmağını İ| anlar. Selim gerçi Midilliyi de lona verdi amma, biz |de muvaffak İ| olduğumuz - takdirde kendisini İ| daha terfih ve mesud edeceği- | mizi söyleriz. | — Alâeddin dinliyordu. Ahmed || devam etti: | — — Yarından tezi yok.. Sen, | mevcut kuvvetimizin yarısını ala- | rak Bursa Üüzerine yürüyeceks'n. || Mümkün olduğu kadar süratli davranacak ve Bursa üzerine ta- arruza geç! ğini işittirmiyeceksin Şehzade Alâeddin hesap etti: — Azımi oa beş günde Bur- sayi tutarım, — Duydun mu Alâeddin! — Evet, pederiml. Baba, oğul daha bir müddet görüştüler, Gece yarısından son- raydı. Alâeddin, başını eğerek babasının odasından - çıktı. Ertesi gün Şehzade Alâeddin Bursa üzerine — yürüdü, Alâeddin de kuvvetli, cesur, zeki bir gençti. Orta Anadolu halkı; vazıyeti kat'i olarak bil- mediği için bu Şehzadeler ve ordu gelip geçmelerine karşı aldırış etmiyordu. Çünkü bir ta: rafa temayül ettiği takdirde ya- rin öbür gün fena vaziyette ka- labileceğini düşünüyordu. Sani- yen halk, artık isyanlara, Şeh- zade — boğuşmi mezhep bayraktarlarının kalkınmalarına alışmıştı. Alâeddin, hiç bir mukavemet görmeden ve hatta hiç sezdir- meden Bursayı tutmuştu. Bursa Subaşısı, bu âni taar- ruzdan şaşırmıştı. Alâeddin; şe- hirle İstanbulun irtibatını kesmiş ve Bursayı muhasara altına al- mıştı. İstanbulun, — Sultân Selimin bunlardan haberi yokta. Yalnız kardeşlerine karşı duyduğu şüp- helerle iktifa ediyordu. Subaşı: — Belki Sultandan imdat gelir! Düşüncesile şehri müdafaaya başladı. Fakat Alâeddin, şiddetli bir tazyikle Barsayı ele geçir- meğe muvalfak oldu. Genç Şeh- zade, şehre - girince ilk olarak Subaşıyı arattı. Subaşı kaçmıştı. - Fakat Şeh zadenin sipahileri onu ayni gün şehir haricinde yakalamışlardı. Alâcddin, Subaşıyı huzuruna çağırltı: — Babacanl. İşi beceremedin. — Dilsiz gibi ne duruyorsun? Sultanın kahraman Selim nere- de? Sana niçin yardım etmedi? — Sus bakalım, sus, bir az. dan öyle bir susarsın ki, bir daha ağrın açılmaz, Alâeddin gizli bir işaret hr- la'tı, subaşı yakalandı ve sürük- lendi. Beş dakika sonra subaşı, ince bir ipla boğulmuştu. Alâ- eddin, bötün ş'ddetini ele al mişti. Selime taraftar olanlar yakalanıyor, sokaklarda öldürü- lüyor ve leşleri gene sokaklarda birakılıyordu. — Sonu var — Halkevi köşesi 1 — Haâlkevi, geçen sene ol duğu gibi bi sene de sile top- lantılarma başlamıştır. Üyeleri- miz bu toplantılara kendilerine evelce verilmiş olan daimi da- geleceklerdir. — Bu aile toplantıları her hafta Pazar günü saat 17 de başlar. 2 — 14/1/938 Cuma günü saat 17 de Kız lisesi direktörü B. Necmettin tarafından (Türk edebiyatında — Vatan) — mevzuu üzerinde bir konferans verile- cektik. 3 — 14/1/9388 Cuma günü saat 16 da evimiz Di, Tarih, Etebiyat komitesinin umumi toplantis ve saat 17,30 da yömz kurul toplantısı vardır. ş ANADOLU Mısır hâdiseleri Kral Faruk, İngiltereden yardım beklemıyor mu? Vefd, bu defa memleketin kurtulu- şunda olduğu gibi halkın milli his- lerinden istifade edemiyormuş. Fransız — matbuatı Misirdaki kabine tebeddülü ve — kralın cezri hareketi etrafında müta- lealar beyan eylemekte, Rumen hâdiseleri kadar buna da ehem- miyet vermektedirler. Sağdan “Journal des Debats,, gazetesi şöyle yazıyor: “Yeni Mısır kabinesinin baş- hıca veshi Vefd haricinde seçilmiş| adamlardan mürekkep olması teşkil eder.. Genç kralın hususi müşaviri olarak Ali Mahir pa- şayı intihap etmesi, şöhreti çok büyük olan ve hâkimi mutlak tesirini yapan Başvekil Nahas paşaya karşı kendi iradesini tebarüz ettirmek istediği tesi- rini yapmıştır. Genç krala, Mus- tafa Kemal tarafından feshedilen hilâfeti ihya etmek emelini izafe eylemek mübaleğalı bir şey olur; fakat kralın Müslüman ele- manlara ve Müslümanlık hisle- rine dayanmak istediği şüphe- den beridir.. Gene sağdan “Echo de Paris,, güzetesine göre; mütevefla kral Fuad Vafde karşı bir kaç defa kafa tutmağa muvaffak olmuştu. Maamafih neticede vald daima muvaffak olmuştur. Valdin mu- halefete geçtiği zaman kullan- dığı metodlar - ihtilâlcuyanedir. Şimdi kral Vafdin dizginlerini kısmak ve onu haiz bulunduğu inhisardan mahrum etmekle ib tihar etmektedir. Vafd şimdi, vaktile memleketinin kurtarılma- $ mevzuü bahsolduğu zaman fevkalâde istifade ettiği şeyden yani, Halkın şövünizm hislerin den — istifade — edememektedir. Vafdi bizzat kendi muvaffakıyeti darbelemiştir. — İngiltere - Mıtgır ittifakının — imzalandığı — zaman- danberi Vafd İngiltere kabine- sile iyi geçinmektedir. Misir kralı da bundan sonra zor za- manlarda İngltere süngületine istinad edemiyecektir. Maamafıh halk arasında bir millet şefinin parlâmentonun temin edeceği iyiliklerden daha büyük iyilikler temin edebileceği ve genç kralın araplık dünyasının ve — hatta müslümân âleminin başına geç- meğe namzed bulunduğu hak- kında, sarih olmamakla beraber bir iman mevcuttur,.. Bir çok kimseler — İtalyanın yaptığı entrikalarla bu günkü Misir. buhranını — tacil etmiş ol duğunu zannetmektedirler. Salâ: hiyettar müşıhıılm göre İtalya, Libyada İtalyanların tatbik et miş oldukları haşin metodları unutmamış olan Misir — milleti üzerinde doğrudan doğruya te- sirde bulunmak suretile hâdise- lerih Ceteyanı târtına istediği istikameti veremez, fakat İtalya, ötedenberi Misirin servetlerine iştirak eden ecnebilere, yani Fransız ve İngilizlere karşı halk arasında mevcut hasmane his- leri teşvik etmekte veyahut bun- Tara yardım eylemektedir. İtalya Kahiredeki — elçiliğini İlkbaharda büyük elçilik haline getirmeği vadetmiştir. Bundan maksat kralın izzeti nefsini ok- — V şamaktir. İtalya Misirda &geç teessüs edeceğıııı tahmin ettiği şahsi — rejimin İtalyan ideoloji ve usüllerinin cazibesine — kapı- lacağı zannındadır. Yeşil göm- lekliler kara gömleklileri - takli: den tesisş olunmuşlardır.. Mah- mud Muhammed paşa - İngiliz Hariciye Nezaretine kat't temi- hat vermiştir. Fakat bu teminat ile, Mısır ile mevcut - ittifaka imparatorluğuü başlıca unsurla- rından biri gözüyle bakan İn- giltere Hariciye Nezaretinin dik- katini uyuşturmuş olamaz. « .. Mutedil soldan “Ere Nouvelle, gazetesine göre, İngiltere, her ihtimale karşı, halihazırda M sırda bulunan İngiliz ordusunu kuvvetlendirmektedir. — Bitaraf bir vaziyet almakta berdevam olmakla beraber İngiliz diplo- masisi herhangi bir sürpriz karşısında — kalmak isteme- miştir. Mısır meselesi dahili mahiyette bir mesele olarak devam edegelmektedir. Fakat dahili çarpışmaların Mısırı, M sır hükümetirin bütün kuvvet- lerine hbâkim — olmasını icap ettirecek bir vaziyete sokma- sından korkulur. Mısir hâdisesi doğrudan doğruya, 1925 teşki- lâtı esasiyo kanunu ile hukuku tahdid — edilmiş olan kralın şahst idaresini tesiseo matuf olan bir devlet darbesidir. Kra- hin ilk işi, ötedenberi feshini taleb ettiği paramiliter teşkilât. ların lâğvı olmuştur. İngiliz ma- kamatı, — gizli tarafları henüz tamamile —malüm olmiyan ve yabancı devletlerin müdahale- sine sahne olduğu muhtemel bulunan Mısır ihtilâfından uzak kalmaktadır. Mısıtın, bütün Arab memle- ketleri gibi İtalya propagandası tarafından işlenilen ve Müslü- man hareketinin başına geçmesi kendisindea def'aatle taleb c miş bulunan bir memleket ol duğu uaytulmamalıdır.. Papa B. Şotanla Delbosa nişanlar gönderdi Parisş, 13 (Radyo) — Vatikan sefiri Valeryo Daleri, bu gün Haritiye Nuzaretine gitmiş ve Papanın, Başvekil B. Şotanla Hariciye Nazırı B. Delbosa gör- derdiği nişanları teslim etmiştir. Ramanyanın hareketi protesto ediliyor Paris, 13 (Radyo) — Roman: yanın, yahudiler alöyhine aldığı tedbirleri protesto etmek üzere dün gece (Salvagram)da büyük büyük bir toplantı — yapılmıştır. Bu toplantıda, muhtelif unsur- ların mümessilleri hazır bulun: muşlardır. Muğlanın bir senede yediği balık Muğla, 13 (ALA.) — 1937 yılı içinde Muğlaya 16 bin kilo balık gelmiş ve istihlâk edil- miştir. B .tıklar Köyceğiz dalya- mile cıvarından gelmiştir. Sağlık bahisleri Vücud nî')_. .':esı'yndeki Dispozisyon ve Konstitüsyon ÖS Şişman tipte olanlar çok defa töccardırlar. T.carette muvaffak olurlar, sulhseverdirler. Az çok yüksek mevki işgaline de mu vaflak olurlar. Bu tiplerin bünye itibarile iğtidai mübadele ve ih- tiyarlık hastalıklarına dispozis« yonları çoktur. Bunların voma- tizma ve gut hastalıklarına şeker illetine ve yağlılık, kan damarı katılaşmasına istidat ve kabili- yetleri pek çok olduğu için bu hastalıklara çabük uğrarlar. Bil- hassa ekseriya bu tipler ihtiyar- hk bastalıklarının tehlikesi a tında kalırlar. Bundan başka iyi bir tip bulmak pek azdır. İnsan- ların çoğu muhtelif bir tiptedir. ler. Bu tipin de bünye ve ka- rakterleri buna göre karışık olur. Şunu da bilmelidir ki,” sayılan bu iki tipin arasında orta bir tip vardır; bu Üpte bulunan in- sanlar çok defa hastalık dispo- zisyonu göstermezler. Bünyele- rinde hastalıklara karşı istidat yok gibidir. Şişman olan insan- lar en ziyade istidat gösterdik lerinden, ihtiyarlık hastalıklarına karşı lâzımgelen sıhhi tedbirleri almaları, sağlıkları noktasından çok önemlidir. Bu tipler irsiyette dahi pek mühim ve büyük roller oyna- maktadırlar. Kendilerine intikal eden eden veyahut - taşıdıkları istidat ve kabiliyetleri doğan yavrulara da geçmiş olur. Anne ve babanın bu fena tiplerin ve — dispozisyoaun irsiyette varlıkla- rını kaybetmek için yaşama yok larında yapacakları fedakârlik ve sıhbt yollarda yürümelerile kabildir. Bu suretle hem kendi. lerini, hem de yavrularını bu belâdan kurtarmış olurlar. Yoksa bünyelerinde taşıdıkları bu dispozsyon cezasını hayat: larında büyük acılar ve ıstırap- lar, iniltiler içinde yıllarca ça kerler. Mütehassıs bir doktora müracaat ederek hangi tipte olduğunu takdir ettirmek ve icap eden tedbirleri öğrenmekle kuvvetli bir nesil yetiştireceğini herkes bilmelid r — BİTTİ — Nödetşi eczdahanelsr Bu gece Kemeraltında İttihad, Güzel yalıda Güzelyalı, İrgadpazarın- da Asi, İkiçeşmelikte İkiçeş- melik, Alsancakta B. Fuad ec- zahaneleri nöbetçidirler. Hıfzıssıhha tekâmül kursu Ankarada Hıilzıssıhha mekte- binde açılacak tekâmül kursuna şehrimiz hükümet doktoru Bay Muhlis Özden iştirak edecektir. Kursta — Şuba: — başlangıcında derslere baş'anacaktır Rumi - 15333 | Arabi - 1336 Kânunasani 1 Zilkade 12 Kadânunusani Yül 13615434 YAT Düçd4 | Şesisad LAĞ 443