POLİTİKA Danzig ve Koridor meselesi B. Bitler Danzigin Almanyaya ilhakını ve Lehistanın deniz yolu olan Koridorun üzerinde şarki Prusya ile asıl Almanyayı birbirine karada doğ- rudan doğruya raptedecek hususi otomobil hattının Almanya tarafından yapılmasını istemişti. Bu talepler karşısında Lehistan kısmi seferberlik ilân etmiş ve İngiltere ile karşılıklı teminat esası üzere bir anlaşma yapmış ol- duğundan bütün Avrupa politikasında gerginlik hasıl olmuştu. Fakat iki taraf da daha ileriye gitmediğinden ve polilikalarından mesul devlet adamları müzakere kapısını açık bıraktıklarından gerginlik vahim neticelere varmamış ve bir fasıla ve muvakkat bir sükün devri başlamıştı, Bu müddet zarfında Lehistan İngiltere ile anlaşmasının esaslı ve devamlı bir muahedeye bağlamağa çalışmıştır. Bu müzakereler henüz neticelenmemiş- tir. Diğer taraftan Fransa ile mali ve ticari müzakerelerde bulunarak mühim istifadeler temin etmiştir. Fransa; Lehistana vereceği harb malze. mesi için mühim bir istikraz vermiş ve yarım milyar franklık Lehistan ma- hn almağa razı olmuştur. Danzig üzerindeki Milletler Cemiyetinin hâki- miyet ve kontrol hakkının ilgası yahud tadilini bu defaki toplantısında mü- zakere eylemesi lâzımgelen Milletler Cemiyeti konseyi fevkalâde komiseri İsviçreli Burekhard'ı tekrar Danzige göndermeğe ve kendisinden bir ra- por islemeğe karar vermiştir. Milletler Cemiyeti komiseri doğruca Danzige gitmeyip evvelâ Varşovaya uğramış ve Hariciye Nazırı B. Beck ile görüşmüştür. Bu ziyaret Almanya- da fena tesir bırakmıştır. Diğer taraftan Danzig hükümeti; şarki Prusya bududunda Lehli gümrük muhafaza noktasında Grübner isminde bir al- manın ölümile neticelenen hadiseyi büyütmüş ve bu almanın ölümüne se- beb olan Lehli diplomasi mümessilin şoförünün teslim edilmesinde israr etmiştir. Lehistan hükümeti ise kendisi muhakeme edeceğini ileri sürerek şoförü Danzig zabıtasına vermemiştir. Danzig hükümeti erkânı bu hadise- lerden sonra bu serbes şehrin Almanya ile birleşmesi zarüri olduğunu açık tan açığa beyan etmektedirler. Bir taraftan da Almanya gazeteleri Koridor yolile şarki Prusya ile Ak manya arasındaki muvasalanın Lehli memurların müdahalesi ve müma- naalı yüzünden sekteye uğradığını iddia ederek Koridor meselesinin halli zarüri olduğunu beyan ettiklerinden buhran şiddet bulmuştur. Avrupa sulhünün en nazik bir yarası tekrar deşiliyor demektir. AKŞAM Adalet yerini buldu Çanakkalede tüyler ürpertici bir cinayetin failleri bir erkek bir kadın idam edildiler Çanakkale (Akşam) — Biri kadın biri erkek iki idam mahkümu hak- kındaki hüküm salı günü infaz edil miştir, İlam mahkümlarının işledik- leri cinayetin tafsilâlı şudur; Eceabad kazasına bağlı Turşun köyünden 30 yaşlarında Âdil Gürel bundan dört sene evvel ayni köyden Mehmed Savaşın kızı Selime ile ev- lenmiş, bir müddet sonra kaynanası Didarla Âdil arasında bir aşk mace- rası başlamıştır. Bunun farkına va ran Mehmed Savaş ölünceye Kadar kendisine bakmak şartile bütün mal ve mülkünü Mehmed Ali adında birine bağışlamıştır. Buna fena halde kızan Didarla, Gazino, eğlence yerleri tarifeleri Belediye İktisad müdürü B. Saffet, gazino ve eğlence yerlerindeki tarife- leri ucuzlatmak üzere dün de tedkik- lerde bulunmuş ve bir çok yerlerin tarifelerinde tenzilât yapmıştır. Şimdiye kadar müşterinin verdiği yüzde on garson bahşişi gürsona ve rilmiyerek doğrudan doğruyu mües- sese kasasına giriyordu. İktisad mü- dürünün aldığı ledbirler üzerine bun- dân sonra yüzde on bahşişler garson- lara verileceğinden ve garson kulla- nılan her yerde yüzde on bahşişlerin doğrudan doğruya garsonlara verile- ceğine dair lâvhalar konacağından müşteri ücret Jistesinden fazla bir para vermiyecektir. Bundan başka (Akşam) ın (Dik- katler) sütunundaki temenni de Be- lediyece nazarı dikkate alınmıştır. Buna göre bir gazinoda ilk içilen bir kahve için alınacak ücret, ikinci bir kahve için muteber olmıyâcaktır. Bu usulün şimdiden tatbikine başlan- mıştır, Hazine bonolarına mukabil tediyata başlanıyor Merkez bankası ay başından itiba- ren gayrimübadillere verilen hazine bonolarına mukabil tediyata başlıya- caktır. Kurbağalıderenin temizlerimesi Kurbağalıdere ağzının temizlenme- sine haziran İçinde başlanacaktır. Şir. keti Hayriyeden temizleme tesisatı alınması üzerinde Belediye ile Şirket arasinda anlaşma olmuştur, Kurbağalıderenin ağzı köprüye ka- dar temizlenecek, bir kanal açılacak ve derenin kenarları da tanzim edile- tektir. Temizlenme işinin bir ay zarfın- da Ikmaline çalışılacaktır. damad Âdil söz birliği ederek gece tarlada uyuyan zavallı Mehmed Sa- vaşı kıskıvrak bağlayıp boğmüşlar ve cesedini çuvala koyup evlerindeki zahire ambarının altına gömmüşler- dir. Âdilin karısı Selime vaziyetin far- kına varmışsa da annesinin tehdidi Üzerine bir müddet susmuş, nihayet Çanakkaleye geldiği gün hadiseyi zabıtaya haber vermiştir. ii Didarla Âdilin muhakemeleri bir senedir devam ediyordu. Salı sabahı şafak sökerken her İkisi de Saat ku- lesi meydanlığında asılmış ve bu su- retle adalet yerini bulmuştur, İki yangın başlangıci Gâlatada Mertebani sokağında Hü- lüsibey hanının bir katında terzi Ni- konun atelyesinde ütüden yangın çık- mış, vaktinde yetişen itfaiye tarafın- dan söndürülmüştür. Kumkapıda Değirmen sokağında B. Bimen'in evinde mutfakta kızıdırıl- makta olan yağın parlamasile bir yangın başlangıcı olmuşsa da derhal haberdar edilen itfaiye vaktinde ye— tişerek ateşin genişlemesine mâni ol- muştur. Pencereden atlayıp ölen ihtilâs suçlusu Bir kaç gün evvel bir ihtilâs suçun- dan dolayı hakkındaki tevkif karari- İ le tevkif edilerek polis müdiriyetine gönderilen Fettah adında biri pence- reden atlayıp kaçınak isterken düş- müş ve ölmüştü. Bu hadise etrafın. da adliye tahkikatına el koyan müd- deitimumi muavinlerinden B, Turgud tahkikatını bitirmiştir. Neticede bu ölüm vakasından hiç kimsenin mesü- liyeti olmadığı anlaşılmıştır, Bir şoför otomobili taşlıyan çocuğu yaraladı Mustafa isminde bir şoför, idare sindeki otomobille Sirkeciden geç- mekle iken on yaşlarında Saffet is- minde bir çocuk otomobili taşlamış- tır. Şoför Mustafa buna kızmış, oto- mobili durdurmuş ve bu sefer ken- disi yerden bir taş alarak çocuğa fırlatmış ve başını yarmıştır. Çocuk bü acı ile bağırınca yoldan geçenlerden Hamza İsminde biri işe müdahale etmiş, bu sefer Hamza şoförü dövmüştür. Bu şekilde iş bü- yüyünce polise eksetmiş, polis hep- sini yakalıyarak mahkemeye sevkey- lemiştir, ünya biz niçin korkmayız ? / Yazan : Bunün birçok cevabi olabilir. «Biz bundan daha güç he varlalar atlattık» denilebilir. En güç şartlar ve en büyük mahrumiyetler altında dahi bu mem- leketin istiklâlini korumuş olan kah. raman ordu ve askerlerimiz gösterilebi. lir. Nihayet bülün memleket halkının dünyaca tanınmış vatan severliği ile- ri sürülebilir. Bunların hepsi çok doğ- rü sözlerdir. Fakat bir de son ittifak- larımızın ve coğrafi durumumuzun bize hazırladığı yüzdeyüz emniyetli bir vaziyet vardır ki, ben bunu asker. lik bakımından izah edeceğim. Filhakika bu vaziyetin asker! mâ- nası tam olarak anlaşıldığı zaman bü- tün Türk vatandaşları kendi yurdları- nın, büyük devletlerinki de dahil ol- mak Üzere, Avrupada en emin, en az tehlikeye maruz ve istilâsı hiç de mevzuu bahis olamıyan biricik mem. leket olduğunu görerek huzur ve sÜ“ künleri bir kat daba arlar, korkusuz Tukları bir kat daha fazlalaşır. Haritaya bâkalım: Türkiye nereden tarruza ve istilâya maruz kalabilir. Bu tehlikeler dost Rusyadan, mütte- fik İran, Irak ve Fransız Suriyesinden gelemez. O halde şark ve cenup emindir. Garpta Akdeniz ve Ege denizi vardır. İngiliz ittifakı baki kaldıkça buralar. dan en ufak tehlike mevzuu bahis ola. maz. Zira Çanakkale misalide bize gösterdi ki, deniz teşebbüsleri çok güç- tür, yorucudur ve böyle bir teşebbüs yapabilmek için denizde mutlak ve kâ- hir bir hâkimiyet ister, Yani Akdeniz- de bizi tehdid edecek kuvvet o kadar kuvvetli olmalı ki, o denizlerde görün. düğü zaman Türk ve müttefiki İngiliz filosu saklanacak delik aramalıdır. Aksi takdirde deniz teşebbüsü yapıl- maş, yapılırsa bunu yapan kuvvetle- İ rin intihara sevki demektir, Sayın okuyucularım da pekâlâ bi- liyorlar ki, iş şimdi tamamen aksidir. Yani bir harp halinde Türkiye ve mütlefiki İngiltere ve dolayısile Fran- sa donanmaları Akdenizde göründü- ğü vakıt kaçacak delik aramak başka donanmalara düşecektir. Bu sebeple Çanakkale ve Trakya sa- hilleri de dahil olmak üzere bütün sa- hillerimizi yüzde yüz emniyetli mın- taka olarak hesaba katabiliriz. Karadenizde de müttefik ve dostla- rımızdan başka kimse kalmıyor. O hak de Türkiye için kala kala müdafaa edilecek tek bir hudud Kalıyor: Trak. ya, Trakyadaki kapımızı kimi çalabilir? Bu; herhalde müttefik Yunanistan ve- ya dost Bulgaristan olamaz. Bu çal- mada onların emelleri de yoktur. O halde gelecek “düşman Balkanların ötesinden olabilir. Binaenaleyh daha bizimle çatışmadan başka devletler ve milletlerle çarpışıp oraları istilâ et- mesi gerektir. Bizzat kahraman Yu- yosiavyanın ve vatanperver Bulgaris- tanın kendi memleketlerini misafirper- verlikle yabancılara açacaklarını dü- şünmek güçtür. Sonra Boğazlara doğru bu ilerile- meden bizim kadar müteessir ola- cak başka memleketler de vardır: Me- selâ Romanya ve Sovyet Rusya, Bo- gazların düşman tarafından kapandı. ğı gün bu dostlar da muhasara edik miş demektir. O halde bizim hududa doğru böyle bir İlerileme otomatik olarak bu devletlerin de harbe girme. sini ve hattâ bizim hududa gelmeden evvel mütearrızların Balkanlarda ön- lenmesini icap ettirecektir. Bu tedbirlere rağmen ve hattâ çok kuvvetli düşmanın bizim Trakya hu- dudumuza gelip çattığını farzedelim. Bu takdirde vaziyet ne olür? Bü sualin asker gözile cevabı şudur: Akdeniz ve Karadenizde biz ve müttefiklerimiz hâkim bulundukça Avrupanın en kud. retli ordusu dahi Boğaziara varmadan Türk ordusu tarafından durdurulur ve Boğazlar mutlaka muhafaza edilir, Anadolu karasına tek bir düşman ne- feri dahi geçirtilmez. Avrupa devletlerinin hududlarını gösterir harita İzah edelim: Bizim Trakyadaki arazimizi kübik bir resim ile gösterir. sek bir müsellesş benzer. Bu müsek lesin kaidesi garp hududumüuzu teşkil eder. Kaldenin karşı tarafındaki siv. | ri ucu da İstanbuldur, İki yan hatlar- dan birisi Ege denizi ve Marmara di- geri ise Karadenizle çevrilmiştir. Bu hususta vaziyet dolayısile bizim Trakya hududumuzdan geri çekildik. çe cephe daralır ve öyle müsaid ve dar yerlere gelinebilir ki, mütcarrız ordu ne kadar kalabalık olursa olsun bu dar sahalarda ancak ve azami üç dört tü- menini, açıp muharebeye sokabilir, Ondan 'ötesini kullanamaz. Bu mah- dud mütearrız da iyi yerleşmiş mü. dafi tarafından ve dalma tardeğdilir, Keza bu gerileme dolayısile düşman- la temasa gelecek olan Gelibolu ya- rımadasını ancak dört kilometre ge | nişliğindeki berzahı da böyledir. Ora-! sı da büyük orduların kullanılmasına | müsaid değildir. Çevirme ve ihate tar- zında olmiyan taarruzlar ise bugünkü seri ateşli silâhlar altında ilerileye- mez. Bu vaziyeti şöyle bir misalle izah edelim: | 'Tasavvur ediniz ki, birkaç düzine insan ancak teker teker geçilmesi ka» | bil olan ince bir köprü veya yolun ucunda toplanmış. Karşı tarafta da | ellerinde seri ateşli silâhları bulunan | dört beş kişi var ve bunlar bu dar yolu devamlı ateş altına alıyorlar. Yoldan teker teker geçmek mecburi iken beri 'cakmış. On sekiz ay içinde tesellüm edeceğimiz bu lokomotifler Avrupanın en blyük ve en kuvvetli makineleri olacak- Jarmış, Buhar makinesinin keşfinden ve muh- telif yerlerde tatbikinden sonra, Fransa- da ve İnçliterede bir çok fen adamları, bunu karada da bir cer vasıtası olarak kullanmağı düşündüler ve tecrübelere gi- riştiler. Lâkin bunlar şoseler üzerinde git- mek üzere yapılmışlardı. Onun için loko- motiften siyade otomobilin ceddi sayılır. Raylar üzerinde ilk lokomotif 1802 s6- nesinde Richard Trevittiek tarafından işletilmişse de saatte sürati ancak sekiz kilometre, yani insan yürüyüşünden pek az fazlaydı. Wilam Hedley 1813 de yap- tığı Puffing Büiy isimli makinesile bunu geçi. Fakat asıl ilk muvaffakıyetli 10k0- motif 1816 de George Stefenson atrafın- dan yapılıp. kömür madeni ocaklarında çalıştırılmıştır. 57 kilometre Üzerindeki taraftaki kalabalığın faydası dokunur mu? İşte askerlikçe bizim Trakya ara- zimiz ve Gelibolu yarımadasının ber- ! zahı da böyledir. Kaldı ki, bu yanım- ada ve o borzahın iki yanında yer ala- cak Türk ve müttefik deniz kuvvetleri gelen düşmanın yan ve gerilerine de tesir edeceği için vaziyet mütearız için çok daha kötü olur. Bu denizler. de ise mütearrızların tefevvuk değil a müsavat dahi temin etmelerine mad- deten imkân yoktur. Bu bakımdan de- nilebllir ki, deniz kuvvetlerinin ve de- nizlerde hâkim müttefiklerin bize ya- pacakları yardım kadar başka hiç bir memleket ve müttefiğe yardım etmek imkânı yoktur. Bu askeri ve coğrafi vaziyet göz önü. ne getirilince netice olarak katiyetle iddia olunur ki; askerlik bakımından denizlere hâkim olmadan Trakya üze- rinden gelerek Türk vatanımı istilâ et- menin imkân ve ihtimali yoktur. Bü- tün terakkilere tayyare ve tanklara rağmen bu imkânsızlık devam edecek. tir, Bunun için tâ uzaklardan gelen zımni veya âleni tehdidler bize vız ge- lir. Huzur ve sükün ile memleketimi- zi inşaya, nüfusumuzu çoğaltmaya ve kuvvetlenmeye devam edebiliriz. Bil hassa yeni ittiaklarımızdan sonra. Bu ittifak daha ne gibi faydalar doğurur, Trakya ve on iki adalardan gelecek hava tarruzlarının tesiri ne olabilir? Gelecek yazılarımızda bunları anla- tacağız. demiryolunda, bu sekiz tonluk lokomotif sanfte 26 kilometre süratle İlerliyordu. Ayni Sifenson'un oğlu Robert'in yap- tığı lokomotif te 1829 senesinde 40 - 50 kilometre katetti. Fakat tabiidir ki bu lokomotifler şim- dikilerle kıyas edilirse çocuk oyuncağı gi- bidir. Son zamanlarda eköpres katarları saatte 150 kilometre sürati bulmuşlardır, Amerikada meyilli erazide büyük trenleri yürüten lokomotifler ağırlık rekorcusu- durlar, Sıkletleri 450 tonu bulur, Bunlar 250 adet yüklü vagonu yokuş yukarı yü- rötürler. Trenin uzunluğu iki buçuk kilo- metreyi bulur. Elektrikle ve motörle işliyen lokomotif. ter hem az masraflıdırlar; hemde bu- harlıların iki misli kadar süratlidirler, Otomobl ve tayyare ile yolcu nakliya- tın Makişafından sonra, trenler iflâs edecek zannediliyordu. Fakat bunun doğ- Tu olmadığı anlaşılmıştır. Şimdi tren s8- yahatleri gayet konforlu bir hale sokul- muştur,