Min. Banasyö bir elini delikanlıya uzatmış ve di- gğer elile de kapının tokmağını tutmuştu.. — Kalbimi açıp görebilirse- niz, orada okuyacağınız garar betten dolayı bana acırsınız; orada bulacağınız büyük aşkr mih sizi meraka düşüreceğine eminim. Sizi seven kimseden korkunuz olmaz. Genç kadın başını sallıyarak dedi ki: — Aşktan çok çabuk bahse- diyorsunuz, efendil.. — Çünkü aşk beni birden- bire ve ilk defa olarak kavradı; çünkü daha yirmi yaşındayım. Genç kadın onu gizlice süz- Müştü. Dartanyan tekrar söze başladı: — Dinleyiniz; ben iz üzerin- de bulünüyorum. Üç ay evel pencereden kadına gösterdiği- nize benzer bir mendil sebebi- le, Aramisle az kalsın düello edecektim; eminim ki, âyni mar- kalı bir mendil için. — Emin olunuz ki, efendi bu suallerinizle beni yoruyorsunuz. " — Fakat siz, Mm. bu derece ihtiyatkâr olmakla beraber, bu mendil üzerinizde iken tevkil olunarak mendili bulacak olur- larsa teblikeye gireceğinizi dü- Şünmüyor musunuz? — Ne sebeple, harfler benim — Yahut, Camille de Bois Tracy. — Sasunuz, efendi! Tekrar susunuz diyorum! ahl benim ba- — Evet; beni tanıdığınız için hapsedilmek, ölmek - tehlikesi Valmei & — O halde, sizden hiç ay M kadın ellerini biribirine geçirip riyakâr bir tavır takı- narak dedi ki: M — — Efendi, efendi, Allah - Tası için k ve asilzadelik 4 benden kaçınız!... Bakı- saat gece yarısını Temmuzun onuncu günü duvarlara yapıştırılacak beyannameleri bir kere de benim gözden geçirmem istenilmişti.. Ben de kendisine iş işten geçmiştir. Maamafih bir kere bakayım, fakat sen kendini topla, artık uzun boylu raporlar yaz: dırma, tecessüsten vazgeç de- miştim; Umumt harbde onuncu kolor- du kumandanı olan Hafız Hakkı Paşa © tarhte Erkânıharbiye Kolağası idi ve 99 uncu bölü- “#ün Âmiri gibi bir vazifesi de çalıyor!... Tam bu saatte beni bekliyorlar.. — Madam, emrinizi meği reddedemem; olunuz, gideceğim. — Fakat peşimi tak b etmi- yeceksiniz; beni gözetlemiyecek- siniz?, — Hemen evime döneceğim. —ALI Ben sizin iyi ve cesur bir delikanlı olduğunuzu anla- mıştım. Bunu söyliyen Mm. Bonasyö bir elini delikanlıya uzatmış ve diğer elile de duvarın içine saklı gibi duran küçük kapının tokmağını tutmuştu. Dartanyan kendisine uzatılan eli tutarak hararetle öptü., — Ahl artık sizi hiç görme- mek isteriml... Dartanyanın kaba bir safi- yetle ve bağırırcasına söylediği bu söz, kadınlarca nazikâne müdahanelere tercib olunurdu, günkü fikrin en derin duygu- Ssunu ilşa ve hakıki duygusunu ispat ederdi., Bonasyö henüz Dar- tanyarıa avucunda bulunan eli ile onun elini sıktı ve çök mü> vazişkâr bir sesle cevap verdi: — Pek güzell Çok âlâl Ben sizin gib: söylemiyeceğim; çün- kü bu gün kaybedilen bir şey her zaman için kaybedilmiş sa- yılmaz. Kim bilir, bir gün ser- best kalacak olursam arzunuzu yerine getirmiyeceğim — nereden malüm?... —— Bu vadinizi aşkım için de veriyor musunuz? Diye Dartan- yan sevinçle bağırdı.. — Ohl Buna gelince şimdi- den söz veremem; bu husus ba- na verebileceğiniz hisse tâbidir. — O halde, bu gün Ma dam.... — Ohl! Bu gün size karşı şükran borcumdan başka bir duygum yok.. Dartanyan kederli bir halde söylediz — Ahi Siz çok sevimlis'niz; fakat aşkımı iyice göremediniz. — Hayır, sizi çok mert bu- luyorum; işte bu kadar.. Fakat ümitli bulununuz; bazı kimsele- ifa et müsterib him ne halt etmiş. Dedi. Ben de: —Hayrola dedim. Hahz bey anla'mağa başadı. Meğer alış- mış kudurmuştan beter derler çok doğru imiş. Selânik Redf taburu zabitlerinden yüzbaşı Re- fet beyin |İstiklâl harbindeki Re- fet paşa) Redif yoklama v> mua yenelerini yapmak için çıkmış olduğu mat-kasında uğradığı yerlerde ahalıyi tahlf etmekte vardı. İbrahimin söylediklerini İve gizli cem yet teşxilâtı vücuda kendisine anlattım. O da müte- essir oldu. Ve hatta: —Mustafa herifte kendisinden beklenilmiyen bir. kalb varmış dedi. Eğer sonuna kadar bu adam bir fenalık yapmak istemez ise ber halde bir şey düşünü- rüzü de ilâve etti. Aradaa iki gün geçmemiş idi. Hahız Hakkı etrmekte olduğunu haber alan brahim ordunun haberi olmaz zannına düşerek bu haberi yal- dızlıyarak — pullıyarak — Rumeli umumi müfettiş! ğine vermesin mi? Bereket versin bu gibi iş- lere pek © kadar karışmıyan müfettiş paşa da:; —Bu kanun zabiti efendi ile bey beni çağırtmıştı. Yanına İrssmi bir alâkamız olmadığından, &ider gitmez: —Gördün mü Mustafa... İbra: * 4 bir yanlışlık eseri olarak gönr dedği rapora ayaen takdım rin elinden bir şey kaçmaz.. — Oh! Sz beni en mesut bir kümse yaptınız! Bu akşamı unutmayınız... Vadinizi unutma- yınız.. — Müsterih olunuz, vaktinde ve yerinde her şeyi hatırlıyaca- ğm. Hayd | artık gidiniz; Allah aşkına g diniz! Tam gece yar- sında beni bekliyorlardı, —hal- buki geciktim.. — Yalnız beş dakika. — Evet; fakat bazı işlerde beş dakika beş sene demektir. — Hele aşk hususunda... — Peki amma, birine âşık olmadığımı size kim söyledi? — Demek buluşacağınız - bir erkektir. ha?.... Erkesl. Diye Dartanyan bağırdı. Madam Bonasyö sabırs zlıkla boyanmış olmaktan azade ka- lamıyan bir tebessüm — göstere- tek ddi ki: — Hav Allabıml: Münakaşıya yeniden başlıyo uz.. — Hayır, hayır; ben gidiyo- rum, işte gidiyorum; sadakatim ahmaklk —dahi ola, bir gün mükâfatım alacağım — inan'yo- rum; adiyo, madam, adiyol.. Tatmakta olduğu eli bırak- mak için büyük bır gayret gös- terdikten sonra sıçrıyarak ayrı- hp koşmakta bulunduğu sırada Mm. Bonasyö de pencere ka- nadına yaptığı gibi, kapının tokmağını haf İçe ve muntazam fasılalarla üç kere çalmıştı; o köşeyi dönerken tekrar geriye baktı, kapı p andı. ... Ka gçe ei kaybolmuştu.. Dartanyan yoluna devem etti; Mm. Bonasyönün gittiği ev ya- hut refakatine adam bayatını tehlikeye koysa bile kend sisi (gözet arkikeğe — sör vermiş olduğu gibi gene ver diği söz mucibince evine git- meğe mecburdu. Beş dakika sonra Fossoyö sokağında bulu- nuyordu. — Zavallı Atosl dedi, olup biten şeyleri hiç anlıyamıyacak- tır. Beni beklerken uyuyakal: mış, yahüt evine giderek orada bir kadın kapatıldığını " baber ediyorum dıye Müşiriyete havale etmiş. Rapor Cemal beydedir, Bu herf hakkında ne merhamet ve ne d> itimad diyerek sözünü bitirm şti. Temmuzun onuncu günü du- varlara yapıştırracık beyanna- meleri bir kere de benim göz- den geçirmemi istiyen Hafız Hakkı henüz müsvedde halinde- aolan bu beyannameyi bana gön- dermişti. Ben de odama kapan- miş busu #kuyordum. — Kapının hififçe açılarak İorah min - içeri girdiğ * gördüm, hemen: ahim sen ne yaptın, bir de vicsan azabından filân bah- sediyordun, Releti Feke nahiye- snde teşkilât yapıyor diye niçin jurnal ettin ve niçin © juraalı & virn olmadığı halde müfettişliğe, verdin, dedim. Bana derakap: — Nazım bey İstanbula teda- viye giderker mühim meseleleri bır kere de mülettiş paşaya bu- Üzüm satışları K. S. k 13 15 13 S0 13 25 y 6 50 12 25 15 S0 14 25 13 75 15 25 13 75 13 75 KS 127 Ü. Kurumu 17 2 261 Ş. Rıza H. 167 Esnaf Ban. 155 İnhisar ida. 68 Y.İ. Talât İ| 64 C. Alanyalı | 60 Alyoti bra, || 57 M. J). Taran. 33 İ. Rasih Ah. 31 Ş. Remzi 28 K. Taner 15 H. Alberti 10 S. Saraç 4 J. Kohen 1926 — Yekün 189353,5 Eski satış f191279,5 Umum yekün Piyasa fialleri 30-12-937 çekirdeksiz üzüm orta fiatleri: 12 50 13 25 14 00 15 25 ı 17 5S0 12 22 00 Zahire salışları W ç. Cinsi 29 Susam 10 Börülce 2000 Ken. Pala. 420 10 B. Pamuk 10 almıştır. Atosun evinde bir ka- dın! Busunla beraber, Aramisin evnde de bir kadın vardı. Bu işler çok acayip; bakalım sonu nereye varacak,.. — Fenaya varacak, diye bir tevap vermişti ki, bunun Planşe olduğunu delikanlı sesinden ta- nıdı; zihni çok meşgul kimseler g bi sözlenerek dar sokağa gir m ştiki, bunun nihayetinde ken- di evinin merdivenleri vardı. Dartanyan Planşeye sordu: —NıçÇın fenaya varacak? Ser- sem herif, ne detek istıyorsun? Yeni bir şey mi var? — Her türlü felâket. — Ne gibi? »— Birincsi, M. Atos edildi. — Tevkif hal Atos tevkif edildi hal Niçin? — Oadanezda buldular... Sizi zannederek götürdüler.. — Onu kim tevkif etti? — Kaçırdığınız siyahlı adar mın getirdiği muhalızlar| — Kendi izmini niçin söyle- medı? Bu işte biç alâkası ok madığını niçin söylemedi?.. Sonu tevkif dirin demişti. Demez mi? Bunun Üzerine: — Askerlikte mevcut âmire itaat icab eder, senin âmirin merkez kumandanı ferik Süley- man paşadır.. Ve ayani zamanda: —Eğer sen nankörlük etmesey- din şu elimdek kâğıdı sana okurdum sen de ibret alırdın, fakat senin gözlerin bu nurlu kağıdı ve nurlu günleri görmi- yecektir dedim ve koğdum. Kapıyı kapayıp dışarı çıkan İbrabim merkez kumandanının yanına giderek hasta 'ığından bahisle izin istemiş ve Paşa: — Mustafanın odasına - bir giriniz. meşgul olduğu şeyleri görünüz. Onlar bu daireye kadar geldikten sonra ne bize ve ne de zatıâlılerine artık yapılacak bir vazife kalmamıştır. ü de unutmamış. Paşa * bilâhare 'bure ları baua gülerek anlatmıştı. - Sonu var « | grelir. | oturur. Orada uyuyan 4 adam larından Şari V İspanyanın ünlü Şarl Oninti, bir gün ormanda avlanırken yolunu şaşırır, bir kulübeye ras- Rahatlanmak üzere az görünür. Onlardan biri kalkar, imparatora yaklaşır: — Rüyamda saatimi aldığını gördüm, lütfen geri verr mi- siniz? der. İmparator çaresiz, saati çıkanıp veririr. Bu sefer ikincisi uyana- rak: — Şimdi rüyamda elbisemi çaldğını gördüm, çıkart baka- hm şu urbamı! Der, Üçüncüsü de para kese- sinin çalındığını söyler ve alır. En sonunda dördüncüsü Şarla: — Şu boğazındaki zincir de ben'm hisseme düşse gerek. Der. Bunun üzerine Şarl; dü- düğü öttürür. Kendisini ara: makta olan adamlar yetişr, hır sızları yakalarlar, Şarl bunun üzerine: — Şndi söz sırası bende olsa gerek; ben de dördünüzün de| — rüyamda asıldık'arını gördüm, der, Ve sözü hemen yerine ge- Ürilir. Kortez ve Şarl Meks kayı fethettikten sonra dönüşünde Kortez, İspanyada çok soğuk karşılandı.. Bir gün saraya çağırılmadan gelen Kor teze Şarl küstah bir davranışla: — Kimsiniz diye sorunca, Korter hemen: — Sana atalarının bıraktığı saraylardan daha çok iller arma- ğan eden adam! cevabını verir. Filip VE Filip VI Trecyde yenildikten sonra VArbroie sarayına sığına- rak şu sözlerle kapının açıl- masını istemiştir: *Açınız! Fran- sovanın sesidir.. Ve bu söz tarihi, unutulmaz bir söz olarak kalmıştır. Francise I, Pavia, yenilişinden sonra an- nesine yazdığı mektubu şu cümle ile kapamıştı: “Anneciğim, haysiyetinizden başka her şey bitti, mabvoldu.,, İoan H loan 1L nin İngilizlerle savaşı vardı; Waehlej iğirüçüine / elf duğu zaman nezaketle şunu söy- lemişti: — Sizi yemeğe çağırmayı dü- şünüyordum. Fakat felek benim sofranızda bulunmamı daha uy- gun gördü. Yaman hırsız İngiltere kralı Şarl I zama- nanda hırsızin biri, şık bir kıya- fetle saraya, bir baloya girmeğe mavaflak olur. Şarl bir lordun cebinden hırsızıa altın tabakayı aşrmakta olduğunu görür. Fa- kat hırsız krala parmağını ağ- zına götürercek “Sus, — işaretini verir, Şarl görmemezliğe - gelir, hırsız da tezelden işini bitirme- sile #vışıp gider, Büyük Frederik ve oğlu Bir gün büyük Frederik oda- sında çalışırken ' büyük oğlu içe riye dalari topla oynamıya başı lar. Top, bir seferinde tam im- paratorun masası üzerine düşer, İmparator, hiç bir şey söylemez, topu alır, küçüğün eline werir, yazısına devam eder. Prens topla oynamağa devam - ediyor, top gene tam masanın üzerine dü- şünce, unparator topu masadan parçalar.. #çağı Bümekla iktifa ediyor. üncü dela top gene masa üstünde tam yazının üzerine dü- şünce imparator imparator topu abp cebine koyuyor. Prens, ba- basına bir daha kendilerini te- dirgin etmiyeceğini — söyliyerek topun ger- verilmesi için yalva- rıyor. İmparator aldırış etmiyor. O zaman küçük prens, masa- ma karşısına geçiyor, ellermi kalçasına dayamış bir durumda: — Haşmetli babamdan soru- yorum; topu — verecek misiniz? Evet, yahut hayır? İmparator, bu durum - karşı- sında gülmeğe başlar ve: — Çok cesur bir yavrusun, Silezyayı senden geri alamazlar, Diyerek topü geri veriyor. Ödemiş: E. H. Akman İşa-et!er.- Nihad Bey cad- desi ne halde? —3 n Bir günde iki mestub aldık, vatandaş şıfahen derd yandı, kariimiz de telefonla bik dirdi; “Anbarapalasla Kışla arasın- daki Nihad Bey caddesi; »a bakımsız bir şehre bile yakış: mıyacak ve âdeta köyler içinde gözükmiyecek bir manzara gör teriyor., Caddenip vaziyeti, şu yağı murlu günlerde, çirkin bir tablo ibi herkesın gözüne çarpıyor. ütün kaldırım, sanki şehrin medeniyeti ile eğleniyor. Ne araba — geçebiliyor, ne yolcu. Otomobillerin zifusleri -balkın yüzünde ve çukurların — muhte- viyatı, mütemadiyen — savrul- makta.. Tramvaydan inmek bile her» kesi düşündüren bir bâdise ok muştur. Bu cadde üzerinde evelce de belediyemizin alâkâ. sını iştemiştik.. İzmirin; en işlek ve göz önün deki caddesi bu halde bırakıl- mamalıdır, tekrar; ehemmiyetle nazarı dikkati celbederiz. — . Kömür 5 kuruşa Müteahhide her ko. laylık gösteriliyor Belediye, İzmir balkının odun kömürü ihtiyacını temin için bir mütcabbitle anlaşmıştır. Bu mü- teahhid, civar vilâyet ve kaza. lardan ucuzca satın alacağı kö- mürleri, kamyonlarile İzmire ge- tirtecek, pazar - yerlerinde klo- sunu beş kuruştan sattıracaktır, Bu müteahbide kolaylık göste- i ll t belediye ve taraflarından — mat ver.İmiştir. SERMEKC DN e p t e Halkevi köşesi: ' 1 — Daktilo kursu açılmış tır. Kaydolunanların ve yeniden kaydolunmak istiyenlerin 5/1/938 akşamı saat altıda Halkevine mürac aatları, 2 — Lise olgunluklarına ha- zırlanmâk istiyen gençler için Felsefe kursu açılmıştır. Bu kur- sa devam etmek istiyenlerin de Dmulapınar okuluna — müracaat- l’n.. 3 — 31/12/937 cıma gülü Yönkuruül toplantısı - vardır. Tâzımgelenlere