e i z i ETO Sahife 13 MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIALİ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur. Tefrika No, 68 Hükümetin Sandanskiyi himayesi, Sofyaya gönderilen heyet Vilâyete çektiğim telgraf Strumca- ya gelen komisyonun dosyasında idi. Evvelce memduhiyeti istememiş ol- duğum için bana makduhiyet de tevec- #tüh etmemişti!) 1910 teşrinisanisinde Bulgar mebus- lardan Pavlof bu meseleyi mebusan Meclisine getirdi. 4913 Bulgarın bun- dan zarar gördüğünü, bu yüzden ay- şFıca 4060 Bulgarın Bülgaristana iltica eylemeğe yahud dağlara çekilmeğe imecbur kaldığını söyledi. Silâh toplama işi de tarsadı. Bulgar komitecileri biribirile - uzla- Şâmıyorlardı. Sofyada Dâskal Görgi- yefin evinde itilâf için toplanan kon. gre menfi netice vermişti. Ancak bu ihtilâflar komiteciliğin de vamına mâni olmuyordu: Bulgar dahili ihtilâl teşkilâtı 1911 teşrinievvelinin otuz birinde Bulgar ihtilâlcilerinin Türk askerile yapacak. ları müsademelerin, ika edecekleri ta- arruzların ve.bütün ihtilâl tezahürleri. nin mesuliyetini deruhte ettiğini ilân etti, Yunanlılara karşı tatbik edilen boy- kotaj Rumları Jön Türk rejiminin iti. lâf kabul etmez hasımları haline ge- tirmişti. Zaten ikinci Meşrutiyeti en soğuk karşılıyanlar Rumlar olmuşlar. dı. Bulgar propâgandası gibi Sırp ve Elen propagandası da devam ediyor- du. Buna konsoloshaneler, papaslar, muallimler, çeteler vasıta oluyordu. Eskisi gibi ecnebi konsolosları namına gelen muzır kitaplar ve gazeteler hat- tâ idare meclisi azası gibi hükümetle rabıtası olanlar tarafından tevzi edil mekten çekinilmiyordu. Serez Yunan konsolosu bu yolda © derece ileri gidiyordu ki mutasarrıf Hüseyin Kâzım bey -Şeyh Muhsini Fa- ni. her mesuliyeti göze alarak konso- losu evinden çıkarmamak ve yanıma kimseyi bırakmamak mecburiyetinde kalmıştı, Nihayet Talât beyin müdahalesile bu adam Serezden kaldırılmıştı. Köy- lüler için hoşa giden şey mensup ol- dukları milliyete göre Bulgar, Sırp, Yunan bayrakları altında foloğrafile- rini çıkartmak idi, Bu Osmanlılar Osmanlılıklarını iş- te böyle gösteriyorlardı! Hükümet Makedonya gayri müs nmlerini memnun edemiyor, Rumeli. de huzur ve emniyeti temine muvaf- fak olamıyordu. Halbuki kanunu esasinin ilânile ev. | velce yapılamıyan bu işi şimdi başar- i mağı taahhüd eylemiş bulunuyordu. Hükümet Makedonyanın Bulgâris- tana ilhakı emelini besliyen o Virho- vistlere karşı (Makedonya Makedon- yalılarındır) düsturuna göre hareketi iltizam eden Santralistleri himaye et- meğe kalkışmıştı. Bu siyasetin - başlı mürevvici Selânik valisi İbrahim bey -Adliye Nazırı- idi. Santralist Menlikli Sandanski (1) İbrahim bey nezdinde memurların ta- Yinine kadar karışıyordu. Komite reis- lerinden Çernopiyef Ustrumca mah- kemesi azalığına bu suretle tayin olun» muştu. Sandanskinin kendisi Demirhisar ve Menlik kazaları arasında meşhur (Mari Kostina) ıcalarını on beş sene müddetle isticar ediyor, Paniça ile be- rTaber (Razlık) ormanlarından pek çok ağaç kesmek ruhsalını koparıyordu. Maarif ianesi olarak Bulgar mekteple. Tine verilecek tahsisat Sândanskinin eline teslim edilmekte idi. Vali İbrâhim bey Santralistlerle bir. leşerek Sofyada bombalar atınak, Bul, garistana çeteler göndermek, Bulga. ristanda ihtilâl çıkartmak suretile Bulgaristanın Makedonyadaki faali. yetine mukabele etmeği bile tasavvur eylemiş, Santralist reislerinden Sara- fimi bu işe memur etmişti; hükümet. çe bu uğurda boş yere binlerce lira safrolunmuştu! Kendi memleketinde huzur ve asayişi temin edemiyen hü. kümet başka tarafta ihtilâl tertibile uğraşıyordu! Bir ara komite reisleri para kuvvetile elde edilmek de istenil- di. Dahiliye Nezareti mektupçusu Şük. rü bey Makedonya işlerine vakıf bip erkânı harbiye zabiti ve bir tercüman ile birlikte çalışmak üzere bu vazife ile Sofyaya gönderildi. Bunlar bu tehlikeli işi nasıl başara- bileceklerini bir türlü tayin edemiyor- lardı. Nihayet maksadlarınım Bulgar Komitelerile anlaşmak olduğunu Bul- garistan hükümetine bildirmeği mü- nasip buldular, Bu teşebbüse karşı Bulgaristan hü- kümetinden pek soğuk muamele Ve bin müşkülât ile mülâki oldukları ko- mite reislerinden hakaretler gördüler; hâlb ve hâsir döndüleri Bulgaristan istiklâli, Bosna - Herse- ğin Avusturyaca ilhakı, 31 Mart va- kası, Adana kitali ve diğer iğtişaşlar kâfi değilmiş gibi yıpratıcı fırka ihti. lâflerile de uğraşılırken bir Trablus garp muharebesi çıkıvermişti. Arna vutlukta, Makedonyada tahrikler ar. tıyordu. Trablus harbini umduğu gi- bi çabuk bitiremiyen İtalyaya Balkan iş- lerinin karışması pek büyük bir nimet gibi görünüyordu. Osmanlı devleti için vaziyet gün geçtikçe vehamet kes- bediyordu. O kadar ki Almanya Hariciye Nazırı kendisini ziyaret eden Bulgar siyasi ricaline Jön Türk rejiminin mahva mahküm olduğunu söyliyecek kadar | ileri gidebiliyordu. Bulgar hükümeti Osmanlı devleti- nin düştüğü vaziyetten istifade ede- rek Bulgaristana müsaid şartlarla Makedonyaya dair bir itilâf akdetmek fırsati zuhur ettiğini düşünüyordu. İtalya ile Trablusgarp muharebesinin İlk günlerinde idi. Bulgar Hariciye Nazırı Paprikof Selânik Bulgar gene- ral konsolosu Şopofu bu şekli tesbit ey- lemek üzere İttihad ve Terakki erkâ. sından Enver, Rahmi, kâtibi umumi Hacı Adil beylerle görüşmeğe memur etmişti. Naçoviç de bu iş için Bulga- ristanda çalışıyordu. Bir itilâf için Bulgarlar şu şartla. rı İleri sürüyorlardı: 1 — Çifliklerde yarıcılık eden Bul- garlara arâzi verilmesi; 2 — Maarif iane hissesinden Bulgar mekteplerine ayrılan miktarın arttır rimasi; 3 — Eksarhın bütün Bulgarların « Bulgaristan ve Rumelideki Bulgarla- nn ruhani reisi olarak tanınması; | eksarhâne hukukunun Rum patrik. hanesi hukuku derecesinde tevsti, 4 — Bulgar ruhani reislerinin Bul- garlarin sakin oldukları yerlerde ida- re meclislerine aza kabul olunması; 5 — Bulgarlardan memur ve bele- diye reisleri intihap ve tayini, İsti- man eden komitecilere iş ve memuriyet verilmesi; 6 — İşkence ve dayağa nihayet ve- rilmesi, T — Siyasi mücrimlere, asker ka- çaklarına umümi af ilânı; 3 — Bulgar unsuru zararına diğer unsurlara menfaatler temini ve ida- Ti tedbirler ittihazı mesleğinden sarfı- nazar olunması. Bulgaristanca bir taraftan bü hu- susi müzakerelerde bulunmakla be raber diğer taraftan da Bulgar milli bankası Makedonyada şubeler açmak teşebbüsünde idi. Bu banka bazı çiflikleri sahiplerin. den satın alarak Bulgar yarıcılarına tevzi eylemişti. Hükümet bu banka Makedonyada şube açmağa kalkışırsa sed olunmasını emretmişti. Bulgar yarıcılarına arazi tevziinde geçikilecek olursa Bulgar milli banka- sının bu İşte ya doğrudan doğruya başka bir banka ile anlaşarak pkk edeceği açık görülüyordu; muhabere- ler oluyordu. Hükümet bunun için 25,000 lira tah- $is ettiği vakıt artık iş işten bulundu! 22 İngiliz Balkan komitesi Maşrutiyet ilânını müteakip Osmanlı hükümetine bir derece müsald bir tavır ve vaziyet almıştı, (Arkası var) ———— (1) Balkan müttefikleri biribirile harbe tutuştukları sımda sımda Sırp Mişelori; çetesi TAM. 1974m. 15195 Ke./8. 20 Kw. Ankara Radyosu TAP. 10m. "9485 Ko/3. 20Kw. TÜRKİYE SAATİLE Perşembe 20/7/939 1230: Program, 1235: Türk müziği: | — Kemençe taksimi, 2 — Neyzen Bur- han - Suzinâk şarkı - Hayli demdir, 3 — Ahined Rasim - Suzinâk şarkı - Gel s- ninle, 4 — Arif bey - Suzinâk şarkı - Aş- kınla yanmaktadır, 5 — Suzinâk şarkı - Bir nigâhınla kapıldım, 6 — Suzinâk saz semaisi, 13: Memleket saat ayarı, ajans ve meteoroloji haberleri, 13,15 - 14: Müzik (Karışık program - PL). 19: Program, 1905 Müzik (Millöcker - Fakir talebe öperetinden potpuri - Pİ), 19,15; Türk müzii (Pasıl heyeti), 20: Mem- leket saat ayarı, ajans ve meteoroloji ha- berleri, . 20,15: Konuşma (Ziraat saati), 20,30: Türk müzigi: 1 — Rast peşrevi, 2 — Abdi öofendi - Rast şarkı - Senin aşkınla çâk oldum, 3 — Falk bey - Rast şarkı - Bir dame düşürdü beni, 4 — Kanun tak- simi, $ — Lütfi bey - Hicazkür şarkı - Sana noldu gönül, 6 — Arif bey - Hicaz- kâr şarkı - Açıl en goncal sadberk, 7 — Acemkürdi şarkı - Bir vefasız yare düş- tüm, 8 — Şemseddin Ziya - Hicaz şar- kı - Kim görse seni, 9 — Salâhaddin Pı- nar - Hicaz şarkı - Sızlayan kalbimi sey, 10 — Halk türküsü - Akşam olur korvan iner, 2110: Konuşma (Markoninin ölü- münün senesi devriyesi o münasebetile) (Fuad Münir tarafından), 2125: Neşeli plâklar - R, 2140: Müzik (Şan solo - Boprano Şadan Candar tarafından), 2145: Müzik (Opern aryaları - PL), 22: Müzik (Küçük orkestra - Şef: Necip Aşkın): 1 — 3. Strauas - Cenup çiçkleri, 2 — Hans Stilp - Marş, 3 — Rimsky - Korsıkow - Sâdko operasından düğün şarkın, 4 — Niemern « Çarliston (dans), 5 — Maurice - Dudaklarım... operetinden (potpurü), 6 — Eduard Künneke - Mavi elbiseli hemşire- ler öperetindean marş - ar. Final, 7 — Tsehaikowsky - Kanzonetta (Keman için kanserio), 8 — Paul Lihoke - Darılma (fantezi), 9 — Ofenbach - Musette (17 mel asır dans havas), 10 — Paul Lineke - Mizahi marş, 23: Son ajans haberleri, zi- raai, esham, Lahvilât, kambiyo - nukud borsası (flat), 23,20: Müzik (Cazband - PL), 2355 - 24: Yarınki program HOLLANDANIN En Büyük Mürsile İstasyonunda TÜRK MUSİKİSİ İstanbul Konservatuvarı Profesör- lerinden Seyfettin Assal son Anadolu Musiki tedkik seyahatinde toplayıp armonize ettiği Türk Halik şarkıları ve dans havalarından mürekkeb bir konser vermek üzere Türk Philips şir- ketinin de teşvik ve gayretile Philips fabrikalarının hususi istasyonu olan PCJ nin bulunduğu Hilversum'a git- miştir. Bu konser 25 Temmuz 939 Salı günü akşamı bizim sâatimizle 21,30 da kısa dalga ile 31-28 üzerin- den verilecektir. rt Mm Kabartan - Beygir. Yazan : Ahmede cevap ! ş İskender Fahreddin Can bey gözlerini vel Heder dikti, Seyid ile vermedi Mecnunun babası bir gün şeyh Mehdiye bir elçi göndererek Leylâyı oğluna istedi Can beye daha bir gün önce annesi; — Oğlum, sen merak etmel Leylâyı sana alacağım. Demişti, Ayşe oğluna bu teminatı vermişti amma, Can bey, annesinin elinde hiç bir kuvvet olmadığını da biliyordu. Onun en çok korktuğu şey harpti. Canın babası Fırat boylarında tanın- mış bir muharipti. Mehdiye karşı elbette hiç bir zaman mahçup bir vâ- ziyette kalmak istemiyecek ve kılıct- ni kınından sıyırıp Âmiriler üzerine yürüyecekti. İşte o zaman her şey mahvolacaktı, Can bey bir daha Leylâsını nasıl görecekli? Halbuki şimdi, günaşırı yola çıkıyor, İki ka- bile sınırları arasında sevgilisile bu- Juşup konuşuyordu. Leylâyı kendi kabilesi içinde baş- kalarile evlenmeye teşvik edenler de vardı, Fakat Leâly, Can beye &öz vermiş; «— Ben başkasına varmam!» Demişti. Can, maşukasının sözün- de duracağından emindi. İşte böyle her gün sabahtan akşa- ma kadar düşündüğü -bu meseleleri © gün gene Fırat kıyılarında düşü- nüp dururken, babasının nedimlerin- den Seyid Ahmed, Can beyin yanına geldi: — Aslanım! Gene burada sular ve kuşlarla mi konuşuyorsun? Neden saraya gelip genç cariyelerle eğlene- rek vakit geçirmezsin? Dedi. Can bey, Seyid Ahmedi çok sever ve onun hatırını sayardı. Seyid Ah- medin de Can beye her hususta yar- dımı dokunurdu. Seyid Ahmed, Can beyin Leylâ ile evlenmesini istemez di. Bunun birçok sebepleri vardı. Bunları biraz sonra öğreniriz. Şimdi Ben 4 — Sonuna «R. gelirse darp et damek- Can beyle Seyid Ahmedin konuşma- tir - Habbeler. Nofislik. 8 — Uzak nidas - Plâvla çotbanın afa- ni - Tehassür edatı, 9 — Gösterme - Komğu bir hükümet, 10 — Maytat ölçüsü - Deva. Geçen bulmacamısın Balli 1 — Kalorifer, 2 — Ucübe, Ateş, 8 — e ml larını dinliyelim. Can bey boynunu bükerek: — Ben kimseyi rahatsız etmiyo- onun haylile âvunuyorum, Seyid Ahmed sükünetle başını sal- lıyarak Can beyin yanına oturdu: — Sen bu sevdadan vazgeç, asla- nımi Zira, Mehdi kızını bir başkası- na nişanlamış..; Canın gözleri döndü: — Ne diyorsun, Ahmed? Leylâyı başkasına mı veriyorlar? — Evet. Şeyh Mehdiden bügün ce- Piyadeyolu, Aso, İran, 9 — Gak, İ4, 10 — Ti, Menekşe. | vap geldi. Babanızdan özür diliyor. Relsin oğlu bir ağaca dayandı. Dixlerinin bağı birdenbire oçözülü- mek için mi geldin buraya?... Peki, babam ne diyor bu işe? — Fena halde hiddetlendi. Fakat, bir insanın kızı zorla elinden alın- mâz ya... Mehdiden bunu ummaz- dim diyor. Can beyin gözleri sulanmıştı. O dakikaya kadâr, kalbinde tutuşan Ateşin kendisini bu derece yakabile- ceğini anlıyamamıştı. İçimde bir yanardağ var, Ah- med! diyordu, Ben mutlaka ona malik olmalıyım. Bu aşk beni meza- ra kadar götürse de, ben onsuz yâ şayamam. — Kabileniz arasında ondan daha güzel ve size ondan daha lAyık kızlar vardır. Babanız size bunlardan birf- ni alır... Siz de Leylâyı çabucak unu- tursunuz! — Ben çok muztaribim, Ahmedi Benim iztırabımı ancâk o teskin ede- bilir. Ben onu her gün görmeliyim, Seyid Ahmed, Can beyin omuzuna elini Koydu: — Sen Kabilenin en yakışıklı. en güzel delikanlısısın, yavrurm! İn- san ölüm acılarını bile unutuyor. Böy- 1e olmasaydı, yeryüzünde hiç kimse kalmazdı. Tanrı, her iztırabı, teselli- sile birlikte yaratır. Senin gibi metin ve zeki bir çocuk, bir çöl kızının esiri olabilir mi? Can bey gözlerini enginlere dik- miş, Seyid Ahmede öövap bile verme- mişti. Ahmed: — Sözlerimin kulağına girmediği ni görüyorum. Fakat, yarın pişman olacaksın, yavrum! Baban çok asabi hir adamdır. O; «Bu iş olmıyacak» dedi mi, o iş olmaz, Onun arzusu hi- lâfında hareket edersen, kendisini gücendirmiş olursun! Can bey ağlamağa başladır — Bilirim ki sen beni çok seversin, Ahmed! Babam bir erkek evlâd sa- hibi olmak için, halifeye kadar git miş. Sen de o zaman Şam diyarında onunla beraber dolaşmışsın! Ben dünyaya geldikten sonra, babamın: «Oğlumun “her dileğini yapacağım» dediğini bana söyliyen sensin Bon yirmi yaşıma geldim. Bugüne kadar babamdan hiç bir şey İstemedim. Bu- gün ilk defa olarak, ondan Leylâyı istiyorum.. O isterse, şeyh Mehgdiyi tehdid eder, Leylâyı öndan ala di. Bunu neden yapmıyor da, bana hiç sevmediğim ve sevemiyeceğim kızları teklif ediyor. — Fakat onlar, emin ol, Leylâdan çok daha güzel ve sevimli kızlardır. — İyi amma, babam da pekâlâ bi- lir ki, gönül kimi severse, güzel odur. Babama Türkistan valisinin kızını teklif etmişler de, o almamış. Çünkü © zaman annemi seviyormuş. Büyük servetleri ve taçlı bir istikbali redde- derek annemle evlenmiş. İnsanlar, kendi başından geçenleri ne çabuk unutuyorlar? 7 (Arkası var)