Seker meselesi 7 yi gazetemize gönderdiği bir telgrafta izahat veriyor velki gün yazdığımız Meclis kararına esas olan Başvekâlet tezkeresinin aynını da yazıyoruz İktisad Vekili B. Şakir Kese- . dün akşam gazetemize gönderdi- telgrafta, şeker meselesi bak- da izahat vermektedir. Telgrafı yasıyoruz: etenizin 28 mart 1939 tarihli numaralı nüshasında «Şeker ieselesi» ve «B. Şakir Kesebir muha- edilecek; başlıkları ile ve fo- fımın da ilâvesi suretile birinci ifede 233 ve on birinci sahifede .murabba santimetrelik yer kap- bir yazı intişar ettiğini gördüm. hu vazı, müphem ve umumi bâşlık- >, 8X)e 14 sene evvelki eski bir hâdi- /1 46 yeni şeklini vererek şahsım aley- le sui zan davet ve şeref ve itibarı- müteessir edecek mahiyette oldu- , bu husustaki kanuni hakla- m muhafaza ile berrber, şimdilik pıdaki kısa malümut ile vaziyeti etmek isterim: 6 senesinde mülgü Şeker inhi- ni idare meclis: relsi bulunuyordum, en memleket şeker ihtiyacı- | min etmek ve İhtikâra mani ol- ve dahilde stoklar bulundurmak elerile mükellef olan İnhisar hariçten lüzumuna göre, şe- “ mübayaaları yaplıği sıralarda, vilâyetleri için Rusyadan da bir niktar şeker mübayaz etmişti. Bir et sonra İdare meclisi relsliğin. | | len len aymıdığımdan, hakiki vaziyet “olmamakla (beraber, satış in Şark havalisinde ilâta maruz kalması, bilâhare dâki şekerlerden bir miktar za- büsüle geldiği iddiasının ortaya masına sebep oluyor ve usulen tah-' ta başlanıyor. Tahkikat sonun- | benim de malümat ve ifademin ine hükümetçe lüzum gö- Büyük Millet Meclisine mü- ve müsaade taleb edildi. An- Teşkilâtı esaslye okanunumuza , ortada teşrii masuniyetin ref'ini | ettirecek bir suç mevcud olma- | i Büyük Millet Meclisi o za- «Man malümat ve ifademin dinlen- tesinin devre sonuna talikine karar 3» is hayatında emsali çok olan İK iee her intihap devresinin da revizyona tabi tutulmak ve lebusluk sıfatı kalkanlara git olan- nin dasyaları hükümetçe geri alın- mütesmildir. alt olan ve gazetenizde lunan karar dâ bu neviden ol- ği Bundan, hükmü 3 nisanda münka- » olacak ve bu tarihten itibaren lü- © Oğum görüldükçe her zaman malümat | © > © AKŞAM''ın tefrikası ve İfademe müracaat için bir mani kalmıyacaktır. Yirmi sekiz seneyi bulan siyasi ve resmi hayatımda deruhte ettiğim va- zifeler çoktur. “Hepsinde her zaman mesuliyet hissile çalıştım ve bunlar. dan dolayı hesap vermeği kendime bir borç bildim. Şimdi de hâdise böy- le tabil ve sade bir mahiyettedir. Bu cevabının kanun hükümlerine uy- gun bir surette sayın gazetenizde neşrini rica ederim. Şakir Kesebir» Başvekâlet tezkeresinin aynını yazıyoruz Ankara 29 (Telefonla) — Mülga Şeker inhisarı tarafından Şark vilâ- yetlerinin şeker ihtiyacını temin için Arkoz şirketinden satın alınan şeker- lerden hasıl olan 273 bin küsur lira- | lık zarar dolayısile eski İktisad Vekili ! B. Şakir Kesebir hakkındaki fezleke ve merbutatının Büyük Millet Mecli sinden hükümetçe geri istendiğini bi dirmiştim, Meclisin, B. Şakir Kese- bire dair takip ve muhakemenin devre sonuna bırakılması hakkındakl karara esas olan Başvekâlet tezkere- sinin aynini de bildiriyorum: Türkiye Büyük Millet Meclisi Riyasetine 25/10/1932 «Mülga Şeker inhisarı idaresince Şark vilâyetleri ihtiyacı için Arkoz şirketinden satın alınan Rus şekerin- den hasü olan 273,193 lira zarardan dolayı Maliye müfettişleri tarafından yapılan tedrikat ve tahkikata ait fez- Yeke ve merkutatı leffen takdim ki- lanmıştır. Bu tahkikat münasebetile Şeker inhisarı idare meclisi âzasın- dan sabık Kars mebusu Ağaoğlu Ah- med ve sabık Beyazıt mebusu Şefik beylere sual tevdi edilmiş ise de Mec- lisi idare re'si bulunan Tekirdağ me- busu Şakir ve âzadan Kastamonu mebusu Hasan beylerin elyevm me- bus bulunmaları hasebile, müfettiş- lerce malümat ve ifadelerine müraca- at edilememiş olduğundan, mukteza- sının Büyük Millet Meclisince ifasına müsaade buyurulmasını Maliye Vekâ- letinin işarı üzerine arzederim efen- dim, Başvekil: İsmet Doktor Göbbels Budapeştede Budapeşte 29 (A.A) Almanya propaganda Nazırı doktor Göbbels, bugün saat 12,20 de kısa hususi bir ziyaret için buraya gelmiştir. Tefrika No, 54 ŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — Kapının önünde duran adama dü. Elektrik ışığının altında onun Kar saçlı yorgun yüzlü meşakkatlı ha yaşamış olduğu anlaşılıyordu. Ba. ları gâyet munis ve sevimli idi, Lâ- n tavrında, duruşunda feleğin dar- dalma uğramış insanların hali Boynunu bökmüş duruyordu. Genç kız adamın biçareliğini, bitap balini , görünce: iğ Aman Allahım! Sizin benden de hasta haliniz var. Titriyorsunuz. «Üşüyorsunuz galiba... Sonra uşağa Bien — Haydi beni şuraya bir yere oturt 'da sen al efendiyi mutbağa götür, Us- © fünü başını kurutsun... damcağız hazin bir tebessümle: i — Soğuktan ziyade açlıktan muzta- 4 ki küçük hanım bu ka- mr an de bana lerini emredin. Tabii, tabii! Ahmed, aşçıya söy- anki İstediği Ada? Nakleden: (Vâ-Nü) Tendu bir adım atmak istedi. Fakat ayağı o kadar sancılandı ki, gayri ih- tiyari bağırdı. Feryadı işiden diğer hiz- metçiler koşuştular. Paşa ile Perihan da telâşla geldiler. — Ne var? Ne olmuş? — Efendim küçük hanım sokakta düşmüş, Bir ihtiyar fukara onu getir. di, Kadri Memduh paşa emir verdi: — İki kişi küçük hanımı kaldırsın, odasına götürsün, Sonra birşey söylemek üzere Periha- na döndü. Lâkin genç kadının şaşkın halini görünce merakla sordu. Peri- hanın rengi uçmuş, gözleri faltaşı gibi açılmış maryatizmalı gibi başı- Dı önüne eğmiş, fakir ihtiyara bakı- , Olamaz! Olamaz! - diye mirıldanıyordu. Yeni bir hâdisenin çıktığını hisse- den sahte Kadri Memduh paşa hemen genç kadına yaklaştı. Perihan loş bir ye, çekildi ve yavaş ge | arkadaşile beraber, | miş, Yakup usturasile beraber, orta- | kadar ilerde... AKŞAM Işten çıkarıldığına kızmış Bir tütün amelesi Tahir is- minde bir işçiyi yaraladı Dün akşam üzeri, Cibalide tütün İnhisar idaresinin kutu fabrikasının bulunduğu bina civarında bir yara- lama hadisesi olmuştur, Son günler- de fabrika lerinden Yakup ismin- de bir gencin işine nihayet verilmesi kararlaşmış, bu karar Emin usla ta- rafından kendisine tebliğ edilmiştir. Yakup buna kızımış ve dün akşam Paydos zamanı fabrika civarına gel- mşitir, Bu sırada, Emin ustanın bir iki işinden çıkıp yan sokağa saptığını gören Yakup birdenbire karşısına çıkmış ve: — Sen beni ne diye işten çıkart tın? Sözlerile münakaşaya başlamış, ve beraberindeki usturasını çekerek Emin ustanın üzerine atılmıştır, Emin ustanın yanında bulunan- Jar, bu hiddetli gencin karşısından uzaklaşmışlar, ustanın yanında yal- nız Tahir isminde bir işçi kalmıştır. Tahir, bu vaziyet karşısında o Yaku- bu önlemiş, Kınin ustayı vurmasına mâni olmuşsa da, usturasile savlet etmekle olan Yakup, bu sefer, Tahi- rin muhtelif yerlerinden yaralar aç- miştir. Tahir kanlar içinde bir tarafta kal- savuşup gitmekte iken Cibali lu polisleri kendisini yakala- mışlardır. Tahir, tedayi altına aldı- rılmış, Yakup hakkında da kanun! takibata Birişimiştir. $.. Edirnekapı dışındaki kalil vakası Faillerden biri beş, diğeri yedi sene hapis yatacak Bir müdet evvel Niyazi, Hasan ve Mükerrem adlarında üç kişi Edime- kapı dışarısında kale duvarları Üze- rinde ra'ı içtikten sonra aralarında kavga çıkmiş ve Mükerrem kaçmış, Niyazi le Hasan arkasından kovalı- yarak bıçakla yaralamışlardı. Vakayı müteakib hastaneye kaldı- rılan Mükerrem bir müddet sonra ök dü. Mükerremi öldürmekten maznun Niyazi ile Hasanın ağır ceza malhike- mesinde yapilan muhâakemeleri dün bitirildi. Niyazi ile Hasanın, müstakil faili belli olmıyarak Mükerreimi vurdukla- rı sabit görüldü. Ancak, hastanede Mükerreme ameliyat yapılması teklif edildiği halde bunu reddetmiş olması maznunlar hakkında cezayı hafifletici sebeb olarak kabul edildi. Maznunlardan Niyazinin yaşı da | göz önünde tutularak beş sene üç gün ağır hapsine, Hasanın da yedi sene ağır hapse konulmasına karar yerik di. İki mabküm ayrıca maklulün va- rislerine de bin lira ölüm tazminatı ödiyeceklerdir. İyi muamele edin... Fakat bilhassa kim olduğunu anutlaka öğrenin, — Bu fukranin mi? — Evet... Çabuk... Kendisile konu- şun ve o gitmeden evvel hemen gelip bana haber verin, Tendunun yanına gittikten sonra gene salona gelir, sizl beklerim Usule sivişıp gitti, Sahte Kadri Memduh paşanın hây- reti gitgide artmıştı, Kapının önünde ne yapacağını bilmeden bakıp duran | fakir adama yaklaştı. — İyi ki, gitmediniz... Kızıma yap- tığınız hizmetten dolayı size teşekkür etmeliyim... Kendisine nerede rasladı- nız? — Bu yolun ötesinde... Yüz metre Gayet mahcup bir eda ile konuşu- yordu: -— Hava kararmıştı, yağmur şiddet- le yağıyordu, bu küçük hanım koşu | yordu... Derken düştü ve kalkama- dı... Kendisine yardım etmek için yak- Jaştımı.. Taşıyarak köşke getirdim. — Allah razı olsun... Bu saatte her- halde karınınz açtır. Size yemek çıkar tayım. ? bırın Kaldırılması Adamcağızını yüzü kıpkırmızı kesil. di: — Açim efendim... Doğru... — Haydi gelin. © Fakiri, hizmteçilerin yemek odasına, Haftalık piyasa ihracat maddelerinin vaziyeti - Balık fiatleri ucuzluyor Geçen hafta piyasa vaziyelinden bahsederken, Avrupadaki siyasi hâ- diselerin piyasaya olan tesirlerini te- barüz ettirmiştik. Bu hafta içinde piyasa bu gibi si- i | dilmektedir. yasi vakaların tesirinden uzak Kal- | mıştır. Esasen ortada geçen haftaki gerginlik kulmamış, vâziye. daha durgun bir hale gelmiştir. Maamafih ihracat maddelerimizin ekseriyeti için satış sezonu geçmiş addolunabilir. Bu itibarla bu hafta İçinde ihracat maddelerimizin satışlarında fazla bir hararet aramak doğru değildir. Şimdi hangi maddelerin tamamile satıldığını, hangi kaldığını aşağıya yazıyoruz: İhracat maddelerimizin vaziyeti maddelerin elde | | | Hububat maddeleri — Bu hafta | İçinde hububat maddeleri üzerine hararetli muameleler olmuştur. Bu- nun sebebi, Yunanistanım Türkiye piyasasındarı buğday taleb etmesidir. | Yunan firmaları nisanın on beşine alacaktır. Bu mikdarın çeketine olan ihtiyaç ta artmaktadır. Bu yüzden kuzu derileri bu işe sarfe- Halbuki kuzu derilerin- den eldiven de yapılmaktadır. Dei- lerden tayyareci ceketi yapılması üze- rine Almanyada ve Avrupanın diğer memleketlerinde eldiven fiatleri art- mıştır, Yumurta — Son hafta içinde yu- murta piyasası pek durgun bir devre geçirmekteydi., Bir kaç gün evvel İs- viçreden yumurta talep edilmesi, yü- murta piyasasını canlandırmıştır. Şimdiye kadar İsviçreliler daha ziya- de Bulgaristandan yumurta alıyor- Jardı. Bulgarlar İsviçreden saat al- mak suretile yumurta mübadele «t- mişlerdir. Yağlar — Macaristandan zeytin İ yağ üzerine bir talep vardır. Macar firmaları oçoktanberi zeytinyağ'arı- miza karşı talep yapiyordu. /eytinyağlarımız en ziyade Misr ra, Suriyeye sevk edilmektedir. Tereyağlarına gelince, piyasada yağ üzerine durgunluk göze çarp- kadar piyasadan 4,000 ton buğday | ilk partisi | 500 ton olmak üzere Yunan firmala- rına teslim edilmiştir. Bundan bir ay evvel de Yunan fir- maları 10 bin ton arpa satın almış- lardı. O gündenberi büyük satışlar olmamıştır. Geçen hafta içinde İtalyaya ufak partiler halinde arpa sevkedilmişti. Çavdara gelince, zürram elinde kalan çavdarın mikdarı hesap edil miş değildir. Çavdar üzerine ihrâ cat pek az olmuştur. Geçen sene İ Çekoslovakya ve Viyanadan çavdar- larımıza kârşı büyük talepler yapıl- mıştı. Dokuma ham maddeleri — Son günlerde tiftik piyasasında durgun. Tuk göze çarpmaktadır. Halbuki ini hafta evvel İngiliz firmaları tiftikle- rimize karşı alici mevklindeydi, Bu hafta daha ziyade kıvırcık ya- pâğılar üzerine satış olmuştur. En büyük abcı yerli fabrikalardır. Doku- ma fabrikaları en ziyade Trakya mallarına rağbet etmişlerdir. Son hafta içinde pamuk ipliği nar- üzerine, ortadan İmüşkülât ta kalkmıştır. Pamuk ipli- İ ği satışı serbes olduğu için rekabet yüzünden fistlerde düşkünlük baş- göstermiştir. Deri — Son günlerde deri sat rn artmıştır. En büyük alıcı Alman fxi- malarıdır. Satın alınan deriler de ku- yu derileridir. Almanya bir kaç «e- nedenberi fazla mikdarda kuru de risi almaktadır. risinden tayyareci ceketleri yapmak» tadırlar. Hava yarışı yüzünden tay- yarelerin adedi arttıkça, tayyareci kemlelerden bir tanesini işaret ede. rek; — Olurun şuraya... Şimdi size ye- mek getirtirim. Fukara kılıklı adam memnuniyetle oturdu, Öyle yorgundu kit... Refet, o sırada içeri giren bir hiz- metçiye! © — Çabuk! Sıcak bir çorba... Et, fi- İ lân da getirin. Efendiye bol bol yemek ikvam edin. — Baş üstüne efendim. Solranın üstü ekmek ve yemeklerie dolunca fukaracık kendini zaptedemi- yerek oburlar gibi yemeğe başladı. Paşa ona bakıyor ve gitgide endişe- si artıyordu; bu adam kimdi?... Onu görünce Perihan niçin telâşlanmıştı. Şimdi artık iyice doymuş âheste aheste kahvesini içiyordu. — O Saatte yağmurun altında bu- ralarda ne arıyordunuz? — İstanbula inmeğe karar vermiş- tim. Param yoktu, yaya yürüyordum. Buralarda iş bulmak daha güç. Ekme- ğimi çıkaracak kadar bir iş bulayım bana yeter. Üst başının perişanlığına rağmen adamcağızın llsanı gayet muntazam- dı. Yazıp okumasını bilen bir insân ol. duğu belli. Paşâ merak içinde düşünü. yordu. Bu kimdi? Perihanın telâşlan- masına bakılırsa herhalde endişe edi. i fazla olacaktır. arpa üzerine | maktadır. Soğuk hava depolarında- ki yağların mikdarı azalmıştır. Alâkadarların, yağ istihsal munta- en aldıkları haberlere göre, ğ£ mahsulü geçen seneden Çünkü hiç bir mm takada kışın siddeti yüzünden bay- van telefatı olmamıştır, Balık ve et — Son günlerde balık ucuzluğu başgöstermiştir. Fakat mev- sim itibarile ekseri balıklar da yağ sızdır. Bu yüzden fiatl de ucuzdur. 'Torik ve palamut satışları dış mem- leketlere devam etmektedir. Sirkeci rihtımda balık almak için bekliyen, yirmiden fazla balıkçı gemisi bulun- maktadır. Bunlann ekserisi Yunan bandırzlı gemilerdir. İtalyanlar da- ha az balik almaktadır. Kuzu fiatleri 50 kuruş üzerinde durmuştur. Trukyadan Yunanistana kuzu ihracatı başlamıştır. Belki de fiallerin düşmemesine sebeb budur. İthalât piyasasında İthmlât . piyasasındaki vaziyetten bahsetmek lâzımgelirse, her şeyden evvel durgunluğu tebarüz ettirmek icab eder. Bilhassa manifatura piya- sası en durgun bir devreyi geçirmek- tedir. Maamafih bu durgunluk pek te endişe edilecek bir şey değildir. Her sene bu mevsimde, bilhassa ih- İ racat mevsiminin son devresinde gö- Almanlar kuzu de- | rülen bir manzaradır, Piyasada kışık malların üzerine satışların devam etmesine imkân yok- tur. Henüz yazlık malların satınna başlanmamıştır. Maamafih mahdud bir zümre mevsim kumaşlarını, sim- diden terzilerine vermişlerdir. Bu sa- tışların mikdarı, piyasayı tatmin edecek kadar fazla değildir. — H. A. hisseden fukara kalıklı adam: — Elendim! « dedi. - Zannettiğ'niz gibi ben ne dilenci, ne de serseriyimi Çalişan bir ameleyim. Bakın küğid- larim var. İzmirde bir garajda otomo- bileri temizliyordum. Patronum ben- den pek memnundu. Sonra İstanbula geldiğim vapurda da çalıştım, hattâ beni alakoymak istediler. Fakat kal madım, Kaptan beni Sarıyerde tamdı- ğı birine tavsiye etti. Lâkin talihim yar olmadı. Mal sabibi, sizlere ömür vefat etti, Gene açıkta kaldım. İstan. bula iş aramağa gidiyordum. Kapının arkasından boğuk bir hiç- kırık sesi işitildi, Lâkin derdini anla tan ihtiyarcık bunu duymadı bile... Amma, paşa işitmişti... Ve bunun Pe. rihan olduğunu anladı, Niçin, neden genç kadın bu derece heyecan duyuyordu? Adama: — Biraz beni burada bekleyin... Şinm di gelirim! - diyerek çıktı. Yan odada, genç kadın, yere düşme. mek için âdeta duvarı yakalamış gibi, sapsafı duruyordu. | Paşa, düşmemesini temin için onu tuttu. Endişeyle sordu: — Neniz var? Perihan kendini topladı ve diğer daki fakir ihtiyarın tarafını elile isa! ederek yavaş sesle: — Bir de ödü diye ye liyorde