hiç hiddetlenmiyen diplomatı Hariciye Nazırı lord Halifax, çok İsmi ge- devlet adamlarından biridir. Da- Hariciye Nazırı olmazdan evvel akerelere iştirak et- rupa merkezlerini mi çok duyul Hariciye Nazırı olduktan siyasi faaliyeti artmıştır. i Halifax geçen hafta Milletler Li konseyinin toplantısı mü Cenevreye gitmiş, orada » görüşmeler yapmı ok siyasi muhtelif A betile ik mühi Londraya avdet eder e le İngiliz - Sovyet müzakel deram € e başlamıştır. Lord Halifax Avrupanın en soğuk- kanlı, en sakin diplomatı addedilebi- lir, sinirlendiği, hiddetlendiği hiç gö- İngilterede kendisi için Imendir» denir. »cukken böyle i bir sporcu olmak vücüdündeki ârıza . Bu ârıza rülmemiştir «Tam bir cen d Halifax Gürükü Fakat edem £ olarak doğ- kol hareket ede- . Bunun İçin Ca- iken bütün ar- yapamamıştır. d Halifaxı bunun üzeri- Jinde tah rağmen por okumağa vermiş, diplo- rmiştir. Maamafih bu ârzaya rağmen ş ve binbaşılığa ka- rd Halifax 58 yaşındadır. Asıl ı Edward Vooddur, Sıra ile parlâ- ve Ziraat Nazırı olmuş- Ziraat Nazırı iken ımi valiliğine seç ne lord İrwin unva- Irwin be da kalmış ve çok muvaffak Oradan dönd maras miştir dar sinde miştir. Lord na gir babası Vikont Halifax ölünce nun ford üniversitesin. ur, Şimdi bütün İşini bir ektedir. Sofrada sağ elile et keser, ekmeğini koparır, yemeğini yer Lord Halifax ekseriya lâcivert bir ö giyer, Bibisesi ber daha ziyad parde la be miz olmak- eski modaya ı çok giydiği elbise siyah alondur, ye Nazırı uzün nutuk» nma2, Nutukları beliğ ol. maktan ziyade mantıkidir. Sesi kalın vetlidir. Başlıca zevki hikâye anlatmaktır. Bilhassa harb zamanı- na aid hatıralarını zevkle anlatır, Tefrika No. 20 üns bu seferki kurtuluşunu Öksüz | bulu- | kur. larma le Yoksul'un deniz kıyısında U nuş na ve ar sından a J şunlara ka borçlu idi. Yoksa gemiler borda bor- daya gelip de iki taraf biribirinin üzerine saldırdığı zaman Bekirofun eşe başla tavsiyesile, usulcacık sı atılınca kur muş olmuyordu. Zira Nin gemide bulam komisyoncu Yas- min'in ilk dü Üstü halle an şündüğü ü aramaktı. Çarpışanları kendi 1# bıraktı, arkasından bir bi- meği bile göze aldı, eğildi, so- hlıkla suları ara hile yaklaşmağa başlıyan göl dü. Vaziyetin tanet sey çak ğuk ve sa» reyi gör- eydan verd me- ğı Fakat tam o sırada ayaklarının âltına bir kadar, ağır nişan almıştı cesed yuvarlanıvermiş, kolunu sars- mıştı; kurşunu isabet ettir şti Bunu anlıyarak, bütün gayretile | ikincisini tam hedele yetiştirdi; € ın © Lord Halifax vagon restoranda yemek yiyor, kahvesini içiyor, hesap görüp gidiyor Yazan: REFİK HALİD doğrusu yetiştirdim sanarak ferahla- dı. Fakat gene peşini bırakmamak, kendisi de yüzerek arkasından gitmek, ölüyü yakalamak, görmek, emin ol- mak istiyordu. İşte o sırada sahilden silâhına karşılık, ik kurşun yüzünü seğirterek geçince duraksadı Ninayı kimler himaye ediyordu? Kıyıda bir Fransız müfrezesile karşı- naktan korktu. Bir tecrübe daha yapmak için tekrar attığı silâhlarına mukabele görünce düşündüğüne büs- bütün inandı Ölüsü emperiy diyem olsun! kendi t Fransaya he- Dedi, baktı, canını kurtarmağa ğa 1.N.O. ve V.O, Ninanın başından geçen bu deniz vakasını anlamak İçin geriye doğru | ORD HALİFAX Avrupanın en soğukkanlı, ; gitmek lâzım; tâ, ğını Lübnana | bastığı güne kadı Beyrutun lin bir 1 dairesi arkasında ın ânlar vardır, Ko- misyoncu, z belki de kaçakçı dükkânları, tek odalı veler... k gündüzleri, bilhassa büyük n geldiği günlerde çok ka- rükülü olur; bizim Galata Ye benzer. Ellerinde allı sarı- koşuşan ceketsiz adam- denkler ve balyalar arasında tıkılıp kalmamak, hattâ yam. ru yum taşlara, tramvay raylarma takılıp sürç men bemen mümkünsüz. yazıhanele- re şurup, gazoz, dondurma taşıyan kahveci çıra n da mekik doku- duğu o «0 , Ninanın vapurdan in- diği sabah -mesâjeri Maritim posta- sının geldiği günlere has. fazla bir te- lâş, bir k şma, bir kabarıp taşma halinde idi yazıhar Başında kasket, boynunda fotoğraf makinesi, gözlükleri camlı dolgun bir vapur dumanı eyyah, ayni günde, öğleye doğru bu kalabalığa karışmış, bir dükkân araştırıyordu. Kısa bir ted. kikten sonra yazıhanelerden birinin camına yazılı ismi okudu: Abdennur Yasmin Komisyoncu. Camlı kapıyı itmişti; bir çıngırak sallandı. Kiaftalık piyasi Kuraklık endişesi ortadan kal ihracat faaliyeti devam ediy n zamanlarda piyasayı meşgul eden hadiselerden biri de, orta Ana- doludaki kuraklık meselesiydi. Son günlerde, her tarafa yağan yağmur- lar, kuraklık endişesini ortadan kal dırmışlır. Bu seneki rekolte hakkında kati bir hüküm vermek, son yağan yağmurların zeriyat üzerindeki tesir- lerini anlamak için meteoroloji enstitü. sünün raporlarını beklemek daha doğru olur, Fakat bu raporlar neşre- dilme evvel de, piyasada bir fe- rahlık mevcüd olduğunu kaydetmek lâzımdır Bu seneki rekolte üzerinde durmak icab ederse, şu malümatı vermek im- kânı vardır, Cenubi Anadolu vilâyet- lerinde mahsul idrak edilmiştir. Ada- nanın arpa mahsulü bir ay evvel pi- yasaya arzedilmiştir. Geçen hafta da buğday mahsulü piyasaya çıkarılmış” tı, Adana buğdayı evsaf itibarile Is- anbul piyasasının istihlâk etmediği buğdaydır. Bu itibarla beyaz ekmek imalinde pek az sârfedilir. Bu, buğ- day daha ziyade Suriye, Filistine sa- tılmaktadır. Orta Anadoluya gelince, ilkbahar zer yağmursuzluktan müteessir olmuştur. Halbuki kışın yapılan zeriyat biraz kemale ermiş- tir. Şarki Anadoluda kuraklığa dair bir şey işitilmemiştir. Alâkadarların söy- lediğine göre şarki Anadolude buğ- day zeriyatı diğer senelere nisbetle fazladır, Demiryollarımızın Cümhu- riyet bayramında Erzuruma varaca- ğı için bu civarın buğday sevkıyatı da temin edilmiş olacaktır. Bunu bi- len zürra fazla sevkıyat imkânı kar- şsında zeriyat sahasını arttırmıştır. Son yağmurlar kuraklık hadisele- rine tesiri olsa bile, şark vilâyetlerin- deki fazla zeriyat, bunu telâfi edebi- lecek derecede addolunabil sen bahsettiğimiz kuraklık leri de umumi bir mahiyet almamıştır. anm vaziyetine gelince, son yağmurların en ziyade p zeri” yatına tesiri olr Trakyada pon- car mıntakaları sulak arazide olma- dığı için, buralar da yağınura ihtiyaç vardı. Son yağan yağmurlarda bu ihtiyacı temin etmiştir, Trakyada kuşyemi İstik dır. Eğer b yağmur yağ sulü de daha ber Dış ticaretimize bir bakış Türkiye - Almanya münasebetleri, bir taraflı olarak de tedir, Bir taraflı tabirini şu suretle izah et- mek lâzımdır: Alman firmaları, piya- sadan hububat, m sebze, hattâ deri parçaları deri kazıntısı bile ak maktadırlar, Fakat Almanyadan si- pariş yapmak biraz güçleşmiştir. Ak alı cer selâtı az- Trakydya i olacaktı İçeride âdi tahtadan bir yazıhane başına geçip uyuklamakta olan bir adam başını Kaldırdı ve girenin yüzü- ne tanımadığını anlatan tavırla bak- sanıyordu ki, arapça: âmüâleyküm ya Abdennur! Dedi ve başka mânaya delâlet etti- atmak isteyen bir ağır telâf- fuzla ekledi Sana amcanın oğlundan haber getirdim. — Haberini bekliyordum, Sefa gel- din, hoş geldin! Biribirlerinin ellerini, dostça, can- dan sıklılar Küçük bir süküt; karşılıklı derin bir bakış... Yalnızız! Dışarıdaki gürültü, kendiliğinden kapanan yaylı kapıyı ve camekânı an- cak bir uğultu halinde geçiyor. — İşte emanet! yyah bunu söyledi ve cebinden bir mavi zarf çıkarıp komisyoncuya uzattı, Komisyoncu zarfı açmadı; şöyle sor- du: — Turuncu ışıkta açacağım, değil mi? Evet; madem ki, kâğıdı renktedir, Ayni oteldesiniz, tabii. Ayni otelde ve yan odada... Sa- bahki barekâtından me öğrendiniz? mavi man fabrikaları, madde dimi eden malzemeyi hususunda müşkilât çıkarıyor mir boru, çivi imalinde kullar imir kalemler, her nevi det me vesaire... Bundan başka | hâle gelen demir âlât ve & teslim şartları uzun vadelere k mıştır. Diğer taraftan Almanyadan getirmek için böyle bir müşkili tur. Bühass ünlü, pamuklu Jar... Halbuki piyasanın daha madeni ve kimyevi eşyaya İl vardır Geçen hafta da ya Fransa ile ticaretimizde yeni İ alâmetleri Türk şirk leri, Ankaraya gidi vekâletleri erkânı ile tem mışlardır. Bu temaslardan iyi celer elde edilmiştir. Franco - şirketi Türkiyeden fazla mal â Osmanlı borçlarını daha kışa b manda ödemek imkânlarını arâ tadır. İngiltere ile ticaretimizin arti na dair ümidler kuvvetleniyor. san, İhracat maddelerimizi vaziyeti İhracat mevsimi bitmiş ol beraber, geçen seneki mahsul Ü ne satışlar yapılmaktadır. Mast bu seneki mahsulün bir kısmı d rak edilmiştir. Bunlardan tiftik) sulü, mayıs ortalarma doğru pi) ya arzedilmişti. Bu senenin yeni sulünden arpanın da satışa çık dan yukarıda bahsetmiştik. DE oluyor ki, geçen seneki mallari seneki mahsulün bir kısmı bir # gelmiştir. Bu itibarla piyasa, ikİ racat mevsimi arasında kali Daha ziyade ihracat mevsimi sinde bulunu; Son günlerde satışı hararetli surette devam eden maddelerde de, tütündür. Türk tütün Vİ şirketi, Mısıra mühim mikdardi tün satış Diğer taraftan kuzu der tı artmaktadır. En ziyade Alm ya... Bundan başka Fransadan bakla talepleri başlamıştır kuru bakla istihsalâtı fa aya bu senenin kuru iz gelmemiştir. Paderevski Avrupaya döf Bern V (A.A) merikadâ ığı buhr geçiren * ve eski Leh Başl Havra çıkmıştır. Or ndaki köşküne gidöl Yarım saat evvel aldığım # mata göre otelden bir arabaya W ler, ho Komiserliğe gittiler. Ki istihbarat reisinin odasında yirm& kika kaldıktan sonra Tata ri yayan, Kook acentesine uğradı. Ö çıktılar, Fransız ajanı Karabet * ye girdi. Takipte kusur yoktur. Mersi, yoldaş! «G, P, U.s nun sd, N. O.» teşk «V, O.» şubesine mensup bu © kıyafetli yoldaş Suriye ve Lü ajanından, ikindi üstü evinde t€ buluşmak üzere ayrıldı. Abdennt” ceketini sırtına geçirdi, zarfı yal bine koydu, kapıyı kilidlemek zaf tine bile katlanmadan, rahat te) dışarı çıktı. Yazıhanede lüzums fıdlardan başka ne vardı ki... 7 açılıp okunması tehlikesi de y” Zira içindeki mektup develope memiş bir negatif pelikül idi, Su kapalı hususi iç kâğıdlı zarf açıl” maz, yani ziya görür görmez $İ kaybolacaktı. Onu ancak bir eş Duvar» da, hem de kırmızı ışık al da değil, turuncu ziyada işlem€”) zım gelirdi. «G, P, U.» nun Gepf duğunu hepimiz biliriz: Gizli K© nist polis teşkilâtı... Bu teşkilât nın balefiğir. (Arkas