SENELİK 00 Yarı müstemleke saltanat Türkiyesi Bozuk düzen bir idare mekanizması İle yalpalıyarak iş gören saltanat dev- rinde Türkiye uzun müddet büyük sanayi memleketlerine geniş bir ham mad- de pazarı ve mamul madde mahreci vazifesini gören yarım bir müstemleke ha- line gelmişti. Toprak altında yatan servetlerimizden yabancılar istifade ede- rek zengin oluyorlar, ham maddelerimizi mamul hâle getirmek kabiliyetinden mahrum bulunuyorduk. Öz mallarımızın yabanci elinden geçtikten sonra müşterisi gene bizdik. Bülün servet/membaları ve iktisadi teşebbüs mevzuları ecnebi ve gayri milli müesseseler elinde idi. Senelerce devam eden bu vaziyet paramızın memleket hududlarından dışarı çıkmasına ve dolayısile fakirleşme- mize sebep oldu. “ . Saltanatta köylü ve ziraat Geniş bir ziraat memleketi olan güzel yurdumuzu bir harabezare çeviren eski idareler ziraatımızla beraber köylerimizi ve köylülerimizi de son derece ih- mal etmişlerdi. Her türlü himayeden mahrum olan köylünün dededen kalma kara sapanile tarlasını bin bir müşkülâtla sürerek elde ettiği fakir mahsulü saltanat idaresinin memurları tarafından zorla gasbedilir, bin bir vergi altında ezilen köylü her yıl bir az daha gömüldüğü fakrü zaruret içinde çırpına çırpına hayatını des ettirmeğe çabalar dururdu. Saltanat devrinde elinden ekmeği alınan, daima hakaret gören ve icap ettiği zaman vatan için kahramnca ölen köylü ve onun yaptığı ziraat bu idi. Saltanat li İmpartorluk devrinin Maarif Nezareti modern bir memleketin kültür fa- aliyetini tanzim ve mürakabe edecek teşkilâttan mahrum olduğu ve memleket çocuklarını obutmak işi hiç bir zaman esaslı bir mevzu olarak ele alınmadığı için bu devirlerde Türkiye maarifi en geri memleketlerden biri idi. Çocuklar cahil hocaların elinde, taassubun emrinde idiler, Memlekette yapılan tedrisat Türk çocuğuna kendi milli venliğini tanıtmaktan çok uzaktı. 16 yıl önce tam müânasile mektep ismi verilemiyecek olan İlk tedrisat müesseselerinin sayısı 4894, tnlebe adedi 340 binden ibaretti. Asırlarca her bakımdan ihmal edilen 'Türk kadını saltanat devrinde mektebe de sokulmamıştır. . . Saltanat maliyesi Saltanat maliyesi günlük vaziyeti kurtarmıya çabalıyan, ileriyi hiç düşün- miyen, bozuk, düzensiz, çok borçlu, dar görüşlü bir hercümerç idi, Mutlâkiyet utiyet devrinde ise bütün t ının ku devrinde bugünkü şıklarla hazırlanabilmiş, â ile bir bütçe yoktu. Me: bütçeler bi nemi ili mernbal vetlengirilmesine gayret edilmediği için bütçe açıklarının ağır şartlarla, hay- siyet kıricı taleblerle bulunan paralarla kapatılmasına çalışılmış, borçlar borç- ları takip ettiğinden mâliye ecnebi sermayedarların hâkimyeti altına girmişti. 'Türk parasının hiç bir piyasada itibarı yoktu. Saltanat ve halk Saltanat idaresinin halkli bir a olmadığı bir takım bedbahtların itibarsız hizmetçisi say ş, tahsil iç sil dışındaki vatandaşların da manen yükseltilm zumu hiç bir zaman ii rak edilmemişti. Halk mânasız bir sürüden ibaretti. Saltanat devrinin en ba- riz halk müessesesi kahvehanedir. Genç ve ihtiyar bir günün sonundaki yor- gunluğunu orada, cigara ve nargile dumanları arasında, pis hava ve gürültü- den bir kat daha zehirlenerek gidermeğe çalışır, perişanlığını orada hemşeh- rilerile derdleşerek unutmuıya gayret ederdi. Saltanat devrinde baik ruhan ve bedenen ihmal içinde idi, Saltanat idaresi ve halkın sıhhati Yukarıda yanyana koyduğumuz iki mefhum cümhuriyetten evvelki de- virlerde asla biribirlle bağlanamımıştır. Halkın sıhhatile alâkadar olmak, milleti harap eden salgın hastalıklarla mücadele etmek devlet işlerinden adde- dilmezdi. Hastane açmak hayır seven bir zenginin bütün servetini bu işe yatır. masile nadiren vukua gelen bir hâdise idi. Dikkat edilirse o devirden Kalan bir- kaç hastane devlet parasmın değil, hayır sahiplerinin eseridir ve fakir fu- karanın hastalık günlerini şefkatlı bir müessesede geçirebilmelerini temin için merhamet saikasile vücude getirilmişlerdir. Bunlar da yalnız büyük şehirlere inhisar eder, Saltanat devrinde şefkat bir sadaka idi. Eski devirde adalet mekanizması Her tarafından parça pârça çöken saltanat rejiminin adalet mekanizması da işleyemez bir hale gelmişti, Mütemadiyen ilerliyen bir dünya ortasında eski devirlerden kalma, tatbik kabiliyeti tükenmiş köhne bir hukuk sistemi ile ye- rine getirilmiye çalışan adlaet imtiyazlı sınıfların lehine olarak tecelli ediyor, kimse hakkından emin bulunmuyordu. Meriyette bulunan ve asla seyyyanen tatbik edilmiyen kanunlar mutlakıyet saltanatını kuvvetlendirecek müeyyide lerle dolu idi. Ammenin ve memleketin hukukuna müteallik kısımları ise üstün körü tedvin edilmişti. Mahkemeler istiklâllerini kaybetmişler, nüfuzlu kimse- lerin elinde bir âlet vaziyetine düşmüşlerdi. Saltanat devrinde mahkeme kapı- sı hak Kapısı değildi. © a Saltanatın demiryolculuğu Yurdumuz demiryollarının #âltanat devrindeki inşa ve İşletmelerinin şâ- yanı İbret ve hazin bir mazisi vardır. Avrupada demiryolculuğun ilk teessüsü 1825 tarihinden başlar ve süratle inkişaf eder. Osmanlı imparatorluğu bunda da pek geri aklrı, Hindistan yolu münasebetile İngilizler, imparatorluğu demir- yolu inşasına teşvik ettiler. Yüz seneyi geçen bu müddet zarfında ana vatanda istikraz ve imtiyazlarla yapılan demiryollarının uzunluğu 4000 kilometreden ibarettir. Ecnebi sermayesile yapılan bu yolların milli menfaate katiyen uygun olmadığını ve senelerce memleket parasının yabancı ellere taşınmasına sebep olduğunu hatırlıyalım. gibi tah. Saltanat ne kadar yol yaptı? Saltanat idaresi genç Türkiye cümhuriyetine 13,885 kilometre şose ile 4450 kil ometrelik toprak yol bırakmıştır. Bu şöselerin hemen ekserisinde taş kalma- mış olma beraber köprü ve menfezleri de ahşap olduğundan bir kısmı yıkıl- batmuş bulunuyordu. aptığı yolların büyük bir kısmı miş, ekse çürümüş veya ce senede mahalli gayretleri istifade edile. ap trmez bir halde İdi lar düşünüimiyerek o zamanin hayvanla çekilen arabalarına göre yapıl- dipöani otomobil, kamyon gibi modern vesaite dayanamazdı. * SALTANATA pıt bir idarenin yüzler- | Sonra bu eski yollar müstakbel ihti- 29 e 1939 SENELİK CUMHURİYETTE . m . *. . . Sanayileşen Cümhuriyet Türkiyesi Medeni ve müstakil bir millet hayati yı ak için san, şmeyi başlıca şartlardan biri olarak kabul eden cümhuriyet rejimi yurdu kuvvetli bir sanayi cihazıma kavuşturmaya azmetli, Muhtelif tedbirlerle hususi teşebbüslerin kur- duğu fabrikaları himaye ederken dost sermayesile modern sanayi müesseseleri Yücud& getirmeğe başladı. 16 senede devlet elile kurulan fabrikalar şunlardır: Bakırköy pamuklu, İsparta gülyağı, Keçiburlu kükürt, Kayseri bez, İzmit kâ- ğıd, Bursa merinos, Gemlik suni ipek, Ereğli bez, Nazilli basma, İzmit Sellülöz, Malatya Pamuklu, Karabük demir ve çelik fabrikaları, maden işletmeleri, şi- şe ve cam fabrikası şeker fabrikaları... Bu fabrikalar iptidai maddelerimizi iş- liyor ve binlerce vatandaşa iş temin ediyor. Cümhuriyette köylü ve ziraat Cümhuriyet hükümeti ziraat ve köycülük mevzuunu her bakımdan ele ala- rak üzerinde çalışmıştır. Ziraat Vekâletinin 16 senede yaptığı işler şöyle hülâsa edilebilir; Verimli ziraalı temin hususunda köylüyü aydınlatmak Üzere ziraat enstitüleri, ziraat mektepleri, 2! eğitmenleri tir. Tohum ıslah istasyonları ve n'imune çiflikle s etmiştir. 16 se lüye devlet elile 8000 pulluk dağıtılmış, tohum temizleme âletleri te ve köylü mürabahacılar elinde bırskılmıyarak mü lerinin d ğu senelerde buğdayını devlete salmak imkânını bulmuştur. Orman ve hay- van işlerinin devlet müdahalesile inkişafına gayret edilmi 16 Cümhuriyet maarifi 16 senelik cümhuriyet devrinde Maarif ol: Genç ihtiyar memlekette okuyup yazma bilmiyen anlaş bırak (| tahsil müesseselerini dünyanın en ileri memleketlerindeki seviyeye yül aarifinin kısa zamanda ulaşmak istediği tek hedeftir, iği dört bin küsür İlkmektebe mukabil 16 senede a modern tedri ilan cümhuriyet ilkmekteplerinin adedi 7000, t 800 dır. Cümhuriyet Türk kızlarına bütün tahsil müessı mekteplerden çıkan kiz talebe ” . . . Cümhuriyet maliyesi Bugün cümhuriyet maliyesi depilince memleket ihtiyaçlarını, memleket ekonomisini koruyarak zamanındaö, kolaylık! , tam istiklâl ile temin eden bir k hatırına geliyor. Bu va etin eseridir. Cümhuriyet herşeyi düzensiz bir hâlde devir aldı ve ilk defa olarak «denk bütçe» prensibin! Fakikat sah koydu. Bu prensibe göre hazırlanan bütçelerimiz doğ denberi bütçe rakamları devamlı suretle ir tir. 1924 de bütçe milyon Jira idi, 1939 da 260 milyondur ve Tü. k parasının her piyasada itibarı vardır, v kil eder. 'Hü kümet kkuk ettirmek işini lığı olmıyan halk mü- vi saran Ş tı, bü gün Halkevlerinin sayısı 307 ik Halkevlerinin dil, edebiyat, tarih, temsil, gü- zel sanatlar, spor, içtimai yardım, halk dersâahaneleri, kütüphane, köycülük, müze ve sergi şubelerinden şimdiye kadar 7 milyon vatandaş istifade etmiştir. Cümhuriyet ve halkın sıhhati Yurdumuzda asırlardanberi yüzüstüne bırakılmış olan halk sağlık işleri- nin bir devlet işi olarak ele alınması cümburiyet devrinde sıhhat ve içtimai mu- avenet vekâletinin kurulmasile başlar. Vekâletin 16 senedenberi tahakkuk et- tirmeğe çalıştığı gayeler şunlardır: Devlet sıhhat teşkilâtını genişletmek, çok miktarda doklur yetiştirmek, ebelerin sayısım köylere yetişecek kadar arttır- mak, memleketin muhtelif yerlerinde nimune hastaneleri açmak, verem sana» toryomlarını çoğaltmak, sıtma, frengi ve trahomla mücadele etmek, anneleri ve yavruları korumak için doğum ve çocuk bakım evleri açmak, küçük sıhhat memurlarının bilgilerini ve adedlerini yükseltmek. Cümhuriyet devrinde şef- kat sadaka değil, vazifedir. Cümhuriyetin adalet mekanizması Cümhuriyet idaresi mahkemelere tam bir istiklâl vermekle işe başladı. Ka- nun karşısında bütün vatandaşların müsavi olduğunu ilân etti, Sonra medeni bir cemiyet seviyesine yükselmek üzere ilk hamlelerine başlıyan 'Türk camiası- na insan hukukunu emniyet altına olan medeni kanunlar hediye etti, İhtiyaç- İafa cevap veremiyen köhne nizamlar atıldı. Adliye teşkilâtı süratle genişleti- letek memleketin her tarafına uzatıldı. Yapılan adli teşkilâtın gayesi olan tevzii adaletin hakkile ifası ve bu işe memur olan hâkimlerin tam bir ilmi kifayet ve istiklâl ile vazifelerini görmeleri için tedbirler alındı. Adaletin süratle yerine getirilmesini temin eden kanunlar çıkarıldı ve kadınlara da hâkim olmak hak- kı verildi. . . . v Cümhuriyetin demiryolculuğu Memleketi demir ağlarla örmeğe azmeden cümhuriyet idaresi saltanatın yüz senede yaptığı 4000 kilometre demir yoluna mukabil 16 senede, Türk para- sı ve Türk işçisile 3189 kilometre demiryolu döşedi. İmtiyazlı şirketlerden satın alınarak millileştirilen eski demiryolarile beraber işletilmekte olan demiryol- larimızın bugünkü uzunluğu 6951 kilometredir. Buna hâlen şirketler elinde bulunan 433 kilometrelik yolu da ilâve edersek ana vatanda döşeli dar ve g€©- niş hatların uzunluğu 7365 kilmoetredir. Tren on gün evvel Erzuruma vardığı zaman yeni hatlara memleketin harcadığı para yekünu 368 milyon liraya var- miş oldu. 00 cümhüuriyet ve MN İNkADİBIN g Parti ve Partinin bir kolu olan Halkevleri bu gayey üzerlerine almışlardı r. Halkevleri saltanat devrinde karş a sadık ve milliyetçi bir havanın bütün va! . 5 Cümhuriyet ne kadar yol yaptı? Cümhuriyet idaresi ilk iş olarak eski yolları tamir ve sını ele aldı üzerinde program dahilinde yeni yol inşea- 1 yollarımız 40,000 kilometreye ilan yol miktarı 22:000 kilo- devamı edilmektedir. Ayrıca te: tına başlanmış, bugün üzerind baliğ olmuştur. Cümhuriyet devrinde yen metredir. Dokuz senedenberi de asfalt yol yol progranunda takip ettiği hed sinin demiryolu istasyonlarına, Jim.