ganr.—. 12 Mart 1939 AKŞAMDAN AKŞAMA Biz ikinci sınıf bir millet değiliz! Ali Çetinkaya ecnebi şirketleri sa- tn aldı, Bu hayırlı başarısını vatan- daşlar dalma memnuniyetle anıyor- lar. Kendisinden bir himmet daha isteyenlerin pek çok olduğunu ben şahsen biliyorum: Türkiyede işleyen yataklı vagon- ları da bir hale yola sokmak... Vagon - Li şirketinin hudüdları muz içinde zarar ettiği iddia eğile- mez. Hele bir, Ankara - İstanbul yo- Wanda yatak arayınız, Ekser katar- larda bulamazsınız bile! Geri kalan» lar da taklım tillem dolu! Buna mukabil şirket bu kârlı yol da işlettiği arabalara bari azıcık ih- #mam etse, ilina gösterse... Ne g& 16r?!... Belki de dünyanın en ümek mande, en tıngır vagonları bizim hatlardadır. Bir gıcırtı, bir salıntı.. Dar mi dar; eski mi eski! Bu model arabalar dünyanın hiç bir yerinde kalmadı desek mübalâğa etmiş sa- | yilmayız... Semplon ve Ankara hattına niçin bir kaç iyi vagon getirilemesin? Şirketins Adam sen de. İstemiyorlar Mi... - diye bizi ihmal ettiği zannı ha- sl olmaktadır. Halbuki istiyoruz. Hattâ gündüz trenleri hakkında da bir dileğimiz var: Ankara hattına dört beş tane Pulman yagonu geti- rilemez mi? Memleketimizde işlemediklerinden halkımızın çoğu bunların ne olduğu- mu bile bilmez: Kompartiman kom- parlıman , bölünmemiş olan bu ara- baların her birinde büfe bulunur. Beher masanın etrafında dört müte- harrik ve rahat, ferahfeza koltuk... İstersen yarı yarıya yatar gibi otu Hur; alçak, geniş pencereden mam. tarayı seyredersin. Yay tertibatı ona göre olduğu için kendin de sallan. mazsın, fincanın da dümedüz du. Fur, Garbi Avrupanın «Ok» denen sürat katarlarında gündüz işinde ekseriya böyle arabalar işliyor: «Fleche d'or» Parisin yolcularını transatlantiklere bunlarla taşıyor, ves İtirazlar olacak, biliyorum — Memleketimiz için bu lükse ne Mbiiyaç var? Her şey bitti de bu mu kaldı? Cevabımız şudur: — Biz ikinci sınıf bir millet deği- Miz! Medeniyetin her mazhariyetine, her yeni icadına kendimizi lâyik gö- rüyoruz, Bir de demokratik temenni! Nafia Vekâletinden bir rica daha; Tramvay arabalarımız vatmanla- rı adam yerine katmıyacak şekilde açık yapılmıştır. Soğukta, karda, yağmurda, biçare vatmanın sıhhati dalmi tehdid altındadır. Şirket za- manında bundan birçok defalar bah- seltik; dikknte alınmadı. Fakat şim- di tekrarlarsak eminiz ki dileğimiz hasıraltı edilmez. O uydurmasyon ve açılıp kapanması bozulmuş demir kapılar yerine, içeriye doğru sürgülü yeni kapılar yapılabilir; tedkik edi- Urse mümkün olduğu görülecektir. Bu tadilâttan vatmanlar gibi ayak- eski bronz çeyrekleri alim suyuna batırarak Tahtakalede bazı safdillere satmakta iken polisçe yakalanmış, mahkemeye verilmişlerdir. | | Düşkünlerevinde dayak atıldı mı? Belediye bir ihtiyarın dövül- düğü iddiasını tahkik iriyor Dün bir refikimiz, Düşkünlerevinde (Darülâceze)' düşkün bir ihtiyara dürüşt muamele yapıldığını, ayni za- manda dayak da atıldığını bir-oku- yucunun mektubuna atfen yazıyor- du. Bu neşriyat üzerine Belediyenin salâhiyettar makamlarına müracaat ettik. Bize verilen cevap şudur: — Düşkün! i müdürlüğünde üç buçuk ay evvel bir tebeddül vukubul- duğunu biliyorsunuz. Değerli bir dok- tor olan yeni müdürün Evde temizliği ve hüsnü muameleyi en başta gelen esaslı bir prensip olarak telâkki etti- ğini ve mesaisini bu prensipe istinad ettirerek ticeler aldığını biliyo- Tuz, Düşkünl ğu matuh ve asabi hast; itibarla aralarında her hangi bir'ha- disenin geçmiş Olması mümkündür. Riyaset makamı derhal bir müfettiş göndererek yapılan neşriyatın sıhhat derecesini tahkik ettirecektir, Tahki- kat neticesinden ayrıca malümat ve- receğiz. Belediye riyaset makamı, bu neş- riyat üzerine böyle bir hadisenin vu- ku bulup bulmadığını henüz ne teyid, ne de tekzib etmiştir. Bu meselenin teftişine Belediye müfettişlerinden B. Cemal memur edilmiştir. Darülâceze müdürü doktor B. Bekir Zafir nazik, vazifeşinası bir memur olduğundan idaresi altındaki bir mü- essescde böyle bir muamelenin cere- yan ettiğine inanmak istemiyoruz, Yüklü bir kayık batarken kurtarıldı Dün Beşiktaş önlerinde demir yüklü bir kayık, hamulesinin fazla sahile çekilmiştir. Zayiat yoktur. Tamir-edilecek polis karakolları Üsküdar; Kanlıca; Rumelikavağı ve Cibali polis Kkarakollarının buay içinde tamiratına başlanması Karar- laşmıştır. Esaslı tamire muhtaç olan'bu ka- rakolların işi bittikten sonra tâll de- recede tamire muhtaç olanları seçi- Jecektir, Karilerimizin mektupları Bu irtifaa ne hacet? Belediyenin bina ve daha bir kıs sım vergilerini alan tahsli şubesi, Ka- dıköyünde Hâl binasının üst katın- dadır. Buraya 80 ayaktan fazla, yük- sek demin basamaklı, aşması pek Güç demir merdivenlerle çıkılır. Geçen gün benim de bir işim düş- tü. Buraya tırmanmak o mecburiyo- tinde kaldım. İşimi bitirip aşağıya inerken © gördüğüm içler acım bin manzaradan pek müteessir oldum ve bu satırları Yazmaklığımı vicdanım. 10 yaşlarında ihtiyar bir kâ- yarı yolda merdivenin de. ış, basamak» birikere gelseniz yorgun ve, hasta bir kısım. halkın, duasını alır, tahsildtnı da, daha ko- Jay yapmış olur zannındayım. Diş tabihi Bedri “a. Teşekkür «Bir istidaya ne kadar zamanda cevap verilir?» başlıklı bir şikâye- timde, İstanbul Maarif müdürlüğüne verdiğim bir istidaya 6 aydır cevap slamadığımı yazmış ve siz de nazarı dikkati celbetmiştiniz. Dört beş gün sonra derhal istidama cevap verdiler, Gazetenize teşekkür ederim, Kunltoprukta Fenerbahçe Stadı karşısı No. 46 muallimlikten müstafi Macid Gürsoy Gümrükler baş müdürü Ankaraya gitti Gümrükler baş müdürü B. Methi dün akşamki ekspresle Ankaraya ha- reket etmiştir. B. Methi muhtelif gümrük işleri üzerinde Vekâletle te- maslardâ bulunacak ve bu hafta içinde şehrimize dönecektir; Denizbank umum müdürü yarın dönüyor Denizbank umum müdürü B. Yu- suf Ziya Erzinin yarın Ankaradan şehrimize (dönmesi muhtemeldir. Umum müdürün Vekâletle temasla» rını dün bitirdiği haber alınmıştır. Milletler Gemiyeti içtimai yardım şubesi müdürü şehrimizde Jenerek benden İntikam almak için iftira ediyorlar, Bahçekapı yangını tahkikatı Yangınm elektrik ütülerinden çıktığı kanaati kuvvetleniyor Müddelumumllik dün de Bahçe kuvvetlendirmektedir. İki gün evvel Atabek hanında bir ehli vukuf heyeti tarafından yapılan keşif ve tedkikat neticesinde, yangın çıkan trikotaj imalâthanesinin enkazı arasında bir kaç elekrik ütüsü bulun- muş, bunlar“ tedkik edilmek üzere elektrik idaresi mütehassıslarına gön» derilmişti Tahkikat genişletilince burada da- ha büyük bir ütünün kullarıldığı an- laşılmıştır. Yangına daha ziyade bu ütünün sebebiyet vermiş olması ihti- mali kuvvetli olduğundan şimdi. bu ütünün bulunması icgb etmektedir. 'Trikotaj imalâthanesindeki enkaz ta- mamile temizlendikten sonra bu ütü de meydana çıkacaktır, Yangın yerinde ehli vukuf keşifle- ri henüz ikmal edilememiştir. Heye- tin burada esaslı bir keşif daha yapa» rak elektrik tesisatını tedkik etmesi- ne karar verilmiştir. Yarın veya salı günü enkazın ta- mamile temizlenmesi ve keşfin yapıl- ması muhtemeldir. Garip bir hakaret davasının rüyeti Bir Musevi, oğlunu tahkir ettiği iddiasile bir İtalyan aleyhine dava açtı Dün asliye birinci ceza mahkeme- sinde garip bir hakaret davasına ba- kılmıştır. Davacı, Sami adında bir mu- sevi, maznun da kürk tüccarı Jorj Mandel adında bir İtalyandır, Mah- kemede davacı Sami hadiseyi şöyle anlatmıştır: — Benim oğlum Kemal bu adamın mağazasında çalışıyordu. İtalyada mü- sevi aleydarlığı başlayınca mazmun Jorj Mandel oğluma hakaret etmiş, «Burası İtalyan mağazasıdır, Yahu- diler burada çalışamaz» diye ağır süz- Jerle küfrederek mağazadan kovmuş- tur. Hakarete uğrıyan oğlum namına bu adam aleyhine hakaret davası aç- tam, Kendisinin cezalandırılmasını İs- tiyorum. Maznun Jorj Mandel iddiayı red- dederek: — Ben kimseye hakarette bulun- madım. Bunun oğlu Kemal mağa- zamda çalışıyordu. Bir hırsızlık yap- fa, kendisini mahkemeye verdim ve Suçu * sabit görüldüğünden hapse mahküm oldu. Böyle bir adamı tek- rar mafazamda çalıştıramayacağım için kendisine yol verdim. Bu işte ya- hudilik meselesi ve hakaret yoktur. Mağazamdan çıkarmamdan hiddet- Dedi, Mahkeme, Kemalin hırsızlık tana dahil bütün memurların akşam, ları saat yedi buçuğa kadar vazife gör. Sahife 3 İSTANBUL HAYATI Paris operasındayızl Salon epeyce kalabalıktı. Bir müd- det sohbetten sonra ev sahibi saate bakarak ayağa kalktı: — Opera çok kalabalık amma, be sında şapkah bayanlar yok. Rahaf rahat seyredebileceğim. Hayretle yüzüne baktığımız gö- rünce izah etti: — Bu akşam bizim evde değil, Pa- ris Operasımdayız. Gürültüyü kese lim de etraftaki seyirciler rahatsım olmasınlar. Ses pürüzsüz | geliyor, | zevkle dinliyorduk. Bir aralık, bay babaya gözattım: Koltuğa İylee uzanmış, başını arkaya yaslamış, tatlı bir şe- kerlemeye dalmış... Perdenin sonuna kadar rahat ra- hat uyudu. Radyo sesi kesilince onun da gözleri açıldı, telâşla sordu: — Kaçıncı perdedeyiz. Karmen çiçek attı mı? En zevkli yer, çiçek atma faslıdır. Henüz birinci perdenin (bittiğini öğrenince ferahladı ve çiçek alma faslı yaklaşırken kendisinin uyandı- rümasını sıkı sıkı tembih ederek tek- rar gözlerini kapadı. Fakat bu defa içi rahat etmiyor, arada bir gözlerini açıp telâşla so. Tuyor: 2 çiçek attı mi7. Ve: — Hayır. Cevabını alınca gene şekerlemeye dalıyordu. Nihayet, çiçek atma faslı geldi,