Sahife 6 “AEĞAM 14 Temmuz 1939 RUMEN ORDUSU İngiliz - Fransız garantisi, Lehistanın, Balkan Antan- tının yardımı, Sovyet Rusyanın hiç olmazsa hayırha- hane bitaraflığı ile bu ordu mühim işler görebilir Fransız muharirlerinden Roger 'Massip, Petit Parisien gazetesinde Rumen ordusu hakkında şü makaleyi yazıyor: Umumi harp neticesinde, coğrafi bünyesi Romanya kadar değişmiş bir memleket yoktur. Romanyanın, 1916 senesinde İtilâf devletlerinin safla- rında, umumi harbe atıldığı zaman ancak yedi milyon nüfusu Bugünkü Romanyanın nüfusu ise Üç misli artmıştır. 1919 senesinde Tran- silovanya, Bokovina ve Basarabyanın #hakı, R yı cenubu şarki Av- Tupanın en mühim devleti vaziyetine sokmuştur. Rumen hükümet adamlarının önü- ne çıkan ilk mesele, bilhassi askeri mahiyette idi, 1916 senesinde mevcut iptidai Rumen askeri teşkilâtı yeri- De geniş kara hududlarını ve bilhas- sâ& Macaristan ve Bulgaristan ve Rus- ya cihetinden açık bulunan 'Transi vanya, Dobriçe ve Basarabyayı mü- dafaa edebilecek müessir ve şümullü bir teşkilât ikame etmek lâzımdı Ordu teşkilâtı ni harbin ferdasında başlıyan siki, Kral ikinci Karolun senelerinden itibaren ! eder. ri meseleyi, hükümetin ilk t plânı arasına geçirmekte ordunun büyük bir vardır. Ordunun islah, tensik ve inkişafı için iktiza eden bü- tün fedakârlıklar dalma büyük bir ratanperveriik hissile ve memnuni- yetle karşılanılmıştır. Rumen arazisi manda yedi generalin ku- yedi kolordu muritakasına ayrılmıştır. Bundan baş- kâ her mıntakada doğrudan doğruya büyük erkânı harp heyetine tâbi bi- rer müstahfaz kolordusu kumandan- Lğı ihdas edilmiştir. Bu kuman- danların, seferberlik ihtiyacatı için muvazzaf efradın ve harp malze mesinin sayımı ve kontrolü gibi ve xaifi mahsusaları vardır. Muvazzaf ordu Rumen kara ordusu sulh zamanın. | da 22 piyade, 2 dağ avcı, dört süvari , * hücum arabası ve tank le 4 zırhlı gaz müdafaa ala- yından yani ceman 200,000 erden mü- rTekkep sekiz kolorduyu ihtiva ediyor. Askerlik hizmeti mecburidir. Piya- de ve süvariler iki sene askerlik ya- parlar. Tayyare hizmetinde ve hu- İ mekte ve bu, bugün de muvaffakıyet- dudların müdafaasına memur husü- Tefrika Tefrika No. 7 Rumen yeni efradı yemin ediyor $İ kıtalarda askerlik müddeti üç se- nedir, Mecburi askerlik hizmetine, bir askerliğe hazırlama devresi takaddüm | Terhisten sonra vatandaşlar, mensup oldukları lara göre 38 - 40 yaşına kadar ihtiyat sınıflarına ge- çerler. Ordu kadrosu kâfi derecede boldur, 17,000 muvazzaf zahit vardır. Zabit namzedleri, sivil ve askeri lise- leri bitirmiş olanlar arasından müsa- baka ile seçilirler, Bütün silâhlar için tedris müddeti tiç senedir. Asteğmen ler, hususi mekteplerde yetiştirilir. ler, İhtiyat zabitleri, imtihanla inti- hap edilirler, talim ve terbiyeleri her sene yapılan manevrâlarda tamam- lanır, Harp malzemesi Bütçe zaruretleri yüzünden uzun müddet Rumen ordusunun âskeri malzemesi gayri kâfi idi. Bilhassa | çifçi memleketi olan Romanya, harp malzemesi tedarikinde. harice bağlı- dır. Romanya, 1930- 1936 zira! buh- ran neticesinde dövizden mahrum kaldığı cihetle, uzun müddet harp malzemesi salın almağı tahdide mec- bur kalmıştı. Fakat 1936 senesinden- beri, pek clddi bir gayret sarfedil- le devam etmektedir. 1938 senesinde Skoda fabrikalarına yapılmış olan külliyetli mitralyöz ve havan topları | siparişatı, geçen martta tesellüm edil| miş ve piyadenin teslihatı tamamlan- mıştır. 'Topçu kuvvetleri Skoda ve 75 ve l 105 milimetrelik Fransız tiplerile mü- cehhezdir. Tayyarecilik ve tayyare dafi topları için buna benzer bir gay- SEVİLEN KADIN Büyük macera romanı Bu sözleri gözlerinden yaşlar akarak | söylüyordu. Bir müddet sustular, le dururlarken bile biribirlerini anlı- | yorlar, söylemek istediklerini bissedi. yorlardı. Her hallerinden, ber tavırla- | rından, derin bir aşkla biribirlerini sev-| dikleri anlaşılıyordu. Genç kız, anlatmağa başladı: i — Büyük annem her şeyi biliyor. | — Sen mi söyledin! | — Hayır... Kendi anladı. Tahkikat | yaptı. Seni de öğrendi. Sana mektup | yazmamı söyledi: | — Ne diye? — Seni unutmalı imişim. Bir daha biribirimizi görmiyecekmişiz. Velha- hasıl kati bir veda. Razı olmadım. Bu şekilde ayrıldık ikimiz için de çok acı olacaktır. e — İşte onun için seni Derdleşmeğe ihtiyacım var, Biran tereddüd ettikten sonra hıçkı- çağırdım. | Kendimi kabahatli çıkarttım, Dinle- Nakleden : ( Vâ - Nü Ben sözümü yürütemem. Büyük an- nemi kandırmaktan âcizim. Elimden geldiği kadar seni müdafaa ettim. miyor bile... — Ne olacak şimdi? — İtaat etmeğe mecburum... Ayrı- lığımızın ne kadar süreceğini bile. mem... Sonuncu defa olarak seni gör- mek istedim... Emin ol ki, vaziyet ne olursa olsun kâlben, hissen seninim!... Biran bile seni unutamam. İnşallah is- tikbalde bir hal çaresi bulunur, Şimdi yanyana oturmuşlardı. Elle. | ri delikanlının avucunun içinde, bü- yük annesile geçen macerayı uzun uza | dıya anlatıyordu. Cemil genç kızın ıztıraplarını din. lerken: — Kimbilir benden ne kadar nef- ret ediyorsundur, Necile! « dedi. — Hayır, bilâkis... Seni çok seviyo» — Öyle ise ayrılmamıza nasıl katla- ret ve himmet sarfedilmiştir. Hattâ Romanya, bizzat tayyare imaline başlamıştır, Fakat tayyâre malzeme- sinin büyük bir kısmını hâlâ hariçten ve bilhassa Fransâ ile Lehistandan tedarik ediyor. Bügün Romanyanın elinde bulunan © fayyare sayısı bin kadar tahmin edilmektedir. Bunlar arasında bilhassa Seri avcı ta riri vardır. les Rumen ordusunun kudreti Leh ordusu gibi Rumen ordusü, bilhassa Köylülerden o mürekkeptir. Rumen askeri dinçtir, gürbüzdür, yor. ik mihnet ve mahru- miyetlere dayanıklı ve pek cesurdur. Harbin ilk günlerinde Romanyanın çıkarabileceği iki milyon neferlik ih- yat Kuvveti İle Macar ve Bulgar ordularına karşı mili müessir bir şekilde müdafaâya kadir- dir, Fakat Alman ordusu gibi iyi hiz edilmiş bir ordu karşısında görü- nüşe göre tedalül bir vaziyet alacak- tır. Bu takdirde bile Romanya, garan- tiler ve ittifaklar sayesinde Fransa- nın, İngilterenin, Lehistanın, Balkan antantının yardım ve teşriki mesal- sinden ve Sovyet Rusyanın hiç olmaz- ,sa hayrihahane bitaraflığından İsti- afde edecektir. Böyle bir yardıma nail olan Romanya, Karpat dağlarına topraklarını | dayanarak Avrupada bir harp çıktığı zaman Alman erkânı haribiyesinin el atmağı düşündüğü petrol kuyula- rını müdafaa ve pancermanizme karşı Şark müdafaa cephescinde şerefli bir mevki işgal edebilecektir. aşka çarem var mı? Delikanlı sevgilisinin beline sarıldı: — Peki amma bu doğacak çocuğu ne yapacaklar? — Dünyada kimse onu benden ayı- ramaz! Ve kalbinden kopan bir feryadla | Müve etti: — Tamamen senin olacağım zama» na kadar, ömrüm onu sevmekle, onu büyütmekle geçecektir. Genç erkeğin kaşları şüphe ile ça- taldı: — Allah bilir!... Neticenin söyledi. ğin gibi olacağını hiç ummam! Herşey- den evvel aşkımızın bu canlı isbatını yok etmeğe çalışacaklardır. — Ne diyorsun! — Muhakkak güzelim... Bak, bü- yük annen benimle evlenmene katiyen razı olmuyor ve olmıyacaktır. Bana, karşı kini sönmiyecektir. Hakki da var... Fena hareket ettim ve etmekte devam ediyorum... Buraya böyle hırsız gibi girişim affedilir kabahatlerden değlidir. Fakat ne yapayım? Seni se viyorum... Bütün kalbimle, ruhumla çılgınlar gibi seviyorum!... Saadetimi- 3i, gelecek yavrumuzu müdafaa et- mek mecburiyetindeyl: Dinle beni... İstikbaline ve arzu ettiği izdivaca mâni olmaması için, hanımelendi emin öl ki, bu çocuğu yok edecektir. Seni buralara İl sebebi de işi Kemalpaşa dolunun Kemalpaşa (Akşam) — Kemalpa- şa kazasında 30 haziran akşamı vu- ku bulan dolu âfetinin mühim za- rarlar yaptığını telgraf haberi ola- rak bildirmiştim. Dolu ve müthiş fır. tına ile kar düşen sel halindeki yağmur, Kemalpaşa havalisinde şim diye kadar görülmemiş derecede mü-, him tahribata sebebiyet vermiştir. Yukarı Kızılca, aşağı Kızılca, Ansızca, Ekmeksiz köylerinde mahsul yüzde 100, Ören köyünde" yüzde 60, diğer bazı köyjerde yüzde 45 - 50 arasında zarar yapmıştır. Kemalpaşa merkezi bağlarında da zarar büyüktür. Dağ köyleri » ki bunlar yalnız bağcılıkla geçinmekte idiler - halkı, elleri böğ- minde, perişan vaziyette kalmışlar. dır, Bunların içini de yardıma muh. taç vaziyette kalanlar fazlacadır. İşin fena tarafı, dolunun tahrib ettiği bağlarda iki sene az mahsul alınacağının anlaşılmış olmasıdır, Bu itibarla yalnız bağcılıkla geçinen köylülere iki sene başka istihsal sa- haları bulmak, onlara yardım etmek icab edecektir. Devletin, âfetzedelere yapılacak yardımı süratle tayin edeceği anla sevinç uyan- dırmıştır. gi muafiyeti, banka borçlarının tecili gibi mühim Yyar- dımlar da yapılacaktır, Kımlay kutumu da - müracaatları nazârı dikkate alarak - âfet sahasın- Vakıflar idaresi Adanada ikinci bir hâl yaptıracak Adana 12 (Hususi) Şehrimiz vakıflar idaresi hâl kapısında on beş dükkânlı ikinci bir hâl yaptıracak- tır, Bu hâle aid plân Nafia Vekâle- tinden şehrimize gelmiştir. Fakat va- kıflar idaresi ve Belediye istişareye girişmiş ve neticede bu plân üzetin- de tadilât yapmıştır. Plân tekrar Nafia Vekâletine gün- derildi. Tasdikten gelir şaata başlanacaktır. İzmirin bir aylık ihracatı İzmir (Akşam) — Haziran ayı zar- fında İzmir Ilmanından diş memle- ketlere yapılan ihracata dair ticaret odası istatistik bürosu tarafından bir istatistik hazırlanmıştır. Du İsta- tistiğe göre bir ayda 1,459,028 Jira kıymetinde 9767 ton muhtelif mah- sul ve maden ve 49416 lira kıymetin- 757 baş muhtelif cins hayvan ihraç İ edilmiştir. Haziran ayında Almanya- ya 135,2 ton şarap ve Fransaya 36 nargile takımı ihraç olunmuştur. ayak diresen nihayet muhitin tesirine kapılarak kanarsın. Halbuki ben seni kaybetmek istemiyorum... Benimsin... Benim kalacaksın. — Ne yapmalı? — Kaç! Benimle gel... Gidelim! Be- nim param ikimizi rahat yaşatmağı, kâfi gelir... Büyük annenin zanneiliği gibi servetin peşinde koşmyorum... Yalnız seni istiyorum... Gel gidelim... Hattâ bu memleketten de uzak bir ye- te gideriz, Kimse bizi bulamaz... Genç kız, Mmütereddid, sevgilisine bakıyordu. Kalbi göğsünde yaralı bir kuş gibi çarpıyordu. Erkek pencereyi açtı. Geceyi göste- rerek; — Bak. - dedi. « Her yer karânlık!., Kimseler yok... Geldiğim gibi, birlikte rahatça çıkarız... İstikbal bizim... Çalı. şırım... İyi bir mühendis olurum... Sana şerefli bir mevki temin ederim. Necilenin biran saadetle parlıyan gözleri gene yaşlarla doldu. Boynu bü- küldü ve hazin bir sesle: — İmkânsız... Yapamam! « diye inledi 2... Ne sebepten — Böyle müthiş bir rezalete sebe- biyet veremem... Büyük annemin yü- gine iner... — Bunları düşünecek zamân de- gil... Hem, merak etme! Hanımefen- diye hiryay-a olmaz! Amma ben sensiz gelmez in- | ve Aydında tahribatı Kemalpaşa köylerinde bir heyet tedkikler yapıyor Kemalpaşa hasar mmtakasında tedkikler yapan heyet bağlarda İ daki köylerde tedkikat yaptırmakla- (dir. y müfettişlerinden B. Dr Baha, Ankaradan İzmire gelmiş ve Kemalpaşaya . hareket etmiştir. Bü tün köyleri gezerek yardımâ imuntaç olarıları tesbit edecek v& ötidan #nn- ra (karagün dostu) Kizilâyın yardı- mi başlıyacaktır. iin (Akşam) — 30 haziranda İ Büyük Mendires havalisine düşen şiddetli dolunun yaptığı Zararlar alâ- kadar makamlarca tesbit edilmiş ve yüksek omakamlara bildi İ Pamuk mahsulünün mühim bir mı mahvolmuştur. İncir ağaçların- dan bir çoğu fırtına yüzünden dev rilmiştir. Zarar, milyon İira tahmin edilmekted KS Giresunda birlik fabrikasının temeli atıldı Giresun (Akşam) kooperatifleri birliğin nin ilk fa | € zurumlu Nafize ihale edilen gahtika- nın temel atma merasimi evvelki gün yapılmıştır. Merasimde Vali vekili, Belediye re- j Ik ve bir çok köylüler de hazır bulunmuştur, Fabrikanın inşası fındık mevsi mine kadar bitecektir. Ayni zamanda tesisatı en son şekilde olacaktır, i Giresun Ortaokulun sergisi İD Giresun (Akşam) — Orlaokul tale beleri tarafından her sene yapılmak- ta olan biçki, resim sergisi bu sene öğretmen bayan Suat Gök- sanın ve Esad Bilenoğlunun gayretile çok güzel bir şekilde açılmıştır. dikiş Sergi çok rağbet gördüğünden bir işan bir halde ellerini yüzüne kapamış, susuyordu. Cemil sordü: — Teredâüd mü ediyorsun? İ de beni sevmiyorsun! l — Sus. Allah aşkına! Böyle söz süy- leme! İ — Neye söylemiyeyim?... Sevsen İ böyle mi hareket ederdin? Demek ba- na karşı hissettiğin geçici bir kapris- ten başka bir şey değilmiş! “ecile güzel gözlerini muhatabına doğru kaldırarak ciddiyetle: — Cemil! . dedi. - Seni sevdim ve senden başka da kimseyi sevecek de- gilim. Fakat buna rağmen kaçamami Delikanlı müstehzi bir sesle: Anlıyorum. Bana varmağı te nezzül etmiyorsun, — Saçmalama... Senin karın olmak. Ja iftihar ederim, Lâkin evden kaçarak değil... Ailenin şerefini düşünmeğe mecburum... — Ben kadın olsaydım bir erkeği sevip teslim olduktan sonra bu kadar ince elemezdim. Âlemin düşüncesi bana vız gelirdi. Hayatta yalnız aşkı mi , ona met © dim... Senin de öyle yapacağını & rdum... Ya İ zik, aldan da artık işim | kalmadı. İ — Cemil balkona doğru yürüdü. Neçi- le helecanla yerinden fırlıyarak: . Ohak