12 Mart 1939 Tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12

12 Mart 1939 tarihli Akşam Gazetesi Sayfa 12
Metin içeriği (otomatik olarak oluşturulmuştur)

Telrika SARAY ve BABIÂLİ No. 98 Ortaçağ Alman şövalyesile Arab - şeyhini birleştiren garip bir kıyafet Fransa eskidenberi Vettiği mev- kie son zamanlarda nezaret edemiyordu. Almanya imparatoru d& tamamen değlise de büyük nisbette © mevkii tutmak istiyor. Bunun için Kudüsü ziyaretine bü- yük bir alâyiş ve nümüğiğ şeklini ver- dirmişti. i Almanya imparatoru Budüste yeni yapılan prolestan kilisesinin küşad birinci günü Kudüs şetirinin tezyin e- dilimiş sokakları hiç bir'vukıt görülme. İniş bir surette parlak"Alinan kıyafet- lerinin meşheri olmuştu. Alman ordusunun bütün üniforma- larındari hiç olmazsabirer nümune görülüyordu; göğüslerde Osmanlı ve Alman nişanları parildışlördu. Yafa. da bulunan Alman kruvazörlerinden * 2560 müsellâh bahriyeli “celbedilmişti, * Bahriyelilerih ve süvarilerin beyaz hüsarların -mavi “üniformaları, kadın- ların açık Fönklt Mbabliri impüfalo- run davetine icabet eşleri birkaç yüz rahibin siyah cübbelerile ezad teşkil ediyordu. İmparator bugün yalnız bir ma- bedin değil, kendisininsseçtiği bir ki. yafetin de küşad resmini'yapacaktı! O bu törende ortaçağlar kıyafetinde © görünmeği münasip bulmuştu. Bu kı- yafetin ön kısmında başta bir miğfer, göğüste Löhengrin zırhı görülüyordu; arka kısmı ise boyundan ayaklara ka- dar altın lâme som beyaz ipekten bir manto ile örtülmüştü. İmparator o gün daha ziyade bir tiyatro sahnesine yakışacak bir şekille bir ortaçağlar Alman şövalyesile bir Arap şeyhini hefsinde cem ve temsil eylemişti! İkin- ci Vilhelm gene o gün haç şeklinde bi- rer hatıra madalyesini Alman bahri. yelilerinin göğüslerine kendi elile tak- yeti diğer protestanlardan: bile kıska- nılıyordu. ' sen mabedin basumaklarında dura- rak içeriye gireceklerin yalnız protes. tan Almanlar olmasına bizzat nezaret eylemiş ve bu suretle * katoliklerden kimse içeriye kabul olunmamıştı. Âyinde İngiliz vellahdımi temsil ede- cek protestan heyetine bile kapılar pek geç açılmıştı! Bu da sırf İngiltere ile siyasi bir ihtilâfa meydan birak- mamak için! İmparator ikinci Vilhâlin kilise mih. rabında bir papas gibi dua etmiş, âyi- ne bununla başlanmıştı! Yapacağı tesirlerde tenetvüü seven ikinci Vilhelm bir protestan prensi gi- bi girdiği arzı mukaddeste Fransa ta. rafından iddia edilen himayeye rağ- men-katolikliğin de hâmisi rolünü ih. mal eylememeği, bir «Katolik siyaseti takip etmeği düşünmüştü. Buna mebde olmak üzere Abdülha- midden hazreti İsanın havariyunile yemek yediği mahal, ki hazreti Davu-! dun merkadini de ihtiva eder, mülki- yetini istemişti. Abdülhamid müslü- manlarea da tanınmış bir peygambe- Tin merkadi ni vermekten 'çekinmiş, im- paratora karşı itizar Bu red karşısında başka bir tedbire tevessül zaruri görülmüştü! Bu mahallin yanında (Davudi) al lesine aid dört bin arşınlık bir lâhana tarlası vardı, «Bâlâdan« gelen emir Üzerine Ku- düs mutasarrıfı bu tarlanın sahibini çağırdı; hünkâr namina bu yeri AL manya imparatoruna satmâsnı tek- lif ve tebliğ etti. Adam 'eyvelâ biraz nazlandı; sonra tarlayı hakiki değeri- nin pek çok misline, beşbin altına vermeğe razı oldu! rasının Alman katoliklere bir hediye olduğunu papaya telgrafla bildirdi. Papa bir protestan hükümdarın kato- likliğe böyle bir takdimesine karşı ubu- set göstermedi! İkinci Vilhelm bizzat bu lâhana tar- lasıma giderek bu yeri bir Lâzarist ve üç Kapüsen Almana teslim etti. Lâhana tarlası'bu suretle Alman katoliklerin malı oldu! Burada vücu- de getirilecek bir Alman katolik ma- bedi tabii Fransız himayesi haricinde kalacaktı! Alman - Türk dostluğunun Osmanlı Ülkesinde Almanyaya temin ettiği maddi ve iktisadi menfaatlere gelin- ce: Avusturyalı mühendis Pressel 1875 de neşrettiği bir eserde Anadoluda de- miryolları açmak, kadastro yapmak, Alman kolonileri tesis etmek üzere bir şirket teşkili plânını teşrih etmişti. Bu Zat az zaman sonra demiryolu imti- yazları meselesinde büyük bir şöhret kazanntıştı. Presselin tavsiyesi veçhi- le bir şirket teşkili fikri Berline mü- lâyim gelmişti. 1880 de elli milyon mark sermaye ile bir (Ticari ve sınai şirket) tesis edil. miş, bu şirket 1881 de bir «Tedkik 80- ferin hazırlamıştı. Bu sefere iştirak edenler-arasında şirketin reisi Bonn üniversitesi ekonomi politik profesörü mütalâa eylemek lüzumunu iyice tak- dir eylemişti. İptidaen yapılması lâzım gelen bu iş için Osmanlı padişahının hayırhah- lığına güvenilebilirdi. Ankara hattını yaptıkları sırada Anadoluda «sırf Almanlardan mürek- kep büyük bir ziraat kolonisi, tesis denemek üzere büyük denizler aşan Almanlar oldukça kalabalık olarak ge- lirler ve teşkilât yapmayı bilirler, ara- larında ittihad ve inzibatı temin eyler- lerse Anadoluda büyük ticari yollar kenarında kendilerine mümbit ve ge- niş arazi bulurlar) diyordu. Nöbetçi eczaneler Şişli: Haliskârgazi caddesinde Halk, desinde Sporidiz, Kazımpaşa: Vasıf, Hasköy: Halıcıoğlunda Barbut, Patih: İsmall Hakkı, Karagümrük: Fuad, Bakırköy: Hilâl, Sarıyer: Osman, Ak- #aray: Yenikapıda Sarım, Beşiktaş: Süleyman Receb, Fener; Balatta, Hü- sameddin, Kumkapı: Cemil, Küçük- pazar: Hasan Hulüsi, Samatya: Ero #los Çula, Alemdar: Sırrı Rasim, remini: Ahmed Hamdi, Üsküdar: had, Heybeliada: Tanaş, Büyükadâ: Halk. Her gece nöbetçi eczaneler: Orta- köy, Armavadköy, Bebek, Beykoz, Pa- şabahçe, o Anadoluhisarı, (Tarabya, Yeniköy, Emirgin ve Rumelihisarın- daki eczaneler her gece nöbetçidir. İZMİR ve mülhakatı için AKŞAM gaze- tesinin tevzi yeri münhasıran İz- mirde İkinci Beyler sokak 52 nu- marada Hamdi Bekir Gürsoylar mağazasıdır. edecek olanların vergilerden muafi- yetlerini istedi. Bu talebin arkasında kendisinin hü- kümranlık haklarına vurulacak dar- beyi, devletin ve hazinenin uğrıyaca- ği zararları hesaba katmıyan Abdül- hamld Almanlara karşi sempatisini göstermek üzere bunu da kabul ede- cekti. Fakat bu suretle Anadoluda bir İşi bozdu; arazi imtiyazı verilmedi. Het boyunda Alman kolonları teşkili için kurulan projeler suya düştü. Bu. nunla beraber demiryolu kumpanyası hat boyunca Alman njektepleri açarak Anadoluda Alman dilinin neşr ve ta- mimini temin eylemeği ihmal etmi- yordu, Şarka gelen Almanların miktarı ay- dan aya artıyordu. Bu Almanlar kü- çük ticarete de sülük ediyorlardı. He- le demiryolunun Konyaya bir kol u- zattığı Eskişehir mühim bir Alman merkezi halini alıyordu. Devlet Almanyaya harp gemileri 15- marlıyordu. İlk tüfek siparişi tanesi 360 kuruşa olmak üzere salın parâ- 1887 de mavzer silâh fabrikasına ya- pılmıştı. Her bir silâhın fiatine ko- misyon ve bahşiş karşılığı olmak üze- | re '75 kuruş kadar bir meblâğ ilâve füi vaziyet almıştı; Fransa ise ricat ediyordu! Almanlar her teşebbüste mükemmel bir takip fikri ve inad derecesine va- ran bir sebat gösteriyorlardı, Amerika himaye sistemini kabul et- mişti. Bu hal de Almanyanın yayılma kuvvetlerinin Şarka sevkini intaç edi- yordu. Fransa Şarkın eski fabrikacısı, taci. ri idi. Fakat o Şark halkının ihtiyaç. larına göre mal çıkarmağı değil, ken- di istihsalleri ne ise onları satmağı, sürmeği düşünürdü. Almanyanın genç sanayii ise isteni- Jen herşeyi temin ediyordu. (Amerikadaki Alman kolonları es'di Alman sanayi erbabı Fransızlar ve Sakine zerk yabancı kal, | İngilizler gibi müşterinin kendilerine maktan başkâ şey yapamadıkları hal, | gelmesini beklemiyor, ucuz ve göste ayaklarına gidiyorlardı. Şarkta ekse- riyetle Fransız ticareti Lâtinler, İngi- Ermeniler vasıtasile icra ediliyor, arada mutavassıtlar kârdan kendilerine hisse ayırıyorlardı. Bu da eşya fiatini yükseltiyordu. 'Bu suretle Osmanlı ticaret piyasala- rının en mühim unsuru oldular, Al. manyanın bütün gayretleri mahirane idare edilmiş bir siyasetle elde ettikleri ray ey Almanlar bununla Drang nach Os- ten siyasetinde ilk büyük hedeflerine varmişlardı. Ancak bu hedef umumi! hârp sonunda yıkıldı! TURA TARİHİ ROMAN Yazan: İSKENDER P, SERTELLİ KINA 'Tefrika No, 80 Tangut tahtına oturan (Li -Te) birgün Cengize: “Ben Moğol değilim, gözünü açl,, Diye bağrıştılar... Ve Samo. biraz daha düğüş yerine yaklaşınca, muha- fızının çehresinde, galib bir döğüşçü- nün gururunu sezer gibi oldu. Ayni kan biraz sonra daha fazlasile dökül- dü. Fakat, Sinvur kolunu kurtaramı- yordu. Kolu omuzundan kesilmiş miy- di? Yoksa elindeki hançerle canavaâ- rın gırtlağın mi parçalamıştı? Birdenbire galip, mağlüp anlaşıla madı.. İkisi birden yere yuvarlandılar. Samo canavarın ağzından, çeşme gi- a kan aktığını görünce .dayanama- — Sinvur... Yaşıyor musun? Diye bağırdı. Sinvur kısık fakat mağrur bir sesle cevap verdi: — Merak etmeyin, yaşıyorum. Ve birkaç saniye devam eden kof kunç bir sessizlikten sonra ilâve et- ti: — Canavarın ağzını açın... Kolumu Akıncılar kargılarını uzatarak hay- vanın ağzına soktular... İki çenesini biribirnden ayırdılar... Canavar bir- denbire o kadar sakinlemiş, o derece kuzülaşmıştı ki... İlk homurtulardan sonra, hafif solumalardan büşka bir- şey duyulmuyordu. Sinvuru çekemiyenler bile o daki. kada heyecana kapılarak, canavarla boğuşan yiğite acıyorlardı. Samonun adamları hayvanın ağ- ani kargılarla açtılar... Canavarın uzun dili iki parça olarak yere düştü... Ve Sinvur kolunu güçlükle canavarın ye kurtardı... Geniş bir nefes alarak yerden kalktı. Onuilk önce Samo kolundan yerinden şürmüştü. O bir daha kalkamazdı. Moğol nişancıları kılıçlar, kargılar. la canavarı delik deşik ettiler... Öyle Sinvur bu işi ilk defa yapmış değil. di. O, Cengiz hanla Kırım seferine gi- derken de - o zaman çok gençti - gene böyle karşısına müthiş bir canavar çıkmıştı, Sinvur onu da “ağzına han- çer sokarak- tıpkı bunun gibi öldür. müştü. Bu işi yapmak kolay değildi. Hançeri iyi kullanamayıp canavara kolunu kaptırmak da vardı, Samo o gece, ilk defa kendi elile Sinvura bir kadeh kımız ikram etmiş. ti. Komutanların, maiyetindeki akın. cılara kımız ikram ettiği o güne kadar A e we çıkaracak, Diyerek, Sinvura diş bilemeğe baş- iamışlardı. O gece ordugühta bir hayli dediko- du yaptılar: — Sinvur gerçekten bir kahraman- dir... — Yok canım... Bu bir gösteriştir. Cinnet halindö canavara saldırdı, Te- sadüfen hayvanın boğazını kesti, Akıl. h adam bunu yapabilir mi?,. A | k demişti. Çine yaklaşınca... Son canavar hâdisesinden sonra Sinvurun ordudaki düşmanları o ka- dar çoğalmıştı kis. Bereket versin, Sao meselenin İğ yüzünü biliyor ve Sinvur hakkında söylenen sözlere kulak vermiyordu. Çine yaklaşmışlardı. Cengiz hanın öldüğü (1) arazi için- den geçiyorlardı. Samo, konakladıkları yerde yaşlı Moğollardan Cengiz hanın buralarda öğreniyordu. (Sarı çay) civarında büyük msde- niyetler yıkılmış ve Cengiz hanın kup. duğu yeni bir medeniyet başlamıştı, Çine varmadan, bu havalide Cengi- zin neler yaptığını kısaca gözden ge çirelim: Cengiz han, ilk Çin seferinde (1217) Ho.Ay ırmağının. ötesine geçmeğe ve biraz sonra tahtını yıktığı Sung top- raklarına girmeğe muvaffak olduk- tan sonra, bütün Sung şehirlerini zapt ve İstilâya başlamıştı. Moğollar Çine girince, (Kin) impa- ratoru, Sung imparatoruna bir elçi göndererek Moğollara karşı birleşmek teklifinde bulunmuştu. Sung impara- toru kendi kuvvetine güvendiği için, (Kin) imparatorunun birleşme tekli. fini reddetti. Sung imparatoru (Nin- Su) mağrur bir hükümdardı. Kin im- paratorunun emri altına girmek İste» miyordu. Moğollar bunu haber alınca (1220) de Şansi ve Şanton üzerinden ilerliyordu. Kin imparatorunun etek- leri tuluşmuştu... Çünkü Moğollar Çi. ni can evinden vurmağa hazırlanmış. lardı, (Kin) imparatoru bu vaziyet karşısında Cengiz hana şu haberi gön- deriyor: «Sizi büyük birader gibi ta- kısmını (Ssur çay) a dökerek hepsini mağlüp ediyor. - 1221 de (Sarı çay)ı geçerek Kiyat- su eyaletine giriyor. Buradaki küçük (Kiya) krallığını yıkıyor, kralın, ku» mandanını ordusile esir alıp, kuman- dana atının gemini tutturuyor, Mokoli Cengiz kadar meşhur bir lâlar yaptı... 1222 yılının başında Şan- siye yakın (Pi-Yan-Fa) kalesini zap- tetti, fakat o yılın sonbaharında bir. .denbire hastalanarak elli dört yaşın. da öldü. Gariptir ki, ayni yıl içinde (Kin) imparatoru (Otobo) da altmış bir yaşında olduğu halde birdenbire hastalanıp ölüyor. Kin imparatorunun yerine oğlu (Nin-Kiyasu) tahta oturu- yor. Yeni imparator, Sungların yardı- mını dilemeğe hazırlanmışken, Sung imparatorunun da birdenbire ölmesi. le yerine geçen beslemesi “(Li-Ston) Kinlerle uzlaşmamıştı, (Mokoli) Sungların temelini yıktı. O sırada Tangut tahtında -besleme Li-Ston-'un oğlu (Li-Te) Cengiz ha. nın İki düşmanını muhafaza ve hima- ye ettiği için, Cengiz bunu duyunca; — Oğlunu benim yanıma rehine ola- rak gönder. Yoksa yurduna gelir, se- nin de tahtını parçalarım! Diye haber göndermişti. Besleme kadının oğlundan kral olunca, böyle br adamdan elbette müsbet bir cevap beklenemezsi. (Lİ-Te): (Arkası var) (1) Cengiz han 72 yaşında hastalana- pak, 7 ağustos 1227 (62 EL) de ölmüştür. Mi lnağai7 irem sale iyi kğ

Bu sayıdan diğer sayfalar: