Bir facia — Pakat, polir elendi, bu çocuk dayaktan kaçırak bize ge'di. Başka — mem'ekellerde hükümet eziyet gören çocuğu ğ ana babasımıa bile evinde Barakmaz. Kaldi ki.. —Hakkımız var; batıa büyle bir çocuk geçenlerde gene yerine inde ettiği- “Bin İçin İntihar etti. Fakat ne yapalım? Biz başkası da tek başına topcak bellemek için bağa gönderilmiş. © ge- ee gelmemiş, ertesi gün bıçaklanmış olarak bulunmuştur. — * Cm Bilgeniz, beyelendi, öyleleri vuar Ki aa ili yaşında bir yavruyu, ken- dileri mitafirliğo gittikleri — vakit, evi karışlırmaşın diye, kapı önünde bıra- — kıyoslar. Çocukcağın elendileri geliaceye kadar, soğuktan donayor. Fakit bie köylü siloye çocuğunu okutacağımısı, —ona bakıp evlendi. geceğinisi vadediyorsunuz. Ona istediğiniz gibi paramz hizmet ettirdikten — Ganük evlenme yaşına basınca bir kyanrunu bulub koruyorsuauz. Bu, hemen her adım buşinda tesadüf edeceğiniz, veya bikâyesinl dinli- — yeceğiniz eşiğdhk faciandır. Bir. sürü Türk yavrasu, güya Kitaba uydurulan ı* ile, hakiki esir Hi şürmektedirler. Çocuk Esirgenle Kurumunun yeteb lecezini hı.ımnıı. Devletin içtimal yardım — müemerelerine N diği tahaısat da malümdar. Fakat bütüa burlar, evlidlik faciaana Bamamea nihayet verdirccek bir gizam kurulmasım mennolmez. — Bir dela i bazı taahbüdlere bağlanmadıkça, ve bu taahhüdler hükümet lata: — Aadan tescil edilarek, onun murakabo bakkı temin olonmadıkçı, evlâdlık, % Bir esir tiçacetimin ağır cosasını görmelidir. Doğendan değraya himayo ede. —u'lkk yavralarının baklarını kerer bir mücadeleya girişmesini Çocuk ı— Derneğinden beklememiz doğra değil midirr? garptaki kadar ehemmiyet kes> — betmemiştir. Garpte yılbaşı he- diyesi alıb vermek en esaslı bir 1988 yılbaşı bediyolari için — Amerikadan büyük bir vapur — hâaeket etmiştir. Bu vapurda hediye paketlerinden başka ha> Çin Cumhburiyetperverinin me- zarı üzerine bir Japon bayrağı dikmiştir. Çin Cumburreisi için bu ba- reket çok ağır bir bhakaret demektir. Fakat siyasette mer- hamet yoktur! Tamahkârın başına gelenleri Avustralyada Adelayd şebri sakinlerinden Sanford adlı bir adam çok tamahkâr — imiş; bu sebeple bütün nakdi olan 180 İngiliz Brası —bankaot parayı geceleri sobanın içinde saklar ve sabahları gene üzerine alır- miş. Bir gün âni bir soğuk bastır. miş ve adamcağız sobayı yak- mıştır. Bir az sonra- bütün pa- zanın şoba içinde olduğunu ak- İma getirmiştir. Fakat bir avuç küldea başka bir şey bulma- miştir. Terfi e;:ı Öğret- menler Liste Kültür Bakanlı- ğindan geldi 937 Eylülü itibarile öğretmen- Terin doldurdukları üç yullık kı- dem zamimı müddeti — içinde işlerini iyi başardıkları anlaşı lanların terfi listeleri ile muvaf- fakıyetleri tesbit edilmediği ve aylıkları kıdemlerine denk ol duğu veya fasılaları bulunduğu için terfi ettirilmiyenlerin listesi Kültür Bakanlığından şebrimiz deki alâkadarlara gelmiştir. Torfi ettirilen — öğretmenlerin — aylık maaş farklarının 1938 senesi 'Eylül başından itibaran verik mesi ve terfi ettirilmiyenlerin de , i bi Japonlar şehri işgal edince bu F j , yoktur. — BS,000 tonluk bir. vapur do- — lüğü hediye! Ne muazzam şey! Bir rekorun maliyeti İngiliz yüzbaşısı Corç Oston- *Yıldırım, adlı otomabilile kazandığı malümdur. Bu zabit, saatte 592 kilometro ve 229,5 tre mesafe kat'ına muvaffak uştu. zekorun kazanılması için | SO bin İngiliz lirası sart- - edild ğini İngiliz gazeteleri yaz- : dırlar, . î - f;lfi Flîşrîîğt C Her gün - Çlngııe mdoıhıîı ,25 « AT ae ANADOLU Ege sahilleri, dünyanın TeT DK T M en güzel yerleridir Fakat onların tabil ıhtışamını imar ve medeniyetle takviye etmek gerektir Eg Vi âyetlerini dolaşan ar- kadaşımızdan: Akden zde Anadolunun - batı tarafında, Sporad adaları man- zumesinin Katş sındaki Türk sa- bülerinden -babsetmek istiyoruz. Bu mıntaka Kuşadasından An- talyaya kadar devam eden Ana- dolu kıyısıdır. Burada manzara- lar, ve hele deniz Ve semanın renki dünyanın enm tatlı mavisi- dir. Deniz İ yısından — itibaren başlıyan ovalar, vâdiler, münbit topraklar, zeylin, çam armanla: rım yüklenmiş dağlar birbiri ardınca devam eden hazineler- dir. Zımpara, Krom, Manganez, muhtelif boya madcaleri, zengin mermer ocakları, ve kimbilir henüz keşfedilemiyen daha kaç | çeşid maden, hep bü — minta- kadadır. Eski Yunan, Roma, - Finike, Selçuk, Hitit devirlerine aid bir çok medeniyetler hep bu diyar- da geçmiş, ve bütün bu mınta- ka eski harabelerin âdeta bir mermer kabristanı- haline gel- miştir. Kuşadasından — Antalyaya ka- dar devam eden Türk - kıyıları bildiğ m:z tarihin bir şehri ve dünyanın ea güzel — cennetidir. Akdesiz yalısındaki Türk dam . telinde limanlar, körfezler, koy- lar, burunlar, kilometrelerle sü- Ten emsalsiz plâjlar, hep ayrı ayrı birer güzelliktir. Nis, Mom- tekarlo, Caat, Faler, Dövi, Li- , do.Nloüıb'!'lU.bıeıı- landığımız dünyada h.İkatin öze- nerek yarattığı bir yer varsa © da KM Antalyaya kadar açan bahardır. Ne yazık, şindiyı kadar biç bir Türk şairi Sporad adaları karşısındaki Anadolu kıyılarıcın güzelliğini terennüm etmiş de gildir. Çünkü şehirlerde sivrilen şairlerimiz, bu cenneti tanıma: mışlar, görmemişlerdir. Coğrafya kitaplarile, Turizm tebberlerinde yaradılışın bu harikasına dair bir tek satır bile yaktur. Hab huki Tevratta, İncilde ve Kur'an- da tarif edilen cennetler, hatta Bağaziçi, Fransanın ve İtalyanın meşhur sahilleri bu diyarın ya- nında çok sönük kalırlar. Meselâ Bodrum yarımadasının kıyıları, ve bu kıyıların Karş sında püs kürtme birer ben gbi denizin denizin mavi şinesine serpilen Çalal adacıklarının gurup zar manlarındaki ihtişamı, bir hayal kadar gözeldir. Bu güzellik, bil- katin terennüm e'mek istediği bir edebiyattır. Kıyılar, dağlar deniz ve adacıklar dile gelmiş —wıı. güzellik ve zaman geçtikten senra aşkın söndüğünü hize gösterea, Gençliğinde vefa gözteren Aşıklara yirmi sene sonraki H&Wuw—kıımuıu—uıdı eden bu imuaazam ve mühteşem film MARIE BELL - PIERRE BLANCHR - FERNANDEL - LOUIS JOUVET - RAIMU ğ mlçoısı ROSAY - PIERRE RICHARO VİLM maruf sekiz büyük artist tarafından temsil edilmiştir. 'N'GENE MELODİSİ Muu-uwm&wwmhhbıyık musiki ve neş'e filmi ıılvdni kazanacaktır. m_olıNT JOURNAI; Ö— Cumarteşi, Fazar 12,380 üı gibi öterler, kanatlanmış gibi uçarlar, Manzaranın uçuşu ve ötüşü olür mu drmeyiniz, aldanırsınız. Dikkat eden gözler ve duyan gönüller için renklerin pırılda yışından kopan bir kaynaşma içinda gürybun kızıl rönklerinde çınlıyan sesler pek âlâ duyulu- yor. Fakat bu sesler, gözlerile işidenlere mahsustur. — Güneş bher an yeni bir renk saçarak denize akarken, aşağıdaki dağ- lazın, koyların ve karşıdaki bu- runlarla adaların âdeta hareket ettiğini anlar, renklerin yarattığı bu ilâhi raksın damarlarınızın içinde dolaştığını duyarsınız. O anda?.. Dağlarla, denizin hare- ket edip uçtuğunu duyanlar ve görenler aldanıyor mu acaba, kim bilir? * .. Yukarıdaki uzun mukaddeme- den sonra bazı mühim bahis- keri üç yıldızla ayırarak böyle kısa kısa zarvreti var- dır. İşte bu zaruretle kısaca işar rı! clıııei istediğim bazı cihet- ler de şuolardır: 1 — Bütün bu sahil halkının | denizle' ve denizcilik ila alâkası gibidir. Sahil halkımızı bi- ryan evel denize alıştırmak vazi- fesi karşısındayız. 2 — Bu güzel kıyılardaki ka- sabalarla iskeleler pek viran ve çok geridir. Tebiatin bu kadar mebzul güzelliğine karşı kasaba ve iskelelerimizdeki her şey çir- kindir. Liman yok, rılhtım yok, güzel bir bina, temiz bir yol yoktur. Gece vapurla seyahat ederseniz bütün sahil kapkaran- hktır; - Fıht şımalden cenuba, yani Anlalyaya doğru | giderken denizin yalnız sol tar rafındaki sahiller karanlıktır. 3 — Bu günkü mevzuat ile Türkiyede küçük belediyelerin bir şey yapmasına imkân yok- tur. Halbuki bahsetti- ğimiz Türk yalısını süslemek, aydınlatmak, — buradaki — balkı uyandırmak lâzımdı. — Bu işleri belediyelere bırakırsak eski tas eski hamam, hiç bir şey değiş- tirilemez. Değiştiril değiştirmek elzemdir. 4 — Kuşadasından Antalya- ya kadar devam eden Türk ya- hsını, ancak Ve ancak devlet kudreti imar edebilir. Devletin el uzatacağı işlerde sıra meselesi varsa, bu sıranın muütlaka hü- duddan başlaması daha doğru değil midir? Fazla söze lüzum yok, gene üç yıldız.. Bııhıııılokdlıvdı bizden daha müterakki olan memleketlerde, tefah sahilden dahile doğru devam eder, Zem ginliğin yollandığı yerler, şahil- ler, sahile civar olan ve sahik lerle irtibatı - bulunan mıntaka- lardır. Bizdeki vaziyet tersi- nedir, Bu ters vaziyeti dağiş- tirmek zamanı gelmiştir. Çünkü bize bütün iyilikler gihi her fenalık da sabilden gelecek. Bu itibarla gözümüzü yalılarımzdan ayıramayız, ayırmamalıyız. Bir işe mi başlıyağız, bir şey mi kuracığız? Bir mem'eketin ima:- rına daha fazla ehemmiyet mi vereceğiz, ve nihayet, yurdumu- zun selâmetini düşünerek Ana- doladaki parlak Türk - varlığını ber firsatta bir az daha mı kuv- vetlendireceğiz. No — yaparsak yapalım, sabillerden başlamak Tâzımdır. Fakat, sahillerde temel atar- ken bir az fedakârbğa katlan- mak mecburiyetindeyiz. Sahik | Hava taarruzla' y ha sanİ f 2Ki rından korunına —— .. ——— Sefe:berlik müdürlüğü yapılan masrafları sordu Dabiliye. Vekâleti seforbetlik direktörlüğü, 935-936-937 yılları içinde hava taarruzlarından kor runma işlerine — sarfedilden ve” 938 Şubatı nihayetine kadar sarfedilecek para miklarını vilâ- yetten sormuştur. Vilâyat geferberlik müdürlüğü, Dahiliye Vekâletinin bu sualine mulassal bir cevab hazırlamak- tadır. Sarfolunan paralara ait işler arosında halkın hava taarruzlar rından korunması etrafında yas pılan propagandalar, söylevler, konferanslar, neşredilen -kitap ve risaleler, pasil korunma ted- birleri hakkında açılan kurslar ve bu kurslara alınan malzeme- ler, hava haber alma postaları kurslarile hava haber verme malzemesi ve hatları, canavar düdüğü ve na kal SA RAEkat. V takımları, ağaç dikme işleri ve — * bunlar dışında havaya karşı ko- —— runma bakımından yapılan işler, tatbikat, işık söndürme vesair ş faaliyetler vardır, a Ege denizinde lerimizin imarı, sabil balkımızın | Fartına devam ediyor kalkınması gibi işleri yalsızma- | — Dün Istanbuldan - Hmanımıza — halli idarelerle biçare belediye- ler başaramaz. Tekerlek dönüb kadar bu hayati işte de devlet kuvveti lâzımdır. Para lâzımdır. Hiç elmazsa ve bir defaya mahsus olarak Kuşa- dasından Antalyaya kadar on milyon lira şarfetmek mecburi> | yeti vardır. İhtiyaç mutlaktır ve İ çok aceledir. “M. Raşüd Turğağ *le li tromvay işletilmemiş? Bütün tesisata 350 bm ş lira masraf gidecekti —— Bu takdirde belediye, fa raftan kurtulacaktı, de;g Belediyenin, lııı elektrik ve su şirketleri tesisatını satın al- mak için teşebbüste bulundu- ğunu — yazmıştık. — Elekirik şir- ketinin — mukavelesine — göre, elektrik ve tramvay “tesisat ve Tevazımının — satilabilmesi — için hükümetin müsaadesi lâzımdır. Bu müsaade olmadıkça şirket tesisat ve İevazımı satılamaz. Haber aldığımıza göre bele: diye, şimdiki otobüsleri satın almadan evel İzmir tramvay ve elektrik şirketi — müdürlüğüne müracaatla Kordonda elektrikli tramvay işletmek istediğini bik dirmiş ve bunun tesisat ve ve. sait ücretleri tutarının tesbilini istemişti. O vakit şirketin gös- terdiği hesaba göre, Birincikor- donda elektrikli tramvay arabası işletebilmek — için yapılacak te. | siaat ve alınacak vasıtalara 350 rülmüştür. Bu para bir defa sarfedilince artık Birincikordon medeni nakil vasıtasına kavuşmuş olacak ve şimdiki otobüslere nazaran daha güzel ve muntazam — tramvay arabaları Kordonda - işlemeğe başlıyacaktı. Fakat nedense Kordonda elek: | trikli tramvay işletilmesi muva- | &k görülmemiş, otobüse verilmiş, ilk defa 120,000 liraya | 'IZ otobüs alınmış, ıîındi de ambüs | _uaıısuııwıeıç vapuru limânımızdan mühim miks yak m:_— gidecekti d“k * yor — Bu Sardü dahar' 150/000 - lira kadar olacaktır ki yeküa 270,000 lira eder. Otobüslerin memleketimizde- ki yollarda fazla dayanması ime kânsızdır. deniliyor. - Tramvay yapılınış olsaydı on beş yirmi araba ile uzun yıllar halkı tar şımak mümküs olabilirdi. Şir. ketin Göztepe hattında işliyen —— şimdiki tramvayları tam on beş — seneliktir ve elân yepyenidir. Otobüsler için bir garaj, atöl- ye yaptırmak, mühim masraflar yapmak da lâzımdır. Whu ları goıöılıı ılıılk ı= trikli tramvay işletilseydi her halde daha faydalı ve ucuz caktı diye hikmedebiliriz, — Küçük Men- leres köprüsü ——— Fakin aksam bir | türlü yapılmıyaor. Öıklnıı.- bir - kariimiz NŞ MA ge' Obcınlıin Balyanbolu nahiyesi - ü dahilinde Küçük Menderes nehri j üzerinde bir köprü inşaşına baş- adı, gözler ve üzerindeki de aksam tamamlandıklan sonra mta üzerine döşenecek tahtalara — geldi. Aylardanberi tahta aksam bir türlü dönmedi, kış günlerinde — nehirden kamyonlarla, hatta ara- — &ç