13 Temmuz 1939 AKŞAM Bahife $ AKŞAMDAN AKŞAMA Biçimsiz bacaklar Müşahedemin samimi hülâsası Şu- dur ki, bizim nesle nazaran, şimdiki çok güzelleşti. Göksü batık, omuzları dapdar, yüzü sivilce dolu, sesi muzmız, burnunu sıksan çanı çıkacak tarzda lerden eser aklmadı. ln deniz, kadının iran ması, milletçe kendine wenişin, ay- ni zamanda ferdi itimadı nefs halini alışı... Hülâsa birçok maddi ve mine. vi âmiller bunda rol oynadı... Sinema- run insan tipi modalarını ortaya atı şındaki büyük hizmetini de mesküt Şimdiye kadar erkekler spora daha giyade heveslendikleri için onlardaki in daha bariz olduğunu, ben kendi mukayeselerime göre, sa“ #myorum. Yolda bakınız: Umumiyetle - yüzde seksen nisbetinde - kadınla» rımızın bacak kısımları henüz - garp- teki mânasında - muntazam değildir. Şu kısa etek modası hakikati yeni- den ortaya attı. Bazıları bunu ırki sa. nıyor. Ben öyle olduğuna kani deği. lim, Bir müşahid şöyle diyordu: Alman kızları harpten evvel han- taklılar. Şişman şişman, lâpacı lâpacı, patates, domates ve elma intibamı ve- ren köylü gustosuna uygun şeylerdi. Fakat bir nesil içinde spor bunları dü- geltiverdi, Şimdi ekserisi Paul Cha. bas'ın Cröpuscule tablosundan çık- mış mevzun su perilerine benziyorlar. — Eski bol gıda kalmadı; şimdiki Hem de ne acaip diz çöküş o: Bir ayak bedenin altında; ötekinin başparma- ğı cepheye müteveccih; diğer dört parmağı geriye bakar... Yahut İki ayak, sanki paytak yürümeğe alışsın diye, - sağın burnu sola, solunki sağa müleveccih - biribirine kavuşturulur, Bütün vücud, baskı gibi, zavallıların üzerine çöker... Saatlerce öyle oturu. ur... Bu idmanlarla bacak biçimin. den elbet eser kalmazdı. Dikkat edi. niz: Ekseriyetin dış adaleleri lüzu- mundan fazla şişkindir. Mafsallar bo- zulmuş; bir ayağın udım atışile öte kininki biribirine benzemiyor. Hep bu anlattığım sebeplerden ileri gelen ne- ticeler... Yollarımızın bozukluğunu da ilâve edin. O yamrı yumru kaldırım taşla- nnın üstünden sekeyim derken insan, yürüyüşünü şaşırır. Öyle ki, bir hem- şerimizi Avrupa asfaltlarında gezi- adımını düz düz atar; halbuki o bü- tün ömründe alışmış, önünde çarpa- cak taşlar tevehhüm eder; aşırimaca Böylece şimdiye kadar ayacıkları- mıza etmediğimiz işkenceyi bırakma. Et serbes satılacak Belediye, evvelce kuzu, kıvırcık gibi etler üzerindeki narhı kaldırmış- tı. Mevsim itibarile piyasaya bol mik. tarda hayvan geldiğinden ve narh usulünün eti ucuzlatmaktan ziyade müşkülât doğurduğu görüldüğün- den Belediye karaman, sığır, dağ- Aç etleri üzerindeki narhı da kaldır. mağa karar vermiştir. Bu karar daimi encümence de tas- dik edilmiştir. Artık et tamamile ser- | bes olarak satılacaktır, Sirkeci garı önündeki mey- dan asfalta çevriliyor Sirkeci garı önündeki meydanın as- falta çevrilmesi kararlaşmıştır. Ya- kında işe başlanacaktır. Demiryollar idaresi Sirkecide sahi- le yakın bir bina yaptırmıştı. Burası kısım kısım kiraya verilecektir. Prost | plânı mucibince garın vaziyeti anla» Şıldıktan sonra Sirkeci istasyonunun yeni şekli bir proje ile tesbit edile cektir. Florya trenleri Pazarları tarife harii iki tren kalkacak Pazar günü Floryaya fazla yolcu gitmesi yüzünden trenlerde izdiham vukua gelmektedir, Devlet demiryol- ları dokuzuncu işletme müdürlüğü gerek Floryaya giden halka, gerekse Veliefedi st yarışlarına (iştirak eden meraklılara bir kolaylık olmak üzere yalnız pazar günlerine mah- sus Iki zuhurat postası tahrike Xa- rar vermiştir. Tarife harici işletilen bu frenler, 11,35 ile 13,35 de hareket edecektir. a İleride lüzum görülürse daha faz- la tren hareket ettirilecektir. Vali dün Şilede teftişlerde undu Vali Dr. Lütfi Kırdar dün sabah Şileye giderek teflişlerde bulunmuş ve akşam üzeri yine şehire dönmüştür. Gümrük ve İnhisarlar Vekili geliyor Gümrük ye İnhisarlar Vekili B, Raif Karadeniz, bugünlerde şehrimize gelerek tedkiklere başlıyacaktır. Bir sarhoş mahkemeye verildi Ali isminde biri, evvelki gece son derece sarhoş olarak sokaklarda do- laşmakta iken polis fârafından ya kalanmış, mahkemeye verilmiştir. 21010184 v08ük00 AAA EBAAN DAA SMUNMAA AA AemN eme biçimsiz oturmalarınızla, o yollarınız. In, o hareeketsizlik ve sporsuzlukla bu hale koydumuz? - diyecekler. Bu nesil hatayı kısmen telâfi etti amma, henüz olmadı. Zira bozuk yol. larımız başta, mahzurlar kalkmış de. ildir. Lâkin muhakkak ki bacakları. muzın bozukluğu ırk meselesi değil Başka milletlerin patates ve domates kadınları nasıl bir nesilde sülünleş- tiyse, patlıcan bacaklar da kısa za- manda sebuendam olabilir. (vü - Nü) Karilerimizin mektupları Evkafın bir bostanı Hasköyde Piripaşada oturan bir ka- riümla; Evkaf müdürünün bir husus hakkında nazarı dikatini çekiyor: bir Bulgar bundan sekiz sene evel ölmüş ve varisi çıkmadığından burası Evkafa kalmıştır. Bu bostanı şimdi râsgelenler işgal ederek Evkafa kırk para bile vermeden ekip biçiyorlar, Arasıra gelen Bvkaf memurları ise her nedenas bir iş görmeden geçip gidi- yorlar, Evkaf müdürü bu işi tahkik ettiği takdirde senelerdenberi tahsil edilemiyen bir varidat meydana çıka- caktır.» Balatta buz bulamadım Balatta oturan bir kariimiz yayıyor: Bundan iki akşam evvel; bir has- tam için buz almak lzımgeldi. Balat çarşısında muhtelif yerlerde aradım, bulamadım!,. Oradaki buz bayline de başvurdum! O da büz kulmadığını söyledi. Balat sibi kalabalik semtte halkın ihtiyacını karşılayabilecek buz bulunmamasına hayret ettim! Alika- darların dikkat nazeri# çekmenizi ra ederim, Gökmen Belediye Reisinden bir rica Pangaltıla Ergenekon caddesinde Şişli Dere sokağı küçük olduğu kadar şirin bir semttir. Civarında bulunan cadde ve sokalar tamamile asfalt ari * iie tefriş edildiği hal- “ e ki enlem vaziyettedir. Mevsime göre tewlan veya çamurdan geçilemiyecek - derecede tehlikeli bir manzara arseden ve sakinlerinin sıh- hatini tehdid eden bu mahrarun bir an evvel önüne geçilmesini kıymetli ve çalışkan Belediye reisimidzen rica ederiz. Sakinleri tarafından .. a. . . Büyük ikramiye olu ajansı Muhasebe müdürü B. Necip kazandı Tayyare piyan, gosunun dün- kü keşidesinde elli bin liralık 'büyük ikrami- yeyi (Anadolu ajansının tanbul muha- sebe omüdürü bay Necip X&a- zanmıştır. Bay Necip dün bir mu- harririmize şü ları o söylemiş- tir: — Sabahtanberi serseme döndük. Sanki büyük bir ikbal teveccüh et- miş gibi dostlarım beni tebrik edi. yorlar. Halbuki elime geçen para boş bin liradır ve bizim gibi yüz, iki yüz liralık bir aile bütçesini doldurma- ga çalışanlar için bu paranın 20-25 liradan ibaret olan aylık geliri hiç- birşey ifade etmez. Ben, yine sabah- tan akşama ve akşamdan sabaha ka dar ekmek parası peşinde koşacağım. İs B. Necib Benim, bugün sevinmemeklliğme diğer bir sebep de şudur: 317 de mek- Bir milyon yüz bin liralık yol Keşifler hazırlandı, yakinda münakasa yapılacak Babıâli ve Ankara caddelerile A- yaspaşa ve Tozkoparan caddelerinin asfalt ve mozayik parke inşaatı bir aya kadar ikmal edilecektir. Bu yol- lar, üç yüz bin liraya mal edilmiş. tir. Müteahhide ihale edilen yollar yarım milyon Jizalıktı, Diğer iki yüz bin lira ile hangi yollara başlanaca” Ğı Belediye tarafından tesbit edilerek müteahhide bildirilecektir, Belediyenin bir milyon yüz bin li- ra sarfile inşa ettireceği yeni parke ve asfalt yollardan bir kısmının da keşifleri hazırlanmış ve münakasası Nân edilmek üzere daimi encümene verilmiştir, Yakında ihale edilecek yollar şun- Jardır: Divanyolunda Çifte saraylar yolu, Beyoğlunda Meyit yokuşu, Sey- oğlu Zükür hastanesi yolu, Nişanta-* şında Hacı Emin efendi sokağı, Bu yollardan başka Bakırköyünde kuş yolunun da katranlı şose inşa- alına başlanacaktır. Otomobil kazaları Üç kişi ehemmiyetli surette yaralandı Şoför Remzinin idaresindeki oto- mobil Galatada Okçu Musa cadde- sinde altı yaşlarında Birjohi ismin de bir kıza çarparak yaralamıştır. Çocuk tedavi altına alınmış, şoför yakalanmıştır. Şoför Ahmedin idaresindeki | c!o- mobil Kadıköyünde Moda caddesin- de bir taraftan diğer tarafa geçmek- te olan 60 yaşlarında bayan Ayşeye çarparak ehemmiyetli surette yara- lanmıştır, Şoför Ahmedin idaresindeki et kamyonu Beyoğlunda Riza paşa yo- inerken ameleden Akbaş isminde birine çarparak yaralamış- tir. Tramvay - Otobüs çarpışması Dün akşam üzeri Harbiyeden Şiş- liye gitmekte olan vatman Aslanın idaresindeki 163 numaralı Şişli - Tü- nel arabası ayni istikamette giden şoför Mehmedin idaresindeki Şişli - Fatih otobüsüne çarpmış, otobüs hasara uğramış, tramvayın da bir ki- sım camları kırılmıştır. Maçkadan Beyazıda gitmekte olan şoför Saibin idaresindeki otobüs Şiş- hane yokuşuna geldiği bir sırada mukabil istikamette İlerliyen vat- man Cemilin idaresindeki tramvayla çarpışmış, her ikisi de hasara uğra- mıştır. sanananana tebi mülkiyeden birlikte neşet etti- ğimiz üç arkadaştan ikisi, Cümhuri- yetin idgre müdürü merhum Lütfi ile İsmail Müştakı bu sene içinde kaybettim. Diğer arkadaşım Manas- tirli zade Fuadın hasta olduğunu bu sabah öğrendim. Fuadın hastalığı diğer arkadaşların aci hâlıralarını bende canlandırdı. Müteessirim. Be- ni sevindiren tek şey, gazeteci arka- daşların hakkımdaki teveceühlerini bu vesile görmüş olmaktır.» ISTANBUL HAYATI Hâlâ sayfiye derdi Temmuzu yarıladık, fakat hâlâ İs- tanbulun sayfiye derdi bitmedi. Bir kısım göç meraklıları son zamanlara kadar havaların biraz şekerrenk git mesi yüzünden yazlık faaliyetini ge- ciktirdiler. Bazı açıkgözler de; «Hele kalabalık çekilsin, İlk tehacümde say- fiyelerde kiralar pahalı olur. Herkes yerleştikten sonra fiatler düşer» diye beklediler. , Bizim ahbaplardan biri de, bilmem bu iki sebepten hangisinin tesirile hâ- lâ sayfiye işini halledememiş. Yaka- ma yapıştı: — Ben kendi başıma kaldıkça bu işi halledemiyeceğim. Haydi, beraber gi- delim de bugün Boğaziçinde bir yalı bulalım. Vapur Anadolu kıyısından ileriler- ken bizim ahbap mütemadiyen pen- cereden uzanıyor, telâşla haykırıyor: — Eyvah, şu yalı çok güzel amma, pencerelerinde perde var. Her halde tutulmuş. Biraz daha ilerliyoruz: — Ayyyy... Allah aşkına şu yalının güzelliğine bak. Vallâhi kirası kaç li- ra olursa olsun derhal tutarım, Ve lâ- kin bizden daha açıkgüzler var. le men kiralamışlar, Üsküdardan epeyce ileride bir iske- leye çıktık. Kaldırımlarını ot kapla- muş yolda etrafa bakınarak yürürken çardakhı kahvenin önünden kolları sı- valı, kasketi yana yıkılmış bir deli- kanlı fırladı, önümüze dikildi: — Baylar, yazlık mu arıyorsunuz? — Evet, mevsimlik bir yalı kirala- mak istiyoruz. Müstehziyane güldü: — Abicim, temmuz ayının ortasın- da yalı bulunur mu? Siz o sevdadan vazgeçiniz de, ben size bahçeli, güzel bir ev bulayım, Amma, bahşişimi iste. Delikanlının peşine takıldık. Çi- menlerle örtülü, dik bir yokuşa tır. manmağa başladık, Güneş beynimizi haşlıyor, adımlarımız ağırlaşıyor, ayaklarımız biribirine dolaşıyor... Tır. mandık ta tırmandık. Yokuşun tepe- sinden sağa saptak. Tozlu, dar bir so- kaktan sola kıvrıldık, yana döndük, köstebek yuvasında dolaşır gibi bir hayli kıvrıntılardan sonra çift kanadlı bir kapıdan girdik. Isırganlar, diken kümeleri, çahlarla örtülü kocaman bir bahçe , Susuzluktan topraklar parça parça yarılmış, Çıkrığı kırık ku- yunun ağzını örümcek kapamış. Da- ha ötede camları parçalanmış, çarpık tahta kaplaması çürüyüp dökülmüş, dört yanı payandalı büyük bir ev. Ka. pıya yaklaşırken alt kattaki kırık ka. fesli pencereden yaşmaklı bir kadın başı uzandı, bizi görünce söylenerek geriye çekildi: — Galiba kiracı geliyor amma, bun- ları benim gözüm tutmadı. Doğrusu ya, evime böyle delikanlı kiracıları s0- kamam, Allah bağışlasın iki tane geng kızım var, Ne olur, ne olmaz, Bize ya- Şını başını almış, ağır, uslu kiracılar lâzım. Dilâra... Kızım, haydi kapıyı arala da şu gelenlere: «Ev tutuldu...» deyiver, Kapıyı çok açma, başını da dışarıya çıkarma ha... Zeytin gözlü, beyaz tenli bir genç kız kapının aralığından başını uzattı, Tatlı bir tebessümle murıldandı: — Affedersiniz efendim. Beyhude ... eYalnız, bu eski Bay Amcaya göre!... .. Anlaşılan bu da B. Göbbels'in caki va j a Oi. B, A, — Zannetmemi.. Harp ağır Jıkları altında geride kalanlar bizin,