Eylül 1939 - AKŞAM GELİŞİGÜZEL BİR MÜSAHABE anayasa. Tekniğe, hıza, fikirlere dair... Mübhemden kurtulmak istiyorsak hıza gem vurmalıyız: Artık biraz yavaş... — Asrımızda en harikulâde şey | nedir? Hiç tereddüdsüz cevap verdim: - Hayat... 20 nci asırda hayat- tan daha harikulâde hiç bir şey yok. Muhatabım ya cevabımı kavrâya- Tadi, ve yahut ta beğenmedi. Her halde beğenmemiş olmasi akl& daha yakındır, çünkü durdu durdu de: — Ben fikriyat diyeceksin sandım! dedi. Asrımızın fikriyatını bizden daha &ski“ çağlar fikriyatından üstün “tu- tabilir miyiz? 18 inci asırda ansiklo- pediyi yazanların kollektif cesaretle- rini, modem felsefenin ufuklarım açan Descartes'ın muazzam ham- lesini, müstakbel fennin temelini ku- ran Newton'un dehâsını aşabildik iddiasını güden görmüyorum. Ber şeyin değiştiği yen, en az gelişen, en öz de; riyattır. Eskiden hadiseler yar fikirlerdi, “bu fikirler, hadim tın arkası, kalıyor. Bugün hadiseler öyle ölçüsüzdür ki, zekâ, tahsil gibi, vasatı aşmıyor. ladisat sürat rekoru kırıyor; beşerin havsa- lası İse hadısatı kovalayıp ihata ede- | bilecek kudrette değil artık: Asrımız elektrik ve benzin asrı, müfekkireyi | motörleştirmiye imkân yoktur, | Güzle görülmiyene tutulmayana kanılan di geçti. Görelim, tutalım, edelim, inceliyelim diyoruz, için de, görmeden, bir çağa girdiğir Halbuki görme ğe de vakit kalmıyor, dünya önü- müzden öyle bir süratle geçiyor ki, koşup yakalayamıyoruz, Neden? — Neden olacak, tekniğin işlediği kabahatten! Hayır, bunda tekniğin hiç bir ka- bahati yok, hiç bir suçu yok; kaba- hat beşerin havsalasında... Belki ilk defa, hayat sahasi, münevverin iha- ta sahasını aştı: «Zekâ, hayatı kav- ramamanımn çaresldir» diyen Berg- sonun ne Kadar haklı olduğu meyda- muayene Bunun körükörüne yeni İze kali olamıyoruz. tutmağa, inceleme. na çıktı, Bugün bayat; beşer zekâ: dan çok daha geniştir; bilginlerin tekniği de fikriyatçıların düşünceles zini geride birakıyor:- Yazan: Selâmi İzzet Sedes Ben el ile tutulan, göz ile rülen, mucizeler devrinin çocuğuyum. At devrinde yetiştim. Nasıl taş devri, tunç devri varsa, bir de at devri var- Ğı. Benim devrimde ata binip yirmi kilometre: yol alanlar kendilerini sürat rekordmeni sayarlardı. Babam da, Kadıköyünden Alemdağına ar&- ba ile gittiği zaman devri âleme çık- ağına zabip olurmuş; büyü için İstanbulda oturduğu ? mit, gurbetti. Haydarpaşadan -Pendiğe, vağ dili ile aydınlanan iren vaganların- da İki saatte ulaştığımız vakit uçu- yoruz sanmışlık. Dün telefonla konuşmasını bilmi- yenler ekseriyetteydi.. İstanbul için de muhabereyi temin için telefoncu kızlarla kavga ediyorduk, bug dan odaya seslenir gibi, konuşuyoruz. Piyano tık yo susturdu, dilsiz doğan ise kimse sustura; Meşaleyi bulan m tir. Biz ise öylemiyiz ya? mucizelerimizi - 1 fark bile etmeden sığdırdık, Yollara demir döşendi. ken demirlerin ü ne teller ger bü yetişmedi, tellerin üstünde hava mevceleri harekete geldi. Elekirik ve bugün serum, yeni bir bir keşiften bahsedildiği zaman matbuat bu yeni haberi yer- yüzünün her noktasına ulaşlırıyor; ; bütün lâboratuvarlar vâsi bir tek lâboratuvar haline giri- yor, bir âlim öbür âlimlerle fikir bir- apıyor; gayretler, ümidler bir- mız Sürat asrıdır, ancak niğin delilidir, birlik ve be- kurduğu tekniğin deli, Filozof Ribot diyor ki; «Külli mef- humların tekâmülüne zihin wüphem- den kurtulup muayyene doğru gider» nasıl buharı yaya bıraktıysa, tayya- (5. renin altında otomobil geri kaldı. De- nizlerin dibine indik ve oradan bir hamlede fırlayıp on bin metre hava lara çıktık. Bütün bunalrn da şa- hidiyiz o Yıldırım asrında yaşıyoruz: 'Telgraf- yıldırım, postalar yıldırım, ceza- r yıldırım; harp yılırım harbi her şey şimşek gibi çakıyor! Peki bu sürati doğuran? İnsan; daha doğrusu insan be- raberliği, insani birliği... Her şeyi bir- liğe, beraberliğe medyunuz; hattâ insanlık bile birlikten doğmadı mı? Insan yalnız başına yaşadığı 2a- manlar, mumunun veya lâmbâsının önünde tekbaşma uğraştığı devir- İfçi tarlasının sınırları içinde şırken, birliğin ne bilmezken; âlim za e başbaşa meşgul, ekkir fikrile haşımeşir bu beşeriyet ne müh: icadlardan lerde, ne çok keşifler, icadlar heba olmuştur. Mısır ehramlarını gözönüne geti- k, İnsan birliğinin kudretini da- çabuk anlarız, Ayn düşen fikir, tek kalan el eme- ği, buluşmayan menfaat büyük bir kıymet İfade etmez. Nihayet matbaalar fikirleri yaydı, yollar menfaatleri buluşturdu, de- çocuklarda bunu çok vazıh göri Tarih boyunca da beşer müphemden sarihe doğru meyletmiştir. Bugün artık her zamandan fazla sahi bulmak zarureti ve güçlüğü karşısındayız; çünkü dünya bizim için artık çok büyüktür, bunun için de muayyene erişmek güçtür; halbuki buna erişmek de zaruridi çünkü bütün dünya yanı başımızda; gözümü: ör muayyeni, küçük bir düğmeyi çevirmek kâfi ge- liy rler mademki tekâmül ettikçe müphemden kurtulmağa meyleder- ler ve mademki bugünkü sürat fikir. geride bırakmaktadır, şu halde muayyene, sarihe erişmek için be. şer, sürat tekniğine gem vurmak ga- ruretindedir: Artık biraz yavaş! leri Nazım vapuru bugün geliyor! Emniyet müdürünün valiliğe Dün Varnadan gelmesi beklenen Kalkanzadelerin Nazım vapuru Bul- gar hükümeti tarafından müsaade edilmediği İçin limanımıza geleme. miştir. Malüm olduğu üzere Nâzım vapuru 2000 den fazla göçmen ve göçmenlere git eşya ve hayvan ge tirmek üzere sefere çıkmıştı. Sefarethanemizin teşebbüsü Üze- rine Bulgar hükümeti, vapurun ba- | reketine müsaade etmiştir. Nazım vapurunun bugün Umanımıza gel mesi beklenmektedir. tayini teeyyüd ediyor İstanbul emniyet müdürü B. Sad- rettin Aka'nın Burdur valiliğine ve vali muavinlerinden B. Muzafferin de İstanbul emniyet müdürlüğüne tayini, henüz resmen tebliğ edilme- mekle beraber, teeyyüd etmiştir. | B. Muzaiferden açılacak vali mu- | avinliğine mülkiye müfettişlerinden bir zat, emniyet müdür muavinliği. | me de eski Beyoğlu şimdiki Çankaya | kâymakamı B. Daniş tayin edilecek- j ür. & | Nazillide kurmayı uzun tedkiklerden Aydın (Akşam) — Aydın pâmuk. çuluğunün kalkınması, Mili Şefimiz İsmet İnönünün Başvekillikleri zama- | nında 12 nisan 1990 tarihli hükümet progrülrunın 31 inci maddesinin tat- İ bik mevkiine konulmasile başlar. | Bu program mucibince Ziraat Ve- | kâleti üç sene süren bir tedkikten son» ra en*eiverişli bulduğu büyük Mende- | res mıntakasında Nazilli pamuk istas- yönünün yerini tesbit ve istimlâk et- tirmiş, fakat o sırada istasyonun Sa- rayköy kazasında veya Koçarlı nahiye | sinde kurulması daha faydalı olacağı hakkında yapılan müracaatla İnşaatı biraz geciktirmiş, bilâhare Nazillide vü- cude getirilmesi kati surette kararlaş- tırılmış ve faaliyete geçilmişti. Ziraat Vekâleti, ıslah istasyonunu sonra muvafık görünce istasyon mü- dürlüğüne mütehassıs B. Celâl İğri- bozu tayin etmişti. 1932 yılında henüz bina ve tesisala aid inşaat devam ete tiği sırada B. Celâl Iğriboz otuz yerde tecrübeler yapmış, iyi neticeler almış- tır. Mütehassısın giriştiği büyük işte kendisine yardım eden, yegâne arka- daşı muavini B. Avni Konakçıdan baş- ka, kimse yoktu, nihayet 933 yılında | tecrübelerden alman neticenin parlak- | lığı derhal semeresini göstermeğe baş- lamış, iklim ve hava şartlarına en uy- gun ve milli sanayie en elverişli uzun elyaflı Akala cinsi pamuklar üretilerek tohumları halka tevzi edilmeğe başlan- mıştır. Amerikada Teksas eyaletinde İ ekilen ve ıslah edilmiş halde bulunan Akala pamukları, yılda en az 600 mi. metreden fazla yağmur düşen Ege ve Trakya muıntakaları için en elverişli tip olarak kabul edilmiştir. B. Celâl İğriboz, en ileri memleket- lerde muhtelif cinsler yanyana ve muh- telif şartlar altında ekilmek suretile beş senede yapılan tecrübeleri iki sene- de neticelendirmiştir. B. Celâlin rapo- ru, vekâletçe de kabul edilmiş ve 934 senesinden itibaren üretme faaliyetine hız verilmiştir. O sene istasyon 200 dö- nüm, 935 de 300 dönüm Akala cinsi pamuk ekmiş, 936 da bunu 750 dönü- me çıkardığı gibi 4500 dönümlük sa- bayı da ortak olarak köylülere ektir- miştir. 936 da 5000 dekarı geçen ekiş saha- s1 937 de 6000 ve 938 de 170,000 dekar 939 da da "750,000 dekar olmuştur. 936 yılında Aksıla cinsi pamuk yal nız Nazlili sahasında ekilirken bugün | bütün Aydın vilâyeti ile İzmir, Deniz- li, Muğla, Çanakkale, Antalya, Bursa, Bilecik, Kocaeli vilâyetleri ve Sakarya muntakası ile Trakyaya kadar yayıl- mıştır. İlk zamanlar tip tesbit edilmiş, to- hüm dağıtılmış, fakat köylünün henüz kulağı dolmuştu. Bizim köylümüz, gö- zü ile görmedikçe inanmaz, Bu itibarle Akala cinsi de serpme ekilir, eski usul- de çapalanırsa beklenen fayda alına- mazdı, Nazilli pamuk ıslah İstasyonu- nun muvaffakıyetinin sırrı işte bura- da olmuştur. İstasyon tarlasınm önün- den her geçen çifçi çevrilmiş, ona ekiş gösterilmiş, çapa öğretilmiş, hasad za- manı da bu çeşid ekiş, çapa ve töhu. mun verimi belletilmiştir. Sonra tö- Aydın mektupları Aydında pamukçuluk i (o çabuk inkişaf etti Yetiştirilen iyi cins pamuklar çok iyi fiatlarla satılıyor İ bum 'dağıtılan mıntakalar hiç bir 22- wan kendi haline bırakılmamış, müb- zerle ekme işi yerinde köyülye talim edilmiş, çapa makinesile çapalama gösterilmiş, hasad zamanı bile yanın. dan bir mütehassıs eksik olmamıştır. Bu çalışma neticesidir ki, bugün Aka- la muıntakası kabul olunan her yerde ne yerli cinse, ne de iane denilen tipe rağbet kalmıştır. Gene bu çalışma ve alâka ile dün kıymetini kaybeden Menderes ovasındaki tarlalar bugün kıymetlenmiş, boş, bir dönüm yer kal- mamıştır. Sarayköyden Sökeye kadar bütün ovada devlet elile, kooperatifler. le açılan sulama kanalları yanında şahsi teşebbüslerle birçok vası Menderesten Akâla tarlalarına si tılmaktadır. Türkiyede yepyeni bir pa- mwukçuluk yaratılmış, rekolteler yi seltilmiş, iyi cins pamuklar, ço: atlerle satılmıştır. Bu, hep Cü mbt yet hükümetimizin başardığı iyi neti- celerden mühim bir kısımdır. Bu yil Akâla mıntakası daha genişlemiş, da- ha fazla istihsal temin edilmiştir. Bu. nu bir işartle etmin buyuran Milli Şe- fimiz, Cümhurreisimiz, İnönüne, bü- tün müstahsiller şükran hisleri besle- mektedirler, Kaçak eşya listesi Londra 5 (A.A.) — Bir beyanname, ne gibi eşyanın kaçak eşya addedilece- ğini tasrih etmekiledir. Listeye, silâhlar, mühimmat, hı vi benzin vesaire, her türlü muh, ve münakâlât vasıtaları «nakliy kullanılan hayvanlar da bu meyâna dahildir.» Altın ve gümüş paralarla ufak paralar, banknotlar, borç sened. leri, madeni eşya, iaşe maddeleri, hay» van yemleri, elbise vesaire dahildir. Romanya dış politikası Bükreş 5 (A.A.) — Rador ajansı bil diriyor: Nazırlar meclisinde Gafenco, Romanyada hüküm süren sükü işaret etmiş ve milletin vahdetinden emin bulunduğunu kaydettikten son ra demiştir ki; «Haricli siyaset sahasında muşliha- »le tarzı hareketimizde ve bütün kom- şularımızla iyi geçinmek prensipimiz- de israr etmeğe karar verdik. Bu iti. barle hükümet ademi tecavüz paktları akdi tekliflerini yenilemeğe hazırdır. Taşra gazete bayilerinin nazarı dikkatine Bazı taşra bayilerinden aldığı- mız mektuplardan «AKŞAMsı mutlaka şu veya bu mutavassıt- lardan tedarik etmek hususunda kendilerini mecbur addettikleri anlaşılmaktadır. Bu zehab hakikate uygun de- dildir. Binaenaleyh taşra bayile- rinden arzu edenler her zaman «AKŞAM; idarehanesine müra- caatla doğrudan doğruya mus meleye girişebilirler. Bu hususta «AEŞAM» idaresine mektup ya zarâk bayi şartlarını öğrenebi- Mirler.