Yâîerüet . Yazan: M. Ayhan -Ha Sadiâzam yutkundu: — Efendim, bu teklifleri ku- lunuz da manasız buluyorum. Çünkü halk, otdu ve ihtiyaç her şeyi kökünden hâlletmiştir amma, ne yapalım, iradeye uyuyoruz. Şehzade; sadrıâzamın da va- ziyeti takdir etmesini iyi bul. muştu, Zaten diğer vezirler, kâ- milen Selimi iltizam etmişlerdi. Emrivakiler kerşısinda bulunu- Padişah, hazinelerini düşünü- yordı. Onları senelerce ça'ışa« rak () biriktirmişt. Şmdi but- lar kömllen Seliğia elina dü- şecekti. Kimbii, belki kendis'ai gz lice ödizecek, yahud memle- ketia uzak bir köşssine fıriata- sak, ora'arda zehirlenteekti. Padşah, — karakara — düşün- mekten kerdni alam yordu. — Cebirle, harble mukabele etsem? Bu suale gene kendisi muka- | yorlardı. Artık hiç bir şeyi giz- bGıe .d'yo' w l'_i)'ul.'dlı — Fakat mümkün — değil.. Şehzade: Hepsi de onun peşindel, — Yeni teklifatta bulunsaml. — Fakat daha ne teklif ede- bilirim.. Nihayet bir çare düha bul- muştu. Sadrıâzam, huzurda du- ruyordu; — Oğlum şehzadeye gidiniz. Sal Jati kendisine terketmeğe karar — verdim. Ancak bir kaç şartım var. Onlar da şualardır: *Bir'ncis', kendisi de görüyor ki, ömrüm çok kısaldı. Baraksın da gözlerimi yumuncıya kadar tahita kalayım ve padişah ola- vak öleyim. İkincisi, hazineme, hazineda- tıma dokunmiyacağına söz ver- sin. Ben onları meşru bir şe- kilde biriklirdim. Tabit vefa- tımda ©o da mirasa dahildir. — Üçüncüsü, kardeşi Ahmedle uyuşmağ, iyi geçinmeği kabul tisin. Nasıl ösâ bü, ohün da menfaati — ikt zasıdır. Beyhude aralarında kani dökülmesin. Bu- faya sarfedeceği küdreti başkâ Yere sarfeis h. Bunları kâbul” ederse, duam sayesinde — ilelebed, — şevketle, muvaflakıyetle iş görür. Sadrmâzam, bu iradeyi müte- Bkıb dışarıya çıktığı vakit başını Balladı: O — Zavallı padşah.. — Altın» giklarından, tahttan ayrılâmıyo:. Fakat ne yapsa nâlilel.. — Pöst elden gidiyor. lrade, iradeydi. Bu meseleyi gdip Selime görüşmek mec- buriyetindeydi, Şehzade İstanbula geleli beş — Paşa, paşa, dedi, senden de bu sözleri bekliyordum, mem. nun old Ben şahsim - için bunu istemiyorum. Mülk ve mik leti mahvolmaktan — kurtarmak istiyorum.. Yoksa, saltanat ve taht ihtrasm yoctur. Ve beni, ordu istiyor. Halk istiyor.. Sadrâzam eğildi: — Yerden göğe kadar hak: hsmız, şahis değil, devlet, mil- let ve dini islânm mevzuubahatir. — Anlat bakalım şimdi. Ha- mil bulunduğunuz iradeler ne- lerdir?. Sadrâzam; Pad'şabın — söyle- diklerini tamamen anlattı. Se- lim de her cümlede başını sal- hyor: —Peki, peki, diyordu, kabul ettim... Sadnâzam, budala bulala, şebzadenin yüzüne bak yordu: — Anlamadım şehzademl, Yavuz Selim bir kahkaha atbı: — Ne var ki, anlamıyacakl. Zatı şahaneye — arzedersiniz ki, tekiiflerinin kâflesini kabul edi- yorum. Ancak irade ve ihtiya- rım haricinde bir şey — olursa ona karışmam... Sadrıâzam; son cümletin çok elâstiki olduğunu anlamıştı. Sor: mağa cesaret edemedi: — Müsaade buyurursanız gi- dib de hal arzedeyiml. — Hay hayl.. Mübarek ek lerinden öper, daâyı şahanele- rini beklerim... Padişah, sadrıâzamı dört göz- le bekliyordu: gün olmuştu, Yenibahçeye var- — Bu gün her şey anlaşıla- dlığı zaman orasını gene - kala- cakl. Korkarım ki, Selim bu balık buldu.. 3 tekliflerime kulaklarını — tukayıb Sadnâzam, şebzadenin huzu- geçecekl. runa ıgıııı.'lı. Selim, onu gülerek karşıladı: — Paşal. Gene haberler, tek- Üfer getriyorsuk ga'ibal Sadrıâzam korka korka gü- lümsedi: — Evet efendimiz, elçiye 2 val yoktur. — Hay hayli Otur bakalım şöylel. Pad'şahımız efendimiz ne buyuruyor'ar?, Szaller geçmiyordu. Padişa- hin merak ve telâşı, dakikadan dakikaya yükseliyordu: — Bu sadrıâzam müsveddesi adam da nerede kaldı?. Yoksa © dâ mı Selimin çeştni s.yahına Mmefltun oldu? Öğleden sonra... Nihayet sad- nüzam gelebilmişti. Beyazid önü görünce: c er Rüşdü ÖKTEM W â&’î;&_ IDAREHANESİ İrmir İkinci Beyler sokağı C.Helk Pantisi binası içinde Telgrol İzmir — ANADOLU Telefan: 2776 « Fosta kutusus 405 Abone şeralti Yallığı 2400, altı aylığı 800 karuştur Yılana memleketler için dendlik #bone ücreti 7T kütüdür “ANADOLU MATBAASINDA BASILMIŞTIR ZL ll « Tarzan: Balta değm birdenbire kıyam ettiler. Selim de atına atladı, babasının sarayına yürüdü — Netedeydin? Diye bağır- dı, kalbi şahanezin eza duy- duüğünü ve intizar «çinde bulun- duğümuü bilm yor müsün? — Evet efendimiz, uzun uza- dıya görüşmek icab etti de... Padişah sinirli s.n'irli sordu: — Uzunu sorraya,. Kısasını söyle.. İyi mi, fena mı? — İyidi- elendim, iradei şa- hanenizi öynen kabul - ettiğini bild rdim.. Beyazıdın kavuğu, kendi ken- dine kımıldar gibi oldu. Tahtına oturdu! — Şöyle, şöyle yakına gell. Sen de lütfü şahâneme mazhar olacaksın. Senin zeki olduğunu bilirdim zaten.. Alerin, aferin; atlat baka'tın. Nas| oldu? Sen öona ne dedin, o sana ne cevap ve di?. Sadnâzam, Selimle ölan mü- kâlemesini atlatıyordu. Padişah hem mahzuz öluyör, hem de tilfiyen parmaklarile beyaz sas kalını karıştırıyordü. Aradâa si- rTâdâ: — İyi, aferinl. Diye mırildanıyordu. Sadr- âzüin şifahi taporutu — vermişti. Beyand ayağa - kalktı: — Hâazinedarı çağırın? Diye bağırdı.. Bir âz sonra hazinedar buzurda idi. Beyazıd, onun kulağına lısıldad ; — Şehzade Selime külliyetli para, hediyeler vesaire.. Bu me- yânda da Sadnâzima yağlıca bir hisgel.. Sadiiğzam eğildi, Padişahın elni öptü: — Cenabihak, efendimizin ik- balini artıtsın. Beyazıdın likrince artık ufukta bulutlar dağılmiş, taht ve taç tehlikeden — kurtulmuştu. — Ayni zamanda oğullarının arasını bul- mak imkâmın da elde etimişti. O gece ve ertesi gün, padişah âdeta zindeleşmiş, gençleşmiş çıhbatini bulür. gibi olmuştu. Neşeliydi. Sarayda herkese bol bol iltifat ediyi Harem we se- lâmlık da ârtık eski âlemini bulmuştü. Fakat 25 Nisan Cumartesi sabahı, manzara birdenbire de- Bişiniş, İstanbul alakında, bil- hassa saray afakında müthiş bir tehike kasırgası esmeğe başla- Mmişti. Sokaklar, gene velvele içinde, binlerce yeniçerinin, sipahilerin ve halkım taşkın avazelerile çın- rdu. Paâdişah gürültüyü duyunca bir elektrik cereyanına tutulmuş gibi titredi, sarardı ve kıvzandi: — * - Devam edecek » İş Turkuaz Barında Artistlerin kavgası Mahkemeye tam 22 çift kadın ve erkek ayakkabısı getirildi Evelki gece, kördondaki Tur- kuvaz barında bir hâdise öl- müuş, artstlerden Bn. Aliye ile İzmaro adında iki genç kâdın saç saça, baş başa gelmişlerdir. Kavgamın sebebi kaskançlıktır. Bu iki Bn. Turkuvaz barının gözdelerindendir. — İkisi de şık bir genci sevmektedirler. Evelki gece işi azıtmışlar, bü genci aralarında paylaşamamış'ardır. Artist İzmâro, ayağından çı- kardığı iskarpini Aliyenin su- ratına fırlatmış, sol gözüne isa- bet ettirerek mosmor brr hale getirmiştir. Fakat kavga bu ka- darla kalmamış, barın içi karma karışık bir hale gelmiş, her ta- raftan iskarpinler yağınağa baş- lamıştır. Cürmü meshudu yapılan bu Meşhuür bir hırsız yakalandı Necmeddin Sultananın cihazını da aşırmış! Bündân bir müddet evel Ka ratâş ve Göztepe civarında bir kaç ev soyulmuş, hırsız bir türlü meydana çıkarılamamıştı. Zabıta| iki gün evel bu yaman adamın izini bulmuş ve kend'sini yaka- lamağa muvaffak — olmuştur. Necmeddin ismindeki bu genç hırsız hakkındaki evrak tekem- mül ettirilmiş ve dün ikinci sulh ceza mahkemesine verilerek du- ruşmasına başlanmıştır. Kiısa boylu, cıva gibi yerinde duramıyan bu adam, iki jandâr- Mmanin nezareti altında hâkimin huzurüna çıkarıldı. Müşteki mev- künde da üç Bayan bulunuyor- du. Okunan evraktan anlaşıldı- gına göre, Bayan Matildanın evine pencereden atlıyarak giren bu şahis, evin içini hallaç pamu- ğuna çevirmiş, bir çok kıymetli eşyalar alarak gitmş, Bayan Suk tananın üç kilidini kırarak altın saat, köstek — ve elbiselerini almış, bir Bayanın da cihaz eşyalarını aşırmıştır. Hâkim B. Naci Erel suçluya sördü: — Ne diyeceksin? — Bühnların hepsi de iftiradır. Fi dinlenen — şahitler, suç- lanuh bü evlere nasıl girdiğini açıkça söylemişlerdir. Hâdisenit mahiyeti - itibarile davanın Asliyeceza mahkemesine tevdüne karâr verilmiştir. hâdisenin suçluları iki bayan, nöbetçi hâkimin huzuruna çıka: rildi. Hâkim kendilerine sordu: — Sizin gibi artistlere bu iş yakışır mı? — Nasilsa oldu bayım! Mahkeme huzuruna yirmi iki çift iskarpın getirildi. Haogi iskarpiale; Aliyenin ' gözünün patlatıldığı araştırıldi. — Fakat tam bu sırada bu ikihasım ba- yan, hâkime hitaben: — Biz barıştık; bitti! Demişlerdir. Ortada amme hukuku olmadığı için davanın sukutuna karar ve- rilmiş ve beş dakika evel biri- birini yiyecek gibi duran ba- yanlar, gülüşerek kolkola mah- kemeden ayrılmışlardır. Haik Diyor ki: Kok kömürünün kilosu 4 kuruş! kavgamız Belediye 900 kilo kö. Dahili hastalıklar mütdhasıtımış De M. Şevki Uğur diyor ke * y -0 & . Vaktinden evel thti. yarlığa karşı savaş #L di — Daima sandalyada oyal ve tinel ödevler görenlerde oturarak vücud makines'ine lâzımgelen hareketi - vermediklerinden — ve diğer taraftan da fena âdetlerle yaşadıklarındah yaâvaş — yavaş kan damarı katılaşmasının ea fenasınâ duçar — olurlar. Onun için bunlarda ruhi inhitat çok görülür. Evvelâ unutkanlık ve çalışmakta isteksizlikler başlar. Vücud makinesinin rolleri çok ehemmiyetlidir.. Şurasını bilmek lüzmmdir kit Böbrek, akciğerler, cild ile ha. rice su ihraç ederler. Böbrekler günde iki litre idrar, akciğerler istrahat halinde yarım veya bir litre su, cild bir veya bir buçuk litre ter, su buharı harice çıka- mırlar ki bunların tutarı dört litre eder. Bundan başka vü- cutteki tükrük bezeleri, mide ve karaciğer, pankras ve bar sak guddelerini de gözönüne almak içabeder. Tükürük — güddeleri — günde litrenin dörtte üçü kadar tükür rük, mide bir litre usare, karar ciğer bir litre safra, pankras güddesi de bir litre güdde usa- resi, on iki parmak barsağile, ince barsaklar iki litre barsak mürü bir ton diye Mmi| usaresi verirlör ki, bunların da satiyormuş?. Beyler sokağında Ali aj vih Tacamma A öacalaleheldi miz dün ıı!:ılıııdu geldi ve #u şikâyette bulundu: —k?ıze.;îıîpiînw Kullağiz rım. Altı çocuğum vardır. Evelki gün kok kömürünün kilosunu üç kuruştan almıştım. Bu gün tekrar kömür almak icap etti. Fakat havalar birdenbire ıotıı- yunca kömürün kilosunu bir ku- ruş yükselmiş buldum. Sebebini lüm ve şu cevabı aldim: — “Belediye bize 900 kilo kömürü bir ton diye veriyor. Biz de masrafımızı çıkarmak ve kârımızı temin etmek için kilo- sunu dört kuruştan satmak mec- buriyetinde kalıyoruz., Şimdi gördüğünüz gibi, sepes tim böş olarak eve dönüyorum. Bu hnasıl iştir? Belediye 900 kiloyu bir ton diye nasıl satar? Gazeteniz vasıtasile alâkadarların nazarı dikkatini celbetmenizi di- şürdü. Belediyenin derhal hare- kete geçmesini bekleriz. Kâtiplik imtihanı Vilâyet idare heyetinde boş on lira maaşlı kâtiplik için dün talipler arasında vilâyet salo- nunda bir imtihan açılmış ve bu imthana beş geaç girmiş'ir. emiş ormanlarda.. 53 dara kaldırdı. Küçük maymun da Omüzuna atlamıştı. Birlikte siç- radılar.. Ağaç üzerinden sevgi- lisine sön selâmı yolladılar.. « Bitti- leyorum.. ğ Bu hâdise bizi de hayretedü- | edtrek adlarını kaydettirecek» mecimuu beş litreden fazla usare eder. Şu hale göre insan vücudünde oturan Yunus isminde bir kari- | Kandan hariç olmak üzere do kuz litre bir mayi seyir ve devros diyor demektir, a Nöbetçi eczahaneler Bu gece Başdurakta Sıhhat, Karataşta B. Habif, Tilkilikte Yeni İzmir, Irgadpazarında — Asri, Güzel- yerde Afiyet eczaneleri nöbet- çidirler. —a ——— Ticaret odasında intihabat Ticaret Odası intihab k_l:' ü dün akşam üzeri Tis ::twou'lııı salonunda toplam mış, müntehiblere aid İistelerin derhal oda salon ve köridorla- rına asılmasına karar verilmiştir, Müntehiblerden bu listelerde isimleri — bulunmıyanlar — itiraz Camları kırmış Kemalpaşa kazasında ÖOsmaa ve ortağı Eşrefin kahvesinde bir vak'a olmuştur. Fazla sar- hoş olan -Abmed oğlu Hasan Bülbül, kahveye gitmiş, orada sağ elini kahvenin camına çarp- — bileğinden ağır surette yak =ml;h.ır. Hâdisenin sebebi Hasan Bülbülün yılbaşı gecesi kumar oynıyarak paralarını kay betmesinden husyle gelen teci- sürden ileri gelmiştir. TAKVİM Rumi - 1333 | Arabi - 1350 Kânunaevel 23 Zilkade 3 Kânunusani 5