rliç üç fîliıg Kraliçe Viktoryanın gönül macereların- da da rolü çoktur Kraliçe Yikterya, büyük Bri- tanya — impasatorluğunu kuran kadındır; çok uzün süren salta- nat devri, İngiliz haşmetinin en parlak kısımlarını ihtiva eder. Bunun içindir. ki kraliçe Vik- torya, İngilizlerin belli - başlı tariht şahsiyetlerinden birisi ve İngiliz sinemacılığında bu krali- çenin devrine aid pek çok filim- ler vardır. Fakat doğrudan doğ- ruya kraliçe Viktoryanın bir filmi ancak bu sene İngiliz filim- leri fihristinde yer almıştır. Kraliçe Viktorya, bütün ci- hanın siyasst âleminde mühim roller oynamıştır. Fakat bir ka- dm olmak itibarile gönül mace- ralarında da rolü ve mevkü büyük olmuştur. Garib bir noktadan da bah- setmek İâzımdır; Kraliçe Vik- toryaya aid filimlerin hemen pek çoğu İngiltereye giremez; yahud İngilterede gösterilemez. Bunun sebebi de, kraliçenin kadınlık hayatının -pek de hoşa gitmi- yecek- bir çok hâdise ve mace- ralarıdır. Yalnız taç giydiğinin yüzüncü senei devriyesi müna- sebetile kraliçeye aid filimler serbest bırakılmıştır. Bu serbesti, sinemncilık âle- Tninde hakiki bir müsabaka aç- mıştır. Fransada Gabi Morlay, Afrikada Helen Hays, İngilte- rede Pamela Stanley bu filim- lerde kraliçe Viktorya rollerini oynamışlardır. Bunlardan hangisinin daha fazla muvalfak — olduğu tayin edilemez. Fakat Gabi Morlay kraliçeyi yetmişlik vaziyette mü- Meçhul prenses Bu filmi Sonya Henye çeviriyor Yeni Amerikan filimleri ara- sında “Meçhul prenses, filmi nazarı dikkati calib bir filimdir. Bu filmi yaşatan şuh ve oynak dilber Sanya Henyedir. Mevzu, bir bayanın idaresinde bulunan kadınlardan mürekkep bir or- kestrede yer âlan dilber bir kı- e Viktorya filimi birden çevrildi kemmel surette yaşatmağa mu- vaflak olmuştür. Kraliçe Viktoryanın zevci prens Albertti. Fransada Jan Ervin bu hayatı pek karışık şartlar altında geşmiş kraliçe kocasını çok gü- zel taklit edebilmiştir. Bazı münakkitlere göre, bu flimlerden hiçbirisi kraliçe Vik- toryayı hakiki olarak göstereme- miştir. Siyasi br mecburiyet ve nezaket buna mani olmu;tur. “Zenda mahkümları,, Ronald Kolman ve Madlen Karol “Zenda mahkümları,, filiminde.. ada mahkümları, filimi, Holivud Stodyolarında yeniden ç x. 922 de sessiz olarak çevrilen ve Balkanlar da cereyan eden bır faciayı meydana koyan bu filim, © zamanlar büyük alâka görmüş ve rejisörler bunu seslendirmekten büyük faydalar temin edeceklerine kani olmuşlardır. “Zenda mahkümları,, şimdi Ronald Kolman ve şirin Yıldız Madlen Karol taraflarından çevrilmektedir. Gene Greta Garbo!. Greta, şimdi de yeni baş model- leri mi ic | ediyor! Evet, Greta Garbo, daima Garbo, her zaman Garbo! Greta Garbo, sinema âleminin ilâhi hâkimi olmuştur, diyebiliriz ar- tık! Greta Garbo bilhassa son La- dam Okamelya filmi ile şöhre- tin en yüksek derecesini bulmuş- tur. Maamafih ne belli? Greta- nın yeni şöhretler elde etmesi etmemesinden daha ziyade muh- temeldir. Greta Garbo, Holivut yıldızla- rına bile hâkimdir ve.onun sıç, modalarına hâkimiyeti de artık kabul ve tasdik - edilmiştir. Dünkü saç modasını arzediyo- ruz, Filvaki buklelidir. Bunun modası çoktan geçmiştir. Çünkü bu bukleler çok gayritabsdir. Bugünkü saç modasını Ginger Rogersin güzel saçları çok güzel gösterir. Bu modaya kapılmış olan ka- dın ve erkek pek çoktür. Fakat Greta Garbo, Ladam Okamel- | indeki — saçlarile yarının zın oynaklıkları ve kıza bir pren- sin âşık olmasıdir. Bu “meçhul prenses,, sahnede fırtınalar yaratan bir gençtir. Bu prens bir mukavele imzala- lamak üzere İsviçreye - gelmiş ve sahnede gördüğü kıza âşık olmuş ve her şeyi unutmuştur. Gretanın üç pozu ANAİ”OLÜ Umumi harbde Türkiye: SA A Beşinci Vi. Reşad, münferid sulhu nasıl teklif etti? Britanya împarat;î—”-——_ ğunu kuran bu kadına aid Eecver (Paşa) Sarıkn_m.ışta hezimet kazanmağa koşarkem, İstanbul ve sarayda birçok hâdiseler cereyan etmekte idi Umumi harbe Osmanlı hükü- metinin iştrak şekli çok garip- tır; bu hâdise üzerinde pek çok neşriyat yapılmıştır. Bu neşriya- ta ve hâdisenin “divanüâlide, riş, milli bir hareket teşkil et- memiştir. Umumi harbin Osmanlı im- paratorluğuna taallük eden bir çok garib ve dikkate lâyık nok- taları vardır. Bunlardan birisi, 1915 de yapılan ve neticede akim kalan “münferid sulh te- şebbüsü, dür. Vakıa Enver paşanın Alman- ya lehine umumi harbe iştirak edeceği üzerine Osmanlı hükümetinin harbe iştiraki dahil ve hariçte kâfi derecede hayret uyandır- miştir. Çünkü harbe iştirakin cağı ümid edikmekte idil Teşrinisanı ayı, “mukaddes cihad,, ilânından başka bir hâ- dise arzetmeden geçmiştir. Bu sırada da Şark hududlarında Ruslar üzerine bir muvaffakıyet kazanılmış, fakat bu birden na- zarı dikkati celbetmemiştir. Bu muvaflakıyeti bütün tafsilâtile ve herkesten evel öğrenen tabi- atile, zamanın diktatöru Enver Paşa idi. O Enver Paşa ki, bir Napolyon olmak hırs ve emelile yanıp tutuşmakta idi. Enver Paşa, bu muvaffakıyet baberini alır almaz, haberi im- kân derecesinde gizlemeğe çalı- şarak ilk — vasıta ile Şarka koş- muştür. Kolay tasavvur ettiği, fakat Ruslar üzerine kazanıla- cağı için neticesi pek mühim olacak bir zaferi kazanmak fır- satını başkalarına bırakmak iste- miyen Enver Paşa, Sarıkamışta müthiş bir hezimete uğramıştı. Bu hezimeti Basradaki ricat takib etmiş, Bağdadda tcali- keye düşmüştü. Enver paşa şarkta, Cemal pa- şa Süveyş üzerinde büyük ha- —. Saç modasına sinemanın hâ- kimiyeti birinci defa olarak ve mevsime gelmiyor. Katerin Hep- bron da (Küçük kadın) filmin- deki rolile günün snç modasını tesis etmiştir. Greta Garbonun saç modası da büklelerden mürekkeptir. Ve yapılması da oldukça basittir. Bazı münekkidlere göre, bu yeni saç modasına Greta Garbo kadar Aleksandr. Dümanın — öl- mez eserinin kahramanı da hâ- kim olmuştur, aldığı şekle göre, bu harbe gi- || epeyce zaman daha geç kala- || yaller kurarlarken — İstanbulda Beşirci Mehmed Bir selâmlık re- Enver (Paşa) için, için bir muhalefet külha yanmakta idi. Hatta bir sıra ar Yenicami ve Süleymaniye cami- leri duvarlarına harb aleyhinde ve sulh lehinde bazı beyanna- meler bile yapıştırılmış idi. Istanbuldaki Alman karargâhı ise, halkın endişe ve telâşını bastırmak için mevzii karakol hareketlerini “muvaffakıyot, mü- him mağlübiyetleri de “cebhe- lerdeki sükünet, şeklinde resmi tebliğler neşredip durmakta idi. Kânunuevel - ortalarına doğru bir Fransız filosunun Seddülbahir istihkâmları — üzerine bir kaç obüs atması, halk ile - birlikte ve en ziyade sarayı korkutmuş ve şaşırtmıştı. Cok gevşek, tenperver ve zeve kine d'şkün Lir adam olduğuna şüphe olmiyan ihtiyar Sultan, Beşinci Mehmet Reşat, hayatı- | nın sonlarında elire geçen tacü tabtını uzak veya yakın bir teh- likeye maruz görmek istemezdi. Anormal şartla- ve pek noksan tedbirlerle başlıyan bu büyük ve umumi harp onu cidden korkut- makta idi. Bunun için itilâf devletlerile sulh çarelerini asamağa baş'a- mıştı. A manlarlı yapılan mua- hedeler si âh kardeşliği onun için manasız ve mevhum bir şeydi. Bu sebeple aradığı sulh şekli de tamamen “münler t bir sulh, idi. Beşinci Mehmet Reşat gevşek " beslediği Osmanlı ve belki de şıhsen fen lık gev- | miyen bır adamd ; İakat Osmanlı inde tahtının Hükümdarı olmak itiba- nle seleflerinden hiçbir noktada ayırt edilemezdi. Mehmet Reşat İttihad ve Terakk'yi, gençleri, yeniliği ne bakımdan olursa ol sun “Hukuku Saltanat,, ile ka- bili telif görmüyor, -onları Salta» nat ve tahtının, sarayının düş- manı bir kuvvet ve teşekkül ad ediyordu. Tam manasile bir Osmanlı hükümdarı gibi hareket edea Mehmed Reşad, oğlu Ziyaeddin (efendi) yi münferid sulh çaresi bulmağa memur etmişti. ( Ziyaeddin (efendi) babasına nisbetle çok daha muzır ve da- ha tüfeyli bir. mahlüktu. — Ziyar /| eddin, “Hümyet vEYElAEŞ. ber j kayasını tahrik eden, mahud sulh beyannamelerini cami du- varlarına yapıştıran adamdı. iyaeddin hususi doktoru Ale vasıtasile, İstanbul Ermenilerin: den bir vakitler mutasarrıflık- larda vesair büyükçe hizmetlerde bulunmuş bir adama müracaat etmişti. Bu Ermeni, esasen Fransanın tebaasından birisi idi. Bu teklif, itilâf dev- letlerinin tamamile lehinde ol: duğu için bu Ermeni işe dört elle sarılmış ve nihayet beşinci Mehmed Reşadın el yazısı ile bir sulh teklifatnamesini almağa | şu şekilde muvalfak olmuştu: Ermeni 20 veya 21 Kânunur evelde Ziyaeddinin lalasını ken" di evinde kabul etmiş — ve bu mektubu almıştı. Fakat, bu mek: tub boğazların artık bombardır man edilmiyeceği vaidi muka* bilinde alınabilmişti. Lala, mektubu vermezden evel yaptğı bir mülâkatta — Ermeni casustan “Fransız filosunun bo” gazları bombardımandan hemef' vezgeçerek bir mütareke imzâ” lamasını, istem'şti. Böyle bif mütareke imkârı olmadığı AraP klaya anlatılmış ve — bu teklifif ancak Fransa — hükümetine V€ Haric'ye Nezaretne yapılacağ' kabul ettirilmişti. Bundan sonra Ermıni casif sultanın bu m ktbunu Fransayâ& Hariciye Nazın B. Delkasey? gönderilmesi çarelerini aramağ? başlamıştı. ğ Fronsnin, İngiltere ve Rusj4” nin selir eri İstambulu- terkedef lerken arkalarında vazile görett? gizli bir teşkilöt vücuda geti” memişlerdi. Fanaı bu 8:8“7 Beyoğlunda henüz g tmemiş U Fransız vardı. Bu nrl.ım'ıâ # Lu Steg kendisi müt kai " Sonu pakisinci saki/adil *