Mecliste dünkü müzakereler (Baş tarafı 1 inci şahiyede) Birmen, maddenin muayyen bir mes- ge mensub olan bazı vatandaşları #h tabil haklarından mahrum etmel- olduğunu söyledi ve bilhassa bu ü afradın talim ve terbi- meşgul olmuyan askeri hâkim, mütalâasında bulundu ve mâddenin Öeğiştirilmesini istedi. Aüliye encümeni müsbata muhar- #ri Kocaeli mebusu B. Salâh Yargı, muvazzaf subaylarla mensubini a# keriye arasında vazife ilibarile bazi farklar mevcud olsa dahi, bunların, ordunun bir uzvu olduklarını unut- mamak lâzımgeleceğini söyledi ve Ad- Niye encümeninin ne.gibi mülâhaza- larla bu projeyi kabul ettiğini an- lattı. Sıvas mebusu B. Abdürrahman Na- ci Demirağın bir sualine cevap veren Mini Müdafaa encümeni mazbâta muharriri Erzurum mebusu B. Şük- rü Koçak, askeri memurların nasıl yetiştirildiklerini izah ederek dedi ki; — Evvelce askeri memurlar alay- dan yetiştirilirdi. Şimdi ise Harp oku- hına ve askeri liselere devam eden ta- lebelerden bedeni kabiliyetleri olmı- yarar arasından yetiştiriliyor. Aske- M4 memurların diğer bir kısmı daha vardır ki, onlar da ihtiyat zabitliğin- den gelmişlerdir. Bu gibiler bu kânu- nun hükümleri haricinde tutulmuş- tur, Ankara mebusu B,.Yahya Gaellib Kargı bu kanunun evlenme yaşlarını tahdid eden kanunu medeni hüküm- leri ile nasil telif edileceğini anlıyama dığını, hukukcu mebuslarımızın bunu izah etmelerini istedi. Evlenmek için izin almak lâzım Adliye encümeni mazbata muhar- Biri B, Salâh Yargı ahkâmı unumi- yenir mahfuz olduğunu syliyerek dedi ki: — Bunlar evlenmek içinizin al- mak mecburiyetindedirler. Şayed izin almadan evlenirlerse evlenme akid- leri batil addediimiyecektir. Yalnız askeri ceza kanununun bir maddesi- ne göre ceza göreceklerdir. Rize mebusu B, Füad Sirmen, bu proje hükümlerinin askeri memurlara teşmil edilmemesi hakkındaki nokta nazarına verilen cevabiarın kendisini tatmin etmediğini söyledi ve madde- nin değiştirilmesinde ısrar etti, Ankara mebusu B. Mümtaz Ökmen wlenmek ahkâmından mahrum elan &du mensuplarının sayısı hakkında isahat verilmesini istedi Milli Mildafaa encümeni mazbata muharriri ve Erzurum mebusu B. Şükrü Koçak, Encümende bu husus- ta bir malümat olmadığım söyledi. B, Mümtaz Ökmen bu süali neden sorduğunu izah ederek dedi ki: — Evlenmeleri meneğilen orduya mensub zabit ve askeri memurların sayısı çok mühim bir yekün tutuyor- da, genç ve dinç zümreye mensub va- tandaşları bu yaşta evlenme hakkın- dan mahrum etmek doğru değildir, Nüfusun arttırılmasını isti Çanakkale mebusu B. Ziya Gevher: — Askerliğin elbette bir hususiysü vardır. Ve bundan dolayıdır ki bu madde teklif ediliyor, Eğer biz, nüfu- san artırılmasını, çocuk Yetiştirilme! Ani istiyorsak kanuni bir teklif yapa» am ve sivil memurları çocuk doğurt- mağa mecbur edelim, (Gülüşmeler) Tokat mebusu B. Emin Aslan; — Nişanlı subayların vaziyeti kur- tarılmalıdır. Encümen bunlar için ne düşünüyor? Bursa mebusu B. Şevki'Uludağ: — Bilhassa genç zabitlerin evlen. melerinin kayıd altına alınmasını doğru buluyorum. Fakât üstteğmen olduktan sonra evlenebilmelidirler, Bundan sonra gerek B, Fusd Sir- menin, birinci maddenin: encümene iade edilmesi hakkındaki takfiri reye konularak ve gerek lâyihanın 2, 3, ve 4 üncü maddeleri kabul edildi. Denizyolları ve limanları işletme umum müdürlükleri Bundan sonra devlet demiryolları ve limanları işletme umum müdür- Miklerinin teşkilât ve vazifeleri hâk- kindaki kanun Jâyihasının müza- keresine geçildi. Encümenin kanu- pun müstacelen müzakeresi hakkın- daki tekliti heyeti umumiyece tasvib edildi. Maddelerin müzakeresi sırasında söz alan Çanakkale mebusu B. Ziya Gevher Etili, umum müdür müavin- lerinin denizci olup olmıyacaklarını sordu. Münakâle Vekili B, Ali Çetin. kaya, umum müdür muavinlerinden birisinin idari ve diğerinin teknik iş- lere bakacağını söyledi, B. Ziya Gevher Etili, umum müdür kim olacağını sordu. B. Ali Çetinkaya, umum müdürün umumi vaziyete hâkim olmasının 8805 olacağı cevabını verdi, B. Ziya Gevher Etli; — Bir vakitler yarı dünyayı keşfe kâdar giden Türk denizelliğinin bu- günkü hali elbette ki hüzün veriyor... dedi ve denizciliğimizin denizden an. Uuyana birakılmasını istedi, B. Ali Çetinkayanın cevabı Söz alan hatiplere Münakalât Ve- kili Ali Çetinkaya şu cevabı verdi; <Arkadaşlarımla âyni kanâatte de- gilim, İdare işi memlekette ehemmi- yet verilecek bir vaziyettedir. Her işi teknik hususiyeti, mali hususiyeti ve sair hususiyeti itibarile mütehassısi- nı bulup ta tavzif etmek zamanında değiliz. Şahsi kanaatim budur. Bir defa bir idarede otorile, inzibat ve dürüsti esas olması kanaatindeyim. Onun için böyle mühim bir teşkilâtı yaparken benim noktai nazarıma mü- vafık bir alamı.aramak mecburiye- tindeyim. oKendilerinin dedikleri gibi teknisyen bir denisci nu- lacağım diye uğraşırsam, belki buk mağa imkân olmuyabilir. Evet tekni- Siyen adamlar vardır, Fakat işin şü- mul ve hususiyeti itibarile geniş gö- rüşlü ve iyi düşünceli ve insanları ida- re kabiliyetini haiz bir adamın başla bulunması lâzımdır. Yalıız bu iş için değil, umum işler için böyle düşünü- yor ve mütalâalarına iştirak etmiyo- rum. Bununla beraber herkesçe ma- lüm olduğu gibi, bu müessese de bir- çok kısımlara ayrılmıştır. Yeniden tanzim ve tahkim edilecek bir idare için her halde dediğim evsafta bir adam İşin başına koymak lâzımdır. Düşündükleri mülâhaza, meselenin aslını alâkadar eder bir şey değildir. Çünkü o adamın emrinde çalışan ay- rı ayrı teknisiyenler olacaktır, Fenr# kısımlar onlar tarafından idare edi- lir. Müdür bizzat kendisi her işi kendi kafasile idare edecek değildir. Bunu t#ndeyim. Kendilerinin o dedikleri çesinde göreceksiniz» B. Ziya Gevher EMİ, tekrar söz ala. rak dedi ki: — Donanmanın idare işleri yok mu- dur? Donanmamızın başında bulu- nan bahriyelilerimiz idare işlerile uğ» raşmazlar mı? Hatip, ticareti bahriye işlerimize bir milli müdafaa işi kadar ehemmi- yet verilmesi icab edeceğini tebarüz ettirdi. Bundan sonra madde reye konuldu ve aynen kabul edildi. Meslek erbabının terfihi Diğer maddelerin müzakeresi sıra- sında B. Ziyn Gevher Etili tekrar söz aldı. Denizyolları idaresinde çalışan meslek erbabı namına B. Ali Çetinka- yaya iltica ettiğini söyledi, bunların merhameti celbedecek vaziyette bu- lunduklarma nazarı dikkati çeke rek terfihlerini temenni etti, B. Ali Çetinkaya: — Sayın arkadaşımız temenniler- de bulunurken, ben de Maliye Vekili arkadaşımızın yüzüne baktım. (gü- lüşmeler). Bütçemizi tesbit ve takila ettiğimiz zaman her halde kendileri teshilât gösterirler. İaşe, küçük mü- lâzim ve kaptanların terfihi teklifle- rine tamamen iştirak ediyorum, Teç- hizat teklifinde bulunuyorlar. Söyle- dikleri gibi bu meseleleri halletmek bunlara bir nizam ve intizam vermek ve bu meslek mensuplarını Az çok menun etmek bizim de arzu t- tiğimiz bir şeydir. (Alkışlar) B. Ziya Gevher Etli: — Sayın vekile teşekkür ederim. Ayni sözü, şimdi de Maliye Vekilinin ağzından dinlemek isteriz. (gülüşme- ler) Maliye Vekili B. Fuad Ağralı: — Hiç şüphesiz ki, buyurdukları nokialar ve zâruretler nazarı dikkate alınarak hepsinin teminine çalışıla- caktır, Bundan sonra diğer maddeler mü- zakere edilerek kanun aynen kabul edildi. Mili müdafaa mükellefiyeti hak- kındaki kanun lâyihasının müstace- len müzakere edilmesi umumi heyet- çe kabul edildikten #onra projenin maddelerinin omüzakeresine geçi di. Projede bu mükellefiyetin kimler hakkında tatbik edileceğinin tasrih edilmemiş bulunması, uzun münaka- şaları mucib oldu ve projeye şu fıkra- mn eklenmesi heyeti umumiyece tas- vib edildi. «On beş yaşından aşağı ve diimiş beş yaşından yukarı olanlarla mall ve sıhhati muhtel bulunanlar, balıma muhtaç çocuğu olan ve gebe olan ka- dınlar şahsi mükellefiyete tabi tuful- mazlar.» Bundan sorra kanunun diğer mad- deleri müzakere ve kabul edilmiştir. Büyük Millet Meclisi cuma günü sa- at 15 te toplanacaktır. “Hatay, Türklere derhal iade edilmelidir,, (Baş tarafı 1 inci sahifede) Müteakiben Fransız muhabiri, Hi- #itlerin memleketi için Hatayın Tür- kiye için haiz olduğu büyük ehem- miyeti, ve milâddan iki bin sene ev- vel Hititlerin, Sümerler ile beraber Türk milletinin iki kolunu teşkil et- miş olduklarını, Hitit aslan heykel- lerine Ankaranın geniş caddelerinde sik sık tesadüf edildiğini kaydettik- ten sonra devamla diyor ki: «Modem Türkiye, binlerce senelik medeniyetini isbat eden bu heykelle- ri gurur ve iftiharla gösteriyor. Yal- nız bu hadise, Hitit vatanımı Türki- yeye iade etmek hususundaki dos- tane jestimiz, bizim takdir edemiye- ceğimiz bir kıymet kazanıyor değil mi? Fakat mesele yalnız bundan iba- ret değildir. Bu sancağın 100,000 nü- fusunun büyük ekseriyeti Türktür. İskenderunun 20,000 nüfusundan 16,000 i, Antakyanın 35,000 nüfe- sundan 30,000 i Türklür, Erazinin ekserisi Türklere aiddir ve kendileri tarafından işletilmektedir. Binaena- leyh kablettarihi hakka milliyet hak- kıda inzımam ediyor. Biz öledenberi milletlerin bizzat kendi mukadderatlarını serbesçe tar yin etmek prensipini müdafaa etti- ğimiz cihetle, Suriye idaresine tabi dak halkının açıkça. İzhar edilmiş olan bu arzusuna lâkayd kalamayız» Fransız muhabiri, bu meselenin hallile Fransa ile Türkiye arasında- ki yegâne münaziünfih noktanın da leri de vardır. Türkiye - Suriye müş- terek hududu 800 kilometre uzun- luktadır. Bu hudud boyunca uzayan Türk şimendifer hattından Suriye münakalâtı da istifade ediyor. Bir Türk dostum, -haklı veya haksız stratejik hiç bir vaziyetin ve askeri hiç bir tedbirin bu derece (uzun olan hududun Suriyeye aid olan kısmının emniyetini temin edemiyeceğini ye- güne ve en mükemmel garantinin ve hudud masuniyetinin Türk dostluğu olduğunu bana söylüyordu. Türk oil. leti, kendi Şefinin ağzından Hatey İ leklerini okuduk ve tekliflerini İ dük; şahsan erdiğimiz kanaatlerir. ba- İ ları şunlar oldu: Yeni yolumuzda (Baş tarafı 1 inci sahifede) O yerde bu esaslardan tegafül edile- rek söylenen gözlerin çoğu, kelime iş- rafile zaman ziyanından başka bir şeye yaramaz. Şu sebepledir ki kan&- atlerimizi gene bir takım prensip ışık» ları altında aydınlatmağa (çalışaca- dir. Eski zamanların (itfaiye) teçhiza- tanı pek iyi hatırlıyanlar aramızda yok değildir. O vakitler kullanılan hortumlar o kadar haraptı ki, yan- gın yerine sevkedilmek istenilen su birçok sokakları ırmak haline getirir, fakat asıl ateşin karşısında gayet za- yıf ve kilayetsiz kalırdı. İnanalım ki ferdle hükümet, gerek büyük mili vazifeler, gerek her günkü âmme me- salihini başarmakta biribirinin ger- çekten yardımcısı ve şuurlu hayırha. hı olamadıkça, resmi ve gayrı resmi enerjimizin en mühim kısmı boşubo- şuna akıp gitmekten tamamile kur- tulamaz. Peki amma bu kolay mı de nilecektir. Hemen cevap veririz ki ha- yır! Zaten bu ziyanın önüne geçmek- teki zorluk değil midir ki, idare ma- kinesini, kendisinden pek sık şikâyet edilir bir cihaz hâlinde tutmuştur. Fakat ikinci cevabımız birincinin ar. kasında bulunuyor: Zor, imkânsız mânasına gelmez! Bunu hiç unutmamalıyız ve dalma hatırda tutmalıyız ki, biz güçlüğü ba- kınından bu işin fersah fersah ileri- 8inde bulunan nice dâvaları hallet tik. Acaba idare teçhizatını daha mik tekâmil bir mertebeye çıkarmak hu- susundaki başarılarımız niçin diğer bir takım inkilâplar deresesinde bizi memnun edememiştir? Tereddüd et- meden söyliyebiliriz; çünkü ikinci dâ- va, içine muhtelif mahiyette birçok âmil karışan meselelerden biridir ve bilhassa takip fikri, metod fikri ile devam ve intizam melekelerinin bir cemiyette artmasına, gürbüzleşmesi- ne ihtiyaç gösteren bir husustur, Cümhuriyet Halk Partisinin son kurultayı, bu mevzu üzerinde bizi pek çok düşünmeğe davet eden man- zaralar gösterdi. Sayın murabhasla- rın uzak, yakın birçok yurt köşesi hakkında söylediklerini dinledik, di- gör- 1 — Ferd ve cemiyet biribirine kâ- fi derecede yakın değildir. Bunlardan hiçbirisi, diğerini adamakıllı anlama- ğı bilmiyor. Şu sebeple halkı aydın- latroa uğrundaki Parti teşebbüsleri hem pek yerinde, hem de çok büyük özenle genişletlimesi, kuvvetlendirik mesi zaruri olan işler arasındadır. Sırp - Hırvat müzakereleri Yugoslavya Başvekili «mü- zakere devam edecektir» — diyor. Belgrad 7 A, A) — Pravda gazete si, Başvekil Tzvetkoviteh'in, bir ınu- harririne verdiği beyanatı neşretmek- tedir: Bu beyanata göre, Sırplarla Hırvat- lar arasında bir anlaşma husulünün Sırp, Hırvat ve Slovenlerin menfas- ine olacağını ve bundan dolayı bu anlaşmanın elde edilmesi lâzımgek diğini kaydettikten sonra şunları ilâ- ve etmiştir: — Maçek ile yapılan müzakereler inkıtaa uğramamıştır. Bu müzakere- ler, devam edecektir. İki tarafta da hüsnüniyet mevcuttur.» birden daha iyi bir surette temin edi- yor. Bu mütalâaları kaydediyorum. Meselenin biran evvel halli - esaslı noktalarında aktedilmiş olan bir iti- lâfın kaleme alınmasına sureti tesvi- ye demek caiz ise - lehinde olan di- ğer mülâhazaları dn kaydediyorum. Yalnız Suriyedeki (omenfaatlerimiş mevzuubahs değildir. Türkiye Ak manyadan başka diğer memleketlet ile de ticari münasebetlerde bulun» mak mecburiyetindedir. «Ticarete kelimesinin fransızcada mal müba- delesi ve kültürel münasebetler diye iki mânası vardır.a 2 — Devletçilik prensipini umde bilen Cümhuriyet rejimi taşların yalnız hakkını yerin$ vatana karşı vazifelerini de daha geniş mikyasta öğretm buriyetindedir. 3 — Haklı, şuurlu ve mü iktisadi! kuvvetler, toprağımızd tandaşı yalnız sömürmeğe çali memlekette bir nevi iç müs lik kurmağa kalkışırsa, bu £i behemehal kahretmelidir. bunlar memleketin en büyük üzerine saldıran bir takım veb ropları, hatiâ seretanlardır. gözleri milerim nankörlükle zası olarak kör olmalıdır. 5 — Memlekette cismani ve ki terbiye mefhumları gerçek asır mânelarile anlaşılmak eder, Zira birçok emek ve rağmen birçok gencin henüz kudret kazanmadığı gibi, m kuvvet kaybetmekte olduğuna let eden hâdiseler az değildir. Memleketin adliyesine, zit sıhhatine, ticaretine ve saires birçok hususa ait müşahede ve IMhazalar, dikkatimizi hep su # lar üzerinde biriktiriyordu: — Vatandaşta her nevi şuur ha derinleşmesi ve içtimai ah! ciyenin iyice gürbüzleşmesi li Diğer bir hakikat te pek si rünüyordu, Anlaşılıyordu ki, m müraâkâbenin daha uyanık ve olması icab ediyor. Ve gene ari yordu ki, bu mürakabeyi cidden dalı ve verimli kılacak en haki sur, ancak mürakabe edenle eğ gerçek bir irfan ve mütekabil b yırhahlık içinde çalışmasıdır. Erdiğimiz son kannat, öted mevcud bir İmanımızın içimizde lâbetini arttırdı; Gerçek demokrasiye her gün” samimiyetle hürmet etmek me yetinde olduğumuzu yeniden £ Bu vecibenin emrettiği ilk meydandadır: Her türlü demagojiden şiddetli. çınma! İşte böyle bir zihniyet içindef geleceğe doğru yol almak istiyo Fazıl Ahmed Almanya -Letonij| Almanya- Esto Berlin 7 (A.A.) — Alman - ademi tecavüz paktı saat 10; Hariciye Nezaretinde Letonya YE manya Hariciye Nazırları t imza edilmiştir. Birkaç saniye sonra Estonya manya Hariciye Nazırları Alman