AKŞAMDAN AKŞAMA Gıcırtısız ayakkabı Vaktile Refik Halidin bir yazısını #kumuştum: «Elifi çarpık kadın çorapları fena halde sinirine dokunur. Şeytan nde- tâ: (Git, düzdt!) diye beni sevk *der!» diyordu. (Yukarıki cümleleri ben tertip et- tim. Kelimeler ayben Refik Haliğin değüdir.) Bann da derd olmuştu. Dikkatim Fransızların Ürbuşonlaşma dedikleri bu ivicaclara takılır, kulrd. Sanki bana aid bir yanlışlıkmış gibi asabi İeşirdim. Son zamanlarda da üzerime başka bir sinir âriz oldu: Gıcırdayan ayak. kabı! «İstanbulda iyi iskarpin yapılır. | Hattâ Avrupada oturanların bile bu- Fâdan ısmarladıkları vakidir» diye yazmıştı, Ecnebi bir dostuma da, Beyoğlu caddesinde yanyana yürür- ken, ayni kanaatimi söyledim. — Bizim kunduracilar fiatleri 15 İle 35 arasına fırlattılar amma, İşçi liklerine diyecek yok... - dedim, - Tabii ayakkabılarınızı İstanbuldan alıyorsunuzdur. | — Hayır... Maalesef, Büyük ku- Surları var... - cevabını verdi - Bir kaç kere tecrübe ettim: Fena halde Kıcırdıyorlar... Bakın, hattâ sizinki de... Kulak kabarttım. Kaldırım üzerin. de cakalı, fiyakalı bir ses neşrederek Eidiyormuşum meğer)... Halbuki, ee hebi ahbabım, sessiz, mütevazı, âdeta halı üzerinde çıplak ayak yürüyordu. Üstelik, nazik cümle şekillerine | büründürerek şunları söylemesin mi: | Onun memleketinde, gıcırtılı ayak- kabı ile kalabalık yere gitmek âdeta sarmısak yiyip te tramvaya binmek Eibi birşeymiş. «Biri ne kadar buruna rahatsızlık verirse, öbürü de kulağa verir!» diye ima ediyordu. O gündenberi, gıcırtı ayakkabı, mahud elfi çarpık çorap gibi fenama Bitmeğe başladı. Amma bakıyorum, hemen herkesinki gacır gucur. Bi — Makbuldür! Zengin ayakkabısı. dır! - diye şakamsı müdafaa bile etti, - Bizim fabrikada Oamelenin kunduraları ucuz köseleden yapıldığı İçin yavşaktır; tam senin istediğin Zibi ses sada çıkarmaz. İşçiler mer- divende bir çatırdı duyunca «Patron Eeliyor!y diye toparlanırlar. Hakika- | ten de ya mal sahibi, yahut da mü- kendis zuhur eder, Görüyorsun ki, beğenmediğin o ses kedinin boynuna takılmış çıngırak rolünü oynuyor... Kimbilir ne aile faclalarının da önü- ne geçiyordur... Bırak şu mübarek Bıcırtıyı, parmağına dolama. Eskiden galoş kundura zamanın- da, egicir» bile koydurmak suretile Musikili ayakkabı © yaptırırlarmı Bir ahbabım da Fransada bir müddet €vvel, sesli potinin bazı müşlerilerce &ranan birşey olduğunu, fakat şimdi bu modem revaçtan düştüğünü söy- ledi Sağda solda yanıp yakılırken, hem- derdlere rasladım: — Ah, sorma Biz de müştekiyiz. izim! « diyorlar. - at hiç bir ayak- kabicı gıcırdamıyan iskarpin yapma. | Yı tekeffül edemiyor. Söz verip fazla | para alanlar bile, vaidlerini tutamı. | Belki bu yazım, pek çok hemşehri. Min üzerinde milessir olacaktır. Şim. diye kadar farkedilmiyen gacır gucur. Umumi meclis dün toplandı İstimlâk borçlarının ödenmesi için 100 bin liralık münakale yapılması teklif edildi Umumi meclis dün ikinci reis vekili B. Faruk Derelinin relaliği altında topl ir. Müzakereye B. Fuad Fazlının bir tak- rirl We başlandı. B. Pund Fazlı, on dört sene evvel meclisi umumli vilâyet tarafın dan kabul edijen meni israf nizamname- sinin bugünkü ihtiyaca uygun olmadığın. dan tadilini istiyordu. Rels muavini B. Rifat, Belediye relsli- ince de buna dair bir proje hasırlandı- ğını söyledi. Takrir, kavanin, mülkiye vo iktisad encümenlerine havale edildi. Micclisin içtima devresine başlaması mü- e yazılan t#lgrafa Dahiliye Ve- n gelen teşekkür telgrafı okun- | riyaset makamı tarafından re dair gelen teklifler alâka- dar encümenlere havale edildi. Bu arada lediye avukatlarının hariçte iş alıp al- hakkında o meclisten İstenen İstimlâk borçlarının ödenmesi Belediyenin son senelerde istimlâk etli- ği binalara ald istimlâk borçları için 939 bütçesinde 39 bin Uralık tahsisat vard. Fakat bu para istimlâk borçlarının öden- mesine kifayet etmediğinden riyaset ma» mu, alacaklıların mağduriyetine nihayet vermek üzere bankalar istikrası tahsisa- Kültürpark hazırlığı Park Valikonağı - Taksim bahçesi - Dolmabahçe ara- sında olacak sl ve Vali konağı ile Dol- daki sahanın Kültürpark B nesi kararlaştırılmıştır. Bah- itehasısı B. Lovo bu hususta bir ir azırlamıştır. Vali konağı caddesin- deki Çocuk bahçesi bu parkın bir kısmı- nt teşkil edecektir. Bundan başka Tozkoparandan Halice kadar da başka bir Kültürpark yapılacak- tr, Bunun da projeleri hazırlanmaktadın. Yeni ihracat kararnamesi dün Vilâyete bildirildi Yeni Ihrscat karamamesi dün öğledin sonra gümrükle baş müdürlüğüne tebliğ Çocuk bahçesi Valikonağı caddesinde 80 basamaklı merdiven bulunacak ınağı caddesindeki yeşli snhada münasebetile sübay okulu- Ağımlarınm mecralarını değiştirme- vermiştir. Burada yapılacak Ço- 1 projesi, Nafla Vekâleti bah- ssl B.Lovp tarafından ta- Burda (80) ayaklı bir mer- »tirenin önünde bir havuz yapıla- cak yüzde 10 meyilli abuları için bir de yol bulunacaktır. Buradaki Çocuk b esini do kte inşa edecektir. lar, onların da sinirine batmağa baş- lıyacaktır. Fakat bu sayede, dükkân- lardan sessiz iskarpin arayanlar ço- galacağı için ustalar da, Avrupadaki meslektaşları gibi bir çaresini bula- caklardır, Benimki egvistlik amma, başka çare bulamadım. Gıcırtısız ayakkabı modasını piyasaya lânse edebilirsem ne mutlu! (WA » Nü) tından daha yüz bin liranın 639 bütçesin- 4s münâkale yapılmasını teklif ediyordu. Bu tekli? bütçe encümenine verildi. Muallim İhsan Şerifin aile- sine verilecek ev Muallim merhum İhsan Şerifin ailesiaş bir ev verilmesi için Maarif Vekâletinin teklifi hakkında bütçe encümeni mazbe- tası okundu. Encümen, âllenin vaziyeti tedkik edilmeden bir karar yermeği doğ- Tu bulmuyordu. Âzadan B, Şerefeddin, halkın musak- kafat ve arazi vergilerini vermekte müş- külât çektiği bir sırada ölen her muallim için bir ev verilmenin doğru olmadığını söyledi. Kitapçı B. Halld, İhsan Şerifin binlerce talebe yetiştirmiş çok fazileti bir muallim olduğunu tebarüz ettirerek teklifin lehinde bulundu. Bunun üzerine tedkikatın ikmali İçin mazbata makama inde edildi. Zeynep Kâmil hastanesine yatak ilâvesi Zeyneb Kümll hastanest yatak adedi- ası hakkındaki shhiye ve leri mazbatam Okundu Mazbatada yatak ilâvesinin bütçeye tesi- ri olamıynı gikrediliyordu. Rela mua- Karilerimizin mektupları Köprüde lâvhalara ihtiyaç var Geçen gün köprü üstünde iki ya» bancı gördüm, izkelelere inen merdi- venlerin birinden ötekine koşuşuyo: lar, hangisine ineceklerini bilemiyor- ardı. Meğer Üsküdar vapurunu ari- yorlarmış, filhakika İstaubul halki- nan bile güç belledikleri bu iskeleleri bir yabancının bulup vapura binebi'- mesi kolay iş de gösterilmesi hem halk hem sey- rüseferin lehine bir zarurettir. Binaenaleyh köprüden (o ikelelere inen her merdivenin başma (Eyüp, Kadıköy, Üsküdar, falan, filân) diye birer levha asmak çok faydalı ola- caktır. — ©. Galata rıhtımı yolunun kalabalığı Eskiden» Karsky çok kalabalıktı. Bu sebeple, Beyoğluna giden otomo- biller rıhtım yaninda geçirtilmeğe başlandı. Şimdi Karaköy tenhalaşmış. bu rıhtım yı adıköy iskelesi- ne gitmek W izaç edecek bir kesafet, Üç aylıkların yoklamaları Üç aylık maaş alanların yoklama p bu muameleyi İk yorlar: iyar veya dul nak âdeti kaldır yerde iş halledilive gene öteye beriy Ayni wslahatın K ak sını dileriz.» buraya do taşlı, Topla Halbuki aştırııyorur. de yapılma- Vali ve Belediye Reisi yarın geliyor Dün rn K göre Roinaryada Relsi Dr. Lâlfi Kır le Köst limanımıza gi malümata, Vall ve Belediye sün Arka vapu- ecek ve yarın #X Yeni imzalanan Türk - Rumen mua- hedenamesi 2i teşrinisaniden itibaren meriyete girecektir. Bu hususta Ankara- ir beklenmektedir. l vini B. Rifat, bu mütalânya iştirak ctme- diğini müzbütanın bülçe encümenine ba- valökini teklif etti, Bunun üzerine doktor Münir söz alarak dedi ki: — Memlekette Belediyenin'irva ve iska ettiği birçok hastaneler vardır. Yalnın halk bunların tarzı tatbiki iibarile isti- fade edemiyor. Çünkü bu hastaneler, ted- risat içindir. Müracaat eden hastalar, tef- risat bakımından lüzumlu görülürlerse hastanelere kabul ediliyor. Halbuki artık çarşaf altında kimse görmeden doğuran kadın yoktur. Belediye, halka yardım edi- yoruz, diyor, hakikatte halka değil, Da- rülfününa, Maarif Vekâletine yardım edi- yor, Şehir hastaneleri, şehir halkına mas- ruf olmalıdır. Haseki hastanesindeki do- kum şartlarını görseniz, ne kadar elim olduğunu teslim edersiniz. Binaenaleyt hastanelerdeki yatak adedierinin arttırıl- ması lizsmdar. Bunun Üzerine mazbata encümene iade edildi, Belediyenin 937 yılı hesabı kati mazba- tam kabul edildi Sucu dükkânlarda yüksek sesle çalan ziller ve radyolar hak- kındaki mazbata da yeniden tedkik edii- mek üzere encümene gönderildi. Meclis, çarşamba günü toplanacaktır. general Refik Bir heroinci şebe- kesi yakalandı Suçlular arasında kadın- lar da var Gümrük muhafaza teşkilâtı, memleket içinde ve dışında heroln ve morfin kaçak- çağı yapan bir şebekeyi meydana çıkar- muştar. Şebeke ciradı, geçen gün, 4 kilo heroini bharice çikarmak teşebbüsünde bulunmuş, vaziyetleri mufiafaza memur- larının nazarı dikkatini celbederek eür- mümeşhud yapılmıştır. Suç üstünde yar kalanan kaçakçının &dı Ziyadır. Bu adam, bundarı evvel de aymı suçtan yakalanmıştı, Bundan başka, şebeke efradından Ziya- nın karısı, şoför Mustafa, beroln kaçak- çılığından mahpus b 1 Lamarini madam Kfrozini de yakalanmışlardır. Ka- çakçıların evrakı hazırlanarak beşinci 60- zaya, verilmiştir. Hepsi de terki? edilmiştir. Galata yolcu salonu İnşaatın yılbaşına kadar bi- tirilmesine çalışılıyor Galata yolcu salonundaki inşaat sürat- le ilerlemektedir. Salonun Yılbaşına ka- dar ikmal edilmesine çalışılmaktadır. Ye- ni yolcu salonunun Avrupadaki benzerlş- rinden her cihetçe üstün olmasına dikkat edilmektedir. Yolcu salonunun üst katın- da bir otel, gazino, küçük bir sahne, dö- viz muayenesi için büro, muhafaza ve po- lis memurları için hususi teşkilât, banka- lar kısmı, bir kütüphane olacaktır. Eski salon memurları da buraya nakledildik- ten sonra şimdiki yolcu salonu, antrepo haline getirilecekti Çifte defter tutan bir şirket Emniyet müdürlüğü ik çılık memurları, dün b ©nde cürmümeşhud çifte defter tutmak suretile yaptığını tesbi tahkikat ve ka tedir. şube kaçak- raeiye girke- şirketin kaçakçılık Arım gelen am ötmek- Haftanın mizahı sahifemiz CEMAL NADİR'in En güzel karikatür ve yamlarile doludur, SOHBET Denilebilir ki MÜDAFAA, — Geçen gün bir ar. kadaş anlatıyordu: bilmem hangi mecmunda, benimle uğraşan bir yazı çıkmış; benim falan ve , onların harrir, eserlerini anlıyama y ten sonra bundan benim şiire, edebi yata düşman olduğum neticesini çi karıyormuş. Yazıda benim İsmim söy- lenmiyormuş ama o şiir, edebiyat düşmanının ben olduğum belli imiş. Edebiyatın, şiirin düşmanı... Gerçi kendimde © güzel şeylere karşı hiç bir kin, hüsumet hissi duymuyorum ama bu sifaftı kabul etmeme hiç bir maüniğ yoktur. Çühkü muharrir ne demek istiyor? «Şiir, edebiyat işte bu kitaplardakidir; bunu anlamıyan, sevmiyen şiire, edebiyata düşmandır» demek istiyor, değil mi? Haklı var, Oda benim sevdiğim, beğendiğim şiirlerin bir çoğundan hoşlanmıyor; © hâlde ben de onun için şiir düşmam diyebilirim. Diyebilirim ama demiyec , On- da, kendisininkinden başka bir zevk bulunabileceğini tasavvur etmek ka- biliyeti yoksa bende de mi olmasın? Ben onun zevkini doğru bulmuyorum ama onun gibi düşünmek kabil ol- duğunu da tasavvur edebiliyorum. O, şürin düşmanı değildir, ancak bir neviğ şiirin düşmanıdır; onun düş- hesiz daha doğru olur, Fakat insan dalma dayanamıyor, sinirleniyor ve kendini müdafaa etmek (ihtiyacım duyuyor. Zaten benim bir şiir, edebi- yat düşmanı olduğum iddiası yeni değildir. On sekiz, yirmi seneden beri onu kaç kişiden duydum!... Kendimi medhetmek (istemiyorum; (doğrusu medhedilecek bir insan olduğum ka- nnatinde de değilim. Fakat herkesin hakkını vermek lâzım, Kendi haklı. mi niçin vermiyeyim? Ben bu mem- lekette şiiri, edebiyatı benim kadar seven adama az rasgeldim. Bu işlerle uğraşanlarımızın çoğu şiirden, edebi yattan ziyade kendi kendilerini, dost- larını severler; hemen hiç bir kitabi, hiç bir manzumeyi ellerine, kimin tarafından o yazıldığım düşünmeksi- zin alamazlar, Daima peşin - hüküm- le hareket ederler: «Bu eser falanca- nındır, o hâlde benim bunda bir ta- kım meziyetler veya bir takın kusur- lar bulmam icab eder» Bunun İçin de dün beğendiklerini bugün kötüle- meleri veya dün kötülediklerini bu- gün beğenmeleri kabildir. Değiştik. lerinin farkında bile değildirler; za- ten doğrusu değişmemişlerdir:. Hep kendi nahvetlerini, hep kendi şahsi endişelerini söylerler. Sonra da kalkıp benim değiştiğim- den bahsederler! Şimdiye kadar hangi şairimiz, hangi eser hakkında- ki hükmüm değişmiştir? Elbette, her eser hakkında aşağı yukarı katği bir hükme varmak için aradan zaman geçmesi lâzımdır; bir kitabı okur oku- maz göstereceğimiz coşkunluk za- manla soğuyabilir. Bu zaruret göz önüne alınınca benim şimdiye kadar hiç bir hükmümü değiştirmeğiğim söylenebilir. Ancak onlar gibi müte- madiyen bir noktada duran insanlar. dan değilim: dün meşgul olduğum şeyi, yarın tekrar dönmek üzere, bu- gün bırakabilirim Nurullah ATAÇ (Devamı 7 nci sahifede) Bay Amca ve sulh teşebbüsü !.. Ei Şaşılacak şey bay Amca, tıpka | Ni nin çamaşır yıkaması gibi, hayret | edilecek şeyi... ? İl .. Şu İspanya ne zaman kendine geldi... .. Ne zaman yarasını, beresini iyi ettide... ©... Hollanda ile Belçikanın tamami, | yeti için sulh teşebbüsüne kalktı bil- mem?... B.A, Bundan kolay ne vari... Bektaşinin çamurdan adamları gibi yaşamasını temin edemedikten sonra, sen de bir teşebbüs yapabilirsin!,..