2 Ağustos 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5

2 Ağustos 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 5
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

POLİTİKA : Aaland adaları meselesi Yarım asırdanberi bütün Avrupa politika Âlemini işgal eden ve Baltık de- hizinin şark ve garp sahilleri arasında hem köprü, hem de boğaz vazifesini göre Aaland adaları meselesi gene canlandı. “mii Finlândiya, yani Baltığın şark sahilleri tamamile Rusyada iken Çar hü- kümeti idaresi, kendisine alt bu adaları Paris sulh muahedesi hilâtına ola- Tak tahkime teşebbüs ettiği zaman, garp sahilindeki İsveç; emniyetini tehllke- de görerek ayaklanmakta idi, Almanya ve Danimarka da, Baltık denizindeki layer bozlulacağından endişe ederek, derhal harekete geçmekte iler. Umumi harpten sonra Fimlândiya, Rus idaresinden çılap müstakil oldu- ğu zaman, Aaland adaları, bunları tahkim etmemek vecibesile birlikte Finlân- “lyaya intikal etmişti. Çekoslovakyanın. âkıbetinden doğan Avrupadaki büyük Eerginlikten endişeye düşerek bitaraflıklarını geçen umumi harpte olduğu Zibi muhafaza için fevkalâde müdafaa tedbirleri alan Şimal hükümetleri, bir harp vukuunda Aaland adalarının müstahkem olmaması yüzünden, muha- hibi bulunan Finlâdiya tarafından tahkim edilmesi hususunda ittifak etmiş- lerdi. Almanya da buna muvafakat etmişti, Yalnız Rusya o muhalefet etti. Eihden, Milletler Cemiyeti Meclisi son toplantısında bu hususta bir karar Yerememişti. Maahaza Finlândiya, hukukan tanımmasa da tahkimata fiilen başlıyacağına da şüphe bırakmamıştı. Moskovadaki müzakerelerde Baltık hükümetlerine ve bunların arasınn- da Finlândiyaya, istemedikleri ve hattâ tecavüz saydıkları teminat verilme- 8i mevsuubabis edilmesi, İsveçte Finlândiyanın ve Aaland : adalarının mü- kadderati üzerinde ehdişeler uyatdırmıştır. İsveç Hariciye Nazırı olup Müllet- ler Cemiyetinde şark işlerindeki faaliyetile meşhur Sandler, 31 temmuzda "Üylediği bir nutukta Finlândiyaya teminat verilmesi tasavvürunu şiddetle Protesto etmiş ve Aaland adalarının tahkimi zaruri bulunduğunu bir daha teyid eylemiştir. Hattâ Sovyet hükümetine İsveçin noktai nazarını bertafsil bildirmiş olduğunu ve Aaland adalarının bitaraflığına riayet edeceğine dair teminat istediğini de ilâve etmiştir. Aaland adaları tekrar mühim bir mesele Olkruştur. Vindsor Dükü denize giriyor 60 frank veren herkes seyredebiliyor Cannes'den Paris - Soir gazetesine ! rini kapıp sandala biniyorlar. Sandal- Yazılıyor: Vindsor dükünün rahatı kaçtı, bu i Jar sıra sıra şatonun önüne diziliyor, demirliyor. Seyyahlar ellerinde dür- Yüzden de fena halde öfkelendi. bün Yindsor dükü ile karısının bahçe Hakkı Yar, © de gezmelerini, : denise girmelerini, Nis kayikçıları, seyyahlara: f — Mtmuış frank veriniz, sizi Antilus muna, Croğ şatosulun önüne gö- | lim, diyorlar, Seyyahlar soruyor: l güneş banyosuna yatmalarını, kaya- lıklarda balık tutmalarını seyrediyor» lar. Bunu haber alan Dük belediyeye şikâyet etti. Fakat belediyenin elin- den ne gelir? Deniz herkesin malıdır. Sandalcıları oraya gitmekten kimse menedemez. Hele mayo ile dolaşan meşhur şahsiyetler bulunursa, © çiy&» rın kalabalık olması pek tabiidir. — Orada ne var! İ — Vindsor dükü ile karısı o şatoda | turuyorlar, denize girdiklerini sey- | tedersiniz, Bunu duyan seyyahlar dürbünle- Sergide deli varl.. Geçen gün bir deli, Nevyork sergisini | ta olduğunu ilân etti, Mak bullak etti. | Biçare deli eline bir tabanca aldı, | civarındaki evlerden birine gir- “ ve önüne çıkan bir kadını yarala- Yaralı kadın delinin elinden kur- u, polise haber verdi. Zabıta eve geldiği zaman deli kaç- 1, fakat kaçarken bir de tabanca 1. | Polis iki tabancalı deliyi aramağa | Hasadı, Bütün polis noktalarına te- | leton, edildi. Radyo, sergi civarında | ti tabancalı bir delinin dolaşmak. | Sergide panik baş göslerdi: Sergiyi | gezenler karşılarına elleri tabancalı deli çıkacak diye oradan oraya ko- şuşmağa başladılar, İki buçuk saat devam eden sıkı araştırmadan sonra deli yakalandı. Kendisini yakalayan memurlara: — Benden ne istiyorsunuz? dedi. Ben karımı arıyorum, bana borcu var vermiyor. Bunun için kendisini öldü- receğim, Tabancalı deli tabancasız olarak hastaneye sevkolundu. Meraklı bir statistik Merhangi bir istasyondan trene | niğiniz zaman, yer yüzündeki is- yonzardan günde kaç iren hareket | “ğini düşündünüz mi? ; e 980 ekspres, 10,000 banliyö | marşandiz treni hareket eder, kilometre, banliyölar 477,510 kilo. metre, marşandizler de 433,063 kilo- metre yol katediyorlar. Bu hesaba göre, 13280 tren günde 1,213,265 kilometre katediyor demek» a Ekspresler günde, vasati 0 Tedavüle çıkarılan yeni harfli banknotlar Ankara 1 (AA) — Türkiye Cüm- Yet Merkez bankasından: Ban- yin 15/11/937 tarihinden itiba- Yan tedavüle çıkarmağa başladığı Kar banknotlardan 31/7/039 kadar: İki buçuk Tiralıklardan 7401190 a 41.713.625 28.865.480 | m 30.023.100 Bez 31.353.900 yüz 5.200.000 i va 8.650.000 ây, ki cem'an yüzelli dört milyon | 3 yedi bin iki yüz doksan beş | wüle çıkarılmış ve mukabilin- rf biri 0 n yn 15 ton yükle uçan tayyare Vaşington 1 (A.A.) — «Uçan kales 15 buçuk ton yükle yükseklik rekoru- nü kırmıştır. Harbiye Nezareti, tayya- renin 2,500 metre yükselerek 2,000 metre ve 13 ton yükle bir Sovyet tay- yarecisinde olan rekoru kırdığını bil. dirmektedir. Moskova 1 (AA) — Hava Komi serliği, 27 temmuzda muhtemelen bir tecrübe esnasında ölmüş olan pilot Aleksi'nin ölümünü resmen bildirmek. tedir. Aleksi, 1937 de 1000 kilo safi yükle dünya yükselme rekorunu tesis eylemişti. Amasyada zelzele Amasya 1 (4A.) — Bu gece saat 4 hafi b r ri a n Ğ *ip büyük bir devletin kolayca eline düşmesine ihtimal vererek, bunların sa- DANZIG MESELESİ B. Eden Danziğin Almanyaya neden verilemiyeceğini anlatıyor Aylardanberi, Avrupada (endişe uyandıran dikenli işlerin başında Danzig meselesi gelir. Sabık İngiliz Haricye Nazırı B. Eden bü mesele hakkında Paris . Soir gazetesinde yazdığı bir makalede diyor ki: £#Umumi harbin sonunda sulh mu- Aâhedesinin yapıcılar, Alman Leh hududunu çizmek noktasına geldik- leri zaman evvelki asırlarda sık Sik sürçtükleri bir mesele karşısında kalmışlardır. İlk zamanlardan öon zamanlara kadar Teutonler ile Slar- lar burada yerleşmişler ve çarpışmak- tan hali kalmamışlardır. Kâh biri, kâh ötekisi otoritesini cebren kabul ettiriyordu. Fakat hasmın boyundu- ruğu altına serfurü etmiyordu. 14 üncü asırda Teuton şövâlyeleri- nin devrihden 19 uncu asırda Bis- mark tarafından şiddetle takib edilen Prusyalaştırma zamanına kadar Al manya, bu. kadar münazlünfih olan ve bugün bir kısmı Lehistanın Po. morje mıntakasını teşkil eden bu mıntakada Hegemonyasını tesise uğ- raşmıştır. r Almanya, umumi harp patlayınca- ya kadar bu gayretlerine devam et- miş, fakat maksadma tamamile mu- vaffak olamamıştır Lehistanın. mukasemösine ve Prus- yalaşlırma siyasetine rağmen Lehle- rin milli duygusu hiçbir zaman sar- sılmamıştır. Bu gün bu duygu, hâlâ parlıyor. Uzun seneler sürer ihtilâflar, arifele- rinde ırki ilimadsızlıklan doğma ağır bir miras bırakmıştır. Hurafeye kadar İleri giden bu itimadsızlık, Çinde Şarki Avrupada cereyan etmişolan bir sürü meselenin hal anahtarını teşkil eder. Bu hadiseler başka şekil- de tefsir edilemez. Yirmi beş yıl ey- vel böyle derin bir mesele karşısında kalan sulh konferansı, kendisine yol gösterecek esaslı bir rehbere malik idi. Vilsonun on üçüncü prensipi Vüsonun on dört prensipinden on Üçüncüsü şu mealde bulunuyordu: «Müstakil bir Leh devleti kurulmalı- dır. Bu devlet, nakabili inkâr bir su- rette Lehli halkı ihtiya eden araziyi ihtiva etmelidir. Bu devlete serbes ve emin bir mahreç temin edilmelidir. Bu mahrecin siyasi ve iktisadi istiklâli ve mülki tamâmiyeti beynelmilel bir muahede ile garanti edilmelidir.» Almanya, bu on dört prensipi sulha esa3 ölârak kabul ettikten ve müte- akiben Alman hükümetlerinin hâlâ bugün yaptıkları gibi bunları İleri sürdükten sonra hiç olmazsa bu nok- tada hiç bir ihtilâf mevcud olmamak lâzım gelir.» Leh koridoru meselesi Burada haklı veya haksiz biribiri- ne karıştırılan iki meseleyi yani Leh İ koridorile serbes Danzig Şehri mese- İ lelerini biribirinden ayırmak lâzım» dır. Sulh konferansı, Vilsonun on üçüncü prensipini tatbik mevkiine koymağa teşebbüs ettiği zaman, L&- histana garp hududlarında nüfüs vaziyetine istinaden üzerinde hak id- dia ettiği bu tedbirleri vermeği bir vazife addetmemiştir. Alman hükü- meti bazı protestolarda bulunmuş ve mühim bazı müsaadat koparmıştır. En nihayet çizilen hudud hattı, sas birli ve tam bir tedkikin neticesidir. Leh koridorunun halkı daima Lehli idi ve Lehlidir. Lehli mahiyeti Lehle- rin fazla doğumlarına medyundur. 1910 senesinde Almanya tarafın- dan yapılan nüfus sayımında zikre- dllen rakamlar, sarahaten gösteriyor ki sonradan Garbi Prusyada ve Posnâuide Lehistana verilen arazi, büyük bir Leh ekseriyeti ile meskün- dur. Binaenaleyh bu koridorun Lehis- tana ilhakı yalnız iktisadi zaruretlere müstenid değildir. Koridor, asla Danzig meselesinin bir kısmını teş- kil etmez. Bu noktada ısrar etmek lâzımdır. Zira şimdi bu iki mesele, Alman müddeiyatında, alenen biribi- rine bağ bulunuyor. İhti Şarki Prusya, Slav Okyanu- sunda bir Alman adacığıdır Hakikat şudur ki, Şarki Prusya, bir Slav Okyanusu ortasında kaybol- muş bir Alman adacığıdır. Binaena- leyh biri Şarki Prusyayı Slav memle- ketlerinin sinesinde bir adacık olarak bırakmak ve Şarki Prusya ahalisine bazı iktisadi mehzurlar ika etmek, diğeri de 33 milyon Lehliyi mini var- lıklarının bağlı bulunduğu Baltık de- nizindeki mahreçlerinden mahrum etmek şıklarından birini tercih etmek lâzım gelirse, hiç bir sdalet divanı bu hususta biran tereddüd edemez, Bütün bir tarih gösteriyor ki, Le- histan denizde bir mahrece sahib olmadıkça yaşayamaz, Reisicümhur Vilson «Bu serbes ve emin mahrecş i bir sulh şartı olarak vazetmiştir. Leh milletinin mili mevcudiyetini inkâr etmedikçe bu şart ortadan kaldırılamaz, Danzig uzlaşması Lehistanla denizde «Bu serbes ve emin mahreç» meselesini halletmek mecburiyetinde kalmış olan Paris sulh konferansı, Lehistan ile Alman» ya hududları hakkında tekliflerde bu- lunacak hususi bir komisyon kur. muştu, Amerikanın, İngilterenin, Fransanın İtalya ve Japonyanmn mümtaz mümessillerinden mürekkeb olan bu komisyon, yalnız Danzig'i de- gil, fakat Ulawadan geçen Danzig - Varşova demiryolunu da Lehistana vermişti, Konferans, uzun müzake- relerden sonra komisyonun teklifleri- ni tadilen kabul etmiştir. Elyevm mevcud olan tarzı hal, o zaman kabul edilmiş olan tesviye su- retidir, Danzig, Milletler Cemiyetinin himayesinde serbes bir şehir vâziyeti- ne konulmuştur. Bu uzlaşma uygunluğuna dair nok- tai nazar ihtilâfı mevcud olabilir, Fakat inkâr edilemiyecek bir nokta vardır ki, konferansın hem serbes Danzig şehrindeki Alman halkını sı- yanet etmek, hem de Lehistanın ya- şamak için muhtaç olduğu mahreci * temin etmek hususundaki samimi kaygusudur. Şu noktayı da hatırlamak lâzım gelir ki, bugünkü uzlaşmanın şekli yeni ise, muhlevası yeni değildir. Asırlarca müddet Danzig şehrinin Le histanın limanı vazifesini görmekle beraber müreffeh ve hemen hemen müstakil bir mevcudiyeti vardı, Mazide, Versay muahedesinin Dan- zig'in vaziyetini tesbit eden madde- lerinin mübhemiyeti - tedkik edilmiş- tir. Fakat bu tenkidlerin temeli yok- tur. Gene şu hakikat vardır ki bugün- kü uzlaşmayı tatbik elmek azmi katisinde bulunulursa meri kalabilir, Son yirmi sene zarfında cereyan et- miş ölan müzakerelerde Milletler Cemiyeti Danzig'e müteallik bir çok meseleleri halletmiştir. Sulh muahe- desini yapanların bütün bu mesele- leri evvelden tahmin etmeleri lâzım geldiğini iddia etmek güçtür. Bu meselelerin en ehemmiyetlileri Danzig'in Lehistanın Gdynla lima- nile münasebetlerine, Leh donanma- sının Danzig limanından İstifade et- mek hakkı bulunup bulunmadığına ve Danzig şehrinde bulunan Leh ekalliyetinin himayesine dairdir. Bütün bu meseleler Milletler Cemi- yeti konseyi tarafından alenen halle- dilmiştir. Diğer bazı meseleler de konseyin masasına intikal etmemiş olan hususi müzakerelerde tesviye edilmiştir. Akıllı her raportörün ter- cih edeceği tarzı hareket budur. Mselenin asıl esası nedir? Fakat ne kadar ehemmiyetli olur- sa olsun bügün mevzuu bahis olan bu müteferri meseleler değildir. Yal- niz. bir makanizma meselesi karşısın- da bulunmıyoruz. Makanizmaya aid bir mesele nekadar nazik olursa olsun daima halledilebilir, Asıl mesele, sev- kulceyşi bir meseledir. Meselenin esasları lâyetegayyerdir. Lehistanın denizde «serbes ve emin bir mahreci> bulunması lâzımdır, Bir defa Danzig Almanyaya ilhak edilince Lehistan artık bu mahrece hâkim olamaz. Bu meselede uzlaşma olamaz. 1919 sene- sinde teşkil edilen komisyonun ra- porunu verdiği zamandanberi bir çok noktalarda müsaadatta bulu- nulmuştur, artık verilecek hiç Birşey kalmamıştır.» GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ Nikola Yejof Rusyada idam edilen bu meşhur ihtilâlci, son senelerdeki bütün idamların mürettibi idi; Enver paşayı da onun öldürdüğü söylenir bulunan Yejöt, ko- münist ihtlâlinin H elinde bulundu ruyordu. Bir kaç © Nikola Yejof sene evvel vukua gelen bütün siyasi idamlar onun sevk ve idaresinde olmüştar. Yejor, Enver paşaya karşı gönderen askerlerin de &#lyasl kumandanı olduğu için Enver paşayı o öldürtmüştür.- Çekm diye meşhur olan Laşkilâlın relsiydi. Ev- velce idam edilenler arasında bulunan Zonguldak parti idare heyeti reisliği Zonguldak | (A.A) — Parti vilâ- yel idare heyeti mıntaka müfettişi İ Şerafeddin Karvan'ın başkanlığında toplanarak vilâyet idare heyeti relis- iiğine Halkevi başkanı Akın Karau- Buz'u seçmiştir. Bu intihap üzerine z, Halkevi b de ilme e Yagoda onun rakibiydi. Yelof'u yavaş ya- Yaş zehirlemek suretile öldürtmek istediği iddia edilmiştir, 1895 de doğan Yejof, 14 yaşındanberi ameleliğe başlamış, 1917 de yani ihtilâlin başlangıcında bolşevik fır- kasına girmiştir. Dahili muharebelere İş- tirak etli. Kımlordunun muhtelif kısım- larında komiserlik etti, Kazakistan komi- Yejof, Sovyet Rusyada şiddeti, tedhişi temsil eden bir şahsiyetti, 'Tarih kendisini her halde Robesplerre'le mukayese edecektir. Japonyada mütereddi olan- lar akimleştirilecekler Tokio 1 (AA) — Domei ajansının öğrendiğine göre, İçtimai Yardım Ne- zareti, Diyet meclisinin önümüzdeki içtimaında bir akimleştirme kanunu projesi tevdi edecek ve bu kanun suretile sakat,

Bu sayıdan diğer sayfalar: