Birinci Fransova BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA 32 Güzel Kontes, nihayet birinci Franso. vayı ayağına kadar davet etti.. Çeviren: F. Şemseddin Benlioğla Madam Şatabryan, uzun bir müddet, mektub elinde olduğu halde sakit ve sap-sarı sarar- mış bir halde durdu. Mektubu verirken Benuive'nin söylediği sözlerden esasen adam-akıllı mMüteessir olmuştu. Nihayet, Benuive'ye: — Müsyü, dedi. Fransa kra- Ina dersiniz ki ben de kendisi gibi bir kral hanedanına men- subum ve hanedanım — arasın- dan şimdiye kadar bir fahişe çıkanş. değildir! Benuive, kardeşlik hukukuna taassupla riayet eden — bir adamdı, Kralın ota her zaman “Kuzenim,, ,hitabında — bulun- masile çok iftihar ediyordu. Harpta bir arada; çok teh- like'i zamanlarda. düşmanla boğuşmuşlardı. Bunun - için, üzerine aldığı vazileyi kralın arzusuna uygun bir şekilde bi- tirmek : istiyordu. Amiral, Bonuive, kontesin namus. ve şerefinden, haneda- nından, / kocasına merbutiyet ve sadakatından bahsetmesini sabir ve, tahamülle dinledi ve sonra; e — Nihayet Madam, dedi. Bir/kere iyi düşünmelisiniz ki, ortada kıralımızın — bir arzusu mevzuubahistir. Ben kendisine ne haber götüreceğim?. Amiral, bu. güzel kadının kibir, ve azameti hasebile.tes- lim , olmadığını;, Yoksa , onun.. K_ııl birinci Fransova için içi nin titremekte olduğunu anla- | mamiış değildil n | — Madam la kontes, ümit: . l sizlik içinde çırpınanlar gibi ağlıyarak: — Ah... Dedi; Kendisine deyiniz. ki, onun gibi bir krala red. cevabi. vermek hiç doğru | değildir. Kendisine deyiniz ki | emir ve irade onundur; kud: | retini kullanması böyle ricadan ve vasıtalarla hareketten daha muvalıktır. Bununçün, Müsyü amiral, bunları kendi ağzın- dan, duymak isterim. O zaman ben de fikrimi,, söyliyeceğim.. Hilekâr ve kibar. Bonuive, kontesiz titremektz olan elini öptü ve gittil An'ane muci- bince kont Şanobryan'ın; ver: diği büyük avda hazır bulun: du've krala, kontesin verdiği randevu, |haberini — götürmek için gitti ea z Kraliçe Klod in ve henüz önsekiz ya- şında bulunan ve kralın tahta geçtiği günden- itibaren gebe- en bir “türlü kurtulamıyan liçe, henüz. takdis edilmiş Kral> kedisine çok- büyük hürmet —gösterdi. — Fransova, sapkasını tazim - makamında ?d' Validei krali ile kraliçe önünde çıkarırdı. Kral paytah- tına merasimi fevkalâde ile gireceği sırada kraliçenin tak- disini'de emretti, - 1517 Senesi Mayısınin 12 inci günü, Paris'e doğrü iler- liyen küçük kraliçenin altın yaldizlı tahtırevanın etrafında, önsekiz genç prenses vardı. Bu prenseslerin hepsi de “ağır ve altın' klapdan işlenmiş ku- maşlardan elbiseler giymişler, atlar üzerinde idiler. Herbiri- nin başında altın işlemeli gü- zel taçlar. vardı. Usul mucibince güller seril- miş yol üzerinde, tüccarlar kâhyası ve kocabaşlar ciddi ve sert vaziyetile bu an'anevi alayın önünde yürüyorlardı. Bu kırmızı. veya koyu renkli elbiseler içinde olan tüccarlar kâhyası ve kocabaşların arka- sından da, şehrin bütün lonw caları erkânı, en güzel tuva> letleri geliyorlardı. Üniversite de bu alayda yer almıştı. Bütün kiliselerin çanları ça- hnıyordu. Kuşbazlar tarafından salıverilen kuşlar da alayın üstünde uçuşuyorlardı. Küçük ve sevimli kraliçe ellerini, dua eder gibi havaya kaldırınca, kapılar açıldı ve alay şehre girdi. Şehir baştanbaşa - çiçekler, yeşilliklerle süslenmişti. Birçok kadınlar, kraliçenin önünde diz çökmüşler ve kra- liçenin, hasta çocuklarına el değdirerek şifa vermesini yal- varıyorlardı. Erkekler kraliçe için: — Ne kadar küçük ve se- vimli kraliçemiz varl, Diyorlardı. Notr dam'ın büyük kapısın- da, başpapaz: kraliçeyi bekli- liyordu. Kilisenin bütün — vaiz ve duagüları, bütün çocuk ko- roları, başpapazın etrafında hazırdılar. Kraliçe, — altın> şamdan- ve bohordanlar arasında, kırmızı mantosile yavaşça mihraba ka- dar - ilerledi ve orada, diz Üzüm satışları: .—. /L Tesisi Gibi 28 Haziran 936 tarihli Sunday Taymis gazetesinde Skuratar imzasile yazılan bir yazıda deniliyor ki: İhtimal ki Avrupa kıt'asın- da ne Ren'in batısında, ne de Çanakkale'nin doğusunda İn- giltere'nin uğrunda harp ede- ceği veya harp etmek istediği birşey yoktur. İhtimal ki çok geçmeden Milletle cemiyeti reforması ve daha - kilfayetli bir kollektif emniyet sistemi projesinin gerçekleşmiş oldu- ğunu göreceğiz. Fakat Lokar- no paktının kuvvetlendirilmesi belki de günün birinde mu- ayyen şartlar içinde -Bay Duff Koper'in dedikleri gibi değil- bizi Ren boyunda harba so- kacaktır ve hiç kimse bir gün gelip İstanbul için bir harba girmiyeceğimizi söyliyemez. Biz, el'an en büyük deniz kuvvetiyiz. Bu itibarla gerek Alrika ile Avrupa arasında Septe koğazı, gerek Afrika ile Asya arasındaki Süveyş kanalı, gerek Asya ile Avrupa arasındaki , Çanakkale ve Ka- radeniz boğazları bugün bizim müdafaa sistemimiz bakımın- dan ehemmiyet verdiğimiz ve- yahut günü gelince vereceğimiz geçitlerdir. Ondan dolayı geçen hafta Montrö'de toplanan konferan- sın az bir alâka uyandırmış olması hayret verecek şeyler- dendir. Konferansın mevzuu, Çanak- kale boğazının tahkimi üze- rine konulmuş olan yasağın kaldırılıp kaldırılmıyacağı, kal- dirilirsa ne şartlar içinde kal- dırılacağı idi. Ç. Alıcı K4 SK $ Türkiye, harb sonunda yap- 54 Alyoti bira. 8 9 50| mış olduğu sulh muahedesi- 87 $,Gomel 925 il nin kendi lehine gözden geçi- 91 rilmesini istiyor. 519344 O zaman, İstanbul yolu üze- 519435 rinde bulunan boğazların ehem —— — Yeni Neşrı'w: Yeni Psikoloji ve Pedagoğji... Cenevre üniversitesi psiko- loji profesörü doktor (Klapa: red) in eseri olup kız öğret- men okulu direktörü Rahmi Balaban tarafından - dilimize çevrilen bu, - kitabı (Halkevi) miz bastırmıştır. . Yetmişdört sahifedir. On kuruştur. Deniz Bu güzel mecmuanın 13 ncü sayısı da çok zengin ve bol mündericat, mütenevvi resim- ler, kıymetli hatıralarlarla dolu olarak çıkmışur. Karilerimize tavsiye ederiz. Sürek avı Germencik, (Hususi) — Cu- martesi — günü — kamunumuz avcılar kulübü, Turanlar kö- yünün Ömerboğan ormanında kulüp kaptanı Ali Sobucalı'nın başlığında bir sürek avı tertip etmiş, (8) domuz öldürmüştür. Havaların sıcak olması hâse- bile başka sürek devam ede- Di e Bi miyeti, bunların tekrar Türki- yenin arzu ettiği zaman kapa: tabileceği şekilde bırakılma- sına imkan vermemiş, tahki- mattan başka suretle de bu- rasını kapatmak mümkün ol- Mmasına rağmen, hiçolmazsa böyle bir ihtiyati tedbir almak faydalı görülmüştü. Bunun üzerine boğazların bir takım askerlik dışı bölge: ler tesis edilmiş, Buraların kontrolü vazifesi enternasyonal bir komisyona verilmiş, harb gemilerinin gelip geçmesine müsaade olunmuştu. Türkiye'nin hakkı Türkiye, bu davasını, aşağı yukarı buna benziyen Ren me: selesinde Almanların yaptığı gibi değil, pek dürüst bir şe- kilde ortaya atmıştır. Türkler, müsaadeyi doğrudan doğruya almamış, verilmesini rica et- mişlerdir. Ondan dolayı, Türk davası, gereği gibi, umumi bir sempati ile karşılanmıştır. Şartlar değişince muahede- lerin değiştirilmesi bahse mev: zu olabilir. Hele bir harbın sonunda bir mağlübiyetin ce- zası şeklinde yapılmış olan muahedeler için bu, büsbütün böyledir. YU E Ş AF ei JADOLU, Bir İggğlı'z ıazebeıinı'n uygunsuz Pı_ı_ı_mwm' Türkiye, Cumuriyeti, Ne Filistin'dir, Ne DeMıiısır! Ingiliz Muharrir, Enternasyonal Bir Kontrol Garip Bir Fikir Ileri Sürüyor. Bu bakımdan Türkiye'nin de Almanya veyahut herhangi başka bir devlet gibi bunu istemeğe hakkı vardır. Çanak- kale boğazındaki şartların de- ğiştirilmesini istiyen Türkiye- nin- delilleri şöylece hulâsa edilebilir. Her milletin kendi emniye- tini sağlamağa hakkı — vardır. Eğer o, herhangi bir sgbeple kendisini müdafaa edemiye- cek bir vaziyette ise ötekiler onun yerine bu- işi görmeli- dirler. Fakat Milletler cemi- yeti azalarından herhangi bi- risini bir saldırganlık - karşı- sında müdafaa kabiliyetinde olmadığını göstermiştir. Onun için Türkiye, başka- Tarının kendisi için yapamıya- cakları şeyi bizzat yapabilmeli ve dünyanın en meşhur bir şehrine giden yol - üzerindeki tahkimat yasağı kaldırılmalıdır. Türkiye, bu maksatla bir proje de hazırlamıştır. Buna göre boğazları kontrol vazi- fesile kurulmuş — olan kamis- yon kaldırılacak, Türkiye şim- di'tahkimi ve asker bulundu- rulması yasak olan bölgelerde tahkimat yapacak, asker bu- | Tündüracaktır. Teferruatta bir takım karı- şıklıklar varsa da sulh zama- nında ticaret ve transit gemi- lerinin serbestce geçmesi hu- susundaki hükümler — yolun- dadr. Yalnız bugün o bölgeden geçmesine müsaade — olunan askeri've sivil hâva kuvVet- leri bundan” sonra oradan geçemiyeceklerdir. Sulh zamanında harb ge mileri bir ay önce haber ver: mek şartile geçebileceklerdir. Türkiye'nin bitaraf kaldığı bir- harb — takdirindn harb gemileri gene bu - şartlar da- iresinde geçebileceklerdir, yal- nız bu sularda harb edemi- yeceklerdir. Fakat Türkiye, harp eden devletlerden birisi ölür we - dahâ mühimmi - kendisini bir harb tehlikesi tehdidi altında görürse o za- man harb gemilerinin geçmesi veya geçmemesi ancak Tür- kiye'nin — müsaadesile — ola: caktır. 'Rusların iddiası: Montrö'de Ççıkan müşkülât, Türk'lerin - projesinden - değil, daha ziyade Rus'ların ileri sürdükleri — taleplerden — ileri gelmiştir. “ Rüsya, Karadenizden Akde: nize- çıkacak” gemiler -daha ziyada kendi: gemileri- için, Akdenizden Karadenize gire- cek gemilerden fazla serbesti istemektedir. Rusya, hiçbir ta- rafa açılmıyan Karadenizin bir göl, kapalı bir deniz olduğu fikrindedir. Bü sebeple Rusya kendisinin açık denizlere yolu olabilmesi icin serbestçe girip çıkabilmesini istemektedir. Ne Fransa, ne İngilterc bu talebe muvafakat etmemiş- lerdir. Fransa bu takdirde kendilerinin hiçbir menfeatleri olmaksızın, Rusya için çalış- * mış olacaklarını bildirmiştir. Fransa'nın Karadenizde Ro- manya ve Rusya gibi mütte- fikleri vardır. ve ihtiyaç zama- nında bazı harp gemilerini bunların - yardımına gönder mek istiyecektir. Büyük harpta Çanakkale'nin — diplomatik tarihini okumak bu memleket halkına- melankoli' verir. On dokuzuncu asrın büyük- bir kısmında büyük Britanya, ya- bancı devlet gemilerinin bu- radan geçmemesi için osmanli imparatorluğunun boğazlar üze- rindeki hâkimiyetini teyid et- miştir, Bu müzaharetin başlıca amili, Rus gemilerini Akdeniz'den uzak | bulundurmak, — böylece Hindistan- yolu üzerinde bir Rus hücumu ihtimalini ortadan kaldırmaktı. Bugün donanmamız; iki hat- tâ üç devlet deniz kuvvetine muadil bir vaziyette bulun- duğu için Rusya'nın Akdenizde bir tehlike teşkil etmesi bir hayal sayılabilir, bu bakımdan Fransa'nın daha tabit düşma- nımız sayılması icabederdi. Bizim Mısır'4 işgalimizden sonra, en büyük tehlike Tür- kiye'nin bizim aleyhimize dön- mesi idi, neltekim böyle de | oldü. Büyük harbın en. ağlanacak tarafı, kuvvetli İngiliz donan- ması boğazlar dişında kaldığı halde boğazlardan geçebilen bir Göben zırhlısının Türki- yeyi aleyhimize çevirebilmesi olmuştur. Bu yüzden harb, birkaç sene daha uzamış ve bize yüz binlerce cana, milyonlarca li- raya malolmuştur. Müuharrir, — bundan - sonra önümüzde bir harb olup ol madığı, boğazların - Türk'lerin eline bırakılmasında mahzur- lar- bulunup — hulutmadığını münakaşa ettikten sonra bahsi bu meselede İngiliz'lerin doğ- rTüdahn doğruya ne gibi men- faatleri — olduğuna getirerek diyor ki: Bay Baldvin, henüz Mil. letler Cemiyeti reforması Hak- kında neler düşündüğünü bize açıktan açığa söylememişse de Bay- Nevil Çemberleyn bölge paktları yapmak tema: yülünde bulnnduğuna göre, İstanbul ve boğazlar mese: lesi de bunlara katılacaktır. Büyük bir Akdeniz devleti olmak haysiyetile, bu mesele- nin sulh ve mantık” havası içinde halledilmesinde bizim büyük Bir menfaatimiz — var: dir. — Fransa'nın, — İtalya'nın, Rusya'nın ve - Milletler Ce miyetinin tekrar girdiği takdirde Almanya'nın da böyledir. Türkiye'nin kendisi ve de; niz kuvvetleri en sonuncu gel; mekle beraber, büsbütün de hiç olmıyan Yunanistan için de böyledir. Türkiye eski hükümet mer: kezinin müdafaasını bugünkü kudretsiz Milletler cemiyetinin kefaletine bırakmamak — iste- mekte baklı olabilir. Ve biz, boğazları garanti altına alacak GNSK VALAAL I KADAT SK kifayetli bir çare bulamazsak ahedeler mucibince Süyeyş ka- * billir. 7 JV 936 Mik, Mussolini Sosyetenin kararını itirazsız kabul etti —Başı 1 inci sayfada— Lokarno devletleri erkâmı harbiyeleri arasındaki müza- kereleri İtalya da bilmek is- ter ve bununçün bütün bu mes'elelerin bu sırada hallini istemektedir. İtalya Almanya aleyhine ku- rulacak herhangi bir uzlaş- maya girecek değildir; Fran- sız - Sovyet misakının hakiki mahiyeti ve İngiltere'nin s.- lâhlanmak - hakkındaki noktai nazarını öğrenmek istiyecektir Bulara sarih ve temin edici cevap aldığı anda İtalya; Av- rupa, meselelerine iştirâk, ede- cektir. Gazeteler; 8 Temmuz Façist konseyinden sonra Mussolini bunları resmen bildirecektir. M. Müssolini'nin bu suretle bir. nutuk iradederek Avrupa- nın yeniden ihyası huşusunda mübim tekliflerde bulunecağı sanılmaktadır. Ve Roma'da umumi kanaat, yeniden dörtler paktının akdinin teklif edile- ceği mekezindedir. İtalya, Almanya'nın, dahil olmadığı, her hangi bir teşeb- büste yer almıyacaktır. Roma ve Belin ararsında bit ittifak olmamakla beraber bütün Av- rupa mes'elelerinde Almanya ile başbaşa, hareket etmek İtalyan'lar - için; bir prensip olmuştur. Cenevre, 6 (ALA) — Mil- letler cemiyeti, karar-suretinin dün sabah B. Mussolini'ye arzedildiği ve kendisinin, bunu — bilâ itiraz tasvip eylediği ha- — ber alınmıştır. Z Türkiye'nin kendi, müdafaası için lüzumlu gördüğü tedbir- — leri reddedemeyiz. Fakat Akdeniz ve Karade- niz devletleri arasında bir böl- ge paktı. yapıpta bu suretle hem boğazların emniyetini ga- ranti altına almak, hem de Avrupa ile Asya, arasındaki boğazlarda enternasyonal ada- leti temin etmek te tasavvur edilebilir. Gelibolu ve Çanakkale bo- ğazında böyle enternasyonal bir kontrol tesisi; Türkiye'nin buradaki hâkimiyetine münafi olmıyacaktır. Biz, hem Filistin, hem Mısır için politika haklarını, tanıdı- gımız halde imzaladığımız mu- nalından harp gemileri geçe- bilmektedir. Kanal'ın ber iki kıyısına da yaklaşılamaz; fakat burada; gemilerin geçip gitme- sini alıkoyacak - tahkimat ya- pılmamaktadır, Ayni prensip, Çanakkale boğazı için de tatbik - edile- Mütercimin natu: Bir İn- giliz gazetesinde takma bir imza ile yazı yazan bir mu- harririn boğazlar - hakkindaki ohususi düşünüşlerini, bu sü- tunlar yabancı gazetelerin mü- lealarına tahsis edildiği için, tercüme ettik, Fakat manda altındaki Filistin ile İngiltere'ye bir takım askeri - kayıtlarla — bağlı olan Mısır'in Türkiye'den farklı memleketler olduğunu kendisine hatırlatmak lâzımdır. | Tabi, resmi — İngiltere, bu hususu muharririn farkında ol- madığı hakikati pekâlâ bilir. Ku