Milli küme karşılaşmaları Fenerbahçe - Ataşspor maçının tafsildtı Müsabaka, hakemin zayıf idaresi yüzünden asabi bir hava içinde oynandı Müsabakadan evvel hakem her iki takım oyuncularına sert oynamamaları için nasihatia bulunurken İzmir (Akşam) — Mili küme kar. Şılaşmaları için buraya gelmiş olan Fenerbahçe takımı, ilk müsabakasını İzmir ikincisi Ateşspor takımile yap» mış ve (1-0) golle galip gelmiştir. MÜSABAKANIN TAHLİLİ Hakem: Bay Esad (Yamanlarspor) bütün bir oyunda iki takım aleyhine verdiği kararların takas cihetine git- mek gibi affi mümkün olmayan bir hataya düşmüş, çok zevkli ve seri başlayan oyunun insicamını bozmuş oyuncuları lüzumsuz yere asabileş- tirmiş ve iki tarafın da tekme oyunu oynamalarına sebebiyet vermiştir. Fakat bu tekmeler, Ateşliler tarafın. dan yapıldığı vakit görülüyor, yük- sek oyuncular olan Fenerliler tara- fından yapıldığı zaman da “ustalıkla yapıldığı için -pek gözükmüyordu. Ni- tekim Fenerden Fikret, çenesine şid- delili bir dirsek yi ik oyundan çık- tığı vakit Ateşspordâh İzzetin de ba- cağında mühim bir yara aldığı görül- müştür, Hakem, Fener kâlesi önünde Ateş- spor lehine iki bariz penaltıyı da gör- memiştir. Oyun: Çok seri, insicamlı ve güzel başlayan müsabaka az Sonra sert, bir şekil almış, ilk dakikalarda seyirciler arasında görülen takdiğ' ve heyecan, yerini asabi bir hayays İarakmıştır. Fener takımı: Misafirler, teknik itibarile Aleşspor takımından çok yüksek olduklarını göstermişlerdir. W sistemini çok güzel tatbik etmiş, hem kafa, hem de paslaşmada azami muvaffakiyet göstermişlerdir. Fakat hakemin yanlış kararları onları da si- nirlendirmekten hâli kalmadığı için zamân zaman bozuk oynamışlardır, Bilhassa müdafaa hattı- kaleci müs- tesna olmak üzere seyirciler üzerinde iyi olmayan tesirler srakan kırıcı ha. reketlere tevessül etmişlerdir. Ateşspor: Sert ve enerjik oynayan oyuncular, Fenerin aymi sistemi ka- bul etmesinden sonra hakemin ka- rarlarına asabileşmiş olarak Jüzum- suz hareketlerde bulunmamış olsa- lardı belki beraberlik, hâtta belki de galibiyet elde edebitirlerdi. MÜSABAKANIN CEREYANI Takımlar sahada şöylece dizilmiş- rdi: Fener takırı: Hüsameddin - Lebip, Muzaffer - Angelidis, Esad, Naci - İ E Basri, Rebii, Fikret, Semih, Niyazi, Ateş takımı: Seyfi « Seza, Cemal - Mahmud, Salih, Avni » Ferid, Ali, E. tem, Reşad, İzzet. Oyuna neşe ile girildi ve çok zevkli, seri bir müsabaka başladı, tribünler ve saha seyircilerle dolu idi. Seyirci- ler, zevk ve heyecanla oyunu seyredi yorlardı. Müteaddit frikik ve korner- ler oldu, fakat gol çıkmıyordu. Bas- Tİ, Fikret ve Rebilnin anlaşarak Ateş- Spor kalesine kadar inişleri, daima tehlikeler yaratıyor, fakat Ateşspor kalecisi Seyfinin muvaffakiyetli kur- tarışları görülüyordu. Topun kale di- reğine çarparak geri döndüğü, yahut direğin üst ve yanından avuta çıktı- ğı görülüyordu. Topa hâkim olmak, paslaşmak ci- hetinden Fenerin. hâkim olduğu “ kârdı, Fakat zaman zaman derin larlâ Fener kalesine akan Ateşspör muhacimlerinin de tehlikeler yârat- tıkları oluyordu. 32 inci dakiksda Basri, seri bir iniş yoptı, topu bir an- da Rebiiye verdi, Rebii, kaleci Seyfi. nin Şarissiz bir dakikasını yakaladı, başı üzerindeti fırlattığı topu ağlara taktı. İşte böylece Fenerin ilk ve son golü oldu. Ateşspor takımının zaman zaman görülen akımları bir netice vermedi, ilk devre 1-0 Fenerin galibi, yetile sona erdi, iv İkinci. devre ; başlayınca hakem, oyuncuları topladı, kasdi favul ya. panları sahadan çıkaracağını ihtar etti, Fakat oyun başldyınca kasdi fa- vuller yine görüldü, hatta bir defa Rebil, kendisine tekme sallayan bir oyuncunun bacağını koilarile yakala- yarak havaya kaldırdı. İkinci devre. de Fenerin hâkim oynadığı aşikârdı, haf hattı, her yere yetişiyor, topun kaleye doğru akmasına mani oluyor. du. Ancak derin paslar aldığı vakitler Ateşspor muhacimleri tehlikeli Oola- İkinci devre, iki tarafın akınları, bilhassa Fenerin hâkimiyeti altında geçti, ve müsabaka (0-1) golle Fener takımının galebesile neticelendi. Bu maçtan evvel Beden terbiyesi genel direktörlüğü kupası için Alsan- cak - Yamanlarspor takımları arâ& sında yapılan müsabaka, Yamanlar takımının sekiz kişi oynaması yüzün- den (11-1) golle Alsancak takımının galebesile neticelenmiştir. SOHBET (Baş tarafı 3 üncü sahifede) sonra kara demek ancak doctrinaire'- lerin başma gelebilir. Ben öyle deği- lm kil. En kat'i gibi görünen hükümlerimde bile yine: «Acaba?» diyen bir hâl vardır. Herhangi bir mesele hakkında lehte söylenecekler de, aleyhte söylenecekler de birden hatırıma gelir ve hiç birinden vaz geçmem. İtiraf edeyim ki bundan Si kıldığım da olur, İnsana bazan yor- gunluk geliyor ve artık kendini bir kanaate bağlamak istiyor. Kabil de- EA, bağlanamıyorum; çünkü tercih etmek istediğim hakikatin zıddında- ki kuvvetide inkâr edemiyorum. Daima her şeyin ak veya her şeyin bir bakıma kara olduğunu söyliyen adama: «Sen dün ak dediğine bugün Kendilerine söyliyeyim: Ben fikir- lerimi değiştirmem, değiştire değiş tire kullanırım. Gülün güzelliğini de sezerini, zambağınkini de, tek renkli sı tek renkli; hem de kurşuni, yani ağır, sıkıntılı bir dünya, Onun içinde nasıl bunaİmıyorlar? anlamıyorum. n BİR SEVDA ŞİİRİ. — Orhan Veli”- yi zaten tanırdım; bu sefer Ankarada kendisile tekrar görüştüm. «Süley- man Efendi» den bahsettik. Arkadaşı Melih Cevdet'i tanımazdım, onu yeni tanıdım, OO gençlerin yalnız şirleri değil, kendileri de alâka ile dinlene- cek İnsanlar. İtiraf edeyim ki buna genç şairler arasında pek az tesadüf ettim. Çoğu güzelce veya güzel şey- ler yazıyor; kendileri İle konuşursu- muz, bakarsınız ki yaptıkları işin ken- dileri de pek farkında değillerdir. O kadar ki o güzel şeyleri tesadüfen yazdıklarına kani olursunuz. Bittabi tamamile tesadüfün eseri değildir; tesadüfen güzel şiir olamaz, muhak- kak ki düşüncenin mahsulüdür. Fa- kat bu düşünceyi daima derli toplu bir surette ifade edemezler. Onu sez- mişlerdir, işte o kadar. Orban Veli ile Melih Cevdet'te ise öyle değil, Oktay Rifa'ı henüz tanr- mıyorum; fakat onun da arkadaşları gibi olduğuna inanmamak için hiç bir sebeh yok, O gençlerde yalnız şa- irlik değil, mevzuunu iyice kavrıyan, ne yapmak istediğini, nereye giltiği- ni bilen bir zekâ hissolunuyor. Bu- güne kadar yazdıklarının kudreti ne olursa olsun, yarın daha büyük, daha Kudretli, belki daha yıkıcı bir eser vücude getirecekleri belli. Yıkıcı de- dim; çünkü onlarda bilhassa bir ir- kâr kuvveti görülüyor. Ellerine ge- çen şiir dünyasının bütün sakatlık. ları, tuhaflıklarını, hilelerini gör- müşler; şiirin üzerine yığılan yalan- ları anlamışlar; onları gösteriyor, on- ları ittiham ediyorlar, Henüz Melih Cevdet'in hiç bir tenkid yazısını oku- madım; fakat bana öyle geliyor ki o, yarın, müthiş bir münekkid olacak ve bütün şairlerimiz, irili ufaklı ede biyatçılarımız hakkında amansız ve haklı hükümler verecek. Münekkid olacağını söylemekle şairliğini inkâr elmek istemiyorum; bilâkis, şiiri de kuvvetli, hayaller yaratmasını, en alelâde şeylere şiir havası vermesini, daima en doğru kelimeyi bulmasını biliyor. Büyük bir münekkid ve bü- yük bir şair olacağını ümid ediyorum. Orhan Veli'nin yeni bir şiiri var; bence bu da «Süleyman Efendi» ka- dar şöhret bulmağa lâyık. Daha hiç bir mecmuada çıkmadığı için bu yazı ya aynen almak istemiyordu amma onu karilerime de tanıtmak arzusuna Ben de mi böyle uykusuz kalacaktım? Sessiz sadasız mi olacaktım böyle? Çok sevdiğim salatayı bile Aramaz mi olacaktım? cild cild yazı yazsanız yine o asalala» kelimesi kadar kuvvetli olamaz, Bun- dan sonra: «Ben seni seviyoruma gi- bi sözler okuyunca hiç şüphesiz sora- cağım: «Salata yiyebiliyor musunuz?» Orhan Veli bu altı satırı ile şiirde hir temizlik yapıyor, sahte şiiri bir fiske ile deviriyor. Onun çok söze ihtiyaci yok: Bir csalafa» kelimesi ve bunun etrafma, havayı yaratacak bir kaç satır... İşte hakiki sanatkârın dam. gn, Nurullah Ataç MEŞRUTİYETTE SARAY ve BABIÂLI Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur, Tefrika No. 33 Donanma cemiyetinin teşekkülü - Arnavutluk ve Debre kongresi Vilâyat merakizi dahi ayni suretle teşkil olunacaktır. 2 — Kongrenin (Umumi! kongrenin) inikadına kadar bir tedbiri âcil olmak Üzere İstanbul gibi lüzumu Acil göste- ren vilâyat merakizinde noksan olan heyeti merkeziye âzalarının ikmali için mevcud olan ve ekseriyeti teşkil eden aza ihvanı cemiyetten icap edenleri celb ile adedi nizamilerini ilmam ede cektir. Bu kararda kaza heyeti merkeziye- leri ne olacağı bildirilmemişti. Merkezi umumi! 9 mayıs.325 - 22 mayıs-1909- terihinde vilâyet heyeti merkeziyele- rine gönderdiği 152 numaralı bir tas mim ile kaza merkezlerini lâğveyleme- ği münasip gördüğünü tebliğ etti: (Muhterem kardeşler, Meclisi mebusanca yakında cemi. yetler hakkında verilecek kararda ce- miyet heyeti idarelerinin hükümetçe bilinmesi ve açık olması talep oluna- cağından ve bu hususta merkezi umu» mi ve vilâyet merkezleri hakkında ahi. ren inikad eden kongrede kararı mah- suş ittihaz edilmiş olduğundan kaza merkezleri hakkında dahi merkezi umumice bervechiâti mukarraratı ka. tiye ittihaz olunmuştur: Meclisi mebusanca böyle bir karar verildiği takdirde kaza merkezleri lâğ- vedilecektir. Kazalarda mümkün mer- tebe efradı cemiyetin yalnız bir tek klüpte içtimaıma çalışılacak ve bu su- rette vasıtai muhabere şüphesiz klüp heyeti idaresi olacaktır. Klüp heyeti idareleri açıktır. Eğer kaza merkezlerinde birden zi- yade klübe ihtiyaç hissedilirse bu tak- dirde vilâyet merkezlerile vasıtai mu- habere olmak sabık kaza merkezi vâzi- fesini ifa eylemek üzere açık ve herkese malüm bulunmak şartile klüpler he. yeti idareleri âzalarından mümkün mertebe müsavata riayetle beş zattan mürekkep bir (heyeti muhtelite) teşkil olunmalıdır. Bu heyeti muhtelite de hükümet tarafından tanılacaktar mu» azzez kardeşler.) Bu karar ve tebilğde İttihad ve Te- rakki cemiyetinin cemiyetler kanunu- na karşı nasıl bir vaziyet aldığı tama- mile görünüyor. Donanma cemiyetinin teşekkülü — Bursa heyeti merkeziyesi (Hüdavendi- gür) namile bir zırhlı satın alınmak üzere merkezde valinin riyasetinde muhtelif unsurlara mensup mutebe- randan mürekkep bir (İnnei bahriye komisyonu) teşkil olunduğunu, bu teşkilâtın mülhakata da teşmil edil diğini merkezi umumiye bildirdi, Mer- kexi umumice Bursa heyeti merkezi. yesine bu bayırlı teşebbüsten dolayı takdir ve teşekkürü mutazammın c8. vap yazıldığı gibi keyfiyet bütün diğer merkezlere de tamim olundu. Bunun üzerine her taraf gayrete ge. lerek böyle komisyonlarla tane toplan. mağa başladı. Bu teşebbüs hakkında matbuat va. sıtasile de İeşviklerde bulunulmayı muvafık görüldüğü ciketle merkezi umumi bürosunda çalışan süvari yüy- başısı Süleyman Fehmi bey tarafından keyfiyet Selânikte Yeni asır gazetesine bildirilmiş ve bu yolda ilk makale Mug. Hhiddin Adil bey tarafından neşrolun- muştur. Bundan sonra İstanbul mat. buatı da böyle tahsin ve teşviki havi makaleler neşreylemişlerdir. İşte Donanma cemiyetinin teşekkü- lüne esas bu teşebbüs olmuştur. (İstanbulda Donanma cemiyeti mer« kezi umumisi Hariciye Nazırı Rifat pa» şanın kardeşi Yağlıkçı Şefik beyin ri- yasetinde harbi umumi başlayıncaya kadar faaliyetine devam etmiş, İngiliz. tergâhlarna ısmarlanan iki zırhlımı- zın İngiltere hükümetince müsaderesi üzerine bu cemiyetin de artık faaliyet hayatına nihayet vermesi zaruri ol (İstanbuldaki irtica vakası Abdük hamid tarafından yapılmıştır, Abdül hamidin sukutile istibdad da kâmilen mahvolmuştur,) Dedikten sonra Arnavutlara sükü- netle çalışmalarını tavsiye eylemişti! Avlonyalılar bu tavsiyeye pek riayeğ etmediler! Askeri debboydan bir miktar silâh, çalanlar oldu. Bu arada Zzabitlerden. biri öldürüldü; bir diğeri yaralandı. Fakat orduca mütecasir hakkında ng lâzımsa yapıldı. Merkezi umumi Avlonyadaki hal ve vaziyet hakkında İstanbuldaki İtti- had erkânını haberdar etti, Üsküpteki topçu kıtalarında müna»- sebetsiz haller görüldüğü ve Manastır» da da bazı fenalıklar hissolunduğu haber alınması üzerine biri ManastırA, diğeri Mitroviçeye kadar gitmek üze- re Üsküp'e merkezi umumi âzasından ikisi hemen yola çıkarıldı. Manastırda endişe edilecek hiç bir hal olmadığı ve Üsküpteki hadisenin de izam edildiği anlaşıldı. Metroviçe* de kumandan Cavid paşa Kosova ha“ valisi hakkında emniyet telkin ede“ cek teminatta bulundu, Yalnız Priş« tine müftüsünün irlicsa hizmet etmekte olduğu (O öğrtenilmesile İs; tanbula gönderilmesi merkezi umu» mice umumi müfettişlik vekâletine bile dirildi. İstanbulda Talât beye de malü mat verildi. r Merkezi umumi eylülde inkind ede» cek ümümi kongre için hazırlık yapıl , masını, rapor ve hesapların tertip ve tanzim edilmesini mayıs İçinde mer- kezlere bildirmişti. Kosovadan merköfl umumiye seçilmiş olan murahhaslar umumi kongraya kadar Selânikte 4nrsj mayıp yerlerine avdet etmek istediler ve mütalâalarını ihtiva edenon bir, mâddelik bir teklifiname bırakıp gitti ter, Selâriik Arnavud Başkım KÜYÜU Arnavutlukta yapılan icraat hakkınd merkezi Umumiye gönderdiği bir mek tupta Arnavutlar âdeta Osmanlılıktarı ayrı İmişler gibi bazı beyanat vardı Mektup tehdidi ima eden sözleri de h- tiva ediyordu. Fikirlerinin yanlış olduğu ve cemi yetin tehdidlerden müteessir olmıyan cağı yolunda bir cevap yazıldı. Güriceden merkezi umumiye çeki» len bir telgrafnamede Arnavud orto" doksların Rum patrikhanesi nüfuzu; altında olmadıkları, bu sebeple Ruri « Pâtriğinin dil vesmektep meselesinde 5 umum ortodokslar namına beyanatta bulunmağa salâhiyeti olamıyacağı bil dirilmişti. Bu cihet hakkında aid ol- duğu makamlara müracaat eylemele- rinin icap edenlere tebliğ edilmesi GÖ” rice heyeti merkeziyesine yazıldı. Ohride Eyüp Sabri beyden merkezi. umumiye gelen bir mektupta Arnavu ların İstibdad hâdimi oldukları ve ir ticaa meyilleri bulunduğu hakkındâ ecnebi gazetelerden bazılarınca sık Sık bahisler yürütüldüğü, bu bühislef bazen türkçe gazetelere de geçtiği gö rüldüğünden bu gibi şayiaları tekzip etmek ve Arnavutlar arasında meşru tiyeti telkin ile idame eylemek maksâ” © dile 10 temmuz gününde Debrede bif * kongre akdi tasavvur edildiği ve icab na da tevessül olunduğu bildirilerek Rumelideki beş vilâyet merkezlerindef kezi umumice tebligat ifası istenildi. © > Sabri beyin bu talebi terviç edile “ i Merkezlerden intihap olunan azalaf Debreye gittiler, Orada 270 kişilik bif kongre teşekkül etti, Merkezi umumi İhsan Namık beyi, Selânik heyeti mef“ kesiyesi de Mevlevi şeyhi Eşref efendi" ile Müftüzade Mehmed ve Evrenosza” 1 nem man beyleri intihap et” mi muştur.) Arnavutluk ve Debre kongresi — 31 Mart kıyamının Hareket ordusu- nun muvaffakıyetile neticelenmesi, saltanat makamında tebeddül vukuu İttihad ve Terakkinin şiddetli muha- sirini İsmali Kemal bey | hid İsmail paşayı süratle Debreye gö” Avlonyada, Arnavud klüplerine çi dermişti. paşa fücceten bir telgrafnamede; rede vefat etmiştir.) o (Arkası var)