ABŞam © Maarif Vekâleti bütçesi (Baş tarafı 1 inci sahifede) Mektep sahnesinde görülecek çocuk | Osman Şevki , memle- inde caret yapan bazi müesseselerin İ- lânlarında türk- çe bulunmama. sina nazarı dik- kati celbederek dedi ki — Bir fotoğ- raf filimi alınız. İçinde ingilize almanca, hattâ muallimlerin boyanmamaları hakkın- | da emirler verdiğin! biliyoruz. Hâlbu- Ki bir baba tanıyorum, kızının mekte- binde verilen bir müsamereye davet ediliyor. Gidij 1 sahnede görü» yor, mektepten ii zaman bir daha görmek istiyo i karşısına geldiği vakit tanıyam yazi Ki rastık, yüzüne pudra, allık sürü ilraş, Ba kıvrin Kızına sert bir li- sanla Git, yüzünü tem Diyor. K ndar yor, düşüp bayılıyor sinde görülen çocuk pi melidir. (Çok doğru sözleri) ze. müteess Mektep sahne- olu- Maarif kelimesi yerine Mer Mya) ? » demiştir erine (Ter- 11 Ve aba ki: Lisan hocaları nasıl seçiliyor? n (Tur ortamektept hafta i Erk Talebe ede altı 5 da ede 1600 sa» nebi dil Buna 1200 de saati ilâve edilirse 2400 saot eder, Şimdi bu 2400 inde çocu- gun ne öğrendiğini sorarım. Hepini ze lercüman olarak cevap Hiçbir şey diğe almanca hoca ler) Arkadaşlar lisan hocalığı olur mu? Her rkçe biliriz; fakat kaçımız türkçe okutabiliriz? (Gülüş- | meler, doğru sesleri) Senelerdenberi Maarif işlerimizde avare kasnak gidip duruyoruz. Sami Erkmen, lisan derslerin'n or- tamekteplerden kaldırılmasını, Jiseler- | de de yalnız son sınıflarda okutulma- | sını, bu suretle kaliteli Nisan muallimi tedarik etmenin kolaylaşmış olacağı- | nı söyledi Bayan Hacer Dikmen'in bir temennisi Kastamonu mebusu bayan Hacer Dikmen, ilkmektebi bitiren bütün ço- cukların sırasile orta, lise ve üniversi- te tahsilini bitirmek istemelerindeki mahzurlardan bahsederek, dedi ki: — Bilhassa ilkmekteplere iki veya Üç sınıf ilâve ederek çocukları hayata yetiştirecek şekilde bir esas bulmak Jâzımdır. Hocalar için sanatoryom lâzım Doktor Saim Ali Dilemre: — Meclisin keyfini bozacağım, ku- Maarifin, öyliyeyim: Sizin m uğunuz olsa, onu de hal bir hoca ile kapalı bir odaya ks- payarak soba ve mangal başında ders | de eder misiniz? Ho- | i, ağzından çıkan mikrop dokuz metre İleriye gider. (Gülüşmeler ve alkışlar...) cukları teda Hacim Muh ıhiddin Balıkesir; O kadar gitmez canım... Doktor Saim Ali: - Gider, gider... Çünkü yedi, se- kiz yaşındaki çocuklar veremi çok ça buk alırlar, Hocaların veremi öbür memurların veremine benzemez. Ma- arif Vekâleti de bu derdi çok iyi bili- yor ktor Saim Ali, Maarif Vekâleti tarafından üç sene evvel yaptırılma sına başlanan sanaloryornun hâlâ tamamlanmadığını, bu iş için bu sene bütçeye yalnız 50 bin lira konulduğu- nu, tamamlanması için daha 70 bin liraya ihtiyaç olduğunu söyliyerek dedi ki: — Geliniz, bu parayı veriniz mebus- lar... Başkası vermiyorsa siz verin... (Verdik gitti sesleri) Bir de kambur ve $ rdan bahsed sinde okudum. İstatislikçilerde memlekette 300 bin kambur | varmış! Doktor Saim Ali, bu gibi sakst ço- çin diğer memleketler- de nasıl çalışıldığınıdan bahsetti, Ge- lecek sene bütçesine bu gibilerin te- davisi için de tahsisat konulac. ümid etmek istediğini söyledi Çifte tedrisatın müşkülleri Kütahya mebusu Yahya Sezai, çif- te tedrisatın müşküllerinden, kitap fatlerinin yüksekliğinden bahsettik- ten sonra, mekteplerde türkçe tedri- İ satma geçerek: Çocuklarımız, dedi, türkçeyi ö renmeğe çalışıyorlar; fakat öğrenem yörlar. Çünkü ellerinde gramer yok- tur, Gramer hâlâ yapılmamıştır. A ba yapılmasına teşebbi iş m , edilmiş ise ne zaman çıkarılacak tar. Liselerde tehacümün önüne geçmek busu B, Nazmi İl ulan tehacümd n önüne İzmir m lere vuku rek, bu rinci sınıfında r anlara karşı li nin muvafık olacağı iyledi. Bu hu- susta izahat verdi. Ankaranın umumi ir kütüphaneye olan ihtiyacını teba- rüz ettirdi. Hususi mektepler muallim- lerinin vaziyetleri Eskişehir mebusu İstemat Ö mar, hususi mektepler muallimle: nin vaziyetlerine temas etti, Misal ola- Tak Kumkapı ve Kuzguncuktaki bazı ul tep mesul müdürl ile elliler arasında çıkan ihtilâf yüzünden, bu mekteplerde çalışan muallimlerin maaşlarını almadıkları- ni söyledi. Maarif Vekâletinin, Evkaf idare temas ederek, mütevellilerin hususi mektepler üzerindeki bu ta- hakkümlerinin önüne geçecek bir ted- bir bulunmasını temenni etti. Konya mebusu Fuad Gökbudak, Maarif Vekili Hasan - ÂK Yücel'den Jevkalâde sitayişkâr bir lisanla bah- setti ve kendisine «dâhin sıfatını tzafe ettikten sonra bazı temennilerde bu- Tundar. Köy eğitmenler enstit açılması istendi B. Hamdi Dikmen, köy eğitmenleri- nin köy kalkınmasında hakiki bir âmil olduklarını memnuniyetle kayderek, Gazi Terbiye enstitüsü derecesinde zi- | rai karakteri de haiz olmak üzere köy eğitmenlerini talim ve mürakabe edecek uzuvlar yetiştirmek üzere, bir | ehstitü açılmasının lüzum ve fayda- larından bahsetti, Ali Kâmi Akyüz, mekteplerde di- siplin meselesi üzerinde bilhassa dur- | du. Bu hustaki talimatnamelerin mek, | tep idarelerince hakkile tatbik edil memesinden doğan malhzurlari etrafle surette anlattı. Avrupada tahsilde bulunan talebelerin kontrolü Antalya mebusu bayan Türkân Öz, gençlerimizin nezahet, itaat, vazif perverlik ve bir kelime ile olgunluk bakımından malümatlarile mütenasip bir halde olmadıklarını, bunun da şü- muilü bir terbiye programı olmama” sından ileri geldiğini süy Avrupa- da tahsilde bulunan talebelerin mü- fettiş kadrolarının darlığı yüzünden, lâyıkile kontrol edilemediğini beyan İ bunun, memleke. ederek, bu kadroların genişletilmesi- ni temenni etti, Ecnebi kadınlarla evlenenler Antalya meb- usu Rasih Kap- Jan, mekteplerde müteaddid ecne- bi Hsanları yeri ne bir lisan oku- tulmasının daha muvafık olaca- ğını söyledi. Mü. nevverlerimizin ecnebi kadınlarla evlenmelerini şid detle tenkid etti; timizde kültürün milli ye ve terbiye ile aşılan. mamış olmasından ileri geldiğini söy- liyerek dedi ki: — Bu, çok tehlikeli bir vaziyettir. “enebi kadınlarla evlenenler memur olamaz, dedik; fakat ücretliler bun- dan istisna edildi. Ücretle görüleri va- zife devlet vazifesi değil midir? Mek- teplerimizde bunun milli mahzurları- nın gençlerimize esaslı bir surette tel- kin edilmesini sayın vekilimizden di- Jeyeceğim. Rasih Kaplan, sinema işlerine temas ederek di ki: — İki, üç gündür Ankaraya, operet mi, balet mi, (karısık sesleri) ne geldi, Gidenleriniz varsa, türkçenin orada ne hale getirildiğini duymuştur. Arkad r, para kazanmak için her yerde her şey yapı 2. Bilhassa bu gibi yerlerde aile nezahetine b met edildiğini görmek isteriz, Rasih Kaplandan sonra daha bazı mebuslar söz aldilar, Celse hayli uza- mış olduğundan, 15 dakika istirahat etmek nihayet verildi. ikinci celse Saat 17,55 da açılan ve eden ikinci ve tiyatro ezcümle de- üzere içtima 19,10 a ka- dar devam isede İlk sözü T mebusu » Şe hime Yunus aldı, Lise müfredat prog- larının — İstikvarsızlığınd tep kitaplarının sık sık değişmesinin talebe velilerini n r kide ra dedi ki ndan bahset Kız talebe ana olacağını unutmamalıdır — Bir ciheti daha işaret tiyorum. Kız talebe ne kada yaparsa yapsın, her hangi bir mes- leğe intisap ederse etsin günün bi- rinde ana olacağını unutmamalıdır. (Bravo sesleri ar.) Esasen Bu vazife aldığı vazifelerin başında ge dir, Şimdi Maarif Vekilinden ricam! Enstitülerimiz bu İşi beleganmabelâğ görüyorlar. Acaba liselerimizde de bu telkini yapamaz mıyız. Ben liselerde 16 sene bulundum, Mektebimde za- man zâman kız talebe Üzerinde yap- tığım sondajlara aldığım cevablar beni müteessir etti, Onları anlamak için sualler sordum. Vesileler bul dum. Evlenmiyeceğim. Doktor olaca- gım. Hakim olacağım. Dediler, Ol sunlar. Hepsini yapsınlar ve netekim, | hayat ta gösteriyor ki. Başarıyorlar. Fakat hiç bir zaman bunlar ans ol- | malarına mani teşkil etmez, (Alkış- lar.) Kendilerini daha ufak yaşta iken buna göre hazırlamak lâzımdır. Bu, kızlarımızı birçok kötü maceralar- dan kurtaracaktır. Bu feci ma ceralar © Vader fena şeylerdir ki aile oldukları zamana uzan yor ve onları çok kötü bir hale düşü- rüyor. Eğer biz daha küçük yaşta iken sen ana Olacaksın, yuva kura- caksın dersek ve bunu âşilarsak ki bizim eski terbiyemizde pek güzel vardır, kuvvetli, demir gibi ahlâklı analera sahip oluruz. (Alkışlar.) Maarif Vekilinin beyanatı Bundan sonra B. Hasan- Âli Yücel kürsüye geldi. Ve hatiplere cevabe Sayın arkadaşlar; Maarif Vekilliği bütçesine br kadar Alâkanızı cel betmiş olmakla, onun mesuliyetini de- ruhte etmiş insana büyük bir iftihar vesilesi vermiş bulunuyorsunuz... İ ni kaydetmiştir. Diye söze başlıyarak, devamla: — Maarif Vekilliği, dedi, Cümhuri- yetin fik yılından itibaren bir kısım arkadaşların tenkidine mevzu olan 1s- | tikrarsızlık suretile tavsif edilen araş- tırma devresini bitirmek üzeredir. B. Hasan - Âli Yücel, senelerdenbe- lan tedkiklerin boşa gitmediği- ırma devresini, aslâ İstikrar- sızlık mânasına almadığını ve alına- mıyacağını işaret ederek dedi ki: — Memleket sevgisi ile hareket &- den bütün © seleflerim bu mevzuda hakikaten emek çekmişler ve bulun- dukları işlerin ahval ve şeraitini göz önünde tutarak büyük işler görmüş” lerdir. Bu görülmüş-büyük işlerin on beş sene gibi ihmal edilmiyecek bir devre sonunda artık umumi hesabını yapmak ve arkadaşların avzu ettiği şekilde bir kıvam iktisap edecek ha- le gelmesine çalışmak vazifesi ben- denize düşüyor. - Allah muvaffak et» leri - Maarif Vekilliğinin son bütçeleri gözden ge- çirilecek ol & bu arzettiğim araş- tırma ve tetkikler ile müterafik olan tekâmül safahatı derhal göz önünde canlanacaktır. Bu sene kadroya 450 yeni muallim iltihak ediyor Maarif Vekili, Maarif Vekilliği büt çesinin 1934te 9,370,(000, 1935 te 10,360,000, 1936 da 10,520,000, 1937 de 13,781,000, 1938 de 14,670,000 Wra ol- duğunu söyledikten sonra, tedrisat şubelerine isabet eden talebe miktarı- nı misal göstererek, bütçenin seneden seneye münasip bir çekilde inkişaf et- tiğini, 1939 bütçesinin 16.164.400 lira olduğunu, aradaki 1 buçuk milyon 1i- ra farkın bütçede nasıl tevzi edildiği- ni izah etti, B. Hasan - Âli Yücelin verdiği iza- hata göre, bu sene kadroya 450 yeni Nim iltihak edecektir. Fazla derz saatleri olan mualiklere verilen ücretler için bütçede faslı mahsusuna 200,000 lira fazla tahsisat K liyen Maarif Vekili, nin önünü almak mümkün alacağı” B. Hasan - Âli Yücel bu bir buçuk milyon lira fazla tahsi- satın bütçede nasıl tevzi edildiğini izaha devam ederek, eğilmenlerimi- zin de bunda yer aldığını söylemiş ve Lalebe inkişafını rakamlarla teba- rüz ettirerek ortamektep ihtiyacını için 8 - 8,5 da geli birden evvel çıkan talebe yerine ci yer alıp girmenin de alınacak ted- birler #rasında - olduğundan ve bu mevzuun tetkik edilmekte olduğun- dan bahsetmiştir. 256 ecnebi dili muallimine ihtiyaç var B. Hasan - Âli Yücel, ecnebi dili mu- allim Ibtiyacına temas ederek dedi ki: — İhtiyacımız olan ecnebi dil öğ- retmenlerinin adedini söyliyecek olür- sam, hayretinizi mucip olacaktır. Çün- kü 256 muallime daha ihtiyacımız vardir. Maarif Vekili bu ihtiyacın karşı- lanmi için üniversitedeki ecnebi dil kursundan çıkanlardan istifade edilmenin düşünüldüğünü söyliyerek üç dört ecnebi dili yerine bir tek ec- nebi dili öğretmek hakkındaki ie menniye de bu ârada cevap verm meselenin bir kaç sene evvel gazete- lerde münakaşa mevzuu olduğunu işaret etmiştir. Sanatoryoma seksen yatak ilâve edilecek B. Hasan - Âli Yücel muallimlerin l sıhhati ile yakından alâkadar olun. | duğnu söyledikten sonra sanatoryam bahsine temas etmiş ve İstanbulda Validebağında yapılmeğa başlanan sanatoryomun işini bir senede bitir- mek için 130 lira tahsis edileceğini söyliyerek sözlerini şöyle bitirmiştir. — Şimdi 40 yataklı olan sanator- yom bu suretle 120 yataklı olacaktır. (Alkışlar) Yüksek tahsil Yüksek tahsil mevzuunda gerek İstanbul, gerek Ankara (oüniver- siteleri üzerinde dikkatle, ihtimam- la durmaktayız. Tedris bakımından, kitap bakımından ve bazı arkadaşla- rn temas etlikleri fakir talebenin bem tahsil hem hayatlarını kazan ma imkânmı temin bakımından Ii- zım gelen tedbirleri almaktayız. Ankara, Dil, Tarih, Coğrafya fakük tesi, tabif olarak teessüs devresini ge- çirmekte ve inkişaf etmektedir. Yeni yapılan binaya ders senesi başında ge çebileceğiz. Gerek tedris, gerek kütüp- hanesi ve gerek talebenin istirahatle çalışıp kendisini yetiştirmesi bakımın- dan, şimdikinden çok daha müsait bir vaziyete gelmeleri, nihayet iki, üç aylık bir mesele haline gelmiştir. Fa- kat bizim gayemiz bu kadar değildir. Bmelimiz, Ankarada bütün şubeleri teessüs etmiş tam bir üniversite kur- maktır, (Bravo sesleri) Bu sene bütçe encümeninde, Anka- radaki Hukuk fakültesinin Maarif Ve- killiği tarafından alınması arzusu iz- har edildi. Henüz bina yapılmanış ve Vekilliğimiz tarafından bu müessese üzerinde icab eden tedkikat icra edil memiş olduğu için, arkadaşlarımdan rica ettim, ancak bir sene sonra bu müesseseyi almak vaziyeti hasıl ola- caktır. Kabul edilmiş bir kanunla, Sıhiye Vekâletiniz de Ankarada Tıb fakülte. sini tesis etmek üzeredir. Bu müesse- seyi kurup İşlettikten sonra pek tabil olarak, Sıhhiye Vekâleti de bunu arif Vekilliğine devredecektir. fakülteleri de imkânlar hasıl oldukça teşkil olunarak, Ankarada tam bir üni versite kurulacaktır. Çünkü Tür nin merkezi başşehir olan Ankara ayni zamanda Türk kültürünün de merkezi ve başşehri olmalıdır, (Bravo sesleri, alkışlar) Ortamekteple Rüşdiye mukayese edilemez Maarif Vekili, bu izahattan sonra tenkidlere cevap vermiş ve Fuad Gök- budaktan baştıyarak; ort Benelik ilkmektepten çıkan bir talebe nin, rüşdiyenin ikinci sınıfını bit demek olduğunu söyliyerek tir ki: de bu kadar çok talebe v mektep görmemiştir. Hiçbir hükümeti, elindeki kadar sarfedip bü ibti; meğe çalışmamıştır. (Br&vo s€: B. Hasan - Âli Yücel, Avrupada t silde bulunan talebelerin İn tedbirler alındığın nenle şayet murun derhal vazifeden. çı söyledikten sonra: yaca cevap ver- İlim akademisi — İzhar edilmiş temennilerden birisi misinin bulunmasına taraflarım. Pakat bu arkadaşımızın buyurdu demi ilimlg siyase' k ilim âdamı yetiştirmek İçin ki çare değlld Çünkü büyün ükedemilerde Başv ve hattâ Relsicümhurlar bile vardır. Pu- ankare akademisyen, Ponlöve akademis- yen, mareşal Peten akademisyen, &mirsl Lakaz akademlsyendir. Daha böyle birçok adamlar sayılabilir. Bunların aynı zaman da askeri ve siyasi sıfatları vardır. Eğer ilim adamlarını siyeset vadisine sapmaksızıp yetiştirmek meselesi mevzu- ubahis olursa akademinin dışımda (o bir takım tedbirler alınmasını tavsiye etmeli idi. Netekim bu devrenin başında parti- mizin genbaşkuru böyle bir tecrübe yap- muş ve İstanbul üniversitesinde profesör ve mebus olanlara bunlârdan birini tercih etmelerini söylemiş, ancak biri orada kal- mış, diğer arkadaşlar aranızda yer almış ve bum daha muvafık bulmuşlardır. De- mek istiyorum ki, ilimle siyaseti ayirmak için akademi yapmak kâfi değildir. O başka dava, bu başka bir müessesedir. Si- Zi üzmekten çekiniyorum. Fakat arkadaş- larımı cevabsız bırakmak endişesi içeri» #indeyim. Bu ikisi arasında ben rahatsım almaktayım. Hiç olmazsa siz rahalaş olmayınız. Üniversite tedrisatıni müze- lerle bağlamak Maarif Vekili, imar işlerinde eski eserlerin muhafaza edilmesi etrafın- daki temennilere cevap vererek, İs- tanbulu misal olarak ele almış, her hangi bir şehirde muhafaza edilecek Asarı atlkaların tanzim edilecek bir haritada gösterilmesi lüzumuna işa- ret ederek, müzeler hakkındaki ten- kidlere şu cevabı vermiştir: (Devamı 8 inci sahifede)