? Kinunusani Tekin olmıyan evler: Hayaletli U.B. 65 tahtelbahri Masal değil, tam bir hakikat! Bu tahtelbahirde muhakkakki bir uğursuz- luk ve bir de hayalet vardı.. Tuzak gemi ile tahtelbahir arasında top ateşi Tahtelbahir yeniden sefere çıktı, fakat felâket ve uğursuzluk bua tahtelbahirin peşini bir türlü bırakmıyordu. Felâket, felâketi takip edi- yordu. Bundan sonraki hâdise- leride U, B. 65 in ikinci kap: tanının delterinden naklediyoruz: *Bizim sefine, itiraf etmeliyim ki bahtiyar bir gemi olamamış ve felâketlerin en mühimmine ve korkunçlarına sık sık sahne olmuştur. Halbuki zabitlerimizin hepsi de iyi insanlardı. Tahtel- bahirde akıl ermez bir hal ve variyet vardı. Be'ki de hâdise- lerin garip tesadüfleri bu kana- ati veriyordu. Maamafih ben, geminin tekinsiz olduğuna kani idim. Bir gece, denizde iken, geminin güvertesinde bizim ge- miye mensup olmiyan bir zabi- tin hayaletini gördüm. Hayaleti daha yakından gören bir nefer Bunun torpil — infilâkında — ölen ikingci kaptan olduğunu iddia etti. Ben, bir çok geceler, tor- pil mağaraaının civarında dola- şan bir zabit hayaleti gördüm. Bu bayaleti benden başka bir çok kimseler daha gördüler, Son kumandanımız, — böyle hayal görenlere deli der ve ayni zamanda böyle sözler söylenme- sine müsaade e'mezdi, O, ha- yaletlere inanmaz görünmekle beraber, samimi dostlarına “bu gemi tekinsiz hem de - şeytanlı bir gemidir.. demiştir. Mayıs ayında İspanya sahil- lerinde bulunduk. Bu sahiller Civarında geçen günlerimiz, en uğursuz günlerimizdendi, Osland. açıklarında bir firtr naya tutulduk, sermakinist ka- yarak düştü ve ayağı kırıldı. Bir az sonra, bir tuzak gem ye rastladık. Top düellosu mercbu- riyetinde kaldık, daha beşinci endahtta, müdhiş bir dalga gel- di, sefinenin üzerinden aştı;top- çulardan — ikisi kendilerini kur- tarabildiler, fakat topa mermi veren Rişard Mayer, dalga ta- rafından denize sürüklendi, bo- guldu, gitti, Hâdise bu kadarla geçti. Fa- kat biz, daha feci hâd'selerle karşılaşacağımıza emin idik. Uzaktan düşman harp sefi- neleri gördük ve dalmağa mec- bur kaldık. Fakat gemimiz çok seri batıyordu. Hepimizde ve hatta kumandanda da endişe vardı ve birdenbire gemi yen>- den su yüzüne çıktı! Halbuki düşman bizden henüz 500 met- re uzakta idi. Eğer hava sisli olmasaydı, biz. mahvolascaktık; bu sayede yeniden daldık! Bu sefer esnasında ben ha- yaleti üç defa gördüm, gemide- kilerden bir çoğu da benim gibi haâyaleti gördiler. Düşman yerimizi tesbit etmiş idi. Çünkü bir çok mermiler etrafımıza — düşmekte idi. - İki mermi tam üzerimizde patladı; Elektrik lâmbaları infilâk tesirile söndüler; sefinede 25 derecelik bir zaviye teşkil edecek şekilde dik kalktı; arkadaşlardan Lolr man muvazehnesini - kaybederek düştü, birkaç yerinden kemikleri kırıldı; dahili bereler yüzündem de bir hafta sonra hastahanede öldü. Denizaltı bombalanr bizi bir saat takip ettiler. Büyük bir felâketten kendimizi çok güç: lükle kurtarab.ldik. Üssü bahrimize döndüğümüz vakit, iyi bir talıh eseri olarak beni hasfaneye kaldırmak mec- buriyeti hasıl oldu. Bu suretle uğursuz sefineden kurtuldum, arkadaşlarımdan Vermike hare- ketinden evel beni hastanede ziyarete geldi ve » helâk laşmağa geldiğini;, söyledi. Ve: *“Bu defa sağ dönmiyeceğime eminim!, Dedi. Zavallı adam zevcesi nezdinde de bazı vazi- felerin ifasını rica etti. Ve 11 Temmuzda zavallı — kayboldu. Sonradan bu zavallı arkadaşın 34 zabit ve tayfa sında U. B. 65 Tahtelbahiri ile batıb mahvolduğunu öğrendim. U. B. 65 tahtelbahiri ne sır retle batmış veys kaybolmuştur? Hakikat şudur ki bu tahtel- bahir hiç bir iz bırakmadan kay- bolmuştur. Malüm olan da şudur: 10 Temmuz 1918 de Ame- rikan L 2 tahtelbahiri- Kler burnu civarında dalarken diğer bir tahtelbahirin teleskopunu gör- e. Bu U. B. 65 tahtelba: hiri idi, L 2 hârb hazırlığında iken, kumandanı mukabil taraftan kor- kunç bir infilâk duymuş ve bü- yük bir su sütununun yükseldi- ğini görmüştür. Deniz eski halini bulduğu vakit, Amer:kalı'ar diğer tehtel- bah rden en küçük bir eser bile görememişlerdir. Kimbilir? bu infilâk ta mahut hayaletin uğursuzluklarından bi- risi değil mi idi?. —SON— Yunan gençliği |Sadakat yemini verdi Atina, 1 (Radyo) — Yunan Gençlik teşkilâtı, bu sabah Baş- bakan General Metaksas ve di: ğer nazırlar Muvacehesinde sa- dakat yamini Verm ştır. ANADOLU M. Edene, bizzat Başvekil Çemberlayn vekâlet edecek.. Ingiltere. tarihindeki bu emsalsiz hâdise Uzak Şark ahvalinin vehame- tinden ileri gelmiştir Londra, 31 (A.A.) — Gaze- teler Fransaya gidecek olan B. Edenin yerine hariciyenin bizzat başvekil — tarafından — deruhde edilmesi kararının geçmişte mi- sali olmıyan bir karar olduğunu ve B. Çemberlaynın uzak şark işini bizzat takib etmek — arzu- sunda olduğunu kaydediyorlar. Bununla beraber Daily Mail gazetesi B. Çamberlaynın Av- rupa tarzı tesviyesi işini ileri götürmek ve İtalya dostluk mü- nasebatının tekrar teessüsü hak- kındaki arzusunu yürütmek iste- Bütün İtalyan matbuatı Hatay hakkında uzun neşriyat yâp- makta ve Türk — matbuatının neşriyatını. ve Türkiyenin nota Vermesini lehimize olarak bü- yük başlıklarla tafsilât vermek- tedirler. Türk gazetelerinin bik hassa Türkiye- Suriye muahede- sinin feshi ve Sancakta yapılan tazyikler hakkındaki neşri İtalyan matbuatından aynen alın- m şüir. Hatay meselesinin İtalyada ne derece alâka uyandırmakta olduğunu göstermek için, bu mesele hakkında Türk matbu: atının neşriyatını nakleden İtal- yan gazetelerinin listesini aşağıya naklediyoruz: Romada' çıkan “La Tribuna,, “İl Giornale d' İtala,, “İl Te- vere, ve “İl Messggero, gaze- teleri, Milânoda çıkan Della Se *La Sera, ve ,İl Popolo d" İtalia,,, Romada'çıkan *La Ltampa., “La Gazetta del Popolo,, Cremonada çıkan “İl Regime Fasv sta,, Napolinin “İl Mattine,, Messinanın “La Gazetta di Messina,, Katanyanın “İl Popolo di Si- cilia, gazeteleri vesaire. Trablusgarbta çıkan “L' Av- venire di Tripoli,, gazetesi bile Türkiy2 * Fransa münasebetleri hakkında Ulusun neşrettiği ma- kaleyi nakletmiştir. Pariste Yılbaşı eğlencel! geçmiş Paris, 1 (Radyo) — Dün, bü- tün Fransada çok şiddetli s0- guklar hüküm sürmekte idi. Bu itibarla Liyon, Marsilya, Stras- burg ve Verdunda yılbaşı eğ- lenceleri geçen seneki kadar umumi olmamıştır. Yalnız Paris halkı, fevkalâde eğlenm ştir. *İl Corriere M. Eden Çin ricalile bir arada diğini kaydediyor. n Başvekilin hariciyeyi bizzat deruhde etmek kararı gazete muharrirleri arasında büyük bir hayretle — karşılanmıştır. Çünkü umumiyet itibarile B. Edenin işine Lord Halifaks bakmakta- dır. Bu tedbirde başvekilin ha- ridi işlere en büyük ehemmi- yeti atfettiğini isbat eden bir işaret görülmekte ve bu kararın uzak şark vaziyetindeki vehamet- ten mülhem olduğuna şüphe edilmemektedir. İtalyan gazeteleri, Hatay için makaleler yazıyorlar. Hükümetimizin, Uluslar Sosyetesine nota vermesi keyfiyeti, Romada haklı görülüyor. GrTA N O YK BNT MNN FU M Yunanistanda Gönüllü işçi teşkilâtı Yunanistanda da gönüllü işçi teşkilâtı yapılmıştır. llk 300 ki- şilik tabur, Pazar günü tahlif edilecektir. Yakında Atina civa- rında başka taburlar da kurula: caktır. Bu taburlar şehir ve şe- hir civarındaki sayfiyeleri güzel: leştireceklerdir. Gazetele Metak- sas kabinesinin bu yeni teşbbü- sünü alk şlama <tadır. Bu tarihli gazetelerin meşgul olduğu başlıca mevzu, Pire li- manıdır. 175 milyon drahmi sarfile limanın eksikleri tamam- lanacaktır. Estin gazetesi bu hu- susta yazdığı lâkonik bir fıkra- da diyor ki: *Pire limanı yalnız Pire ve Atina için lâzım değildir. Bu limanın Patras, Volos ve Şıra gibi Yunan limanlarını iptal et- mesi de olmaz. Pire limanı Ak- denizin transt merkezi haline ketirilmelidir. Pirede sabih ha- vuz yapılırken, Şıra sabih havu- zundan da vazgöçilmemelidir. , Etnos bu Mmesele hakkında yazdığı başmakalede şöyle di yor: *“Pire limanında yeni silolar yapıldı. Yeni vinçler kuruldu. Yeni tesisat yapıldı. Lâkin ihti- yaç günden güne artmaktadır. Finans müsteşarlığı, bunu göre- rek, limanın tevsiine karar ver- miştir. Emlâk Bankasından 180 milyon drahmi ödünç alınarak bu işe sarfedilecektir. Yeni pro- jeye göre, bir liman dairesi, bir çok antrepolar, kontrol daire- leri sabih bir havuz yapılacak; vinçlerin sayısı arttırılacak, yok lar genişletilecek, velhasıl limsna her ne lâzımsa yapılacaktır. Pire limanı Akdenizin üç 'bü- yük limanı na girecektir. Hükümet, millt iktısadiyatımızın en mübim bir ihtiyac nı bu su- retle tamamlamaktadır., | Tanrının Yıllardanberi san'atkâr, nadi- de bir mermer üzerinde uğra- Şıyordu. İşik oyunlarının yarım, çıplak eserler üzerinde raksetti- gi oda... Kalem değmemiş her mermerde, muhayyel ve çıplak bir kadın, henüz bütün tenasü- bü şekillendirilmemiş birer er- kek hayali gizli.. Ve san'atkâr burada muhayyel hatlarla, san'at- la, aşkla başbaşa; danberi ruhunu, dehasını, bütün enerji- sini, insanlığın tapacağı — bir şaheser yaratmak için verdi. İnsan dehasının en son yara- tacağı şaheser bu olacaktı. San'ata özünü, ruhunu, bütün benliğini, aşkını vermek ve bar şarmak kadar insan) muvalfakı- yele götüren, hayata bağlıyan bir sır yoktur. Heykel, yıllardanberi — sanat- kâra her gün birer parça daha ümid ışığı veriyordu. Ümid; ruhun zavallı ruhun biricik ışığı!.. San'atkâr işte bunun verdiği hızla, gurürünü yılların arkasın- da, şöhretini yarının meçbul ufuklarında bekliyor. Her gün dehasını, kuüdretini — dimağının potasında eritiyor. O,belki şöhretini asırlardan asırlara, eserini diyarlardan di- yarlara nakledecek. Ve — belki bütün ümidi solacaktı. Heyhatl, Kadın denilen ezeli ve ebedi hayalden ve her varlığın o Ak lahından dünyanın en güzel heykelini yaratmak istiyordu. En güzel kadın heykeli; bü- sün uzuvlarile bu veya şu mil- letin güzellerinin göğsü, yüz ve vücudün den seçilmiş bir şaheser- den mi yaratılmalı idi! Tanrı, parça parça her mille- tin kadınına armağan ettiği bü- tün bu güzellikleri yalnız Türk kadınında toplamıştı. Ruhu, — erişilmez, incelikleri, can alan estetik tenasübile, göz- lerini, dudaklarile bütün çıplak- lığile en güzel model, bir Türk kadını olabilirdi. İşte, bu en güzelden de ©h gözel yaratmağa çalışan san'at- kâr, san'atının Allahı, ve eseri de san'atın en yüksek mertebesi olacaktı. “Mikel Aüj, in — "Roden, in dehası bu eser Önünde gürurunu kaybedecek, bunun önünde dize geleceklerdi. ç çeği, .. Her zerresi binbir. heyecan ü HİKÂYE Saheseri Hikmet Örkün gaa saklıyan heykel bu gün bit yordu. San'atkâr en son em ğini, bütün ruhunu bu mermerd aksettirmişti. Son kalem darbe leri, ipekten bir atlasa oya işler gibi artık, san'atın son kudret Türk kadınının gözlerinde yarat- mağa çalışıyordu. Gözler, o derin ve dilsiz ifa- delerin kalbe giden karanlık yolları.. Gözler, şimdi gülen, şimdi balka, halka ruha dökülem haleli titreyişler.. Gözler, ş mdi engin bir deniz, şimdi sonsuz bir sema, hırçın ve bulutlu sone suzluklar.. Gözler, okları kalbi delen gerilmiş yaylar. Yıllardan- beri san'atkârın bülün üm ışığını saklıyan gözler. İşıkların, her zerresini öptüğü bu beyaz mermerdeki bakışlar, ne kadar sönük ne kadar ca sızdı.. Onların hararetini, 1ş rengini, manasını canlandır ne boş bir emekti. San'atkârın ruhundaki — son ümi4, dehasındaki son kudret bitmişti. -Kalem elinden d Gözleri karardı. Birden he terketti. Çırılçıplak modelinin dizlerine kapandı. Model büs- bütün ilâhileşti. Göz yaşları du- daklarına sızan san'atkâr - ilk defa ağlıyor, ilk defa kadın önünde dize geliyordu: — Türk kadını!.. Sen bütün zerrenle, halikin mucizesisin. Yar ratmağa kalktığım gözlerindeki kudret önünde san'atım ne ka- dar âciz kaldı.. Senden daha güzel şaheser — yaratı kalkmak kadar boş bir hayal yokmuş. — Yıllardır, — vücudünle uğraşan san'atım, gözlerinin en- ginlerinde bu gün pek haklı ola: rak can verdi. Öz san'at sensin.. Ancak Tanrının yaratabileceği şaheser sensini.. Dedi, Ve bir mermer soğukluğu ila yere yıkildi. Kalbi durmuş gi- biydi. O gün san'at, ilâhi bir kudre- tin önünde aciz içinde ilk dela dize gelmişti. Zira Türk kadını ancak Tanrının yaratabilcc bir şaheserdi. Seydiköy: Hikmet Orhun Rumen seyyahlar İtalyaya gidivor Roma, 1 (Radyo) — Roman yanın muhtelif yerlerin ten beş yüz seyyah bekleniyor. Seys yahlar, görü meğe şayan yerler gez.cekie. ve bir hafta kadar” kaacaklardır. *