ZAİN Te te slirİsi eklerde nakliyata mâni olabilecek mi? Tahtelbahirlere karşı girişilen mücadele tesirini bariz bir surette göstermeğe başladı Harp başladıktanberi tahtelbahir- ler yalnız Britanya adasının etrafın. da değil, denizlerin muhtelif nokta- larında Omüttefiklerin “nakliyatını kesmeğe uğraşıyorlar. Almanya tah- telbahir silâhile emeline muvaffak olacağına iman ederken: karşı taraf bu silâhı körletmek için kati ve mü- esir tedbirler aldığından bahsediyor. Ajanslar tahtelbahirlerin batırdığı vapurları ve buna mukabil kendile- rinin de uğradığı zayiatı sayıp duru- yor. Gazeteler bu sinsi silâhın büyük harpleki faaliyetleri hakkında vesai- ke ve rakamlara müstenid mikaye- selerle sütunlar dolduruyor. Her ne kadar bir silâhın kıymetini takdir etmek için geçirdiği harp teo rübesini teşrih etmek doğru olursa da bundan evvel onun teknik bakım- dan tekâmülünü tedkik etmek lâzım- dır. Filhakika tahtelbahir silâhı in- kişafını büyük harbe medyundur, O zamandanberi geçen çeyrek asır İçin- de acaba bu silâh ne derece inkişaf etti. Bunu ancak tahtelbahirlerin bü- yük harp sonunda haiz olduğu harp kifayeti ile bugünkü harp kifayetinin mükayesesinden çıkarabiliriz. Tahtelbahirin harp (o 25 sene evwel Bugün kifayetini teşkil eden unsurlar Su altında azami sürat (Omü 16 mil Su üstünde şzaml sürat 16 mü (o 22 mil Katettiği azami mesafe 8900 mil 14000 mll Garantili dalabildiği derinlik Esliha torpli kuvanı ayni Görülüyor ki tahtelbahirlerin su altındaki sürati 25 sene sonra bir mil arttığı halde su üstü sürati altı mil artmış ve katettiği Azami mesafede hemen hemen bir misli tezayüd ha sl olmuştur. Buna sebep motör makinelerindeki terakkidir, Diğer taraftan top ve tor- pll kovanı adedinde bir fazlalık ol- mamış yalnız torpil silâhı sürat ve barut kuvveti itibarile hayli inkişaf derinlik, inşaat fen. ninin ve materyal salâbetinin te- rakkisile 20 metre kadra fazlalaşmış- tır. Bir tahtelbahir için en mühim ve hayati olan harp kifayeti su ala süratidir, Fakat bunu temin eden kudret memba elektriği toplayan akümülâtöre bağlı kaldıkça su altı süratinin bâriz bir tezayüd gösterme- si fennen mümkün değildir. Şurası da bilinmelidir ki tahtelbâ- hir su altında en hizli olarak iki saatlen fazla müddet gidemez. Çün- kfi elektrik şarji biter. Akümülâtörü- ne elekirik kudreti doldurmak için de behemehai su üstüne çıkmak za- ruretindedir. Bilinmesi lâzım olan bir cihet vardır ki o da tahtelbahir tekne ve makinelerinin bakıma çok muhtaç ve tersanede sık sık tamire tabi olmasıdır. Bu sebepten aylarca denizde faaliyetle bulunmamna im. kân yoktur. Tahbelbahirin harp kifayeti hak- kında şu muhtasar malümattan son- ra bunların denizlerde yapmakta ol. dukları faaliyetin mahiyeti üzerinde briaz duralım. Alman tahtelbahirleri için ideal olan harp tarzı denizlerde rasladıkla- rı her gemiyi, düşmanın harp kud- retine hizmet edeceği kanaatile ba- tarmaklır. Bunun mânası kayıdsız şartsız tahtelbahir harbidir. Fakat böyle umumi bir imha harbini tatbi. Ke acaba imkân var mı? Şayet tah- felbahirlerin ticaret gemilerinden korkusu olmasaydı bu sunmle derhal müsbet cevap verilebilirdi. Halbuki ticaret gemileri tahtelbahirlere karşı toplarla mükemmelen silâhlanmış olduktan başka harp gemilerinin hi. mayesi altında kafileler teşkil ederek seyretmekte ve yar yer tahtelbahirle- Şiddetli fırtına içinde düşman arayan bir tahtelbahir ri takibe memur birçok avcı gemileri ve tâyyareler devriye gez- mekte olduğundan tahtelbahirlerin harekâı çok güçleşmiştir. Pilhakika bu keyfiyet harbin başlagıcındanberi batırılan vapur tonajının gittikçe azalmaşile sabittir. Diğer taraftan tahtelbahirlerin he- men hemen bugünkü şartlar altında büyük harpte elde ettikleri netice ile şimdikini mukayeseden de maruz kal- dıkları müşkülâlın derecesini takdir etmek mümkündür. Nitekim büyük harbin üçüncü yılında Alman tah- telbahirleri kayıdsız ve şartsız imha harbi içinde ayda vasati olarak 400,000 ton batırdıkları halde şimdiki silâh daha müterakki olmasına rağ- men bu mikdarın ancak yarısını ba» tırabilmişlerdir. Bu neticeden çıkan hakikat şudur ki tahtelbahirlere karşı tatbik edilen mücadele tedbirleri tesirini az za” mânda göstermiştir. Nakliye vapurla- rını harp gemilerinin ve tayyarele- rin himayesinde toplu olarak konvoy teşkilâtile sevk etmek sayesindedir ki İngiliz orduları tahtelbahirlerin taarruzuna uğramadan Fransaya ge girilmiştir. Gerçi bir tahtelbahirin tek başına giden bir ticaret vapuruna taarruzu büyük bir zorluğa uğramaz, fakat konvoy halindeki nakliyata hücum- da muvaffakıyet ihtimali pek azdır. Çünkü tâhtelbahir taarruz için da- ha konvoya yaklaşırken emniyet tay- yareleri tarafından görülebilir. Hü- cuma kalkan tahtelbahir konvoyun etrafında yüksek süratlerle zikzak gi- den birçok avcı molörbolların ve muhriplerin arasından geçmesi lâ- zımdır. Su altından bu geçişte mü- sademe çok muhtemeldir. Böyle bir müsademe ise tahtelbahir için mu- hakkak ölümdür. Sonra muhriplerin ve ayrica kafilenin bacalarından çi- kan duman bulutları içinde hedefe ni- şan alabilmek için tahtelbahir pe- reskopunu suyun sathına sürmesile beraber muhripler ve yahut kafilede- Kİ vapurlar tarafından çiynenmek tehlikesine uğrar. Tabtelbahirin ta rassud için su üstüne pereskop çi karması yerini belli eder. Halbuki pereskoptan bakmadan etrafı gör- mek ve torpil almak mümkün değil dir, Tabtelbahiri mahveden ekseri- ya pereskopunun görülmesidir, Ayni zamanda konvoydaki vapurlar za- man zaman suni sis yaparak tahtel- bahirin hücum anında tarassudunu ve nişan almasını güçleştirirler. Bü- tün bu müşküller içinde en mühim- mi tahtelbehirin su altında istediği tarafa dönmesinin ağır ve bati olu- şudur. Çünkü suyun gösterdiği mu- kavemet dolayısile tahtelbahirin de- niz içindeki hareketi su üstündeki kadar seri ve çâlâk değildir. Blnaena- leyh tahtelbahir kumandanını kala. harp | balık bir vapur kafilesi içine gir. mekte teenniye sevkeden ve hattâ bazan hücumdan vâzgeçmesine âmil olan yegâne mahzur budur. Filhakika İngiliz Bahriye Nazırı Çörçil'in tahtelbahir harbine karşı alınan tedbirlere dair beyanatında nakliye gemilerini kafileler halinde harp gemilerinin himayesi altında sevketmek meselesi Üzerinde ehemmi- yetle durması, bu tedbirin fayda ve muhassenalını göstermek içindir. O Çörçll ki Umumi harpte uzun müna- kaşalar neticesinde kabui edilen kon- voy sisteminin kıymetini o zamn gene Bahriye Nazırı sıfatile idrak etmişti. Şayanı hayrettir ki nakliye vapurları Umumi harpte konvoy sistemi ile tahrik edilmek sayesinde Amerikadan 1.037.160 asker Avrupaya geçirilmiş ve bu muazzam ordunun Alman tahtel. bahirlerine verdiği kurban ancak 637 kişiden ibaret kalmıştır. Avrupaya denizlerden ordular nak- line şimdi de başlanmıştır. Şu anda Okyanusların muhtelif noktalarında şirmişer, otuzar vapur bir arada et- raflarında harp gemilerinde mürek- kep kuvvetli emniyet çemberleri ve başlarının üştünde tayyareler olduğu halde geceli gündüzlü fırtına, yağmur dinlenmeden Avrupaya doğru seyredi- yorlar. Emniyet meselesi Umumi harp- tekinden daha sıkı, nakliye gemileri. nin sürati hiç şüphe yok ki daha faz- la, mücadele silâhları daha müessir olan vapur kafileleri binlere? askeri İngütere ve Frnsa limanlarına boşalt- mağa koşuyorlar, Garp cephesine yığılan milyonlarca mubaripten biç olmazsa birkaç fırkayı Atlantiğin de- rinliklerine gömmek için tahtelbahir. ler pusuda bekliyorlar. Gelenler ve bekliyenler denizin bin bir meşakka. tine mütehammli, sabırlı ve metin ge- miciler. Deniz harbi bu. Kara harbine Benzer mi hiç?... Denizcinin karşısındaki hasım yal- nız insan değli ki. Tabiat ta ona düş- man. Okyanusun enginlerine dalan tahtelbahirciler, başlıyan sonbahar fırtınalarına göğüs gererken yakla- şan kış kasırgalarını düşünüyorlar, İliklerine işliyen soğuğun, ölüm arı- yan buz kütlelerinin karşısında gün. lerce, haftalarca dolaşarak şikâr arr yacaklar. En az bir ay durmadan dal galar üstünde sallanacaklar. Büyük fırtanalarda çalkanmaktan kurtulmak için su tabakalarının altına derinie- re, karanlık âleme inecekler. Yiyecek- leri ve makinelerin yakacağı bittiği zaman yurdlarına döncekler sağ ka- bırlarsa. Tahtelbahircilik hayatı bu. Denizciliğin muhakkak ki en müşkü. lü, en yıpratıcısıdır, Harp elbette güçlükler, meşakkat. ler ve amansız mücadeleler mecmua- sıdır. Bu mecmuanın içinde bir tek muvaffakıyet sırrı vardır ki, oda za- fere imandır, Her muharip bu imanla Finlandiyalıların | arihlerine kısa bir bakış Finlândiyalılar ne zaman hristiyan oldular? İsveçliler ve Ruslarla mücadeleleri Yazan: On ikinci asırdan sonra hristiyan. lık İsveçe işlemişti. Bu yeni taassup İsveçlileri Finler üzrine haçlı seferler yapmağa sevketii. Bu hususta ilk te- şebbüsü (Hanri isminde bir İngiliz papası yaptı. Bir Fin &öylüsü tar» fından öldürüldü. İsveçliler ilk haçlı seferlerinde Fin- lere karşı pek zalimane hareket etti- ler. Pinlerin ticaret merkezleri olan Sigtuna şehrini ve bütün halkını yok ettiler. Böylece, Finleri hâkimiyetleri altına aldılar. Hristiyanlık âdetince hepsini vaftizlediler, O devirde hâkim "olan başpapasiar (Turku) şehrinde hükümran oldular. Bir çokları AL manyda, Pariste yetişmiş rahiblerdi. Naguus ve Tavos gibi başpapaslar üniversiteleri idare ettiler, Bir çokla- rının isimleri şehirlere ad kondu. Devrin kültürü kilise kültürü oldu. Zamanla Finlandiya dindar oldu. Mustakil bir papalık tesisine bile çâ- aştı, İşte bu devir, Finlerin istiklâl duy- gularının tekrar uyandığı bir devir- dir. Finler hristiyanlığı kabul ettiler, Fakat buna mukabil her yabancı p&- pası da finleştirdiler, Fin ülkesi Pin harsile yaşadı ve, daima Fin kaldı. Haçlı seferlerden sonra İsveçliler idaresine giren Finlandiya bir vilâyet hâlinde tutuldu, Kral intihaplarına bile ayni hukukla iştirak ederlerdi. On beşinci asırdan sonra Ruslarla İs- veçliler arasında muharebeler başladı. Bu muharebelerde Finlandiyalılar mü- him rol oynadılar, Çok cesur ve merdce davrandılar, İsveçlileri ehem- miyetli tehlikelerden O kurtardılar. Yardımlarda bulundular, Buna kar- şılık İsveç Kralı üçüncü Jan (1581) de Finlandiyayı bugünkü bayrağile büyük dükalık olarak tanıdı. Fakat coğrafi vaziyeti icabı Finlandiya as keri ve iktisadi bakımlardan Rusya ile İsveç arasında kıskançlığı mucib bir altın top gibi tutuldu. 29 mart (1809) da Rus Çarı birinci Aleksandr Finlandiyayı, kendi dinle- ri ve alışkın oldukları İsveç kanun- ları meri olmak üzere daha vâsi bir hürriyetle büyük dükalık yaptı, (Borga) şehrinde bir Diyet meclisi teşkil ettir. di. Buna karşı eşraf, rühban, burjuva ve köylülerden müteşekkil olan bu meclis birinci Aleksandra sadakat vüdetti ve bu vaadını tuttu. Çar, Fin- landiya hakkında neşretliği beyanna- mede Pinlandiyanın otonomi (Anto- nomlie) ile idare edilen nim müstakil bir millet olarak tanındığını açıkça ifade etti. Fakat bilâhara maiyetinin teşvikine kapılarak sözünde durmadı. Diyet meclisi tekrar açılmadı. Bun- dan sonra gelen birinci Nikola zama- nında ayni muamele devam etti, maansaassan Bir buçuk ay içinde Alman tahtel- bahir kuvvetinden 17 botun imha edil diğini ajanslar haber verdler, Bu doğ- ru ise müttefiklerin mücadele kuvve- tine bihakkın güvenilebilir. Gerçi AL man sanayii birkaç ayda düzinelerle tahtelbahir inşasına omuktedirdir. Amma tahtelbahirci kolay yetişmez. Elde hakiki bir misal var. Umumi harbin dört yılı içinde Almanya 300 tahtelbahir yaptı. Bu, her sy 6 tah- telbahir demektir, Bugün tahteelba- hir teknelerinin inşası perçin yerine kaynakla yarı müddette temin edili- yor. Materiyal mevcud olmak şartile şimdiki Alman tezgâhlarının ayda 18 - 20 tahtelbahir meydana çıkara- caklarını kabul edebiliriz. Lâkin cep- heye gidecek tahtelbahir mürettebatı değil bir ayda, alta ayda bile güç ye- tişir, Binaenaleyh Almanya Umumi harpte olduğu gibi, iyi tahtelbahirci- lerini harbin iIk aylarında kaybettik- ten sonra yeni botlarını acemi ellere tevdi etmek mecburiyetinde kalacak- tır, Demek oluyor ki tahtelbahir zayi- Mersin Finlândiya konsolosu Fevzi Yakup Ramazanoğlu 1853 - 1856 daki Türk - Rus - Kr rım muharebesinde Ruslara tâbi olan Finlandiya Türkiyeye muhasım vâ- ziyetinde kaldı. Bu yüzden çok 24- rarlar gördü, O zaman da bugünkü gibi müttefiklerimiz olan İngilizler ve Fransızların donanmaları Helsing- fors limanını muhafaza babında yi pılmış olan tahkimatını (1855) de tahrib ettiler, Ayni zamanda Finlan- diyalıların bir çok gemileri batırıldı. İkinci Aleksandrın tahta çıkması da bu tarihe tesadüf etti. Bu Çarın zamanında Finlandiyada yeni teşki- lât başladı. Diyet meclisi tekrar açıl- dı ve (1863) den itibaren epey müddet muntazaman EH içlimama devam etti rudan doğr sikke darbedil maya sanayi de Bilhassa kâğıdcılık az zamanda terakki etti. Halkın okuyup ya: na pek ziyade ehemmiy (1881 )de ordu teşkil edil, İkinci Aleksandr Finlere fevkal; iyiliklerde bulundu. İsveç düi yine resmi lisan olarak kalmakla beraber fincenin de ayni derecede tutulması. ni emretti, (1863) de Finlandiyaya gittiğinde Pinleri İsveçlilerden soğut- mak çin her ne istedilerse yapmala rına müsaade etli. Durmayıp çalışan nezih ahlâklı Pinler gittikçe ilerlediler, fakat bu seri terakki Rusları hayli kıskandırı- yor ve kuşkulandırıyordu. Bu inkişa- fa mâni olmak için vesileler ihdas ve olanca istibdadı tatbik ettiler, Zavallı Finler yıllarca fena halde hirpalandı- lar, sanki bittiler, Nihayet, (1914 - 1918) şenelerinin büyük harbinde imparatorluk Rusya sının inhilâli üzerine yüzlerce yıllar. danberi hasretini çektikleri bugünkü istiklâllerini elde etiler. (6 birinci- kânun 1917). ngforsta ALEM de doi Abone ücretleri Türkiye 1400 kuruş (o 7700 kuruş 70 » 1450 Ecnebi 8 AYLIK 3 AYLIK “0 » 1 AYLIK 10 » Posta ittihadına dahil olmıyan ecnebi. memleketler: Seneliği 3600, altı aylığı 1900, üç aylığı 1000 kuruştur. Adres tebdili için yirmi beş kuruşluk pul irmek İlzımdır. v4 Ramazan 16 — Huur 177 ii 6,25 1158 1450 1700 1802 İdarehane: Bahıli civarı Acımusluk sokak No. 18 BALA BAANAANABAAMAEAA A ASAAAAASABASAA8A 0483 alını yeni inşaatla telâfi mümkün olacaksa da personel ikmali yapılamı. yacaktır. Tahtelbahir harbinde mu- vaflakıyeb ümidini kıran sebeplerden başlıcası budur, Filhakika Courageus tayyare gemisi le Royal Oak dret- notunu batıran tahtelbahir kuman- danları 935 senesindenberi yetiştiri- len en az beş senelik meslek erbabı dır. Tahtelbahir zayiatı bir buçuk ayda 17 bot olmak üzere bu kadar seri yükselirse mevcud tecrübeli 70 tahtelbahirin imhası birkaç aylık bir mesele olacak demektir. Bu harpte Alman tahtelbahir zayiatı harbi umu- midekine nisbetle iki misli oluyor. Zira umumi harpte yapılan kayıdsız şartsız şiddetli tahtelbahir harbinde İngilizler bir buçuk ayda vasati 9 tah- telbahir imha edebilmişlerdi. Şu halde müteakip aylarda müt- tefiklerin denizlerdeki bilimum nak- yatı tahtelbahir hücumlarından bü» yük endişe duymadan muvaffakıyef- le yapabileceğine hükmetmek icap A.B.