hife 6 Bu hafta İçinde piyese ne durgun, ne de canlı idi, Bazı ihracat madde- Jeri üzerine hararetli işler olmuştur. Fazla mikdarda iş olan maddeler- Je, durgun bir devre geciren ihracat maddelerimizin vaziyetini birer birer aşağıya yazıyoruz: Dokuma hammaddeleri — Bu haf- taen ziyade tiftik üzerine canlı muâ- “meleler'olmuştur. Piyasada iki büyük alıcı vardı. Bunlardan biri Sovyetler, diğeri de İngilirlerdi. Sovyet Rusya ticaret mümessilliği piyasadan 100 bin kilo tiftik almıştır. İngilizlerin al- dığı tiftik mikdarı da 300 bin kiloyu tecavüz etmektedir. Tiftik tacirlerinden birinin verdiği İzahata göre, bu sene İhracat madde- lerimiz arasında en İyi bir satış dev- resi geçiren madde, tiftiktir, stok mikdarı da azalmıştır, Eğer Sovyet Rusya ve İngiliz firmalarının geçen hafta aldığı gibi, büyük bir parti da- ha satılırsa, piyasada mal kalmıya- caktır. Tiftik için mevsim sonu da gelmiş- tir. Bundan sonra yeni mahsul bek- lenmektedir. Henüz kırkım zamanı gelmemiştir. Bu sene kış fazla şid- detli geçmediği için hayvan telefatı. az olmuştur. Bu itibarla tiftik re- koltesinin reüstahsili memnun €de- cek bir mikdarda olacağına şüphe yoktur. Dokuma maddelerinden o pamuk, durgun bir devre geçirmektedir. Hal- buki iki hafta evvel pamuk üzerine, İtalya, Polonya ve Romanyadan ta- lepler fazla idi. Şimdi azalmıştır. İs- tanbu! piyasasında pamuk satışları daha ziyade, tıbbi ihtiyaç içindir. Eczalı pamuk fabrikaları tarafından satin alınmaktadır. Av derielri — İyi bir salış dervesi geçiren müddelerimizden biri de av derileriğir. Av derilerimize Kanada- dah, Londra gibi beynelmilel piyasa merkezlerinden talepler artmaktadır. Amerikadan en ziyade sansar derisi talep edilmektedir. Hububat mâddeleri — Bu hafta içinde en durgun bir devre geçiren hububat maddeleriydi. Başta buğ- day olmak üzere, hububat maddele- rinden ihracat vaki olmamıştır. Hal- buki geçen haftaya kadar arpa sa tışları pek hararetliydi. Fakat bu alışlar muayyen mikdardaydı. Mese- dâ: Yunanistan Ziraat bankası 10 bin ton arpa almıştı. İtalyan firmaları da muhtelif tarihlerde, bu mikdar. den fazla arpa mübaya etmişlerdi. Aplaşılıyor ki, alıcı memleketler ih- tiyaçları nisbetinde mal almışlardır. Daha ziyade arpa almağa lüzum görmemişlerdir. Arpalarımız dahili ihtüyaç için AEŞAM 16 Mart 18 Haftalık piyasa ) ihracat maddelerinin vaziyeti - Et ve balık fiatleri ucuzladı sarfedilmektedir. Halbuki İstanbulda arpa sarfiyatı pek azdır. Piyasamıza, daha ziyade ihracat maksadile arpa gelmektedir. Maamafih elde mevcud stok mikdarı çok değildir. Gene ar- pa üzerine (aleplerin başlıyacağını | ümid edenler çoktur. | Çavdar stokları müşteri beklemek- tedir. Evvelce de bahsetiğimzi gibi, bu sene çavdar ihracatı olmamıştır. Halbuki geçen sene Çekoslovakya çavdarlarımızım en büyük müşteri- siyd. Pirinç — Geçen hafta içinde pirinç fatleri yüksölmişli. Bunun sebebi, İzmir tacirlerinin Almanyaya pirinç sevk etmek için, muhtelif piyasalar- daki pirinci toplamalarıydı. İzmir- den Almanysys ne kadar pisinç sevk l edildiğini bilemiyoruz. Yalnız İzmir. de bir tacirin 80 bin kilo kadar pirinç sevkettiği tahkikat neticesinde elde edilmiştir. Bu sene pirinç rekoltesinin bol olacağından bâhsedilmektedi Büz rekolte hakkında kati söylemek mümkün değildir. I Yaş meyva — Yaş meyva ihracalı hararetli devresini geçirmişlir. Alman firmelariyle, Dörtyol portakal Okoo- peratifi arasındaki ihtilâflar henüz halledilmiş değildir. Maamafih bu ihtilâflar halledlimese bile, elde por- takal kalacak değildir. Bir portakal tacirinin ifadesine bakılırsa, son günlerde cenub limanlarından az mal gelmektedir. Bu sene memleket dahilinde por- takal sarfiyalanın çok arttığından bahsediliyor, Ayni porlakal teciri di- yor ki: «Şimdiye kadar İstanbul bu mikdar portakal istihlâk etmemiştiz. Demek oluyor ki flatler biraz daha ucuz olsaydı, dışarıya portakal ih- Taç etmeğe lüzum kalmadan, porta- kallarımızı sarfedebilecektik. Elma mikdarı gün geçtikçe azal maktadır, Manavlarda Amasya el- ması diye seçilmiş elmaların 60 ku- ruşa satıldığı vakidir. Halbuki Amas- ya diye satılan ve manayların elile seçilen bu elmalar, Niğde elmaları- dır. Meyva hâlindeki bir tacir diyor ki: «Bu sene Amasyada o kadar az elma çıkmıştı ki İstanbuldaki her manav dükkânına on elma bile isa- 'bet edemezdi. Kışlık meyvaların sonu gelmek üzeredir. Meyva hâlindeki tacirler, ilkbahar ve yaz maoyvaları hakkında malimat toplamaktadırlar. Daha rekolte hakkında bir şey söylemek mümkün değildir. Geçen gün yağan sulu karların, çi- çek açan bazı meyva ağaçlarına zi- rar verdiği malümdur. Fakat bu da mevzit bir hadiseydi. Diğer yerlerde sulu karların, donların meyva ağaç- AKŞAM'ın tefrikası Tefrika No. 40 AŞKIN KURBANI — Büyük macera romanı — Adam başını çevirince bir söz söy- lemeğe vakıt bulmadan, Nadire kah- kâhâlarla gülmeğe başladı: — Sen... Sen misin Refeteiğim?.. Koştu. Boynuna sarildi. Öpmeğe başladı. -— Nasıl oluyor, ayol... Bir de Kad- Ti Memduh paşalık çıkarttın... Bu da nereden?.. Demek bensiz oralarda ka- Jamadın... — Kabil mi?... Sensiz ben yaşıya- bilir miyim? — Vallahi ben de seni pek aradım... Çünkü bilirsin ya: Hakiki muhabbetle âncak seni severim, — Sahi mi? -- vallahi, bilahir Erkeğin gözleri neşeyle pârlâdı. — Dinle beni, Nadirç! Bütün yaptık. Jarını affediyorum, Çünkü senin para. ya iktiyacı olan bir kadın olduğunu bi- diyorum. O zaman meteliksiz kalmış. tım. Rahatını başkası temin edebili. yordu, Gittin... Fakat bugün... —E.. Bugün?... Ne olmuş? — İşler değişti. Yeniden para sahibi oldum. Seni deruhte edebilirim. Genç kadın hayretle irkildi. —Aman, ne diyorsun, Refet?.. Ban. ka mı soydun? Ben de seninle yaşa- mak isterim amma, hayatımı idâre et. | mek sana kaça mal olur? Ben ayda | sekiz yüzden ziyade eritiyorum. — Zarar yok... Param o kadar değil İ amma, yeniden işler yapar, ihtiyacını | temin ederim. İ Nadire eski dostunun elini okşıya | rak, sakin bir sesle: — Sevgili Refetciğim! - dedi. - Ba- na kızma!... Bu vadettiğin yüksek pa- raları verecek vaziyette olmadığını an- Uyorum, «İş yaparak kazanırım!ı di. yorsun. Benim şimdiye kadar polisle alış verişim olmadı. Şimdiden sonra da başımı belâya sokmak istemiyo. İ Tum. | İ İ | ! Nakleden: (Vâ-N0) - | İ | “1 Refet, küstah bir tavırla: — Ne diyorsun? Namusumdan şüp. he mi ediyorsun? — Kızma, herifciğim! Herşeyi bili- yorum... İstanbula döndükten sonra | Fahriye rasladım. Daimi Fotoğraf Müsabakamıza dair: Birkaç sene evvel gazetemiz tarâ- fından tesis edilen dajmi fotoğraf müsabakası şimdiye kadar tertib edi- len müsabakaların en faydahların. dan biri olmuştur. Aldığımız birçok mektuplarda bu müsabakanın amağ törler üzerindeki teşvikkâr tesirle- rinden sitayişle bahsedilmektedir. «Akşamı, karilerinin bu teveccüh ve alâkasına mukabele etmek için her fedakârlığı yapmakla müftehir- dir, Bununla beraber daimi fotoğraf müsabakamızın yalnız sanat ama- törlerine ald olarak devam etmesi birçok karilerimizin haklı şikâyetle- rine de sebep olmaktadır. Bunun için müsabakarızın şek. Mini değiştirmeği ve «Akşams oku- yan herkesin arasıra tertib edilecek müsabakalarımızdan istifade etme. sini temin etmeği düşündük. Ve ye üzere daimi fotoğraf müsabakamıza nihayet vermeğe karar verdik, Binaenaleyh, bu ayın 29 uncu gü- nü akşamına kadar gönderilecek amatör eserleri de dahil olmak üze. Te, elimizde bulunan eserler arasın- da, müsabaka şartlarımıza göre son bir seçim yapılacak've bermutad he- diyeler dağıtılacaktır. Yeni müsabakamız bütün karilerimizin alâkasını çe- kecek, gayet eğlenceli ve is- tifadeli olacaktır. Buna dair tafsilât yakın- da ilân edilecektir. Kral Aleksandrın katilinin mezarı açılarak altın dişler çalınmış Marsilya 15 (AA) — Yugoslavya kralı Alexandrın katili Hirvat Kleme- nin mezarı meçhul şahıslar tarafın. dan açılarak iskeletteki takma altın dişlerin aşırılmış olduğunu mezar bekçisi görmüş ve polise haber ver- işitilmemiştir. Et, balık — Son günlerde ucuzlı- yan gıda maddeleri, et ve balıktır. Geçen hafta da yazdığımız, et ve ba- ık fiatlerinin ucuzlaması diğer gıda maddeirine de tesir etmektedir. Me- selâ yağ, kuru sebzeler gibi... Maa- mafih Trabzon yağları gene 0 - 100 kuruş arasındadır. Eğer balık ve ku- zu eti de ucuzlamasaydı, terayağı fi- ati daha çok yükselecekti. Kuzu eti gün geçtikçe ucuzlamaktadır. Hay- van borsası kayıdlarına göre, her gün şehrimizde 2000 den fazla kuzu kesilmektedir. Yunanistana henüz kuzu ihracatı başlamamıştır. Fakat Trakyada şim- im hazırlıklar yapılmaktadır. HA — Fahri mi? — Evet... Çok parasız... Bir gün ben- den yardım istemeğe geldi. Ondan son- rada, içeriye sokmamaları içir adam- Tarıma tenbih ettim. İşte o geldiği gün herşeyi bana anlattı. Senin İstanbu- la dönemiyeceğini, takip edildiğini söyledi. Sahte imza meselesini, Misır- cizadeyi hep biliyorum. — Peki amma, Nadireceğim, ben bunları niçin yaptım?... Sırf seni elde edebilmek, rahat yaşatabilmek için... — Farkındayım. Refetciğim, sana da kızmıyorum. Bilâkis, bunları düşü. nünce seni daha çok seviyorum. Fa- kat peşine takılıp sıkıntılara da ma- RR N — Peki amma o zamanlar senin benimle gittiğini hiç kimse bilmiyor- du. — Şimdi her ikimiz de İstanbulda- yoz. İşler değişti. mek için nasıl vapura koştuğunu an- — Bugünkü günde Kadri Memduh | paşa diye tanınıyorum. Bu sfatım altında gizlenen eski hüviyetimi kim bulacak? — Anlat bakalım: Bu yeni ünvanı | rereden buldun? Parayı nereden te- | darik ettin? — Yemin ederim, Nadire... Bu işte | j de senin için hiç bir tehlike yoktur. | Sana zaten bütün hakikati söyliyece- | ğim. Refet metresi kaçlıktan sonra Suri- yede ne hallere girdiğini, onu takip et- Izmirde göçmen köyleri i Çandarlı yarımadasında mamur bir köy meydana çıktı Çandarlıda yeni kurulan bir göçmen kö yü ve İzmir iskân müdürü B. Ziya Fuad İzmir (Akşam) — Vilâyetimizde is» kân işleri çok muntazam bir şekilde devam etmektedir. Yugoslavya, Bul- garistan ve Romanyadan getirilmiş olan göçmenler tamamen iskân edil miş ve müstahsil birer vatandaş hali- ne getirilmiştir. Göçmenlere çift hay- vanı, arazi, yemeklik ve tohumluk buğday, pulluk dağıtılmış, bütün göç- menlerin şükranı kazanılmıştır. Hü- kümetimizin göçmenler için inşa et- tirdiği evler birçok yeni köylerin vü- cud bulmasını temin etmiştir, Evvel- ce Çandarlı yarımadasının hali ara- ziden ibaret kısmında göçmen evleri inşa ettirildikten sonra mamur bir köy meydana gelmiştir. Son iki sene zarfında yerleştirilen göçmenler için yaptırılan evler, bir çok yerlerde üm- ran ve inkişafın artmasına vesile teş- kil etmiştir. Bu meyanda tabiatın em. salsız güzelliklerini ihtiva eden birçok köylerimiz, mamur kasabalar halini almıştır. Gene vilâyetin bazı yerlerin. deki ufacik köyler, ekleme suretile, inşaatle birkaç misli büyümüştür. Mal. tepe, Kayaş, Taşkesiği köyleri fevkalâ- de büyümüştür. Bütün bu köylerde ye- ni evlerine yerleştirilen göçmenler, müreffeh ve mesud birer müstahsil olmuştur. Önümüzdeki aylarda vilâyetin bir- çok yerlerinde daha binden fazla göç- men evi yaptırılacaktır. Bu arada Me- nemenin Aliağa nahiyesi çok inkişaf edecek, Bergama asfalt yolu güzergâ- hında muntazam bir plân dairesinde yüzden fazla ev inşa ettirilecektir. Urla kaza merkezinin büyük yangın- danberi harabe halinde duran büyük kısmı birkaç &y içinde yüzlerce göçmen evi ile dolacak, kasabanın imar ve in- 'kişafı temin edilmiş olacaktır. İzmir is. kân müdürü B. doktor Ziya Fuad, bü- tün işlerde fevkalâde hassas ve dürüst bir şekilde çalışmaktadır. Yeni göç- men işleri için izahat vermek ve direk- tifler almak üzere Ankaraya gitmiş- tir. Oradan dönünce göçmen evlerinin İnşasın başlanacaktır, izmirdeki fırtına İzmir, (Akşarı) — 12 mart 939 gecesi Ege mmtakasında ve Ege deni. zinde çıkan karayel fırtınası, birçok zararlara sebebiyet vermiştir. Deniz ve karada vukubulan zararların msddi miktar tesbit edilememiştir. Fırtına yüzünden İzmirdeki parklar, büyük zarar görmüşlerdir. Yukar- daki resimde Karataş iskelesi önünde yatanı kömür yüklü Allahkerim motürü- nün direkleri görünüyor. - * lattı, Cesedin üstünde bulduğu hüvi- yetle İstanbula geldiğini söyledi ve; — Buraya döndükten sonra tahki- kat yaplım. Bu paşa zâten münzevi yaşarmış. Ailesinden de hiç kimse kal. mamış. (Ve uydurarak:) O sıralarda kimsesiz ölen akrabamdan birinin mi- rasına kondum. Filhakika çok para değil amma, rahat geçinmemize kâfi! Görüyorsun ya... Hiç bir tehlike yok! Nadire biran bile Refetin yalanın- dan şüphe etmedi. — Evet... Hakkın var... Korkularak birşey değilmiş... Amma, müsaade et de ben de seninle açıkça konuşayım. Eskisi gibi yaşamamıza, bütün arzu- ma rağmen, imkân yok! Resmen bir- leşirsek, tüksümü idame için seni dai- ma aldatmağa mecbur olacağım. — Vehbi Tabire ihanet ediyor mu- sun? Elbette, Suriyede iken seni hiç al- datmamıştım. Çünkü delice para ka- İzanıyor, bana veriyordun. Hem orada iken ihtiyaçlar daha mahdud. Halbu- ki burada öyle mi ya?... Tahir Vehbi Gömerdliğine cömerd... Amma, verme- | gi vadettiği paradan bir metelik fazla- anı sızdırmıyor. — Peki ne dem — İşte açıkcası rorsun? Seninle görüşü- | rüm... Lâkin Vehbi 'Tahirden ayr. mam. — Ortaklık teklifi ha?... Ne iğrenç — Affet, eieim!,. Aşk bütün iğrenç- dikleri temizler... Etrafına bir bö 8 herkes böyle yaşıyor. n! Kabul edersen ne âlâ... Etmezsen kendin düşün... — Amma anlasan a, güzelim, ben bu heriften nefret ediyorum. — Ne olacak!... Madem Ki ben seni seviyorum, ne ehemmiyeti var? — Yok, yok yapamam! — O halde söylediğin kadar beni sevmiyorsun. le? Ayni ben canımı senin için veririm, Canını veriyorsun da biraz izzeti nefsini kıramıyorsun, değil mi?.. İşte erkekler böyledir... Hem bu işin böy- le olduğunu kim bilecek? — Ben bileceğim! Benim kollarımın Arasından çıktıktan sonra o herifin koynuna gireceksin ya! Hayali bile beni deli ediyor, — Amma saçmacısın! Ayol asl sev- diğim sensin, paranın fazlasını O ver. diği halde onu seninle aldatmış olaca. dım... Düşünsene ne güzel sevişeceğiz. Refetciğim birlikte geçirdiğimiz tat anları hatırlasana, Erkeğin, kucağına oturmuş, başını eğip kaldırdıkça altın saçları herifin yanağını okşuyordu. Sonra büsbütün sokuldu. Güzel dudakları Refetin ağ- zins yaklaştı. Uzun uzun öpüştüler. (Arkası var)