Padîşah — Genene var? Bağırdı: — Ne oluyoruz?. Kullarım gene mi kızan kaldırdılar? Hay Allah onların başına br kazan geçireydil Fılhakika ©o gün Yen'bahçe civarında âni bir har*ket ob muştu. Vez rler, memleketin ileri gelenler, paşalar, ağalar, bey- ler ve askerlerle halk burada toplanarak: — Şehzadeyi isterizl Diye bağırmışlardı. Selim za- ten hazrdı. ve böyle umumi bir kalkınmayı esâsen bekli- yordu. Selm, derhal göründü. Be- linde sapı parıl panl işıldıyan bir hançer vardı. Kılıcı da - to- puklarına — kadar — çarpıyordu. Osuu da rengi sararmış, göz- leci damanlanınıştı. WVozir'er ve daha kLazi zevat yaklaştıl — Efendim z', Bu gün bütün ka'lanınız, sizin tahta geçmek- liğinzi istrhama geldik.. Solim, tek bir cümle ile e- vab verdi: — İleril Pormağı ile padişahın sara- yı göttermişti. Küçük bir işa- yet kâfi gelmişt. D Syah atım getrmişler, K C de atlamıştı. Se- — Yaşasın pad şahımız, yak şasın Su'tan Seliml. Onu at üstünde görenler, — dhisddeti br sürette alkış- — lamaktıin duram yorlardı. k Bu'Ruyük insan dalgısı, so- — kaklardan taşarak artık eski — g ray İstikametini tutmuştu. — Padş h, bir kaç dakika son- ra her şeyi anlanıştı. Başını yemrakayordu: — Eyvahlhhhi. Atfadıkl.Tah- tim, tacım artık — elimden gidi- yot; İht yarlığında başıma ae- ler geld? i Ne yapacaktı? Saraydaki mu- nafız ordu ile karşıkoymak im- kâm yok'ul Esasen olardan — artık emin deği'di.. Döğer tarafta yeniçeriler de slâhlarım çekmiş, kılıçlarını 8- yırmışlardı: ; — Aumuza karşı koyanın kalasını koparırız! Diye bağrışıyorlardı. Ulak bir — gmükayemet bütün şehri kana boyamak için kâfi gelecekti. — Kafhile artık saray önüne gel- mişti, Padişah başını pencere- den uzattı. Parmağile işaret etti: — O değil mi?. İşte ol Yanında hazinedarı vardı: t — Evet efendimiz, o, şehzade Seliml. i — Yanındakiler de bizimkiler.. ANADOLU Günlük siyasal — gazete BiD ye Başımtı Haydar Rüşdü ÖKTEM vüz Hamdi Nüzbet ÇANÇAR v İDAREHANESİ İrmir İkinci Beyler sokağı CIlslk Partisi binan içinde (NT M l Telgrafi İzmir — ANADOLU Telefon: 2776 » BPosta kutusuz 405 Abone şeralti Yıllığı TA00, ala aylığı 8O0 kuruştur. Yabancı memleketler için — senelik |) aboane üçreti 27 liradır “ANADOLU MATBHAASINDA BASILMIŞTIR nihayet emri Meydanda müdbhiş bir vaveylâ: Umuml neşriyat ve yazı içleri müdü, || mişti Yazan: M. Ayhan Vezirlerimiz, paşalarımız, ümera- MUZ... — Evet ey şehriyar ta kem dilenl Padişah belindeki kemeri dü- zeltti: — Demek ki, her şey.. Of, havsa'am almıyor, evet, her şey bitmiş.. Ve... Ben tahtta belki de bir kaç saniye daha kalaca- ğım.. Bak, dinlel. Senelerce ek- meğ'mi yiyen yen'çeri ve sipahi kullarım, tebaam nasıl bağ r- şıyorlar?. — Şehzadeyi tahta geçirs- ceğiz! D yorlar.. Nankörler, utar mazlar.. Ansızın hazinedara sordu: — Hazineml.. — Muhafazam altında padi- şahım!. — Sana emniyetim var. Fa- kat, dikkat etl. Selim söz ver- mişti. Ödürceye kadat beni tahtta bırakacakt, kardeşi Ah- medle uyuşacak ve hazinelerime dokunmıyacaktı. Ha buki bakt.. Benden saltanatı almağa geli- yor.. $Şı halde haz'neler de gi- diyor demek.. Aman ne akıbet?. Padişah şaşırmışt : — Kıpıları kapasak! — Ne çıkar?. Bilik's bir is- yana sebebiyet vermiş o'uruz. Beki de netice daba fenalaşa- caktır. — Başka hiç, tiç bir şey yok muü yapıcak?.. — Yoz Padişahım.. Maalesef hiç bir şey yok.. — Öyle ise, eli ayağı bağlı, mezbahaya götürülen hayvanlar gibi âk bet mizi bekliyeim. Alay artık saray kapısına ge mişti. Br gürültü yükseldi: — Kapılar. açınız, Pad şaha maruzatımız varl.. Kapılar açıldı. Saray muha- fızları da zaten dışarıdakilerden geri kalmıyor, bahşiş almağı haz rlanıyorlardı. Padişah bakt: — Bir heyet geliyorl. D ye mırıldandı. — Gel'yor, yani bizim felâ- ket dakikası geliyorl.. Padişah keçmak — istiyordu. Başını alıp savuşmak, her şeye lânet edib elini, eteğini çekmek istiyordu. — Benim vezirlerim, benim adamlarım, şmdi kendi ellerile beni tah'tan indirmeğ» gel yor- lar, Ne günlere keld'ik Allahım, me günler görüyoruz. Heyetin arkasından da diğer bir heyet göliyordu ve orla a rında biri varde Şehzüde Se imt.. Ağır ağır ilerliyor'ardı. Baba | ile oğal gözgöze g-lmişlerdi | Selim, sabt, naliz narsrlarını zca babısına dikmişti. pad'şah ise başnı eğ- Mağ'übiyet kat'ileşmişti.. Sel mı aralarında taşıyan grup; birinci, ikinci avlu arasındaki hti | kapıda, yani Osimanlı padişah- larımın bir çok kanlı c İvelerine H şahit olduğu methalde durdu. Selim; sert adımlarla ortaya | yaklaştı. © da biliyordu ki, burada pa- dişah iradesile insan öldürülür. Nitekim, kaç bey ferman bek- lerken onlara bir cellâdın satırı ©evap vermişli, Selim gülümsüyordu. Öndeki vaki ile karşılaşmış bulu- nuyordu. Oğlu, onu tahttan indiriyordu heyet, ikinci avludan geçerek artık sarayı girmişti. Beş on dakiks, azami yarım sart sonra her şey — halledilmiş olacaktı. Tahtta başka bir pa- dişah bulunacak, — İstanbul afa: kında yükselen beyaz minarelerin şerefelerinden tekbirler — yükse- lecekti. Selim, d şlerinin arasından mırıldandı: — İrade ve azmin elinden bir şey kurtulmuyor, hatta uçan kuşlar bilel, H yet, huzuru hümayuna da- hI olmuştu ve her kes tahtında sapsarı, mecalsiz, âdeta ruhsuz bir insan kütlesi halinde duran padişaba yaklaşıyor, elini öpü- yordu, Bu el bir ölü elinden de farksızdı.. Hepsi de huzurda, bir halka teşkil etm şlerdi. Padişah, zor- hukla neles aryordu. Elile — işa- ret etti: — Oturumnuz! Bir az durdu, söze baş'adı: — An'ıyorum ki. buraya bir talebde bulunmak iç'n geldiniz. Ve bu talebiniz, tacü tıhtla alâkadardır. Zaten dışarıda ef- radın bağırışı da bunu göste- riyor, öyle değil mi? Buna kimse cevab vermedi. Beyanmd sordu: — Ne istiyorsunuz? Söyleyin, dedikleriniz nedir? Vezirlerden bri söz aldı: — Padişahım!. Kubarınız za- manı şahatesizde — gördükleri Tütufkârlıktan — hakikaten mem- nun ve minnettardırlar. Fakat zalı şahaveleri de takdir buyu- rurlar ki, bu gün memleketi- mizin, milletim zin işleri çoğal- mıştır, galleler arttıkça artmıştır. Satanat mrası, devletin başına ihtilâ'ler, fesadlar, kardeş kav- gaları çıkarmıştır. Beyazıd, başını eğmiş sadece dinliyordu. Vezrin cesareti art- m şti. Esasen Lorkacak ne kal moşb?. İrade ve kuvvet - artık Beyazıdın elinden bir kuş gibi uçup gitmişti. Vezir devam etti: — Buna mukabil zatı şaha- neleri muhtacı istirahat bulunu- yorsunuz. Mi let işleri için sene- lerdenberi gösterdiğiniz gayret yüzünden yoruldunuz. İhtiyarlık günlerinizde bir az da evlâdınızın padişahlığı ve muvaflakıyatı saa- detini gömek istersiniz. Padişah acı acı mırıildandı: — İhtiyarım.. Yoruldum. Hak- kınız var, öy.el. V zür aldırış etmedi. Bu site- min tesiri olmamıştı. — Ayai zamanda rahatsız Jbulunuyorsuz.. Kullarınız yalva: syorlar ki... Beyazıd inledi: — Tahttan çekileyim ve sal- tanatı - Selime terkedeyim de- ğil mi?, — Evet padişahımız; bunu — İstirhami.. Buna da istir- ham m denir? Hiç bir kuvveti kalmamış insanın etrafını de- mirden, kılıçtan bir çember sa- #ar da bunun istirhamı mı kalır? Ortalıkta derin bir süküt baş- Tamıştı, padişah ayağa kalktı. Werirler titriyordu.. — Demek ki, tahttan çekili- yorum artık. Burasını - oğlum Selim işgal edeçek.. sArkası var- B rdaki EPrtist Bn. Zebor beraet etti hâdise Adresini yanlış veren B. Kâzım hakkında takibat yapılacak.. Evelki gece Turkuvaz barında bir hâdise olduğunu ve müşte- rilerden gümrük muhaşebe me: muru B. Kâzımın bir miktar pa- rasma a tistlerden bayan Ze- bor tarafından aşırıldığı - iddia edilerek cürmümeşbhud yapıldı- ğgını dünkü sayımızda yazmıştık. Bu hâdisenin duruşması dün yıldırım mahsemesinde yapılmış ve muhakeme safhası çok ente- resan geçmiştir. Hâdiseyi kısaca anlatalım: h B. Kâzm, Turkuvaz barının daimi müşterilerindendir. Evelki gece yanında yirmi beş lira bu- lunduğu halde yine bara girmiş ve artistlerden bayan Zeborla konsumasyon yapmıştır. İki taraf da fazlaca sarhoş olmuş, fakat B. Kâzım, cebinde bulunduğunu iddia ettiği para- ları sarfetmiş ve yalnız beş li- ranın Zebor tarafından aşırıldı. gini söylemiştr. İşte mesele budur. Duruşma esnasında müşteki davasını izah ve bu paranın Ze bor tarafından aşırıldığında 1s- rar etti. Hâkim; suçluya sordu: — Ne diyeceksin? — Ben hırsız değilim. Vakıa ben de, bu da sahoş olmuş- tuk, Fakat bir bar artistinin beş lira gibi ufak bir paraya tenez- zül etmesine imkân var mıdır? Hâkim bu defa da müştekye hitab etti: — Kırk liralık bir. memur- sun, barda ne işin var? — Bir az eğlenmek maksa- dile girmiştim del.. — Ben senin âmirin olsam. bu halin dolayısile seni beş dakika vazifede tutmam. Niha- yet bir muayene memurusun. Başka gelirin var mı? — Yok.. — E © halde mali vaziyetin bir maaşa bağlı.. Yaptığın doğ- ru mu? Müşteki kızardı. Cevab vere- medi.. ( Sabit olamıyan cürmünden dolayı suçlunun beraetine karar verildi. B. Kâzım hakkında takibat yapılacak gümrük Mmuayene me- B. Kâzımdan şöyle bir tavzih ve tekzb mektubu aldık: Anadolu gazetesi direktörlü- Dün, güne, S-1-938 tarih ve 7400 sayılı ikinci sabifesinde ve $ inci sütununda (Turkuvaz ba- mında bir hırsızlık vak'ası oldu) serlevhası altında ismimin yazılı olduğunu gördüm. Ben ne bara gittim ve ne de para çaldrdım. Bu vak'anın sa- hibi her kimse hüviyetini gizle- mek için benim adres ve ismi- mi Vermiştir. Bu cihetten tas- hihini saygılarımla rica ederim. İzmir İthalât gümrüğü müayene memuru Kâzım Tuna Bu vaziyet karşısında derhal tahkikat yaptık ve öğrendik ki gümrük muhasebe memuru olan B. Kâzım, zabıt — varakası tan. zim edilirken adresini gümrük Muayene memuru olarak yazdır. tıştır. Gümrük muayene memuru B, Közim ise yaşlı, başlı bir va- tandaştır. Mesliğinde de - ağır başlılığı ile tanınmıştır. Adresini yanlış veren muha- sebe memuru hakkında müddei- umumiliğin — takibat — yapması muhtemeldir. Mahkeme' ©' başkâtibinin müuhakemesi... —— — Nacinin kefaletle tahliyesine karar verildi Temyiz edilen kırk kadar dos- yanın posta ücretlerini aldığı halde bunları göndermemek ve evine götürmek, kasada mev- cut yüz lira kadar bir parayı da zimmetine geçirmekle maznun ve mevkuf bulunan ikinci Hu- kuk mahkemesi başkâtibi B. Na- cinin duruşmasına dün devam filmiştir. Dünkü duruşmada suçlunun deleri üzerine — mückkillerinin tahliyesini istemişler, bu talebe karşı müddeiumum? — muavini mevcat zabıt vatakası münde- recatına göre, suçlunun rahliye- sine imkân olmadığını —söyler miştir. Bunun üzerine tutulan zabıt varakasının yanlışlığı üzerinde asrar edilmiş, çalınmış bir pa- ranın mevcud olmadığı, binacn- aleyh suçlunün - tahliyesi lâzım geleceği ileri sürülmüştür. Mahkeme, — dosyayı — tetkik ettikten sonra, maznunun mali veya nakdi yüz lira kefaletle tahliyesine karar varmiş; bu para derhal temin edilerek B. Naci serbest bırakılmıştır. Muhakeme, diğer şahidlerin eelbi için başka güne bırakı- mıştir. ; Ahkâmı Şahsiye mah- kemesinin faaliyeti Şehrimiz Ahkâm Şahsiye mahkemesine 937 yılı içinde 2115 adet muhtelif evrak gel- miş, 1498 adedi karara bağla. narak 617 adedi 938 senesine devredilmiştir. Kezalik Sulh Hukuk mahke- mesine 937 yılı içinde 3208 evrak gelmiş, bunun 2209 adedi karara rabtolunarak 938 sene. sine 999 adet evrak devredi.. miştir. Bu evrakta 401 adedi sahibleri tarafından temyiz ed.l. miştir. Gene Sulh Hukuk mahkeme: sine 937 yılı zarfında 236 adet || haczi ihtiyati, tesbiti delâil ve tedbiri ihtıyati evrakı gelmiştir. Bu evraklar, ayai günde karara bağlanmıştır. Az ve dar bir kadro çer- çevesi altında bu kadar evrak: çıkarmağa muvaffak olan Ah- kâmı Şahsiye hâkimi Adem Bal- kıs ve Kâzım Akşit ve hâkim Cevdet Meriç ve Bebçat Türk- ay ile başsekreterler İsmail Kut | ve İbrahim Hakkı ile# arkadaş- | larının — gösterdikleri — varlık arı silay şle takdır ederz. y Nöbpetçi eczanansl3r Bir dil lis2si açılacak alacak muallimlerin kâllesi, şehe - — '- | 6 kütemesnnl! Dahili hastalıklır. mütokasaınmuz Dr. M. Şerki Utar diyor ci Vaktinden evel ihtt. yarlığa karşı savaş —- İhtiyarlık hastalıklarına karşı vaktinden evel savaş yapabil- mek için, vücudü yıpratan her türlü fenalıklardan korunma ça- relerini bilmek iktiza eder. Bu tedbirleri vaktinden evel almak ve bunlara karşı durmak herkes için mühim bir — vazife olmalıdır. İhtiyarlık hastalıkları, vücuddeki diğer hastalıklardan çok farklıdır. Diğer hastahkle» rım ârızaları çok defa kaybolur, geçer; halbuki ihtiyarlık hasta- lıklarının ârızalarına tamamile mani olmak imkânı yok gibidir. Çünkü kireçleşme ve katılaşma bir kere kan damarını kavrar yınca, onu oradan söküb atmak kabil değildir. Her ihtiyarlık hastalığı hafif bile olsa, büyük bir ıstırabtır. Onun için en te- sirli savaş, ka» damarı hücrele- rinin bozuk'uğu başlamazdan evel yapılan savaştır. Böyle bir savaşla, tam bir şifa mümkün olabilir. Yoksa damar hücrele- rinin bozulması bışladıktan son- ra yapılacak tedbiricrle muvaf- fak olmak pek güçtür. Şu hale göre, ihtiyarlık haş- talıklarına karşı savaş ancak sıhhi. tedbirlere olan — vazifeyi tam yapmaklı kabildir. Her insan, hiç olmazsa yılda bir defa tam bir muayene içia mü- tehassıs bir doktora müracaat etmelidir. Bu suretle ihüuyarlık hastalıklarına — vaktinden evel duçar olmaktan hiç olmazsa bu b tedaviler mümkün ölur ve tas biatile ilerlemesinin önüne ge- çilir, Her insan vaktinden evel ihti- yarlama hâdisesinden korunmalk — ——— için hayatlarını, — yaşamalarını onaA göre hçnr!ımıl_wdıgtık!gf' sa İş işlen ükten sonra alı- nacak her deirler, esaslı bir surette istırabların! — dindir- İ miş olamaz. “Bitti- İ Bu gece Kemeraltında Hilâl, Güzelya- lıda Güzelyalı, Tlk likte B.Faik, Eşrefpaşada Eşrefpaşa cczaha- neleri nöbetçidirler. mrm İzmirde Haber aldığımıza göre, İzmir Lise, Kız Muallim ve Ortamak. — — teplerinde bulunan güzide bir muallim grubu, çocukların - dil öğrenme ihtiyacını da ea geniş. şekilde karşılıyan bir Dil lisesi açmak için resmen müracaalta bulunmuştur. Bu lisedo — vazife S rin ve muallim ailesinin tanın- mış, sevilmiş simalarıdır. Muvaffakıyetlerini diler'z. Rumi - 15323 | Aradi - .330 Künuaucvol 24 Zükade 6 Kânunusani 6