<20 Teşrinismi C'x İ ;5-__ Ünmn için, bu işin içinden çıkabilinek çarelerini düşünüp duruürken, tesadüf eseri olarak Aramisin mendili düşmüştü Eh! Önünkisi maskaralıkt.. Kendini tutamıyarak kahkaha taliveret delikanlı, bu sebepsiz Rülüşünün gelip geçenlerin gö- tüne Çarpıp çarpmadığımı ve hlnıeyı taciz edip etmediğini Ylamak için etrafina bakmı- Yordu. — Portösa gelince, önün yap İt şüphesiz maskâralık — ol takla beraber, ben de az bir dala değilin. İnsan etrafına bar kınnadaân koşar mı? Hayır! Bun- başkü herkesin mantosu- dün altma girerek gizlemek is- ’*d'tı şeyi görmeğe ne hakkım '? Eğer ga müsibet hamail hıkı..ı. kendisine bir şey söy- l"neııî. olsaydım, elbette ve ker halde beni affederdi; gerçi İta yolu ile söyledim amma Blnlaca bür Hasyo yaptım; Ai '* ahmalk Gaskönyaliyim, — Ba- İar dertten derde söküyörümü, Kürdüsne Tâyik yördüğü yük- #k Bir mülâyemetle sözüne de- etti: —Ey döstüm Daftanyan, kurtüfacüğın şüpheli olan bu iş- yakani s yırabilirsen, bundan ben nezaketli olmağa çalışma- n Bundan sonra nezaket nü- TTünesi gibi görünmeli ve takdir l""lıılmn Mütevazi ve nazik olmak in tanın kadrini indirtez. Bir kere lııe:_'.c bak: Aramis, mülâye- VE tevazu nümunesidir. Aramisa hiç kimse korkalt' di- Yebilir ni? Hayirş öllette: kayniç bu dekikadan itiberem onu kere dime model yapacağımı, AÂğl Bi çok tühaft İşte kendisil. D.uu,.., kendi kendine kö: l.d; yoluna giderker Detyön Dtelimini bir kaç adım yükinini hd" gölüiş ve ötefir önünde ç kwal mukafını ile neşeli ne- Mi Koruşmakta Bülünün Ara- Nisi görmüştü. gör- K Yamis te Kittüş fakat, sabahleyin çoli 'ddetli bulunan M: dö Trevilin h delikanlı yanında- silâlişor: hoşa gitmiyecek — surette ::_—ıı bulendüğünü anutmü- için, görmemezliğe gelmişti. Halbuki Dartanfati, yeti dü- _“ıı mucibince munislik ve ASklik — plânlarını takınarak, Dürtâanyanı Telrika Nö. 16 S"- Bey, meşrutiyetin ifâmt elan 10 temmuz 324 de kadar, yani beş on gün; Fransız konsolosbanesinde misafir srfatile kalmtıştı - ç eoa—— O tarihlerde birçöle vapurlardı: gibi bu Yonan' vaparan- birinci mevki kamara vâ- kıç tararnda ve âş ği idk, İki taraftan inilir müs- “'drıdı bir salon ve bu h“n_ etra'ında da — kapıları b.ş: kamaralar bulunurdu. Va- e kamarotu da, hizmetçisi karı çıkmışlardı. Aşağı ka- bizim paşanın heyet n- &, ı&"k' kimse kalmamıştı. g_ da kahvealtılarım yaptık- pokere oturmuşlardı. k,k"k'urık kurtardıkları can- 'b., #ereline oyuna dalmışlar lerini sızdırmakla meşgul- n S. hııî bey vapurda- çıkardığı Mday' emeline muvaflak ol " Söndürülmesine so0: de- mendili — Darlanyanım | âlırken dürcesi kapmıştı. | bakar gibi görü süyordu. MŞ' —- 18 — büyük bir tevazu ife başını iğdi, çok Munüs bir tebetsümle deli- kanlıtın yânına soküklu, Arathis bir az baştar iğdiyse de gülüm- semedi. Dördü de sözlerini kes- miş'erdi. Dartanyan, kendisinin - istenil- mediğini anlamıyacak kadar ah- mak değildi; fakat, umumiyetle hiç tanımadığı adamların yanına sokularak onların kendisine ta- allüku olmiyan sözlerine karışan bir kimse gibi, düşmüş — bulun: düğu bu fena vaziyetten kolay: lkla sıyrılabi mek yölünü kolay: ca bulabılecek kadar pişkin de gikdi Onun için, bu işin içinden çıkabilmek çarelerini düşünüp dürürken, tesadül eseri olarak Atamis mendilini düşürmüş ve bilmiyerek te üzerne — basiniş olması, kendisinin bu münsases betsiz hareketini tamire fırsat termişti. İgidi ve en lüfukâr bir tavir takınarak, — silâhşorun kuvvetle Basıp Birakmak — istememesine rağmen, mendili âyağımın — âltın- dan çekip alarak uzattı, ve: — Zannederim elendim, bu, kaybından esef düyacağınız bir mendidir! Dedi. Mendil, hakika'en pek zengin ve rengin bir ha de işlemeli ve bit köşssü de küçük Bir taç ve hanedan ârması ile süslü bulur huyordu. Ararais kıpkırmız: kes İmiş ve elinden Bu hali gören Mmuhulızlardan biri: — ÖR, oh; size bu mendili hediye etmek Tütfunda bulman © mühterem Madam dö Büvü- Trasi ile hülâ, ihtiyat ölmak Üzere, aranızın açık bulündür gunda isrâar mi göslereceksin, Aramis? Dedi. — Yadıtıyorsumiz — efemciler, bul mendil Benimi değildir. ve Bul afetdinin Mmendi s ödear b üne Yermey p te bana üzdtişüd Bayret efiyorum. Onun Benim mehdilim oldladığını kefidimin- kitin c-bihde Bulurlmasi ile is pat edebilirim. Dedi. Fede cam #klmşt. Vapuran S Tönükten — hareketindem sonra düşü dü, © $ d ve en nihayet Bu şe Çönakkalede muvffak olabileceğini — dasarladı. Yalaz Bir gece — Çi Tostramonun gü- verte üzerindek. - kamarasını ki- taladı. Gece a7 oyum işta. Bütün düşüncesi ele geçmeden, bir mân: zohür etmeden muvaflak olmaktı. So ra ne isterse olsun diyordu. Ö, vazifes ni yaptıktan sonra asılmağa, kesilmeğe va- zıydı. Binbir düşünce de ancak br iki saat kadar uyuyabilm şti. Vapur Çanakkaleye - geldiği vakit o güvertede diğer yolcular gebi etrafa bakıyordu. Ve yahut Bötümn nazarı kamarada idi. Kamaranın güyerte üzerinde üç dört kişilik M Yazan: Aleluandr Düma ANADOLU ıw?r, 4 £( Bunu söyliye ek cebinden bir çıkardı ki,; işlemeli ve armak olmamakla Berabef, & zaman çok - pahalı ölan ince müslinden yapılmış ucu silâh- $örüun markasını havi çok — şık bir iendildi. Bu seter Dartanyân — âcelelik göstermedi;. hatasım anlâmıştı; fakat Aramisin arkadaşları onun bu sözlerimne ihanmadıkları — içim bir tâmesi genç silâlişora döne- rek, samimi bir Giddiyetle de- di ki: — Söylediğiniz. doğru — iseş azizim Arâmis, bu işi imeyddna çıkarmak mecburiyetinde. olacar gita; çönkü, pek iyi Bildiğiniz veçhile, Buva-Trasi betim çok samimi dostüm olduğu için ket ridına ait bir şeyin zalet nümur nesi gibi teşhir edilişine müsa- ade edemem. Aramis otâ cevap verdik — Tekbfimiz bir ağ kabdea olduğu için, bu husustaki haks kıtızr teslimi etmekle - berâber, şekli itibarile reddederim.. Dartanyarı, çekingen bir hab di söze kürışti: — Doğrtsa, ben mendilin M Atarmisin cebinden — düştüğünü görmedim. Mnddi ayağımın ak tiide gördüm ve kendisinim zabirettici. Atamis, Dartanyarmı tevl sa- dedimde söylediğ bu sörE — pek ehlemim yet verymediği için soğuk bit tavirld cevap verdi: mendil Ve sonra kondisini Buva-Trav sil n döstu olwak gö teren mür hafıza döndü ve: — Buüdan başka, bBeriim Büs va-Trasinin Kaliı döstü Arka la- şim, — bemlir crtawla — dosti guür da sizlâkinden — dahü âşâğı ok mâdığı cihet'le, Metdilin Benirir cebmiden öoldüğu gibi sizin c& bisiddim düymüş — olması da mğ&atlüğekir. Dredi, Haşetetlı ©e mütmaf zie — Natüsüm Hakki için, has Yira Diye bağırdı. — Siz. #nüüsdüuz, ben de şerefim Özerine yemin ed'yoruz, — Devam edecek — bi ötürüüü yeri vardı. Gece orada ötürmüş bir de kahve iç- miş Ve Bu #radit Heyetiri silo* nunün bir kenarında kumar ile vakit geçirdiğini öğrenmişti. Sıbahleya kamarotr kahve söylemek behanesile aşağıya nen $... Bey sa ondaki uzun masa- nın bir ucanda heyetin bir arada yaptıkları kahvaltıya son verdik- lerini görmüştü. Kendi kendine: Belki şimdi gene kumara baş- larlar! Damiş ve kamarotum ya- nırida bir sandalyeye — ilişerek oturmuştu. Sa; Bey hemüa kati- vesin. bitirmemişti. — Kumarbakz kesilen muhterem heyet nasamı başında yer almışlar, iki düzine iskanbil kâğzidle oyuna başlâ- m şiardi. Kamara yo'cılarından bazıları Belediyeden bir şikâyet z n Abdülfâhedendi - Mahâllesinde Rana sokağında 93 numaralı etde oturan Ba. Sıdıkadan bir mektup aldık. Bu — mektüpta, Belediye memurlarının — doğru olmıyan bir hareketinden şu su- retle bahsediliyor: Belediye metmurları — evime geldiler, (dzin eski - senelerden tenvirat Ve tanzilat veıgmnden (d0) lira Borcünuz vür, — şimidi: ye kadar vermediğiniz için eş yânızı hacdtedeceğiz.) — dediler. Ben de (benim Borcum yoktür, evin eski sahibi Bn. Bezmiâlem- dir, öndan evi satın — aldıktan sönrâ her yıl vergi — boörcümü muntazaman ödedim. E<ki vergi Börçlarını evin eski sahibinden arâyımız. D-dim. Beni dinlemediler. Mahalle mümes- sih de dahil olduğu halde me- Mürlür zorlaâ evime girdiler, beni tahkir ettiler. Komş ılarımın gözü önünde yapılan bu çirkin hâdiseden me kâdar mütcessir olduğumu tarife hacet yoktür. Bir küsüm eşyamı ayirip bir. öda- ya köydülar ve oda kapisini mühürlediler. Ben de Bu vak'- adan soüra evin tapu senedini ve ödediğim belediye vergile- rine âid makbuzları ahıp bele diye mıntakasına gittim, oradı memür, bu evrâkimı görünce: — Eyvah. Yanış muamele yapılmış. Bizi affediniz. Bir yan- lişlik ölmuş. Dedi. Şimdi, Bâna yapılan şu muamele doğru mudür? Düy- duğuma göre her yerde buhü yapıyorlarmış. Belediyo tmemur-: latının bu gibi haksız müâme lelerine br nihayet vermeli; hal: kı ikide birde rahatsız etmele- rirle meydan . verilmemelidir. Anadolu — Belediye memur- Tarının, bu gib: ahvalde ekseriya halkı bizar edecek derecede Ti larını, aldığımız. şikâ- ŞAİ ŞAY Ai daşı tabkr ettiktem ve evine gi- rp haksız yere kendisini taciz eyledikten sonra ona: —Alfedersiniz, yanlış olmuştur. Damek, halk üzerinde acı te- sir arakan feci bir itiraftır. Hafka saygı gösltermekle mü- kellef ölan memürlâr; böyle ha- teketlere tevessül etmeden evel, Lalkı dinlemeli ve söylentenler, etraff' Cx tetkik edildikten, iddis- fatın' aksi tamâmen sabit olduk- tan Sösra Kânüni muamcleye fevessül etmelidir. Aksi takdirde şikâyete sebebiyet verecek şe- kilde müamele edenler, ibret teşkil Eedecek derecede cezâlan- dıtılüiz'ıdir. Zira vatandaşm hu- kuk Ve Kaysiyeti, oyuncak de- | giklir. İnkılâb hatıralarından Çanakkaleden hediyelik desti gibi şeyler almışlardır. Bu bes Kahe ile aşağı inmek — yükârı çıkmak gibi hareketler hasebile kamara bir türlü boş katma- mışt. Fakât Bir iki sağât sora vapur demirini almış Geliboke ya doğra yavaş yavaş — yöllan: mağa başlamıştı. Kamaradada artık kitise kak mamiışt, kamaröt Bile — yukarı çlimışti. $e Bey ieraaf için — vaktin geldiğini bu fırsatı biş kaçırma: mak icabfettiğici takdir — Gtatiş ve işe başlamak üzere kama:ayıa ibmişti. Evvelâ kahve ocağına görmişti, kümsedin — olmadığına kati öldüktan — sonra - belinden çıkardığı Nagâni — tabancasını — Soönu var — Polis müdürü ile belediye reı'si biri- birlerini Karagöze dava ediyorlar *Heyet, bermulad, Karagoz- den, Hacivaddan ve Vekespit höcadan mürekkeptir. Celse açı- hr, üçilüz Bay Kemal Kâml rese hitab eder,: Bay Kemal Kâmil — Kapida iki kişi bekliyor. Biribirlerinden dâvacı imişer. Gels üler mi? Karâgöz — “ Hacıoğluna , bâk bakalim, kirmaniş onlar.. *“Hactoğlu çkar ve âvdet eder., Hacroğla — Kopam önünde yerdet yapılı; ye'cic, me'cse iki kışi var. Güliba akıllarımı boz müuşlar; birisi “ben belediye rei siyidi, diyor, öteki de “wilâyet polis müdürlüğü, iddiasmdâ.. Karâgöz — Belki sahiden on- lardır. Hacröğlü — Acnan — efendim, bdin bilmez miyim?. Beedye reisi dediğin kalıph, — kiyetetli bit &dam oölur. Polis müdürü ise mütlaka iri; yan, kalır sesli, gösterişi olmakı lâzımdır. Bun- lahın ikisi de cırtık şeyler. Karagöz — Sen hââ latı dış yüzlerile ve — «4liplarile ölçüyörsem. Zaten bu hikatte olmasaydın Ezbin bir az pa âa, sırtıt üç takım elbise görürdü. Neyses. Çağır bakahmi —omarı da gelsimler.; *Hrtioğlu kapının — önüne çe kar, müracam sahipleriki içeriye alır.,; Karagöz — Sea kims'n?. — Bana İzmir belediye reisi döktor Behçet Uz derler.. Karagöz — “Diğerine, o hat de sen de İzmir polis müdürü olacaksın. — Polis müdürü değil ditn; İzmir — Eciniyet Salühettimn.. Karagöz — Yana... Bak ben bul işin farkında değildim. Çok âlâ, çok âlü, Mmemnün oldum, teşerrüf ettim. İzah buyurun bu- kalım, buraya ne diye geldiniz? “İkist birden anlatmağa bâş- larlar. » Karagöz — Yoooo.. Burâsı ne şehir meclisi, ne de karakol değildir; burada sıra ile konu- şu ur.: Evvelâ şana — anlıyâlıtı: Dâvaci kim?. İldisi birden — Ben,.. Karagör — Anlaşıkiır. Şimdi davanı sen anlat bakahım, bay döktör feis Behçet Üz. Behçet Uz — Elendim, Kor: don hattında bdedı—yenın oto- Büsleri işliyor, bunlara polisler. Polis müdürü — Bay reisl. Pol sler diyor. Polis değil; Em- ııiyıîl memurü desin. arayöz — T H Hepsi, bir de« Velespit hoca — Değelf Po- Tis mümuru bâşkâ, elüiyet mâ- Mürü Başka... Karâgöt — Sen tüs be, dili bozik şey... Vefespit hocâ — Sen dirlari bağaltt.. Behçet Üz — Evet efendiri; eminiyet memtarlârı bü ötobüs- lere bedava binmek — stiyorrr. Şehir Meclisinin — kavarı — var. Bunlar nasıl olur da bedava binerler?. Halkm menfeati Böyle iblâl edilir. mi?; — Karagöz — Halkın men- faati mi?. Behçet Uz — Evet. Karağöz — ©tobüs işimde Kalkın menfıdti var da ve bü insan- efen- direktörü menfaat tarafı sâmilerinden dü- şütülüyor - da Örnek köyün et işinde halkın menfaati yok mu? İşmize geldiği zamâan — halkın menfaati, şinize gelmeyince et lerin tırtıklânmasıi; öyle mi? Behçet Üz — Admnan efendim, bendeniz. F Kâragöz — Sendeniz, ber- deniz yok.. Senin davan anla- şıldi; sas Bakalim. Şimdi de sen anlat, Bay polis müdürü, şey, Bây emniyet direktörü... Bây Salâheddin — Elendim, bizim memurlarımız — otobüslere bedava binmelidirler.. Kârâgöt — Neden?. Bay Salâheddin — Vazife ba- kıraından.. Kâragöz — Senin memurun vazile görecekiiş; — beledyeye ne?. Salâheddıin — Aman efendım, her vazifodar diğer vazifedarlar nn vazile görmesin kolaylaştır. malidir. İşlerde ümümi ahenk vârdır. Kimse - kimsenin vazife götmesini işkâl etmemelidir ki, dhenk Bozülmüasiın... Karagöz — Züt ai müdir- yetpenahileri önün içim mi gazete mührabirlerinin vazife görmelerini hep tersine taratmdan kolaylaş. tirirsitir£?. İğneyi keüdine sok- tâdan çavaldızı büşkasına sap- kananm sönü büdür iştes Vazi- feyi kolüytaştırmaliym ş; ne âlk $ey?. Yoksa sen, gazeteci deni- kö Mahlükar wmumt ahenkte Yazifesi yok mu sanıyorsun? Safâheddin — Elsndüm Deüe deniz. Karagöt — Sanâdt sende hiz, benden ? yok. Sus bakalımi. “Behçet Uza hitaben, sen hüks sızsın.. *polis müdürüne hit&ben,, seh de haksızdır.. İkâsi birden — Güzel, göz ağa, amma haklısı kimdir?. Karagöz — Haklısı — halktır. *“Behçet Uza, İzmir polis idas tesine (5) tane isimsiz meccant Paso verirsim Vazifeye giden onlâardan biris'ni alır, otobüse biter. “Pölis müdürüne, söi de bu' beş pâsoyu ancak resmi var zife ilasna giden memurlar için kullanırsm; mesele biter, Salâheddin — Beş paso bize Yetmoz. Karagöz — Elinizde - telefon vat, çoktur. bile. Hem ne ha- cet? Polis “vazifeye gidiyorum,, diye içindekini indirip hususi ötomobillere kendisi binsin.. Salâheddin — Aman efendim, öyle şey olür mu? Karagöz — Neden Hâ İzmir. halkının umuümi ve müşterek malına bedava binmiş- sin; ha bir ferdin Hhüsüsi “oto- möbifine... Eğer bu ikisinin ara- sındâ bir fark varsa mutl birincisi daha Biçimsz o'mak iktizd eder, Çünkü ânimenin malıdır; yapılaf zârar daha ge- niştir. Bü kararâi nc dersin Biy Dr. tek Betiçet Ü Bekçet Uz — Mıvafwkkr €fenis dit Allak ömürler versin. Karagöt — Sex yârık Örhek köy pazarinidaki etlere gene mü- sallaf öl dâ Bei sanâ muvafık mı, Müğayif mi; o zaman gösle- ririm. Hayd. baka ım, ikinize de üğürlür ofsun. Kara- bü düvânın olmasın? Şeyh Küş'eri »