vı";ıyhs Birinci Fransova| BÜYÜK TARİHİ TEFRİKA Çeviren: F. Şemseddin Benlioğlu Fransova, tutulduğu aşkın tesirile 31 Kral hem dinliyor, hem de: — Güzel olduğu kadar ince his ve ruha malikl. Diye düşünüyordu. Güzel kadın; — Bugün acele ile geldim. Maksadım meşhur üstad Leo- nard. dö- Vinçi'yi görmekti. Fakat kocam nerede?. Onu göremiyorum! Dedi. Kral, güzel kadını bir ata bindirdi ve en uzun yollardan dolaştırarak annesinin nezdine götürdü. Validei krali bu hal- den hiç memnun kalmamıştı. Kont dö Şatobryan şakayı sevmiyen bir adamdı; haysiyet lenin hallini hemen kılıca ha- vale ederdi. Bitinci Fransova'nın kadın: lar nezdinde talihi açıktı; fa kat bu kadınla nedense böyle olmadı. Fransova, henüz hiçbir kadını sevmiş değildi. Bütün dost tuttuğu kadınları - sade zevk için doöst tutmuştu. Fakat.. Düşes Şatobryan'ı çok sevmişti. Avda, çok sev- diği avda bile duramıyor, hep düşesi u. Yemekten bile kesilmişti. Geceleri uykü bile uyuyamı- yordu. Bütün bunlara rağmen düşes, krâlın bu sevdasını bir türlü kabul - etmiyor, anlamı- yordu Kral, sarayındaki güzel ka- dınların artık hepsini de ih- mal etmişti. Onun gözünde, hayalinde sade düşesin hayali yaşıyordu! Bazı kendi kendisine şâirle- rin düşündükleri gibi: — Gam ye ıstırapsız aşkın ne kıymeti olur? Sonra.; ipti- dası güç olan aşklar, en de- vamlı aşklardır! Diyor ve teselli bulmağa çalışıyordu. * *.. Kral aşkının şiddetile şâir de olmuştu. Sevdiği kadına verilmek üzere: “Size söz söy- lemiyorum; bununçün kalemi- mi size elem ve ıstıraplarımı bildirmeğe — tevkil -ediyorum. Bunlar öyle acılardır ki, ancak sizin elinizde şifa bulurlar!, Mealinde gazeller yazıyordu. Validei kralt, oğlunun bu haline çok sıkılıyordu. Bir gün düşese: - — Benim sezarımı böyle üzmekte ne mana vardır. Bir | Eİ: M hu süretle - hare- '“'hlıe_ 4_ , böylece vakit | m—z pişman olacak- « “.. Mes'ud veyâ bedbaht üşik- ların en büyük - zevki, aşkla- rından rastgelene bahsetmek- tir, Kral birinci Fransova da | bu hevesten kendisini alamadı. Ve Bonuive'ye halini anlattı: —— Düşesi ilk defa gördü- ğüm zaman fevkalbeşer — bir mahlâk, bir melek sandım; ::ıdimi kaybettim. Kendimi ında Dedi, karşısıı sandım, Bonuive, krala: Vıı— _g" kadın, güzel Franso- Diye sordu. bağrı yanık bir şair oldu! — Evet. Bu kadına fena halde tutuldum, aşk gönlümü, benliğimi zaptetti. İşte iki ay varki ümitsizlik içinde yanıb tutuşuyorum. Beni görünce ka- çıyor. Delirmek birşey değil! — Aman Sir.. Ne diyorsu- | nuz?. Böyle birşey mümkün mü?.. Bir kral.. Sair insanlar gibi midir? Bir kadına bir defa yan gözle baktı mı?, İş olmuş bitmiş demektir. Hem siz güzel ve genç bir kralsınız. Bütün kadınlar sizin için can- larını feda ederler. Doğrusu.. Düşesin size mukavemetini bir türlü anlıyamıyorum! — Ben de anlıyamıyorum. Bir gün gözlerile bana ran- devu verdi. Randevu mahal- line gittim; saatlarca bekle- dim, gelmedi. p Bonuive, aşk için de harb için yaptığını yapardı. Bir ka dın hoşuna gittimi, âlâ... Bun- dan sonra istiyerek veya iste- miyerek bu kadın onün arzu- suna hizmet ederdi. Bu kadım “elde etmek icin öldürmek, öl- mek ne lâzımsa, yapardı! Bonuiva: — Kralım.. Siz bir delisi- niz| Dedi. Bu memleketin kra- h siz değil misiniz? Sizden başka kral var mı? Siz emre- diniz, Fransovaz'ı bu akşam yemeğe yanınıza getireyim. — Yaok.. Böyle istemem.. — İyi amma.. Söz anlamı: yana bundan başka ne yapı- hr sanki? Sevgili kralım, ken- dinize böyle zahmet çektir: meyiniz. Kadınlar insanla alay ederler; — cesaretli ilerleyiniz. Göreceksiniz ki size teslim olacaktır. Siz bana müsaade ediniz. Ben onu bu akşam yanınıza getiririm. — Sonu var — Yeni Neşriyat: Havacılık ve Spor Tayyare cemiyeti tarafından çıkarılmakta olan bü güzel mecmuanın 170 inci sayısı da zengin — münderecatla - intişar etmiştir. Okurlarımıza tavsiye ederiz. Endüstri 2 inci yılının haziran sayısı çıkmaştır. İçinde: ( İş kanunu çık- t * Endüstri dünyası - Maden kap- Tamacılığı - Buhar türbinleri - Deniz makinc ve motörleri - Pratik ma- kinist - Radyoculuk - Akümülâtür ler » Öğremmek — ister misiniz * » Dokuma endüstrisi - Helezon diş İilerin hesabı ve kesilmesi - Hizmet masası) gibi bütün endüstriyel, işçi ve teknisyenlere tavsiye ederir. Soyadı Dün de mü- racaatler oldu.. Soöyadı. kanunu mucibince 2 temmuz akşamı tescil için tayin edilen müddet bitmiştir. Dün de bazı kimseler, soyadı almak için nüfus müdürlüğü- nDe Müracaat etmişlerse de kanunu müddet dolmuş oldu- ğundan bu müracaatler redde- dilmiştir. İnşaatı teftiş Şebrimiz belediye reisi dok- tor Behçet Uz, dün belediye- nin yukarı mahallelerde yap- tırdığı inşaatı teftiş etmiştir. NA Yabancı gazetelerden: Montrö konfe- ransı ve İtalya. Paris'te çıkan “La Re- püblik,, gazetesinden: Montrö konferansı, birbi- rinden farklı iki mes'ele kar- şısındâ kaldı. Birincisi teknik mes'ele.. İkinçisi politik mes'ele, Teknik mes'ele, Türkiyenin talebi ile meydana çıktı. An- kara hükümeti sadece Lozanı muahedesile bitaraflaştırılm!tş olan boğazların tahkimini is- temekle kalmıyor, harp gemi- lerinin Çanakkale ve Boğaz i- çinden geçmelerinin de kat'i şekilde tahdidi talebinde bu- lunuyor. Bu ikinci talep, bi- rFincisinden çok daha fazla güçlük doğuruyor. Montrö'de toplanmış olan devletlerin hepsi de Çanak- kale boğazının her iki sahili- nin de Türkiye tarafından tah- kimine müsaade vermeğe ta- raftardırlar, Fakat harp gemi- leri için boğazlardan geçme hakkının tahdidi işinde hepsi de ayrı ayrı ihtirazi kayıtlar ileri sürüyorlar. İngiltere, harp gemilerinin geniç ölçüde Karadenizi ziya- ret hakkının kendisinde olma- sını istiyor. Türkiye dostlu- ğuna çok güvenen Sovyet Rus- ya, işin bir de fena tarafını düşünüyor ve gerek Almanya gerekse Japonya tarafından bir taarruza uğradığı takdirde bitaraf kalacak olan Türkiye- nin bugün konferansa teklif ettiği ahkâm icabı boğazları kapatarak filosunu Karadeniz- den çıkarmağa müsande etmi- yeceği endişesine -kapılıyor. Her - devleti kendi menfeati bakımından alâkadar eden bu noktalardan başka M. Litvi- nofun ortaya attığı ve M.$Bon- kurun iştirak- ettiği bir cihet daha var. Her iki delege de, milletler cemiyeti kararı ile bir vazifenin ifası için gönde- rilecek herhangi bir filonun boğazlardan serbestçe geçme- leri hususuna ehemmiyetle işa- ret ettiler. Bu noktanın hakikaten bü- yük bir ehemmiyeti var. Fil- hakika kollektif - sistem, her hangi bir mütcarrıza karşı Milletler cemiyeti kararile ha- rekete geçecek devlete karşı, hattâ bitarafların bile, kolaylık göstermelerini emreder. Ge- rek örnek olmak ve gerekse pratik tedbir. bakımından bu cihetin şimdiden tesbiti ve müstakbel boğazlar statüsünde yer tutması münakaşa kabul etmez bir zarurettir. * Farzedelim —ki bütün bu teknik mes'cleler hallolundu (Ve o kadar çok güçlükle kar- şılaşmadan — hallediledilecek- tir de), ortada İtalya tarafın dan ileri sürülen politik mes- ele kalacaktır. Biliyoruz ki — İngiltere ve Fransa'nın zecri- tedbirlerin kaldırılması hakkında verdik- leri kararlardan kâfi miktarda tatmin edilmediğini — gören Roma, hükümeti Montrö gö- rüşmelerine iştirak cetmekten uzak durmuştu. Şimdi bu fik« .rinden caymışa benziyor ve konsey içtimaından sonra de- vam cdecek Montrö toplan- tılarında kendini temsil ettir: mek arzusunu ihtar ediyor. Ne maksatla? Bu hususta dün gelen ba- berler pek bedbincesine idi. Diyorlar ki İtalya, Türkiye'yi DOLU, B Bir Alman miralayına göre aram de Ingiltere'nin rolleri.. |Bu meyanda faşist İtalya ve Sovyet Rusya'nın hususi vaziyetleri . Çanakkale şehrinin görünüşü. *“Alman amiralı Gadov, Do »- |- Sovyet Rusya'nın kuvvetli mü- çe ÂAlgemayne Saytung gaze- | zaharetini kazanmış - olduğu Stesinde yazdığı bir yazıda di- | düşünülecek olursa, konferansa *yor ki:,, ü iştirak etmiş olan devletlerin Hiçbir şey, hâdiselerin dur- | “Şimdilik, genel olarak mu- madan yürüdüğünü boğazlar | vafık bir tavur almış olmala- mes'elesi gibi, başına kır düş- | Tına hiç hayret edilemez. Tür- müş bir mes'ele kadar iyi , kiye'nin dürüst hareketi düşü- ilade edemezdi. Bu “işlerin | nülerek, övüş sözleri büyük tarihi vaziyeti burada anlatı!- q bir heyecanla dinlenildi. An- mışti. Buna yalnız şunu kat- | cak, arkasında Sovyet devleti mak gerektir ki. Trova harbı, | olmasa idi, bu dürüst hareke- bir göze Elena için değil, Pon | tin ne dereceye kadar umud tus'tan getirilen Yunan zahi- l verici olabileceğini, ve Türki- resinin boğazlardan serbesçe | yenin daha pek uzak bir dev- geçirilebilmesi maksadile ya- | re ait olmıyan Cenevre'deki pılmıştı. Bu mes'elede garb | ilk revizyon talebinin Sir Con devletlerinin dünya harbında | Saymen tarafından nasıl ka- takındıkları tavur malâmdur: | baca reddedildiğini — herkes İstanbul Rusya'ya vadedil- | tetkik edebilir. mişti; 1900 de Lord Salisburi- Her zamanki gibi lâstikli nin Alman - politikasına teklif | olan İngiliz politikası, bugün, ettiği gibi, Türkiye dünya yü- | Japonya'nın çekilmiş, İtalya'nın “zünden kalkacaktı. ise takımdan ayrılmış olması Ondan sonra, Türk'ler, 1922 | dolâyısiyle, 1923 te yapılmış “de Yunan saldırışını defederek, | olan — Lozan andlaşmasında İngiltere'nin işgali altında bulu-| Türkiye'ye vadedilden “büyük nan eski paytahtını. tehditleri | devletler garantisinin artık te- altına aldılar; bunun arkasım- | siri kalmadığını ve bunun ye- dan gelen: Mudanya mütare- | rine ona başka bir garanti kesi, karşıyakadaki Trakya'yı | vermek lâzimgeldiği kanaatin- tekrar ellerine geçirtti ki, bu | dedir. suretle esas bakımdan eski Bunları gerektiren sebeple- vaziyet - tekrar ihya edilmiş | rin - tetkikini mütehassıslara oldu. Zira boğazlarda müte- | bırakarak, hakiki motifleri araş- harrik bir müdafaa tertibatı, | tıralım. h tahrib edilmiş mahalli ve sa- İngiltere, İtalya tarafından bit tahkimatın yerini her za- | bozulmuş olan — muvazeneyi man tutabilirdi. Türkiye, sahil | düzelten, vaziyete durluk ve- bölgesinin askersiz bir şekle | ren ve, Yunanistan, İspanya, sokulmuş olmasına rağmen, | Fransa, Yugoslavya ve Tur yeniden ev sahibi hakkını ih- | kiye ile temasa girmek — sure- raz etmişti. Montrö'de topla- | tiyle genişliyen bir Akdeniz nan konferans ve Türk'lerin | paktına doğrü yürümektedir. sarih taleplerile bir merhale Boğazların Ruslara açılması, daha bitmektedir. yabancı donanmalara ise ka- Amiral Gadov, Türk proje | panması bu paktın ceremesi- teklifini — kisaca — anlattıktan | dir ki, yalnız bu ceremenin sonra, yazısına devam ediyor yüksekliği düsünce doğurtuyor. ve diyor ki: Bu böyle olmakla beraber, Meselenin — politik olarak | Pu işin halis bir çevirme ha uzun uzadıya - hazırlanmış ve reketi yahut İngliz donanma- sına Marmara denizinde sığı- nak hazırlamak gayesi taşıdığı hakkındaki İtalyan görüşünü mübaleğalı buluyoruz. Asıl gaye, İtalyayı, kurulmakta olan Çevrenin içine zorla sokmak, Akdeniz'de bölgelik paktlar yapmak ve bu suretle hem sulhu ve hem de İngiltere'nin Irtibat yollarını hiç kan dök- meden güven altına almaktır. Bununla beraber, acaba, Karadeniz boğazı, yani Rus geçidi de istikbalde — garb dostlarının bu kadar ufak kuv- vetlerle geçmek izni verilen Çanakkale boğazı gibi müda- faa edilecek midir? Bu Rus mes'elesi etrafında ayrıca daha başka tereddüdler memnun edecek -bir kararın verilmesine bütün — kuvvetile mâni olmak azmindedir ve İtalya'ya Montrö'de hakkı tes- lim edilmemiş bir Türkiye'yi boğazları zorla tahkime sevk- edecek — makyavelcesine bir maksat atfediyor. Bütün bu şayialar hiç te hâkikate uyğun değildir. Eğer İtalya kendi- sine atfedilen oyunu oynamak istiyecek olursa varacağı ne- tice karşısında Türkiye'yi ve bütün — Akdeniz - devletlerini görmek - olacaktır. İtalya'nın böyle düşünmediğine ve M. Müssolini'nin İtalyan —menfa- atine daha uygun bir politika tasarladığına inanmak istenir nasıl görülüyor? de gruplaşabilir. Halen, Rus- 25-3-1936 da yapılan donan- ma anlaşmasının girmesi ve dolayısile, 18-6-935 te yapılmış olan İngiliz-Alman donanma andlaşmasına — karşı alacağı tavur hakkında Rus-İngiliz gö- rüşmeleri yakılmaktadır. Haber alındığına göre, Rus- ya Almanya ile donanma mu- savatı istemiştir; yani İngîliı donanmasının yüzde 35 şi nis- betinde donanması - olmasını riz ki, bu donanma kuvveti- nin, Baltık denizinde mi, Ka- radeniz de mi, yoksa — Vladi- vastoak'ta rm kurulacağı mes- elesi İngiltere'de iyiden iyiye bilinmek istenecektir. Bu kuvvet, kapı bekçiliği yapan müttefiki Tückiye ile ve boğazın önünle bulunan İmroz, Tenedos adalarının bir mâania haline sokmak imkânı olmıyan mutedil bir seyrisefer - maddesile Karadeniz'de olacak olursa, başka mülâhazaların da rol oynadıkları Baltık denizi ve doğu Asyasında bulunu- şundan çok daha ziyade dü- şünülecek bir mes'ele halini alır. Fransa'ya gelince, 6, Rus dostuna en büyük hareket ser- — bestisine katlanmak zorunda- dır; yalnız onun canını sıkan şey, Balkan birliğinin hiç Pa: ris'e danışmadan elele vererek Rus kumandasını dinlemekte olmasıdır. Romanya ile Bulgaristan için reddedici bir tavur takın- mak bahsın mevzuu bile ola- Maz. Romanya henüz Rusya ile Avrupa arasında intihabını da yapamamıştır. Bundan baş- ka, Bulgaristan Adalardenizin- de bir mahreç istemektedir. Taymis gazetesi tarafından, Karadenizin ticaret yollarında Almanya, Avusturya, Macaris- tan ve çekoöslovakya'nın da ilgileri olduğu hatırlatıldı. Fa- kât bu da, 150 yıllık bir dip- lomasinin ve dünya harbında Gelibolu'da birkaç defa 160 bin yaralı ve ölü verilerek ya- pılan mücadelenin tarihi dönü- şünü tasvip edilmeden — önce, Türk iddialarının çekingen bir sürette tetkiki için paravana- dan başka birşey değildir. Üzüm satışları: » Alhtı K. $& w $ 79 M.j, Taran. 8 25 10 22 Ajyoti bira. 9 9 5S0 101 ğ 518869 518970 Zahire satışları: Ç. Cinsi KSB 50 Ton buğday 6 6 10 Buğday 6 6 145 Arpa YS0 3 31 Yulaf 9A 3X 50 Susam 21 2 5 68 B.pamuk — 41 S0 43 102 Ken. pala, 695 — 695 — ileri sürmüştür. Öyle sanabili- — Boğazlar ve Akdeniz işin-