Dervişe sormuşlar: — Niçin böy'e üstün başın perişan? Neden böyle pis geziyoramn? Derviş cevab vermiş: — İçimi temizlemekten vaktt bulup ta dışımı düreltemiyorum!: Bu bikmeti bize, daha rüştiyede iken dere diye okuturlardı. O dervişi, ahlâk nümunesi olarak gösterirler, onun gili olmamızı bize telkin ederlerdi. Hakikatte, gördüğümüz nmümuneler de bir ax öyle idi. Rindlik, kalenderlik, Mübalilik, dışa ve çekle ehemmiyet vermemek o devrin modası idi. O a manki —hooularımın, yakası yaplı cüket ve paktolarımı boğgün, yıpranmış hali ile bafızamın kuyta bir köşesinde bulmaktayım. Defterlerimizdeki — hataları düzeltmek için yakımımızda kalem tutan zıf irli permakları ve kirli tırnakları Aynl tiksinti ile şimdi de görüyorum. İç ve dış.. Bugün düşünüyorum da için dıştan başka olduğunu -söylek mekte bize mürebbilik edenlerin ne kadar yanıldıklarını bütün açıklığı ve acılığı ile anlıyorum. İç dediğimiz yer neresidir. Ve onu temizlemek nanl olur? Eğer bu ahlâk şuutumuz, yani haline gelmiyon bir viodanımız demekse dışımızda hareket vicdasın ne kaymeli vardız? Dışarı vucmyan b geyin içerde var olmasının ne faydası olabilir? Cüzzam illetine — tutul! bir yan, miskinleşmiyen bir ahlâk, bebemabal hbariçle kendini hissettirecektir; ya bü- Cum, ya müdalan ederek... Fikir de böyle. Bea iyi düşünürüm mü diyorsunuz? O halde — mutlaka gözet söylemeli ve iyi yazmalısınız. Üslübun olmadığı yerde mimari, resim olmadığı gibi edebiyat da yoktur. Özü olanın, her halde kendine hâs bir isi olur. Harabede define devri çoktan geçmiştir. Şimdi altın külçelerini ve kaymelli kâğıdları, intizamın ve zekânın en güzel eserlerinden biri olan mahsenlerde ve kasabalarda saklıyorlar. Şekil, esastan ayrı bir. şey telâkki edilemez. Şekil, esasın oluşanu dışlaştırmaktan başka bir şey değildir. Diş temizliği iç temizliğinden doğar. İç intizamı, dış sistemleri — yaratır. Şekli bozukta düzgün öz nasıl bulunabilir? Fakat unutmamalı ki dışa, iç yözümden bakmalıyız. Şekle ehemmiyet vermek, hiç bir zaman — çekilperesi: Formaliste —olmak sayılamaz. Ne yalmız iç, me sade dış. İçli, dışli mükem. melleşinek; işte hakikf medeniyetin gayosi! Tırnak ve saç uzaması Amerikada tırnak veya saç- ların bir saatte ne kadar uza- dığını tesbit eden makineler ya- pılmıştır. Bu makineler, hem in- sanın ve hem de saç ve tırnak- ların sıhhati ile âlâkadardır. Ba makinclere göre, sıhhatta olan bir insanın tırnağı 12 sa- atte 1,04 milimetre büyümek- tedir, Saçlar da 0,08 milimetre uzamaktadır. Avcılık cilvelerinden Fransada Sen dö Partinde bir avcı tavşan avlıyayım derken iki sevdazedeyi yaralamış ve ken- disi de faka kısmıştır. 25 yaşında bulunan Zi Pini adlı, iri yarı, meşin derili bir matmazel, henüz 16 yaşında bu- lunan Gabriyel Klevi adlı bir delikanlı ile bir çit arkasında oturmuşlar, sevişiyorlarken atak avcı da bir tavşan bulduğunu sanmış ve bu hatayı -yahut ta... yerinde hareketi- yapmıştır. Adamcağız iki ay hapis yata- caktır. Amma hatasından dolayı pek te gam çekmemiştir. sanı- yoruzl. Kangoro Avustralyada kangoro namını taşıyan bir hayvan vardır. Bu bayvanın kendine mahsus - bir hususiyet ve garabetleri vardır. Tarihi de çok garibdir. 1779 senesinde meşhur İngiliz kâşifi Kok, seyahati esnasında Kuinslanda varmıştı. Avustralyalı yerlilerle ilk temasları sırasında kocaman karınlı bir takım hay- vanlar görmüş ve derin — bir hayret içinde kalmıştı. Yerlilere bu hayvanın İsuini — sorduğu vakt “Kangoro, — cevabını ab mıştı. Kangoroların ismi işte bu su- retle konmuştur. Fakat sonradan da kangoro kelimesinin Avust- ralya yerlileri dilinde: “Ne söy- lediğini Aanlamıyorum, demek olduğu anlaşılmıştır. Garip bir aile! Meksikada Hanriko Gonzales adlı bir adam vardır; bu adan bundan yedi sene evel bir kızla evlenmişur. Fakat zevcesi öğrete mer: oduğu ve kendisnden Foza aylık aldığı için aralarında şöyle bir m ıkavele yapı'mıştır. Hezüi ©6 işnden istifa edecek, v şlerle meşgul olacak, sile- süpür.cek, vıkavacak ve çu .ı) ARAMAROİN v 7 Ces, Hasan - Âli Yücel "U I..rı tan işlerle hiç bir veçhile alâkadar olmıyacaktır! Bu mukavele ah- kâmina tam yedi sene Tiayet edilmiştir. Fakat son günlerde karı koca arasında bir ihtilâf çıkmıştır. Yedi sene bulaşık yıkamaktan bıkan Hanriko, karı- sının istilası üzerine ev işlerini yapmamak — istemiştir. Halbuki elt medudariyinsdk ea eli bi nokta yazılmamış ve Hanriko- nun ev himetlerini karısının ma- tşta olduğu müddetçe yapacağı ciheti mesküt bırakılmıştır. Bu noksan yüzünden karısı Hanri- koyu şimdi mahkeme kararile ev işlerinde kullanmakta imiş! Görülmemiş bir facıal Birleşik Amerikada Norval şehrinde 35 yaşında bulunan Garmak Liç isminde bir. kadın yedi çocuğundan beşini öldür- müştür. Bu kadının kocası bir cinayet yüzünden hapse mahküm edil- miş ve hapishanede bulunmak- tadır. Sefaletin tesirile aklımı oynatlığı sanmlan Garmak, 15 yaşında olan Gazil ile 11 ya- şında bulunan Rozne bir mektub yazarak diğer beş çocuğu Koran, Graldin, Moris, Maksi ve Nki öldürmüş ve ortadan yok ol- Muştur. Bir iş için dışarıda bulunan Gazil ile Roze eve döndükle- rinde beş kardeşlerinin cesedini ve katil annelerinin mektubunu bulmuşlardır. Müze müdürü Müze müdürü B. Se'âhaddin Kantar, Afrodiyasta bulunan ta: rihi eserlerin İzmire naklinde hazır bulunmâk - üzere yakında Aydına gidecek, oradan Geyre köyüne gececekt'r. ANADOLU — | Şehir dahili haberleri Çeşmede daima turfanda|Tire yolun- mahsul yetişebilecek mi? daki cinayet Bunun için kaplıca sularından is- tifade edilmesi düşünülüyor Şehrimizde bulunan ve vilâ- yetimizin jeolojik teşkilâtı hak- kında tedkikler yapan Ziraat Vekâleti memleket jeoloji araş- tırmaları enstitüsü müdürü pro- fesör B. Vilhelm Salamon Kal- vi, bugün Çeşme kazasına g de- rek orada da tedkikler yapa: caktır. Kendisile birlikte Çeşmeye gidecek olan vilâyet ziraat mü- dürü B. Refet te kaplıca rından istifade edilmek surı Çeşme — havalisinde — turfanda mahsul yetiştirmek için etüdler- de bulunacaktır. Çeşme Tıca köyünde ılıcalar- dan akan sıcak sular, boşuna akıp gitmektedir. Bu suların in- şa edilecek büyük bir serden geçirilmesi suretile bu serde her türlü turfanda mahsul ye tiştirmek ve iyi satmak mümkündür. Vilâyet ziraat mü- fiate dürünün bu mühim iş için yap- makta olduğu tedkikler, haki- katen İzmir ve Çeşme için çok faydalı olacaktır. Yapılacak ted- kiklerden elde edilecek netice hakkında — hazırlanacak — rapor Ziraat Vekâletine gönderilecektir. Sarıcalar köyünde bir haydudluk Yüzleri örtülü, elleri si- lâhlı dört adam.. Köy bakkalına işkence yaparak para. e— larını almak istediler, yakalandılar. Bergamanın Sarıcalar köyünde bir haydudluğa teşebbüs vak'ası olmuş, bakkal B. Zühtünün dük- kânına giren yüzleri maskeli dört silâhlı şahıs, zorla para almak istemişlerse de emellerine muvaffak olamıyarak kaçmışlar- dır, Bu haydudluk vak'ası şöyle olmuştur: Sarıcalar köyünde oturan bak: kal Bay Zühtü yıllardanberi köy- de bakkallık yaptığından, çi bir adam olarak tanınmıştır. İki gün evel gece vakti, köy halkı- nın camide teravih namazı kı- dığı sırada ellerinde mavzer ta- bancalar ve yüzlerinde de bez- den birer örtü bulunan dört kişi '—' İ—l Bundan — kırk elli sene - evel İzmirde yaşıyan — avukatlardan çok zarif, ayni zamanda haylice derbeder bir zat varmış. Ba zatın - olabilir a..* diğer bir zata bir m ktar borcu varmış. Avukat iki ucunu bir araya getirerek bir kaç yüz an faltın hal.) ibaret borcunu bir türlü veremez ve alacaklının her gün devam eden müracaat- larına: — Haftaya gell Covabini verirmiş. Zavallı alacaklı har hafta mü- racaat eder ve: — Önümüzdeki haftaya bir uğral! Cevabından başka lâf işite- mezmiş. Nıhayet haftaların birinde ala- ansızın. Bay Zühtünün bakkal dükkâmına girmiş ve: — Kıpırdama, yakarız. Diye bağırarak kapıyı tutmuş- lardır. B. Zühdü, karşısında yüzleri örtülü ve elleri silâhlı dört adam görünce bunların para için gel- diklerini derhal anlamış ve ken- dilerini lâfa tutmak istemiştir. Haydudlar, kendisini yakalıya- vak zovla parasim —almağa tes bbüs edecekleri sırada Bay Zühdü, dükkânda banko üze- rinde yanân bir lâmbayı - sön- dürerek karanlık dükkânda ban- konun arkasına gizlenmiş, hay- dudlar, karanlıkta ne yapacak- Vâde meselesi caklı zat, avukatın yazıhanesine gene gelir, bakar ki avukat ya- zihanede yok, yalnız avukatın kâtibi var; boynunu bükerek avukatın nerede olduğunu, ne zaman geleceğini sorar. Kâtip, meseleyi bildiği için adama der ki: — Avukatı görüpte ne söyli- yeceksen bana söyle. Alacaklı: — Şu bizim bir kaç yüz lira alacağı istiyecektim. Kâtip, elendisinin para vere- cek halde olmadığını ve aylar- danberidir bu zavallı klının gelip gittiğini bildiği için şöy- lece kestirme bir cevap verir: — Arkadaş! Nafile gelip git- mel! Sen bu alacağını ancak ah- rette alabilirsin! Bazı tevkifler 'daha yapılmıştır.. İzmir-Tire yolunda Taşçeşme mevkünde şoför Emin ve mua- vini Alinin feci bir şekilde öldü- rülmesi hâdisesi tahkikatına Tire adliye ve zabıtasınca ehemmi- yetle devam edilmektedir. Haber aldığımıza göre bu ci- nayet münasebetile Tirede bazı tevkifler yapılmıştır. Hâdisenin failleri bug inlerde tamamen mey- dana çıkarılacak ve adliyeye verilecektir. Bir tren kazası Alsaricakta bir loko- motif raydan çıktı Evelki akşam A sancak istas- yonunda bir tren kazası olmuş- tur. Sâat 17,30 da İzmirden Ödem şa hareket etmesi lâzım- gelen katar rlanmıştı. Ö sı- yada katarı götürecek lokomotif, depodan çıkıp bir az ileriledik- ten sonra ters açılan bir makas- tan geçmiş ve birdenbire ray- dan çıkmıştır. Lokomatfte bulunan makinist ve ateşçiye bir şey olmamıştır. Lokamatif, bir saat kadar uğra- şılarak tekrar ray üzerine alınmış ve Ödemiş postası 18,35 de ha- reket edebilmiştr. larını şaşırmışlardır. B. Zühdü © sırada karış karış bildiği dük kânın içinden ayak — alışkanlığı sayesinde kolayca ve sess zce dıçarı cıkmağa ve var kuvyatil- köy - odası doj koşmağa başlamıştır. Haydudlar, banu anlayınca derhal arkasından si'âh atmağa başlamışlarsa da B. Zühdü, zik- zak yaparak kaçtığı için atılan İ "EAAL LN * .. Bu muhavereden yarım saat sonra avukat yazıhanesine gelir ve kâtibine kendisini - kimseni arayıp aramadığını sorar. K — Şu mahut alacaklı geldi. Avukat şu suali sorar: — Ne dedin ona sen? Kâtip cevaben: — Senin bu parayı herife ve- remiyeceğini bildiğim için adam- cağzın ümidi kesilsin diye ona, (Sen, bu alacağını ancak ahrette alırsın dedim.) Herif de bırakıp gitti. Umarım ki bir daha da gelmez. Avukat, bu sözü dinledikten sonra kaşlarım çatarak kâtibe der ki: — Behey ahmak; herife neye (ahrette alırsın!) diye vâde ver- din? Fıkracı TAYYARE at : Cıihan edebiyatının incisi VECTOR MAR. GERİTE'in lâyemut eseri ç LA G (ERKEKKIZ) BELL Tarafından tem- Ahlâki ve İçtimaf muazzam eser İLÂVETEN: 2 TENA: ZA ARSON: sil edilmiş YELATELER: ARTESİ TALEBEYE ANSLAR SAT DröR SÜB - ENDAM - ve SES itibarile güzel kadın tipini yaratan RAH LEANDER Tarafından temsil edilen ŞARKILI - REVÜLÜ BÜYÜK FİLİM PARAMOUNT JOURNAL 30 — 40 — 50 (15) KURUŞTUR 2 Kümanuerel Dün geceki yangın Arastada üç dükkân yandı: Dün gece saat yirmi üç radı delerinde Arastada tuhafiye eşe yası satan küçük bir kaç dük çıkmış ve derhal genişlemiştir. İtfaiye Zzamanında yetişp fedakârane çalışmamış ve yangını söndür- memiş olsaydı yangın çok ge“ nişliyecek ve mühim zararlar yapacaktı. İfaiye, gece yarısından — son- raya kadar çalışmıştır. Yangın- dan mütevellid miktarı 15 bin liradan fazla tahmin edi- liyor. Yangımın nasil çıktığı hak- kında tahkikata devam maktadır. kândan birden yangın Zzarar olun- üzüm ve incir ihracatı racat ne kadardır? Tutulan bir istatistiğe göre şimdiye kadar bu yıl mahsulün den ihraç edilen incir miktarı 22 bin ton, üzüm miktarı da 15 bin tondur. Börsa kayıdlarına göre borsada satılmış mıkarı 23 bin tona baliğ olmuştur. İncir rekoltesi, hurdalar da davil olmak üzere 34 bin ton, üzüm rekoltesi 42 bin tondur. dış memleketlere mermilere hedef o'maktan kur- tulmuş, neles nefese köy odar sına varmış ve orada bulunan muhtarla diğer halka başından dan Bergama jandarma komu tanlığına bildirilmiş, vakit geçir. meden — jandarma — müfrezeleri hâdise yerine yetişerek — araştır malara başlamışlardır. Alınan seri tedbirler neticesi olarak vak'a faillerinden Eğrigöl köyünden Halil oğlu kara Mus- tafa ile Poyrack köyünden Har ll İbrahim derhal - yakalanmış ve isticvaplarında suçlarını itirâf etmişlerdir. Vak'a esnaşında kulk landıkları mavzerler de — bulun: muştur. Diğer haydudların Poyracık köyünden Hüseyin ve Alâeddi — çfiliğinden Hasan Hüseyin ok dukları anlaşılmış — ehemmiyetle takiplerine devam edilmiştir. Bugünlerde ici şeririn de yâ* lanacak'arı muhakkaktır. Cum” huriyet Türkiyesinde — haydutlu” ğgun, şekavetin yeri yoktur. Bert” gımıdı Sarıcalar köyünde böyle ir şeye teşebbüs edenler, kıSf bir zamanda yakayı ele vermif bulunuyorlar. Bundan dolayı j49 darmamızı takdir ederiz. Şehir Gazinosu Şehir gazinosu ve lokan! tarafından İstanbulun Gırdî barında çalışan artistlerin M? him bir kısmı angaje edilmis” tir. Bayramın birinci günün! len itibaren varyete numaralarınd başlıyacaktır. - Gazino Ve * kanta - salonları - bilbassa ai lerin — gelebileceği bir şekil hazırlanmıstır. Suriye Bnçvdh'h e Fransız ricalile konuşma! aevam ediyor Paris, 1 (Radyo) — SwiYE Başvekili B. a dı: kşir gün de Fransa Hariciye " , reti siyasi müsteşarı B. Fr_l"“k De Teşanla müzakerelerin? vam eylem ştir. Müzakereler sürmüştür. geç vakte ytf & Rekolteye nazaran ihe