V, (e Kaplumbağa ve tavşan Küçüklere mahsus temsil Bir anne Bir mürebbiye Küçük Ali: 9 yaşında Küçük Aliye: 8 yaşında Birinci melis Anne ve mürebbiye Anne — Nasıl, çocuklardan Memnun mustın? Mürebbiye — Evet Bayan.. Yaşlarına göre, iyi bir kalbe maliktirler. Aliye bir az tembel ve'Ali de bir az karıştırıcıdır, amma zamanla bu huylardan vazgeçeceklerdir. Anne — Ben de öyle san- yorum. Sizden sonra çocukların terbiyeleri çok değişti. Mürebbiye — Teveccühünüz, Bayanım.. Anne — Ah.. Aliyenin bu tembelliği.. Aksine olarak Ali de çok acelecidir Mürebbiye — Bütün bunlar akıllara başlarına geldikçe ge- çecektir, ben şimdi derslerinden Mmemnunum.. Anne — Bunu ben de - bili- yörum, bunun için bugün çocuk- ları mükâfatlandırmak istiyorum.. Onları götüreceğim.. Müsaade edeceksiniz değil mi? Mürebbiye — Memnuniyetle.. Zaten derslerini de bitirmiştiler, Yalnız bir sahife yazıları kalmış- te, siz hazırlanıncıya kadar on- '& da yazılarını bitirirler. Çamme çıkar, eli a srarabhiye dakit 'dürür ve kitapları dözeltir, bu tırada iki çocak içeriye girer, Ali Aliyeyi âdeta çekerek getirir.) İkinci meclis Mürebbiye, Ali ve Aliye, Ali — O nasıl yürüyüş öyle.. Sanki kocaman bir keplumba; Aliye — Elimi bırak canım. Acıtıyorsun.. Bir az yavaş yü- Tüsek olmaz mı?. Mürebbiye — Çocuklar, kav: ga yok.. Bugün anneniz sizi gez- Meğe ve sinemaya götürecek... Haberiniz olsun. Ali ve Aliye (ikisi birden) — Evet, annemiz bize haber verdi, Mürebbiye — O halde uslu olmak gerek.. Yoksa size ceza Beririm, ber şeyden evel yazınız bitecektir. Ali — Oooof... Yazı yazmağı hiç sevmiyorum ben... 'Aliye — Ben de öyler: Mürebbiye — İyi amma, Am heniz bu derse çok önem veri. Yor.. Ben de sizi sıkmı; Züzel masallar kopye ettiriyo- Tum, daha ne istiyorsunuz?. Haydi — bakalım, yerlerinize.. devlerinizi bitiriniz.. Üçüncü meclis Ali ve Aliye Ali — Hele bir bakalım, bize ÜN gün' manl: masol | vermişe. © o.. “Kaplumbağa ve tavşan, buki ben sana her gün kap: Mmbağa deyip duruyorum, değil Mi Aliye? Aliye — Beni rahat bırak, ya- Zti yazıyorum. Vakit kaybede- Sek zamanda değiliz.. i — Adam sende.. Bunu îı düşün, tenbel kaplumbağa.. © © yazıları hemencecik ya- » bitiririm. e liye — Sen de tavşan olur: ıum-h.M-ıııd. olduğu gibi kap- taylda ben olayım, sen de Vşan,.. Ali — Bundan ne çıkar san- Birinci resimde kir böceğinin: tırtılı görünüyor; su — üzerinde bir saz veya kamış üzerine tu- tunmuştur. Bâcek burada deri- sini değiştirecektir. İkinci resimde suyu terketmiş olan tırtılım kamış üzerinde bü- yüdüğü görülüyor. Tırtıl içinde böceğin vücudü teşekkül etmiş, başı da tırtıldan çıkmıştır. ki?.. Hem.. Bir yazının mana- sını öğrenmeden yazmak doğru değildir ki... Sen şu kitabı ver de bir az gözden geçireyim. (Tuhaf bir tavırla masalı oku- mağa başlar) Aman ne tuhaf bir masalmış bu? Hele resimleri © kadar güzel ki.. Şu resimleri kopye etmek çok iyi olacak, bilirsin ya, benim resme hevc- sim çoktur, mürebbiye ise bizi resimden menediyor. Aliye — Hakkı yok mu? Sen ders ve ödevlerini bırakıp resim yapmağa kalkışıyorsun.. - Fakat rica ederim, beni işimden alı- koyma... Sen de yazına başla- san iyi ola.az mı? Ali — Adam sen de... Daha çok vakit var. (Bir az sasarlar, Ali rerim yapar. ken mürebbiye girer Ali defteri he men saklar), Dö:düncü meclis Evelkiler, anne Anne — Haydi çocuklar.. Ne ©o Ali, ne var... (Alinin sakla- dığı defter yere düşer, annesi defteri yerden alır ve derin bir hayretle) aman... Ali... Bunlar, bu kargacık burgacık şeyler de ne?.. Ödevini nereye yazdın? Mürebbiye — (Deftere bakar) amanın aman.. Bay Ali ödevi- nizi ne yaptınız? Defterinizi böy- le niçin kirlettiniz? Ali — (Çok utanmış bir hal- de) ben daha çok - vakit var sandım da... Resim yapıyordum, halbuki vakit kuş gibi geçiver. miş.. Eğer bir dakika daha gel- Üçüncü resimde - bö tıldan daha fazla — kurtulduğu görünür; ayakları havada tutu- nacak yer aramaktadır. Dördüncü resimde böcek ar- tık böş tırtila — tutunmüş - fakat kanadları henüz tekemmül etme- miş, yumuşak ve kuvvetsizdir. Beşinci resimde böceğin ka- nadları artık kan devranına tâ- bidir; bu sebeple vücüd zayıf: memiş olsaydınız, ödevim: yap- mış olacaktım, amma... Mürebbiye — ... Amma, ma- saldaki tavşan gibi uykudan uyanınca... Anne — ... Oyunu kaybetli- gini anlamışsın, ve bu gün sine- madan da mahrum kalacaksın. Her hak ve zevk, bir ödev ve bir iş karşılığıdır, oğlum... (Ali ağlamağa başlar, hemen, he- men ağlamak üzere bulunan - Aliye kardeşine yaklaşır.) Aliye — Ağlama ağabey.. Benim de bugün sinemaya gi- decek keyfim yok... Evde bera- ber kalırız. Ali — Olmaz Aliye.. Benim kabahatim için senin hak ve mükâfatından mahrum kalmanı istemem, ah... Bzn sana kap: lumbağa demiştim, değil mi? Aliye — Ben de sana tavşa- benze dememiş miydim? Bunlar bizim kulağımıza küpe olsun.. Fakat ağabeyciğim, ben bugün seninle kalacağım, kabul eder misin? Anne — İki kardeşin büyük kalpliliği bu defa kendilerini cezadan kurtarıyor, baydi, —Ali, Aliye hazırlanınız, sinemaya gi- diyoruz. (Ali, Aliyeyi kucaklar) Ali — Kardeş.. Senin benden çok iyi kalpli olduğunu bilirim, senin sayende cezadan - kurtul- dum, bundan sonra... Aliye — Ödevlerimizi bir an evel ve vakit kaybetmeden ya:- palım, değil mi? Ali — Evet, evet, ne sen *| lamıştır. Kanadlar henüz böce- ğin boyunu geçmiş değildir. Altıncı resimde böceğin vü- cudü tamamile incelmiş, kanad- ları tekemmül etmiş, büyümüş ve parlak, şeffaflanmış, cam gi- bi olmuştur. İşte, kır böceği bu anda havalarda uçacak küçük tayyare mahiyetini almıştır, iste- diği gibi uçabilir! kaplumbağa ol, ne de ben tav- şan olayım... Perde iner F. $. Benlioğlu Afacan çocuklar Çocuk — Baba. Bir muha- vere ne demektir? Baba — İki kimsenin görüş- mesi, Çocuk — Yani annemle gö- rüşüldüğü gibi mi? Baba — Ha... O ma oğlum, ona monoloğ derler! Resimde (1) numaralı şekilde görüldüğü veçbile kalınca ve sağ- lam bir kağıdı kesiniz ve bunu (3) numaralı şekildeki veçhile bir kurşun kalemine sarınız. Bulkâğıdın sarıldığı kalemi de şekil (3)deki gibi icabında dönebilecek bir halde mihverlere rabtediniz. Kalemin üstüne de bir bebek koyunuz. Bu (3) şekil altına bir lâmba kaor- sanız kalemin ve bebeğin kendi kendisne döndüğünü görürsünüz. Bu oyuncağı döndüren kuvvet lâmbanın yaptığı hava cereyanı ve bu cereyanın bir halezon mesidir. teşkil eden kâğıt arasından geç Bilmecemizi bu hafta da derç ediyoruz. Kulağın kaç numaralı iple çekileceğini resim üzerinde renkli bir kalemle çizerek tayin edecek ve bize göndereceksiniz. Haller bayrama kadar kabul edilir. Mükâfatlarımız; Birinciye 3, İkinciye 2, Üçün- cüye 1 lira. Dördüncüden yirminciye kadar muhtelif bediyeler verilecektir. Mükâfat kazanan küçük karilerimiz Birinci bilmecemizi halledenlerden yirmi kişiye muhtelif hediye- ler verdik. Kazanan küçük karilerimizden resimlerini klişesini neşrediyoruz. verenlerin Sağdan birinci sırada Liseden Nedime Sinan, Türk Haser, Hâ- kimiyeti Milliye okulundan Zeki, ikinci sirada Hâkimiyeti Mil iye okulundan Afan Sucu, Gazi okulundan Saime ve Türkân Ötkaya. Afacan çocuklar Çocuk — Baba, niçin “ana dili, diyoruz? Baba — Çünkü oğlum, her zaman çenesi işliyen annendirl.. Ahmak hizmetçi Bazı hizmetçiler köyden ge- lirler, cidden ahmak mahlüklar- dır. Bunlardan birisine bayanı: — Baksana kızım. Piyanonun üstü toz içinde. Altı haftadan- beri buraya el değmediğine ye- min ederim, Demiş ve şu ce- vabı almıştır: — Şu halde, sevgili bayanım, benim bunda süçum yok. - Çün: kü ben hizmetinize gireli ancak dört haftadır.. Kabahat ben- Gen evelki hizmetçitindir,