Selım, çabuk hazinedarı yakalayın, babamın lere, ediblere ve memleketin hocalarına hürmet ve iltifat gös- k, hazineleri bize lâzımdır, dedi. y — —— —— ... — — k — — Yaşasın sultan Seliml. Ya- Yazan: M. Ayhan (| şasın padişahımızl, —S : Aradan on, on beş - dakika | düşündü: g — Mütcessir oldu, hakkı da var... Dışarıdaki gürültü onun Sukütunu, benim Padişahlığımı ilân ediyorl. Hemen cevab verdi: — Hazırlansınlar.. Eski sa ay emirlerine âmadedir.. Kendile- rine oraya kadar bzzat çefa at edeceğim. Söyleyin, bir Yen.çeri müfrezesi de hazır olsun!. Selim; halkın fena bir naza- nnı, bilhassa mütefekkirlerin, al mlerin muahazesini davet et- memek için bahasına hürmet gösteriyordu. Bir az sonra, sarayın iç kâpı- sında bir âaba hazılanmıştı. Sultan Sel m; avluda Yeniçeri- lerin de hazır bulunduğunu gö- rünce etrafındakilere döndü: — Şimdilik gidebilirs niz, de- di, avdetimde $ zi huzura alırıml Sultan S-lim bunu mütecak b çıktı ve avuya ind. Bir az sonra merdivenlerden Beyazıd göründü. Arabanın yanına ge- lince, Sultan Selim, tahttan in- dirdiği babasına elini uzattı. Beyazıd, bir saniye gözlerini oğluna dağru çevirdi: — Berhurdar ol ey şehriyarl. Dedi. Araba hareket etmişti. Sağdan, soldan bir Yeniçeri mülrezesi ilerliyordu. Sara e pısından çıkmışla di ki, yeni mişli. Bütün İstanbulun mi- marelerinden bir ses yükseldi: — Allahüekber, Allahüekberl. Möüezzinler, tâ uzaklara kadar | akseden kuüvvetli seslerile tek- sir alıyorlardı. Şehrin tepeleri, camilern kubbeleri — inliyordu. - Müdhiş bir silâh cayırtısı da başlamıştı. Yeni sarayın — etra- fında binlerce kişi bağrışıyor, eniyordu.. Adeta, koca. İs- tanbul bu gün tarihin fevkalâde ünlerinden birini geç riyordu. Beyazıd, kulaklarını tıkamıştı: — — Duymakistem yoruml. Bun: |lar benim ıztırabımla saaki is- tihza ediyorlar. — Harem dairesinde herkesi hw / Zzurundan koğmuştu. Perdeleri indirmiş, odanın içinde bir sar , bir sola mütemadiyen dola- şiyordu. — Dışarıdaki genç, dilber cari- yeler de ayni teessür içindeydi. Ter.. İhtiyar pad'şahın kucağında geçen zevki sefanın artık sonu gemişti. Selim kimbilir nasıl adamdı?. Beyazıd, onları hiç incitme- mişti. İçkiye kendini iyice ver- mekten zevk alan Beyazıd sık sik bu saray - güvercinlerini de Ziyaret etmekten zevk - alırdı. Ona, istilâ ettiği ülkelerden ne dilberler gönderilmemişti? — Fakat Beyand, şimdi hepsini | dişahı gören — halk, büsbütün hepsini birden kovmuş, hiç bi- | coştu. tisini görmek istemiyordu. lim; aratanın dibinde yaya O Ellerini vurdu. İçeriye bir | ol ürüyordu. “kapı ağası girdi: eyazıd; etralındaki gürültü- — — Hazinadar Kasım efendi | leri duymuyormuş, artık kendi- erede? sinin alkışlanmadığına ehemmi- — — Kulunuz ber ihtimale karşı onu aradım, fakat bu'amadım. — — Ya Yunus ııul? — © daortalıkta gözükmüyorl — Yunus paşa; Beyazıdın itimad — ettiği eski vezirlerden biriydi.. — Şu halde, dedi, gidip şeh- — riyara arzedin, Burada rahat — içinde değilim.. İradeişshaneleri olursa eski saraya gitmek - isti- yet vermiyormuş g bi: — Oğlum, dyordu, dem'nki maruzat ve pederane nasihatle- rimle amel edeceğini biliyorum. Bu dünya kimseye kalmaz, iyi eserler bırakmak, insanın şahs- yetini ebedileştirir!. Artıkleski sataya gelmiş'erdi. Beyazıd, arabadan indi ve oğ- lunu selâm'ıyarak başka hiç bir — yorum.. şey söylemeden çekildi. Geride, Kapı ağasi çıkınca, Beyazıd | Selimin atı getiriliyordu. Yavuz başını yumrukladı: emretti: — Getirinl. Rikâptan üzengiyi tuttu, Se- lim sıçradı ve atını sürdü. Bir &Z sonra gene yeni sarayda idi. O gün kılıç kuşatma merâs- mi yapılacaktı. Ayni zamanda — Ne talih, ne âkıbet? Bir saat evel irade eden ben, şim- — di başkasının iradesini yalva: — Hiyorum.. — Düşünüyordu. Ya defterdar Kaşım efeniyi yakalarlarsa?. Şu halde demek | bazinesi elden gidecek?:.. — Ne yıpıhü Kııe ketebilirdi?. nıı;n, man ve hâkimiyeti, ne ne de askeri kalmıştı?.. * Selâmlıkta, Padişab, babası |. — Beyazıdın bu maruzatını işidince | devletin büyükleri, ordu kuman- danları, paşaler, beyler, ubudi- tğe :jsıdıht yeminine ge- b — * Umumt ve yazı işleri müdü: ıı:l-ıdılı- İDAREHANESİ İrmir İkinci Beyler sokağı C.Halk Partisi Biyan içinde Telgraf: İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 « Fosta kütasu: ter'yordu. Selim; ayni zamanda asrın bir münevveri, kuvvetli bir şairi idi. Hatta farisi şirler bile yazıyordu. Bu merasim biterken şeyhül- islâm göründü. Kılıç kuşatma meras'mi vardı. Dışarıda halk: — Padişabımızı terizl.. Diye bağrşıyordu. Şeyhülislâm dua etti, padişah da dahil, her- kes başını eğin şti. Derin bir gürültü işitildi minl. Bu u müteatıb; şeyhülis'âm kendi elile Yavuz Selime kılıcımı kuşattı. Bir vezir: — Padişahım, dedi, — kulları« niza iltifat buyuracak mısınız? Selim gildü: — Tabil.. Küçük bir işaret kâfi gelmişti. Bu Mmerasme alışcın olan iç oğlanları; derhal darüssaadeye padişah n — sedirini — hazırlamış: lardı.. Padişahlar, halkla daima yüz yüze gelitled.. Pad'şah Darüs- sağdeye geç nce müdhiş bir al kış koptu, gene minârelerden tekbirler geldi, gene silâhlar bo- şandı. Selmin çehresi zaten kırmızı idi. Şindi daha kızarmıştı. Pa- görmek is- -| dşah güzel değildi. Fakat dik- kıte şayan Dir çehreye malikti. Herkes söyleniyordu: — Padışah harp için, şişldet için yaratılmış.. Çatık kaşların dan, mukavves burnundan belli, Padişah bir az sonra içeriye grince tezkereci efendyi ça- girttiz. — Oğ'um Kefe valisi Şehzade Süleyman elendiy2 bir mektup yazıp Witfat ve selâm şabanemi tebliğ ediniz. Derhal payitahta gesinleri. Her padişah'a kendi oğlunu davet edecek görmesi ve onun da übüdiye: ve sadakat yemi- ninde bulunması bir usuldü. Selim, babasına söz vermişti; Kardeşlerile iyi geçinecekli bunu da kendace doğrü bulmuştu. Zaten küçük kardeşi Korkud elfcadi kendisine sıda- kat örze mişti. Ona gene Ma- nisa vilâyetıni teffiz etmeği mü- nasib gördü: — Hıydi Midili sancağı da kendisinin olsun, elverr ki sar dakatinde devam eylesinl. Korkud elendi İs anbulda idi. İrade şahineyi dayunca sevind : — Kurtulduk!. Bilâkis gene ikbale konduk! Çünkü Korkad efendi iç'nlo dak kaya kadar tehlike - vardı, Yavoz Selim; kardeşi Ahme- de de bir mektup yozmış — ve kendisini gens Amasyaya vali tayin ettiğini bildirmişti; — Benim maksadım, - diyor- du, memleket ve millet işlerini düzeltmekt r. Yoksa end şei cah ve hırsı saltanat değil. Baba- mın nasihati sizinle iyi geçin mekliğimdir. Sizden — sadakat bekliyorum.. Selim, kafasında büyük bir oııly'dlı Bu plânla şarkta 4ııyıııı en büyük hükümetini ve kurmak ve ittihadını vü- cude getirmek.. Karar vermişti: Hindistana, Çine kadar gide- — Bunun i ıqı de dahili kar- gaşalıkları düzeltmek lâzıml, -Arkası var- Malatyalı Nuri Dün gene mahkemeye getiril Su lu, sab:kalarile iftihar ediyor! Meşhur sabıkalılardan Maçat- yalı Nuri, dün gene sahnede göründü.. Daha Üüç gün evel Cezaevinden çıkan Nüri, Bitpa- zarında, eskiden husümeti olan bir adama — rastla: küfürler savurarak hakarette bulunmuş! Meşhut suçlar kanununa tevlikan nöbe çi Su hceza mahkemesine sevked İmiş. Malatyalı Nuri, kendine has olan jest ve tav.rlarla, mahkeme huzurunda hukukunu müdafaaya başladı ve bu hâdisenin de eski hâdiseler gibi kura bir iftira- dan () ibaret olduğunu söyledi.. Hikim- Niyazi Ferahadalı suç: luya sordu: — Hani ya sen bir daha bu- raya gelmiyeceğine dair söz ver- miştn? Nuri br art'st gibi kendini müdahaya başladı: di Karahumma- Karın tifosu Bu günlerde tek, tük karın tife hastalığı görülmekledir. Bu has. talığın mikrobu, - Ebert basil » tifoluların maddci gaitasında ve idrarlarında bulunur. - Bunlarla sulanan topraklarda mikrop ya- Şar, sebzeler ve yağmur — sular rile kuyulara geçer ve nihayet bu suların içilmesi, böyle top- rak'arda yetişen sebzelerin yen- mesi ile insaaâ geçer. En ziyade mülevves sulardan bulaşır. Abdesthanelere ve lâ: gımlara yakın kuyu vessir sular pek - tehlkelidirler. - Hastalığın buluşmasına sebeb olurlar. Bundan başka kazuratı gübre olarak kullanan bostanlar - ve bahçelerin mahsulleri de çok mühlik olan karın tilosunu bu- laştrmağa başlıca bir sebeb teşkil etmektedirler. Şurasını da iyi bilmelidir ki, sinekler de bu hastalığı bulaş» tırmada çok büyük roller oynar: lar, Sinekler, kazurat üzerine konarak mikrobu alır ve yene. cek, içeceklere verirler, Bu sur retle hastalığın sirayetini mucib olmaktadırlar. Bir de tifo mikrobunu hâmil olanlar vardır. - Bu portürler doğrudan doğrüya — hastalığın bulaşmasına sebeb olurlar. Bu hastalıktan korunmak için içile. cek suların muhalazasını temin etmek, mülevves suların — tamas mile lâğımlara — dökülmesine ehemınıyu verme.c, y:nccuk — Bay hâkm; şu benim sa- bıka destanımı bir defa gözden geçrin. Eğer bu — destanımda hırsızlık gibi veya şunun bunun WZz ve namusuna tecavüz gibi bir suçumu görürseniz, — bana en ağır cezayi verin. Ben sabıkalıyım; sabıkam da, ötekini berikini yaralamak ve kızdırırlarsa ağzımdan bir çok ağır lâflar kaçırmaktır. Ben şe- relli ve namualu bir sabıkalıyım, bununla ilt har ederiml. — Maşallah. Bu da modem bir müdalaa; desenel? — Masumum; — çoluk — çocuk aç. Saliversen ne olur! — Az daha sabırlı 01? Mevkufen muhakemesi görü- len suçlunun sabıkasının sorül- masına karar verilerek duruşma bu güne talik edildi. Karaburunda bir kız kaçırma vak'ası Köyde köpekler havlarken kızı bile- ğinden yakalamışlar ve sürüklemişler medin evine, gideceğini haber vermişti. Ben de onun için git tim. Kızla elele verdik, kaçı« yorduk. Fakat arkadan yetiş- tiler. Kızı kaçıramayınca tabi mahçup düştü, bana iftira et- mek mecburiyetinde kaldı, Suçlu Hasan ise, o yak'a yerinden geçtiğin, Karaburun — kazasının İnecik köyünde Haf ze isminde bir kızı zorla kaçırmakla mazaun Moh- med Ali Zehir ile kendisine yardım edea Hasan Esmerin muhakemelerine dün şehrimz Ağırceza mahkemesinde başlan- miştir. Okunan - istintak karar- nâmesine göre vak'a şöyle ok mai- | mamasına Çalış ı. Taz lin kendisine taş attığını ve müştür: <tEE Bi re - vi i Şökilib gittiğini; vek'ada hiç Bi INübıt 1 eczmıalsrı Ramazan âyında bir gece alâkasi îıılıınmıdığııı söylemiş- £ Hafze, nişanlısının babası İsmail tarafindan Foçalı Mehmedin evi- ne emanet birakilmışti. İsmail ve harısı, köy camiinde terav h namazını kıldıktan sonra Foçalı Mehmedin evi önüne gitmişler ve Hafizeyi - istemişlerdir. Kızı alıp evlerine götüreceklermiş. O sırada , köpekler havlamağa başlamıştır. Hafize, Foçalı — Mehmedin evinden çıktığı sırada — ansızın iki kişi belirmiş Hafizeyi zorla alıp götürmek istemiştir. Fakat Hafize yere yatmış, o vakit bu şıhıslar, Hafizeyi kaldırmağa uğraşmışlar ve kız feryada baş- miştir. Şerile ve Halize: — Can kurtaran yok mu? Diye bağırmışlarsa da müte- cavizler hücum ederek kızı sü- rüklemeğe ve uzaklara doğru götürmeğe baş'amışlardır. Yüz me're uzakta bir bağ duvarın- Bu geca |— Başdurakta — Sıhhat, ânn& nada B. Eyref, Kemerde Kamer, Eşrefpaşada — Eşrefpaşayeczaha- neleri nöbetç dirler. — — —— | İtalya ve tir. Fakat şahidler ve kızın söz- leri, Hasanın da hâdisede alâ: kasımı göstermektedir, Hafize, nasıl arıldı; karıdaki gibi ınm kmb:ıou: — Ben Mehmed Aliden da- vacyım ve tazminat isterim. Çünkü ben İsmâilin oğlu Aliye nişanlıyım. Beni zorla kaçırmak istedi. Kendisile hiç bir alâkam yoktur. D . h öĞü Dedi, Diğer şahitler de vak'a- eniz vvet. nın şeklini yukarıda yazdığımız İeyini artırıyorlar ııbı anlatm ş'ardır. Mehmet Ali- Roma, 7 (Radyo) — İtalya nin sabıka kaydımın sorulması B.!“H: B. Massolini, — Maliye için muhakeme, başka bir güne ve Mij Müdülaa- Namtlarile biırakılmıştır. üddot görükü K uzun müddet gör ştükten sonra, Şoför Hüseyin İtalyan harb gömlerin'n artırık mast lürumuna kami olmüş ve mahkâm oldu yeni bir program hazırlamıştır. Zinet garajında sarhoaş olarak Yeni programa göre; otuz — beşer bu toaluk iki Zirhli, ön” ;gğ:: Hçıü,:c e 'üh:::_";:uîe; iki kruvször ve yirimi tahtelba- be'çi mahkemeye verildi. 3 hir daha inşa cdılf: kelir. dân kızı atlatarak koşa koşa a B E Berlin gazete tayanım bu kaybolmuşlardır. Hâd se, köyde heî:l'ı ':':ıph'::î,;“:;r"dıî: programı chığg uzun maka) — derhal duyaltnuş, bekçi Mustafa, suçlura h!kî'm ıordıı? er leler yazmaktı we İlalyanın, Ü karısı Emine, Hasan ve Foçalı — Daha ayılmadın 'mi? niz ııı,uuııdıferbeıı nldııüıuı n Mehmed yetişmişler ve - vak'ayı —lüsan buraya gelir dş ayile ileri sürdü! sonra, eZ öğrenince kızın . kaçırıldığı isti- | maz olür mü? yanın da gemiler yapmı kamelte koşmağa başlamışlardır. Davaya ne diyeceksin? beşliyacağım! ve deniz kuvvete — Bekçi Mustala, caha evel — Bu müşteki — kaçakçıdır. ımwnlav' yakın (zamanda ar — koşmuş, — kizi kaçıranlara ye- | pana ifüira ödiyoll . ni kâvdediyo dar. tişmiş: " Şahidler dinlendi.. Sabit olan. Gürmünden dolayı suçlunun yedi Eî:ı hapsine ve derhal tevkifine || Rutü - 1233 a0i - 2335 | âr verildi.. j Kötwadeval 26 | — Zikade .6 Suçlu cezsevine götürülürken: — Çok acele oldu.. Bu ka> ' Kaânunusani — Kızı bırakın, bu kız fena olacık, demiştir. O vakit Meh- med Ali, bekçinin üzerine atı- | larak boğazını sıkınışsı dâ bel Mustafa, şiddetle mıhbokkx miş, Mehmed Aliyi yere dü: | 40 n L O ginı Bilseydi. 1 ı şürlüştür, Kızın ve kaçıranların .y.;:' tetik alırdimi Dl:’ .â: ; 3 peşinden diğer şahislar leniyordu.. 8 8 da yetişmişler ve kızı alıp döne Kü l müşler | r. ız kaçırma Cumartesı Dü | mubakeme celsesinde | — Seferihisarın Hereke köyünde Mehi; — Aliş li oğlu Mehmed Kılıç, ,ıynı | — ba genedenberi kızla alâ- 'hnydı Hasan kızı Zühi i SdRZ)