ka a 28 Mart 1940 AKŞAM AKŞAMDAN AKŞAMA | “ Mesele ,, çıkarayım derken... Son Posta refikimizin o «Meseleler» serlevhalı bir sütunu vâr. Bunu dok durmak müşkül şey! Çünkü hergün «Mesele çıkarayım!» derken çam de virmek de kabil, Netekim bu sefer öyle olmuş. Asıl mevzua girmeden eyvel bizdeki gazetecilik mesleğinin şu kötü itiyadı- nı tenkit edeyim. Son Posta'nın yazi- sına nasıl bir cümleyle başladığına bakınız: «Muharrir Vâlâ Nüreddin'in bir gazetede çıkan fıkrası şöyle bitmektedir:» «Bir gazetede!» Yani «Akşam» İsmini ağzına ala- miyor, Olur a; Belki reklâm yapar maazallah! Bu kelimeyi okuyunca «Vay! Böyle bir gazete varmış!» diye öğrenip kendi karileri gürül gürül bi- ze akar!! İşte biz — zaten riayet etmediği- miz bu hasis esnaf zihniyetine bir tek- me daha vurmak için — yükarıdaki iki defadan maada Son Poslanın is- mini bir daha anıyoruz. Aşağıda tek- rarlıyacağımız da cabası. ... Gelelim asıl mevzua: İsmail Saip hoca diye bir zat vefat etti Kendisinin kim olduğunu, Son Posta refikimiz, gene bizim gazetede intişar eden bir yazı İle karilerine ta- nıtıyor. Doktor Adnan Akşamda bu bibliyografın evsafını tarif ederken şöyle demektedir : ğer yazmak için hevesi olsaydı bütün teşrikler âleminde bugün elden ele do- laşan Broekelmann'ın Arap bibliyografyası kadar mühim bir eser yazabilirdi.» Bense, — kimsenin ismini tasrih etmeksizin; bizde mevcut kitapsız, notsuz, şarkvari «Ayaklı kitaphanes ülemayı kiramın hepsini birden istih- daf ederek ve artık bu tarz Âlimler yerine metodluların ve manevi zürri- yetlilerin zühurunu temenni ede. rek —: « — Eser yazmadan, öğrendiklerini ahfada yadigâr bırakmadan ölmek cemiyetin hakkım vermemektir. Al dığı parayı iade etmemekle bunun farkı yok gibidir!» demiştim. Tekrarlıyorum: Ne bir şahsiyetin ismini zikrettim; ne de kimseye bir telmihde bulundum. Fakat Son Postanın mesele çikar- mak vazifesile mükellef meçhul mu- harriri birinci sahifeye istinsah ettiği bu satırlarımın hemen altına şöyle diyor: «Bu yazıda mevzuubahis olan zat geçen“ lerde vefat eden eski Darülfünun müderri- #i Ismal) Saip hocadır.» Eğer doğrudan doğruya hedelim © olsaydı yazardım. Ben umumi mahi- yetteki bir hastalığımıza parmağımı dokundurdum. Şayet Son Posta re- fikimiz, müdafan etmek İstediği zatın evsafını benim şumullü tenkidime uy- gun bulduysa kabahat bende değil. dir. Çift sütun serlevhada «Bizi dün. ya ayıplıyacaktır! Büyük ilim adam- larımızı yaşadıkları müddetçe takdir etmiyoruz, bari ölümlerinden Sonra tekdir etmiyelim!» diyor. «Üzkürü..» (tavsiyesi bambaşka şeydir. Dedikoduları önlemek içindir. Vefatından sonra bir şahsiyetin müsbet veya menfi hususiyetlerinden gazete sütununda bahsetmek ise bü- tün dünyada cari âdetler arasındadır. Maamafih ben bunu dahi yapmış de- Zilim. AÂmmenin hürmet o ettiği, bense şahsen tanımadığım bir merhumu «tekdir» etmem, terbiyeme, anaheme — Yenilik güzel şeydir bay Amca, ik esastan ve dört baştan yeni ol- Taşdelen ve Defneli suları Evkaf, bunlardan daha fazla istifade için tedbir alıyor Evkaf idaresi, birkaç sene evvel Taş- delen ve Defneli sularının membalarında yeni tesisat yapmış ve el dokunulmaksızın mağı temin etmişti. Maamafih yapılan bu ıslahata rağmen, bu sulardan İâyıkı veç- hile istifade edilmediği görüldüğünden, Ev- kaf idaresi, aksaklıkları düzeltmek için yeni tedbirler almağı muvafık görmüştür. Yirmi dört saat içinde Taşdelen memban- dan 70, Defneli membamdan da-i8 ton su akmaktadır. Fakat bu miktarın Taşdelen membana ait 20 tonundan, Defnelinin de yarısından İstifade edilememektedir. Rvkaf idaresinin elinde kâfi derecede vesaik ol-. , suyun İstifade edilmiyen bu kısmi bu suretie boşuna akıp gidiyor, Harice işliyen Türk vapurları Fransızlara Kameri beş vapur seferlerine devam edecek Liman relsliğinde toplanan muhtelit ko- misyon, hilen ecnebi sularında seferde bu- lanan 10 Türk vapurunun vaziyetini ted- kik etmiş, verdiği kararı Münakalât Vekâ- | iletinin tasdikine arzeylemiştir. Haber aldığımıza göre komisyon, 6 ay müddetle ve kontratla Fransızlara kirala- nan $ vapur hakkında seferlere devam ka- rarı vermiştir. Esasen mukavele müddeti- nin yarısı bittiğinden, komisyonun, Türk armatörlerinin zarar ve ziyana girmeme- lerini göz önünde tutarak bu kararı verdi- $i anlaşılmaktadır. Mukaveleyi temdid ve Yeniden mukavele yapmak salâhiyeti, ka- ramame mucibince, komisyona aittir, İthalât limited şirketleri birlik haline konacak İthali Umiteğ şirketlerinin İthalât bir- likleri haline konulması kararlaşmıştı. husustaki muamelât henüz tama makla beraber, İthalât birliklerinin vazi- yetini ve bütçelerini hazırlamak üzere 12 kişilik bir heyet seçilmiştir Heyet dün 'Teşkilâtlandırma müdürü B. Hakkı Nezihi- nin reisliği altında toplanarak tedkiklerde bulunmuştur. B. Hakkı Nezihi dün akşamki ekapresle Ankaraya ld 2x — Yangın değilmiş Üsküdarda Atlamataşında Bostan soka- Hında bir evde oturan bayan Huriye, ot minderleri içindeki eski otları yenilerile de- Biştirmiş, bu eski otları da bahçenin orta» sına yığarak bir kibritle tutuşturmuştur. Bu alev yığınını kule gördüğü cihetle Üsküdar icfaiyesini haberdar etmiş, der- bal bir grup, ateş olanı yere gitmişse de meselenin mahiyeti anlaşılmıştır. Evvelki gece Balat'a Levinin benzin de- posunda bir teneke parlamak suretile yan- gın çıkmış, derhal yetişen itfaiye tarafın- dan söndürülmüştür. EEE EEE EEE EEE Bu bahsin gazete sütunlarına bu şekilde — isimle cisimle — dökülme- sinin manevi mesuliyetini «mesele» çıkarmak istiyenlere iade ederim. (V& - Nü) Açık muhabere: Bayan Nermin Diyorsunuz ki; «Bej çorapları siyah tire ile dikmek, makaleniz- de yazdığınız gibi, bir nişanın bozulmasına vesile olabilir! Bunu ben de tasdik ediyo- Tüm! Fakat yazının sonunda saçtaki ke- peklerin de medeniyetsizlik olduğunu yazı“ yorsunuz. Birkaç doktor ilâcı ve duyduğum her şeyi yaptığım halde bir türlü çare bu- lamadım. Şüphesiz sizden ilâç istemiyorum. Fakat diğer inceliklere dikkat edip de yal- niz başımdaki kepeklerie gezersem gene de medeniytisiz mi sayılırım?» Cevap: Bu mevzua karşı bu derece alâka gösterişiniz bilâkis medeniyeti olduğunu- gu isbat eder. Maamafih kepeğe çare olma- dığını kabul edemiyorum. Katranlı kürtlü sabunu tecrübe eti , « Meselâ fokstrot her şeyile yenidir ve güzeldir. Fakat fokstrot yi oyna- Şu halde Evkaf idaresi, her yirmi dört saat içinde piyasaya altmış tona yakın bir su sevkedebiliyor. Bu sular membalardan damacanalarla şehre getirildikten sonra 'Erkafın Çarşıkapıda, Bahçekapıda ve Gala- tada Mehmed Alipaşa hanındaki depoları- na nakledilmekte, ve buradan da tâli de- polara, bayilere gönderilmektedir. Bu su İstanbulda satıldığı gibi, kısmen de Anka- rada sarfedilmektedir. Limanımızda Va- purlarda Taşdelen namı altında su satıldı- gı halde, Evkaf idaresi, bu vapurlara su vermemektedir. Bu itibarla bu gibi yerlerde satilan Taşdelen sularının başka sü oldu- Bu ileri sürülmektedir. Erka? idaresi, Taşdelen ve Defneli sula” rına bile karışmsmasını temin etmek için bu suların manatar yerlerine V.'T. D. mar- Karilerimizin mektupları Karaköy meydanında ufak bir değişiklik yapılamaz mı? Karaköyde tramvayların Beyoğlu 45- tikametinden gelip de Karaköydeki işaret memurunun tam karşısına te- #adüf eden tramvay bekleme yerinden tramvay arabaları hareket etükten sonfa köşeyi dönecek yer o kadar dar- dır ki tramvay arabaları oradan ge- çerken halk âdeta biribirini ezerek ve iterek arabaların çarpmamasına ve al- anda kalmamağa çalışmaktadır. Tam köşede bulunan dükkân camekânları- nın yalnız köşeye gelen kısmı bir iki metre geri aldırlılarak halkın oradan biraz daha serbes ve biribirini itip kakmadan geçmesi acaba temin etti- rilemez mi? F. Al ihtikâra karşı Ticaret müdürü kahve ve çay tacirlerile görüştü Ticaret müdürü B. Avni Sakman dün 8a- bah kahve ve çay tacirlerini Ticaret mü- dürlüğüne çağırarak kendilerile hasbihnlde bulunmuştur. Müdür, tacirlere, vergilere yapılacak zamlar haber alınır alınmaz, iç- lerinden bazılarının ellerindeki malları ikinci, üçüncü ellere devrettiklerinin ha- ber alındığını, bunun ise, milli iktisadı ko- ruma hükümlerinin tatbikini icab ettirdi- ini, bundan böyle her metain ikinci ve üçüncü ellerinden de beyanname istenece- Bini söyliyerek nazarı dikkati celbetmiştir. Tazirler, içlerinden kimsenin, böyle bir harekette bulunmasına imkân olmadığı ce- yabını vermişlerdir. Alâkadar makamair, her zaman olduğu gibi, bugünlerde de se- bepsiz yere flat yükseltenlere karşı açlık- ları mücadeleye devam etmektedirler. Di- ğer taraftan, İhtikâr komisyonu da dün öğ- leden sora Ticaret müdürlüğünde toplan- mmaştar, Bakırköy hastânedinde ölen cüzamlı Evvelki gün Bakırköy akil hastanesinin cüzamlılar koğuşunda bir adam boynundan üstüra İle kesilmiş bir halde ölü olarak bu- lunmuştu. Bu vaka etrafında yapılan tah- kikat ikmal edilmiştir. Ölü bulunan Ahmed Emin, akıl hastanesinin birkaç yüz metre uzağında bulunan cüzamlılar koğuşunda hastabakıcı olarak bulunmaktadır. Ahmed Emin de kismen cüzam illetine müptelâ bulunmaktadır, Ahmed, arada sırada $raş | Olmak üzere kullandığı usturasnı dalma yastığının altında saklamaktadır. Evvelki gece tekrar traş olan Ahmed, bilâhare us- turasını gene getirerek acele ile yastığının üst kılıf; aralığına sokmuş, kendisi de ya- tağa girince, her hasilsa açık kalmış olan ustura Ahmedin şahdamarını isabet ede- rek kisi bir zamanda ölümünü intaç et- . Bunun gibi bizim karagöz de kü- çücük ibret perdesinde ve kendi takı- a kasının konulmasını kabul etmiş ve bu markayı da İktisad Vekhletine tasdik ettir- mişti, Marka, alüminyom şişelerin kapak- larında ve büyük damacanalarda bulun- maktadır. Bazı bayiler de hakiki Taşdelen ve Defneli suyu dolu bir kap alarak muh- tevlyatı boşaltıldıktan sonrâ alelâde bir su doldurarak tekrar piyasaya sürmektedirler. Bu suretle Taşdelen ve Defneli sularının sahteleri çoğalmıştır. Evkaf idaresi, bu su sahtekirliğinin mer'i için vaktile Beledi- yeye müracaat etmiş, fakat şimdiye kadar müsbet hiçbir netice alınmamıştır. Evkaf, takibatın şiddetlenmesini yeniden Beledi- yeden İstiyecektir. Diğer taraftan Evkaf, bu Wki suyun miktarını çoğaltmak İçin membalarda dört bina inşa etmeğe karar vermiştir. Pasif yaa tecrübeleri Dün de Kadıköyü tecrübeler Şazlk Elektrik idaresi tarafından, şehrimizdeki bütün elektrik müesseselerinde tatbikine karar verilen pasif korunma tecrübeleri dün Kadıköyde biri merkezde, diğeri de Mühürdar caddesindeki binalarında olmak üzere iki yerde yapılmıştır, Kadıköyde kaymakamlık binası karşı- &inde Elektrik idaresi merkezinde yapılan tecrübe, şef B. Seyfeddin tarafından İdare edilmiş, mefruz bir düşman hava taarruzu esnasında atılan bir tabrip, bir yangin, bir de zehirli gaz bombalarına karşı alınması ieab eden tedbirler muvaflakıyetle alın- mıştır. “Tahrip bombası atıldığı sırada yaralanan bir işçi derhal sihhi teşkilât tarsfından te- dari altına, aldırılmış, bu sırada çıkan yan- gın da etrafa sirayetine mahal verilmeden olduğu yerde söndürülmüştür. Kadıköyde Mühürdar caddesinde Elektrik | idaresi şubesinde şef B. Ekremin idaresin- de yapılan ayni şekildeki tecrübeler de mu- vaffakıyetle ikmal edilmiştir. Bu tecrübelerden Kadıköydeki saat on bire on kala başlamış, on biri yirmi geçe bitmiş, Mühürdardaki de dokuz buçuktan ona kadar devam etmiştir. Bugün saat dokuz buçukta Aksaray tram- vay ve elektrik deposunda, on birde Elektrik idaresinin Beyazıttaki santralında, saat on dörtte Şişli, on altıda Beşiktaş tamvay de- polarında, cuma günü dokuz buçukta Ayas- yaspaşa, on birde Galatada Hocâ ana elek» trik santrallarında, son olarak da cumar- tesi günü mat onda Silâihtarağa elektrik fabrikasında ayni mahiyette pasif korun- ma tecrübeleri yapılacaktır, Kömür satışı için hazırlık Kok kömürü işlerini tanzim etmek üze- re şehrimize gelen Et! Bank mümessili B. Macid dün şehrimizdeki gazhaneleri tedkik etmiştir. Bti Bank yeni depolar tesis edecektir. Ancak vaktile kömür edinen diğer depolar konularak yeni fiate göre eylülden sonra da kömür salışı yapabileceklerdir. Barika, tâli mahiyette olarak şehrimizde yirmi ka- dar depo açacaktır. İngiltereye yumurta sevki İngiltereye yumurta sövkiyatı devam et- mektedir. Yeniden bas firmaların kon- tratlar imzaladıklar haber verilmiştir. Satıcılar, evvelce 45 Ilradan sattıkları 1440 adedli büyük yumurta sandıklarının, İn- giltereye 31 Hraya verilmesinden mütevel- lid zararları, yumurtaların gram ve cins- lerini değiştirmek suretile maliyetten yas pılacak tasarrufla telâfiye çalışmaktadır. lar. Nizamname mucibince, bu gibi sandık- lara girecek her yumurtanın 50 gramdan ufak olmaması icab elmekte, aksi takdirde başka bir tip damgası vurulmakiadır. Yumurtacıların, yumurta sandıklarına daha küçük yumurla karıştırmaları, mü tefikler piyasasında fena bir tesir yapacı Bından, alâkadarlar takibata girişmişler- dir. Diğer taraftan, Vekâleten geen bir emirde, İngiltereye satılan yumurta flat- lerini 45 liradan 31 liraya kimin düşürd tahkik ettirilmesi bildirilmişti .. Büyütülüp etrafını Miki Mavslar, Tori - Hardiler sardığı zaman güzel değildir!.. Halbuki onu büyütmeğe | ma söyle de giyinsin kuşansın, İSTANBUL HAYATI Ben, pes dedim! Allah cümleninkini bağışlasın; es ki bir dostumun oğlu yetişmiş, asker- liğini bitirmiş, ekmek sahibi olmuş, şimdi... Gerisi malüm işte... Hayırlı bir kısmet bulup baş göz etmek, mürüv. vetini görmek istiyorlarmış. Dostum yana yakıla anlatıyor: — Annesile elele verdik. İstanbul kazan oldu, biz kepçe... İpini çekme- diğimiz kız kapısı kalmadı. Her birinin bir noksanı çıktı. Armudun sapı var, kızcağız sağlık verdiler, Bizim refika gidip baktı, Anlatışına bakılırsa gözü- ne kestirir gibi olmuş. Fakat, bir de fa da sen gör, diyorlar. Velâkin, ben bu işi yalnız beceremiyeceğim. Düşün- düm, taşındım, aklıma sen geldin. Bu akşam yemekten sonra herhalde bera- ber gidip şu kızcağızı bir de biz göre lim, Israr etti, yemekten kalkıp yola çıktık, Tramvaydan indikten sonra mahalle aralarında, eğri büğrü sokak- Jarda dolaşa dolaşa evi bulduk, Kapıyı açan hizmetçi kız bizi taş döseli avlu- da bırakarak yukarıya fırladı. Üst kat- tan sesler duyuluyor: — Beyefendi... İki tane erkek misa- firi geldi. Galiba, küçük hanım için görücüye geldiler, — Yavaş konuş. Hadi, hanım abla- hazır olsun. İkinci katta eski usul döşeli bir oda- ya girdik. Evin bayı ile hatır soruşur- ken, çenesinden alnına kadar başörtü sanlı bayan da içeriye girdi, toptan İ bir, «Hoş geldiniz» den sonra köşeye oturdu, Havadan, sudan bahse baş- ladık. Ben: — Bugün hava çok güzeldi. Derken oda kapısı açıldı, elinde kah- ve tepsisile küçük bayan girdi ve, tep- siyi uzatıp önümüzde eğilerek: — Sefa geldiniz efecem.. Dedikten sonra lâfa karıstı: — Evet, bugün hava çok güzeldi. Ben yünlü entarimi çıkardığım gibi, iç fanilâsını da giymedim. İste, bir gömlek, bir entari ile üşümüyorum. Annesile babası seslerini kestiler. Bizim de ağız açmamıza vakit kalmi. yor, küçük bayan yeni yolünmuş, ke narlarında cımbiz yaraları sırıtan in- çecik kaşlarını oynatarak, ruj bulaşık» ları avurtlarına doğru yayılmış du- daklarını bükerek, üst üste attığı ba- caklarını sık sık değiştirerek durma- dan konustu, Portakalı tane ile alma- yıp sandıkla aldıklarını mı, dikiş der- sine devam ederken hocasına akıl öğ- rettiğini mi istersiniz, şimdiye kadar ikinci mevki tramvaya adım atmadığı- ni mi ararsınız, Şehzadebaşının bütün sinemalarında bu sene gösterilen filim- lerin ve artistlerin isimlerini mi 50- rarsınız. Hele: — İnsan mondren hayatı bilmeli. dir. Buna uymuıyanların, hâşâ huzur- dan, hayvandan farkı yoktur. Diye öyle bir dudak büküşü var ki... Küçük bayan, lâfı lâfa bağlıyarak dur- madan anlatırken babası mağrur bir eda ile bizi süzüyordu. Küçük bayan söyledi, biz dinledik, nihayet bin zor- lukla veda edip çıktık, Kapının önün- de dostum telâşia sordu: — Ne dersin?.. Gayri ihtiyari murıldandım: — Ben, pes dedim, Bilmem siz ne dersiniz ı B. A. — Olabilir, fakat boyunun büyüdüğü nisbette kıymetinin küçü- leceğini de hesaba katmak lâzımi!... ir ÖĞ, ime ai