POLİTİKA Ingiliz Başvekilinin son nutku İngiltere hükümeti, Lehistana, istiklâl âşikâr bir surette tehdid edildi- ği, yahut hayati ehemmiyet verdiği bir menfaatini tehdide maruz sayarak bülün kuyvetile mukavemet eylediği takdirde; kendisine yardım etmek için martın otuz birinde malüm beyanname ile vermiş olduğu vaadi bir daha te- yid eyledi. İngiliz Başvekili, Moskovadaki müzakerelerin müsbet bir neticeye vara- cağı ümidile tehir etmiş olduğu nutku nihayet söylediği zaman, Danzig me- selesine ait İngiliz noktai nazarını izah etmiş ve bu mesele yüzünden, Lehis- tana İngilterenin yardım eylemesi neden icap edeceğini anlatmıştır. B. Chamberlain, Danzig'in ırk noktasında tamamile denilecek kadar bir Alman beldesi olduğunu tasdik etmiş ve bunun için bu kıtanın idaresi yerli Almanlara tevdi edilmiş bulunduğunu ilâve etmiştir. Fakat ayni zamanda Lehistanın başlıca nehri bulunan Vistül'ün ağu Danzigde bulunduğundan, burasını eline geçirecek büyük bir devletin, yani Almanyanın, Lehistanın milli mevcudiyetini ve İstiklâlini tehdid edeceğini ve bunun için Danzig yü- zünden İngilterenin Lehistana yardım eylemesi lâzımgeleceğini kaydet- miştir. Maahâza İngiliz Başvekili, Danzig #mıntakasının bugünkü vaziyetinin, sekenesi Almanların lehine ıslahı mümkün olup, bunu vaktile Lehistan Ha- riciye Nazırının kabul etmiş olduğunu söyliyerek, Danzig hakkında Almanya ile Lehistanın kendi aralarında doğrudan doğruya müzakerede bulunarak anlaşmaları kabil olduğuna işaret etmiştir. Danzigdeki son hazırlıklar hakkında en ziyade soğukkanlılık gösteren devlet Lehistan olmuştur, Almanya da daha ziyade İngiltereye infial göster. mekle ve İngiliz Başvekilinin son nutkunu da, Leblileri teşvik için bir ma- nevrâ saymaktadır, Açtıkları hastaneden dönerken... Lavâlde büyük bir hastanenin in- şaatı bitti, hastane döşendi, dayandı, doktorları, hastahakıcıları tayin edil di, herşey tamam. Hastanenin açılma töreni yapıla- cak. Yüzlerce davetli var. Bu davet- lilerden bir kısmı otomobil, bir kısmı otobüsle geldiler. Nutuklar söylendi, kurdele kesildi, | bastane dolaşıldı. Törenden sonra misafirler dağıldı- | * Lessing'in heykeli | “Almanlar Lessing'in Viyanadaki Neykelini kaldırdılar, | Lessing bugüne kadar halis kan | Alman zannedilen “çok kuvvetli bir tiyatro adamıydı. Alrtân tiyatrosuna mill veçhe veriniş olan ve: «Artık Alman tiyatrosu yabancı te- $irlerden, bilhassa Fransız tiyatrosu- nun #esirinden kurtulmalıdır» diyen | muharrirdir. “Acaba heykelin malzemesini tahlil edip içinde yahudi malı mı buldular? lar. Dört kadın papasla bir papas gel- dikleri küçük otobüse bindiler, oto- büs bir hayli yol aldıktan sonra bir hendeğe yuvarlandı, Dört kadın pa- pasla papas yaralandılar, En yakın hastane açılma töreni yapılmış olan hastane... Hemen yaralıları oraya gö- türdüler ve hastanenin açılamsını yapan dört kadin papasla papaso hastanede tedavi altına alındılar, Garib tesadüf! Bir dakikada Amerikaltlar bir dakikada iki yüz bin Teilovat elektrik sarfederler. Brezliyadd bir dakikada bin üç yüz elli kilo kömür #stihsal edilir, Bir dakikada İsviçrede altı yüz te- lefon muhaberesi yapılır. Her dakika Fransa Amerikoya | dört buçuk kilo Rokfo peyniri ihraç eder. Bir dakikada Bir dakikada yer yüzünde bin && kiz yüz kilo Hindistan cevizi yağı is #hsal edilir. İngilterede bir dakikada kok kü- mürü ve hava gaz: istihsali için sek- sen tön kömür serfedilir. Bir dakikada Çin seksen bir yumürta ihraç eder. Almanyının bir dakikalık hazine | geliri 750,000 franktır. Arjanlinde bir dakikada yüz kilo arpa istihsal edilir. kilo dokuz Arıların yolculuğu “ Pariste arıcılık yapan bir zat, Hin- di Çiniden büyük bir sipariş aldı: Bir milyon arı istiyorlar, Paristen Hindi Çiniye - arılar nasıl gider bilir misiniz?... Sık örgülü bir tel kafes de. Kafese bir mikdar da bal koyuyorlar, Ancak anlar tayyare İle sevkedildikleri gâiman yolculuk râ- hat geçiyor, fakat vapurda, bilhassa Kizildenizi geçerken sıcağa dayana- mıyorlar, bunun İçin kafesleri, arılar rahat etsin diye zaman zaman buz dolabına koyuyorlar. Kayıp kayıp.. Nim şehrinde George Gairaud adın- da bir genç, Kazancın yolunu bul. muş... Nim halkının yüzde altımışı bisik- Jetle gezerler. Sokakların her köşe. sinde kaldırıma bırakılmış, duvara dayetılmış bir bisiklet görürsünüz, | Gairaud nani genç, böyle duvar dibine bırakılmış, kaldırıma konmuş | bisikletin birine usulcacık atlayıp ka- çıyor, akşama kadar saklanıyor, eğer bisikletin kime aid olduğunu hiliyor- sa, akşam geç vekit onun evine gidi- yor: — Şosede dolaşıyordum, bu bisik- | Jeti gördüm. Sizin olduğunu tanıdım. | bisiklet kayıp... Çalan hırsız şöseye bırakmış; getir. i dim, Bisikleti çalınan bisikleti geri gel- di diye memnun, adama teşekkür ediyor, üstelik bahşiş de veriyor, Gairaud çaldığı bisikletin kime aid olduğunu bilmiyorsa merkeze götü- rüyor, bisikleti teşlim ediyor, adresini ismini veriyor. Bisikletin sahibi mü- racaat edince bisikleti töslim edenin kim olduğunu söylüyorlar. O da Gai- raud'yu bulup bahşiş veriyor. Gairaud böylece geçinip giderken | nihayet günlerden bir gün yakayı ele veriyor, hapse atıliyor. Yalancının mumu sabaha kadar yanmazimış!... a m m m m m a Bir işçi merdivenden düşerek! yaralandı Şişlide Osmanbeyde Kâzıma ait | &ırmın cephesini boyamakta olan Petro, bir aralık müvazenesini kay- bederek merdivenden düşmüş ve ağır surette yaralandığından oBeyoğlu Erik ağacından düşerek yaralandı Beyoğlunda Bostan sokağında otu- ran Salih, bahçesinde erik ağacına çıktığı bir sırada müvazenesini kay- bederek düşmüş, tehlikeli şekilde ya- ralandığından ir ataratide Ölüyü diriltmeğe henüz imkân bulunmadı fakat... Almanyada ölmüş koyunun postu beslenerek diri koyunun postuna nazaran altı misli fazla yün alınması temin edilmiş ! Bundan yetmiş sene evvel Alman- ya komşusu Hollanda ve Rusya gibi sanayi memleketi olmaktan ziyade Zi- raat ve daha doğrusu koyun ve sığır | gibi kasaplık hayvan yetiştiren bir memleketti. Meraları geniş ve zengin- | di. 1865 de yapılan umumi hayvanat sayımında eski Almanyada 28,000,000 koyun bulunduğu tesbit edilmişti. O | zaman Almanyanın bütün nüfusu 40,000,000 olduğuna nazaran her dört. | kişiden üçüne bir koyun isabet edi- yordu. İnek ve at gibi hayvanlar dahi | koyun nisbetinde çoktu. Fakat seneler geçtikçe gene bir ta- raftan nüfusu çoğaldığından, bir ta- raftan da sanayi büyüdüğünden çayır- lar azalmıştır. Eski Almanyada nüfu- su 70,000,000 kişiyi bulmuş, bunların iaşesi için birçok çayırlar buğday tar- lası hâline getirilmiştir. Mensucat ve diğer fabrikalar için keten ve emsali elya? yahud yağ yetiş- tiren nebatatın zeri de genişlemiştir. Neticede koyunlatı ve inekleri ve at- ları besliyen çayırlar gittikçe darlaş- mıştır. Koyunun Mevcudu da pek azal- mıştır. Bugün ne gibi tedbirlere -müraca- at edilse de Almanyada 28 milyon ko- yun beslemeğe imkân yoktur. Köyun- ların azalması halkın hem et hem de yün ihtiyacını arttırmıştır. Halihazırda bütün Almanyadaki ko- yunların mevcudu ancak beş milyon- dur. Et ihtiyacı sebze ve patatesin ço- ğalması ve yâkın memleketlerin it- halâtı ile temin edilmektedir. Fakat yün ihtiyacı büyük bir mesele teşkil / etmiştir. Çünkü Almanyada yün men»! sucatı sanayii çok genişlemiş olduğun» | dân bunun ihtiyacı ne dahilden ne de civar memleketlerden temin edilemez bir derecöye gelmiştir. İhtira ve icad memleketi olan Al. manyada yün ihtiyacını temin için yeni bir çare bulunmuştur. Bu da süt- ten peynir ve yoğurt yerine çıkarılan ve yüne benziyen elyaf yani suni yün- dür. Almanyada yün mensucat sanayilin- de 160,000 kişi çalışıyor. Bunların ih- tiyacı ortalık serbes olup kambiyo 70r- luğu olmadığı zaman Fransanın Rou- baix'de ve İngilterenin Mançesterde bu- lunan yün sanayii merkezleri gibi Avustralyanın başlıca serveti olan ve sayısı yüz on milyonu bulan koyun. ları ile sayısı elli dört milyonu bulan cenubi Amerikadaki Arjantin ve Uru- guay'ın ve sayısi oluz bir milyorüa ba- liğ bulunan cenubi Afrika koyunların» dan istihsal olunan yün İle temin edi- liyordu. Son zamanlarda suni yün istihsali için sütten başka bir usul keşfedilmiş- tir. Bu da ölmüş koyunların postun- dan yün yetiştirmektir, Ölen bir koyunun postu soyulduk- tan sonra bunun ensaçını suni mah- lüller ile beslemek mümkün olduğu anlaşılmış, bu suretle yeni bir yün memba temin edilmiştir. Hattâ can- sız postun kılları suni mahlüller ile canlı posttan daha çabuk büyümekte imiş, Ölmüş koyunun postu üzerinde suni olarak büyüyen ve yetişen yünün miktarı canlı koyunun yetiştirdiği yü nün altı misli oluyormuş. İlk defa alta sene evvel keşfedilen bu ihtira şimdi tekâmül etmiş bulunuyor, Ölmüş ko- yunların postları dizilip altlarına suni gda mahlülünü erişireceek bir cihaz yerleştirilmektedir. Her altı sa- Atte bir defa çihâza suni gıda mahlülü verilmektedir. Gariptir ki, suni gıda ile yetişen yün daha ince olmaktadır. Meselâ bir do- muzun derisine böyle bir gıda mahlülü verildiği zaman sert ve dik olan kıla» rı ipek kadar yumuşak ve ince oluyor. Almanyadaki canlı beş milyon ko- yun yavaş yavaş kesilip postlarına bu suni mahlül verildiği takdirde otuz milyon koyun kadar yün verecektir. Bu suretle Almanya yetmiş sene €V« vel olduğu gibi otuz milyona yakın ko- yun beslemek ihtiyacından büsbütün kurtulmuş olacaktır. Fen son zamanlarda akla hayret verecek bir çok şeyler yaratmıştı, Fa- kat bunların arasında ölmüş koyunun postundan diri koyunun postuna na» zaran altı misli yün yetiştirmeği te- min eden keşif kadar büyük faide ge- tireni pek azdır, Ölüyü diriltmeğe henüz imkân bu- lunmamıştır. Fakat ölü posttan diri- sinden farla yin çıkarmak bugün âdi bir işi haline gelmiştir. — F, Ticaret ve zahire borsası komite teşkil edildi Dün ticaret odası umumi meclisi toplanmıştır. Meçlis, bazı tüccarlara, yolsuz muamele yapmalarından do- layı para cezası vermiş ve muhtelif vergi ve kazariç komisyonlarına âza- | lâr seçmiştir. Şelirimizdeki zahire ve ticaret borsasının her sene yeniden seçilen idere heyeti âzalıkları için bir | seçim komitesi ayrılmıştır. Bu komite Ahmed Kara, Ziya Taner, Nuri Ko- zikoğlu, Murad Furtun, Akif Arel, Mahmud Tekin, Mehmed Ali ve umu- mi kâtib Cevad Dünezliden mürek- keptir. Ağustosun birinci gününe kadar borsa üzalarının seçilmeleri için komite faaliyet sarfedecektir. Se- çim, bu ayın sonunda bitecek, yeni idare heyeti Ağustosun ilk haftasın- da işe başlıyacaktır. Ticaret odasının mürakabesi âltın- da bulunan ticaret borsası, hususi ka- nun ile borsayâ girmiş vaziyette sa- tılması lâzım gelen omahsullerin borsası olduğuna göre seçilecek idare heyetinin, mahsullerin dünya piya- sasındaki fiat dalgalanmalarını yâ- kından takib eden borsaya kayidlı tüccarlardan müteşekkil olması icab etmektedir. Buna rağmen İstanbul borsasında bu hususa riayet edilme- diği ve her sene yâlnız tiftikçi ve ya- pağıcı tacirlerden ve bir tanesi de ku- ru meyvacı tacirden müteşekkil bir borsa idare heyetinin seçildiği görük mektedir. Geçen sene, seçim esnasında tacir- ler arasında hayli münakaşalar oldu- ğu halde neticede yine yukaridaki idare heyeti intihab edilmişti. Borsa seçimini mürakabe edecek komitenin âzası hâlen borsa idare heyetinden bulunduğundan bu defaki intihaba- tun dâ gürültüyü mucib olacağı ve yeni idare heyetinin, yalnız yapak ve tiftikcilerden mürekkeb olmaması, heyele hububat, yağ, peynir, afyon, koza, pamuk ve av derisi tacirlerinin de ithal edilmesi mevzuu etrafında mücadele eepyia ii tahmin z dö | Kanuni Sultan Süleyman zamanın. GÜNÜN ANSİKLOPEDİSİ MURAD REİS On iki adadaki İtalyan tahsidatı münasebetile, bazı gazeteler, Rodos- daki Murad Reis türbesinin resmini | dercettiler. Rodosun. bizden ayrılma- sına kadar ziyaretgâh olan bu tür- | benin sahibi meshur Murad Rels, | Türk denizcilerinin en büyüklerin- dendir. Gençliğinde - Cezayirde o korsanlık ederek kendini göstermiştir. Kanu- ni Sultan Süleyman - Barbaros Hây- reddin zamanında Murad Reis de Os- manlı kaptanları arasına girdi. Türk. ler, Kızıldeniz ve Hind denizi taraf. larına kol atınca, o da Piri Reis, Sey- di Ali Reis ile birlikte o taraflarda çalıştı. Basra sahilinde Katif sanca- ğı beyliğini aldı, Büyük Türk denizcisi Piri Reis da bir muvaffakiyetsizliği yüzünden Mısırda idam edilince Murad Reis onun yerine Mısır donanması kap- tanlığına getirildi. Emrine bir kal- yon, beş kadırga, iki büyük gemi ve. | rildi. Uzun müddet orada vazife gör- dü. Basra körfezine giderek Hürmüz boğazında (Portekiz Odonanmasile harbe tutuştu. Murad Reis uzun müddet yaşa- mış, beş padişaha hizmet etmiştir, | Kanuni Sultan Süleymandan sonra ikinci Selim, üçüncü Murad, üçüncü Mehmed ve nihayet birinci Ahmed zamanlarında muhtelif deniz muha- rebelerinde bulundu. Kendisine, bi- rinci Ahmed tarafından Mora san- cağı beyliği verildi. Meşhur korsan seksenini geçmiş | bulunuyordu ki, bir deniz müharebe- sinde kahramanca şehit düştü' Kıb- rs sularında, Bafa önünde, Türk ve | Malta gemileri çarpışıyorlardı. Türk. l lerin kümandası Kaptanıderya Halil paşadaydı. Düşmanın doksân toplu müthiş bir kalyonu vardı ki ateş ve ölüm Ssaçıyordu. Türkler bunun ismini Ka- ra Cehennem koymuşlardı. Bundan kinaye olarak da müuharebenin adı «Kara Cehennem cengi» kaldı. ? O gün sab şama kadar bu müthiş kalyonu sus- turmağa çalıştı Nihayet muvaftak da oldu. Zaptetmek Üzere yanaşmış- tı ki vurulup öldü Neticede Türkler galip geldiler; on Malta gemisinden altısı, içlerinde mahut Kara Cehennem de olarak, ellisi şövalye beş yüz esirle, yüz alt mış top, iki bin tüfekle İstanbula döndü. Fakat Murad Reis ölmüştü. Nâşi Rodosa birakıldı, Orada kendi yaptırdığı tekkenin yanına gömük dü. (1609) Murâd Reisin mezarımı oradan ge çen gemiler uzun yıllar hürmetle se- lâmlamışlardır. Bu tanınmış denizci Üsküdarda da cami ve hayrat yaptırmıştır. Sigorta parasına tamaan dükkânını yakan biri 3,5 sene Z hapse mahküm oldu Sigorta parasına tamaan, sahibi bulunduğu benzinci dükkânını kas." | den yakmaklan maznun Bekir dün ağır ceza mahkemesinde muhakeme edilmiş, mahkeme suçu sabit gördü- günden Bekirin üç buçuk sene hap- sine karar vermiştir. Bu yangın işinin tahkikatı esna sında yalancı şahitlik yapan Şakir ve Emin adlarında iki kişi de birer buçuk sene hapse mahküm olmuş- lardır. Tatil esnasında Çocuklarınızı BERLİTZ Mektebine Keydettiriniz. Bir Ecnebi Lisan Öğrenirler