POLİTİKA İngiliz - Japon müzakereleri İngiltere ile Japonya arasında Çindeki Japon ordusunun işgal ve hare- kâtından meydana gelen yeni vaziyetin icaplarına dalr Tokyoda cereyan eden müzakereler durmuştur, Çin hükümetine ald altın ve gümüşlerin Ja- ponyaya teslimi ve Japon kâğıd parasının beynelmilel mıntakalarda teda- vül eylememesi meselesi üzerine İngiltere bu mıntakaların idaresinde işti- raki bulunan Fransa ve Amerikanın reyini almağa lüzum görmüş olması müzükerenin durmasına sebep olmuştur. Bu meseleden sonra askeri mese leler üzerinde görüşülecekti. Lâkin Tiyençinden gelen Japon şimali Çinde birdenbire yapılmasına kumandanı lüzum görülen askeri hazırlıkları ida- re için Tokyodan ayrımış ve İngiliz ataşemiliteri general Piggot dahi teka- üd edilmiş olduğundan ve İngiliz yeni murahhasların tayinine kadar as keri müzakereler gayri muayyen bir zamana tehir edilmiştir. Zaten şu zamanda Tokyo, İngilizler ile müzakereden ziyade Almanya ve İtalya ile askeri ittifak yapıbp yapılmaması meselesi ile meşguldür. Av- pada gerginliğin arlması ve Sovyetlerin İngiltere ve Fransa ile ittifakı için Moskovada askeri müzakerelerin yapılmakta olması Japonyayı Avru- pa vaziytine karşı alacağı vaziyeti tayin ve tesbite sevkediyor. Japonyanın bugün iş başında bulunan devlet adamları İle donanma erkâm Japonyanın mihver devletlerile askeri bir ittifak akdetmesine ta- raflar görünmüyorlar, Amerikanın alacağı vaziyet Japonları düşündür. AKŞAM Kocalarından neye ayrılırlar ? Nev « Yorkun meşhur bir avukatı vardır. Bu zat talik işlerinin müle hassısıdır. Her sene yüzlerce karı ko- cayı birbirinden ayırır; aldığı dava- lar da uzun sürmez. Bu zatın ken dinden de meşhur bir kâtibi vardır: Matmazel Secilya Bonz. Bu kız her sene kocalarından ay- rılmak istiyen kadınların neden ay. rilmak istediklerini gazecelilere söyler, Bu sene de söyledi. İşte sebepler: İ — Beni lüzumundan fazla seyi- yor. 2 — Tabloları Bir tavan arasında k 1 ekmekle karın doyuran genç bir ressam Louvre büzesinden Watteau" Vin. direrente adındaki tablosun! ar yaptı ini tevkit ettiler, . Şim ere hesap veriyro, Onun iddin- Bu tablo hiç restore edilme- ve İ yeniledim! bu tablosunun OPompa- dour'a hediye ettikten sonra, bu tab- Memedeki çocukları Paris civarında Bulonya ormanın. da gezdirilen küçük yavruların ard- da sırada ağladıklarını ve annelerini veya dadılarını raholsız ettiklerini gü bir Fransız mühendisi çocuk» ları oyalamak için yeni bir çocuk arabası inşa etmiştir. Bu arabada küçük gramofona benziyen bir dlet vardır. Çocuk ağlamağa başlayınca başı ucunda duran annesi veya da- dısı bir düğmeye basıyor ve derhal arabanın bir köşesinden güzel bir ninni musükisi yükselmeğe başlıyor. Ninniyi duyan çocuk derhal susuyor ve uykuya dalıyor. Buna benzer diğer bir icadda bu Beni lüzumu kadar seyvmi- yor. 3 — Kıskançtı, 4 — Kıskanç de- ğildi. 5 — İşile gücile kâfi derecede meşgul olmuyordu. 6 — Yalnız işile gücile meşgul oluyordu. 7 — Çek gençti. 8 — Çok ihtiyardı 9 — Ku- mar oynamasını bilmiyordu. 10 — Kumar oynuyordu. Il — Budala idi (bunu daha evvel anlayabilirdi). 12 — Çok akıllı idi 13 — Arkadaşla- rıma kur yapıyordu. li — Arkadaş- larımla kavga ediyordu. 15 — Bana karşı fazla müşfik davranıyordu. 16 — Beni abdal yerine koyuyordu. n değeri lo çok ellere geçti. 1869 a kadar Mili müzede kaldı ve bu müddet zarfında da hayli art- rıldı, 1781 de Mevar Markisi Watteau'nun başka bir tablosile beraber «L'İn- difförente ni 475 liraya satın aldı. 1806 da, Lebrun satışında bu ikl tabloyu 75 franga aldılar. Bugünse yalnız «'İndifförente ene kıymet veriyorlar bi İ yon fran avutmak için bir icad sene Nevyork sergisinde görülmüş. tür. Orada teşhir edilen ve senede bilmem kaç bin çocuğa süt veren bir inek ekseriya inad ederek arada st- rada böğürmülyor ve büyük şehirler. den harice çıkmağa, çiflikleri gezmeğe firsat bulamayan kimselere güzel sesini işittirmiyordu. Bunun üzerine sergi idaresi inek sesi çıkaran bir plâk tedarik edip bunu meşhur ineğin başucuna koy- muştur, Otomatik tertibatı olan Vu âlet arada sırada işliyerek «Mööl» diye uzun bir ses çıkarmakta ve ine- ğin muhitine bir çiflik süsü vermek- mektedir. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Edirnen Edirne, Mili Şefin ziyareti ve manev- ralar münasebetile günün mevzudur. Bu şehrin ie ilk önce Besses yahud Bessi denen cengâver Trakya halkı mer- kezlerini kurmuşlardır. Bunlar Makedon- yalılara ve Romalılara uzun Zaman karşı durdu ve nihayet kanlı muharebelerden sonra boyun eğdi. O siralarda kasabanın adı Uskudama idi. Roma imparatoru Adrien (yahud Had- rian) Milâdi ikinci as başlangıcında yeniden inşa etti. Buraya Adria- napolis olârak kendi ismini verdi ki, ne. adı da bundan bozmadır. i dolayısile Edime bir çok tarihi vakalara sahne olmu >. daki ovü- larda büyük muhare talımıştır; 551 ratoruna gal: di sara etmişlerdir; Bulgarlar şehri almışlardır; 1189 haçlıları Edirneye girmiştir; 1190 da Fre- da munhede imzalanmıştır; tanbulun ilk Lâtin imparatoru Böduen Bulgarlar tarafından esir alın- Muştar; 1981 de Osmanlılar birinci Murad devrinde, Lala Şahin paşa kumandasında Edireyi almışlardır. Edirne doksan küsür sene müddetle » yani Istanbulun fcihine kadar - Osman- in tarihi kiların payitaht kaldı. Bizim elimize geç- Gği vakit, küçük hisurın duvarları içinde harab bir kasaba halindeydi. Romalılar. dan kalma yalnız bir iki kilise ile bir su kemeri vo tiyatro barabesi vardı. Hattâ me mamur bir yer olmadığı için bir müddet Dimetoka payitaht olmuştu. Türkler 1306 da hisar dışında büyük camiler, kıymetli binalar, köprüler veshire Yaparak şehri şehire benzettiler. Bir asır- da Edirne yedi misli büyüdü. Camilerin gn büyüğünü ikinci Belim yaptırmıştır ki Mimar Sinan'ın yi en genlikii kaldıysa da 1529 da Rus ordularının isti himizdeki Edirne muahöde- hsizlik 1879 da ayni şu- tekrarlarıdı. Moskof girdi. Balkan har- bile Edirneyi - kahramanca bir a adan sonra - kisa zaman Bulgarlarda bi- raktıksa da 22 Temmuz 1913 de istirdad ettik. Şehir umumi harbi .müteakib bir mü Yunanlılarca da işgal edildi, İstik- lâl zaferinden sonra geri alındı. Yukarda bahsettiğin Edime daslle Osmanlı devleti bir devlet kurmasını kabul ahede Romanya ve Sırbistan İstiklülleri- ne de zemin hazırladı Osmanlı tarihinde bahsi geçen «Rdirne vakası», ikinci Mustafanın tahtından in- dirilme vakasıdır. x.Ç munhe- l Askeri ve iktisadi tedkiklerin vardıkları netice: Almanya ve İtalya harbi kaybede- cektir ! Almanyada ham madde yokluğu 1917 senelerin - deki derecesini buldu Berlindeki bahçe parmaklıkları sökülüp ham demir maddesi diye kullanılıyor ! Yazan: Winston Woodside Almanyada ham madde vaziyeti 1917 yi hatırlalacak haldedir. O ka- dar uzun zaman evvel irad tükenip ana sermayeden yenmeğe başalnmış- tır ki, şimdiden, memleketin her kö- şesindeki ihtiyat malzemeye el atıl. mış ve hemen hepsi tüketilmiştir. Bir çok aylar evvel Berlindeki bütün de- mir parmaklıklar sökülüp eritilmiş. tir. Her maddenin $unisi yapılmağa başlanmıştır; fakat bununda bir haddi vardır. Bu haddi tayin eden; aslına nisbetle sunisinin daha pahalı- ya mal olması değil (çünkü Naziler için maliyet fiatinin bir mânası yok- tur); daha ziyade, bu suni maddele- rin imali için gereken tesisatın ku- rulmasında kullanılacak bazı ham maddelerin hariçten ithal edilmesi zarureti ve bu sanayide çalışacak iş- çinin teminindeki güçlüktür, Fran sa, İngiltere, imparatorluk döminyon- ları, Rusya ve belki Amerikanın, bol sanayi işçisi karşısında, Almanya; büyük ölçüde bir harbin istilzam et- tiği bir çok malzemeden yalnız gir zolin ve petrol istihsali için lüzumu olan yarım milyon insanı - yani on beş kolorduluk bir kuvveti - nasıl cepheden âlıp bu sanayie tahsis ede- bilir? Bazı mahi Imanyanın; Mü- nihten sonra, DaDAYA nüfuz etmesi. le, müstakbel bir harpte «abluka cdi. lememe bir hale geldiği iddia edilmiş- tir, Tuna mıntakasında, nikel, kau- çuk, pamuk bir çok hayati ehemmiy maddelerin bulun- maması bir taraf; mihverle Sovyet Rusya hududları arasında yaşayan 100 milyonluk nüfusun da, her halde Rayhin esiri olmak istemiyeceği ta- bildir. Nazilerin; akıllarına koyduk- ları, yüksek ırkın alçak ırka tahak- kümü şeklindeki bir nevi imparator- luğu, dünyanın bu köşesinde yaşa” yan milletlere zorla kabul ettirebile- öekleri çok şüphelidir. Hitlerde, bu milletleri kendisine bağlayacak (ide) yoktur. Nefret yaratma, yahudi aleyhdarlığı ve geniş ölçüde erazi ka- zanma maksadile Rusyaya aleyhdar- lık esaslarına dayanan doktrini, Şar- ki Avrupayı parçalıyabilecek, fakat hiç bir zaman kendisile birleştiremi- yecek bir mahiyet arzetmektedir. Almanyanın; Tunadan elde edebi- leceği, gıda malzemesi, petrol, boksit (aluminyum için) ve sair ufak tefek maddelerden hârp zamanında emin surette İstifade edebilmesi için, bü- tün mıntakayı askeri bir gamizon hâline sokması lâzımdır. Halbuki bu çare de 1918 de Ak | manya tarafından Ukraynada tatbik edildiği halde müsbet netice verme- miş; buradan elde edilen istifade, ya- ! şilik bir kuvvetin bu- raya bağlanıp kalmasına değmemiş- tir. Romanyada İse, Rumenler pet- rol kuyularını berhava ettikten son- | ra teslim ettikleri için, yapılan fe- | dakârlık büsbütün boşa gitmiştir. | Bu itibarla, Almanya, eğer bu pet- rol kuyularını istiyorsa, bundan ev- velki âkibete uğ ak için, bun- ları harp patlamadan önce ele geçir- mek mecburiyetindedir. Fakat buna muvaffak olsa, ve bilfarz petrol ku- yularından son damlasına kadar İs- tifade etse bile, Ror petrol sahası, Alman ının bütün | nın harp ihti! AY lela amele bişi yacının ancak üçte birini karşılaya- bilir. z Halbuki, şimdi senede 6.5 mil yan ton istihsal etmekte olan bu ku- yuların mabsulü son zamanlarda, yeniden kuyular açılmış olmasına rağmen, süratle azalmaktadır. Bu azalış 1937 de yüzde 18 i, 1938 de yüzde 28 yı bulmuştur. Bundan başka, Tunaya sevkulcey- şi bakımdan hâkim olmakla, Alman- yanın, harp malzemelerinden en hayati ehemmiyeti haiz olan «demir» ihtiyacı hiç bir zaman karşılanmış olmaz. Kabul etmek lâzımdır Ki, Almanyanın umumi harpteki demir ihtiyacını temin eden madenler, bu- gün Majino hattlarının Fransa ta- rafında bulunmaktadır. Almanyanın, harp ihtiyaçlarını karşılayabilecek başka yegâne demir membaı İsveç (Lâplând) ındaki ma- denlerdir. Filhakika, Almanya bu- gün, harp sanayii için istihlâk etti- ği demir mikdarının yarısını bu zengin İsveç madenlerinden temin etmekte ve, in gayretlerine ve masraflarına rağmen, yerli demir madenlerinden (fhtiyacının ancak beşte birini çıkarabilmektedir; bu da çok aşağı kalitede bir demirdir. Geçen harpte İsveç Almanyaya ham demir ve sair maddeler satıyor- du. Fakst bu satış; Almanyanın, borcunu tediye edecek altını veya ta» kas eşyası bulunduğu müddetçe de- vam etmiş; iş vadelere kalınca, İs- veçliler, alışverişin arkasını hemen kesivermişlerdi. Bugün de Aalmayanın verebile. ceği bütün şey, kuru sözden ibarettir. Çeviren: H. Kip Dahili cephesinin diğer bütün Surları gibi, Almanyanın mali vazi- yeti de 1917 - 18 senelerini hatırla- tacak şekildedir, Belki gizli tuttuğu bir ihtiyat akçeyi (ki bunun da pek fazla olmasına imkân yoktur) istisna edersek, Almanya, bütün altını sar- fetmiş, yabancı memleketlerdeki bü- tün sermayelerini tasfiye etmiş, ya- hudilerin mallarını yutmuş, tasarruf bankalarını, sigorta şirketlerini soy- muş, yaşlıların tekaüd paralarını ye- miş, memleketin uzun ve kısa vadeli kredi kudretini sıfıra indirmiş bulun- makta ve bugün, peşin alinan vergi geliriyle yaşamaktadır. Binaenaleyh, İsveç demirini veya bitaraf devetler. den (gelecek harpte acaba bitaraf devlet kalacak mıdır?) idhal edilmesi lâzım gelen sair ham maddeleri öde- yecek ne altını, nede mal vardır Acaba İsveç, bu vaziyette, malların parası olmıyan Almanyaya mi, sa zengin İngiltereye mi satar? manyaya satmadığı takdirde, Ri devleti acaba bu uzaktaki madenleri zaptedip işletebilir mi? Almanya, dün. yanın kaç tsrafına birden yetişebi. lir, kaç devlete birden meydan okuya» bilir? Gelecek yazımızda, Alman ahalisi. nin ng derece bıkkın oduğu ve ruhi bezginliğin mihvercileri nasıl bozguna uğaratacağı anlatılerçr'ır,