— ANADOLU Fa—;-sgh Selımı lstanıbuldan uzaklaştırmak isti or, şehzade ise bilâkis gittikçe yerleşiyordu 19 Nisann 1512.. İstanbulda bir fevkalâdelik vardı. Halk mütemadiyen Edir- ne kapısına, — Silivri - kapsına doğrü gid.yorlardı. —Asırdıde, muazzım surların — baricinde de Yeniçeri ordusu duruyordu. < Yençerilerin keyfine payan — yoktu. İhtiyar padişah; müteessir, mağmum bir vaziyette sarayın- da kalmış ve sokağa bakan pen- zerelerin dokuma perdelerini indirm'şti. Selim; siyah, tüyü parıl parıl yanan çapkın, çevik bir atın üzerindeydi. Gözlerini surların önündeki kalabalığa dikmişti. — Yeniçeriler, benim baha- dırlarıml Diye mırildandı. Her taraftan toz, duman yüksel yordu. Arada otuz mil mesafe kalmıştı. Yeni çeri oçdusu, İstanbul cihetinden hareketle müstakbel padişahın karşısına çıkmıştı. Şiddetli bir alkış ve ve sonra: — Yaşasın şehzade Selim! göğe yükseldi. Se- lim, tüylerinin ürperdiğini duy- gu. Yeniçeriler, silâhlarını ha- Vfya Foşaltiyorlar, atlar kişni- yor, kılçlar parlıyor, hançereler y ordü. — Kıbrolsun Şebâde Ahmed.. — Yaşasın Seliml., Yeniçeri ağası, Şehzade Se- — İimin sağında ilerliyordu. İstan- yıllarca kahramanlığı dillerde gezen Şehzadeyi gör mek için sokaklara dökülmüştü. Artık Selim, İstanbulda, İs- bul seması altında ve İstan- sokaklarıma - içindeydi. Bi- enaleyh gayesinin birinci saf- S tamamen tahakkuk etmiş - demecil. Vıııyele bakınca, ortada san bir Şehzadenin gelişi değil, muazzam bir cülüs ve onun kubr beyi sarsan velvelesi vardı. Selim artık şehirde ilerliyordu. Diğer taralta padişah ne ya- pacağını şaşırmış, korku ve iztirap ândeyd , Ueziriâzam gelm ştiz j — Zatışahane namına bizim — istikbale çıkmaklığımız münasip mu? Yallığı 1400, altı aylığı 800 kıımııı ANADOL uîui'ı'su:ı'ısm BASILMIŞTIR. . ğüe niz, selâmı şahanemi de — tebliğ ediniz... Onlar gitt kten sonra, padişah yalnız başına kaldı, başını eğdi, düşünmeğe başladı: — Eğer Selim tahta çıkmak teşebbüsünde bulunursa?.. İhtiyar padişah şimdi de bir plân hazırlıyordu. Ba p'ânın, esası, vasıtası, padişahın dolmuş, taşmış olan hazinelerine dayanı- yordu. Diğer taraftan şehzade artık Yenibahçeye gelmişti. Selim, mü- temadiyen etrafını tetkik edi- yordu. Daha doğrusu, devlet er- kânının, vezirlerin gelip gelme- diklerini anlamak istiyordu. Tam Yenibahçe karşısına gel mişti ki, ileriden bir heyet gö- ründü. Selim baktı: —Veczirler! Diye mırıldandı. — Fakat aralarında var? Acaba km?, Yeniçeri ağasına eğildi; — Burada şehzadelerden kim- se var mı? Çünkü ileriden ge- len heyet arasında hanedana mensub bir zat kıyafeti görü- yorum. — Evet şehzadem, biraderi- niz Korkud efendi de buradal — Yaaaal, Şehzade bu kelimeyi acı bir şekilde söylem'şti. Ağa kısaca izahat verdi. Nihayet heyete yaklaşmışlardı. Evvelâ veziriâzam eğildi ve zatı şahanenin selâmlarını teb- lğ etti.. Müteakıben Korkud elendi ilerledi:) — Kahraman ve necib bira- derimi görmekle mesud ve mah- zuzum! Diyerek kollarını açtı. Selim de onu kucakladı. Merasim o gün bu suretle bitmişti. Şimdi artık halk ve yeniçeri: ler ârasında Konyaya, şehzade Ahmed üzerine yapılacak olan harekâta intizar ediliyordu. Halbuki diğer tarafta padi- şahla oğlu Selim arasında si- yast bir oyun, sonu — tehlikeli bir manevra başlamıştı. Çünkü şehzade: — İstanbula girdikten ve bur rada bu kadar muhabbet — ve arkamda da bu kadar kuvvet biri de gördükten sonra buradan Kon- yaya gitmek, fırsat — kaçırmak demektir. Binaenaleyh İstanbul- dan bir adim bile ayrılmam. Demişti. D ğer taraftan yeni- çeri ağasının ağıma da — bir parmak bal çalmıştı: — Cülüsumda kullarımıza bol bahşiş — verilecektir. — Saniyen şimdi kendilerine verilen yevmi akçe, kâft değildir. Buna — üç akçe zammedilecektir. Şehzadenin, bu vadi, yeni- çerileri büsbütün sevindirmşti. Şehzade Selim; Yenibahçede oturuyordu, Yeniçeriler onu bu- rada konaklamışlardı. Bir az hastaydı, müthiş 80- ğuk almıştı. Çiğaeyip — geçtiği yollarda, soğuklar, — rüzgârlar, fırtınalar, toz toprak — içinde kalmıştı. Çok geceler uykusuz kalmış, at üstünde yol tepmişti. Şimdi bir nevi istirahat ha- Hadeydi. Etrafında halk ve ye- n'çerilerden ileri gelen bir züm- re, vezirler, eşraf ve âyan top- lanm ştı. Mütemadiyen memleket işleri konuşuluyordu* Babası, bir gün veziriâzamı gönderdi: —Şehriyarı Hüdavendigâr; se- lâmı şahanelerini gönderdiler.Kon- ya üzerine azimet için fikrinizi soruyorlar? Selim manidar bir şekilde güldü: — Şimdilik dinleniyorum.Bu- nu asker ve balk müştereken düşüneceğiz. Siz de görüyorsu- nuz ki rahatsızım. Veziriâzam başını eğdi — Evet, kulunuz da görüyö- rum ki afiyetiniz mütezelzildir. Selim, yine güldü. Sadrıâza- mın ağzında bir bakla yuvarla- nıyordu. Facat vezir.âzam, kor- kusaadan bunu çıkaramıyordu. Selim: — Paşa, dedi, Şehriyarımız efendimizi benim yine Semen- direye avdetimi arzu buyuruyor- lardır. değil mi? Sadrâzam fırsatını buldu: — Evet Şehzademl Hatta sizi memnun edecek bir çok ha- berler de gönderdiler. — Nedir onlar bakayım? — Malümu devletleri, pede- riniz epeyce zengindir. — Sonu var — M. Müussolini sulk, adalet ve serbestiye inannuyqi İtalya ile Almanya ve Japonya Sosyeteden cekılmekle kalmamış, ona düşman kesilmişlerdir İngiltere matbuatı — İtalyanın Milletler Cemiyetinden çekik mesi kararını tamamile heyecan. sız olarak karşılıyorlar. İtalyanın çekilmesi ile cemiyetin hiç bir şey kaybetmemiş olduğu kana- atinde müşterek bir lisan kulla- nıyorlar ve Mussolininin bu ha- reketinin Almanya, Japonya ve İtalya arasında daha büyük bir yakınlık ve daha sıkı bir bağ- hlık tesisine matuf olduğunu tebarüz ettiriyorlar. Sosyalist Daily Herald güze- tesi 10 İlkkânun 1937 tarihli nüshasında — İtalyanın Milletler Cemiyetinden çekilmesinin ne iyi ve ne de kötü hiç bir tesir icra etmiyeceğini, esasen İtal- yanın filen iki — senedenberi Milletler Cemiyetinden ayrılmış bulunduğunu, - İtalyanın Habe- ve M. Hitler j şistanda — ve İspanyada işlediği cürümler, Japonların Çine karşı giriştikleri cinayetleri alkışlaması ve sulh yolunda yapılan teşeb: büslerin ademi muvaffakıyete uğramasını memnuniyetle karşı- Taması — bakımından — İtalya- nn Milletler Cemiyeti Konse- yinde hâlâ bir mümessil bulun durmasının bir komediden baş- ka bir şey olmadığını, bu gün İtalyanın Milletler Cemiyetinden rösmen çekilmesile bu kontediyo nihayet verilmiş olduğunu, Mus- solininin bu suretle sulha, ada- lete ve serbestiye İnanmayıp harb, şiddet ve hâkimiyci taraf- tarlığını açıkça meydana vurmuş olduğunu, Japonyasız; -Alman- yaşız bir Milletler Cemiyetinin işe yaramaz bir müçssese ha- linde kalacağı iddiasına karşı Tarzan: Balta değmemiş ormanlarda.. 51 * Dünden mabad - 1 — Kiılıcını çekerek Tarza- nn Üzerine atıld; Tarzan kemr dıunl korumak için geri çekildi, âd araya atıldı, ve: Kraliçeniz, size - silâhınızı % koymanızı - emrediyor! günde boğuşmak ol maz!, Dedi. .Bir üharib de iki hasmı bribirindek ayıfdı. — Yayerlerden bir kaçı da Tar- zanı aldılar, Onu kraliçenin kendisine has- rettiği daireye götürdüler, Tar zan, Doriks ile kozunu 2 gfridin önünde paylaşamıyacağımı anla- dı. Fakat kendine hasredilen kulübeye giderken gözüne bir kales ilişli. Bakınca sadık dos- tü maymunu kafes içinde gör dü, bir Vikagi “— Bu kafese kra içeden izin olmadan yıb- laşmak yasaktır! rl Dedi. 2 — Tarzan maymuyynunu ok- şıyamadan geçti. Akşam üzeri saraya davet edildi. Zigirid ba- şına elmaslı bir taç giymiş, eb biselerini büsbütün değiştirm ş- ti. Tarzan bu kızı, kızın kendi- sini sevdiği kadar seviyordu. Sivillinin de karakterlerine — iti- mad edemiyordu. Tarza va hedef ve maksadi Tarzan artık sevgili maymu- nile yeniden ormanlara dalmak, oralarda yaşamak istiyordu. Bu maksadla kraliçeye tatlı bir sçs ve bürmetler: “— Zigirid, gü. zelsin, zekisin. Fakat ben geni sşevmiyorum, sade seni deği, başka hiç bir kadın veya kızı da sevmiyorum. Dedi az sönrat *— İşte. * Sonu var- Dahili hastalıklar mütohasımılz Dr. M. Şevki Uğur diyor ki Vaktinden evel ihti. yarlığa karşı savaş —19— Dimağ kan damarlarının ki- reçleşmesi, — başlangıcında - bile vücutte çok defa ıstırab ve ra: hatsızlıkları mucib olur. Sabah- ları baş ağrıları, baş dönmeleri gibi nöbetler husule gelir, göz kararmaları ve bazan da nöbet nöbet görmekte bozukluklar zu- hur eder. Esasen katılaşmış ve sertleşmiş kan damarları kolayca kırlabilecek, çatlıyacak bir hab dedirler. Bu şekle * giren kan damarları tansiyon yüksekliği altında nihayet çatlarlar. Kan damalarının çatlaması talihe bağlıdır. Beyin ortasında bulunan küçük bir kan damarı çatlasa beynin o kısmına sızan kan birikmesi sinir kablosunun liflerini tazyik eeder, sıkıştırır. Sinir tellerini ezmeğe ve boz- mağa başlar. Eğer sızan kâan birikmesi az olur ve emilirse, birinci haltada sinir İifleri ezil- mekten kurtulur. ve felçler de kaybolur. Şayed dimağda bu kan birik- mesi emilemiyecek — derecede çoksa ve sinir tellerini tam ez- Miş İsa bunu tamir etmek im- 4 kân daireşinde değildir. Onun — içindir ki bu ezilmiş sinir telle- rinin - gittiği - kasılarda daimi felçler tevellüt eder. Şurası a: thlh. beyinde büyük bir dı-gî:ın:u derhal bü: edeı ve yumuşak dwmığ kitle- edARİAAİ oncmnın W—d—.— vurulmuş tesiri yapar. Netice itibarile insanı ölüme küdar sürüklemiş olur. -Arkası var- Ç| Bu gece e Kemeraltında Hilâl, Karataşta Habif, Keçecilerde Yeniizmir, Irgatpazarında Asri. Yarın gece Kcmeııltındıvş'faı Güzelyalı: da Güzelyal, Tikilikte B. Faik, İkiçeşmelikte İkiçeşimelik, Alsan cakta B. Fuat eczancleri nöbete gidirler. —— ——— bu beynelmilel sulh müessesine de bu gün İngiltere, Fransa ve ve Saovyet Rusyadan maada daha elli milletin aza olarak bulunduğunu bildiriyor ve tıpla bir şehirde kanuna karşı riayete sizlik gösterenlerin adedi arttık: ça polis kuvvetlerinin ilgası — düşünülmiyeceği gibi devletlerin — — cemiyetten çekilmesi ile bu cek miyetin dağılmasının mevzuubahs olmıyacağını tebarüöz cnına.ı; Diğer taraftan Milletler iyetinin verimsiz ve binaenaleyh * lüzumsuz bir müessose olduğu — kanaatini taşıyan koyu muhafa- zakâr Daily Mail gazetesi 10 Tikkânun tarihli nüshasında İtal - ya aleyhine tatbk edilen sank — Sonu 10 untır sahifede — ——— | TAKVİM Rumi - 15333 | Arabi- :356 Könünuşvel 20 Şevab 20 K—ııum.ıs.ı ıı 1 ) 3 8 Paz -i Bimi edü , vi y eli Ü lli y ea *e br ., vv Bak.. Dedi.