li Nisan 1930 AKŞAMDAN AKŞAMA Efendi milletler türünde, tç mil. letin nüfusu, o imparatorluklarının ararisi ve tâbilerinin miktarı şöyle mukayese ediliyor: Bir Alman 7 4 z 54 milyon İngiliz 38 milyon kile- metreyi işgal ediyor ve 453 milyon adama . Kırk milyon Fransız 12 mil- yon kilometre murabbaına ya- yılmış; 60 mil yon adam Üze- rinde saltasım yürütüyor... Halbuki AL — manyada 80 mil. yon, hariçtede 20 milyon Ak man var, Bun- Jar ancak 0,6 milyon kilomet- re murabbaıma sıkışmışlardır. - Kendilerine tâbi kimse yok... Yani 54 İngiliz 28 odalı bir konakta 453 hizmetçi kullanıyor. 40 Fransız 12 odalı bir evde 60 hiz- meiçiden hizmet görüyor. 100 Alman yarım odaya sıkışmış, hiç hizmetçileri yok! “ İşte Almanlar, dünya ortasında kendilerini bu derece feci bir vaziyet- te hissediyorlar, Ekseriya karikatürler, bir vaziyeti pek vazıh şekilde anlatır. Bu sebeple -muğlâk izahları âlimlere bırakarak- canlı resim dilile Almanların talep ve iddialarındaki esası izah etmiş ol- dum. Hedef: Toprak ve uşak... İngilizler ada milleti imişler, Pran- sızların da üç yanı su... Bunlar vakti. le gemilere binerek deniz aşırı fütu- hata çıkmışlar... Cermen âlemi şim- di böyle dolambaçlı, güç ve kendi coğrafi vaziyetine elverişsiz şekli ih- tiyar etmiyor... Berri bir kuvvet oldu- ğu için karadan gidiyor... Nereye?... İstilânın istikameti gibi felsefesi de dikkatten kaçmamalı; Alınanlar, «rkçıs nazariyeyi, evve- lâ dahildeki yahudilere tatbik ettiler. Şimdi de bu yayılma hareketleri es- nasında diğer milletler üzerinde kul- lanacaklar. Dünkü nüshamızda çıkan bir Ber- lin telgrafını bilmem okudunuz mu? Balkanların garbi, İtalyaya tahsis edilmiş; Rusya ile Almanların arala- rındaki devletler de eylüle kadar Al man boyunduruğuna girecekmiş: As- kerlikten tecrid edilerek; tamamile ziraatçı bir hale getirilerek... Şöyle izah edilebilir; Eski Avrupa» da şövalyeler, eski Japonyada da Sa- muray'lar, diğer sınıf ahâliden, «do- ğuşları ile» ayrılırlar. Şan, şeref, bü- yük mülkiyet, imtiyaz ve kılıç kullan- mak hakkı kendilerinindir. Geri ka- lanlar hizmetkâr tarzında yaşayacak» lardır: Toprakta çalışacaklar, basit işleri görecekler; efendileri memnun edecekler... Vazifeleri bu! Kendini diğer ırkların ve milleğle- rin üstünde sayan Cermen'ler de, ye- Trakya demiryollarında yeni tarife Trenler 15 mayıstan itibaren Edirneye 9 saatte gidecek Geçen sene şehrimizde Balkan mu- rahhaslarının iştirakile bir şimendi- fer konferansı toplanmıştı. Bu kon- feranslar mukarreratının tatbikine peyderpey devam olunmaktadır. Ta- rifeler hakkında verilen kararların tatbikine de 15 mayıstan itibaren başlanacaklır, Konferans mukarreratına göre ha- zırlanan ve Muhaberat ve Münakalât Vekâletinin tasdikine arzedilen yeni tarifeler matbaaya verilmiştir. Bu ta- rifelere göre, 15 mayıstan İtibaren konvansiyonel sabahları 6,45 de Sir- keci garına gelecek ve akşamları da 22,35 de Avrupaya hareket edecektir. Ekspres ise, 7,22 de gelecek, akşam 22 de Avrupaya hareket edecektir, Yeni tarifede Edirne trenlerinde 88- yahat müddeti azaltılmıştır. Halen tren Edirneye 11 saatte gidip gelir- ken 15 mayıstan itibaren 9 saatte gi- decek ve geiecektir, Zeytin “ticareti yapacakmış Bunun için annesile teyzesi- nin altınlarını almış Küçükayasofyada oturan Hani- fenin hemşiresinin oğlu yirmi yaşla- rında Hüseyin gece teyzesi evde bu- Yunmadığı sırada sandığı kırarak içinden altınış bir tane altın lira ve 45 lira da evrakı nakdiye alıp kaçmış, kadının müracaatı üzerine yakalana- rak adliyeye verilmiştir. Dün Sultanahmed birinci sulh ce- za mahkemesinde sorguya çekilen Hüseyin suçunu kısmen itiraf ederek: — Ben teyzemin çekmecesinden yalnız otuz beş lira altın aldım. Bun- dan fazlasından haberim yoktur, Ay- rıca on dokuz lira da annemin çekme- cesini kırarak aldım. Toptan zeytin ticareti yapmak istiyordum, Paraları bunun için aldım. Bunun on dokuz altınını bozdürarak elbise vesaire al- dım. Çünkü bir tüccarm temiz gez- mesi lâzımdır. Geriye kalan 35 altın da üzerimde bulundu. Demiştir. Mahkeme Hüseyinin tev- kifine karar vererek Tevkifhaneye göndermis, evrak ald olduğu mahke- meye verilmek üzere müddeltümumi- İiğe iade edilmiştir. böyle paryalaşlırmak istiyorlar. Arzu- ları bu... Adımlar buma doğru atılı. yor... Irkçılık nazariyesi, harici siya- sele, müstemleke talebine böyle in- tibak etti. e Bunun hakkındalâ düşüncemiz mi nedir? ze Zaten malüm değil miydi?... Dünya yüzündeki efendi milletlerin başında kimlerin bulunduğunu bütün tarih gösteriyor... Almanlar yüz milyon nü- fuslarını 0,6 milyon kilometre murab- baıa sığdıramamakta haklı olabilir amma, efendilikten ayrılmamağı şiar edinen hürriyet ve istiklâl âşığı mil- letlerin de hakkını ve şerefini teslim ederek... AKŞAM ŞEHİR HABERLERİ | Karilerimizin mektupları Beyoğlu tarafında ekmekler neden fena çıkıyor İstanbulun halledilmiyen derdle- rinden biri de ekmek meselesidir. Şehrin her işile ciddiyetle ve ehem- miyetle alâkadar olan vali ve beledi- ye reisimiz doktor Lütfi Kındarın ek- mek meselesini de ergeç halledeceği- ne eminiz Yalnız şurnda şimdiden Üzerinde durulacak bir vaziyet var; İstanbul fırınlarından çıkan ekim ler arasında evsaf ilibarile büyük fark göze çarpmaktadır. Belediye, ek- meklerin imal tarcını, un cinsini, rü- tubet derecesini tayin ettiği halde tatbikatta aykırı neticeler görülüyor. İstanbul tarafındaki ekmekler, piş- kin, güzel, kabarık, insanın yeme iş- tahasını tahrik ettiği halde Beyoğlu tarafındaki fırınların ekmekleri rütu- betli, esmer, pişmemiş ye yenirken tıkayıcı bir lexettedir. Hattâ İsten- narhdan uzucu sattıkları halde gene Beyoğlu fırınlarının çi- kardıkları ekmeklere kıyas edilmiye- cek kadar nefistirler. Bir şehrin bir tarafındaki halkın ayni fiatie yediği ekmekten şehrin diğer bir kısmının mahrum olması her halde çok fena- dır. Bu farkın izalesini muhterem B. Lütfi Kırdardan bekliyoruz. — A.B. Gürültü ile mücadele Belediye evvelce verilen ka- rarın tatbiki için yeni bir tamim yaptı Gürültü ile mücadele etrafında alınan tedbirlere riayet edilmediği hakkında yapılan şikâyet. ve neşriyat üzerine Belediye reisliği yeni bir susta yeniden talimat verilmektedir. 'Tamimde deniyor ki: «Ayak satı- cılarının her nerede ve her ne vakıt olursa olsun bağırmamaları, ancak gıda maddesi satanların sabahları sa» at sekizden akşamları saat yirmiye kadar sattıkları şeyleri bildirecek ke- Jimeleri zikrederek ve bağırma dere- cesinde olmıyan bir sesle satışta ba- Tunacakları malümdur. Emrin bütün icabları yerine getirilmediği ve bu seyyar esnafın bilâperva avaz avaz bağırdıkları görülmektedir. Bundan sonra bu gibi emirlerle her memurun alâkadar olması ve aksi emir verilinceye kadar evvelki emri tatbik etmesi bildirilmektedir. Bele- diye, tamime rağmen yeniden şikâ- yet olursa mıntaka âmirlerinin teczi- ye edileceklerini bildirmektedir. Kenterburi başpiskoposu İstanbula geliyor Kanterburi başpikoposu - gelecek perşembe günü İstanbula gelecektir. İngilterenin. -başpiskopasn, banker Morganın yatile Akdenizde bir tenez- züh seyehati yapmaktadir. Kenterbu- ri başpiskoposu cuma günü Atinaya vasıl olmuştur. Bir sarhoş mahkemeye verildi Şükrü isminde biri, evvelki gece son derece sarhoş olarak Sirkecide re- zalet çıkardığından poliş tarafından yakalanmış ve mahkemeye verilmiş- (Wö-Nü) tir. Bay Amc durakta! .Şirketi Hayriyenin bahar tarifes Hazırlanan yeni tarifede seferler fazlalaştırıldı Şirketi Hayriye ilkbahar tarifesini hazırlamıştır. Yeni tarifede bir çok ye- nilikler yapılmış, seferlerin adedi ar- tesbit edilecek olan bu tarife haziran ayı içinde meriyetten kalkacak ve yaz tarifesinin tatbikine başlanacaktır. Şirketi Hayriye bu sene pek zengin bir yaz tarifesi hazırlamak üzere şimdiden faaliyete geçmiştir. Geçen sene olduğu gibi, bu sene de tenezzüb postaları ihdas edilip edilmiyeceği he- rıca tedkik edecek ve bir karar ve- recektir. Denizbank yakın sahiller vapurlar rının yaz tarifesi 29 nisanda tatbik edilecektir. Belediyenin yeni istimlâk Belediyede yeni teşkil edilen istim- Jâk müdürlüğü kadrosuda tanzim edilmiştir. Yeni kadroya göre istim- lâk müdürlüğünde üç mimar, yedi memur ve bir avukat bulunacaktır, Mahalle bekcisini yaraladı Mahkemede sarhoştum, ne Eer eme rakı içip Saimi aramağa çıktım. Bu sırada bekçi Mehmed beni yaklamak istedi. Büsbütün kızdım, cebimdeki kunduracı bıçağını çektim, Çok sar- Nadir tevkif #dilerek Tevkifhaneye öönderi Ni AKŞAM'ın Yeni müsabakası «30 arkadaş 300,000 lira Bay H. sefahette yedil... Sahife $ ISTANBUL HAYATI Bir otobüs seyahati Keresteciler meydanına iri kaplum- bağalar gibi sıralanmış otobüslere 80- kulduk. Karşıdan çöp boyunlu, soluk adaam. Teneke basamaktan o sendeliyerek içeriye atladık. Her taraf dolmuş. Ar. kadaşım açık göz davranarak ileride şoförün yanındaki dar yere sokuldu, Ben sağa sola bakınırken, biletçi ok duğu anlaşılan delikanlı imdada yetiş» ii. En arkağa aynası elinde dudakla. rınm rujunu tazeliyen matmazelin yanından çantasını alıp kucağına bi- raktı, beni de omuzlarımdan iterek biz çantalık yere sıkıştırdı. nüz belli değildir; şirket bu ciheti 8)- | köşesinden ayrı bir inilti yükseldi, Caddeye çıkmea homurtular, gacırtı- Jar büsbütün arttı. Fırtınaya tutul- muş sandal gibi yalpalıyoruz. Bir ara- lık altımdaki kanape yaylandı, lâstik top gibi yerimden zıpladım, kafam pencerenin pervaz tahtasına çarptı, ve, galiba can acısile yanımdaki mat- mazelin bir yerini tutmuşum. Olanca kuvvetile göğsüme bir dirsek vurdu. Biraz daha kenara sikışayım derken birdenbire şiddetli bir gacırtı ile biri. birimize girdik, Yanımdaki matma. zelin sivri külâhı suratıma kapandı, kendisi tepeme çullandı. Katşı kana- penin altından fırlıyan kocaman bir Şişe, silindir gibi ayaklarımı ezdi, Diz- Jerime yatıp boynumu kucaklıyan bi- etçi: — Bu heriflerden çektiğimizi biz bi- hiriz, iki adam caddenin ortasına dikilmiş- ler, kenardaki arsayı işaret ederek ha- raretli hararetli konuşuyorlar. Otobüs yanlarına kadar sokulunca, rahatsız hoş alduğum için bundan sonra ne | olmaktan mülevelliğ hiddetle homur- yaptığımı bilmiyorum; demiştir, danarak bir parça kenara çekildiler. Şoför büyük bir soğukkanlılıkla ba- şını sallıyarak otobüsü yolun sağ kıyı sına çevirdi ve duvara sürtünerek geç» — Yarış, ne ile olursa olsun hoşu- ma gider bay Amca, hattâ çene yarı- N bilet... .. İki kano tasavvur etli... noktadan ok gibi fırlıyorlar... Bir ... Ha babam ha, ha babam ha... Bir de bakıyorsun. kanolardan biri sudan çıkınış, âdeta uçuyorl... d nini düşünl... Az keyif mi bu? | |