27 Kânunuevvel 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Turhan Tan Muharrir arkadaşımız Turhan Tan'ın cenazesini dün elemle teşyi ettik, Ömrünün ilk gençlik (denen devresinde biraz amatörümsü muhar- rirlik ettikten sonra son senelerinde bütün mevcudiyetini müstaar adile mesleğimize hasreden Samih Fethi, muhtelif cins, cild cild yazılar yazdı. Zannederim, arasına tarihi menkıbe- ler karıştırdığı gündelik © fıkralarile romanlaştırılmış tarihi eserleri karile- rine en fazla makbule geçmiştir. Çeşnili, — tatlı, kolay O okunur bir yazışı vardı Binlerce kişiye merakla tefrika Otakip (ettirecek derecede bayali kuvvetliydi. bir şey söylemeksizin oOlâf yayan ve sırf uslüpkârlıklarından (dolayı merte be sahibi edib diye hattâ tedris kitap- larında başköşeye buyurtulan meşa- hirden farkı, tarih mevzularımı işle- mesi, süslemesi ve romanlarına dekor yapmasıydı. Bunu, ne derece muvaf- fakiyetle başarabiliyordu? Her halde kendi kendine inanıyor; bir çok hay- nlarını da büyük tarihci olduğuna inandırıyordu. Esasen bir romancıdan beklenen derecede, hutlâ (fevkinde tarihci olduğuna ben de kanilm. Çün- kü teferruat halinde çok vakalar bili- yordu, Yanlış o yapmamak için var gayretini sarfediyordu. Fa an yazafken terihi yan hışa düşmemek ne güç şeydir! Meselâ: Birinel Ehli Salib'i hir dere kenarın- da durdurarak, vaka icabı, askerlere çamaşırlarını yıkaftırıyorsunuz... Ne hata!... Zira, Avrupalılar haçlı sefer- lerinden evvel çamaşır kullanmazlar- mış meğer! Elbiseyi doğrudan doğru- ya vücudlarına giyerlermiş! Ancak şarkla ülfet ede ede salip askerleri bu âdeti neden sonra garbe götürmüş... (Bu tarz malümnta da insan, aylık Larousse'un «sabun» kelimesinde rast- lıyor.. Nereden nereye!...) Tarih ro- mancısında nasıl engin bir malümat hamulesi olmalı ki, böyle potlar kır mas Keza, dünkü cenaze töreninde genç ve kıymetli tarihelmiz Reşad Ekrem Koçu söylüyordu: Bir kaç asır evvel, hir aşçı dükkâ- nında roman kahramanı tabakla bir porsiyon yemek istiyemez! Yemekle- rin kimi (çanağın yahud bakır kabın darası çıkarıldıktan sonra) tartı ile verilir; kimi de, - meselâ dolmalar - tane İle, ciğerler büyük lokma usu. Bizle satılır... Romancı neler bilecek... Amerikanın keşfinden evvelki dev- relerde roman kahramanına tütün içirmemek, Sultan oOsmana kahve höpürdetmemek lâzım... Bunlar ipti- dai malümat kabilinden şeyler... Fa- kat çamaşır bahsile porsiyon işini muvaffakiyeile idare edecek kalem sahiplerimiz çok mudur, bilmiyorum! Turhan Tan, çok yazmakla, tatlı yazmakla beraber, bu gibi yanlışlar. nı kaçınmak, taribi dekorları müm- kün mertebe hakiki havasına yaklaş- tırmak kudretini gösteren bir edib tariheimizdi. Onu aramızdan kaybet- mekie yalnız müteellim değiliz; ir! lemimiz kayıbdadır. Allah rah. met eylesin Bir çok kimseler, şahsen hak ettik- lerinden daha büyük yerleri işgal ederler; Turhan Tan, bunun aksine, kabiliyetine nazaran mütevazi bir işe kalkışmıştı. Yahud, tefrika yazmağı, fıkra yazmağı küçük bir iş görmeyip ciddiye almıştı. Canla, başla çalışm: tır. Muvaffukiyetinin sırrı da budur... (Wâ-Nü) Hiç böylesini görmemiştim bay Amca... İs. 5 buçuk sen: | askeri mi ŞEHİR HABERLERİ Istanbul komutanı general Halis Bıyıktay vefat etti Merhum, kıymetli bir asker, faziletli bir insandı İstanbul komutanı korgeneral Halis Bi- yıktayın evvelki gece sani 205 ta Emirgün- daki evinde vefat ettiğini büyük bir tees- sürle haber aldık. Merhum, hemen hemen bir senedenberi tedavi altında bulunmak- la beraber, bundan on beş gün evveline ge- lineiye kadar vazifesi başından ayrılma- my Nihayet iki hafta evvel hastalanmış tapa yatmağı mecbur olmuştu. Gös- tetik dikkmt ve Dolma rağmen kurtu- lamamış ve maalesef evvelki gece ebedi- yete intikal etniştir. neral Halis Bıyıktay, merhum gene- ral Şükrü Nal in yerine 934 senesi mayi- sında İstanbul komutanlığına tayin edilmiş- nberi şehrimizin en yüksek! wn) işsal eden merhum, ter- biyesi, nezaketi, muhitine hürmet telkin eden fazlii kemalile temayüz etmiş çok gü- ride komutanlarımızdandı. Henüz genç denecek, vatana ve orduya daba kiymetli er ifa edecek bir yaşta vefatı, bü- yük bir zıyadır. Merhumun ölüm haberi, şehrimizde büyük bir teessür uyandırmış- tar. Cenazesi, dün sabah Emirgindaki Ika- metgihından Gülhane hastanesine nakle- dilmiştir. Bugün anat 11 do merasimle has- taneden kaldırılacak ve nama Beyazıt camisinde kılındıktan sonra Edimekapıda- Ihtikârla mücadele komisyonu toplandı Fiatleri yükseltmeğe kalkan- lar sorguya çekilecek İhtikirla mücadele komisyonu, dün öğ“ leden sonra, Mıntaka ticaret müdürlüğün- de toplanmıştır. Toplantıya, Mıntaka tica- ret müdürü B. Avni Sakman riyaset etmiş- tir. Toplantıda, Ticaret Vekilinin şehri- mizdeki tedkikleri esnasında tebarüz etti. rilen ihtikâr hareketleri üzerinde durul- muş ve ihzari tedbirlerin tamamlanması görüşülmüştür. Komlayan, piyasada, durup dururken bazı maddelerin fiatlerini yük- #eltenleri davet ederek kendilerinden bu- bun sebebini soracaktır. fstanbul Poliş müdürü B. Muzaffer de Mıntaka ticaret | müdürlüğüne gelerek alınan inzibati ted- birlerin müzalreresinde bulunmuştur. Ko- misyon bugün tekrar toplanacaktır. Ticaret müdürü B, Avni Sakman , dün gehrimizdeki Alman, İtalyan ve diğer ecne- bi manifatura fabrikaları komisyoncuları- bı Ticaret müdürlüğüne davet ederek bir | müddet görüşmüştür. Öğrendiğimize göre, | toplantıda, Komisyonculardan manlfabura ihtikârını önlemek için alınan tedbirlere | karşı pe düşündükleri sorulmuş ve kendi- lerinden bu hususta yardım istenmiştir. Komisyoncular her hizmeti yapmağa hazır olduklarını işlerdir. El dokuma tezgâhlarının tamamen standardize edilmesi isteniyor âhları #tandardizatyon 16 kânunusani 1940 tan iti- baren tatbik mevkiine girecektir. Nizam» name, şimdilik şehrimizde faaliyette bulu- «l dökuma tezgâhını gümülü da» almaktadır. Halbuki Dokumacılar ve Dokumacılar kooperatifi reisi Standardizasyon nizamnamesinin bütün memlekete teşmil edilmesini rica kâleti 'Teşi Berkin ile te ce vereceği izde el do- Garbi Anadolu de manifatura piş büzük bir boşluk doldurulmuş ola- ki gehidliğe defnedilecektir. Cenaze mera- simi, korgeneral rütbesini haiz olanlar hakkındaki talimatname hükümlerine gö- re yapılacaktır. Merhum generalin ölüm haberi üzerine Vali ve Belediye Relsi Dr. Lütfi Kırdar dün sabah merhumun ikametgâhina gride- rek allesi efradına taziyetlerde bulunmuş” tur. «Akşam», generalin ebedi zıyaı münaso- betile bütün silâh arkadaşlarına ve keder- dide ailesine taziyelerini sunar. Merhum General Halis Bıyıktay'ın tercümei hali ie Harbiye temmuz 334 Merhum, 1i mayis 33i tarihli mektebinden naşet etmiştir. 5 tarihinde mülâzimlevvelliğe ve 23 eylül 380 tarihinde de yüzbaşılığa terti etmiştir. Ayni tarihte Başkumandanlık umumi ka- rargâhı üçüncü şubeye memur edilmiş ve 30 mart 30 tarihinde erkânıharp zabit olmuştur. iğ 1ö ağustos 331 tarihinde İrak havalisi kumandanlığı kurmay başkanlığına, 16 ağustos 333 te altıncı fırka kurmay başkan- lağına tayin edilmiştir. Merhum, bu vazifede bulunurken göster- Karilerimizin mektupları Göze batan bir yol!. Lâlelide Çukurçeşme sokağında otu- ran okuyucularımızdan mütenddid im- za ile şu mektubu aldık: Benelerdenberi imar edilmekte olan oturduğumuz semt tamamile yeni bi- halaria dolmuş, boş arsa kalmamış- tır. Fakai mahallemizin ortasından geçin toprak cadde, etrafındaki bi- nalarla çirkin bir tezad teşkili etmek- tedir. Bu civarda birçok yollar kanali- zasyon tesisatı yapılıp kaldırım dö- şenerek ina caddeye bağlandığı hal- de, bizim cadde eski yangın zamanın- dan kalma halini muhafaza odiyor. Her yağmur yağışında boydan boya topraktan ibaret olan cadde tamamile bir çamur denizi halini alıyor. Bu es- hada bir kamyon veya yüklü otomobl geçince yıkılan iâğım çukurları, yo- lü büsbütün geçilmez hale getiriyor. İstanbulun işlek yollarından olan bu caddeye de kanalizasyon tesisatı yapıp kaldırım döşemeğe imkân yok mu acaba?. KÜÇÜK HABERLER: 4 Dün Tozkoparanda Çelebi apartımanı Kalorifer bacası tutuşmak suretile yangın çıkmışın da derhal yetişen ilfalye tarafin k Seyyar börekçilik eden Yorgi isminde biri, dün Tarlabaşından geçmekte iken bir- denbire düşmüş ve ölmüştür, belediye dok- toru tarafından yapılan muayenesinde kalb sektesinden öldüğü tesbit edilerek gömül- mesine izin verilmiştir. 4 Edirnekapı - Cihangir hattını gan şoför İsmailin idaresindi Fatihten tekerleği bi a çak- £ yolcular a pılmışlarsa dü insan- £ olmadan maddi sararla sa- dün Nişantaşındar minde birine vinine dün işlen el çeklirimiştir. ye müfettişleri, yapılan ihbar üzerine ata devam ediyorlar. Yeşiiköz - Halkalı arasındaki beş ki- lometrelik iltisrk hattı ikmal edilmiş ve yol seyrisefere açılmıştır. Yol, 22 bin lira- ya malolmuştar. iMahkeme ceza tarhına mahal diği gayret ve himmetien dolayı gümüş liyakat madalyasile taltıf edilmişti. 1 mart 334 te binbaşılığa terfi eden merhum 0 &- rada yedinei ordu birinci şube müdür ve- kâletine, müteakiben oyirminei kolordu kurmay başkanlığına, 18/10/3538 da 3 ün- cü alay kumandanlığına ve fırka kı dan vekâl, karya muh Merhum, rebelerine iştirak etmişti Sakarya rr eki rlik- edil- ral Halis Bıyıktay, İstiklâl har- binde Afyonkarahisar ve Dumlupinardaki fevkalâde o muvaffakıyetlerinden — d Başkumandan meydan muharebesine te- sadüf eden 30 ağustos 333 deki büyük » günü fevkalâdeden olarak etmiştir. Merhum, Ef! Bize, 30 ağustas 40 1a tuğze, Mili Müdafaa Vekâleti Kara ğına, 14/12/9286 da 3 üncü fırka danlığına, 1/1/8332 de Genel kurmay Tal ve terbiye başkan muavinliğine tayin edi- miştir. 21/5/9944 tarihinde İstanbul komutanlı- ğına tayin edilen merhum, 30 ağustos 934 tarihinde korgenerallığa terfi etmiştir. Ekmeklerin kâğıda sarılması meselesi olmadığına karar verdi Belediye Dalmi encümen kararı mucibin- ce ekmekçilerin, sattıkları ekmekleri kâ- Bıda sarıp müşteriye vermeleri lâzımgelir- ken, bazi ekmekçiler, bu karara riayet et mediklerinden, para cezası kesilmiş, ek- mökçiler de bu cezalara itiraz ettiklerin- den, keyfiyet Sultanahmed birinci sulh ceza mahkemesine intikali etmişti, Sultanahmed birinel sulh ceza mahke- mesi, keyfiyeti Belediye İktisad müdürt günden ve Fırıncılar cemiyetinden sormuş, gelen cevaplarda hâlen harp dolayısile kâ- Bit buhranı mevcud bulunduğundan, kâ- Eıt fiatlerinin pahalı olduğu bildirilmiştir. Diğer taraftan yapılan tahkikat netice- sinde, evvelce Belediye ekmek narhını tes- bit edrken ekmeklere sarılacak Kâğitla- rın bedellerini de narh hesabina koyduğu, fakat son zamanlırda ekmek narhında kâ- gıt bedelleri hesaba katılmadığı tesbit edilmiştir. Mahkeme, bu suretle, ekmeklerin küğı- da sarılması kararının Belediyece de tat- bik- edilmediği kanaatini hasl etmiş ve ekmekçilere bu hususta ceza tarnma ma- hal cihetle, kesilen cezaların kal- dırılmasına karar vermiştir. Alman menşeli pamuklu mensucatın ithaline bugün başlanıyor Gümrüklerde bekliyen Alman menşeli Zelvole isimli pamuklu mensucatın bir ay müddetle pamuklu mensucat tarifesi üze rinden memlekete ithali hususundaki ka- rarname, dün Gümrükler başmldürlüğüne tebliğ edilmiştir. Bu malların bugünden *44-| baren ithaline başlanacaktır. Mühim | tarda olan Zelvole pamuklu mensucatın | memlekete ithali, manifatüra piyasaşnı | genişletecektir. ağı si fevkalâde toplan! ei ta yapılacak un üzakere edile kabil Vekâle inden Gü . Beni nezaketle karşıladı... | «. Evrakımı elimden aldı.., ». Beş dakikada işimi bitirip metledi!... selâ- | I Sl çarmadia I Kabahat kimde ? Gözüme şöyle bir yarı serlevhası ilişti; «Erkeklerin ihanetlerinden ka- dınlar mesuldürler,» / Mersk ettim. Kendi kendime: hain kadın dedim, 4 leri demek ihanetlere, çapkınlıklara sürükliyen onlarmış ha şöyle bir göz gezdirdim: kocalarının bem sevgi iv Mİ kadaşı olmasını becer medikleri müd- detçe yuvaları yıkılmağa dur.» deniliyordu. Doğrusu güzel bir fellefe, sa bazı erkeklerin çok işlerine yaraya- bilecek bir fikir... Öyle ya erkek iha- net etsin... Lâkin kabahat, mesuliyet kadının olsu Eğer karı - koca işle- rinde dalma bu tarzda düşünecek olursak erkek denilen mahlükun hiş bir suçu, hiç bir günahı kalmaz. Me- selâ erkek huysuz, sinirli, kavgacı de- Bütün bunlardan k Haşat... Erkek huysuzsa bundan mesul bü Kadındır, Çünkü kadın erkeği idare edemiyor demektir. Görüyorsunuz ya, biçare erkekleri... Sonra kota sarhoş mu? Her gece haneden sabaha karşı mı dönü- yor? Rica ederim, bundan mesul olan kendisi, yani erkek midir? Ne müna- sebet? Bunun bütün mesuliyeti gene ka- dına aittir. Çünkü bir adama evi meyhaneden daha cazip. karısının her hareketi, oturması, konuşması, herşeyi herşeyi alkoldan daha sarıcı olursa hiç öyle yapar mı?... Ayyaş olur mu? Meyhanelerden gece yarısından son- ra evine döner mi?... Görüyorsunuz ya biçare erkekler kadınların elinden ne- ler çekiyorlar!... Onların yüzünden bi- rahenelerde türlü türlü mezelerin, kadehlerin başında kulakları saz he- yetindeki bayanların sesinde ne sefa- letler içinde yürüyorlar!... Ah zaval- lılar ah... Meğer kabhat hep kadın. larda imiş... Sonra erkek kumarbaz, sabahlara kadar kumar masası başından ayrıl mıyor öyle mi?... Şimdi siz elinizi vic- 'danınızın üzerine koyarak söyleyiniz. Bunun mesuliyeti kimdedir? Hiç şüp- besiz «kadında» diyeceksiniz değil mi? Öyle ya... Bir erkek evinde, karısı- nın sözlerinde kumardakinden fazla zevk, heyecan bulursa hiç o kumar masasına oturur mu? İşte erkeklerin kadınlar yüzünden çektiği sayısız işkencelerden biri... Bi- çareler sabahlara kadar uykularını fe- da edip, bir takım masalar başında kumar oynuyorlar ve ekseriya avuç dolusu para kaybediyorlar Böyle, her kabahat, her kusur, ker şeyin mesuliyetini kudınlara yüklete. cek bir fikir bulunabilir... O halde yeryüzünde fena kusurlu erkek yokmuş... Meğer biz ne imişiz? Ne ilâhi, ne tertemiz mahlüklarmışız, ne ceyahirmişiz de haberimiz yok... Hikmet Fet rar a Belediye teftiş heyeti müdürü arzusile teaküd edildi «Vay Bilhas- Zil mi?... erkek mi mesul? elik caki, Bi- hi etle mua ekle meşhurdur. Belediye “Teftiş ti âzalığında ve bilâhare riyasttinde ... Kimdi bu acaba?. B. A, — Galiba acemi bir memuri...