Bekârlık hayatında ne zaman vapu- Fu kaçırsam -ki, pek sık vuku bulurdu- tanıdığım bir otelde kalırdım. Temiz, güzel, sessiz bir yerdi, Sahibi de ga yet terbiyeli, sevimli bir adamdı; Ha- 118 tertip ahbaplığımız da vardı, Bu otelin baş müşterileri ekseriya benim gibi aile gençleri, iş adamları ve sanatkârlardı. Bazan Avrupadan gelen artistlerle dolar, sofalarda her memlekete ait Yisanlar işitilirdi. Bu yabancı insanlar arasında ara- sıra muaşakalar zuhur eder; nişsan- Yanmalar, evlenmeler de olurdu, Birkaç gündür gene otelde kalıyor- dum. Yanımdaki boş odaya ogün müşteri geldiğini söylediler. Yatmak Üzere içeri girdiğim vakit bitişikten ince bir kadın sesi işitiim. Tath bir 8€8... Acaba komşum genç, güzel bir kadın mıydı?... Bunu bilemezdim. Lâkin mutlak bir şey varsa gayet hoş bir âhenkle şarkı söylüyordu, Zevkle dinledim, Sesin tazeliğine bakılırsa genç olduğu muhakkaktı. Otel odalarının bölmeleri gayet in- €e olduğu için, diğer taraftan çıt ol- sa duyulur. Şarkı bitince bir erkek ingilizce ola- Fak: — Bravo matmazel Ellen; çok gü- Zel okudunuz; pek memnun kaldım... Haydi şimdi sıra senin Sem amca! Meş- hur Amerika cazlarından bir tanesini Söyle! - dedi Yaşlı ve kalın bir erkek sesi cevap verdi: — Peki mösyö Henri! Bu mutlak bir zenciydi. Şarkı başladı. Garip garip sadalar çıkarıyordu. Bir küçük kızın kahke- ha ile güldüğünü işittim. Sonra «Henri; diye hitap edilen adam, küçük kıza: ; — Şimdi de seni dinliyelim! Bir şiir #öyle bakalım! Küçük kız, çocuk âhengile telâşlı ve helecanlı bir şeyler okudu. — Aferin, yavrum! Güzel bildiğin için bende sana mandolin çalarım; sonra yatıp uyuruz. Kısa bir parça çaldı, O kadar güzel bir şeydi ki kısa kesilmesine cidden Üzüldüm. Kendi kendime hayretle söyleniyo- rum: — Ne garip şey! Bu kadar kişi na- #l böyle küçük bir odada kalıyorlar? Nasıl sığıyorlar? Hayalimde onlari yerleştirmeğe ça- AYARA AURA AAAABA A BABABERAEBAAEEEARE EREN GEABAKEEE A BAAAMEMEAABASENEAEAAA ADAMA BEREEEEEANAI Balıkesir kor komutanlığından: Balıkesirdeki Kor inşaat işlerinde çalıştırılmak üzere ayda ikiyüz lira üc- Tetle bir yüksek mühendis veya mimar alınacaktır. Türk olması şarttır. Talip- lerin dilekçe, hüsnühal, diploma ve evvelce çalıştıkları müesseselerden ve yap- takları işlere aid vesikaları ve nüfus tezkereleri ile birlikte Balıkesir Satınalma komisyonuna müracaatları. TÜRK KÖMÜR MADENLERİ A. Ş. Şirketimiz hissedarlarının 27 mart 1939 Pazartesi günü saat on dört buçukta Gâ- Miada Karamustafa sokağında 140 nuz aralı Ovakimyan hanında 4 üncü katta in idare merkezinde alelâde surette Yukubulacak umumi heyet içtimaında Mamr bulunmaları rien olunur KUZNAME ) — İdare meclisi Taporunun okun- Msı; 2) — Mürakip raporunun okunması; 3) 31 Birincikânun 1988 tarihine alk Ye kâruzarar hesabının okunması, Mezkür bünço ve kârüzarar “hesabının iki Ve'idare meclisi âzalarının ibrasi; © — İdare mecliai âzalığına tayin Sâllen bay Pranz Eiter'in memuriyetinin tasıki; © — Dahili” nizamnamenin muaddel İ3 nci maddesi mueibince idare meclisi Meyetinin yenilenmesi; ©) 1989 yah için bir mürakip intihabı Ve" tahslsatının tayini; D — Ticaret kanununun 323 üncü Maddesi mucibince idare meclisi âzaları- bin görek kendi ve gerekse üçüncü şa- bislar namlarına bizzat veya bilvasta #irketle muamele yapmasi için kendileri- Me mezuniyet verilmesi; 8) — Şirket işlerini tedvir için sureti Mahsusada memur edileceklere verilecek Üereti tesbit zımnında idare meclisine sa- Mihiyet verilmesi, Gerek asaleten ve gerekse vekâleten Umumi heyete iştirik edebilmek için his- ! , İ i Jışlım. Matmazel Bilen mutlak mösyö Hen- rile ile yatıyor. Küçük kız şezlongda uyuyor, Amo- rikalı zenci ise yerde!... Fakat şu Ellen'in ne de güzel sesi vardı!... Hayal içinde uykuya dak dım. Ertesi sabah, yandaki odanın pâ- tırtısile uyandım, Sem amca ayak dansı yapıyordu. Sonra gene güzel ses bir şarkı söyledi. Küçük kız bir şeyler okudu. O sırada koridordan bi- ri seslendi: — Henri! Hazır mısın? Seni bekli- yorum! — Şimdi geliyorum! Bir saniye sonra çıktığını hissede- rek, kapıyı aralayıp gözetledim. Uzun boylu, temiz giyinmiş bir genç. Odada ses sada işililmiyordu. Tekrar uykuya daldılar gali- ba!... - diye mırldandım. Ne garip insanlardı bunlar, Demin mükemmel uyanmış oldukları anlaşı- lıyordu. Dakikalar geçti. Traş oldum. Ağır ağır giyindim, Kahvaltımı odada yap- tım, Şimdi sant on bire geliyordu. Hâlâ komşularımda derin bir süküt devam ediyordu. Merak etmeğe başladım, onların tarafındaki duvara şiddetle vurdum. Kimse kımıldamadı, Merakım büsbü- tün arttı. Ne oluyordu bunlara! Yem- lihaya mı yatmışlardı? Sabırsızlanıyordum. Nihayet daya- namadım. Gidip kapılarına vurdum: — Mösyö Sem, mösyö Sem! Cevap yok. Hattâ en ufak bir kımıl- dama bile işitilmiyor. Bu sefer cidden korkmağa başla- dım. Bunlara ne olmuştu? Hepsi bir- den bayılmamışlardı ya... Sakın Hen- ri denilen adam onları öldürmüş ok masın?... Uyku ilâcile zehirleme!... Olan işlerdi bular ... Kapının deliğinden bakmak iste- dim, Bir şey görünmüyordu. Doğru- Su içeri girmeğe cesaret edemedim. Deliler gibi olelin bürosuna koş- tum. Helecanlı bir sesle sordum. — Mösyö Stefan!... Kuzum yarım- daki odada kim oturuyor? — Henri isminde bir Amerikalı! -— Bu adam neci? — Barda numara yapıyor. Gayel meşhur bir vantrilok! Nakleden; Hatice Süreyya (865) (1464) İ stanbul Harici Kıtaat ilânları Merkezi Kayseride olmak ve askeri binalar inşa işlerinde çalışmak üzere bir yüksek mimar hizmete almacak- tır, Aylık ücreti 250 liradır. Civarda garnizonlara muvakkat memuriyetle gönderilirse kanuna uygun olarak harcırah verilir, İsteklilerin 1 Tem. 933 'Ta. ve 161 sayılı ordu emirname- sile neşredilmiş olan 551 No, h tali- | matta yazıl şartları haiz olmaları lâzımdır. Bu talimat As, Ş. lerinde görülebilir. Bu vazifeye istekli olan- Jar her cins vesikalarının, diplomala- rının, bonservislerinin musaddak $u- retlerini fotoğraflı dilekçelerine bağ- Uyarak bu ilânı yapan komisyon Ye- ya bulundukları . mahallenin As, Ş. Başkanları vasıtasile Kayseride As- köri Satınalma Komisyonu Başkan- lığına göndermelidirler. İsteklilerin en geç 15 Mart 939 tarihine kadar müracaatla bu tekemmül etmiş ey- raklarını göndermiş bulunmaları. «8533 <1300> * Malatya garnizonunda bulunan bir-| iklerin ihtiyacı için kapalı zarfla ya- pılan münakasa neticesinde M, M, V. den gâli görüldüğü cihetle 360,000 kilo K. ot münakasası pazarlık sure. |; tile yapılacaktır. Pazarlık 6/3/939 pa. || zartesi günü saat 14 de yapılacaktır. Şartnameler Malatyada Alay satınal- ma komsiyonunda her gün görülür. Taliplerin 3240 lira teminatı katiye- lerile Malatyada Alay satınalma ko. misyonuna gelmeleri. (833) (3109) 1 — Kivrak - Kuzunun feryadı, 2 — Feraset - Merkez. 3 — Tababetie kullanılan en kıymeti maden. 4 — 'Telsiz telefon - Dünya, 5 — Familya - İstikbet 6 — Nota - Rİ, 7 — Bursa tarafında bir göl - Bu ta- şıyan. 8 — Tersi beyazdır - Dört cihetten biri. 9 — istirham edatı - Boşluk - Tersi bir üsamızdır. 10 — Göğüs - İsanın doğum tarihi Yukarıdan aşağı: 1 — Hasislik. 2 — Nişane - En fazlam, 3 — Destur nidası - Küçük mağaza 4 — Avanaklık 5 — Buldıra sarılan kumaş parçası, 8 — Tembih edatı; - 'Tersi bir harfin okunuşudur — Fatihin oğulların- dan biri, 7 — İri taş « Hiristiyan. a—ir. $ — Eski zamanda mevcud iri bir hay- van - Bir hayvan rengi, 10 — Erkek « Vekillik, Soldan sağa: Geçen bulmacamızın halli 1 — Senlibenli, 2 Aba, Kem, Ar, 3 Festival, 4 — Tuziyet, 5 — Acul, Lemis, Tarik, Emi, 7 — Al, Anamur, 8 — Alan, Ra, 9 — Abuhayat, 10 — Temaşa, Eye, Yukarıdan aşağı: 1 — Safsnta, At, İ — Ebe, Calibe, 3 — Nasturi, Um, 4 — “Tali, Aha, 5 İkiz, Kalaş, 6 — Bevil, Kaya, 7 — Emaye, Ana, $ -- Lemem, Te, 9 — La, 'Timur, 10 — İrs, Biraye. Bu akşam Nöbetçi eczaneler Şişli: Halâskârgazi caddesinde Halk,” Taksim: Nizameddin. Tarlabaşında Nihad Abdullah, Beyoğlu: Kanzak, Dairede Güneş, Galata: Topçular cad- desinde Sporidis, Kasımpaşa: Mü yed, Hasköy: Sadık Akduman, Fa- th: Hamdi, Karagümrük: Suad, Ba- kırköy: Tersiyan, Sarıyer: Asaf, Ak- saray: item Pertev, Beşiktaş: Vidin, Fener: Emilyadis, Kumkapı: Belkis, Küçükpazar: Yorgi, Samatya: Koca- mustafapaşada Rıdvan, Şehremini; Nâzım, Üsküder: İskelebaşında Mer- kez; Mer gece nöbetçi eczaneler: Orta- köy, Armavudköy, Bebek, Beykoz, Pa- sabahçe, (o Anadeoluhisam, Tarabya, Yeniköy, Kmirgân ve Rumelihisarın. daki cezaneler her gete möbetçidir. Güzelliğin in Sırrı Yok Sebebi var. Dişleri mikroplardan (çürükler. den, itihaplardan koruyarak sağ- Jamlaştıran, hem de minelerinin bozulmasını ve sararmasını mene- derek daimi bir güzellikle muha- faza eden asrm en kuvvetli diş macunudur, Her sabah, öğle ve akşam yemeklerden sonra Hatzfeld işi sürüncemede bırakma- dı. Maliye nezaretine müşavir olarak 25000 kuruş maaş ile Wettendor? geti- rildi (Ağustos 1880). Birkaç ay sonra hukuk doktoru Karl Gescher, hukuk müşaviri namile Hariciye Nezaretine, Emil Bertram rüsumata tayin olundu. Hazinel hassa Bandırmadaki (Çiflikâtı hümayun) için bir Alman mütehassısı celbetti. Ticaret ve Nafıa Nezaretleri de birer Alman getirttiler. Bunlara bâ- lâ, ulâevveli gibi yüksek rütbeler ve- rildi, Kimisine bey, kimisine efendi denildi! Fakat en az düşünülen şey bunla. rn yücudlerinden 'üzumu gibi istifa. de ciheti oldu! Almanyada iyi bir maliyeci sayılan Wettendorf bey iyi bir teşkilât plâm hazırladı; hattâ bütçe tanzimine bile çalıştı. Fakat Maliye Nezaretinde mey. cüdiyetinin hiç bir eseri görülemedi. O da üç sene sonra kontratosunu tec- did etmedi. Bertram efendi daha talihli çıktı. Tüccara vadettiği muntazam tarifele- ri, hakiki istatistikleri vücude getir. meğe muvaffak olamamakla beraber Tü- Sumatta bazı işler görebildi. Nihayet o da yoruldu. Bir ara vekâletinde bu- lunduğu Maliye nezareti müsteşarlı- ğımı reddetti. Wettendroflan sonra meliyeye Rafaof bey getirildi. Hariciye Nezareti hukuk müşaviri Karl Gescher, Ticaret Nezareti müste- şarı Nordanfild efendilerle diğerleri de birer, Ikişer çekildiler, Bu tatsız gidişe bakmıyan Almanya, Osmanlı nezaret. lerine yüksek memurlar tedarikinden geri kalmadı; gidenlerin yerlerine baş- kalârı getirildi. Fakat bunlar da seleflerinden baş- ka türlü muamele görmediler. Nafha Nezaretine getirilmiş olan Alman mü- tehassıs türkçeye, hattâ pek çok Türk memurlarının mükemmelen ko- nuştukları fransızcaya vakıf değildi. İ Nafıa Nazırının bu elemandan istifa. | de edilebilmek üzere Türk memurlara almanca öğretmek için ayrıca tahsi- sat istediği istihfafen söyleniyordu! Osmanlı ricali bu Alman memurla- Jar eelbinde bir buhran tevlid eyle mişti, Almanya elçisi Baron Marsehall bundan endişeye düştü. Fakat ne kâ- dar gayret ettiyse Almanya mülki ida. rede istediği ve umduğu nüfuza bir türlü malik olamadı. Buria mukabil orduda vaziyet ona ümid verecek bir şekil aldı. Abdülhamid Fransadan ordu için zabit istemek tasmiminde sabit kal mamıştı. Fransız sefareti ve hüküme- ti de bu hususta tesir lerasım ihmal eylemişti. Hatzfeld bu işle de meşgul olmuş, 1880 de mesele prensip itibarile halle- dilmişti. Ancak sonra Abdülhamidin tereddüd ettiği, vaz geçer gibi olduğu görüldü. Nihayet 1882 kânunusanisin- de Abdülhamid hângi eskeri daireler için Almanyadan kaçar mütehassıs aradığını mübeyyin bir listeyi elçiye verdi, Alman askeri misyonu 1883 de işe başladı. Misyonun başında general fon Kochler bulunuyordu. Bu zat Alman- yada pek takdir edilen bir askerdi. Og. manlı ordusunun ıslahı için hayli uğ- raşlı; fakat mühim bir semere elde ede. meden üç sene sonra vefat elti, Ordunun tanzimi hususunda © Ab. dülhamid devrinde mümkün olabilen muvaffakıyetler fon der Golce nasip olmuştur. 1883 de liva rütbesile ve as- keri mektepler müfettişi ünvanile İs- tanbula gelmiş olan Golç paşa Koch. lerin vefalı üzerine misyonun başına geçmişti. Biraz sonra ferik, erkânı har. biye ikinci reisi, nihayet müşir oldu. Fon der Golç her bakımdan vazife. | sinin eri idi. Erkânıharpti: Berlin as- keri akademisinde tarih muallimliğin. de bulunmuştu; (Milleti müselleha) ese. rinin delâlet ettiği üzere birinci dere. cede bir askeri muharrirdi. Genç za. bitleri yetiştirmekte tecrübeli ve he. vesli idi. Pek sade yaşandı. Umumun sempatisini celbetmişti, Sebalkârdı. Gördüğü mukavemebere SARAY ve BABIÂLİNİN İÇ YÜZÜ Yazan: SÜLEYMAN KÂNİ İRTEM — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur Tefrika No. 294 Alman askeri heyeti ve Golç paşanın İstanbuldaki mesaisi karşı istediğini yaptırmak üzere baba- yani mukabelelet'de bulunurdu. Seciye- sinde doğruluğu, fikrinde yüksekliği, beşaşeti, sevimliliği ile kendisine hem takdirhanlar, hem sadık şakirdler bu- Yurdu. Abdülâzizin hal'inde Harbiye mek- tebinin oynadığı rolü bir türlü unuta- yeni bir otoritenin, ilim ve fen, nizam, hissiselim otoritesinin yerleşmekte ol. duğunu görünce bu teşkilâtcıdan kuş- kulanmağa başlamıştı. Bu sebeple fon “ der Gölç yorulmak bilmez faaliyetin. de mütemadi iz'aciara uğradı. Peşine Casuslar takudı. Topografyaya, askerliğe ald bir se. yahate çıktı mı, herhangi bir vesile ile telgrafla sarayâ davet ediliyordu, Di- siplinin modern ordularda cari ipli. dai prensiplerinden birini tatbike kal- kıştı mı, bunu tesirsiz bırakmak için herşey yapılıyordu. Askerden uzak tutuluyordu. Abdülhamid hem onu iz'aç ediyor, hem çekilmesini istemiyordu. Kendisi. ne karşı iltifatlar bezleyliyor, fakat inha ettiği zabitlerin terfilerine müsa. ade etmiyordu. Buna mukabil hiç 1i- yakatı olmuyanları onunla müsavi rüt- beye, müşirliğe kadar yükseltiyordu. Fon der Golcun etrafında kendisinin baberi olmadan birçok entrikalar dö- nerdi. O bunlardan birini tesadüfen keşfettiği vakit dehşetli hiddetlenir. di. Bir gün talebesile birlikte Yıldız te. pelerini tedkik etmişti. Abdülhamid zabitlere kendi ikametgâhını hücum ile zaptetmek yollarını öğrettiğinden dolayı kendisini tekdir etti. Hünkâ- nn bu sözleri üzerine Golç paşa hid- detini zaptedemedi. Arasında başkumadanına hiyanet edecek derece deni birisi bulunmasına ihtimal verilen bir erkânı harbiye be- yeti başında kalmıyacağını söyledi. İs. tifas geri aldırılmakta çok zahmet çe- kildi. Golç paşa buna razı olmadan ev. vel muhbir olan zabitin askerlikten Osmanlı ordusunun »slahile on iki Sene uğraşımş ve deruhte ettiği vazi- fede bütün müşküllere, engellere rağ- men kısmen olsün muvaffakıyet elde etmiş olan fon der Golç Almanyaya avdet ettikten sonra vücude getirdiği natamam eser de bozulmak tehlikesi- ne maruz kuldı. (1) İstanbulda kalan arkadaşları ve halefleri müşir Kamp- hoevener ferik fon Grumbkow paşa- Jar, amiral Kalen von Hofe Golç dere- cesinde muvaffakıyet, gösteremediler. Bu arada her sene Almanyaya tahsi- le gönderilen zabitler orduda Alman askeri talim ve terbiyesinin, tekniğinin mümessilleri ve muakkipleri olarak hizmetlerde bulundular, Tesalya muharebesinde galebe Al. man askeri sisteminin bir muvaffakı. yeti addedildi. Bununla Alman nüfu. zu da arttı. Almanların telâkkisine göre artık «Cermenleştirilmiş» olan Osmaânlı or. dusu vasıtasile Türkiyeyi de «Cermen- Jeştirmek« kabil olacaktı! Avusturya. h müsteşriklerden Aloys Sprenger 1886 da neşrettiği , (Babylonlen) eserinde şu mütalâada bulunuyor: (Şark yükselmek yollarını arıyan milletlerden hiç birisi tarafından da. ha elde edilmemiş yegâne dünya par. gasıdır. Burasi en güzel bir kolonizas- yon sahasıdır, Eğer Almanya burasını Kazakları kaptırmadan evvel ele ge- çirirse dünyanın taksiminde kendisine en dü Parçayı ayırmış olur. Şarkın ko. lonizasyonu Alman milletinin her ta- bakasına, her sınıfına faydalı olacak- tır.) (Arkası var)