Eski günlerde Baharda sayfiyelere nasıl taşınılırdı? Baharın ük müjdecileri “Gemrelerdi. O vakitki rumi şubatın, yeni efren- den ve şimdikinden 13 gün sonra başlıyan şubatın yedisinde, on dön dünde, yirmi birinde, birer hafta $a- mla le düşerlerdi Cemrenin lügatteki ateş tanesi; buradaki başlangıcında âzâr azar artan hara ret, sonuncu mânası da Mekke'de hacı olu, mektir. İlk cemre havaya, ikinci tçüncüsü toprağa düşer, Baharın ikinci müjdecileri GEAR), (Amedeni çaylak); Türki çesi le in, çaylakların bizim di- yarlara buyurması. Üçüncü müjdeciler de ağaçların to- Mmurcuklanışı, çiçeklenişi; obademle- rin. eriklerin, zerdalilerin donanışı, (Nevruzu sultani), (Resideni gülü gülnar), (Kemali lâle), (Koyun kırk- ma zamani) na filân bakma; arada Berdelâcüz, Sittei sevir, gün dönü- mü gibi sayıl fırtınalar var, Brbaine taş çıkaran soğuklara, lâpa lâpa kar- Mara raslamak da mümkün. 308 de (1892) Halicin boydan bo- ya donuşu, karşıdan karşıya aç kö- peklerin geçişi cemrenin suya düşü- şünden sonraydı diyorlar. Pencere önündekilerden biri: — Uğurlu, kademli olsun, leyl geliyo Çığlığını basar basım, Aman çocuklar ayakta göre yim!.. diye kocakanlar da bile yerle- rinden fırlayan fırlayana Hikmeti şu: Ayakta gören o sene gok gezer ;otururken gözü ilişen de köse kadısı olur çıkar, O hayvancağızlar bir daha, görün- Mmezler. Eyüpte meyüpte karar kı- Jarlarsa da çaylaklar her saat, her dakika tepede. Boyuna cıyak cyak ötmedeler; «yüksek bacaların, kavak- Yarın, « fıstıkların üstüne yuva yap- madalar. Mart pilici çıkaranlar, ei- gerciler, saray mensubu nar çiçeği feslileree gafilliğe hiç gelmez. Kuş, şimdiki bomba tayyarelerivari yuka- ndan aşağı bir pike etti mi piliç, ci- ğer, fes gitti gider, dâhi gider, Kırmızı elbise giymişlere: — Kız seni çaylak kapmasın! kası dillerdeydi. gür O zamanlar Üst kademe paşalar ve beylerin değil, bu gibilere nisbetle esamisi geride, kalöm müdürü, başkâ- tibi gibi orta tabaka kimselerin de | yaza mahsus sayfiyeleri mevcuddu. Kodamanlarınki bittabi kâşane, sa- hilsaray; öbürlerininki yedi sekiz odalı köşk, yalı. Üç dört syda bir çikan maâşile halli hamur, cebi daha yufkalar da mevsimi geldi mi âmirlerini boyluya- #ak ve boyun büküp bâkipaye va “Sarak: — Kerime cariyeniz hamlini mü- teakip fevkalhad nâtuvanlaşta. Dok- tor Süleyman Numan paşamız çok Akide şekeri yemesile beraber hava tebdilini de mübrem görüyor!.. larla #ki aylık buyurttular mi Bostancı sırtları, Bulgurlu etekleri, Anâdolu- hisarı kıyıları gibi ucuzluk bir yerde | , üç dört odalı bir pa kiralarlardı. İfisanm üçüncü haftagı kala. nacağı sıralar konaklarda, evlerde taşınma lâfları başlardı. Hânımı nine, kaynana, cici anne makulesi yaşi Marda surat asık: — Ayol izi haftaya hem Filiz erin yal OEMŞ, Acelemiz ne, dağ larında titreye titreye mangala mi Üşüşeceğiz? Meram işi uzatmak; her gün çat çat kapı, çançana gelen komşular. dan ayrılmak kaygusü, Taşmma mutlaka Hidrellez'den evvel olurdu. Büyük konaklılara ha- ve boş. Uuzun &oylu toplanma, gi. | decekleri kalacaklardan ayırma falan yok. Zira köşk, yalı lebaleb dolu: kışbıklar şitaiyede, yazlıklar sa de. Birkaç gün evvel kâlya kadın ve- ya başkalfa fle iki halarık gönderip Ortalığı sildirin sünürttün mü. ae (âme- Gİ lı perdelere sarılmiş patiska- karttın mı kâfi, Hafif tertip nakledilmekle bera- (Şu lâzımi... Bunsuz olmaz!) diye gene bir manda arabası olsun dolar. Öbür tabakalar öyle mi ya? İğne- | den sürmeye kadar her şeyin götü- rülmesi şart. Maşayı unutsan geçici kıptiyi nerede bulacaksın? Ateş elle tutulur mu? Günlerce derlenilip toplanıldıktan wa eşyalar denk edilir, başlarda çatkı, ev çatıdan bodruma kadar gi cır gıcır sinilir, sabah karanlığında | da çıngırtıı yük arabası kapının önüne da Tulma fiatleri eylül nihayetlenip göç salgını hızını aldığı günler yedi, sekiz meci : rağbet azahp Kasım yaklaşınca yuvarlak hesap lira, altı mecidiye... Rumelili arabacı mutlaka #0l tara- fından kalkmışlardan: Abe müslümanlar haylanın, pampuru kaçırırsak tübe olsun dö- nüp pırtıları kapıya bırakirm!,. Hasılı kapakatıhncaya kadar ana- dar emilen burundan gelir, ailenin en yaşlı hatunu, elinde muahaf, bes- mele çekerek gidilen eve en önden gi- rerdi, Yüksek kişiler içinde akıllı davra- nıp peşin cariyeler göndererek yer- leşme işlerini aradan çıkaranlardan | gâyrisi, yani hopadak göç edenlere, | adımlarını atar atmaz çile çok. | Tıklım tıklım olan bina boş bira- kılacak değil a, bir bekçi konup eli- ne de kocü bir Karadağ tabancası verlimiş. Eminliğine diyecek yok, f&- kat bekâr adam. Kapıdan taşlığa' dalınınca ekşi ek şi ayak, sası sası kir kokusu, Yukarı çık, her yer zindan; çülikü pâncur lar, kafesler sımsıkı kapalı, Pencere leri açıp bir de etrafa bak, her taraf | toz deryası, Hanfendi: başta olmak üzere der- | hal kalfalar, ahretlikler kolları, pa- çaları — sıvarlar. Çıtkırıldım e küçük hanfendi ndi odasında soluğu alıp yeldirmeleri, kâaşpusiyerleri, dantelli şemsiyelerinden modası geçenleri, dalkavuklarma bahşetmek için, Tai dıktan sonr piyanosunun âkordunu | Genemekle (omeşgul. Torunsuklar | e Halkevinde çocuk balosu 3 betile dün Şehren: neşeli ve güsel olmuştur, Resmimiz, bu baloda eğ- p denen çocukları gösteriyor. | resi yok ve sucuları nerede i oyuncak odalarında oyunda, Paşa, beyefendi o gün mutaddân evvel gelir; — Dağ, bayır. deniz görüyoruz; dünya varmış yahul diye ayak ayak ine ata oyuncaklarile Akşama ortaya konâcak yemeği hak getire. Ahçıbaşı veda niyetile Be- şiktaş veya Beyazıddaki ahçılar kah- | vesinde İskümbile girişip sön vapura güç yetişmiş. Yamaklarından biri kuru &alaba- hk için helvahane dolusu cambul cumbul kuru fasulyeyi pişirmiş amma) baş kalabalık ne yiyecekler?.. Bir iki okka pirzola yasak savar ve lâkin kö- yün tek kasabında o sântler et ne geziyor?... Daha derdi, | içilecek suyun da kat- bulacak- sın? Tam o Sıralarda konağt köşkten rostolu, börekli, tatlılı Koca tabla çi- kagelirdi. Bunca yıllık ahbaplar ha- tunun, erkeğinin, kerimelerinin ne- sevdiğine vakıflar. “Taşınışı gö rürce ahçılarına Otömbihi geçmekle beraber dadıyı, Arap bacıyı da harem muffağma sokup aynca Çerkes ta- vuğu, yalancı dolma, ahirdaki ineğin kâtıksız sütünden süllâçda yap- tırtrnışlı Ayvazın başında tabla, elinde de bir surahi İyi su Vakia ortalık gül edilmiş, fakat yerlerdeki Mısır hasırı- dir. Yataklara girer girmez, hasır ralarına yuva yapmış, aylardır aç kalan pirelerin bir hücumu ki eli man., İsilik olmuş gibi hart hart kaşın bire kaşın. Çıkır çıkır yâkala, bi tükenir gibi değil. Turfanda siv nekler de tek tük vızıltıda; eibinlik- ler ise tâ tavan arasında; sandık odâ- sının kimbilir neresinde Pireler doyunca veya üstlerine üşüşsünler diye birkaç kedi bulunun- caya kâdar gecelerce kirpikler ka- vuşmaz, sabahları kafalar ağrıdan zonk zonk, vücudlar pelte, ant pirin- ler, fenasetinler yutulurdu. Hıdırellez o sıralara rasladıysa ga- mı, gussayı g — Bu tuz kabağı ba gezmeğe çıkıp eği gibi pirüpâk beyinle nasıl meceğiz? Sermed Muhtar Alus ni Halkevinde bir çocuk balosu | kiş, 3 — Bibliyotek binnla 29 Nisan 1040 Halide Edib — Çağış Kitabevi tanınmış muharirleri- mizin hayat ve eserlerine dair çıkar- makta olduğu seriye devam ediyor. Bu seriden son çıkan kitap kıymeti edib buyan Halide Edibe tahsis edilmiştir. Kitap «Halide Edib» ismini taşıyor; B. Baha Dürder tarafından hazırlanmıştır. Eserin başında bayan Halide Edik hayatı anlatılmakta, bundan sonra gerek Türk matbuatında, gerek ecnebi mat bualta sana hakkında yazılan yazılar. dan parçalar nakledilmektedir. Üçüncü kısımda bayan Halide Edibin kitapla” rının mevzuları hulâsa edilmiş, dördüncü kısmda muhtelif eserlerden parçalar abnmıştır. Kitap 110 sahife, Batı 25 ku- raştur, Bayan Halide Edibin Türkiyede çıkan kitaplarının intişar senelerine göre yapıl- mış bir tasnifini bu eserden alıyoruz: Türkiyede çıkan kitaplar İntişar seneleri 1909 — SEVİYYE TALİP, baskı, 1914 — RAİK'İN ANNESİ, baskı. 1911 — HARAP MABEDLER, bi- rinci baskı. 1912 — HANDAN, birinci YENİ: TURAN, birinci baskı; ESERİ, birinci baskı, 1913 — HANDAN, ikinci baskı. 1915 — HANDAN, üçüncü baskı. 1918 — MEV'UD HÜKÜM, birinci baskı; KENAN ÇOBANLARI, birinci baskı, 1922 — DAĞA ÇIKAN KURT, bi rinci baskı; ATEŞTEN GÖMLEK, rinci baskı; : İZMİRDEN BURSAYA, birinci baski, 1924 — SEVİYYE TALİP, ikinci AİK'İN ANNESİ, ikinci baskı; P MABEDLER, ikinci baskı; TURAN, ikinci baskı; KALB AĞRISI, birinci baskı. 1926 — URUN KAHBEYE, birinci baskı; DAĞA ÇIKAN KURT, ikinci baskı i 1928 — ZİNO'NUN OĞLU, birinci baskı; GİZLİ BELDE, birinci baskı 1935 — KALB AĞRISI, ikinci baskı, 1936 — SİNEKLİ BAKKAL, birinci baskı, 1937 — ATEŞTEN GÖMLEK, ikinci baskı; YOL PALAS CİNAYETİ, birinci baskı. 1938 — HANDAN, dördüncü baskı. 1939 — SON ESERİ, değişmiş ikinci 'ATARCIK, birinci baskı. Gobino Bu ayın neşriyatı arasnda, Ahmed Halid Kitabevi tarafından neşredilen «Gobino> isimli küçük bir eser de vardır. Fransız müzefekkirlerinden Comte de Gobincau'- nun ırk nazariyesi esaslarile bunun için aşılan ankete ön İki Fransız âliminin ver- dikleri cevapları ihtiva eden bu eser Ada- ilim mektebi müdürü B. Naci Ecer dan tercüme edilmiştir. Pisti 30 birinci birini baskı; SON Yavrutürk 5 yaşında Dört yıldanberi ilkokul çocukları için çıkarılmakta olan «Yavrutürk. gaz#lesi bu hafta çıkan 209 uncu 8 doku cildine başlamıştır. Değerli W tarafından idare edilen bu küçük gazete beşinci yaşma giriyor. Küçükleri hem eğ- sos hem de onlara faydalı olan «Yav- Kk» e uzun ömürler temenni ederiz. "Bibliyotek bilgisi Edebiyat fakültesinde Türkoloji asistanı B. Adnan Cahid Ötüken «Hibliyotek ve bibliyoğrafis #âmile kıymetli bir tedkik eseri İstanbul Üniversilesi ya- serisinin 115 inel (> teşkil bizde bu sahada ç taptır. B. Adnan ve toplama, kısmı bibliyoteklerinde çalışmaları sirasında gör- dükterini bi tesbit etmek suretile bu eseri vücuda getirirken dalma şu gayeyi göz önünde tutmuştur: Bibliyotekçilikte geri kalmış olan memleketimiz için laşılır, bu işle, Tar bir rehber, Eserde bu gayeyi tahakkuk etmiş gür yoruz. Kitabım mündericak hakkında bir ek üzere kisim başlıklarını nakle- i — Bibliyotek hakkında umumi 2 — Bibiiyölekler tarihine bir ba- , £ — Bibliyo- tekçi ve adamları, 5 — Bibliyotekte mevcu- du çoğaltma işleri, & — Talnif metod ka 7 — Bibliyotekten istif de muhtelif Alman bibiiyografilerin bipliyografisi. Bu eseri bibliyotekçilikle ve bibliyografi Mlerile meşgul olanlara tavsiye ederiz M3 sahife, resimli, 148 kuruştur. Zola Büyük Fransız tobuncisı Emile Zola'nın yüzüncü doğum yildönümü Fransada bü- yük merasimle kutlanmış, bu yıldönü- pine Türk matbuntı da bazı makaleler #ahsiş etmek suretile iştirak etmişti, Hü- #ameddin Bozok «Zola» adile çıkardığı etüdile bu neşriyata daha geniş bir şekil- de ehemmiyet kazandırmış oluyor. Zola'- nin hayatına dair kuşe kâğıdına basılmış resimlerle süslenen bu kitapta Zola'nın hayatı, sanat anlayışı, eserleri ve gi & yardır Mabedde bir gece Bayan Sümiha Ayverdi telif hikâyeleri- ni «Mabedde bir gece» tsm! altında kitap halinde neşretmiştir. otuz kadar hikâye vardır. Gayret Kitabevinde basil miştar, Fiati eli kuruştar, Gönül - Aşk - Kadın «Gönül - Aşk - Kadın, Bökaccio'dan hikâyeler» ismile Hilmi Kitabevi tara- fından neşredilen bu eser B. Nâzim İç- sal tarafından tercüme ve tertip miştir, Mevzuu isminden de anlaıl vechile kadının karakteri, efkâr ve yatı, şahsi ve dünyevi emelleri, İe vlan rabıta ve münasebeti muhtelif milletlere mensup birçok harrirlerin kısa ve hakimane m vecizelerile, meşhur İtalyan Bokaccio'nun kadınlar ve genç k aşk yolunda gösterdikleri fedak rı tasvir eden bazı hikâyelerinden mü rekkeptir. Eser 194 sahife, Fatı Ot Tüştür. La Fontaineden tercüme -edilen kıdaki Rikâyeyi bu kitaptan aldık mü Aslanın biri bir çayırdan geçerken gü- zel bir çoban kızı gördü. Onu sevdi ve kendisine eş yapmak istedi. Kızın baba- sı aslanı pek korkunç bulmasaydı, güç- lü kuvvetli bir damad sahibi olmayı ca- nina minnet bilecekti, Bu sebepten dola- yı kızını ona vermek kendisine çok zor geldi, red cevabı vermeyi de tehlikeli buldu; hakikaten güzel kiz bir sabah çayırda koyunlarını otlatırken aslanın ansızın karşısına çıkarak onu kaçırması pek kolay bir şeydi. Çoban kızı aslanın kendisine olan şw temayülünden hoşlanmış olmalı ki, onum- la evlenmeğe razı oldu. Babası bunu an- layınca kızının âşıkını geri çevirmedi, ve dedi ki: — Benim kızım naziktir. Korkanm ki. sert pençelerinle onu incitirsin, bun- ları yonttur; bundan başka iri dişlerini de eğelet ki, ağzını onun yüzüne değdir- diğin zaman rahatsızlık vermiyesin. İs- tediğim şu iki şeyi yaparsan kızımla ev- lenmene razı olurum. Aslan şu teklifi körkörüne kabul etti. Zavallı o kuvvetli pençelerden, keskin dişlerden mahrum kaldı. Gayri müstah- kem bir mevkie benzedi. Köpekler üze- rine saldırıyor, onlara güçlükle karsı du- ruyordu. Kalbe aşk girince kafadan akıl gider. İdeal bir koca ve Afrodit Yine Hilini Kitabevi neşriyatından ol- mak üzere bu ay iki tercüme eser intişar etmiştir. Bunlardan biri Oscar Wilde'in «İdeal bir kocaz ismile tercüme edilen dört perdelik piyesidir. Eseri türkçeye B. İrfan Konur çevirmiştir. İkinci tercüme eser lisanımıza çevril- mesi büyük dedikodulara sebep olan Pierre Louis'in Afreditidir. Bu eserin bir kaç tercümesi piyasaya çıktı. Hilmi Ki- taphanesi sahibi tercümenin sonuna ve etsiği notta kendisinin bu eseri çok tenberi basmağa hazırlandığını, fak bazı sebepler dolayısile geç kaldığını, neşri bü sebeple geciktiğini kaydetmek tedir. Afrodit'in bu tercümesi B. Avni İnsel tarafından yapılmıştır meşhur mukaddimesi vardır, resimlidir. 1939 harbinin menşeleri Andrö Mawrols'nm yeni çıkan bü 1 lapa dilimize çevrilerek Halld Kitabevi - tafafından hes Avrupayı saran son harbin nasi) ve ne pi- bi şartlar dahilinde ruhura gin harrir bu eserinde anlatmaktadır. 25 Tuştur. Molla Câmi Genç ve kıymetli müdekkik Asaf Hi- let Çelebi meşhur İran şair ve imulasav- vıfı Molla Câmi'nin hayatı ve eserleri üzerinde hazırladığı (değerli © etüdü «Molin Câmi> ismüle neşteti, (Ki Kitabevi — 221 sahife, fiati 75 Eser Cüminin hayatile başlamak Bu kımmda doğuşü, ailesi, gençliği tahsili, mistik hayatı, olgunluğu Ve reti, ölümü birçok vesikalara istinaden anlatılıyor. Sonsa Câml'nin şahsiyeti ve eserlerine geçilerek bu bahiste mistik şahsiyeti, edebi şahsiyeti ve eserleri kıfane bir surette tetkik ve tahlil edili- Ci- eseri miştir. söh- va yor. Kitabın müteakip sahifelerini alınmış parçalar 123 vübat Bahâristan- den gelen mi'nin eserlerinden teşkil etmektedir. Bu arada tercüme edilmiştir. Aynca dan, #mukaddes okimsel. Münis Mefhalar» dan ve di zinde parçalar vardır. Bir endekâ ve rü- bat metinlerinin fihristi yapılmıştır. Câ- mi'nin rübailerinden birkaçını naklediyoruz? Ask herkes için bir ahenk olsa da hiç kimseye huzur veya huzursuzluk getir- memiştir, Aşkın şarabı renksizdir ve on daki bu renk ise onun dolduğu kadelr lerin muhtelif renkte olmasındandır. Cerrah kan almak niyetile | neşlerini mecnuna saplamak için acele etti. Me nun ağladı, dedi ki: «Kalbimden ken yerine Leylâmn gammı gitmesin diye korkuyorum!» r eserler aşağıya Adetim her gün bahçeye çıkmak v' orada Lâle ve güller arasında sükünet aramaktır. Nerede onun rengini ve ke“ kusunu andıran bir çiçek görsem, on”