Sahife 7 Grace Moore ile mülâkat En çok sevdiği: Aşk, çiçekler, musiki ve sanat Artist diyor ki: “* Sinemada caz şarkıları söylemekliğimi istiyorlar. Bunu kabul etmiyorum. Çünkü bu suretle bir muganniye olmaktan çıkıp şantöz derecesine inmek istemem ,, Paris (Hususi muhabirimizden) — Parise gelen meşhur muganniye v8 $İ- nema yıldızı Grace Moore ile yaptığım mülâkalın ilk ikinci kısmını bildir. miştim. Bugün de sonuncu kısmını ya» iyorum, Artiste sordum: — Kimlerin seslerini tercih eder- 8iniz? — Benim tercih ettiğim birçok ses- der bugün sörmüştür. (Karüzo), (Nel- li Helba), (Emma Kalve) ilh... Bun- ar büyük ve asırlarda bir yetişen ses- erdir. Karüzonun üstüne bugün bir Muganni yoktur, onun boşluğunu kim &e dolduramamıştır. Opera âleminin ikinci bir Karüzoya malik olması için uzun zaman beklemesi lâzımdır. Her çeyrek asırda bir Karüzo doğmaz. Beni teşvik edenler meyanında Karü- 2» da vardır. Karüzo teganni ettiği Zaman ben çok gençtim. Onu taklid et- meğe çalışırdım. «Madem ki bu çocuk benim çıkardığım notları çıkarabili- Yor, büyük bir muganniye olacağına şüphe etmeyiniz» derdi. Şimdiki ses- ler arasında, (Liliy Ponce) u çok tak- dir ederim. Cidden Fransız bülbülü lâkabını hakketmiş bir kadındır, ken- di ne kadar küçük ise, o nisbetle bü- yük ve güzel bir sese maliktir. Erkek- lerden (Titu Sipa) ve (Jan Kipura) da büyük mugannilerdir. (Tino Ras- &i) yi de çok beğenirim. Amma dedi- ğim gibi Karüzonun sesi kulaklarım- da hâlâ çınlar, — Hangi operaları tercih edersiniz? — Operaların hepsini severim ve te- ganni ederim, fakat en tercih ettikle- tTimden biri (Luiz) dir. Luizi çok sev- diğim için Fransada o filmi çevirdim. — Dansa heves etmediniz mi? — Dansetmeğe de çok hevesim var- dı. Hatta muallimler istidadım oldu- ğunu da söylediler, fakat o kadar kar- Puz bir koltuğa sığar mı? Piyano çal- Mak, muganniye olmak... Başlı başi- ma sadece bir piyano çalmak, yani meşhur bir piyanist olmak için sene- lerce çalışmak lâzımdır. Büyük bir Muganniye olmak için de ayni surette Senelerce çalışmak lâzımdır, yoksa bir takım şarkı muallimlerinin para ka- Banmak için uydurdukları yalanlara biç kulak asmayınız, onlar para ka- Zanmak için bir takım biçaregâna şar- kırun kısa bir zamanda öğrenileceğini İelkin ederler, Çünkü zavallı talebe bir kere başladı mı bırakamaz, aylar kâ- fi gelmez, sukutu hayale uğrar, ba- 2en seneler de kâfi gelmez, nihayet Win içinden hiç bir şey olmağa muvaf. olamadan çekilirler. İ Müallimlerin menfaati sesi güzel Sisun çirkin olsun herkes teşvik edip Para kazanmaktır, yoksa o kadar ta» İebenin hepsi (Adelinapati) ve (Karü- 20) olacak olsalar ne Adelina Patinin Ne de Karüzonun dünyada hiç bir kıy. Meti olmazdı. İşte şarkıda ve musiki. de olduğu gibi dansta da harikalar Pek az yetişmektedir. Meselâ (Pavlo- VA). Bu kadın asrm en büyük dansö- har. Ve onun üstüne bir Pavlova da- Me. Fakat dans mektep- dolaşacak olursanız binlerce Benç kızın Pavlova olacaklarını düşü- Merek çalıştığını görürürsünüz. -— Tiyatroda mı yoksa sinemada mı Kı Söylemeği tercih edersiniz? ii Bir muganniye için sahnede şar ku Eylemenin kıymeti başkadır. Çün. e şarkı söylediğim zaman be ye mevcudiyeti ve dinlemesi Sml eşvik ettiği gibi alkışları da bü- lar penne mükâfattır. Operayı md ten sonra alrunızın terinin mü- Grace Moore ve kocası Pereira bir sevinç duyarsınız. İşte sadece bu bir muganniyeyi tiyatroda söylemeğe teşvik etmek için kâfidir. İkinci bir iyiliği de tiyatroda sinema gibi süfli bir filimde süfli şarkılar söylemeğe hiçbir zaman mecbur edilemezsiniz. Tabii muzikhollerden bahseftmiyo- rum. Operadan bahsediyorum. Ope- | rada yalnız meşhur operalar oynanır | siz de bunları teganni edersiniz, Bu | da bir muganniye için büyük bir şeydir. — Demek oluyor ki, sinemadan pek memnun değilsiniz? — Açıkça söylemek lâzım gelirse memnun değilim. Benim gibi sanati- nı seven ve Metropolitan opera gibi büyük bir operanın muganniyesi ol- mak şerefine nail olmuş bir artist için sinemada şarkı söylemek bir büyük- lük değildir. Ben sinema artisliği ile de iftihar ederim amma ciddi ve sa- natimle mütenasip filimlerde çalışmak şartile... İşte ben sinema âleminde bür nu bulamadım. Bir opera artistine opera söylelmek yerine caz şarkıları söyletmeğe kalkarlarsa tabii cinlerim başıma toplanır, Sinemada da tiyatro- da olduğu gibi arzu ettiğim büyük ve meşhur operalarda oynamak şartile sinemaya da dörtel ile sarılırım. Fakat maatteessüf şimdiye Kadar arzumun hilâfına teklifin karşısında kaldım. İnkâr kabul etmez ki, sinemada ka- zanç daha çok, Insana öyle paralar tek- Uf ediyorlar ki, kabul etmemek bir de ilik olur, fakat onun mukabilinde fi- lân filmin falân cazın iştirakile ipsiz sapsız hafif şarkılar söyliyeceksin di. yorlar. Ben bunu bir kabul ettim, iki kabul ettim artık canıma tak dedi, şimdi ne kadar para şıkırdatsalar ku- lak asmiyorum. Geçenlerde büyük şirketlerden biri bana bir filimde oynamaklığım için beş yüz bin dolar teklif etti, «Filmin süjesi bir opera mı?» dedim, «Hayır» dediler. «Beş yüz bin doları bir buzik hol artistine teklif ediniz, o filimde şarkı söylemeğe kâfi geliri» cevabını » verdim, Şimdi kararım kati: Ne zaman Amerikan şirketlerinin akılları başla. rına gelir de bana ciddi bir rol verir lerse filim çeviririm, yoksa çevirmen, Çünkü caz şarkıları söyliye söyliye bir muganniye sırasından çıkıp bir (şan mada para çok sanat yok, tiyatroda nisbeten para az sanat var. Ben parü- dan ziyade sanata kiymet veririrm. Fazla para kazanayım derken sanati- mi kaybetmek istemem, — Aşk filimleri mi yoksa başka süjeler mi sizi alâkadar eder? — 'Tabil aşk filimleri, Aşk hayatta pek tabii bir his olduğu için ve her. kesin başından aşk vakaları geçtiği için bir artist aşk süjesini başka süje- lerden daha iyi oynar, Esasen tetkik edecek olursanız bütün büyük sanat- kârlar, ilhamlarını aşktan almışlar- dır, Kimbilir aşk olmasaydı ve o bü. yük adamlar da âşık olmasaydılar o kadar büyük eserler vücude getirebi. lirler miydi? Aşk dünyada Insan için en büyük (enspirasyon)dur. * — Hayatta en çok sevdiğiniz nedir? — Aşk, çiçekler, musiki ve sanat- tir. — Başka ne seversiniz? Bu sualime meşhur muganniye ve sinema yıldızı mânidar bir tebessüm- le şu cevabı verdi: — Kocamı severim, en bahtiyar ol. duğum dakikalardan biri onunla be. raber (Kan)daki villâmızda istirahat etmektir. Sakın boşanacak musın di- ye sormayınz, kaviyen ümid ederim ki Hollivudun bu bulaşık mikrobu bize hiç bir zaman sirayet etmiyecektir. B.0, Akşamın neşriyatı Meşhur Arsen Lüpen Serisi resimli 6 büyük cild her cildin fiatı 80 kuruş Tevzi yeri: Akşam gazetesi Ankara caddesi Acımusluk sokak 13 numara Yüzde yirmi iskonto kuponu; Bu kuponu kesip «Akşam matba- ası kitap servisine» getirir veya gönderirseniz fiatleri üzerinden size yüzde 20 iskonto yapılacaktır. kekin enez li nn | yapılan kâğıdların günlük muayenele- İzmit kâğıd fabrikas nasıl çalışıyor ? İkinci kâğıd fabrikası çalışmaya başladıktan sonra memleket kâğıd İstihlâki tamamen temin edilecek v Lr İzmit kâğıd fab tanzim ettiği bü- rikası müdürü B, rosunda (kabul Mehmed Ali Kâğıdçı etti, Kendisine bu güzel müesseseyi gezmek arzusunda olduğumu söyle- kâfatını orada hemn bulur ve büyük) *töz) derecesine inmek istemem. Sine-| dir. fabrika direktörü refakatime kimyager B, Celâli verdi. Fabrikayı geziyoruz. İlk tedkikleri- mize lâboratuar kısmından başladık. Bu iftihara değer müessesenin lâbora- tuarları gayet muntazamdır. Burada ri, kâğıdın katlamağa, yırtılmağa karşı mukavemetleri ölçülür, Ayrıca rütube mikdarlarını tayin eden elek- ! İrik firenleri mevcuddur. Kuariz lâm- bası renklerin güneşe karşı muka- vemetini ölçmektedir. Makine kıs- mına giriyoruz Burada mevcud odunlar taşlı değirmenlerdeki para- layıcı mihaniki hamur makinelerin- de ezilir ve yanındaki havuzda ayrı- hr. Yukarıya çıkan sulu odun hamu- ru, sudan ayırma makinelerinde 15- lak hamur halinde ayrılır, Burada elyaf havuza getirilir. Havuzda elyaf dibe çöker ve çöken elyaf tekrar ha- mür haznelerine götürülür havuz. da durulan su denize akıtılır, Hollanderlere gelen hazırlanmış hamur, haznelerden azar azar kana- la sevkedilir ve kanallardan bol su ile akarak kâğıd makinelerine girer. Bir ucundan © i elyafı ihtiva eden sulu hamur, kâğıd makinesinin di- ger ucundan kurumuş ve Rulelere sarılmiş vaziyette kâğıd olarak çıkar. Bu kâğıdda “© 8 kadar su vardır. Kâğıd hamuru üstüyanelerden ge- çerken bakır elek üzerinde sular aşa- gıya akar, Elekte bu suretle teşekkül eden yaş kâğıd safihası çuhalar va- sıtasile yaş silindir arasına sevkedi- lir. Kâğıd teşekkül edince sıcak silin- dir arasına gönderilir. Burada safiha yavaş yavaş kurur. Mevcud 40 silin- dirde, 30 dereceden itibaren 80 dere- ceye kadar harareti vardır. En sonda kâğıd hamuru soğutma silindirinden sonra biribiri üzerinde dönen madeni silindirler arasından geçerek perdahlanır, Bu perdah tam değildir. Burada Rulelerde düzelen kâğıd ikmal salonuna sevkedilir. mamül kâğıd orada silindir makas- larda istenilen ebatta kesilir, Kâğıd- ları daha ziyade perdahlamak için bir Ruleden diğer Ruleye geçirilerek istenilen vaziyette düzgün çıkarılır, Kâğıdı daha parlak bir hale getirmek için Kalenderaj makinelerine sevket- mek kifayet eder. Eğer kâğıdlar çiz e e x İzmit kâğıd fabrikası müdürünün gazetemize beyanatı makine günde (3000) masura yap- maktadır. Bilet makineleri de imal ettikleri biletlerle Türkiyedeki bilet ihtiyacını karşılamaktadır. Tefrik salonlarında mamül kâğıd topları sayılır, sakatları ayrılır, tar- tılır, paket yapılır. Burada ambalâj salonunda mükemmel şekilde amba- lâj yapılarak depoya sevkedilir, Fabrikanın kuvvet santralı 3000 adedi devirli "Türbini döndürür, 2700 kilovat takatinde husule gtirdiği elektrik, fabrika kuvvel muhrikesini, elektriğini, aynı zamanda İzmit şeh- rinin teriratını temin eder, Mevcud iki santraldan manda, İki elektrik santralı daha yapılmaktadır. Üst katta şap havuzu, reçine tutkalı ka. zanı vardır. Tutkal yazının kâğıdda yayılmamasına yarar, Kaulin yazı- nın geçmemesine, şap tutkaldaki re- çinenin açığa çıkması ve boya tesbi- tine yarar. İnşa edilmekte olan ikinci Selliloz fabrikasının mühim bir kısmı ikmal edilmiştir. Bu fabrika ince kâğıd ve ince iş yapacaktır. Bilhassa sigara kâğıdı diğer evsaflarda muhtelif kâ- ğıd cinsleri çıkarabilecktir. Fabrika. nın atelye kısmında, bütün makine- lerin tamiratı ve her hangi bir ma- kine aksamı dökülebilir ve yapılabi- lir vaziyette tedbirler alınmıştır. Fabrika müdürünün beyanati Sümerbank Selliloz sanaayii mües- sesi müdürü B. Mehmed Ali Kâğıd- çıyı fabrikadan ayrılırken evinde 7i- yaret ettim. Fabrikanın umumi va- şiyeti hakkında aşağıdaki İzalttm verdi: «Müessesemizde senede (12,000) ton kâğıd istihsal edilmektedir. İkin- ci fabrika ikmal edilince istihsalât mikdarı (24000) tona çıkacaktır. Türkiyede kâğıd istihlâki 10 sene evvele göre bir misli artmıştır, Tür- kiyenin mecmu istihlâki (24000) ton- dur. Fabrikamıza Sellilozu dışardan, rs- çineyi Yunanistandan alıyoruz. Kau- linin de dahilde istihsaline çalışıyo- ruz. İkinci Selliloz fabrikamız bitin- ce ithal meeburiyetinden kurtulaca- ğız. İki fabrikaya şu ham maddeler lâzım olacaktır. Odun, saman, mensucatia kulla nılan şeylerin artıkları, kırpıntı kâ- ğndlar, kireç taşı, pinit, kaulin, şap, reçine, kireç kaymağı, soda.. Bunlardan odun Bolu ormanların. dan, saman Kocaeli vilâyetinden ve Marmara havzasından, mensucat ar- tıkları paçavra şeklinde İstanbuldan mensucat fabrikalarından temin edi- Jecektir. Kaulin için Kütahyadaki madenin imtiyazını aldık. Pinit muhte'if min. takalarımızda mecvuddur. Bunları Kantite ve kalite itibarile tedkik edi. yoruz. Reçineyi Antalya, Ege bölge- (D — ai