— 48 — Yazan: Aleksandr D& Dartanyan onun elbisesinin şeklinden kadın ol- duğunu anlamıştı amma, yüzünü göremiyordu Merakı basiretine galebe çal- dığı için, mendili gördükten sonra konuşmağa dalmış — bulu- oan iki kişinin bu meşguliye- tinden istifade ederek saklı bu- lunduğu yerden — çıktı. ve çok ihtiyatla ayaklarının ucuna bar sarak ve fakat yıldırım süratile sıçrıyarak duvarın köşesine — gi- dip siper aldı ki oradan ha- kınca gözleri apartımanın içini görüyordu. Bu faydayı temin etmiş bulu- nan Dartanyan taaccübünden ax kalsın bağıracaktı; gece 2i- yaretçisile konuşan adam Ara- mis değil; ancak bir kadındıl. Dartanyan onun eibişesinin şeklinden kadın olduğunu an. lamıştı amma yüzünü kâfi dere- cede göremiyordu... Bu esnada apartımandaki ka- dın ikiaci bir mendil çıkgrarak kendisine gösterilmiş olan men- Sonra iki kadın bir kaç söz konuştular. Nihayat pencerenin dış kapakları kapatıldı. Dışarda duran kadın döndü ve Dartam yanın yanından dört adım uzak- tan geçerken mantosunun baş- lığı ile yüzünü kapatmıştı; fakat kadın bu ihtiyatı yapmakta ge- cikmiş ve Dartanyan Mm. Bo- nasyöyü tanımıştı..., Mm, Bonasyö, kadın cebim den mendili çıkarırken Dartan: yanın aklına gelen şüphe bu idiş fakat Luvr sarayına tekrar girebilmek için kendisini M. la Porta göndermiş olan bü Ma- dan Bonasyönün gecenin 'ssat on bir buçuğunda ikinci defa alarak kaçırılmaktan da kork- madan Paris sokaklarında do- laşmasının sebebi na olabilirdi? Şu balde, mutlaka, mühim bir mesele vardı; lâkin bu yir- mi beş yaşındaki güzel kadının mühim meselesi ne olabilir? aşk! Fakat kendasni bu derece Tefrika No. 47 324 senesi temmuz ayınının onuncu tehlikeye attırmağa 'sebep olan aşk kendine mi, yoksa başka- sına m aitti?.. Kalbini terkedilmiş bir âşk derecesinde kıskançlık kemiren delikanlının kendisine sorduğu sual buydu. Şimdi Mm. Bonasyönün gi- deceği yeri anlamak için pek basit bir çare vardı: Peşinden giütmek.. Dartanyan pek kolay olan bu çarenin icrasına, pek tabit olarak, sevki tabisile koyul- muştu, Fakat dikilmiş bulunduğu yer- den bir heykel gibi hareketle gelen delikanlıyı gören ve arka tarafından da ayak sesleri - işi- ten Mm. Bonasyö yavaşça ba- ğirarak kaçmağa başladı.. Dartanyan da peşinden koş- tu. Mantosuna sarılarak - kaçan bir kadına yetişmek güç bir mesele değildi. Daha sokağın üçte birini geçmeden yanına yetişti.. Zavallı kadın yorgunluktan değil, fakat kokudan tıkanmış- tı ve Dartanyan elini onun omu- zuna koyunca hir dizi üzerine çökerek boğuk sesle bağırdı: — Rica ederim beni öldür, çünkü bir şey öğrenemcasiniz!.. Dartanyan kolunu kadının be- line sararak ayağa kaldırdı; fa- kat kadının vücudünün ağır- Taşmasından bayılmak üzere bu- lunduğunu anladığı için hemen sadakatini teyide çalıştı. Fakât bü teminlerin” Mudam Bonasyö gözünde bir kıymeti yoktu, çünkü dünyada ön fena maksat takib edilirken dahi böyle söylenebilirdi; ancak bu ses yabancı değildi. a Madam Bonasyö sesi tanı- mıştı; gözlerini açtı, kendisine bu derece korku veren adamın yüzüne baktı ve Dartanyan ol- duğunu görünce — memnuniyetle bağırdı: — Ohi Siz misiniz? Sizsiniz ha! Çok şükür Allahım! Bin şükürl... Dartanyan cevap verdi: — Evet, ben; Allahın sizi hi- maye için gönderdiği benl.. — Benim peşimden bu mak- satla mı geliyordunuz? Diye soran genç kadın karşı- soda düşman yerine bir dast görmesin den korkusu gitmiş ol duğu chetle şakacı hali icabı olarak cilveli bir halde gülü n- semişti. Dartanyan dedi ki: — Hayır, hayır, bunu itiraf ederim; beni yolunuza atan te- sadüftü ; bir. kadının arkadaşla- rımızdan — birinin penceresine vurduğunu gördüm... — Arkadaşlarınızdan birinin mi? diye Mm. Bonasyö onun sözünü kesti. — Şüphesiz; Aramis benim en iyi arkadaşımdır.. — Aramis! Ba da kim? — Durunuz, duürünüz, bana Aramısi tanımadınızı mi- söyle- mek istiyorsunuz?.. — Bu ismi ilk dela işitiyo- rum. — © halde bu eve de ilk defa çHyCmt. öyle mi? — Elbette öyle.. — © evde bir delikanlı ol- duğunu biliyor musunuz? — Hayır.. — Bir silâhşor olduğunu? — Aslal. t 'N “— Demek, önunlü konuşma- || ga gelmediniz? — Dünyada değil. Bundan başka, benim bir kadınla ko- nuştuğumu görmüş olacaksınız. — Doğrudur; fakat bu kadın Aramisin bir ahbabı olabilir.. — Banden habörüü yok.; — Kadin onun evinde bulu nuyor. — Bundan bana ne. günü öğleden sonra 28-12-937 Üzüm satışları 9 M. J. Taranto 14 42 Esnaf Ban. 13 75 143 A.R. Üzüm. 13 50 100 İnhisar ida. 10 25 62 K. Taner 1$ 48 Albıyrak 10 5S0 36 S. Saraç 13 25 26 Paterson 15 50 23 Y. I. Telât 10 75 20 Ş. Remzi 14 D. Arditi 187977,5 Umum yekün İncir satışları Ç. Alıcı KS KS 92 Ş.Rıza H. 6 4A Alyoti bi. 3 25 9 M. ). Tara. 7 50 145 Yekün 121307 Eski satış 6 32 7 — Fakat bu kadın kim? — Ohi Bu sır bana ait de- gildir. — Aziz Madam Bonasyö; siz çok İâtifsiniz, fakat ayni za- manda muamma gibisiniz! — Böyle olmakla bir şey mi kaybederim! bu içtima, Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası olacaktı Şimdi hertaraf kendisinden eevab bekliyorlardı. Ve çevabın müşbet olması da Tâzım imiş. Ya aksilik eder de mukavemete kalkışacak olur ise ne olacak idi. Gözlerini yumuyordu. Den hal kan ve ateş içinde kaldığını görüyordu. Bu, hiç işine gelmi- yen bir işti, İnad etmezse, mukavemet gös- termezse belki şahsına karşı bir fenalik yapılması - kimsenin ak- haa gelmezdi. Çünkü gelen tek geatlarda bunlardan hiç habse- dilmediği gibi buna benzer bir emmare de yoktu. Oltuz. gene dür kapanmış olan meclisin açl- ması işteniyordu. Şayed bu tar lepleri terviç edilmezse dökü- lecek kanların- mesuliyetinden bahsolunuyordu. Güvenecek kimse kalmamıştı. Höle Osman paşanın - ortadan kârargâkile beraber sır kadem olması Hamidi büsbütün afal- laştırmışt. Âdeta kend sinden de korkmağa başlamıştı, Geen telgrafların -hepsinde cevab bekleniyardu. Bunu uzatı mağa da gelmezdi, İyi ve kötü bir gevab — venilmek lâzimdi. Düşündü, — taşındı vükelâ heyetini Yıldızda topla- mağa karar verdi. Bu heyet ile beraber eskiden hizmeti gemiş vüzera ve vükelâyı da çağımmışlı, Bunlar arasında eski sadrıâzam- lardan Sat paşa da vardı. Gerek Sait paşa ve- gerekse Kâmil paşa bu iki vezir Sultan Hamt için ea son iştinadgâh idi, En lüzümlu zamanda ya Kâmil paşa veyahut Sait paşa sadarct sandalyesine — oturtulur, * Gaile savuştuktan soara bunlar da ya evlerinde ikamete veya bir vilâyete memur olurlardı. Vükelânın toplanmasına dair iradei seniye tebl ğ olunmuş ve toplantıya gelmeleci arzu edi- lenler de gelmişti. Yıldız o gün tarihi bir gün yaşıyordu, 324 yılı Temmuz ayının onun- Cu ginü öğleden sosrra yap an bu taplantı Osmanlı tarihinde bir dönüm noktası olaçaktı. Yıldız ve saray ya bildiğinde ısrar edecek, bütün mesulyet leri kabul ederek taannüt edecek, milletin istediğini yapmıyacak, n dökmeğe karar verecek vek yabud mili âmale boyan eğer en — nihayet ! rek teslim bayrağını çekecekti. Bu toplantıdaki karara tâbi ol- mağa karar vermişti. Yıldıza gelen vükelâ, — vüzera Rumelideki — hüdisatı — işitmiş- lerdi. Bir çokları sultan Hami- din ısrarından korkuyorlardı., Ayni zamanda israra siyasi va- ziyet te" müsatd değildi. Reval mülâkatım padişah ta biliyordu. Ve en zyade Hamidi düşündü- rendö bu idi Bu gibi hale memleketin tahammülli — yoktu. Dimyata giderken evdeki buk ğurdan da o'acaklı. Revgalin ta: hakkuku demek millet için bir felâket olduğu derecede kendisi için de bir belâ ıdi. Kime karşı saltanat sürecek ve bu saltanatı kimler yaşatacaktı, Bunlar hep Hamidin dimağımı bir — burğu gibi büküyorlardı. İçtima — başlamıştı. Başkâlip Tahsin paşa Rumelide ilk kur> şunun atıldığını bildiren telgraf- tan müşir Osmân paşanın te gayyübüne kadar gelen telgrafa kadar bütün telgrafları, verilen emirleri, alınan cevapları oku- muştu. Bütün azalar tepeden tırnağa kadar kulak keslmiş- lerdi, Böylelikle başlıyan müza- kere gece yarısına yarım saat kala devam etti ve en nihayet Said paşanın riyasetinde yapılan bu toplantı; Said paşanın da kudreti ke. lâm izhar ederek bir çok defa- lar teyid ettiği veçbile (Vatan ve milletin uçurumda yuvarlan- mak üzere bulunduğu bir sırada âmali milliyeyi kabuldea baş- ka yapılacak bi iş olmadığı) kanaatine varmış ve bu kanaati yapılan ve imzalanan bir maz- bata ile Abdülhamide dahi bi- dirmiştir, Mazbatanın muhteviyatı sul- İtan Hamid tarafından kabul edilmiş olduğundan eski tabirile tarihe kavuşan vükelâ heyeti derakab istifalarını — vermiş ve meşrut? idare ıstılahatına mu- vafık olarak iş başına sadrıâğzam Salid paşa kabinesi geçmiş ve hemen Yıldız. telgrafhanesinden sadnâzam Said imzasile: Bilâmüddet içtimaı tehir edi- len meelisi mebusanın biinayeti tealâ küşadile Mmebusanın içti- maa daveli ve bu süretle ka- nuau esasinin yeniden meriyet İ| tır. Sicil kayıtları Memurların sicil esas törlüğü tarafından bazırlanan emniyet teşkilâtı — sicil ve hal terçümesi — nizamname projesi tetkik edilmek üzere Devlet Şurasına verilm ştir. Projeye göre terfide esas olan ehliyet ve liyakat siciller ile ta- ayyün edecektir. Bir polis ve âmirinin terfii için kıdam tab- losundaki terfi sırası esas - ok makla beraber, kanunun tayin ettiği şekilde iyi sicil alması şart olacaktır. Her polis ve mensubunun si- cillerine yazılacak — bütün bali, salâhiyetli âmirler — tarafından bir sicil müddeti içinde bir def tere sırasiyle not edilerek za- manında bu esasa göre memur ların sicil kâğıdı doldurulacak- ile sicil kâ- gıdları mahrem ve hizmete mah- sus olacak, salâhiyetli olanlara gösterilemiyecek, suret: de çıka» rılamıyacaktır. Terfi eden hak kında yeni sicil esası kaydı tu- tularak sicil kâğıdları ve eski sicil esas kayıdları genel direk- törlüğe gönderilecektir. Sicil muhteviyatını ilşa eden- ler, tamamını veya bir kısmını kasten ortadan kaldıranlar, ya- hud okunamıyacak şekilde kir- letenler veya sicili aleyhte ve lehte tahrif edenler ve bunların yapılmasına sebebiyet verenler Ceza nizamnamesine göre tec. ziye edilmeklea beraber, ayrıca haklarında ceza kanunun hü kümleri de tatbik olunacaktır. Sicile esas olan notları tut- mağa ve sicil doldurmağa mec- bur olanlar projede şöyle sıra: lanmıştır: Merkezlerde şube direktörleri, İ daira reisleri, direktör muavin- biliyeti; iş sahiplerine ve halka karşı yapılan muamele, munta- zam giyinmek, temizlik, vazife dışındaki zamanların geçirildiği yerler, ciddiyet, ketumiyet, nefse hâkimiyet ve bunların vazifeye YEMAETEARK I DU AR a DECL İK ENEN SAD mevküne konulması iradei şaha- ne iktızasından olduğu tebşir kılınır. Diye meşrat.yet idarenin ikin- ci defa olarak ilânını müş'ir te'gerllar, — evvelâ — beklenilen merkezlere — cevab olarak ve bilâhare tamim suretilede bilü- mum> vilâyetlerle müstakil san- caklara verilmiştir. — Sonu var — _ıl ç— S terfi işinde olacaktır. Emniyet işleri Genel direk- | tesiri, yurd severlik, çeviklik, verilen emri tam ve va&ttinde yapmak, adli, -idari, siyssi ve belediye - kısımlarından — vangi- sinde daha zyade muvallfak olduğu. Hususi vasıflar da şur'ardır. Kamiser muavinlerinder itiba- rten ber sıaf âmirin ma'yetini yetiştirme. sevk ve idare kabi- kyeti, oötoriter olup olitudığı, verdiği emirlerdek? isabet, suzuh ve hâkikat. Emniyet teşkilât — monrupları birer sicil numarası alacakardır. Her memura iki senede tir si- Sicil kâğıt- Haziran — &yında genel direktörlük tarafından yok lanacaktr. Yollanacak sed kâ- gıtları her âmir tarafındak biz- zat doldurulacaktır. Sicil kâğıt- larıne — sicili yazılan mervurun malevk derecedeki işi yapıp yas pamıyacağı da işarct olunacaklır. Her âmir sicile vicdari ve şahsi kanaatini yazacak, sırn- sında memorların vasıfların: an- lamak için muhtelif işler de s cil verecek memaurları deneyecektir. Bir memurüo terhiinde bir terlfi müddetindeki sicili nazarı itibare alınacaktır. Bir yerde- 6 ay ve daha aşağı kalanlara sicil dok durulmıyacaktır. Bir yerden diğer bir yere tayin edilenler ayrılışlarından evel her yıl Marttan itibaren o senenin sicilini doldurmağa mecr hur olacaklardır. Nakil, tahvil ve becayiçlerde sicil esas not delterleri memu» run giltiği yer âmirine ve âmi- Trin ismine zalta mahsus işaretile yollanacaktır. Bundan — başka nizamname projesinde sicillerin gönderilme şekilleri ve riayet edilecek nak- talar, sicil esas kayıdları, sicıd kâğıdları ve hal tercüseeleri genel direktörlükçe - yapılacak muameleler bakkında uzun ve eşaslı hükümler vardır. Emniyet direktörü veya âmüri derecesindeki şube direktörleri ve muavinleri için birinci dere- cude emniyet drektörleri, ikinci derecede valiler, Kazalarda betün zabıta me- murları için birinci — derecede emniyet âmiz veya bu vazifeyi yapan komiserler, ikinci dere- cede vilâyet emniyet direktör. leri, emniyet âmir veya bu vazifeyi yapan emniyet komiser- leri için birinci derecede emniyet direktörü, ikinci derecede valiler, Yuanan veliahdı Prens Pavlonun düğünü,. Atina, 28 (Radyo) — Velihd prens Pavlonun diğünü için başlıyan hazırlıklar devam edi- — yor.. Zevç ve zevcenin bineceği sekiz atlı araba, şimdiden kazır- lanmıştır. Prens Pavlo, Perşembe günü Blaksenburg şatosundan yalnız olarak Atinaya hareket edecek ve beş gün sonra da nişanlısı prenses Freder.kle anası ve ba- bası, Almanyadan Yunanistana azimet edecektir. Düğünden beş gün sonra ve liahd zevcesile birlikte Avrupa seyahat ne çıkacaklardır. Bükreş, 28 (Radyo) — Ro- manya veliahdı G and Voyvod Mihail, bir heyetle birlikte Ati- naya gidecek ve Yunan veliahdı dayısı prens Pavlonun düğyü- nünde Romanyayı temsil ede- cektir. f