| Sahife 6 Deyli Telgraf muhabirinin Sersi hazılği Türkiye hakkında yazısı Muharrir Ingiliz - Türk iktisadi iş birliğinin süratle tahakkukunu temenni ediyor Geçen gün Ankarada Milli Şefimiz İsmet İnönü ile mülükat yapan Dey- H Telgraf gazetesinin hususi muha- biri B. Merton gazetesine yazdığı bir makalede Türk iktısadiyatının mih- | ver devletlerinin boyunduruğundan kurtarılması için İngilterenin Türki- yeye iktısadi sahada daha ziyade yardım etmesi lâzım geleceğini ileri sürerek diyor ki: «Türkiyenin neresine gitseniz ora- dn İngiltere lehine bir cereyan oldu- ğunu görürsünüz. Fakat bu İngiliz lehtarlığı hissiyatile beraber Türki- yenin iktısadi istiklâlini tekrar ka- zanması için İngilterenin vakit kay- betmeden Türkiyeye yardım etmesi arzusunun da sık sık izhar edildiğini işitirsiniz. Bu meselenin müstaceli- yetini izah etmek için Türk ihraca- tından yüzde 54 ünün Almanyaya ve yüzde 15 nin İtalyaya yapıldığını bildirmek kâfidir.» B. Merton bundan sonra Türkiye ile Almanya arasındaki ticari müna- sebatın nasıl işlediğini, Almanyanın 'Türk mahsullerini yüzde kırk daha pahalıya satın alıp buna mukabil Al mân mamulâtını yüksek fiyallarla "Türkiyeye sattığım, bu yüzden gayri tabii bir iktisadi bağlılık husule gel- diğini anlatıyor. Sonra Türkiyenin sanaylini inkişaf ettirmek süretile sınai istiklâlini elde etmeğe çalıştı- ğını, Sümerbank, Etibank er İş ban- kası gibi mali müesseselerin sanayii finanse ettiklerini, fakat bunun kâ- fi gelmediğini, İngiliz - Türk banka münasebetlerinin bir İngiliz - Türk bankası kurulmas suretile tevsi edi lerek bu eksikliğin giderilebileceğini yazıyor. Fakat bunu yapabilmek için Türkiyeye girecek ecnebi sermayele- ri hakkında bugün mevcut kanunla- rın değiştirilmesi icap edecektir, di- yor B. Mertona nazaran İngilterenin Türkiyeye iktısaden yardım etmesi ahiren iki devlet arasında skdedilen paktın icabatından sayılmaktadır. Muharrir diyor ki: Pilhakika Türkiyenin İngiltere ile bir ittifak akdetmesine askeri, siya- si mülâhazalar salk olmakla beraber bu hususta iktisadi düşünceler dahi mühim bir yol oynamıştır, Onun için, yttilaka dahil sayılan iktısadi yardım hakkında bir hayal inkisarı uyandır. mamak için elden gelen her şey ya- pılmalıdır. Şayed siyasi salka bir de iktisadi. menfaatler ilâve edilecek olursa müşterek mesai ve anlaşma daha samimi ve daha kuvvetli olur, Çünkü halkın hissiyatı bunlardan Tera No13 başka maddi menfaate de istinat et- miş olur: B. Merton bu iktisadi yardımın te- mini için Türk müstahsilin de yar- dım etmesi lâzım geleceğini ileriye sürüyor. Türk, müstahsilin bundan sonra şimdiye kadar olduğu gibi yüzde kırk fazla fiyatla değil, cihan piyasası fiyatlarına satmağa o çolış- ması icap ettiğini, şayet bunu ya- parlarsa, İngiliz ithalâtçılarının da "Türkiyeden yaptıkları mübayaaları artıracaklarını yazıyor ve bu mesele- nin İngiliz ve Türk mütehassısları tarafından tetkike muhtaç olduğu- nu söylüyor. İngilterede Türk tütün- lerinin kullanılması için yapan tec- rübelerin müsbet bir netice verme- diğini, bununla beraber gerek İngil- terede, gerekse Mısırda Türk tütünü istihlâkinin ileride artırılabileceğini ümid ediyor. B. Merton makalesinin sonunda İngiliz, Türk münasebetlerinin artı- nlmasına çalışılması, İngilterede Türk talebesinin tahsilinin kolaylaştırılma- sını İngiliz fabrikatörlerinin Türk ta- lebeyi meccanen stajiyer olarak al mağa karar vermelerini temenni edi- yor KOL OMBİ YA Ecnebi siyasi teşekküller dostluğa münafi görülüyor Bogota 21 (A.A.) — Parlâmento- nun dün yeniden açılışında reisicüm- burun mesajı dinlenmiştir. Mesaj, Kolombiyanın iktisadi refa- hını, memlekette hüküm sürmekte bulunan vifakı ve bütün devletlerle mevcud olan muslihane münasebet- leri kaydettikten sonra Amerikan askeri heyetlerinin ifasına memur ol- dukları vazifenin münhasıfan büyük bir dest devletin teknik tecrübesin- den istifadeyi istihdaf etmekte oldu- | ğunu beyan etmektedir. Mesaj, Ko- lombiya'nın kendi saadet.ve refahı için elzem ve mühim bir münakalât yolu olan Panama kanalmı tehdid için milli arazisinden İstifade etmek Üzere hiç bir ecnebi devlete müsaade- de bulunmıyacağını tasrih etmek- tedir. Kolombiya'da bir takım ecnebile- rin bulunmakta olduğuna telmih eden mesaj, Kolombiya arazisinde ec nebi siyasi teşekküller vücude geti- rilmesini dostluğa münefi ve kabulü gayri kabil telâkki edeceğini beyan eylemektedirler. SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı Nakleden : ( Vâ - Nü Ailenin şerefi namına bu şekilde ha- | tu... Tekrar yazdı. reket etmeğe mecburum. İşlediğim ka- bahatı büyükannem örtbas etmeğe ça- aşıyor. Kaçıp rezaleti ayuka çıkara. | mam! Beni affet şekerim. “ Seni seviyorum. Dalma da sevece ğim... Her an, her saniye aklımın, ru- humun sende olduğuna emin ol! Senin Necilen İmzanın altında doktorun adresi yazılıydı. Kadri bey büyük bir itina ile mek- tubu birkaç kere gözden geçirdi. Son- ra çekmesinden çıkardığı bir pertev- sizle kelimelere dikkatle bir bir baktı, Necilenin işlek ve taklidi kolay bir yazısı vardı, Birkaç tecrübeden son- ra doktor vermiyecek kadar benzediğine kani o- Tunca memnuniyetle gülümsedi. Elle- rini ovuştan Bir sigara içti. Sonra çalışkan bir © gibi genç kızın mektubuna bakarak başını kaldırma- dan yazmağa başladı Yazdıklarını yazının biribirine şüphe | ... Kadri Ahmed bey, ertesi sabah, ce- binde mektup, dosdoğru Vehbi beyin köşküne gitti. Delikanlı bahçesinde dolaşıyordu. Pek nevmüd bir günüy- dü. Herşeyi siyah görüyor, kurduğu plânların muvaffakıyetinden şüphe ediyordu. Doktoru görünce hissiyatını belli etmeden her zamanki halile ona doğru yürüyüp misafirini selâmladı. Hekim ev sahibinin kulağına doğru eğilerek yavaş setle: — Havadisim var! — Hayır ola! — İçerde görüşürüz. Hava soğuk bahçe de duracak gibi değil. Odanız- da soba yanıyor mu? — Elbette! Haydi buyrun. Birlikte içeri girdiler, Sönük soba- ya Vehbi bir iki odun attı. Doktor kapıya başını çevirerek: — Kapalı mı diye baktım, — O kadar üşüyor musunuz? ee mean lin ANİ ealkeklmmmale » dedi, 11 inci Yerli mallar sergisi nin bazi hususiyetleri Mi. inci Yerli mallar sergisi hazır- lıklarına gece gündüz devam ©dik mektedir. Dün bu hazırlıklardan bah- sederken serginin 26 temmuz çarşamı. ba günü açılacağını yazmıştık. Mi sanayi birliği reisi doktar Halil Sezer serginin neden tebir edildiğini soran bir muharirimize şu suretle izah et- mektedir: — Bu sene sergiye İştirak edenler çoktur. Bazı firmalar zamanında ha-* zırlık yapmadıkları için sergrinin açıl- ma gününü tehire lüzum gördük. Bu, bir kaç günlük teehhürden sonra, sergi dekorasyon itibarile daha zen- gin bir hale gelecek, şimdiye kadar açılan sergilerden daha mükemmel olacaktır. Sergide en ziyade teşhire ehemmi- yet verilmektedir. Diğer senelr oldu- ğu gibi srgi dahlinde satış yoktur. Yalnız satış için küçük sanatlara mü- | saade edilmiştir. Sayın valimizin emirlerile Şile bez müstahsilleri için de satış paviyonunda bir yer ayırdık. Hasılı satış el işleri ve küçük sanat- lara inhisar etmektedir. Bunlar da sergiden ayrı bir yerdedir. Bu seneki sergimizi zenginleştiren paviyonlardan biri de, yarmki İstan- bul paviyonu ile Maarif Vekâleti ta. rafından açılacak olan kitap sergisi- dir. Kitap sergisinde, hülk, yüzde yirmi tenzilâtla Kitap alabilecektir. «Yarınki İstanbuls paviyonu Beledi- yemizin tmâr faaliyeti hakkında haj- ka bir fikir verecektir. Burada, yarın- ki İstanbulu maketler üzerinde sey- redeceğiz. Etibank, Sümefbank, İnhisarlar paviyonu da halka sanayiimiz ve ma- denciliğimizin inkişafını gösteren ve saanyi ve madenler hakkında bilgi öğreten ve bu suretle kültür hizmeti ifa eden birer halk mektebidir. Son söz olarak diyebilirim ki, 11 inci Yerli mallar sergisi seviye itibarile Avrupanın panayır'yerlernden daha yüksektir. Biz, bu sergi vasıtasile hal- ka bir mektep açlığımıza kaniiz. Bu- na muvaffak olmak için, sergiyi bir kaç gün tehire mecbur kaldık. Halka nezaketle muamele edilecek Son günlerde büzi tramvay işçi- lerinin halka nezaketle muamele et- medikleri ve tramvay arabaları istas- Yonlarda yolcularını tamamile boşal. tıp yeni yolcu almadan süratle hare- ket etmek suretile bazı kazalara ve- sile verdikleri elektrik, tramvay, tünel umüm müdürü B. Mustafa Hulkinin nazarı dikkatini celbetmiştir. Umum müdür B. Mustafa Hulki, bütün tramvay işçilerine hitaben bir tamim yaparak bu gibi esaslara ria yet etmiyenlere birinci defada şid- detle ihtar edileceğini, tekerrürü ha- linde vâzifelerine nihayet verileceğini bildirecektir. lerimi kimse duymasın diye! — Pek mi mühim! — Bilhassa sizi alâkadar eder, — Nedir bakalım! — Bir plân kurmuştuk lâkin neti- cenin neye varacağını bilemiyordum. Halbuki şimdi... — Ehhi.. — Ümidlenmeğe başladım. — Ne oldu? — İşler yolunda! Mükemmel suret. te göze girdim. Gerek Mihrinur ha. nımefendi gerek Necile hanım beni pek seviyorlar, son derece itimad ediyor. Vehbi müstehzi bir tebessümle: — Ne kadar itimad etseler yeridir... Lâyıksın doğrusu dedi. Doktor cüretkâr bir cevap verdi. — Hayir lâyık değilim, lâkin buna muvaffak oldum sen ona bak! Bura. da da Cemil beyin emniyetini kazan. dım. Hele kendisine sevgilisinden giz- Wee mektup getirdiğimi görünce ar. tak onun indinde benden iyi adam ol. mıyacaktır. — Vay şimdi bu işlere mi kalkıştın? Küçük hanım âşıkına ne yazıyor aca- ba? — Ne yazacak? Sevdiğini, dünya bir araya gelse ondan vaz geçemiyeciğini... Hakkı da var ya oğlan pek de güzeli — Orası öyle... Amma sen bunları nereden biliyorsun? — Mektubu okudum. Paris 21 — Madam Tabouls, Ocuvre gazetesinde yazıyor: «Berlin, birçok günlerdenberi Almanyanın Paris 8e- firi Kont Welzceki, Fransız Başvekili B. Daladier nezdinde teşebbüsler yap mağa ve bu mesölenin şu veya bu ş€- kilde kapatılması için Abetz işini pek yüksekten telâkki etmeğe memur et- miştir. Nazi zimamdarları,, Kont Welzcekin yüksekten konuşmakla bu Esasen Paristeki Alman sefirine Abetz ile münasebetleri iyi olmadığına göre bu meseleyi bastırmağa muvaffak olamazsa bu siyasi ademi muvaffa- kıyetten kendisinin mesul tutlacağı ve derhal Berline geri çağrılacağı bil- dirilmiştir, Londra 21 — Fransız Başvekili B. Daladier, Alman: sefiri Kont Welzce- ki dün kabul! etmiştir. Paris Soir ne diyor? Paris - Soir gazetesi, Fransada Alman propagandası ve iki Fransiz gazetecisinin otevkifi meselesinden bahsederken diyor ki: «Tahkikat ve araştırmalar gevşememiş, bilhassa taşralarda araştırmalar, sorgular, he- sapların tedkiki vestire fazlalaşmış- tır. Maamafih, hayali bir şekilde bir çok eşhasm isimleri şüpheli diye zik- redilmesi, Fransayı Casus şebekesini olanların işini kolaylaştırmıyı çözmeğe memur Ci Satye tahkikatı derinleştiri- lecek mi? cü sorgu hâkimi tarafından tanzim re hüddetumumiliğe verilen evrak Üzerinde tedkikat devam ediyor. 'T« kikatın bugün bitirilmesi ve iddlana- me hazırlanıp evrakın dördüncü sor gu hâkimine iadesi bekleniyordu. Fa- kat kuvvetli şayialara göre müddei- umumiliğin evrakı tedkik mektedir. masi gecikmiştir. Alâkadar makamlar bu hususta siki ketumiyet muhafaza etmektedirler Balkondan düştü Küçükayasofyada oturan İbrahi- min dokuz yaşındaki kızı Nermin dün evinin balkonunda oynarken par- maklığa yaslanarak sokağa doğru uzanmış, parmaklık çürük olduğun- dan kırılmıştır. Balkondan sokağa düşen küçük Nerminin kolu kırılmış, başından tehlikeli surette yaralan- mıştır, Nermin Cerrahpaşa hastane- sine götürülmüş, zabıta tahkikata el koymuştur. | sanan sen de baki Kâğıdı uzattı. Vehbi.satırlara göz gezdirdikten sonra kaşlarını çatarak: — Peki amma oğlan bu mektubu Alınca ümidi kırılacağı yerde büsbü- tün coşacaktır. Bizim işler de suya dü- şecek.... Doktorun küçük gözleri kısıldı. Yu. varlak yüzü neşe ile parladı: — İlâhi Vehbiciğim... Vallahi pek, toysun! Bu mektubu vermek farz mı? Vermemezlik edebileceğim gibi yerine başka bir mektup da verebilirim! — Yazıyı ne yapacaksın? — Bak işte! Doktor cebinden bir zarf çıkardı muhatabına uzattı. Bu öteki yazıdan hiç farklı olmiyan bir mektuptu. Lâ- kin muhteviyatı bambaşka, Sevgili Cemilciğim, Ben gittikten sonra uzun uzun dü- şündüm. Bana kızmağa hiç hakkın yok. Zira kalan namusumu da sana üyüp kaçarak payimal etmek iste- mem, Vaziyet çok fenadır... Son derece 8i- kı içindeyim, Seni görmemin hattâ seninle mekluplaşmamın bile ihtima- li yok. Büyükannem bana çok müş- fik davranışor, yaptığım affedilmez hatayı başıma kakmıyor, ona karşı son derece mahcubum... Ancak büyük bir itaatla ve zamanla kabahatım af. fettirebilirim... İsyan etmeğe, karşı meseleyi kapatabileceğini umuyorlar, | h | sarmak istiyen olunarak iddianame hazırlanmak üze, | ederken | bazı noktalar üzerinde tahkikatın ge- nişletilmesine lüzum gördüğü söylen- | Bu yüzden iddianamenin hazırlan- Fransadaki nazi Dro- pasandası tahkikatı Almanyanın Paris sefiri bu meselenin kapatılmasını istemeğe raemur edilmiş heti adliye, polisin ve emniyeti umu- miye istihbarat servislerinin yard» mile bu harekâta biran evvel niha- yet vermek için bir takım ameliyelere girişmiştir. Amerika mukabil casusluk teşki. lâtı şefi B. Furrou'nun Fransadan ha» reket ederken Fransız ve İngiliz mu- kabil casusluk teşkilâtının Amerika casusluk servisi İle müşlerek düşma- na karşı teşriki mesai etmeleri için dermeyan ettiği temenni, süretle ta- hakkuk etmiştir Şimdiden söyliyebiliriz ki üç mem- leket polisinin teşriki mesaisi, bir emri yakidir. Bu üç memleket polis servisi arasında istihbarat, dosya ve fiş taatisi, tesri edildikten başya sim- diden bir çok tahkikat müştereken yapılmaktadır. Diğer bir çok memle ketler de bu beynelmilel selâmet işi- ne, teşriki mesaiye davet eğilmislerdir. Bu suretle casuslar, casusluk yaptık- ları faaliyetleri meydana çıkınca c&- za görmeksizin başka bir memlekete nakletmeğe muvaffak olamıyacaklar. dır İngiliz Hariciye Nezareti, İngi? tihbarat ikinci şubesine Alman meli nam ve hesabına casusluk ve propaganda yaptıklarındân şüphe edilen elli kişilik bir Wsteyi vermistir. Bu isimler, derhal Parise ve Vaşing- tona bi ilmişti ! Bir nahiye kâtibi yaralandı Satye yolsuzluğu etrafında dördün. | i | | | İ İzmir (Akşam) — Odemişte Kiraz nahiyesinde esrarengiz bir cinayet olmuş. köy kâtibi Polisoğlu B. Kâmil tabanca kurşunile üç yerinden ağır surette yaralanmıştır. Vaka şöyle ol muştur; B. Kâmil, gece yarisı uykuda bi lunduğu bir sırada kapısı çalınmış, hüviyeti henüz tesbit edilemiyen"bir adam: — Nahiye müdürü sizi istiyor; 'ça- buk geliniz, ben bekçiyim Demis, EB. Kâmil, giyinerek evinden çıkmış, nahiye müdürlüğüne gider- ken pusudan atılan tabanca ile üç yerinden ağır surette yaralanmıştır. Yaralı, Ödemiş hastanesine kaldınıl- mış, suçlunun meydana çıkar'aak yükalanması için zabıta ve ad'iyece tahkikata başlanmıştır. Fındık piyasası Fındık piyasasında satışlar devam etmektedir. Kilosu 46 kuruştan ol- mak üzere dün yirmi bin kile fındık satılmıştır. Eylül ve Teşrinievvelde tob Karadeniz olarak satılan bu mal- lardan başka kilosu 103 kuruştan 640 | kile hazır mal da satılmıştır. Heyhat hayallerimiz, ümidlerimiz biz serapmış... Boyun eğip kadere katlar maktan başka çaremiz yok... Kuzum -Cemliciğim bu mektubumu yak ve beni mazur gör. Bedbaht ar- kadaşın, Necile Vehbi kâğıdı katlarken başını mem- nuniyetle salladı: — Güzel!... Ayol ne becerikli adam- mışsın sen! Yazıyı nasıl taklid ettin? hiç farkedilmiyor. Doktor gülerek; — On parmağımızda on marifet! Daha neler yapabildiğimi sana gös tereceğim amma şartım var. — Ne şartı? — Öyle ya... Hülyalarının hakikat olması benim elimde! Ben plmasam hiç birşey yapamazsın... Vaziyetten ise tifade etmek hakkımdır. Delikanlı yüzünü ekşitti: — Peki amma vereceğim paranın miktarım tesbit etmiştik, anlaşmış- tık! — Filhakika doğru; ammaoz& manki sözler hava idi. Olup olmıyâca» ğı meşkük bir vaziyet vardı. Halbuki şimdi iş ciddi bir sahaya girdi... Çif. I nüfuzum arttı... Senin vaziyetin mâlüm, Gırtlağına kadar borç için eğer Necile b mile evlene mezsen mahvolduğun gündür.